Hamamname - Murathan Mungan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Hamamname kimin eseri? Hamamname kitabının yazarı kimdir? Hamamname konusu ve anafikri nedir? Hamamname kitabı ne anlatıyor? Hamamname kitabının yazarı Murathan Mungan kimdir? İşte Hamamname kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Murathan Mungan
Yayın Evi: Metis Yayınları
İSBN: 9786053162001
Sayfa Sayısı: 192
Hamamname Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Böyle bir kitap yazma düşüncesi, daha ben Ankara’da yaşarken seksenlerde ortaya çıkmıştı. 1995 yılında 40. yaşım için hazırladığım Murathan ‘95 kitabımda yer alan “Ufuk Ayarı” bölümündeki “Ölmeden Önce” başlıklı yazımda okurlarımı bu tasarımdan şöyle haberdar etmiştim: “‘Hamamname’ diye bir kitap yıllardır dönüp duruyor kafamın içinde. Bir gizli tarih romanı. Birkaç, yüzyıl önce bir İstanbul hamamına yerleştikten sonra, çeşitli hamamları gezerek günümüze kadar gelmiş, bir hamam cininin ağzından, İstanbul’un son birkaç, yüzyılını, yalnızca hamamdan görünen yanlarıyla dinlemeyi ve dinletmeyi amaçlıyorum. İstanbul’un hamamlar tarihiyle, gündelik hayat ve bireysel hayatlar arasındaki büyük dolambaçlar, yeraltı tarihleri, külhanlar, su sarnıçları... Osmanlı sanatları ile çağdaş, anlatı teknikleri arasında yeni bir dil arayışı amaçlıyorum.”
Oysa Hamamname’yle ilgili ilk notlar bu bilgilendirmeden çok sonra 26 Haziran 2009 yılından başlayarak kâğıda dökülmeye başlamıştı. Sonrası gene yıllar.
Hamamname, ilk şiir kitabım Osmanlıya dair Hikâyat’tan sonra, Osmanlı malzemesine bu çapta bir yoğunlukla ilk geri dönüşüm sayılabilir.
Bu kitabın harcında başta Reşad Ekrem Koçu olmak üzere, Ebüzziya Tevfik, Ahmet Refik, Enderunlu Vâsıf, Ahmet Rasim, Sermet Muhtar Alus, Semavi Eyice, Hamamcılar kethüdası Derviş Ismail, Enderunlu Fâzıl Bey gibi nice yazarın bıraktığı mirasın hakkı vardır. O mirasın nefesiyle yazılmıştır.
Hamamname Alıntıları - Sözleri
- Yalanı insanlar söyler, yoksa kelimeler kardeştir.
- Dünün mazlumunun bugünün zalimi olduğu bir adetle kendini bir devirden diğerine devreden gözü doymaz, hırsı dinmezlerin uzun kuyruğunda sırasını bekleyen tiyneti haydut, ruhu ceberrut, ahlakı sefih nice şahsın bahtının vakti geldiğinde nice mevki ve mansıpla devlet makamına çöktüğünü, bu yolla hüküm, zulüm ve servet sahibi olduğunun kaydını hafızada diri tutalım.
- Meşrutiyetin ilanından sonra, o güne dek “Yeniçeri avreti” diye anılan bu kadınların, “umumhane” adı altında açılan ilk genelevlerde çalışmalarına izin verilmiş. Dinde günah olan zina, devlet katında vergilendirilmiş. Dinde de, devlette de çare tükenmezmiş.
- Her şey akarını bulur dolaşa dolaşa..
- Nefes ile nefs arasındaki ilişkiyi bilmeyenler için dünya cehennemdi.
- Bunca yıl kendi cehenneminize odun taşıdınız. Söndürmek için bir katre olsun beklemeyin artık ummandan.
- Gözyaşını kalbin suyu sananlar, yanılırlar. Gözyaşı dediğin cinsine çeker, yaşına değil, sahibine bakacaksın. Tanesinin dediğini değil, kaynağının söylediğini dinleyecek, her gözyaşını kendiyle tartacaksın.
- İnsan dediğin kainatın her söylediğinin pek azını duyar, birazını sezer, sezdiğininse çoğunu anlamaz. Alıp da o sözü dünyadaki yerine koyamaz.
- Boğazın sularında nefesi sönmüş çok gözyaşı vardır. Gözyaşı da su gibidir aktıkça tanesi incelir.
- Bazı kelimelerin de tuzu kalır sayfaların üzerinde, okurken gözü yakmaz ama akılda kalır.
- Ruhları, hayatları, hikayeleri, kainatın gereklerini, varlığın sebeplerini, dünyanın dilini gün günden kurutuyor insanlık. Sular çekiliyor dünyadan. Kestiğin ağaç, yaktığın orman, saldığın gaz, kazdığın çukur, açtığın taş ocağı. Sular çekiliyor dünyadan.
- Noktadan gelen her varlık, her suret, her cümle, her kelime, her harf, her işaret sonunda yeniden noktaya dönecektir.
- İnsan denilen tuhaf varlık dinlemeyi bilse ömrüne hayat kazanır. Oysa hep harcanmış zamanına, boşa geçen yıllarına yanıp durur ömrü boyunca; hepsinin göğsünde kilitli kalmış bir feryat, erkeği bağrını, kadını dizini döver.
- Hükümdarlık dediğin insandan söküp aldıklarıyla ömür kazanır.
Hamamname İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Şairine deyişler gözalcı teşbihler , adeta nakkaş kaleminden damlamişcasına , canlı renklerle tasvir edilmiş. Murathan Mungan nın istanbul hamamlarını kendine mesken tutmuş , şehrin bir kaç yüzyıllık tarihine tanıklık ediyor. Hamamların, çeşmelerin, su kemerlerine, bentlerinden, sarnıçlarina, yalılarda ve sarayların da yaşananlara kadar tarihe farklı açıdan baktırıyor. Ayrıca suyun önemini belirtir. Suyun olduğu yerde hayatın olduğunu ve hayatın devamlılığı için suyun olmaz olmaz . Su içinde barındırdığı tarihi ve kültürel birikimleri değerini vurgular. Suyun sürekli akıcılığı ile tarihi bağdaştırırken, suyu kirleten zamanımıza yer yer mesajlar iletir. Zamanın musluğuna kulak vermeyi bilenler suya yazılanı sudan dinlerler. Zaten kalem dediğin elde fener aydınlığı. Kitap, deneme şeklin de her bölüm farklı farklı. Tatlı akıcı üslubu , insanı yormayan, ince ince ilmek ilmek tane tane anlatmış. Su hiç birini unutmuyor . (sebahat mengus)
#okudumbitti #hamamname #muratmungan Sayfa:183 ~~Bir su cininin ağzından anlatılan, İstanbul hamam ve çeşmelerinin, yüzyıllar öncesine götüren hikâyeleriden oluşmaktadır. ~~Suyun hayatımızdaki önemi, suyun her şeyi içinde biriktirdiği bir hafızası olduğundan bahsediyor. ~~Osmanlı dönemindeki hamamlarda dönen oğlancılık pazarından bahsettiği bölümler epey ilginç. ~~Şairane anlatım tarzı ile keyifle okunan bir deneme kitabıdır. °°°Kitaptan bazı alıntılar ; °°°İnsanların ayırdıklarına tabiat gülümserdi, su ayrılmazdı. °°°Tabiatın insan ayırmadığını bilirsiniz. Can verirken de, can alırken de yaptığı gibi... °°°Peştamalı o kadar ince kumaş Ki ider gizlediği nesneyi fâş. °°°Ruhları, hayatları, hikâyeleri, kâinatın gereklerini, varlığın sebeplerini, dünyanın dilini gün günden kurutuyor insanlık. Sular çekiliyor dünyadan. Kestiğin ağaç, yaktığın orman, saldığın gaz, kazdığın çukur, açtığın taş ocağı. Sular çekiliyor dünyadan. Habercisi :Tabiattan önce içinizdeki kuraklık. Gözlerinizdeki çorak. Sular tamamen çekildiğinde hiçbir hikâyeniz kalmayacak geriye yaşadıklarımızdan. Bunca yıl kendi cehenneminize odun taşıdınız. Söndürmek için bir katre olsun beklemeyin artık ummandan. °°°Su gibi ses de ayrılır, dünya insanlara yasaklara, günahlara göre taksim edilirdi. Yaşamak için aldığın nefesten gayrı aldığın her nefesin ardından suç ve ceza gelirdi. °°°Nefes ile nefs arasındaki ilişkiyi bilmeyenler için dünya cehennemdi. °°°Hükümdarlık dediğin insandan söküp aldıklarıyla ömür kazanır. °°°Nice günah, nice yasak, nice cezaya karşı insan her devirde etin çağrısına, tenin kabarmasına, ruhun heyecanına uymanın bir yolunu zamanın usulünce, kendi ayarınca bulmaya bakarmış. °°°Nokta döner kıvrılır uzar işaret olur, işaret biçimlenir harf olur, harfler birbirine eklenir kelime olur, kelimeler bir nizam içinde sıralanır cümle olur, birbirinin içinden çoğalan işaretler, harfler, kelimeler, cümlelerden varlıklar, suretler... Ve cümlesinden kâinat olur. °°°Noktadan gelen her varlık, her suret, her cümle, her kelime, her harf, her işaret sonunda yeniden noktaya dönecektir. >>Şiir tadında anlatılmış, tarih kokan hikâyeler ilginç ve keyifliydi idi. Keyifle okudum... (SEVDA SAYILAR)
Murathan Mungan'dan ana kahramanı "su" olan ve bizi Osmanlı dönemi İstanbul'unun hamamalarında, sokaklarında, köşklerinde, fakirhanelerinde gezdiren muhteşem denemeler. İnsanın okurken elinden bırakası gelmiyor. Murathan Mungan kaleminden çıkan her kelimeye değer verdiğim başucu yazarlarımdan biridir, öyle de kalacaktır. (Cevat Bayhan)
Kitabın Yazarı Murathan Mungan Kimdir?
Murathan Mungan, 21 Nisan 1955'te İstanbul'da doğdu.
Çocukluğu ve ilk gençlik yılları, memleketi olan Mardin'de geçti. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü'nü bitirdi. Aynı bölümde master'ını tamamladı.
Ankara'da Devlet Tiyatroları'nda ve Istanbul'da Şehir Tiyatroları'nda 'Dramaturg' olarak çalıştı. 1987'de günlük gazete olarak yayımlanan Söz gazetesinde,'Kültür-Sanat Sayfası' editörlüğü yaptı.
1988'ten beri serbest yazar olarak çalışmakta ve halen Istanbul'da yaşamaktadır.
1991'de Remzi Kitabevi'ne 'Çilek' amblemli kırk kitaplık özel bir koleksiyon dizisi hazırlayarak bu diziyi yönetti.
Mungan, çeşitli dergi ve gazetelerde şiirler, öyküler, metinler, deneme, eleştiri ve incelemeler yayımlayarak adını duyurdu.
İlk kitabı 1980'de yayımlandı. Aynı zamanda ilk oyunuydu bu:Mahmud ile Yezida.
Şehir Tiyatroları'nda çalışırken, 'Gençlik Günleri' adını verdiği daha sonra her yıl tekrarlanacak olan kapsamlı bir şenliğin yöneticiliğini yaptı; programlar sundu, yönetti.
Murathan Mungan'ın sahnelenen ilk oyunu, Orhan Veli'nin şiirlerinden kurgulayarak oyunlaştırdığı Bir Garip Orhan Veli'dir. İlk kez 1981'de sahnelenen bu oyun, yirmi küsur yıl boyunca sahnelendi ve 1993'te kitap olarak basıldı.
Yazarın Mezopotamya Üçlemesi adını verdiği ve üç oyundan oluşan üçlemesinin ilk oyunu Mahmud ile Yezida yurtiçinde ve yurtdışında birçok topluluk tarafından sahnelendikten sonra, profesyonel olarak ilk kez 1993'te Ankara Devlet Tiyatroları tarafından oynandı. Üçlemenin ikinci halkası olan Taziye ise, ilk olarak 1984'te Ankara Sanat Tiyatrosu tarafından sahnelenmiştir. 1992'de, halkanın üçüncü oyunu olan Geyikler Lanetler' in tamamlanmasıyla birlikte, Metis Yayınları, üçlemeyi oluşturan bu oyunları, üç ayrı kitap olarak aynı anda yayımlamıştır. 1994'te bu üç oyun bir yıl boyunca Devlet Tiyatroları tarihinde ilk kez olmak üzere arka arkaya Antalya Devlet Tiyatroları tarafından sahnelenmiş, gene aynı yıl Istanbul Uluslararası Tiyatro Festivali'nde, üç oyun ardı ardına tam 'on bir saat süren bir gösteri' olarak iki kez tekrarlanmıştır. 1999 yılında Ankara Devlet Tiyatroları yapımı Geyikler Lanetler, aynı yıl Berlin'de, uluslararası bir tiyatro şenliği olan 'Theater der Welt'e çağrılmış ve Schaubühne'de gösterilmiştir. Aynı oyun 2003 yılında Yunanistan'da Selanik Devlet Tiyatrosu'nda sahnelenmiştir.
Geyikler Lanetler oyununa kaynaklık eden yazarın Cenk Hikayelerikitabındaki 'Kasım ile Nasır' adlı öyküsü, 1994'te İtalya'da 'La Mamma Umbria'da sahnelenmiştir. Aynı öykü 2004'te farklı bir yorumla Diyarbakır Sanat Merkezi tarafından sahnelenmiştir. Gene aynı kitapta yer alan 'Şahmeran'ın Bacakları' adlı uzun hikayesi, çeşitli topluluklar tarafından sahneye uyarlanmıştır.
Yazarın Lal Masallar adlı öykü kitabındaki 'Muradhan ile Selvihan ya da Bir Billur Köşk Masalı' adlı öyküsü, 1987'de, ilkin Fransa'da, Lulu Menase yönetiminde Théater Des Arts de Cergy-Pontoıse'da, ardından Nurhan Karadağ yönetiminde Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü Sahnesi'nde sahnelenmiştir. Aynı öykü, Amerika'da Penguen Books'un 'Dünya Hikayeleri Antolojisi'ne seçilmiştir. Bosna-Hersek'te yayımlanan Türk öykücülerini içeren bir seçkideyse bu öykünün Boşnakça çevirisi yer almıştır.
Yazarın gene Cenk Hikayeleri kitabında yer alan'Binali ile Temir' adlı bir diğer öyküsü, 1991'de Ankara Deneme Sahnesi tarafından, 1999'da ise Adana Tiyatro Atölyesi tarafından sahnelenmiştir.
2000'de yazarın bir öyküsü daha sahneye aktarılmış, bu kez de Beşinci Sokak Tiyatrosu, 'Dumrul ile Azrail'i, İstanbul Festivali'nden sonra, dünyanın önemli tiyatro festivallerinde, Avusturya, Almanya ve Tunus'un yanı sıra Hollanda'nın çeşitli kentlerinde sahnelemiştir.
2003 yılında Kopenhag'daki 'Bette Nansen Theater'da, yazarın 'Sayfadaki Gibi'adlı kısa oyunu, bazı Doğulu yazarları bir araya getiren ortak bir proje olan 'Bin Bir Gece' içinde yer almış, aynı oyun 2005 yılında İngiltere'de '1001 Nights now' adıyla Nottingham Playhouse'da sahnelemiştir.
Murathan Mungan 1989'da, İngiliz yazar Nell Dunn'ın 'Steamin' adlı oyununu 'Kadınlar Hamamı' sahneye koymuştur.
Mungan'ın döneminde Ankara İl Radyosu'nca seslendirilen iki tane de radyo oyunu vardır: Dört Kişilik Bahçe ve Öümburnu.
Mungan bir tanesi filme alınan üç tane de film senaryosu yazmıştır. 1984'te Atıf Yılmaz tarafından filme alınan Dağınık Yatak'ın yanı sıra Dört Kişilik Bahçe ve Başkasının Hayatı adlı iki senaryosu daha vardır. Bu üç senaryo 1997'de üç ayrı kitap olarak aynı anda yayımlanmıştır.
Gazete ve dergilerde İlk yazıları 1975'de yayımlanan Mungan, yirmi yıllık yazı serüveninin çeşitli ürünlerinden yaptığı bir derlemeyi kırkıncı yaşı nedeniyle Murathan'95 adlı bir kitapta toplamıştır.
Bu kitapla birlikte başlayan özel toplama kitapları, şiirlerinden kendinin yaptığı özel bir seçmeyi içeren numaralanmış tek baskı olarak yayımlanmış Doğduğum Yüzyıla Veda ile sürmüş, bunu,13+1'de şiirlerini, 7 mühür'de kimi öykülerini bir kutu içinde bir araya getirdiği toplamlar ve Türk şiirinde şimdiden bir 'kült kitap' olmuş olan Yaz Geçer'in onuncu yılı nedeniyle yapılan büyük boy özel baskı izlemiştir. Ellinci yaşı için hazırladığı ve yalnızca 2005'te yayımlanıp baskısı bir kez daha tekrarlanmayacak Elli Parça kitabı da bu özel kitaplardandır.
Beş bölümden oluşan ve her bölümü ayrı bir yazar tarafından kaleme alınan bir Bülent Erkmen projesi olarak 2004'te yayımlanan 5 peşe romanında da yer almıştır.
Murathan Mungan, bu arada yabancı yazarların öykülerinden ve yazılarından oluşan çeşitli seçkiler yayımlamayı sürdürmektedir. İlk öykü seçkisi Ressamın Sözleşmesi'ni, daha sonra Çocuklar ve Büyükleri, Yazıhane, Yabancı Hayvanlar, Erkeklerin Hikayeleri ve Kadınlığın 21 Hikayesi adlı öykü ve yazı seçkileri izlemiştir.
Bütünüyle özyaşamöyküsel bir malzemeden yola çıkan ilk anlatı kitabı Paranın Cinleri'ni 1997'de yayımlamıştır.
Şiir ve öykü arası bir dil ve kıvam tutturduğu yazınsal metinlerini bir araya topladığı Metinler Kitabı ise, 1998'de yayımlanmıştır.
Mungan'ın kimi şiirlerinin Kürtçeye çevirisinden yapılan bir toplam Li Rojhilate Dile Min (Kalbimin Doğusunda) adıyla 1996'da yayımlanmıştır.
Mungan, bugüne değin çoğu 'Yeni Türkü' topluluğu tarafından seslendirilmiş olan şarkı sözleri yazmıştır. Yazdığı şarkıların Türkiye'nin önemli şarkıcıları, toplulukları tarafından yeniden seslendirilmesiyle oluşan ve 'tribute' sayılabilecek Söz vermiş şarkılar adlı 'cover' albümü 2004'te yayınlanmıştır.
2006'da bugüne dek yazdığı tüm şarkı sözlerini gene aynı ad altında bir araya getirerek kitaplaştırmıştır.
Yazıları, şiirleri ve kimi kitapları bugüne değin İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İsveççe, Norveççe, Yunanca, Fince, Boşnakça, Bulgarca, Farsça, Kürtçe ve Hollanda diline çevrilerek çeşitli dergi, gazete ve antolojilerde yayımlanmıştır.
Murathan Mungan, 1985'ten bu yana İstanbul'da yaşamaktadır.
İlk kitapları farklı yayınevleri tarafından yayımlandıktan sonra, 1986'da Remzi Kitabevi'ne, 1992'de de Metis Yayınları'na geçmiştir. Halen aynı yayınevindedir.
Murathan Mungan Kitapları - Eserleri
- Aşkın Cep Defteri
- 227 Sayfa
- Bazı Yazlar Uzaktan Geçer
- Başkasının Hayatı
- Yüksek Topuklar
- Üç Aynalı Kırk Oda
- Paranın Cinleri
- Kaf Dağının Önü
- Kadından Kentler
- Yaz Geçer
- Şairin Romanı
- Mahmud ile Yezida
- Lal Masallar
- Kırk Oda
- Bir Garip Orhan Veli
- Tuğla
- Meskalin 60 Draje
- Kibrit Çöpleri
- Erkekler İçin Divan
- Elli Parça
- Çador
- Eldivenler, Hikâyeler
- Mırıldandıklarım
- Geyikler Lanetler
- Cenk Hikayeleri
- Eski 45'likler
- 189 Sayfa
- Mutfak
- Doğu Sarayı
- Doğduğum Yüzyıla Veda
- Yedi Kapılı Kırk Oda
- İskambil Destesi
- Kullanılmış Biletler
- Başkalarının Gecesi
- Dağ
- Stüdyo Kayıtları
- Dağınık Yatak
- Dört Kişilik Bahçe
- Metal
- Oda, Poster ve Şeylerin Kederi
- Son İstanbul
- Timsah Sokak Şiirleri
- Mezopotamya Üçlemesi
- Kum Saati
- Omayra
- Yazıhane
- Eteğimdeki Taşlar
- Soğuk Büfe
- Güne Söylediklerim
- Gelecek
- Harita Metod Defteri
- Metinler Kitabı
- Söz Vermiş Şarkılar
- Yaz Sinemaları
- Balgifa Mar - Yılan Yastığı
- Mürekkep Balığı
- Solak Defterler
- Bir Kutu Daha
- Hayat Atölyesi
- İkinci Hayvan
- Oyunlar, İntiharlar, Şarkılar
- Küre
- Sahtiyan
- Taziye
- Kağıt Taş Kumaş
- Aşk İçin Ne Yazdıysam
- Dokuz Anahtarlı Kırk Oda
- Li Rojhilatê Dilê Min - Kalbimin Doğusunda
- 7 Mühür
- Şahmeran'ın Bacakları
- Ulak ile Sadrazam
- Makas
- Kağıttan Kaplanlar Masalı
- Aynalı Pastane
- Kapan Metin
- Dumrul ile Azrail
- Osmanlı'ya Dair Hikayat
- Murathan'95
- Çağ Geçitleri
- Hamamname
- Aile Albümü
- Ressamın Sözleşmesi
- Kum Saati
- Devam Ağacı
- Erkekler Yalnızlıklar
Murathan Mungan Alıntıları - Sözleri
- ben çoktan geldim, o varmış mıdır? (Bazı Yazlar Uzaktan Geçer)
- İnsan dediğin kainatın her söylediğinin pek azını duyar, birazını sezer, sezdiğininse çoğunu anlamaz. Alıp da o sözü dünyadaki yerine koyamaz. (Hamamname)
- ve son bir uyarı sana: Ait olmadığın her iki dünyadan da Bir sentez yapmaya kalkma makas değiştirmez son trenler (Metal)
- Kalbi katildir bazılarının Kimseyi öldürmeseler de... (Solak Defterler)
- Güzellik, başlı başına bir faşizmdi; Dünyanın en adaletsiz dağıtılan şeylerinden biriydi. (Murathan'95)
- Durup Baktığında Azalmış zaman demlenmiş kıymet Günde kimi gördün, elde neyi sevdin Ne kaldı sende, neye geçit verdin (Çağ Geçitleri)
- "Kentlerde,kasabalarda,her yerde,yazarlar yalnız kişilerdir.Her yerde ve her zaman,öyle olmuşlardır." (Yazıhane)
- “Yitirerek kazanırsın. Kazanmanın başka yolu yoktur.” (Makas)
- Dünya bir kaybetme yeridir. Her birinin zamanı diğerinin elinde tükenmiştir. (Dokuz Anahtarlı Kırk Oda)
- Sanki yaşamım durmuş, ancak anımsadıklarımla yaşamamı sürdürebiliyordum. Parçalanmış bir dünya karşısında yüreğimin duyduğu korkuları hiçbir yere sığdıramıyordum. Hiç kimseye anlatamıyordum. Nesnelerin büyütülmüş dünyasında yaşıyordum. (Kırk Oda)
- ben ne zaman yalnız kaldım, bilmiyorum her zaman yalnızdım, bunu biliyorum (Timsah Sokak Şiirleri)
- kimsenin kimsesi yok ki herkesin elmasında kendi diş izleri... (Oda, Poster ve Şeylerin Kederi)
- "İnsan bilmediği şeye el uzatmamalı, el uzatıyorsa bilmeyi göze almalı, bilmeyi göze almak zordur İlyas." (Şahmeran'ın Bacakları)
- Konuşamıyordum, hiç kimseyle konuşmamıştım. Hiçbir şeyimi, hiç kimseyle... (Son İstanbul)
- yaşarken ve yazarken yarım kalmış şiirler yarım kaldılar (Mırıldandıklarım)
- "Ben,mimarlığın gündelik hayatın içinde bir güzellik değeri olarak, bizi ağlatacak kadar hayatımıza sızmasını istiyorum. Sonuçta, hepimiz evlerden çocukluğumuzu geri isteriz." (Soğuk Büfe)
- "Hafızayı diri tutan adalettir. " (Hayat Atölyesi)
- "Gelecek", ümidimiz, sanımız olabilir, ama gerçeğimiz olamaz. (Küre)
- her ülkenin anaları vardır. bunlar ki esirgeyendir, koruyandır. dağlardır. mardin kal'asının alnına düşen leke, -dağlardan izinsiz, nurdan murakıp- güneşten hükümsüz dört kanadını salıp dört yöne ve arsız dönüp duran dev bir çelik aygıt bakıp utancından ışımayan geceye kini usul bir mayın gibi bırakıp çekilirse, yanlıştır hüzün. yanlıştır yas. (Balgifa Mar - Yılan Yastığı)
- Hayat, bazılarına mutsuz olmakla, duygusuz olmak arasında bir tercih hakkı tanır, daha fazlasını değil. (Yüksek Topuklar)