Ham Toprak - Ivan Sergeyeviç Turgenyev Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ham Toprak kimin eseri? Ham Toprak kitabının yazarı kimdir? Ham Toprak konusu ve anafikri nedir? Ham Toprak kitabı ne anlatıyor? Ham Toprak kitabının yazarı Ivan Sergeyeviç Turgenyev kimdir? İşte Ham Toprak kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ivan Sergeyeviç Turgenyev
Çevirmen: Ergin Altay
Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786053325130
Sayfa Sayısı: 336
Ham Toprak Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İvan Sergeyeviç Turgenyev (1818-1883): Avrupa'da ve ülkemizde eserleri ilkönce çevrilen 19. Yüzyıl Rus yazarlarındandır. Döneminin Avrupalı bakış açısına sahip tek Rus yazarı olarak anılır. 1877 yılında yayımlanan Ham Toprak, Turgenyev'in son romanıdır. Ham Toprak, yazarın bir önceki romanı Duman'la birlikte Rusya'daki devrimci hareketleri konu edinen en sert eserlerinden biridir. Ham Toprak'ta Rus soyluların liberalizmle maskelediği muhafazakâr tutumlarını alaycı bir dille sergileyen Turgenyev, halka hizmet etmekten, onu özgürleştirmekten başka amaçları olmayan çarlık karşıtı, korkusuz, dürüst, idealist gençleri de kendine özgü lirik üslubuyla ölümsüzlüğe kavuşturur.
(Tanıtım Bülteninden)
Ham Toprak Alıntıları - Sözleri
- Saçmaladıkları için aptallara kızma zamanı değil; şimdi aptalca şeyler yapmalarına engel olma zamanı...
- Saçmaladıkları için aptallara kızma zamanı değil; şimdi aptalca şeyler yapmalarına engel olma zamanı...
- Doğrusu şimdi herhangi bir yerde bir savaş başlayacak olsa, kimi olursa olsun, birilerini özgürleştirmek için değil, savaşarak ölmek için katılırdım herhalde...
- İçimizde en güçlü kalan şey, yarı kuşkulandığımız bir bilinmezdir.
- ..hem sevebilecek hem de sevilen olabileceksen... Çok şanslısın sen! Çok şanslısın!
- Ne dayaklık bir surat!
- Bunu yapamam, boyunduruk altına giremem, özgürlüğümden ödün vermek istemem.
- Evet, boğulmak üzere olan biri, tutunacağı saman çöpünü kendi yaratmak zorundadır bizde! Aşırı hassasiyete ne gerek var?
- Ruhunda tuhaf bir yorgunluk hissediyordu.
- Ruhunda tuhaf bir yorgunluk hissediyordu.
- Biri güldü mü, hemen onun ciddiyetsiz olduğuna hükmediyorsunuz.
- Marianna kendine has mutsuz insanlardandı. Böyleleri için adalet yeterlidir ama sevindirmez onları; aşırı hassas oldukları adaletsizlik ise ruhlarının derinliklerine kadar işler.
- İçimde iki insan var benim... birbirine yaşam hakkı tanımayan iki insan...
- Güçlü tutkunun yanında vicdan susar..
- ama nasıl unutmuştu kendini, nasıl kabulleniyordu gerçeği!
Ham Toprak İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Rus edebiyatının önemli yazarlarından Turgenyev'in değerli eseri. Eser bir grup genç devrimcinin anıları gibi yazılmış. Aşk, ihanet, korku, inanç.... bir çok duyguyu içinde barındırıyor. Rus halkını uyandırmak, onları bilinçlendirmek isteyen bir grup gençsin hikayesi gibi dursada, rus köylüsünün tutumu, liberal gözüken muhafazakâr soylularında tutumunu gözler önüne seriyor. Anlatımın sadeliği yaşanan olayların gerçekliği ve halkın bakış açısı çok güzel verilmiş. Her inanan insan mutlaka ihanete uğrar. Ve ihanet sonucu yaşananlar inançlar, gurur, başarısızlığın verdiği acı çok güzel anlatılmış. Her toplumda ağzı gevşek birileri vardır ve her örgütte ihanet vardır.... Severek okudum. Keyif aldım. (İstiklâl soysal)
Ham Toprak / TURGENYEV Sevmiyorum bir ideoloji uğruna yok olmayı, yok etmeyi, öldürmeyi. Yeşertmeyi seviyorum ben, yeniden doğuşları, sevgiyi, sevgiyle sarmayı... Kitap bitti ve dilimden bu cümleler döküldü. Hayata bir kere geliyoruz ve bazı düşünce ve fikirler bizim ölümümüze neden oluyor, anlamıyorum ne olursa olsun yaşamak en güçlü sebep olması gerekmiyor mu? Bu amaçta her görüş bizi yaşatmaya odaklı olması gerekmiyor mu? Birde inanmadığın bir ideoloji uğruna ölmek, bocalamak, bu düşüncenin seni arafta bırakması... Yani kitabı anlatmak istemiyorum okuyunca anlayacaksınız, okuyanlar zaten ne demek istediğimiz anladı. Ben inadı yaşamak ve yaşatmak diyorum! Keyifli okumalar dilerim... Kitapla ve sevgiyle kalın... (Nahif Okur)
Turgenyev'den Babalar ve Oğullar'ı okuduğumda onun gösterişsiz ama bununla beraber akıcı üslubunu çok beğenmiş hemen Ham Toprak kitabını sipariş etmiştim. İki Turgenyev arası uzun sürdü biraz ama olsun! :) Buna değdi. Oldum olası bayılırım çiftlik, köy, kırsal kesimi konu alan romanlara... Mesela Steinbeck'in Gazap Üzümleri'nde yapılan göçün anlatımı müthiştir. Tolstoy'un Efendi ve Uşağı'nda kar altında yapılan yolculuğu okurken mest olurum. Ham Toprak da böyle başlıyor. Nejdanov aldığı bir teklif sonrası öğretmenlik yapmak için bir çiftliğe gidiyor. Çiftlik günlerini ve oradaki diğer kişilerle olan ilişkilerini okurken büyük keyif aldım. Fakat ilerleyen süreçte cesur bir tenkit başlıyor. Yazar soylu kesimin iki yüzlülüğünü, kibirlerini, köylülerle aralarında olan uçurumu derince işliyor. Yazarın son eseriymiş Ham Toprak... Bunun eserde bu kadar sivri dilli olmasında belki de etkisi vardır. Turgut Özakman bir çalışmasında "Yaşadığının çağın dürüst bir tanığı ol!" der. Turgenyev de bunu çok iyi başarmış. (ilker Görkem)
Kitabın Yazarı Ivan Sergeyeviç Turgenyev Kimdir?
Ivan Sergeyeviç Turgenyev, 9 Kasım 1818 tarihinde Orel şehrinde varlıklı bir ailede doğmuştur. Annesi Varvara Petrovna Lutovina, babası Süvari albayı Sergei Nikoleviç Turgenyev’dir. Aile 1827'de Moskova'ya taşınır. Babası 1836 yılında vefat eder. Ivan Sergeyeviç Turgenyev, özel okullarda eğitim görüp, özel öğretmenlerden dersler alır. Henüz bir çocukken; Almanca, İngilizce ve Fransızca'yı anadili gibi konuşmaya başlar.
Yüksek öğrenimi için önce Moskova’ya oradan da St. Petersburg’a geçen İvan, Rus dili ve edebiyatı eğitimini kendi ülkesinde tamamladıktan sonra Almanya’ya gider ve 1838-1841 yılları arasında Berlin Üniversitesi’nde felsefe okur.
Daha sonra St. Petersburg’a geri dönüp iki yıl kadar bir devlet kurumunda çalışır.
Ivan Sergeyeviç Turgenyev, Fransa’da tanıştığı “Gustave Flaubert” ile sıkı bir dostluk kurarak, daha sonraki yıllarda gerçekçilik akımının öncülerinden biri olmuştur.
Ivan, ilk olarak 1850 yılında “Lüzumsuz bir Adamın Günlüğü” adını verdiği novellasıyla, ölümünden birkaç gün önce zihninden geçenleri not defterine aktaran bir yazarın hikâyesini anlatarak, yakın çevresine adını duyurur. Şöhretini ise 1852 yılında “Bir Avcının Notları” ile pekiştirir. İvan gençlik yıllarında özel eğitiminden geri kalan zamanları avcılıkla geçirmiştir.
Yapıtlarındaki ince duygulu karakter çizimleri, lirik-müziksel dil onu Rus gerçekçiliğinin temsilcisi yapmakla kalmaz, dünya edebiyatının büyükleri arasına da sokar. Turgenyev, eserlerinde serflik ilişkilerinin insana aykırılığını, feodal-aristokrat Rusya'nın yıkılışını, yeni burjuva-demokratik güçlerin yükselişini gerçekçi biçimde yansıtmıştır.
Batıyla Doğu arasında kendini sıkışmış hisseden yazarın Çarlık Dönemi’nin Rus entelektüellerini irdelediği “Asilzade Yuvası" adlı romanı 1859 yılında yayınlanır.
1859 yılında annesi de ölünce, geriye kalan topraklar serfler ( toprak ağası adına çalışan köylü) arasında dağıtılırken Turgenyev’e de tüm hayatını rahatça idame ettirebileceği yüklü bir miras kalmıştır. Böylece dünyevi sorunlardan kurtulan yazar başyapıtı, “Babalar ve Oğullar” üzerinde çalışmaya başlar.
Gençliğinde köylü kızlara duyduğu ilgiyi ve bu ilişkilerden doğan bir gayrı meşru kızını saymazsak Turgenyev hiç evlenmemiş, babalığını üstlendiği bir çocuk sahibi olmamıştır.
Özel hayatı, gönül maceraları pek bilinmeyen Turgenyev’in otuzlu yaşlarda tanıştığı Pauline Viardot ise umutsuz bir aşk macerası olarak yaşamına damga vurmuştur. Altı farklı dili konuşabilen, iyi bir piyanist ve şarkıcı olan sevgilisi evli olduğu için bu çiftin yarı fiziksel, yarı duygusal beraberliği kısa süreli ilişkiler şeklinde uzun yıllar devam eder.
Bozkırda Bir Kral Lear (1870), Ham Toprak (1877) gibi eserleri eleştirmenlerden beklediği tepkiyi alamadı ve kendini mutsuz hisseden Turgenyev, son kez ülkesini terk edip hayatının son dönemini bir türlü vazgeçemediği kadının, Pauline Viardot’nun yakınlarında, Paris’te geçirdi.
Ivan Sergeyeviç Turgenyev, 3 Eylül 1883 tarihinde Fransa'da Paris yakınlarındaki Bougival kasabasında öldü. Ölmeden önceki arzusu uyarınca naaşı Rusya'ya getirildi ve Belinski'nin mezarının yanına gömüldü.
Ivan Sergeyeviç Turgenyev Kitapları - Eserleri
- Babalar ve Oğullar
- İlk Aşk
- Duman
- Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü
- Avcının Notları
- El Kapısında
- Rudin - İlk Aşk - İlkbahar Selleri
- Asilzade Yuvası
- Ham Toprak
- Mumu
- Devrimden Önce
- Üç Karşılaşma
- Bahar Seli
- Başkanın Ziyafeti - Parasızlık - Bekar
- Faust
- Hikâyeler I- II- III
- Bozkırda Bir Kral Lear
- Hikayeler I
- Hikayeler II
- Hikayeler III
- Turgenyev'in Mektupları
- Klara Miliç
- Rudin
- Rudin 2
- Huzurlu Sessizlik (Öyküler Cilt 2)
- Raif Efendi Hikayeler Arasında
- Asya
- Hayaletler
- Taşralı Kadın
- Bekar
- Köyde Bir Ay
- Kasaba Hekimi
- Rüya
- Seçilmiş əsərləri
- Mutsuz Kız
- Tuhaf Bir Hikaye
- Düellocu
- Parasha
- Первая любовь
Ivan Sergeyeviç Turgenyev Alıntıları - Sözleri
- Bülbül bize tarif edilemez bir coşkuyla dolu anlar bahşederken, gırtlağında yarı yarıya ezilmiş mutsuz bir böcek acılar içinde ölmektedir. (Avcının Notları)
- Büyük bir sözcüktür, anne..! (Köyde Bir Ay)
- ... Ama Tanrı haksızlıklara göz yummaz. (Başkanın Ziyafeti - Parasızlık - Bekar)
- İlk aşk, ihtilâlden farksızdır. (Bahar Seli)
- Ruhunda tuhaf bir yorgunluk hissediyordu. (Ham Toprak)
- Aşağıda ufku boydan boya kaplayan çam ormanının görkemli görünüşü denizi andırıyordu. Denizin de, çam ormanının da verdiği izlenim aynıdır; aynı dokunulmamış, el değmemiş bir güç engin, uçsuz bucaksız uzanır önünüzde. Yüzyıllık ormanın derinlerinden de, suyun ölümsüz diplerinden de aynı ses yükselir: “Benim seninle işim yok," der insana; “ben egemenim, sen ise ölmemek için çabala dur!” Ama orman (özellikle de her zaman yalnız, neredeyse sessiz, suskun çam ormanı) denize oranla çok daha tekdüze, hüzünlüdür. Deniz korkutur, okşar, her türlü renkleriyle oynar, her çeşit sesle konuşur; onun gibi yine sonsuzluk esintisi olan ama sonsuzluğu bize hiç de yabancı olmayan gökyüzünü yansıtır... Durağan, karanlık çam ormanı kasvetlice susar ya da insanoğlunun yüreğine önüne geçilemez bir güçle işleyerek boğuk, homurdanır. Bir günlük insan için, dün doğmuş, bugün ölecek olan insan için zordur ölümsüz İsis’in soğuk, doğrudan kendisine dikilmiş bakışına dayanmak. Doğal afetlerin buz gibi soluğu karşısında insanın yalnızca cesur gençlik umutları, hayalleri durulmaz, sönmez; hayır, bütün ruhu çöker, taş kesilir; son kardeşinin de yeryüzünden silinebileceğini ama bu çamların dallarında tek iğnenin titremeyeceğini hisseder insan. Yalnızlığını, zayıflığını, çaresizliğini hisseder ve telaşlı, gizli bir korkuyla kendini günlük küçük kaygılara, yaşamın endişelerine verir; kendi yarattığı bu dünyada yaşamak daha kolay gelir ona, burada kendi evindedir, burada kendi anlamına, gücüne inanmaya hâlâ cesaret etmektedir. (Huzurlu Sessizlik (Öyküler Cilt 2))
- Onunla tartışmaya bayılıyorum, çünkü birbirimize söyleyebileceğimiz bütün ateşli sözcüklere rağmen birbirimize duyduğumuz dostluk hiç bizi terk etmiyor ve her sözcükte yer alıyor, oysa başkalarıyla her konuda anlaşabilirsiniz ve tartışacak bir şey bulmayabilirsiniz ama aranızda bir uçurum vardır. (Turgenyev'in Mektupları)
- Ve önünde saygıyla eğildiğim her şeyi yaktım, yaktığım her şeyin önünde saygıyla eğildim..." (Asilzade Yuvası)
- Kalbim...içimde olup bitenleri kim ve niçin öğrensin? (Rudin)
- Kalbinin yoldaşını kaybetmek çok acı. Ama kaderin lüzumsuz;insan ümitsizliğe kapılmamalı, buna inan! (Başkanın Ziyafeti - Parasızlık - Bekar)
- "Bilindiği üzere insan çok mutluyken beyni az çalışır. Huzur verici ve keyifli bir his, tatmin duygusu, tüm varlığa nüfuz eder; bu his kişiyi tüketir, benlik bilincini kaybettirir ve kötü huylu şairlerin dediği gibi, kişi artık salt mutluluğa ulaşmıştır." (Lüzumsuz Bir Adamın Günlüğü)
- Öyle sanıyorum ki böyle gözlerle sadece ölümsüz ruhlar bakabilir... (Hayaletler)
- "Ay, benim düşmanım," diye mırıldandı. "Sırıtması, canlılığı, ödünç alınmış ışığı, bir şeye yaramıyor olmasına rağmen gösterişli oluşu canımı sıkıyor. Yukarıda durmuş, dünyayla eğleniyor." (Raif Efendi Hikayeler Arasında)
- Ruhunda tuhaf bir yorgunluk hissediyordu. (Ham Toprak)
- Həyatda elə anlar və elə hisslər var ki... Bunları ancaq göstərmək və yanından ötüb keçmək olar. (Seçilmiş əsərləri)
- Bu kadının yemek pişirmeden haberi bile yok. (Devrimden Önce)
- Nelerde, kimlerde yanılmadım, hayal kırıklığına uğramadım ki!... Kaç kez boşuna sevindim, umuda kapıldım, öfkelendim, küçük düştüm! Kaç kez şahin gibi yükselirken , kabuğu ayaklar altında parçalanmış bir sümüklüböceğe döndüm!.. (Rudin - İlk Aşk - İlkbahar Selleri)
- Onun için en gürültülü, patırtılı gün bile o kadar sessizdi ki, bize göre en sakin gecede bile sessizliğin bu derecesi bulunamaz.. (Mumu)
- ... "Bu kadar üzgün görünmeye çalışmayın. Acınmaya katlanamam." ... (İlk Aşk)
- Mutsuz çocuklar hayatın gerçeklerini mutlu çocuklara göre daha erken öğrenir... (Mutsuz Kız)