Havva - Vüs'at O. Bener Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Havva kimin eseri? Havva kitabının yazarı kimdir? Havva konusu ve anafikri nedir? Havva kitabı ne anlatıyor? Havva kitabının yazarı Vüs'at O. Bener kimdir? İşte Havva kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Vüs'at O. Bener

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750815737

Sayfa Sayısı: 112

Havva Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Türk edebiyatının önemli öykücülerinin seçme öykülerini gençlerle buluşturan Doğan Kardeş Dizisi'nden yeni bir seçki: Havva. Altmış yıla varan yazı uğraşında kendini durmaksızın yenileyen ve anlatımda sarp yolları göze alarak kısa öyküye biçim veren Vüs'at O. Bener'in olmazsa olmazlarını bir araya getiriyor Havva. Vüs'at O. Bener edebiyatına giriş niteliğindeki öykülerden oluşan Havva, yazarla tanışmak isteyen her yaştan gençler için ideal bir kaynak.

Havva Alıntıları - Sözleri

  • Ben şimdiyim, lanetli – dumanların bozkır göğüne savrulacağı bacalarda umutsuzluğu bekleyen.
  • Mutluluk, bilinç susuncaya değin, belleğinden avuntu çıkarabilenlere özgü olsa gerek. ____
  • Kimsesizler mezarlığına gömdüm imgelerimi.
  • ... kendini anımsat, yaşamıyorsan bile.
  • Anlamış olmalıydılar yaşamasızlığımı.
  • Bazı mecburiyetler var ki... İnsan ne kadar istediğini yerine getirmeye çalışsa olmuyor.
  • Çay, sıcak, ağız yakan! Hepsi bu. Bir bardak. Kimsesizler mezarlığına gömdüm imgelerimi. İpileyen sarımsı ışık pırpırlandı, sönmek üzere, sönünce kurtulacağım kendimden –acınası avuntu!–, ödeşeceğiz, kristal yüreklerine sırt çevirdiklerimle.
  • Umutlanma. Hangi dilden düşündü? Tükendi geçmiş, dönemem geriye. Dokunmasın, kırılırım parça parça..
  • Kimsesizler mezarlığına gömdüm imgelerimi.
  • Aleve tutulmuş gibi. Çözülüyor gibi ek yerlerinden...
  • Sırtıma vurduğu yükü taşımalıydım. Vefa simgesiydim gözünde. Ne demeye kesmeye kalkıştım tutunduğu dalı?
  • Dönüp o sokağa, saplantılarına gelecekler. Ben şimdiyim, lanetli... Dumanların bozkır göğüne savrulacağı bacalarda umutsuzluğu bekleyen.
  • Ummadığı, beklemediği zamanlarda zayıf yanından vurulmuş belli.
  • Kitaplar... Yerin dibine batsın kitaplar! Ne öğrettiler bana? Sökebildiler mi içimdeki huzursuzluğu?
  • ".. Bense kurtuluşu ölümden bekliyordum. Beklediğim de oldu. Ne maskaralık! Kendime değil, ona ölümü yakıştırmak...” ___

Havva İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"Kitaplar... Yerin dibine batsın kitaplar! Ne öğrettiler bana? Sökebildiler mi içimdeki huzursuzluğu?" Vüs'at O Bener yeni tanıştığım bir yazar. Ve bana göre gölgede kalmış, gölgede bırakılmış bir yazar. YKY yayınlarına ne kadar teşekkür etsek az. Bener, Burak, Meriç, Baran ve onlarca öykücümüzü sahipsiz bırakmadığı için. Bener'in öyküleri beni çarptı,,, Bener'in öyküleri beni... Neyse,,, okuyun Bener'i. Okuyun ve öykünün gücünü görün, küçümsenen bu dalın, kaliteli kalemler ile ne kadar iyi olabileceğine şahit olun. (Samet Güzel)

Merhaba; Benim yazar ile tanışma kitabım oldu Hava. İçerisinde kısa öyküler var. Zor zamanlarda, okumakta ve odaklanmakta zorlandığınız bir dönemde kolayca okuyabileceğiniz öyküler bunlar. Farklı konularda yazılmış ama hepsi hayatın içinden, yaşanmış ya da yaşanması mümkün olan olaylar. Genellikle ilk cümleden itibaren kendinizi anlatılan olayın içinde buluyorsunuz. Yazarın kendine has farklı bir tarzı vardı. Cümlelerinde hafif bir şiirsel tad vardı. Elbette ki tüm öyküleri sevmeniz mümkün değil ben çoğunu keyif alarak okudum. Herkese keyifli okumalar dilerim. YouTube kanalım için; https://youtube.com/c/EL%C4%B0FBEGENM%C4%B0%C5%9EMrsenelkitap (Elif Beğenmiş)

"Bu hüznün mesnevisi yazılmadı." İlhami Çiçek BAŞKA TÜRLÜ ANLATANLARI ANLAMAK İÇİN BAŞKA TÜRLÜ BAKMAK GEREKİR Öncelikle yazarla tanışmama vesile olan Krizantem_ 'a etkinlik için teşekkür ederim. Vüs'at Bey'in dilini çok sevdim. Farklı ve zorlayıcı evet, farklı bir dili olan ilk aklıma gelenlerden Bilge Karasu gibi. Başını sonunu umursamadan hikaye yazanlardan, birdenbire sonlandıranlardan, tıpkı Kafka gibi bu yönüyle, onu da çok severim, en severim,pek severim, severim. Bir çeşit duygu-durum anlatımı söz konusu. Hislerin yazıya dökülmekteki çaresizliğini yine yazarak anlatmak. Bu işler böyle işte, yazması da zor, okuması da, anlaması da. Hüzün çok yakışıyor hikayelerine, neredeyse hep hüzün var zaten. Neşede bile hüzün. Anlamsızlığa anlam yüklemek bir çeşit hem de, öyle de,yani de,belki de,kesin mi de,bilemedim de,ne desem de.. "Dost" diye bir hikaye yazıp dostluğun olanaklarından girip olanaksızlıklarından çıkan bir adam. İnsanın her şeyden önce kendi kendiyle dost olmasının nasılına bakan, niçinine,nedenine,niyesine.. "Havva" diye bir hikaye yazıp bir kadının her şeyden önce sadece "bir kadın" oluşunun hikmetini anlamaya çalışan, tutup belki de farkında olmadan ilk kadın, ilk anne, ilk aşk, ilk maşuk, ilk yara, ilk günah, ilk bir şeyle bağlantısını da kurmuş mudur ki diye bunu da bilemeden böylece söyleyerekten sürünüp sürüncemede kalaraktan neyse işte.. Erkekleri de anlatan sonra elbette. Her erkek için bir sevda, bir arzu, bir telaş. Bir sünnet, bir askerlik, bir yoldaşlık, bir eşlik, bir baba, bir evlat, bir bir biri birilerine bakıp bakıp dururken kimilerine ne bilelim ki bunu da böylece.. Çocukları da tabi es geçemezdi. Çocuğu,çocukluğu,çocuksuluğu,çoktandır çokça bitmeyen çokları. Olanı,olmayanı,olabileni,olamayanı,olacağı,olamayacağı.. Aşkla yazmış,yazarak aşklanmış,aşka yazmış,yazıya aşıkmış bir adam mıydı ? Soru işaretleri fazla mıydı ? Az mı çok mu dere tepe düz mü yoksa yokuş mu? Tanıştığımıza memnun oldum bayım. Tekrar görüşelim, isminiz gibi farklı ve nevi şahsına münhasır bir beyefendi olduğunuzu düşünüyorum öyleyse varım, varlıkta ve yoklukta yeniden buluşalım, karışalım okumalara yazmalara, saygılarımla.. (Osman Y.)

Kitabın Yazarı Vüs'at O. Bener Kimdir?

Vüs`at O. Bener, (d. 1922 - ö. 2005) Türk yazar ve şair. Yazar Erhan Bener'in kardeşi, Yiğit Bener'in amcasıdır.

Hayatı

Tam adı, Vüs'at Orhan Bener. 1922'de Samsun’da doğdu. İlk, orta öğrenimini Anadolu’nun çeşitli kentlerinde tamamladı. 1941'de Harbiye Mektebi'ni, 1957'de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi.

Ticaret Bakanlığı'nda raportör, Karayolları Genel Müdürlüğü'nde hukuk müşaviri olarak çalıştı. Ayşe Bener`le evlendi. Bir sendikanın danışmanlığını yürüttü. Emekliye ayrılıp yazarlıkla geçindi.

1950'de New York Herald Tribune gazetesi ile Yeni İstanbul gazetesinin birlikte düzenlediği öykü yarışmasında "Dost" isimli öyküsüyle üçüncülük kazandı. Bu başarı tanınmasını sağladı. Seçilmiş Hikayeler, Varlık, Yeditepe dergilerinde yayınlanan şiir ve öyküleriyle dikkat çekti.

1 haziran 2005`te hayatın yitirdi.

Eserlerinin Özellikleri

Vüs'at O. Bener, eserleri içinde daha çok özyaşamöyküsel nitelik taşıyan öyküleriyle bilinir. Bener, ham gerçekliği edebi bir temele oturtarak ele aldı. Gündelik olaylarla, bilinçaltında birikmiş yaşam parçalarını birleştirdi. Sürekli yeni anlatım biçimleri arayan yazar, bu yönüyle zaman zaman şematizme düşmekle, dış gerçekleri yanlış yerlere koymakla, hatta bozmakla eleştirildi. Bener'in eserlerinde ölüm izleği önemli bir yer tutar. Bunda yazarın genç yaşta doğum sırasında kaybettiği ilk eşi ve doğumdan sonra yaşatılamayan çocuğunun da etkisi vardır. Bu evlilikten sonra tekrar başından evlilikler geçmesine rağmen Vüs'at O. Bener'in çocuğu olmadı. Okurdan çaba isteyen, ayrıksı bir dili olan Bener'in kişilerinin gündelik hayatın ikiyüzlülüklerini dışavuran bilinçakışlarını, Virgül dergisindeki yazısında, Orhan Koçak "iç konferans tekniği" olarak adlandırmıştır. Öykülerinin yanı sıra Vüs'at O. Bener'in şiirleri, kısa dizelerden oluşan, esprili, ironik ve şaşırtıcıdır.

Ödülleri

Ihlamur Ağacı ile 1963 Türk Dil Kurumu Tiyatro Armağanı

İpin Ucu oyunuyla 1980 Abdi İpekçi Armağanı (paylaştı)

2005 İstanbul Kitap Fuarı Onur Yazarı (Vefatı nedeniyle eşi Ayşe Bener tarafından kabul edildi.)

Vüs'at O. Bener Kitapları - Eserleri

  • Kapan
  • Siyah-Beyaz
  • Bay Muannit Sahtegi'nin Notları
  • Havva
  • Dost Yaşamasız
  • Buzul Çağının Virüsü

  • Manzumeler
  • Mızıkalı Yürüyüş - Kara Tren
  • Dost
  • Ihlamur Ağacı - İpin Ucu
  • Kara Tren
  • Canım Tavşancığım
  • Mızıkalı Yürüyüş

  • Kurmacasız Bir Yaşam
  • Bir Tuhaf Yalvaç

Vüs'at O. Bener Alıntıları - Sözleri

  • Çay, sıcak, ağız yakan! Hepsi bu. Bir bardak. Kimsesizler mezarlığına gömdüm imgelerimi. İpileyen sarımsı ışık pırpırlandı, sönmek üzere, sönünce kurtulacağım kendimden –acınası avuntu!–, ödeşeceğiz, kristal yüreklerine sırt çevirdiklerimle. (Havva)
  • Ölmek istiyorum Leyla’cığım. Fakat ümit işte. Ümit olmasa. Çoktaaan.. (Dost Yaşamasız)
  • Eskiden böyle değildim. Mezarlık korkuturdu. İnsan ölmekten değil ölümden korkarmış. Daha doğrusu unutulmaktan. (Dost)
  • Yaşam, bir deha işi değil. Bir sürgün, köle düzeni... (Kapan)
  • Önemsemiyorum.Sanki düşünen ben değilim. Düşünmüşsün, düşünmemişsin ne olacak? (Dost Yaşamasız)
  • Kattı önüne beni Bir muhalif rüzigâr" (Manzumeler)

  • ‘Kurtar beni bu bataktan, boğuluyorum!’ (Buzul Çağının Virüsü)
  • Anlamış olmalıydılar yaşamasızlığımı. (Havva)
  • -Baba! -Efendim oğlum? -Yaşamak istiyorum ben.(şiddetle aksırır.) -Çok yaşa oğlum. (Bir Tuhaf Yalvaç)
  • "Feryad ki feryâdıma imdâd edecek yok Efsus ki gamdan beni âzâd edecek yok." (Manzumeler)
  • Oysa, nasıl hala BUDALACA, “BÜTÜNLÜK” peşindeyim! Tam bir ŞEY’E yaklaştığımı sanırken —nasıl çarçabuk!— kendi düşüme, oyunuma geldiğimi, yenilgiye, duymaya ÖYKÜNDÜĞÜMÜ GÖRÜYORUM! (Canım Tavşancığım)
  • Saçma korkum, ama korkularım dur durak bilmez hale geldi, en basit olumsuzluk belirtisi, olasılığı, oluşumu yüreğimi da­raltmaya yetiyor. Otobüs devrilse de bitse işkence. Oysa ölüm gelmeyebilir, kolum bacağım kopabilir, tekerlekli iskemleye mıhlanabilirim. Örneğin kıçımı kim temizleyecek? (Mızıkalı Yürüyüş - Kara Tren)
  • Tümünü tükettin de, kala kala bir ben mi, “yaşama çağını” yora yora tamamlamış bir ben mi, dahası “o çağda” bile “yaşamı duyma” yeteneğinin —yoksunluğu demiyeyim insafsızlaşıp— yetersizliğinden kıvranıp durmuş bir ben mi kaldım ortada, ARADIĞINI verebilecek?! Hem dur bakalım, aramağa ne zaman başladın sen? Tanrım! Yaşama’ya yeni yeni başlayan bu çocuk çıldırmış! “Mutluluk” çağrılarını, şarkılarını hatırlamak neye yarar? O çağrılara kendiliğinden koşma dileği, o şarkıları zorlanmadan söyleme isteği olmalı değil mi insanın içinde, kanında? Sende var bunlar işte! HEM NASIL VAR! (Canım Tavşancığım)

  • Efendim, benim de hayatım roman, daha doğrusu gülmece. Neden öyle küçümser bakışlar yerleşti gözlerinize? (Bir Tuhaf Yalvaç)
  • "Bu­gü­ne de­ğin ya­pa­gel­dik­le­ri­mi, ya­pa­ma­dık­la­rı­mı, yap­maktan ka­çın­dık­la­rı­mı süz­geç­ten ge­çir­dik­çe ge­ri­ye acı­na­sı toz yı­ğını ka­lı­yor." (Kapan)
  • İnsan, insanın kurdudur. (Dost)
  • bir şey dokunamayacağım kadar bana yakın... (Mızıkalı Yürüyüş - Kara Tren)
  • Yanıltacağım onu. Ben yokum bu oyunda, çirkin gururum var! (Bir Tuhaf Yalvaç)
  • Kemirgenliğin içimi tüketiyor artık. (Kara Tren)
  • Ne yapalım? Bu dünyada yüreksizlerin de yaşadığını kabul et. (Dost Yaşamasız)