Hariciler (Outsiders) - Howard S. Becker Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Hariciler (Outsiders) kimin eseri? Hariciler (Outsiders) kitabının yazarı kimdir? Hariciler (Outsiders) konusu ve anafikri nedir? Hariciler (Outsiders) kitabı ne anlatıyor? Hariciler (Outsiders) PDF indirme linki var mı? Hariciler (Outsiders) kitabının yazarı Howard S. Becker kimdir? İşte Hariciler (Outsiders) kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Howard S. Becker

Çevirmen: Levent Ünsaldı

Çevirmen: Şerife Geniş

Tasarımcı: Ali İmren

Tasarımcı: Gabrielle Gautier Ünsaldı

Orijinal Adı: Outsiders: Studies in the Sociology of Deviance

Yayın Evi: Heretik Yayınları

İSBN: 9786056522499

Sayfa Sayısı: 256

Hariciler (Outsiders) Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Tarihsel çıkış noktası itibariyle "normalin" bilimi, "normalin tesisinin" bilimi olmuş sosyolojinin uzun zaman boyunca ve yer yer hâlen bugün de "sapma"yı ve "sapan"ı, "normal olan"dan ve "normal olanın ihlali"nden hareketle tanımlamaya çalışmış olması bir vakadır. Çeşitli istatistikî araçlarla "suçlu-sapkın" profillerinin sosyolojik tetkiki sadece "suç/sapma sosyolojisi" yazının önemli bir bölümünü oluşturmamış, şu temel genel yargıyı da pekiştirmiştir: Sapkın ötekidir (haricîdir); sapkınlığı bir anlamda kendi doğasındadır; yaptığı eyleme içkindir; yani herkes sapkın olamaz; siz sapkın değilsiniz!... Ve devamı belki de şu örtük önermeyle gelir: Müsterih olunuz; kendileriyle ilgileniyoruz!

Amerikan sosyolojisinin yaşayan devlerinden Becker ise, elinizdeki kitapta meseleye ilişkin oldukça zihin açıcı, tamamıyla alışılmış olanın dışında, farklı bir perspektif sunuyor. "Hayır" diyor Becker ve ekliyor: Bir "sapkın"ı anlamak için en az 'sapkın' olarak etiketlenen kadar, ona "sapkın diyen"e, "meşru bir sapkın tanımı dayatan"a ve "sapkını kapatan"a da bakmak icap eder. Ve bizi 1950'lerin sonlarının Chicago'sunun caz dünyasına, gece hayatına, arka sokaklarına götürüyor Becker; esrarkeşleri, eşcinselleri, fahişeleri, müzisyenleri, muhtelif türden pek çok sapkını "kadınlı erkekli" karşımıza dikiyor. Son sayfayı çevirdiğinizde ise, kitap sizi şu hissiyatla baş başa bırakıyor: Evet, siz de sayın okuyucu, en normal ve konvansiyonel hâlinizle siz de beyefendi, siz de hanımefendi; sizler de bir gün "sapkın" damgası yiyebilirsiniz. Haricîler, o kadar da uzağınızda olmayabilir; size sizin kadar yakınlardır belki de…

Hariciler (Outsiders) Alıntıları - Sözleri

  • "Ne olup bittiğini bilmememeyi tercih etmemizin nedeni, bunu bildiğimizden sahip olduğumuzun dahi farkında olmayabileceğimiz bazı duyarlılıklarımızın zedelenebilecek olması ise eğer, o zaman duygusalızdır."
  • Yalnızca sapkın bir davranışta bulunmuş olanların bir "sapkınlık" itkisine sahip olduklarını varsaymamız için hiçbir neden yoktur. Çoğu insanın sapkın itkileri deneyim­liyor olması çok daha muhtemeldir. En azından insanlar hayal dünyalarında, gerçek hayatta olduklarından çok daha sapkındırlar. Neden sapkınlar onaylanmayan şeyleri yapmak isterler sorusunu sormak yerine, neden (geleneksel normlara bağlılıkları olan) insanların, sahip oldukları sapkın itkileri ger­çekleştirmeye kalkışmadıklarını sormamız daha iyi olabilir.
  • ... sapkınlara reva görülen muamele, çoğu insan için erişilebilir olan gündelik yaşamın rutinlerini sürdürebilme araçlarını sapkınlardan esirger. Bu esirgemeden doğan mahrumiyet sebebiyle de sapkın kişi, zorunlu olarak yasa dışı rutinler geliştirmek durumunda kalır.
  • İşgal ettikleri toplumsal konumun kendilerine gerekli silahları ve gücü verdiği toplumsal gruplar, kendi kurallarını dayatmak konusunda en yetkin olanlardır.
  • Kurallar birilerinin girişiminin ürünüdürler ve böylesi bir girişimi gösteren insanları ahlak girişimcileri olarak düşünebiliriz. Dikkatimizi iki varyanta kural koyanlara ve kuralı uygulayanlara yönelteceğiz.
  • Suçlu olarak etiketlenmek için kişinin yapması gereken tek şey sadece bir tane suç işlemesidir. Kavramın gerçekte resmi ola­rak taşıdığı anlam da budur. Öte yandan suçlu kelimesi, suçlu etiketini taşıyan herkesin sahip olduğu varsayılan ikincil nite­likleri tanımlayan sayısız çağrışımı da içinde barındırır. Bir kez hırsızlık yapmaktan mahkum olmuş ve dolayısıyla da suçlu ola­rak mimlenmiş bir adamın başka evlere de girmesi muhtemel bir kişi olduğu varsayılır.
  • Toplumsal gruplar, ihlal edilmesi sapkınlık olarak tanımlanan kurallar koyarak sapkınlığı yaratırlar. Bu kuralları belli kişilere uygularlar ve bu kişileri de hariciler ola­rak etiketilerler. Bu açıdan bakıldığında sapkınlık, kişinin gerçekleştirdiği davranışa içkin bir nitelik değil, daha ziyade kuralların ve yasakların başkaları tarafından bir "suçluya'' uygulanmasının ortaya çıkardığı bir sonuçtur. Sapkın, bu etiketin kendisine başarıyla uygulandığı kişi; sapkın davranış da insanların sapkın olarak nitelendirdikleri davranıştır.
  • Dışarıda bir grup güzel insan da var. Kuşkusuz onlar da kaz­ma, bunu inkar etmeye çalışmıyorum. Tabii ki Allah'ın belası bir grup kazma işte! Ama faturaları kim ödüyor? Onlar ödüyor. O zaman onlar ne istiyorlarsa onu çalacaksın. Yani ne boksa işte; kazmalar için çalmıyorsan hayatını sürdüremiyorsun. Kaç tane insan sence kazma değildir ki? Yüz kişiden on beşi kazma değilse şanslısındır. İşte belki meslek erbabı insanlar -doktorlar, avukatlar falan- onlar kazma olmayabilir; ama ortalama bir in­san, Allah'ın belası koca bir kazmadır. Kuşkusuz, şov insanları böyle değil. Ama şov insanları ve meslek erbabı insanlar dışında herkes Allah'ın belası birer kazma. Hiçbir şey bildikleri yok.
  • insanlar, bu dünyada kendilerinin ne olduğuna dair sahip oldukları anlayışlara göre hareket ederler.
  • Kent ortamın­da insanlar arasındaki anlaşmanın temelini, yasaların en feci şekilde ihlal edildiği durumlarda dahi olaya dikkat çekmeme ya da müdahale etmeme kuralı oluşturur. Kentli kendi işine bakar ve kendi işine müdahale olmadığı sürece kural ihlalleri konusunda hiçbir şey yapmaz. Simmel, tipik kentli tutumunu "kayıtsızlık" (reserve) olarak tarif eder.
  • Ahlak savaşcısı sadece, kendi doğrularını başkalarına kabul ettirmekle yetinmez. Aynı zamanda, kendi doğrularının, onları kabul edenler (yani ettirdikleri) için de yararlı olacağını düşünür.
  • Bilirsin işte, evli olduğunda durum biraz farklı oluyor. Eskiden farklıydı. Çalışmışım ya da çalışmamı­şım, çok da dert değildi. Eğer paraya ihtiyacım olursa annem­den bir beşlik borç alırdım. Şimdi ise faturalar beklemiyor. Evli olduğunda sürekli çalışmak zorundasın; aksi takdirde işin zor.
  • Frengi, tüberküloz, tifo, kanserler ve kırıklar gibi şeylerden başlayarak "hastalık" tanımını inşa ettik. Başlangıçta, bu tanım­ da yer alan şeylerin ortak noktası fizyolojik-medikal bir makine olarak insan bedeninin bozulmuş bir yapıya ya da işleve sahip olması durumuna gönderme yapmalarıydı. Sonra, bu tanıma yeni şeyler eldendi. Ne var ki bunlar, yeni keşfedilmiş beden­sel bozukluklar oldukları için bu gruba dahil edilmiyorlardı. Zaman içinde doktorların dikkati, bir ölçüt olarak bedensel bozukluktan uzaldaşmış ve hastalık tanımında yeni kıstaslar olarak engel ve ıstıraba odaklanmıştır. Dolayısıyla, başlangıçta yavaş ilerleyen bir tempo içinde; histeri, hastalık hastalığı, ob­sesif-kompulsif bozukluk ve depresyon gibi şeyler de hastalık tanırnma dahil edilmişlerdir. Devamında ise, hızla artan bir he­ves ve azimle doktorlar, özellikle de psikiyatristler, hangi ölçüre dayanarak yaptıkları belli olmaksızın tespit edebildikleri her türlü bozukluk belirtisine "hastalık" adını vermeye başlamışlar­dır. Tam da bu sebepten dolayı, agorafobi bir hastalıktır; çünkü normal bir insan açık mekanlardan korkmamalıdır. Eşcinsellik bir hastalıktır; çünkü norm olan heteroseksüelliktir. Boşanmak bir hastalıktır; çünkü boşanmak evliliğin başarısızlığına işaret eder. Suç, sanat, istenmeyen siyasi liderlik, toplumsal olaylarda yer almaya da alınama -tüm bunların ve daha da fazlasının akıl hastalığının işaretleri olduğu öne sürülmüştür

Hariciler (Outsiders) İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Suç ve sapma sosyolojisi ile ilgili çalışmalardan olan Howard Becker'ın bu araştırmasında pekçok husus ilgimi ve dikkatimi çekti. Becker'ın sapkınlığa ilişkin yaklaşımı genelde sembolik etkileşimci bakış açısı içerisinde değerlendirilmekte. Araştırmasında birkaç alt kültür örneğini ele almış. Gerçekten çarpıcı diyaloglar barındırıyor. Ahlak girişimcileri şeklinde yaptığı kavramsallaştırmayı ele aldığı bölüm bence tüm toplumsal gruplar için geçerli olabilecek değerlendirmeler içeriyor. Öyle ki ona göre "kurallar birilerinin girişiminin ürünüdür". Pek çok ahlak savaşçısı, kendilerince çok güçlü insani değerlere sahiptir ve onları kabul edenler için de yararlı olacağını düşünür.. #howardbecker #okumalarım #sosyoloji #sapmasosyolojisi #suçsosyolojisi (Eylül)

Kitaba ilk başladığımda dünyaca ünlü başarılı insanların hayatlarının klasik biçimde anlatılacağını düşünmüştüm. Ama yazar klasik kişisel gelişim kitaplarının aksine başarı öykülerine çok farklı bir perspektiften bakmış yaptığı incelemeler gerçekten ilgi çekici ve ders verici. Ayrıca yazar verdiği her bilgiyi kaynakçada belirtmiş. Kesinlikle okunmaya değer (FYA)

Her sayfası her cümlesi dolu dolu olan kitaplardan. Benim gibi sürekli fen bilimleri ile uğraşıp aynı zamanda da sosyal bilimlere de ilgi duyan kişilerin mutlaka okuması gerekenlerden. Çünkü toplumsal sorunlar ve bu sorunları sebebi bence her birimizi ilgilendiriyor. Bu kitap sosyolojik bir çalışmanın eseri çok emek verilmiş. Yazar kendisi sosyolojiye büyük katkıları olan biri ve bu eseri yazmak için uzunca süre (yıllarca) saha çalışması yapmış o insanlarla çalışmış,içlerine girmiş o meslekleri icra etmiş. Kitap caz müzisyenlerin aslında mesleklerini icra edemeklerinden tutunda, uyuşturucu kullanımı, eşcinsel olmamalarına rağmen sadece para için erkeklerle birlikte olmak zorunda kalan kimsenin girmek istemediği mahallelerde ki çocukların hayatına kadar inmiş ve onların konuşmaları yer alıyor kitap içerisinde. Toplum içerisinde harici - sapkın olarak isimlendirilen kişilerin gerçekten öyle olup olmadıklarını sorguluyor ve farklı farklı kültürlerden örnekler sunuyor bize. Kesinlikle kafanızın boş olduğu zamanlarda okunması gerekenlerden. Ben okumak için yanlış bir zaman seçtim ve gerçekten zorlandım okurken. Çoğu zaman başa döndüm yeniden okudum. Toplasam bu kitabı 5 kez okumuşumdur başa sara sara çünkü zihnimin dolu olduğu bir zamandı. Toplumda kurallar neye göredir ? Biz neye göre ötekileştirir sapkın damgası vururuz insanlara ? Aslında onlar kimlerdir ? Bu sorular üzerine güzel bir çalışma yapılmış, çok emek verilen. Okuyalım okutturalım bence tabii görmezden gelmeyi sevmiyorsak... Herkese keyifli okumalar dilerim. (Halime Şimşek)

Hariciler (Outsiders) PDF indirme linki var mı?

Howard S. Becker - Hariciler (Outsiders) kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hariciler (Outsiders) PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Howard S. Becker Kimdir?

Howard Saul Becker (1928- ) Chicago doğumlu Amerikalı sosyolog, akademisyen, yazar, caz müzisyeni, fotoğrafçı. Chicago Üniversitesi’nden sosyoloji alanında 1949 yılında master, 1951 yılında doktora derecesi almış,1965-1991 yılları arasında Northwestern Üniversitesi’nde Sosyoloji Profesörlüğü görevini yürütmüştür. 1991 yılından itibaren bu görevi 1999 yılında emekliliğini alacağı Seattle’daki Washington Üniversitesi’nde sürdürmüştür. Bir çok başka üniversitenin yanında çeşitli araştırma enstitü ve merkezlerinde sosyoloji ve müzik başta olmak üzere çeşitli alanlarda araştırmacılıktan okutmanlığa, misafir profesörlüğe, dernek başkanlığına kadar çeşitli görevlerde bulunmuş ve çeşitli yayınların editörlüğünü de yapmış olan Becker, Paris 8, Pierre-Mendes (Grenoble), Erasmus (Rotterdam) Üniversiteleri’nden ve École Normal Superiure (Lyon)’den onur dereceleri sahibidir.

Türkçe’ye çevrilmiş ilk yapıtı Sanat Dünyaları olan Becker 1963 tarihli Outsiders: Studies in the Sociology of Deviance adlı yapıtında Etiketleme Kuramı’ndan yola çıkarak toplumsal yaşamdaki en geniş anlamı ile aykırılık meselesini tartışmakta ve aykırılığın spesifik edimlerin doğası ile çok az ilişkisi bulunduğu, bunun yerine daha ziyade toplumun bu edimleri nasıl değerlendirdiği ile ilişkili olduğu savını ortaya koymaktadır. Becker’ın yayımlanmış kitapları arasında Writing for Social Scientists (1986), Telling About Society (2007) ve Doing Things Together: Selected Papers (1986) sayılabilir.

American Journal of Sociology, American Sociological Review, Trans-Action, Yale Review, Anthropology and Educational Quarterly, L`art de la recherche: Melanges, Mana: Estudos de Antropologia, Visual Sociology, Visual Anthropology Review, Contemporary Sociology, Afterimage, Ethnomusicology gibi dergilerde ve Énonciation Artistique et Socialité, Eros and Photography, Points of View: The Stereography in America: A Cultural History, Landscape Perspectives: Photographic Studies gibi yayınlarda sosyolojiden sosyal antropolojiye, etnografiye, müzik ve fotoğrafa çok çeşitli alanlarda inceleme ve makaleleri, ayrıca söyleşi ve fotoğrafları yayımlanmış olan Becker 1975-1981 yılları arasında beş kişisel fotoğraf sergisi düzenlemiş, bir ortak sergiye katılmış ve bir fotoğraf sergisinin de konuk küratörlüğünü yürütmüştür.

Yaşamını San Francisco’da sürdürmekte olan Becker’ın Robert Faulkner ile birlikte hazırladığı son kitabı Do You Know?.. The Jazz Repertoire in Action (2009), Sanat Dünyaları’nda çok yönlü bir biçimde ortaya konan ortaklaşa faaliyet, alışılagelmiş-yerleşmiş uygulama, profesyonellik, meslek kültürü gibi kavramlardan hareketle birbirini hiç tanımayan, daha önce birlikte çalmamış, yanlarında hiç notaya dökülmüş eser bulunmayan bir grup müzisyenin bir gece kulübünde tesadüfen bir araya gelmeleri ve bütün gece birlikte başarıyla çalmaları fikrinden yola çıkarak, bunu nasıl başardıkları meselesini çeşitli açılardan tartışmaktadır.

Howard S. Becker Kitapları - Eserleri

  • Sosyal Bilimcilerin Yazma Çilesi
  • Hariciler (Outsiders)
  • Toplumu Anlatmak
  • Mesleğin İncelikleri
  • Peki ya Mozart? Peki ya Cinayet?
  • Sanat Dünyaları
  • Kanıt
  • Tricks of the Trade

Howard S. Becker Alıntıları - Sözleri

  • Yazmayı, sizi çevreleyen dünyadan, hem size dayattıklarından hem de size sunduklarından, öğrenirsiniz. (Sosyal Bilimcilerin Yazma Çilesi)
  • Haritacılar bir sonraki kasabaya nasıl gideceğine yardımcı olacak kadar harita bilgisi olan sürücüler için harita yaparlar ve film yapımcıları da hayatında atlamalı kesmeyi [jump cut] hiç duymamış insanlar için film yaparlar. (Bu, kendileri hakkında diğer meslektaşlarının ne düşüneceği hususunda kaygılanmalarını engellemez elbette.) Sıradan insanlar da birbirleri için hikayeler anlatır, haritalar çizer ve bir şeyler yazarlar. Neyin üretildiği, iletildiği ve anlaşıldığı, bu türden tipik ortamlara göre değişir. (Toplumu Anlatmak)
  • Suçlu olarak etiketlenmek için kişinin yapması gereken tek şey sadece bir tane suç işlemesidir. Kavramın gerçekte resmi ola­rak taşıdığı anlam da budur. Öte yandan suçlu kelimesi, suçlu etiketini taşıyan herkesin sahip olduğu varsayılan ikincil nite­likleri tanımlayan sayısız çağrışımı da içinde barındırır. Bir kez hırsızlık yapmaktan mahkum olmuş ve dolayısıyla da suçlu ola­rak mimlenmiş bir adamın başka evlere de girmesi muhtemel bir kişi olduğu varsayılır. (Hariciler (Outsiders))
  • İşgal ettikleri toplumsal konumun kendilerine gerekli silahları ve gücü verdiği toplumsal gruplar, kendi kurallarını dayatmak konusunda en yetkin olanlardır. (Hariciler (Outsiders))
  • Plâtoncu Akademinin temeli basitçe demokrasiyi lanetlemesi değildir; aynı zamanda miras alınmış bilgelik kavramına dayanan bir yönetici sınıf yaratmasıdır. Bu kavram, bugün de, 2000 yıl öncesinde olduğu kadar yaygındır. (Sosyal Bilimcilerin Yazma Çilesi)
  • Hakikat yoksa sanat da yoktur. (Toplumu Anlatmak)
  • Belirli bir toplumsal duruma özgü sorunları paylaşan insanlar arasında, sağduyuya dayalı bir kesinliği üreten gündelik hayat kalıplarını bulmak gerekir. Bu sosyolojiyle ilişkilidir. (Mesleğin İncelikleri)
  • C. Wright Milis ve Everett C. Hughes gibi farklı sosyologların işaret ettiği gibi, her kişisel meselenin kurumsal bir karşılığı vardır. (Peki ya Mozart? Peki ya Cinayet?)
  • Akademik yazımın kolayca anlaşılabilir olmaması genellikle meselenin karmaşıklığıyla ilgisi çok azdır ya da hiç yoktur; düşüncenin büyüklüğüyle ise hiç bir ilgisi yoktur. Bu, neredeyse tümüyle yazarın kendi statüsü hakkındaki kararsızlığından kaynaklanır. Akademik üslubun üstesinden gelmek için önce akademik kibrinizin üstesinden gelmek zorundasınız. (Sosyal Bilimcilerin Yazma Çilesi)
  • Bir şeyin inanılabilir olmasını, gördüğümüz ve duyduğumuz şeylerin tutarlılığına dayanarak yargılarız. (Toplumu Anlatmak)
  • ...gördüğümüz şey temelinde görmediğimiz şeye ilişkin ne söyleyebileceğimiz sorunu olarak örneklem... (Mesleğin İncelikleri)
  • Neyin gerçek neyin gerçek olmadığını bilmenin bir yolunun olmadığı fikri ürkütücüdür. Daha korkunç olan şey ise, yalanların hakikat olabileceği fikridir. (Toplumu Anlatmak)
  • Ahlak savaşcısı sadece, kendi doğrularını başkalarına kabul ettirmekle yetinmez. Aynı zamanda, kendi doğrularının, onları kabul edenler (yani ettirdikleri) için de yararlı olacağını düşünür. (Hariciler (Outsiders))
  • "Neden?" diye sormayın, "nasıl?" diye sorun... İnsanlarla görüşmeler yaparken onların neden şu veya bu şekilde davrandıklarını sorguladığımda kaçınılmaz olarak kendilerini müdafaa ettikleri cevaplar alıyordum. "Neden?" diye başlayan sorularıma kısaca, ihtiyatlı ya da hırçın bir biçimde "tamam mıdır birader, bu cevap sana uyar mı?" demek ister gibi cevap veriyorlardı. (Mesleğin İncelikleri)
  • Dışarıda bir grup güzel insan da var. Kuşkusuz onlar da kaz­ma, bunu inkar etmeye çalışmıyorum. Tabii ki Allah'ın belası bir grup kazma işte! Ama faturaları kim ödüyor? Onlar ödüyor. O zaman onlar ne istiyorlarsa onu çalacaksın. Yani ne boksa işte; kazmalar için çalmıyorsan hayatını sürdüremiyorsun. Kaç tane insan sence kazma değildir ki? Yüz kişiden on beşi kazma değilse şanslısındır. İşte belki meslek erbabı insanlar -doktorlar, avukatlar falan- onlar kazma olmayabilir; ama ortalama bir in­san, Allah'ın belası koca bir kazmadır. Kuşkusuz, şov insanları böyle değil. Ama şov insanları ve meslek erbabı insanlar dışında herkes Allah'ın belası birer kazma. Hiçbir şey bildikleri yok. (Hariciler (Outsiders))
  • Bize söylenen şeyleri genellikle hayattaki kendi deneyimimizle karşılaştırırız. Hepimizin pek çok deneyimi vardır ve genellikle bu deneyimlere uymayan şeylere inanmak istemeyiz, en azından fikrimizi değiştirmek için öne sürülecek çok iyi nedenler olmadığı sürece. Eğer bize söylenen şey bizim deneyimimize benziyorsa kabul ederiz. (Toplumu Anlatmak)
  • Kendimizi bir tek doğru yol olduğu fikrinden kurtararak özgürleştirmek zorundayız. Bunu yapmadığınız zaman, gerçeklikle olan çelişki bizi mutlak anlamda boğar; çünkü hiçbir cümle, paragraf veya makalenin açık bir şekilde en iyi olduğunu (kendimize) ispatlayamayız. (Sosyal Bilimcilerin Yazma Çilesi)
  • Toplumsal gruplar, ihlal edilmesi sapkınlık olarak tanımlanan kurallar koyarak sapkınlığı yaratırlar. Bu kuralları belli kişilere uygularlar ve bu kişileri de hariciler ola­rak etiketilerler. Bu açıdan bakıldığında sapkınlık, kişinin gerçekleştirdiği davranışa içkin bir nitelik değil, daha ziyade kuralların ve yasakların başkaları tarafından bir "suçluya'' uygulanmasının ortaya çıkardığı bir sonuçtur. Sapkın, bu etiketin kendisine başarıyla uygulandığı kişi; sapkın davranış da insanların sapkın olarak nitelendirdikleri davranıştır. (Hariciler (Outsiders))
  • Bilim cemaatinin üzerinde mutabık olduğu bazı fikir ve usuller, hedeflenen amaca ulaşma noktasında yeterince sağlam ve doğru olarak kabul görürler. (Mesleğin İncelikleri)
  • Kurguya dayalı edebiyat eserleri, romanlar ve öyküler, sıklıkla toplumsal tahlil aracı olarak işlev görmüşlerdir. Honore de Balzac, Emile Zola, Thomas Mann, C. P. Snow ve Anthony Powell gibi, amaçları be yetenekleri açısından birbirine hiç benzemeyen yazarların tasvirlediği ailelerin, sınıfların ve profesyonel grupların hikayelerinin [saga: uzun hikayeler], bu yazarların sahip oldukları güç ve estetik meziyetlere bağlı olarak toplumsal hayatın ve onu oluşturan süreçlerin karmaşık betimlemelerini içerdikleri düşünülmüştür. Tek başına ve bir bütün olarak ele alındıklarında, Charles Dickens’ın çalışmaları (onun da amaçladığı şekilde) kendi toplumunun muzdarip olduğu kötülükleri üreten kurumları kamunun geneline tasvir etmenin bir yolu olarak değerlendirilmiştir. (Toplumu Anlatmak)