Hasret Rüzgarları - Aslıhan Akagöz Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Hasret Rüzgarları kimin eseri? Hasret Rüzgarları kitabının yazarı kimdir? Hasret Rüzgarları konusu ve anafikri nedir? Hasret Rüzgarları kitabı ne anlatıyor? Hasret Rüzgarları PDF indirme linki var mı? Hasret Rüzgarları kitabının yazarı Aslıhan Akagöz kimdir? İşte Hasret Rüzgarları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Aslıhan Akagöz

Yayın Evi: Postiga Yayınları

İSBN: 9786059724029

Sayfa Sayısı: 408

Hasret Rüzgarları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İlk aşkın büyüsüne kapılmış iki toy yürekti onlarınki. İlk göz göze gelişlerinde birbirlerinin kaderlerine yazılmışlardı. İki farklı hayata ait olsalar da, yaşanılması gerekenlerin önüne geçecek güçleri de yoktu. Birbirlerini saf bir aşkla sevip, ömür boyu mutlu olmanın hayaliyle yaşıyorlardı.

Hasret, Onur'u büyük bir aşkla seviyordu. İlk kez onun gözlerine korkusuzca bakıp, onun ellerini tutmuştu. Birini hayatına ortak etmenin ne anlama geldiğini onunla birlikte öğrenmişti. Onur Hasret'in her zaman ilki ve hatta sonu olacaktı. Onlar bir ömür birlikte mutlu yaşayacaklardı.

Fakat hiçbir şey genç kızın umduğu gibi olmadı... 'Hasret Rüzgârları' çok erken esmeye başladı.

Hasret Rüzgarları Alıntıları - Sözleri

  • Erkekler ağlamaz diyenler çok yanılıyordu. Yüreğine yük ettiği acıya kim olsa katlanamazdı. Bunun erkeği ya da kadını olmazdı.
  • 'Bugün ne hissettiğimi anlatmama kelimeler yetmez aslında. Ne yerdeyim ne gökte... Ben aslında yaşarken arafta kalmanın ne demek olduğunu, insanın canı yanarken bile nasıl güçlü durabildiğini yeni yeni öğreniyorum. Ben galiba... büyüyorum. İlk ne zaman kaybettim acaba çocukluğumu? İlk ne zaman içten gülüşlerime elveda dedim? Ve ilk ne zaman hayatta kanayan dizlerimden bile daha can yakıcı şeylerin de başıma gelebileceğini öğrendim?
  • Keşke ondan nefret edebilseydi yine. Onun arkasından bildiği tüm beddualrı da sıralabilseydi. Ama yapmazdı ki.. Çünkü onu hala seviyordu. Ve bu sevgi, görünüşe göre sonunda onun sonu olacaktı.

Hasret Rüzgarları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Onur ve Hasret'in aşkı anlatılıyor. Onur, fakir bir ailenin çocuğu ailesini kaybetmiş hayatta sadece dayısı var. Ufak bir tamirhanesi var kıt kanaat geçiniyor. Efendi, düzgün, yakışıklı bir adam 23 yaşında Hasret ise; daha 17 yaşında lise son sınıf öğrencisi, çok güzel ve zengin bir kız. Onur ile aynı mahalle de oturuyorlar ama biri fakirlerin tarafında diğeri yalıda. Hasret devlet okuluna gidiyor. Çünkü rahmetli dedesi babasına vasiyet etmiş torunu devlet okulunda okuyacak diye. Hasret evin tek çocuğu okuldan yakın arkadaşı olan Meryem'in abisinin düğünü var mahalle de ve Hasret hiç mahalle düğünü görmediği için gitmek istiyor ama babası izin vermiyor O da camdan ağaca atlayıp kaçıp düğüne gidiyor tam düğün yerine yaklaştığında ayağı burkuluyor ve Onur Ona yardım ediyor. İkisi de birbirlerinden daha ilk görüşte etkileniyorlar. Sonra düğünde bakışmalar falan. Düğün bitince Onur evine bırakmayı teklif ediyor ve evi görünce Hasret'ten uzak durması gerektiğini anlıyor. Ama bir hafta sonra Meryem ile Hasret onun tamirhanesine uğruyorlar ve o gün sevgili oluyorlar. Hasret fakirliği hiç sorun etmeyeceğine Onur'u ikna ediyor sonra babası onları sokakta görüyor ve Hasret'i İsviçre'ye halasının yanına göndermeye karar veriyor. Hasret'te annesinin yardımı ile evden kaçıp Onur'a gidiyor ve 18 yaşına basınca evleniyorlar. Babası Onu geri alamıyor ve kızını evlatlık dan red ediyor. Hasret hem okula gidip hem de ev hanımlığını öğrenmeye çalışıyor. Zor şartlarda asla yakınmıyor soba yakmayı bile öğreniyor. Sonra bir gün Onur eve geldiğinde Hasret'i baygın bir şekilde buluyor ve doktora götürüyor. Hasret'in böbrek yetmezliği varmış ve acilen böbrek nakli yapılmazsa ölecek. Onur uygun böbrek bulamadığı için son çare Hasret'in anne babasına gidiyor. Onların böbreklerinin uygun olma ihtimali daha yüksek diye. Şükür ki Hasret'in babasının ki uyuyor ve babası Hasret'e bir böbreğini veriyor. İyileşene kadar bizde kalacaksınız diyor. Mecburen kabul ediyorlar. Birkaç ay sonra Onur bu evde yapamadığını söylüyor ve sen kal iyileşince gelirsin ben evimize dönüyorum diyor. Sonra Onur Hasret'e çok soğuk davranmaya başlıyor: Hasret Onur'un özlemine katlanamayıp evlerine dönüyor ama Onur Onu eve geri gönderiyor. Sonra bir gün gelip boşanmak istediğini söylüyor. Sebebi ise ayrı dünyaların insanları olduklarını artık daha iyi anlamış. vs. vs. Hasret yıkılıyor ama kabul ediyor. Onur'dan resmen nefret ettim. Acaba neden böyle yaptı diye tabi sebebini bilmiyoruz. 5 yıl sonra Hasret Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi iken bir arkadaşının kuzenin doğum gününe gidiyor ve Onur ile karşılaşıyor. Doğum günü sahibinin hoşlandığı erkek Onur'un onların araba galerisinin ortağı olduğunu öğreniyor. Acaba nasıl zengin oldu diye düşünüyor insan. Parti de birbirlerini tanımamış gibi yapıyorlar daha doğrusu ilk Onur tanıştığıma memnun oldum diyor. 5 yıldır içinde kapanmayan yara Hasret'in tekrardan içini kanatıyor. Güzel bir hikaye, akıcı bir anlatımı var. Kesinlikle tavsiye ediyorum. iyi okumalar (Persephone)

Türk filmi tadında zengin kız fakir oğlan hikayesi... Hasret ve Onur'un yıldırım hızında aşkları, türk filmlerindeki zengin kızın burnu büyük babası-pasif annesi ve aradan geçen yıllar... Aşk kitaplarında zaman atlaması olayını bir türlü sevemedim. Çünkü klişe şekilde karşılaşmalar yaşanıyor ve kurgudaki inandırıcılığı zedeliyor bana göre. Yine de yazarın okurken duyguları başarılı şekilde okuyucuya geçirdiğini düşünüyorum. Ben severek ve merakla okudum, 2 günde bitirdim. Okumak isteyenlere tavsiye ederim... (Clair de Lune)

Hasret Rüzgarları PDF indirme linki var mı?

Aslıhan Akagöz - Hasret Rüzgarları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hasret Rüzgarları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Aslıhan Akagöz Kimdir?

Sosyal paylaşım platformu Wattpad'de "@AslimAk" adıyla yazmaktadır.

Aslıhan Akagöz Kitapları - Eserleri

  • Çirkin Güzel
  • Çirkin Güzel Aşka Uyanış
  • Senden Bebek İstiyorum
  • Hasret Rüzgarları
  • Bir Yudum Sevgi
  • Dilbeste

Aslıhan Akagöz Alıntıları - Sözleri

  • Hiçbir şeyi ve hiç kimseyi umursama. Bu hayatta neyi istiyorsan ona sahip ol. Bu uğurda gerekirse savaşmaktan da geri durma. (Dilbeste)
  • Seni ömrümün sonuna kadar beklerim. Bu zamana kadar nasıl beklediysem, bir o kadar daha beklerim. Yeter ki sen bana gelmekten hiç vazgeçme.. (Çirkin Güzel Aşka Uyanış)
  • senin için şiirler şarkılar yazdım senin elinde inleyen sazdım (Bir Yudum Sevgi)
  • sensizlik zulümdür, ölümdür bana, sevene zulmetmek sana yakışır. bu beden kul olmuşsa sana, zulmüne sabretmek bana yakışır. söylediğin sözler yüreğimi kırsa da herkes sevmeyecek diye haykırsa da seninle bir başkası yuva kursa da seni sensiz sevmek bana yakışır. (Bir Yudum Sevgi)
  • "Sen başkalarının düşüncelerini hep bu kadar çok önemser misin Sedef?" "Herkes kadar önemserim." "Ama ben hiç önemsemem," dedikten sonra dudaklarını genç kızın dudaklarına bastırdı. "Gördün mü? Başkalarının görüşlerini hiç önemsemediğimi sana söylemiştim." (Senden Bebek İstiyorum)
  • Siz asıl mirasın 'aile' olduğunu anlayın istedim. İnsanın ailesinden kıymetli hiçbir şeyi olamaz hayatında. (Senden Bebek İstiyorum)
  • şimdi dönsen bana yeniden çıksan karşıma bir köşeden sonumuzz ne olur düşünmeden severim daha çok, daha çok seni ben. (Bir Yudum Sevgi)
  • Beni ben yapan toprak yediğim de içtiğim de üstüne basıp geçtiğimde gün gelipte göçtüğümde bağrına basacak toprak (Bir Yudum Sevgi)
  • “Sen de beni sevmiyorsun.” “Hayır,” dedi hemen. “Ben seni seviyorum.” Beste’nin yüzüne şaşkınlıkla bakakaldım. “Sevmiyorsun.” “Seviyorum!” Benimle tıpkı bir çocuk gibi inatlaşıyordu. Yüreğimde beliren heyecan dolu kıpırtıya engel olamazken, “Sana neden inanayım?” diye sordum. “Yine yalan söylüyor olabilirsin.” “Bana inanmalısın çünkü… Çünkü…” Geçerli bir neden bulamamış gibi dudaklarını düşünceli bir şekilde ısırıyordu. Onun bu hali çok hoşuma gitmişti. “Çünkü ne?” “Çünkü ben sarhoşum!” (Dilbeste)
  • "Düşündüğüm ihtimalin doğru olmadığını duymaya ihtiyacım var Yiğit." (Senden Bebek İstiyorum)
  • yaradanı bilmeseydim tapardım sana sevgin için avuç açardım sana mecnun gibi çöllerde arayıp seni belki de kuş olup uçardım sana (Bir Yudum Sevgi)
  • Ah, bir de biz kadınları anlaşılması zor varlıklar olarak görürlerdi. Bence erkekler bizden bile beterdi. (Dilbeste)
  • Sonuçta evlilikte en büyük yük daima biz kadınların omuzlarındaydı. Erkeklerin ara sıra bizleri el üstünde tutması adil bir davranış sayılırdı. (Dilbeste)
  • 'Bugün ne hissettiğimi anlatmama kelimeler yetmez aslında. Ne yerdeyim ne gökte... Ben aslında yaşarken arafta kalmanın ne demek olduğunu, insanın canı yanarken bile nasıl güçlü durabildiğini yeni yeni öğreniyorum. Ben galiba... büyüyorum. İlk ne zaman kaybettim acaba çocukluğumu? İlk ne zaman içten gülüşlerime elveda dedim? Ve ilk ne zaman hayatta kanayan dizlerimden bile daha can yakıcı şeylerin de başıma gelebileceğini öğrendim? (Hasret Rüzgarları)
  • Kusursuzu sevmek midir AŞK? (Çirkin Güzel)
  • Çay demleyen bir erkek mükemmel bir koca olmazdı da başka kim olurdu (Dilbeste)
  • Keşke ondan nefret edebilseydi yine. Onun arkasından bildiği tüm beddualrı da sıralabilseydi. Ama yapmazdı ki.. Çünkü onu hala seviyordu. Ve bu sevgi, görünüşe göre sonunda onun sonu olacaktı. (Hasret Rüzgarları)
  • Seni ömrümün sonuna kadar beklerim. Bu zamana kadar nasıl beklediysem, bir o kadar daha beklerim. Yeter ki sen bana gelmekten hiç vazgeçme. (Çirkin Güzel Aşka Uyanış)
  • Yaz yağmuruydun ömrümden aktın sonunda sevgiye küskün bıraktın gelişinle yaktın, gidişinle yaktın yine de sevgiler, al senin olsun (Bir Yudum Sevgi)
  • “Beste…” Gülmekten konuşamıyordu arkadaşım. Bu kızı en kısa zamanda bir psikiyatriste gösterecektim. Kafasında birkaç tahta eksikti bence. “Sen şu an…” Karnını tutarak konuşmaya çalışıyordu hala. “… sen şu an Kerem’in servetini değil, Kerem’in kendisini kaybettiğin için üzüldüğünün farkında mısın?” Ne diyordu bu? “İkisi de aynı kapıya çıkmıyor mu, Gökçe? Kerem’i kaybettiğim için servetini de kaybettim sonuçta.” (Dilbeste)