Hala Güzel - Nabizade Nazım Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Hala Güzel kimin eseri? Hala Güzel kitabının yazarı kimdir? Hala Güzel konusu ve anafikri nedir? Hala Güzel kitabı ne anlatıyor? Hala Güzel PDF indirme linki var mı? Hala Güzel kitabının yazarı Nabizade Nazım kimdir? İşte Hala Güzel kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Nabizade Nazım

Yayın Evi: Bordo-Siyah

İSBN: 9786053541189

Sayfa Sayısı: 192

Hala Güzel Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Tanzimat dönemi ikinci kuşak sanatçılarından, Karabibik ve Zehra yazarı Nâbizâde Nâzım, beş öyküsünü içeren Hâlâ Güzel kitabında, usta bir yazar kişiliği göstermektedir. Gerçekçi-Doğalcı yöntemle yazılmış bu öykülerde "aşk ve evlilik" teması işlenmektedir; ancak, elbet de bu tema, her öyküde farklı bağlamlarda ele alınmaktadır. Gülmece yönü ağır basan bir öyküde ise dönemin basın yaşamı alaysılama yoluyla eleştirilmektedir. Nâbizâde Nâzım, Hâlâ Güzel’deki öyküleriyle, öykücülüğümüzün ilk

güzelduyusal örneklerini vermiştir.

Hâlâ Güzel: Günümüzde de zevkle okunan bir klasik.

Hala Güzel Alıntıları - Sözleri

  • Beklemek, ateşten daha yakıcıdır.
  • Ah insanlar! Ona ulaşmışken yetinmeyip yüze göz dikerler, ellerine yüz geçince bine doğru can atarlar.
  • İnsanın gönlüne söz geçirmesi kolay değilmiş. 
  • Gönül öyle bir tabloya benzer ki, uzaktan bakıldığı halde başka, yakından bakılsa başka manzara gösterir.
  • Sevda dünyada neler yapmıyor? Yıldızlar mı söndürmüyor? Evrenler mi icat etmiyor? Dünyalar mı yıkmıyor? Canlar mı yakmıyor?
  • İşte en anlamsız, işte en anlamlı kelime.
  • Her șey iki kere iki dört eder gerçeği gibi değildir. Hatta daha ince araștıracak olsak, bu gerçeğin dahi mutlak olamayacağını bulabiliriz.
  • Ancak malum ya... Gençlerin duygu bakımından en korkulacak zamanları, yatağa girdikten sonra bașlar. Hele insanın yatak içindeki durumu, hayal için en uygun durumdur.
  • İnsanın yaradılışı böyledir. Sever, gerekirse sevmez görünmeye çalışır; ama başaramaz. Kendisini de aldatmaya uğraşır, ama yapamaz.

Hala Güzel İncelemesi - Şahsi Yorumlar

8 Haziran 1876 tarihiyle başlayan bir eser. (Kitabın arasında daha önceki günlere de rastlamak mümkün tabi) Kaç yıl olmuş? 150 mi? Böyle değişik bir şey beklemiyordum aslında ama eski eserlerimiz diye okumak istedim. Yadigarlarım bölümünde bir tane kankamız (!) var, adam ne aşıkmış ki kendi mektuplarını falan okuyoruz. Acayip derece oksijenle güzelleşen kafasıyla belirsiz ve tutarsız tarihleriyle bizi ilk bölümde bir silkindiriyor. Lakin anlam veremediğim durum ilk başlarda ben bunu niye okuyorum gibi soruları da aklıma getirmedi değil hani. Tabi bizim arkadaşımız biraz saykodeli olduğu için kimi sevse vazgeçiyor. O yüzden ben AŞK konusunda ona destek vermiyor, birini seviyorsan sevmeye devam etmenin doğru olduğunu düşünüyorum. Hele de aynı kişi seni seviyorsa ! Yalnız değinmeden edemeyeceğim, bu yayınevinin bir sorunu var. BİRAZ kelimesini BİR AZ şeklinde yazıyorlar sizin de dikkatinizi çekti mi çünkü bir önceki 'Henüz On Yedi Yaşında' isimli eserde de aynı problemi görüp önemsememiştim ama bunda da dikkatimi çekti. İkinci hikayemiz Sevda, burada da Fettah diye bir arkadaşımızın dertlerine ortak oluyoruz. Kendisi Nazmiye isimli bir kadına aşık ama sonra yazara göre bu aşk da bitiyor. Aslında tek tek gitmek yerine şöyle bitirmeyi uygun buldum; yazarımız aşkın çeşitliliğini ve anlamının değişkenliğini farklı boyut ve örneklerle bize göstererek böyle durumlar da gerçekleşir demeye çalışıyor. Bunu düşünme sebebimse yazarın aşka inanmadığı ve nasıl aldatılma yaşadıysa aşktan ve kadınlardan soğuması diyebilirim. Tercihlerine saygı duyarım lakin illa da aşklar bitecek diye bir durum bence yok. Hani illa ki birbirine aşık olarak evlenen ve ölünceye kadar birbirini seven, hatta ölüm tarihleri bile aynı gün olan aşıklar vardır diye inanıyorum. Milyonlarca yıllık dünyada hiç mi 2 canlı birbirine sonuna kadar aşık olmamış yani ? Yazara katılmıyorum lakin olaya kendi çerçevesinden bakarsak kendisine hak da veriyorum. Şimdi değinip bırakayım dedim ama Hasba adlı hikayemizde; Nabızade Nazım öyle güzel bir noktaya değinerek başlıyor ki hani sadece hikaye olsa okuyup geçersiniz ama daha hikayeyi vermeden içeriğini vermesi sonucu size gösterip içeriğini merak etmenize neden oluyor. Ben kendisine o dönemde olsam teşekkür ederdim yani. O derece etkilendim. (Sadık Kocak)

Dönemin sosyo-kültürel durumuna işaret bakımından ve psikolojik alt yapısını tanıtması bizi bir çok konuda aydınlatıyor.Ahmet Mithat Efendi ve Namık Kemal romanlarına has temalar Nabizade tarafından da aynen yansıtılmış.Sosyal hayatın içinden verdiği örnekler bazen can sıkacak boyuta varsa da okunmaktan vazgeçmeyiniz. (ibrahim halil)

Hala Güzel PDF indirme linki var mı?

Nabizade Nazım - Hala Güzel kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hala Güzel PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Nabizade Nazım Kimdir?

Nabizâde Nâzım (d. 1862 (?) - ö. 6 Ağustos 1893) Tanzimat dönemi Osmanlı-Türk yazarıdır.

Şiir, anı, hikaye, roman türlerinde ve bilimsel konularda eserler veren Nabizade Nazım, ilk Türkçe gerçekçi köy romanı olarak kabul edilen Karabibik’in ve Türk edebiyatındaki ilk psikolojik roman denemesi olan Zehra’nın yazarıdır.

Nabizâde Nâzım

1862 yılında İstanbul’da, Nişantaşı’nda dünyaya geldi. Tam adı Ahmet Nazım idi. Babası Nabi Efendi’yi ve annesini genç yaşta kaybetti. Ninesi tarafından büyütüldü. “Yadigarlarım' adlı yapıtında anlattığı anılarından öğrenildiğine göre mutsuz bir çocukluk geçirdi.

İlköğrenimini Tophane Mahalle Mektebi’nde tamamladıktan sonra önce Fevziye Rüştiyesi’nde sonra Beşiktaş Askeri Rüştiyesi’nde öğrenim gördü. Okulun İdadi (lise) bölümünü de bitirdikten sonra yüksek öğrenimini Mühendishane-i Berri-i Hümayun (Kara Askeri Mühendis Okulu)'da yaptı. 1884'te topçu mülazım-ı sanisi (topçu üsteğmen) olarak mezun oldu. Öğrenimine Mekteb-i Harbiye-i Şahane (Genel Kurmay Okulu)’da devam etti.

İlk yazısını henüz öğrenci olduğu 1880 yılında Vakit Gazetesi’nde A.Nazım imzasıyla yayımlandı. Bu yazı, “Esaret” başlıklı bir denemedir. Öğrencilik ve askerlik yaşamının devam ettiği 1880-1890 yıllarını aynı zamanda çok verimli bir yazım adamı olarak geçirdi.

Çok başarılı bir öğrenci olan Nabizade Nazım, 1886’da Erkan-ı Harbiye (genelkurmay) yüzbaşısı olarak mezun olduktan sonra kendi okulunda askeri öğretmenlik yaptı; yüksek cebir, istihkam ve topoğrafya dersleri verdi. Keşif ve araştırma yapmak üzere iki yıl Suriye'de görev yaptı. 1890'da İstanbul'a döndü. O yıl, ilk Türkçe gerçekçi köy romanı olan Karabibik adlı eserini yayımladı. 1891’de çıkmaya başlayan ve o günlerde bir bilim dergisi niteliği taşıyan Servet-i Fünun Dergisinin ilk yazarlarından birisi oldu.

İstanbul’a dönüşünden bir süre sonra sevdiği kızla evlendi ancak mutlu bir evlilik yaşamı olmadı. Evlendikten kısa bir süre sonra kemik veremi hastalığına yakalandı. Haydarpaşa Hastanesi’nde iki yıl kadar tedavi gördü ama iyileşemedi; 6 Ağustos 1893'te öldü ve Üsküdar'da Miskinler Tekkesi yakınındaki mezarlıkta toprağa verildi.

Edebî hayatı

Nabizade Nazım, daha çok romantizm etkiler taşıyan şiirlerini bilimsel konuları işleyen makalelerini, öykülerini Hazine-i Evrak, Mir'at-i Aem , Rehber-i Fünun, Afak, Berk, Manzara gibi dergilerle Tercüman-ı Hakikat, Servet, Mürüvvet gibi gazetelerde yayımlamıştır.

Şiirlerinde ölüm, tabiat, tanrı gibi temleri işledi. Şiirde çok başarılı olduğu söylenemez. Zaten kendisi de bunlara "Heves Ettim" adını vermiştir.

1890 yılında yayımlanan Karabibik adlı uzun hikâye denilebilecek romanı, edebiyatımızda ilk köy romanı olma özelliğini taşır, kendisinin “hakikiyyun” dediği realist bir eserdir. “Zehra” (1896) romanı ise bir psikolojik roman denemesidir. Bu romanda Şehzadebaşı tiyatrolarının tulumbacı kahvelerini, kadın kavgalarını gerçekçi bir görüşle aktarmıştır. Eser, bir psikolojik roman kabul edilmez ama Türk edebiyatında psikoloji öğelerinin kullanıldığı ilk roman kabul edilir.

Nabizade Nazım Kitapları - Eserleri

  • Zehra
  • Karabibik
  • Karabibik - Zehra
  • Hala Güzel
  • Zehra
  • Yadigarlarım
  • Karabibik ve Diğer Hikayeler
  • Karabibik
  • Mini Mini Mektepli - Hanım Kızlara
  • Karabibik ve Hala Güzel
  • Zehra
  • Hâlâ Güzel

Nabizade Nazım Alıntıları - Sözleri

  • Suç eşekte değil, sahibi olan eşekte!... (Karabibik)
  • Sevgiyi yalnız bazı kitaplarda görmüştü. (Zehra)
  • İnsanın gönlüne söz geçirmesi kolay değilmiş.  (Hala Güzel)
  • İşte en anlamsız, işte en anlamlı kelime. (Hala Güzel)
  • Kabahat eşekte değil, sahibi olan eşekte! (Karabibik)
  • Sevmek, sevilmek! İşte şu dünyada insanın biraz yüzünü güldüren saadet bu nimetten ibaretti. (Karabibik - Zehra)
  • Bu korkunç tabiata karşı aranılan çarelerin hiç birisi çözüm olmadı . Artık herkes de ümidini kesti. (Zehra)
  • Aşkı, nefretten doğuyordu. (Zehra)
  • Yol alan beyni değil, sadece kalbiydi. (Zehra)
  • ...ne olursa olsun mücadeleden ve kendini savunmaktan kesinlikle vazgeçmeyeceğini kararlaştırmıştı. (Zehra)
  • ¶¶ (...) sevgiyi yalnız kitap sayfalarında görmüştü. ¶¶ (Zehra)
  • Yol kat eden beyni değil sade kalbiydi... (Karabibik - Zehra)
  • gökyüzünün denizde yankılanmasından sefa içinde sefa doğar yeryüzünün gökyüzüne varan yankısı ise cana can katar (Karabibik - Zehra)
  • İşte aşkın özü! İşte aşk insana böyle aşağılanmayı öğretir. (Yadigarlarım)
  • Sevda cihanda neler yapmıyor? Güneşler mi parlatmıyor? Yıldızlar mı söndürmüyor? Âlemler mi icat etmiyor? Dünyaları mı yıkamıyor? Canlar mı yakmıyor? (Yadigarlarım)
  • Aşk ve sevda beşerin gönlü için bir mevhibe-i Hüda'dır.* *Allah'ın lütfu (Karabibik ve Diğer Hikayeler)
  • Derler ki insan her gece rüyasında düşündüğünü görür. Hâlbuki ben her gece onu düşünerek kendimi kaybettim. (Karabibik)
  • Bilirim ki beni medhul sayacaklar olduğu gibi mazur görecekler de vardır. Mamafih benim gerek medhe* gerek kadhe** karşı edecek mukabelem şu söz olacaktır: İnsanım! *övme **yerme (Karabibik ve Diğer Hikayeler)
  • Kadınların gönlü oyuncak değildir. (Zehra)
  • Zira ay ışığı yapay bir ışığa gerek bırakmayacak kadar güçlüydü. (Zehra)