Haristan - Ahmet Hikmet Müftüoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Haristan kimin eseri? Haristan kitabının yazarı kimdir? Haristan konusu ve anafikri nedir? Haristan kitabı ne anlatıyor? Haristan PDF indirme linki var mı? Haristan kitabının yazarı Ahmet Hikmet Müftüoğlu kimdir? İşte Haristan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Ahmet Hikmet Müftüoğlu

Yayın Evi: Elips Yayınları

İSBN: 9789758971275

Sayfa Sayısı: 208

Haristan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Asırlardır insanoğlunun sorup da bir türlü tam bir cevap alamadığı soru: Aşk nedir?"

- Ömr nedir?

- Aşk!

- Aşk nedir?

- Kadın!"

Ahmet Hikmet Müftüoğlu Hâristan'da bu meşhur sorunun cevabının yanında aile ve evlilik kavramları üzerinde durmakta. Üstelik bunlara bir erkek olarak kadınların gözüyle de bakmayı deniyor. Düşündüren, hislendiren, güldüren ve sözlükle çokça haşır neşir olmanızı gerektiren satırların sürükleyiciliği, en az kitabın konusu kadar ilgi çekici.

Servet-i Fünun edebiyatının özelliklerini taşıyan bu hikâyeler, Servet-i Fünun dergisinde yayımlanmıştır. Dönemin dil anlayışıyla yazılan hikâyeler, yer yer mensur şiir tadında...

Hâristan, hikâye ve mensur şiir meraklılarına...

Haristan Alıntıları - Sözleri

  • "Evet madem ki yaşamak ne demek olduğunu bildiğim halde yine yaşıyorum, hemen gülmeliyim, daima gülmeliyim isterse gülmelerim esnemeye benzesin; yine gülmeliyim."
  • Ah gönlümü, düşüncelerimi, hislerimi anlayacak bir kocaya tesadüf etsem. Tesadüf diyorum ;böyle evlenme için bundan başka kelime bulamıyorum.
  • Kadınları güle benzetenler, onların üzüntülü zamanlarında baştan ayağa diken olacaklarını elbette düşünmemişlerdir.
  • Kimseyi kıskandırmak istemeyenler, kıskandırılırlar.
  • Ben pek küçük çocuklar bir de pek ihtiyarlarla konuşmaktan hoşlanırım..
  • Erkekler.. Sinir illetinin en birinci sebepleri.. Biz kadınlar ne zavallılarız? Doğduk doğalı erkekler, o kibirli, inatçı, bencil, hırçın, çeşitli mahlukların hücumundan, cefasından ne çileler çektik ve neler çekiyoruz!..
  • İnsan daima aramadığını bulurmuş!
  • Kadınları şiddetle sevenler onlarla uğraşanlardır.
  • İSTİYORUM Kİ... Ah! İstiyorum ki beni böyle ebediyyen tanımayasın, bilmiyesin ;ben pek acı, zehirli bir ayrılık içinde yaşıyayım ;ayrılık içinde yaralana, ağlaya ağlaya, kıvrana kıvrana öleyim, yaralarımla biteyim...
  • “İnsanlıkta sevilmeye, takdir olunmaya ait bir sevk-i tabii vardır.Yaşadıkça, öldükten sonra unutulmak endişesi, bizi meyus etmeye kâfi iken, hayatta iken unutulduğumuza vakıf olmak, sevinmeyip terk olunduğumuzu anlamak bizi çıldırtmaz mı?
  • Kadınları güle benzetenler , onların üzüntülü zamanlarında baştan ayağa diken olacaklarını elbette düşünmüşlerdir.
  • "Şimdi o bilmediği, anlayamadığı ve tahmin edemediği bir şey arıyordu ki onu incitsin... Acı nedir? Hissettirsin. Acıtsın. Öyle kuvvetli, cüretli korkusuz bir diş, bir tırnak istiyordu ki bütün güzelliğinin ihtişamına rağmen onu kemirsin, tırmalasın, yırtsın, paralasın..."
  • "Ya her zaman, her yerde kendisini hissettiren bu eksiklik neden? Onu anlayamıyor; onu anlamak istiyordu."
  • "Yaşadıkça, öldükten sonra unutulmak endişesi bizi üzmeye yeterliyken, hayattayken unutulduğumuza vâkıf olmak, sevilmeyip terk olunduğumuzu anlamak bizi çıldırtmaz mı?"
  • "Benim de size o kadar anlatacak şeylerim, ayaklarınıza dökecek gözyaşlarım vardı ki..."

Haristan İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Hâristan, Ahmet Hikmet Müftüoğlu’nun Servet-i Fünûn Dergisi'nde yayımladığı hikayelerini içeren ilk hikaye kitabı. 22 hikayeden oluşan kitapta; Ahmet Hikmet Müftüoğlu'nun Türk ülküsünü, vatanperverliğini, örf ve adetlerine olan bağlılığı ve saygısını yansıttığı hikayelerinde, özellikle ele aldığı sosyal konulara getirdiği yeni bir bakış açısı dikkate değer. Ele aldığı konular arasında hayal - hakikat çatışması, evlilikle ilgili problemler, aile kavramının önemi, güzellik kavramı, aşk ve tabiat sevgisi, Müslüman Türk insanının hayat anlayışı, geleneksel yapının tahlili, ideal Türk kadını profili, batılılaşma sevdası..."sayılabilir. Bu konular Servet-i Fünûn döneminin getirdiği sanat anlayışına uygun olarak uzayıp giden zengin doğa tasvirlerini, tamlamaları, benzetmeleri, süslü ve sanatlı bir dili içerir. Okuduğum hikayeler içinden en beğendiklerim ise; bir bayanın gözünden erkeklere yapılan serzenişi içeren 'Ah Şu Erkekler', yalnız bir adamın varlık kaygısı olmadan hayallerini yansıttığı 'Zevk -i Hayal' ve evliliğe karşı farklı bakış açılarını bir araya getiren 'İki Mektup' oldu. * Meral Erez, Ahmet Hikmet Müftüoğlu'nun Eserlerinde Batı syf. 26 - 28 « Yazı hayatına Servet-i Fünûn zümresinde başlayan fakat asıl kimliğini Milli Edebiyat akımı içerisinde bulan Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Servet-i Fünûn dönemi içerisindeki hikayelerini “Hâristan” adlı eseriyle bir araya getirir. 1901 yılında yayınlanan eserde 22 hikaye bulunur. Eser ismini ilk hikaye olan “Hâristan ve Gülistan” adlı hikayeden alır. ... Kitapta hikâyeler dışında mensureler de yer alır. Kitapta yer alan hikayeler Servet-i Fünûn üslubuna uygun olarak Arapça ve Farsça tamlama ve sanatların yer aldığı tasvirlerle örülü bir dile sahiptir. ... “Hâristan”da bulunan hikâyeler hakkında genel anlamda söylenebilir ki hikâyelerde vaka, çatışma, hayatın karmaşıklığı gibi unsurlar yerini duygu düşünce ve edebî sanatlara bırakır. Ahmet Hikmet Müftüoğlu, realist hikayeden çok destan ve şiir kutbuna yaklaşır. Kitaptaki hikayeler, hikaye olmaktan ziyade  şairane sözlerle doldurulmuş özentili bir “mensur şiir” havası taşır. Hikayelerde olaydan ziyade kişi ve ruh tahlilleri yapılarak tabiat unsurlarına da genişçe yer verilir. Hâristan'da yer alan 22 hikâyede 'aşk' en çok işlenen konudur. Bunun dışında yalnızlık, hayal-hakikat çatışması, kadın-erkek ilişkileri, evlilik ve evliliğe dair problemler, aile ve aile bireyleri arasındaki ilişkilerin önemi, kadının önemi ve toplumdaki yeri, yanlış batılılaşma gibi konular anlatılır.» * Cevdet Kudret « Bu kitaptaki hikayelerin çoğu, hikaye olmaktan çok, şairane sözlerle doldurulmuş 'mensur şiir' havası taşımaktadır» yargısında bulunmuştur. * Nahit Sırrı Örük'in Ülkü mecmuasında yayımlanan makalesinde Hâristan ile ilgili yazdığı övgüler: « Hâristan, Türk edebiyatında ender bir sahaya ait olan, cidden nefis bir büyük hikâyedir. Bütün bir hayal âlemini ihtiva eden mevzu, yarın bir Türk operası vücut bulunca bir Türk bestekârının en güzel bir eseri için ilham verebilecek kadar engin ve zengin olduğu gibi muharrir bu mevzuun hendesesini vücûda getirmekle kalmamış, onu hem cidden güzel bir şekilde, şiirli ve muvaffak bir tahkiye ile zamanı için hakikaten sade bir ifadeyle yazmıştır.» (The Misanthrope)

Yer yer sıkıldım yer yer beğendim .Sanırım bana hitap etmeyen bir kitaptı . Parça parça hikayelerden oluşması güzel ancak bazı hikayeleri gereksiz buldum kendimce . (Elife Betül Kök)

Haristan PDF indirme linki var mı?

Ahmet Hikmet Müftüoğlu - Haristan kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Haristan PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ahmet Hikmet Müftüoğlu Kimdir?

Ahmet Hikmet Müftüoğlu Yazar ve diplomat. 1870 yılında İstanbul'da doğdu. Babası Müftüoğlu Sezai Beydir. Dedesi Yunanlılar tarafından şehid edilen Mora Müftüsü Abdülhalim Efendidir. Dedesinin müftü olması sebebiyle "Müftüoğlu" adını almıştır. ...

Ahmed Hikmet, sık sık hastalanması sebebiyle okula muntazaman devam edememesine rağmen, Dökmecilerdeki Taş Mektebi ile Mahmudiye Vakıf ve Soğukçeşme Askeri Rüşdiyesini bitirerek Galatasaray Mekteb-i Sultanisine girdi. Dördüncü sınıftayken ilk eserinin basılışı edebiyata ilgisini artırdı. 1888'de Galatasaray'ı bitirdi ve Hariciye Nezareti Umur-ı Şehbenderi Kalemine memur tayin edildi ve vazifesi dışında Fransızcadan roman tercümeleri yaptı. Marsilya, Pire ve 1890 yılında da Kafkasya'ya gönderildi. Sefaretlerde çalışan yazar, 1896'da İstanbul'a dönerek Umur-ı Şehbenderi Kalemi Ser-halifeliğine getirildi. Meşrutiyete kadar Hariciye Nezareti merkezinde çalıştı. Bir yıla yakın Nafia Nezaretinde, Ticaret Müdiriyet-i Umumiyesinde vazife aldı. Tekrar Hariciye Nezaretine dönerek 1912'de Peşte Başşehbenderi oldu. Bu tarihe kadar geçen zaman içinde Ahmed Hikmet, 1908 yılında Türk Derneğinin ve 1911 yılında da Türk Yurdu'nun kurucu üyesi olarak hizmet verdi. 1918'de İstanbul'a dönen yazar, 1924 yılında Halife Abdülmecid Efendinin Ser-karinliğine, iki yıl sonra da Hariciye Vekaleti Müsteşarlığına getirildi. Anadolu-Bağdat Demiryolları İdare Meclisi Azalığı ve Elektrik Şirketi İdare Meclisi Azalığı görevlerini de üstlendi. Ahmed Hikmet 19 Mayıs 1927 günü karaciğer kanserinden öldü.

Ahmed Hikmet'in edebiyat merakı daha lise yıllarında başlamıştı. Bu alandaki merakının, aileden gelen bir haslet olduğunu ifade eder. İlk olarak Asır Kütüphanesi neşriyatı arasında çıkan Leyla Yahut Bir Mecnunun İntikamı yayınlandı. Daha sonra Fransızcadan Tuvalet ve Letafet ve Bir Riyazinin Muaşakası adlarında iki eser tercüme ettiyse de, doğu ile batı kültürünün çok farklı olduğunu görerek bir daha eser tercüme etmedi.

Servet-i Fünun devrinde, İkdam ve Servet-i Fünun dergilerinde yazdığı hikaye ve nesirlerini 1901 yılında Haristan ve Gülistan adlı eserlerde topladı. Bu iki eserinde Ahmed Hikmet Müftüoğlu, daha iyi tesir yapmak, gönülleri heyecanlandırmak için mübalağalı bir üslub kullandığını, ağır ve anlaşılması güç Servet-i Fünun dilini işlediğini ve hayal mahsulü konular anlattığını bizzat kendisi söyler. Kendisinin de ifade ettiği sebeplerden dolayı bu iki eseri fazla itibar kazanamamıştır.

İkinci Meşrutiyetten sonra, zamanın modasına uyarak o da Turancılık edebiyatı akımına uymuştur. Bu akıma bağlı olarak yazdığı yazıların büyük kısmını Çağlayanlar (1922) adlı eserinde toplamıştır. Bu eserinde yazar arı Türkçeciliğe yönelmiş, fakat bu defa da kelime uydurma ve Servet-i Fünundan kalma hayalcilikten kendini kurtaramamıştır.

Gönül Hanım adlı romanı Tasvir-i Efkar Gazetesinde tefrika edilmiş ve 1970'de kitap olarak bastırılmıştır. Ahmed Hikmet, yazılarında daha ziyade kelime bulmaya ve üsluba dikkat ettiği için, konulara dikkat etmemiş ve bu yüzden zamanındakilerin ayarında bir edebiyatçı olamamıştır.

Eserleri:

Patates (ilmî, 1890)

Leyla yahud Bir Mecnunun İntikamı (hikaye, 1891)

Tuvalet yahud Letafet-i Aza (tercüme ve ilaveler, 1892)

Bir Riyazinin Muaşakası yahud Kamil (tercüme, roman, 1892),

Haristan ve Gülistan (hikaye, 1901),

Gönül Hanım (roman tefrikası, 1920),

Çağlayanlar (hikaye, 1922).

Bir Tesadüf

Kadın Ruhu

Beliren Simalar

Salon Köşeleri

Bir safha-i kalb

Silinmiş Çehreler

Ahmet Hikmet Müftüoğlu Kitapları - Eserleri

  • Çağlayanlar
  • Gönül Hanım
  • Haristan
  • Sümbül Kokusu
  • Monologlar
  • Çağlayanlar - Sadeleştirilmiş Metin

Ahmet Hikmet Müftüoğlu Alıntıları - Sözleri

  • "Senin için ben ağlarım. Benim için kim ağlasın." (Çağlayanlar)
  • Vatan ne Türkiye'dir Türkler'e, ne Türkistan; Vatan büyük ve müebbed bir ülkedir;Turan!.. (Çağlayanlar)
  • "Evet madem ki yaşamak ne demek olduğunu bildiğim halde yine yaşıyorum, hemen gülmeliyim, daima gülmeliyim isterse gülmelerim esnemeye benzesin; yine gülmeliyim." (Haristan)
  • Bu memleketin güzelliklerine göremeyerek bakıyorsunuz, şiirlerini anlamayarak dinliyorsunuz... (Çağlayanlar)
  • "Yaşadıkça, öldükten sonra unutulmak endişesi bizi üzmeye yeterliyken, hayattayken unutulduğumuza vâkıf olmak, sevilmeyip terk olunduğumuzu anlamak bizi çıldırtmaz mı?" (Haristan)
  • -Yaşamak alçaklıktır! (Çağlayanlar)
  • Bunlar, maddi ilerlemeden manevi yükselmeye zaman bulamamışlar. (Sümbül Kokusu)
  • “Memleket, düşünülmemekten, unutulmaktan, savsaklanmaktan bıktı. Ona güvendiğinizi, onu saydığınızı dünya duysun... Sanatlarıyla, müziğiyle, dansıyla, edebiyatıyla, güzellikleriyle, onu dünya görsün. Sevgilinizi bırakıp da ellerin peşinden dolaşmayınız, gönlünüzde sevgilinizin aşkı, kolunuzda sevgilinizin bilekleri olsun!..” (Sümbül Kokusu)
  • Senin için ben ağlarım Benim için kim ağlasın? (Çağlayanlar)
  • Artık kimse kimsenin ne dediğini işitmiyor, anlamıyor.. (Çağlayanlar)
  • Senin için ben ağlarım. Benim için kim ağlasın. (Çağlayanlar)
  • “İnsanlıkta sevilmeye, takdir olunmaya ait bir sevk-i tabii vardır.Yaşadıkça, öldükten sonra unutulmak endişesi, bizi meyus etmeye kâfi iken, hayatta iken unutulduğumuza vakıf olmak, sevinmeyip terk olunduğumuzu anlamak bizi çıldırtmaz mı? (Haristan)
  • "Çile çekmeyen varlığını duyamaz.." (Çağlayanlar)
  • O akşam lokantada rastladıkları bir gazeteci bunlara demişti ki, Çanakkale savunması, yalnız hilafetin aynı biçimde sürmesi değil, Almanya ve Avusturya-Macaristan'ın da kalıcılığını sağlayacak ve Rusya'nın çöküşünü hazırlayacaktır. Ve tarih, Türkiye'nin önemini o zaman anlayacaktır. İki gün içinde eşyalarını sattılar. Üçüncü gün, pasaportlarını vize ettirmek için konsoloslu¤a başvurduklarında, "Öğrencilerin askerlikleri ertelendi." diyen kâtibin duygusuz gözlerine baktılar. Ve ceketlerinin iliklerine taktıkları bir sümbül çiçeğini derin derin koklayarak ve önlerine bakarak usulca, "Biz gönüllü gidiyoruz!" dediler. 3 fiubat 1918 (Sümbül Kokusu)
  • Kadınları şiddetle sevenler onlarla uğraşanlardır. (Haristan)
  • Biz benliğimizi tanımazsak, kimse bizi tanımaya tenezzül etmez. (Gönül Hanım)
  • Şimdi vahşi bir durgunluğun ve boşluğun, terk edilmiş olmanın sonucu derin bir sessizliğin hâkim olduğu bu yerlerde, kim bilir vâktiyle böyle bir sabahleyin ne heyecanlı at kişnemeleri, silah çatırtıları, bölükleri teşkil eden yiğitlerin bağırtıları, dümbelek ve zurna gürültüleri yükselir ve bir hayhuydur giderdi? (Gönül Hanım)
  • Maddî çıkara önem vermezsin. Para denilen maden parçasına itibar etmezsin. Suçun budur. Savurganlığı, soyluluk gereği sayarsın... (Sümbül Kokusu)
  • Ah! Vatan!... "Misk gibi kokusu, canlarda tüter." Güneşi böyle, göğü böyle kokar, değil mi? Yıkıntısı böyle, bayındırı böyle kokar. Sarayı böyle, kulübesi böyle kokar, değil mi? Ancak, bu kutsal bahçe elimizden gidiyor... İstanbul'u kaybediyoruz! Sönmüş, korkunç bir sessizlik... (Sümbül Kokusu)
  • "Benim de size o kadar anlatacak şeylerim, ayaklarınıza dökecek gözyaşlarım vardı ki..." (Haristan)