Hangi Seks - Attila İlhan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Hangi Seks kimin eseri? Hangi Seks kitabının yazarı kimdir? Hangi Seks konusu ve anafikri nedir? Hangi Seks kitabı ne anlatıyor? Hangi Seks PDF indirme linki var mı? Hangi Seks kitabının yazarı Attila İlhan kimdir? İşte Hangi Seks kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Attila İlhan
Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9789754585261
Sayfa Sayısı: 257
Hangi Seks Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"O sosyalistler ki ciddilik adına cinselliği hor görmek yanlışı içindedirler, cinsel devrimin sosyalistliğin içeriğinde bulunduğunu unuturlar, hiçbir bilimsel iddiası olmasa da, böyle bir kitaba karşı çıkmayı siyasal bir kurnazlık sayacaklardır, ama 'alaturka' bir kurnazlık olacaktır bu, zamanın getireceği gelişmeler karşısında savrulup gidecektir... Oysa cinselliğe eğilişim de, tıpkı sosyalistliğe ya da batıcılığa eğilişim kadar, insanı, özellikle çağdaş insanı anlayabilmek isteğimden doğuyor. Onun için de söylediklerimi kesin hiçbir yargıya bağlamayacağım. Olguları, olayların gelişmesini, insanları ve cinsel çelişkilerini elimden geldiğince nesnel olarak belirtmeye uğraştım. Bundan bir genellemeye varmak, bir yargı çıkarmak okuyan herkesin hoşgörü yeteneğine, bilgisine ve imgelem gücüne kalıyor.
Hadi kolay gelsin!"
Hangi Seks Alıntıları - Sözleri
- "Asıl anlaşılmaz olan şey, anlaşılabilir bazı şeylerin nasılsa var olabilmesidir"
- Ahlaka aykırı diyorsun, iyi ama hangi ahlaka? Ahlak durağan bir şey değil ki!
- Kafamın bilmediğim yanıyla, şu ara, hep onu düşündüğümden mi acaba?
- Bazı insanlar vardır, yanında yaşadığınız sürece önemini ve etkisini duymazsınız, sürekli karşı çıkışlarınız, vırt zırt takışmalarınızla, ona karşı özerkliğinizi koruduğunuzu sandığınız bile olur, fakar ayrılmayagörün, yaşantınızda ne önemli etkileri olduğu ve olacağı hemen anlaşılır...
- MARCEL PROUST / "Kim Proust mu? Proust'ta en çarpıcı taraf, annesine olan korkunç düşkünlüğüdür. "
- Soğukta insanı sıcak tutmayan bir örtüsün sen! rüzgarı tutamayıp savrulan bir kapısın! bir tuzaksın, içinde türlü hainlik barındıran!"
- Ona ne karşılık verdiğimi ununnuşum. Ama ben sos yalizmi günün birinde bir çıkar umduğum için savunmamıştım ki!
- Katololik gözünde birden fazla karıyla evlenmek de, boşanmak da günah, dolayısıyla ahlak dışı şeylerdir, tamam mı, oysa siz Müslümanlar dört karıyı bir kerede alabilir, tek sözle hepsini birden boşayabilirsiniz, ahlaka aykırı olmaz. Ölçüt olarak bu iki ahlaktan hangisini alacaksın? Üstelik neden onu alacaksın?
- Sosyalizm ile cinsel konular, üzerinde uzun uzun durulması gerek şeyler. Oralarda hanidir duruluyor ya, bizde henüz cinselliği insan doğasının bir yanı olarak ele almaya kalkışan sanatçıların sosyalizmden uzaklaştığı söylenebiliyor.
- "Asıl anlaşılmaz olan şey, anlaşılabilir bazı şeylerin nasılsa var olabilmesidir."
- " •.. Ey yüce Tanrı, bizler seni yadsımış değiliz, bizleri de korumak, esirgemek için bir şeyler yapmalısın! Herkesin bizi tanımasını kabul etmesini gerçekleştir, yaşama hak kı tanı bize, bizlerden de bu hakkı ne olursun esirgeme!"
- Yüzü o kadar çilliydi ki, bazı bazı, bir tülbent arkasından bakıyor sanırdınız.
- İki kadın, dumanlı, akla durgunluk veren bir sevişme labirentine dalıyorlar.
- Yeryüzünde iki kadını birbirine bağlayan aşktan güçlüsü yoktur.
- Mitologyaya bir türlü ısınmayışım, çağrışımlarımı gerçekçi çizgilerde tutuyor da ondan mı? Kaşla göz arasında, kayalıkları öfkeli dalgalarla dökülen, ormanı ve zeytinliği bol, okkalı güneşin altında ayvalıkları, narlıkları ve incirlikleri ile zengin bir ada yapıyorum.
Hangi Seks İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Hangi Seks?: Hangi seks... Ancak ve ancak bir entelektüelin yazabileceği bir eser. Doğrusunu söylemek gerekirse bu kitabı Kaptan'ın 'hangi' serisine göz gezdirirken fark ettim ve böylesine dikkat çekici bir isimli kitap, böylesine bir entelektüel ismin kitabı olunca bana katacağı bilgi, birikimi düşünerek, içeriğini araştırmadan aldım. Kitap içeriği benim düşündüğümden farklı bir şekilde tasarlanmış.(birazdan değineceğim) Attila İlhan'ın genç yaşlarında gittiği Paris'te tanışmış olduğu arkadaşları Margot(t'yi okumayınız), Janine, Doktor Brander ile yapmış olduğu sohbetlerin özünü oluşturan bir eser. Margot ve Dr. Brander cinselliğini erkek olarak yaşayan kadınlar. Attila İlhan'ın tanımıyla Margot, hayatını eşcinselliğin üzerine kurmuş, kişiliği kadınla erkek arasında bir yerde, kadından daha çok erkeğe yakın biriydi. Attila İlhan - kitabın sonunda ifade ettiği gibi- eğer Paris'te bu iki renkli kişilik(özellikle Margot ile) tanışmış olmasaydı, büyük ihtimalle cinsiyet üzerine bu kadar düşünmeyecek, böyle bir kitap yazamayacaktı. Ve hatta şiirlerindeki erkekleşmiş kadın karakterlerini göremeyecektik. Atilla İlhan öğrendiklerini kitaba dönüştürürken yine ustası Margot'nun erkek/erkek, erkek/kadın, kadın/erkek, kadın/kadın sınıflandırmasından yola çıkarak kitabı iki bölüme ayırmış: erkek/kadın, kadın/erkek. Erkek/kadın bölümünde tahmin edeceğiniz üzere fiziksel olarak kadın bedenine sahip olmalarına rağmen cinselliğini erkek rolünde yaşayan kimseleri dile getirmiş. Rene Vivien, Alfred de Musset, Virginia Wolf gibi ünlü kişilerinde içinde bulunduğu hikayelerle eşcinselliği işlerken uygun gördüğü yerlerde objektif bir biçimde bilimsel verileri de bizlerle paylaşmayı ihmal etmiyor. Kitabın ikinci bölümü de az evvel bahsettiğim gibi kadın/erkek bölümü. Bu kısımda da yine aynı teknikle, olanları Margot ile konuştukları anlardaki diyaloglarla bize aktarıyor. Bu bölümdeki ünlü isimler ise Nietzche, Balzac, Caesar, Andre Gide, Proust, Verlaine... (şaşırtıcı değil mi) Kitap her başlıkta farklı insanların yaşanmışlıklaeını anlatarak, cinsel seçimleri üzerinden 'eşcinsellik' ile alakalı merak ettiğimiz her sorunun cevabını bulmamızı sağlıyor. Tabii bunları anlatırken sadece şahıslar üzerinden gitmiyor. Roma, Yunan ve Doğu medeniyetlerine de değinerek eşcinselliğin geçmiştekini yerini de bizlere göstermiş oluyor. Kitap içerisinde Sex sözcüğünün etimolojisi, Lesbos(lezbiyen) sözcüğünün geçmişi, Gılgamış Destanı'ndaki eşcinsellik, Sado ve Masoch vb. belki hiç düşünmediğimiz, ama son derece merak uyandıran konularda da okuru aydınlatmayı başarıyor. Sonuç olarak "eşcinsellik" üzerine merak ettiğimiz soruları örnek olaylar, örnek şahıslar üzerinden objektif ve nesnel bir biçeme bizlere anlatıp, kafamızdaki soru işaretleri gideren ve konu hakkında detaylı bilgi sahibimiz olmayı sağlayan bir eser ortaya çıkmış. Kitap sonundaki "... uzun yıllar Türk sineması ve sahne hayatının içinde bulunduğum düşünülürse bunda zorluk çekmeyeceğimde anlaşılır. Yalnız, örnekleri Paris çevresinde sınırlı tutuşum, yerli örneklerin koparabileceği patırtıyı düşündüğümdendir. Bu kaygımın paylaşılacağını umarım." cevabı gülümsetmiştir. :) * Hangi Sağ incelemem: gonderi/50236616 (ibrahim mutlu)
Cinsiyet: Kelime anlamı cinsiyet şekliyle kullanılan Hangi seks adlı kitabında Attila İlhan, gençlik yıllarında Pariste geçirdiği zamanlar tanışmış ve dostluk kurmuş olduğu kadınların, farklı cinsel tercihleri ve onlarla yaptığı söyleşileri deneme inceleme tarzında bizlere aktarmıştır. Kitabı okuduğum anda, aslında pek çok tanınmış sanatçı ve bilim insanının da toplumda genel kabul görür tarzda olan, yalnız erkek-kadın arası arası ilişkileri dışında tercihleri olduğunu görmekteyiz. Bu süreç o kadar gerilere kadar gitmekte ki, kadim zamanlardan itibaren adlarını duyduğumuz; tarihe, bilime, modaya, siyasete ve sanata yön vermiş insanların yaşam ve görüşlerinden örnekler verilmiştir. (Spinozast)
Hangi Seks PDF indirme linki var mı?
Attila İlhan - Hangi Seks kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hangi Seks PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Attila İlhan Kimdir?
Attilâ İlhan (15 Haziran 1925 - 10 Ekim 2005), Türk şair, romancı, düşünür, deneme yazarı, gazeteci, senarist ve eleştirmen. Aydın çalışmalarıyla Türk edebiyat ve düşünce dünyasına önemli katkıları olmuştur.
15 Haziran 1925'te İzmir, Menemen'de doğdu. İlk ve orta eğitiminin büyük bir bölümünü İzmir ve babasının işi dolayısıyla gittikleri farklı bölgelerde tamamladı. İzmir Atatürk Lisesi'nin birinci sınıfındayken mektuplaştığı bir kıza yazdığı Nazım Hikmet şiirleriyle yakalanmasıyla 1941 Şubat'ında, 16 yaşındayken tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Üç hafta gözaltında kaldı. İki ay hapiste yattı. Türkiye'nin hiçbir yerinde okuyamayacağına dair bir belge verilince, eğitim hayatına ara vermek zorunda kaldı. Danıştay kararıyla, 1944 yılında okuma hakkını tekrar kazandı ve İstanbul Işık Lisesi'ne yazıldı. Lise son sınıftayken amcasının kendisinden habersiz katıldığı CHP Şiir Armağanında Cebbaroğlu Mehemmed şiiriyle ikincilik ödülünü pek çok ünlü şairi geride bırakarak aldı. 1946'da mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu. Üniversite hayatının başarılı geçen yıllarında Yığın ve Gün gibi dergilerde ilk şiirleri yayımlanmaya başladı. 1948'de ilk şiir kitabı Duvar'ı kendi imkânlarıyla yayımladı.
Paris yılları
1948 yılında, üniversite ikinci sınıftayken Nâzım Hikmet'i kurtarma hareketine katılmak üzere ilk kez Paris'e gitti. Bu harekette faal olarak yer aldı. Fransız toplumu ve orada bulunduğu çevreye ilişkin gözlemleri daha sonraki eserlerinde yer alan birçok karakter ve olaya temel oluşturmuştur. Türkiye'ye geri dönüşünde başı sık sık polisle derde girdi. Sansaryan Han'daki sorgulamalar ölüm, tehlike, gerilim temalarının işlendiği eserlerinde önemli rol oynamıştır. Şair bu gerilim havasını ilk şiirlerinde olmasa da özellikle Bela Çiçeği gibi kitaplarında eski günlerini yâd ettiği ya da eleştirdiği şiirlerini yayımladı. Birkaç kez gözaltına alındı.
Attilâ İlhan, "Kaptan" lakabının kendisine Paris yıllarında bir dönem sakal bırakması üzerine arkadaşları tarafından yakıştırıldığını belirtmiştir. Lakabın yayılmasında beş bölümden oluşan Kaptan şiiri etkili olmuştur.
İstanbul-İzmir-Paris üçgeni
1951 yılında Gerçek gazetesinde bir yazısından dolayı soruşturmaya uğrayınca Paris'e tekrar gitti. Fransa'daki bu dönem, Attilâ İlhan'ın Fransızcayı ve Marksizmi öğrendiği yıllardır. 1950'li yılları İstanbul-İzmir-Paris üçgeni içerisinde geçiren Attilâ İlhan, bu dönemde ismini yavaş yavaş Türkiye çapında duyurmaya başladı. Yurda döndükten sonra, Hukuk Fakültesi'ne devam etti. Ancak son sınıfta gazeteciliğe başlamasıyla beraber öğrenimini yarıda bıraktı. Sinemayla olan ilişkisi, yine bu dönemde, 1953'te Vatan gazetesinde sinema eleştirileri yazmasıyla başlamıştır.
Sanatta Çok Yönlülük
1957'de gittiği Erzincan'da askerliğini yaptıktan sonra İstanbul'a dönüş yapan Attilâ İlhan, sinema çalışmalarına ağırlık verdi. On beşe yakın senaryoya Ali Kaptanoğlu adıyla imza attı. Sinemada aradığını bulamayınca, 1960'ta Paris'e geri döndü. Sosyalizmin geldiği aşamaları ve televizyonculuğu incelediği bu dönem, babasının ölmesiyle birlikte yazarın İzmir dönemini başlattı. Sekiz yıl İzmir'de kaldığı dönemde, Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yürüttü. Aynı yıllarda, şiir kitabı olarak Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler dizisinden Bıçağın Ucu yayımlandı. 1968'de Biket İlhan ile evlendi, 15 yıl evli kaldı.
İstanbul'a dönüş
1973'te Bilgi Yayınevi'nin danışmanlığını üstlenerek Ankara'ya taşındı. Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmak'ı Ankara'da yazdı. 1981'e kadar Ankara'da kalan yazar Fena Halde Leman adlı romanını tamamladıktan sonra İstanbul'a yerleşti. İstanbul'da gazetecilik serüveni Milliyet (2 Mart 1982 - 15 Kasım 1987) ve Gelişim Yayınları ile devam etti. Bir süre Güneş gazetesinde yazan Attilâ İlhan, 1993-1996 yılları arasında Meydan gazetesinde yazmaya devam etti. 1996 yılından 2005 yılına kadar köşe yazılarını Cumhuriyet gazetesinde sürdürdü. 1970'lerde Türkiye'de televizyon yayınlarının başlaması ve geniş kitlelere ulaşmasıyla beraber Attilâ İlhan da senaryo yazmaya geri döndü.
Sekiz Sütuna Manşet, Kartallar Yüksek Uçar ve Yarın Artık Bugündür halk tarafından beğeniyle izlenilen diziler oldu.
İlk romanı Sokaktaki Adam yayımlandığında 10 roman yazmıştı. Bunlar hiç gün ışığına çıkmadı. Attilâ İlhan bunun sebebini bir söyleşide şöyle açıklıyor: "... birçok roman yazdım daha önceden. Ama neden yayınlamadım? Çok akıllıca bir sebebi vardı. Çünkü biliyorum ki yazarlar ilk romanlarında kendilerini anlatırlar. O da romancılık değildir. Günlük tutmaktır." (Düşün, Haziran 1996).
Roman serüvenine başladığında döneminin diğer yazarları daha çok yerel ve kırsal olayları, kişileri işlerken Attilâ İlhan şehir insanını Türkiye'nin yakın dönem tarihini siyasal, ekonomik ve sosyal yanlarıyla ele alan bir yapı içerisinde işliyordu. Sadece İstanbul ve İzmir gibi Türkiye'nin büyük şehirlerini, işlediği dönemin yaşam tarzını, ekonomik ve sosyal sorunlarını kahramanlarının gözüyle yansıtmakla yetinmiyor; aynı zamanda, batı kültürünün Türkiye'ye ne şekilde yansıdığını, olumlu ve olumsuz etkilerini, çizdiği karakterlerle ve Avrupa'daki şehirlerle örtüşen bir yapı içerisinde inceleniyordu.
Hazırlık ve arayış dönemi
Romanda "hazırlık ve arayış dönemi" diye nitelendirilebilecek dönemde, yayımladığı Sokaktaki Adam ve Zenciler Birbirine Benzemez'de yazarın Paris'te yaşadığı yıllara ait deneyimlerinin ve gözlemlerinin karakterlere yansıdığı görülür. Yazıldığı yıllarda Türkiye'deki Batılılaşma uğruna toplumdan kopan kişilerin bocalamaları Sokaktaki Adam'da ele alınırken, Zenciler Birbirine Benzemez'de Avrupa'da komünist ve antikomünist mültecilerle karşılaşan, hayal kırıklığına uğramış bir devrimci anlatılır. Her bölümün farklı bir karakterin ağzından aktarıldığı Sokaktaki Adam, Attilâ İlhan'ın edebiyatımıza getirdiği yeni bir söylem olarak alınabilir. Daha sonraki romanlarında da görüleceği gibi, diyalektik bir yaklaşımla işlenen olaylarda kahramanlar güçlü ve zayıf yanlarıyla okura ulaşır; birbirlerini suçlamaz ve okuyucuda ön yargı oluşturmazlar. Attilâ İlhan, Zenciler Birbirine Benzemez için şunları söylemiştir: "Kitap 'soğuk savaş'ın en belalı döneminde yazıldı, yayınlandı. Çok ikircikli bir sorunu tartışıyordum. Romanın kahramanı, İstanbul'daki ve Paris'teki 'solcu' çevrelerle düşüp kalkıyor, bunlarla ilişkilerini ve tartışmalarını anlatıyordu, her şeyi olduğu gibi yazmak, romanın yayımlanmasından vazgeçmekle eşitti. Bu bakımdan, içeriğine hafif flu bir hava verdim."
Romanın dilinin farklılığını ise yazıldığı dönem içerisinde yoğun Fransızca çalışmasına bağlayan yazar, bazı cümleleri Fransızca düşünüp Türkçe yazmıştır.
Olgunluk dönemi
Yazarın "olgunluk dönemi" diye tanımlanabilecek edebiyat süreci Kurtlar Sofrası ile başlar. Sokaktaki Adam'da ne istediğini değil, ne istemediğini bilen biri anlatılırken; Zenciler Birbirine Benzemez'de Mehmed-Ali istedikleri ile istemedikleri arasında mütereddit bir karakteri yansıtmaktadır. Oysa Kurtlar Sofrası'nda Mahmud ne istediğini çok iyi bilen bir karakteri çizer. Bu üç romanıyla Attilâ İlhan Türk aydınına farklı açılardan bakar, fikirlerini diyalektik-materyalist bir sentez içinde derleyerek Türkiye için bir sentez önerir – ki sonradan yazdığı yedi kitaplık Aynanın İçindekiler serisi de bu zemine oturmaktadır. Bıçağın Ucu, Sırtlan Payı, Yaraya Tuz Basmak, Dersaadet'te Sabah Ezanları, O Karanlıkta Biz, Allah'ın Süngüleri: Reis Paşa ve Gazi Paşa bu seriyi oluşturan romanlardır. Her romanda yer alan karakterler, Türkiye'nin tarihinde köşe başlarını oluşturmuş dönemlere ayna tutan aydınlardır. Tarihi olaylar, politik ve sosyal dengelerle ele alınır. Birbirleriyle bağlantısı olan karakterlerden her biri bir romanda ön plana çıkar ve olaylar onun gözlemleriyle aktarılır. Bu serinin bütünü irdelendiğinde yine, yazarın Türk aydınına yakın tarihimize bir bakma şansı tanıdığını ve kendi toplumcu-gerçekçi bakış açısıyla önergeler sunduğu görülür.
Ölümü
Attilâ İlhan ilk kalp krizini 1985 yılında geçirdi. Bu tarihten sonra kardiyolojik sorunları devam eden İlhan'ın 2004'ten itibaren sağlık durumu daha da bozuldu. 10 Ekim 2005'te İstanbul'daki evinde geçirdiği ikinci kalp krizi sonucu hayata veda ettiğinde 80 yaşındaydı. Tiyatro ve sinema sanatçıları Çolpan İlhan'ın ağabeyi ve Kerem Alışık'ın dayısıdır.
2003 Sertel Demokrasi Ödülü'ne layık görülmüştür. 1946 CHP Şiir Yarışması İkinciliği, 1974 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü Tutuklunun Günlüğü ile, 1974 Yunus Nadi Roman Armağanı Sırtlan Payı ile, vefatından sonra 2007 yılında kurulan Attilâ İlhan Bilim Sanat Kültür Vakfı çalışmalarına devam etmektedir.
Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Attilâ_İlhan
Attila İlhan Kitapları - Eserleri
- Ben Sana Mecburum
- Ayrılık Sevdaya Dahil
- Sisler Bulvarı
- Kimi Sevsem Sensin
- Elde Var Hüzün
- Yağmur Kaçağı
- Böyle Bir Sevmek
- Yasak Sevişmek
- Duvar
- Hangi Atatürk
- Belâ Çiçeği
- Tutuklunun Günlüğü
- Sokaktaki Adam
- Korkunun Krallığı
- Bir Avuç Kıvılcım
- Hangi Batı
- Fena Halde Leman
- Kurtlar Sofrası
- Gazi Paşa
- O Sarışın Kurt
- Hangi Sol
- Bıçağın Ucu
- Hangi Laiklik
- Zenciler Birbirine Benzemez
- Allahın Süngüleri
- Hangi Edebiyat
- Sırtlan Payı
- Batı'nın Deli Gömleği
- Hangi Sağ
- Dersaadet'te Sabah Ezanları
- Abbas Yolcu
- Yaraya Tuz Basmak
- Hangi Seks
- Hangi Küreselleşme
- O Karanlıkta Biz
- Yanlış Kadınlar Yanlış Erkekler
- Kadınlar Savaşı
- Haco Hanım Vay
- Aydınlar Savaşı
- Bir Sap Kırmızı Karanfil
- Bir Millet Uyanıyor! 1
- Faşizmin Ayak Sesleri
- Yengecin Kıskacı
- Sağım Solum Sobe
- Sosyalizm Asıl Şimdi
- Ulusal Kültür Savaşı
- Yıldız, Hilâl ve Kalpak
- Sultan Galiyef - Avrasya'da Dolaşan Hayalet
- İkinci Yeni Savaşı
- Gerçekçilik Savaşı
- Sisler Bulvarı - Yağmur Kaçağı
- Ufkun Arkasını Görebilmek
- İntibah Başladı
- Dönek Bereketi
- Denemeler
Attila İlhan Alıntıları - Sözleri
- Yolunda yürüyen bir yolcunun, yalnız ufku görmesi kâfi değildir. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lâzımdır. (Hangi Atatürk)
- Âdeta ilk temâşasında hayret ve dehşete düştüğü bir cinematoraphe filmini, tekrardan, bambaşka şerait altında seyretmekte, lâkin eski heyecanı bulamamaktadır. (Dersaadet'te Sabah Ezanları)
- İster öyle gezer, ister böyle! Diyeceksiniz ki ama bu bir ‘imanın’ belirtisidir; iyi de, o ‘iman’ o genç kızla Tanrı’sı arasında bir şey biz ona karışamayız, çünkü laiklik aslında bu demektir. (Ulusal Kültür Savaşı)
- 'Hatıra defteri'nin başka bir sayfası, başka bir günü uyandıracaktır. (Dersaadet'te Sabah Ezanları)
- kalbin neden durmuş rüzgarı kesilmiş değirmen gibi (Sisler Bulvarı - Yağmur Kaçağı)
- Yalnızlık bana dokunuyordu (Bir Avuç Kıvılcım)
- Yorgun kadınlar içtik yalnızlıktan uğuldayan tuzlu kan gibi. (Elde Var Hüzün)
- ben hiç böylesini görmemiştim vurdun kanıma girdin itirazım var sımsıcak bir merhaba diyecektim başımı usulca dizine koyacaktım dört gün dört gece susacaktım (Sisler Bulvarı)
- Ne diye Azrailde mantık arıyoruz? Ölmek, bir sıra işi olmaktan ziyade, bir tesadüf işi. Fakat ölüm, ölenden fazla kalanın... (Kurtlar Sofrası)
- "... Türk aydınları 'akılcı kuşku' nedir bilmezler, kör değneğini bellemiş gibi bir adamın ya da saplantının ardına takılırlar taa gerçeklerin acımasız dürtüsü onları eşekten düşürünceye kadar..." (Aydınlar Savaşı)
- Ne solculuğumuz solculuktu ne sağcılığımız Karanlık bir kapı olup üstümüze kapandılar Kimse bizi sevmedi / ağır kan kaybıyız. (Korkunun Krallığı)
- (...)doğa kendisi değişiyor, bu değişme toplumu değiştiriyor, toplum doğayı değiştiriyor, bu değişme sırasında kendi değişiyor, insanlar toplumu değiştiriyor,tarihi yapıyorlar, bu arada kendileri de değişiyor. (İkinci Yeni Savaşı)
- Cebimizde metelik yokmuş. Terk edilmiş bir köpek yavrusu gibi açmışız. Herkes bizi hor görmüştür: — Adam sen de, diye düşünürüz, adam sen de! Yarın elbette huzur-u mahşerde...(!) (Zenciler Birbirine Benzemez)
- sanki ölüm yoktur zulüm yoktur dünyada sanki bir rüzgar gibi ferah yaşamaktayız sema tertemiz henüz yıkanmış caddeler batan güneşe karşı seninle baş başayız. (Duvar)
- “Millet, kadın ve erkek denilen iki cinsten mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de, kütlenin yarısı zincirlerle toprağa bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?” (Ulusal Kültür Savaşı)
- ...her ferdin hayatına bir şey hükmeder, bazımıza kudret, bazımıza servet hırsı, bazımıza ilim irfan! Bana, aziz mösyö, ölüm hükmediyor. (Dersaadet'te Sabah Ezanları)
- Yüreği delik deşik Yaşlanmış ama uslanmamış (Ayrılık Sevdaya Dahil)
- eksilmeyecek dedi bugünden yarına bir hiçliğin koynunda istifham gibi büyüyeceksin sual sorduğun herşey senden sual soracak bitirdim sandığın vakit başladığını göreceksin (Sisler Bulvarı - Yağmur Kaçağı)
- "Bizimkisi yaşamak değil, boşa çıkmış bir intiharın utanılacak koması..." (Bıçağın Ucu)
- "...memleket bir kurtlar sofrasına döndü mü, isyan haktır." (Kurtlar Sofrası)