Hava ve Karanlık Kraliçesi - Cassandra Clare Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Hava ve Karanlık Kraliçesi kimin eseri? Hava ve Karanlık Kraliçesi kitabının yazarı kimdir? Hava ve Karanlık Kraliçesi konusu ve anafikri nedir? Hava ve Karanlık Kraliçesi kitabı ne anlatıyor? Hava ve Karanlık Kraliçesi PDF indirme linki var mı? Hava ve Karanlık Kraliçesi kitabının yazarı Cassandra Clare kimdir? İşte Hava ve Karanlık Kraliçesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Cassandra Clare
Çevirmen: Beril Tüccarbaşıoğlu Uğur
Yayın Evi: Artemis Yayınları
İSBN: 9786053044659
Sayfa Sayısı: 950
Hava ve Karanlık Kraliçesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Ya gerçek aşkın bedeli lanetlenmekse?
Gölge Avcıları’nın kutsal kalesi olan Meclis Salonu’nun basamaklarında masumların kanı dökülüyor. Livia Blackthorn’un trajik ölümünün ardından Konsey, iç savaşın eşiğinde. Blackthorn’lardan bazıları büyücüleri kırıp geçiren hastalığın tedavisini bulmak için Los Angeles’a kaçıyor. Bu arada, Emma ve Julian yasak aşklarını unutmak için umutsuzca adımlar atarken, bir yandan da Ölülerin Kara Kitabı’nı geri almak için Periler Diyarı’na, tehlikelerle dolu bir göreve gönderiliyorlar. Saraylar’da buldukları sır Gölge Avcıları’nın dünyasını paramparça edebilir ve gelecek, hayal bile edemeyecekleri kadar karanlık bir hal alabilir. Zamanla yarışan Emma ve Julian, parabatai lanetinin ölümcül gücü onları ve sevdikleri herkesi yok etmeden önce Gölge Avcıları’nın dünyasını kurtarmak zorunda.
Keder bizi güçsüzleştirmez, bizi insan yapar.
Hava ve Karanlık Kraliçesi Alıntıları - Sözleri
- "Bir zamanlar tanıdığım bilge bir kişi hayatı anlayamayacağımızı, dolayısıyla ölümü anlamayı ümit bile edemeyeceğimizi söylemişti."
- Julian'in yanına geldi. "Ölüleri yakmak garip geli yor," dedi. "Biz Vahşi Avda ölülerimizi gökyüzüne gömerdik." Julian ona öyle bir baktı ki Mark kızardı. Bukleleri karma karışık olmuştu. Ama yas rune'ları özenle çizilmişti. Demek ki, onları kendi yapmamıştı. Kuşkusuz, Cristina'nın işiydi. "Ölüleri buzulların ya da ağaçların tepesine koyup gerisini kuşlara bırakırdık," dedi. "Bunu bu cenazede başka kimseye anlatmamanı öneririm," diye payladı Julian onu buz gibi bir sesle. Mark suratını buruşturdu. "Kusura bakma. Bazen dangalaklık ediyorum." "Söyleyeceğin şeyden emin olmadığında sus," dedi Julian. "Hatta hiç konuşmasan daha iyi olur."
- "Livvy için hâlâ üzgünüm. Ama dayanılmaz bir acı çekmiyorum. Her nefes alışımda içim parçalanmıyor. Ve sen..." "Biz," dedi Emma. "Daha düne kadar seni sevdiğimi biliyorum. Ama hissedemiyorum." 'Daha düne kadar.' Emma suratının ortasına bir yumruk yemiş gibi geriledi. Bu odadan çıkmalıydı. "Ölüm dışında hiçbir şey seni ve beni ayırmasın," dedi elini kapı tokmağına uzatırken. "Ama sen beni terk ettin, Julian. Beni terk ettin." "Emma, dur! Dün gece Magnus'a gittiğimde lanetin etkisi başlamıştı. Onu hissettim. Bir sevdiğimi daha kaybedemezdim." "Bu yaptığını bilseydim, asla burada seninle kalmazdım," dedi Emma. "En azından bana söyleyebilirdin. Dürüstlük bir duygu değil, Julian." Julian irkildi. Ama Emma onun bir şey hissedebildiğindenemin değildi. "Emma..." "Yeter," dedi Emma ve çıkıp gitti.
- Bazen yapabileceğimiz en cesurca şey kendi hatalarımızla yüzleşmektir.
- Büyüdükçe eski kıyafetlerin küçülmesi gibi, eski hayaller de küçük geliyordu insana.
- "even as their family and friends poured into the room, tearful and bright with happiness and relief."
- Kimsenin Kieran'a dikkat etmeyeceğini umuyordu. Aksi takdirde yakayı ele verebilirlerdi. Prenslik, Kieran'ın bütün varlığına sinmişti zira. Mark da aynısını düşünmüş olmalıydı ki yerden biraz çamur alıp Kieran'ın şaşkın yüzüne sürdü. Kieran bundan hiç memnun olmamıştı. "Benimle alay etmek için yaptın!" Mark çocuk gibi sırıtıp elinde kalan çamurları silkeledi. Kieran kaşlarını çatarak burnunu ovuşturdu. Gerçi Mark'ın numarası işe yaramıştı. En azından eskisi kadar prense benzemiyordu. "Yeter, Mark. Gülme artık," dedi Cristina.
- Emma, Cristina'nın odasına girdiğinde arkadaşını toplanırken buldu. Cristina diğer her konuda olduğu gibi, bavul toplarken de son derece titiz ve düzenliydi. Bütün kıyafetlerini özenle, buruşmayacakları şekilde katlamıştı. Nemlileri fermuarlı, plastik poşetlere, ayakkabılarını da kumaş torbalara koymuştu. "Benim nasıl toplandığımı tahmin edersin herhalde?" dedi gülerek. "Elime geçeni bavula tıkıyorum. Sonra da kapansın diye Julian'ı üzerine oturtmak zorunda kalıyorum."
- "Eylemlerden söz etmiyorum," dedi Julian. "Sana karşı duygularım hep aynıydı. Hiçbir şey beni seni sevmekten vazgeçiremiyordu. Yavaşlatmıyordum bile. Bir çare bulmalıydım." Emma'nın boğazı düğümlendi. "Ne yaptın?" "Magnus'a gittim," dedi Julian. "Bana bir büyü yapmayı kabul etti. Ama bu tür büyülerin, insanların duygularıyla oynayanların yani, tehlikeli yan etkileri olabilirmiş ve..." "Duygularla oynayanlar mı?" Emma bir adım gerilediğinde, Julian'ın elleri düştü. "Ne demek bu?" "Magnus duygularımı aldı, Emma. Senin için hissettiklerimyok oldu." "Anlayamıyorum." Emma insanların gayet iyi anladıklanı durumlarda bu lafı etmelerini saçma bulurdu. Ama şimdi nedenini biliyordu. Aslında bir tepkiydi. Söylediğin gerçek olamaz, sana inanamıyorum, demek istiyorlardı. Bana bunun gerçek olmadığını söyle.
- Diego'ya bakılırsa, Scholomance'in ivedilikle elden geçirilmesi şarttı. Kardeşi, Jaime bir keresinde okulun Drakula'nın dekorasyon zevkini yansıttığını söylemişti. Yerden göğe kadar haklıydı. Her yerde demir avizeler vardı (Kieran'ı hapşırtıyorlardı).
- Bir kalp böylesine uyuşmuşken de, acıyla burkulabiliyordu demek.
- "Her şeyin bir bedeli var," dedi Hale haddinden fazla konuşan ve çok sevdiği purosundan mahrum olan bir adamın huzursuzluğuyla. "Hem burada paran geçmez, Rook." Ty işaret etti. "Sıska arkadaşın karşılığında belki biraz kazanırdım. Ama yeterince değil." "Sırf meraktan soruyorum," dedi Ty. "Ne kadar ederim?"
- "Hangisi daha çok acıyor?" diye sordu. "Aşk mı, nefret mi?" "Bilmiyorum," dedi Julian. Islak parmaklarını halıya geçirdi. Nefes almakta zorluk çekiyordu. "Emma'yı hâlâ mümkün olamayacağını sandığım kadar çok seviyorum. Onu her gün daha çok seviyorum. Sevmemeye çalıştıkça sevgim katlanarak artıyor. Bazen içim öyle doluyor ki, aşkımın vücudumu yırtarak dışa fışkıracağını sanıyorum. Ve Konsey'deki herkesin gırtlağını kesmek istiyorum." "Sıra dışı bir aşk itirafı," dedi Magnus. Öne eğildi. "Ya Annabel?" "Ondan da nefret ediyorum," dedi Julian ruhsuzca. "Hepsinden nefret ediyorum."
- "Dur bakayım, bende bir şey var mı?" Simon üstünü başını yokladı. Sonunda cebinden küçük bir okçu heykeli çıkardı. "Bu benim uğurlu karakterim, Lord Montgomery..." "Tanrım," diye inledi Isabelle. "Birçok figür kalay ve kurşun alaşımı ama bu demir. Al." Heykeli Julian'a uzattı. "Belki yardımı dokunur."
- "Kimse gerçekleri sahiplenemez," diye mırıldandı Cristina. "Onlar asla değişmez."
Hava ve Karanlık Kraliçesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Daha önce okumuş olduğum Ölümcül Oyuncaklar Serisini sevdiğim kadar Karanlık Sanatlar serisini malesef sevemedim. Özellikle kitapların çok kalın olmasından dolayı serinin bazı yerlerinde sıkıldım. Ölümcül Oyuncaklar Serisini önce okumanızı tavsiye ederim. Çünkü devamında gelişen olayları anlatıyor. Soğuk Savaş sonrası ailelerini kaybeden Gölge Avcılarından ikisi Julian ve Emma 'dır. Julian abisi ve ablası peri kanından dolayı sürgüne gönderilir. Bütün kardeşlerinin sorumluluğu ona kalır. Emma savaş sırasında hem annesini hem babasını kaybedip tek başına kalır.Julian ile ayrılmamak için parabatai olurlar. Normal bir hayat sürerken bir büyücüsünün ölen sevgilisi diriltmek istemesi Blackthorn ailesini de bu olayların içine çeker. Aile bağları, dostluk, aşk... Ve bir savaş hikayesi. Serinin tamamından bahsetmedim. Çünkü çok fazla olay yaşanıyor. Vampirler, Kurtadamlar, Periler Gölge Avcıları, İblisler... Seviyorsanız bir şans verebilirsiniz. (Duhanın Annesi)
Nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Kitapta bütün duyguları yaşıyorsunuz. Korku, mutluluk, üzüntü, acı, öfke, şaşkınlık, heyecan... Hangisini daha çok hissettim bilmiyorum. Kitabın 950 sayfası boyunca sürekli bir olay, bir gelişme var. Sürekli olarak olan olaylar karşısında "ne?! ya da neee??!!" diye tepki verdim. Çok sinirlendiğim noktalar oldu ama kitaptaki karakterlere. Bir yerden sonra heralde hiç iyi bir şey olmayacak dedim. Felaket üstüne felaket yaşandı. Ama o felaketler bile beni o kadar etkileyip o kadar şaşırttıki yazarın hayal gücüne sağlık. Dopdolu bir kitaptı. Sonuna doğru ve sonunda yaşanan olaylar sizi ayrı bir şaşkınlık, mutluluk ve üzüntü ağına boğacak. Ben en çok heyecan ve mutluluk hissettim. Heyecandan okuyamadığım sahneler oldu. Birkaç üzüldüğüm noktalar oldu ama önümüzdeki çıkan serilere devam niteliğinden dolayı olduğunu düşünüyorum. Serinin çıkacağı belirlendi zaten. Bazı şeylerin orada çözüm bulacağı belli. Kısacası dopdolu ve harika bir kitaptı. Neredeyse her sayfasında bir duyguya kapıldım. Mükemmeldi. (Defne Çayan)
Bir serinin daha sonuna gelmiş bulunmaktayız. Açıkcası bu kitaba çok büyük umutlarla başlamıştım ama büyük bir çoğunluğu beni hayal kırıklığına uğrattı. Bu yüzden kitabı okumak hiç içimden gelmedi. Hatta bir kaç gün ara verdim. Neyse ki yazar, özellikle son 200 sayfada olayları öyle bir duruma getirmişti ki yeniden eski tadını aldım ve elimden bırakamadım. Yazarın hayal gücüne ve kalemine bayılan birisi olarak yeni çıkaracağı seriyi sabırsızlıkla bekliyorum. (Zeynep)
Hava ve Karanlık Kraliçesi PDF indirme linki var mı?
Cassandra Clare - Hava ve Karanlık Kraliçesi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hava ve Karanlık Kraliçesi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Cassandra Clare Kimdir?
Cassandra Clare, ilgisini romanlara yöneltmeden önce uzun yıllarca Hollywood Reporter’da gazeteci olarak çalıştı. “Ölümcül Oyuncaklar” serisi birçok çoksatar listesinde yer aldı. 2009’un yıldızlarından birine dönüştü. Cassandra, Brooklyn’de yaşıyor.
Cassandra Clare Kitapları - Eserleri
- Mekanik Melek
- Kemikler Şehri
- Düşmüş Melekler Şehri
- Kayıp Ruhlar Şehri
- Mekanik Prens
- Camlar Şehri
- Küller Şehri
- Mekanik Prenses
- Cennet Ateşi Şehri
- Ebedi Öpücük
- Demir Yılı
- Gölge Avcısı’nın El Kitabı
- Bane Günlükleri
- Geceyarısı Leydisi - Karanlık Sanatlar Birinci Kitap
- Yazdan Geriye Kalanlar
- Gölge Avcısı Akademisi'nden Hikayeler
- Bakır Eldiven
- Bronz Anahtar
- Gölgelerin Lordu
- Gümüş Maske
- Hava ve Karanlık Kraliçesi
- What Really Happened in Peru
- Chain of Gold
- Kırmızı Büyü Yazmaları
- The Lost Book of the White
- Ghosts of the Shadow Market
- Kayıp Ak Kitap
- Chain of Iron
- The Golden Tower (Magisterium 5)
Cassandra Clare Alıntıları - Sözleri
- "Ya, gerçeği söylediğim için onu kaybedersem?" "Ya, sakladığın için kaybedersen?" (Kırmızı Büyü Yazmaları)
- Christopher looked terribly alarmed. “Oh, what ho, tears,” he said helplessly. (Chain of Iron)
- Ben mutlu şeylerle bağ kurma konusunda hep sorun yaşamışımdır. (Yazdan Geriye Kalanlar)
- "Bir dost, seni asla tehlikeye atmaz." (Bronz Anahtar)
- Şimdi sırrı gün yüzüne çıkmaya her zamankinden de yakınmış gibi geliyordu. Keşke onlara gerçekleri anlatabilseydi. Keşke Call'un Constantine'den farklı olduğuna inanabilselerdi. (Bronz Anahtar)
- "Güzelliğin solmadığı, hiçbir şeyin eskiyip çürümediği, neşenin bilgelik ve zamanın sonsuz bir şarkı olduğu yerde seni öpüyorum ve dünya yitip gidiyor." -William Butler (Chain of Gold)
- Her nereye gidersen, geleceğim; Öldüğün yerde ölecek ve orada gömüleceğim: İzin versin buna Meleğim ve fazlasına ölüm bizi ayırana dek —Parabatai andı (Gölge Avcısı’nın El Kitabı)
- "Çoğu kimse üzüldüğünde veya korktuğunda değil hayal kırıklığına uğradığında ağlar." (Kemikler Şehri)
- Herkes sevdiğini öldürür, Bu böyle biline, kimi bir bakışla yapar Kimi iltifatkar kelimelerle. Korkak, bir öpücükle öldürür, Cesur olansa kılıcının darbesiyle. - Oscar Wilde, Reading Zindanı Baladı (Mekanik Melek)
- "Hadi yarın bisikletle Robin Ridge'e gidelim." "Hep beraber mi?" Eli'ın kaşlarının arasındaki çizgi göründü. "Eh, tabii," dedi. "Sen ve ben." Hep beraber. (Yazdan Geriye Kalanlar)
- İyiler acı çeker, kötüler serpilip gelişir ve bütün ölümlüler dünyayı terk eder. (Mekanik Prenses)
- 'Her biri konuştu büyük bir kibirle Ve gönlünün en aziz kardeşine hakaretle... Ayrıldılar ki bir daha hiç görüşmemecesine!' (Mekanik Prens)
- "Kimse gerçekleri sahiplenemez," diye mırıldandı Cristina. "Onlar asla değişmez." (Hava ve Karanlık Kraliçesi)
- "Bu oğlanlara bir borcum var. Bu borcu da bir sonraki Makaris nesline zarar gelmemesini sağlayarak ödeyeceğim. Ben yaşlı bir kadınım ve büyük kayıplar yaşadım fakat ölmeden önce ikinizin de güvende olduğunuzdan emin olmak istiyorum. Callum ve Aaron, siz daha iyi bir gelecek ümidimsiniz." (Bronz Anahtar)
- İki dünya arasında hayat bir yıldız gibi parlar Gece ve yas ufkun sınırında bekler Kim olduğunu insan ne kadar geç anlar Kim olabileceğini ne kadar geç çözer - Lord Byron (Mekanik Melek)
- "Sana kimse değer vermezse gerçekten var olabilir misin?" (Mekanik Prens)
- "Ayrıntılara takılmasak?" dedi Magnus. "Sorun şu ki... Pardon, adınız neydi?" Goblin burnunu çekti. "İlla öğrenmek istiyorsan, Kethryllianalæmacisii." "Sahi mi? Pekala, Keth... Size Keth diyebilir miyim?" "Hayır." (Kayıp Ak Kitap)
- "Aile üyeleri sarmaşıklar gibi sıkıca bağlıdır. Ve bazen, sarmaşıklar gibi, öldürecek kadar sıkıca bağlanırlar." (Küller Şehri)
- Savaşı kazanmayı sağlayan bir silah değildir, silahı kullanan Nefilim’dir. (Gölge Avcısı’nın El Kitabı)
- "Eylemlerden söz etmiyorum," dedi Julian. "Sana karşı duygularım hep aynıydı. Hiçbir şey beni seni sevmekten vazgeçiremiyordu. Yavaşlatmıyordum bile. Bir çare bulmalıydım." Emma'nın boğazı düğümlendi. "Ne yaptın?" "Magnus'a gittim," dedi Julian. "Bana bir büyü yapmayı kabul etti. Ama bu tür büyülerin, insanların duygularıyla oynayanların yani, tehlikeli yan etkileri olabilirmiş ve..." "Duygularla oynayanlar mı?" Emma bir adım gerilediğinde, Julian'ın elleri düştü. "Ne demek bu?" "Magnus duygularımı aldı, Emma. Senin için hissettiklerimyok oldu." "Anlayamıyorum." Emma insanların gayet iyi anladıklanı durumlarda bu lafı etmelerini saçma bulurdu. Ama şimdi nedenini biliyordu. Aslında bir tepkiydi. Söylediğin gerçek olamaz, sana inanamıyorum, demek istiyorlardı. Bana bunun gerçek olmadığını söyle. (Hava ve Karanlık Kraliçesi)