Hayat - Engin Geçtan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Hayat kimin eseri? Hayat kitabının yazarı kimdir? Hayat konusu ve anafikri nedir? Hayat kitabı ne anlatıyor? Hayat PDF indirme linki var mı? Hayat kitabının yazarı Engin Geçtan kimdir? İşte Hayat kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Engin Geçtan
Yayın Evi: Metis Yayınları
İSBN: 9789753423656
Sayfa Sayısı: 167
Hayat Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Büyük kent insanının sık kullandığı uyuşturuculardan biri de hız. Aynı şey, telaşsız da aynı sürede yapılabilir, üstelik yapılacak şeye ayrılan zaman ve enerjinin bir bölümü seferberlik sırasında tüketilmeden. Ama hız, insanın içindeki boşlukla yüzleşmemesi için çağdaş normların da pekiştirdiği ve uyuşturucu niteliği kazandığında yavaşlatılması zor bir araç. 'Yaşamın amacı ölümdür' ilkesi doğrultusunda, her anı, aslında ne olduğu da pek tanımlanmamış bir sona bir an önce ulaşmak istercesine yaşamak. Ölçülen zamanın egemenliği, benliğimize mal ettiğimiz çalar saatlerden ötürü ilk bakışta bize baş edilmez görünebilir. Ancak yaşantılarımıza dikkatle bakıldığında, pek çok şeyi, saati ayarlamış olduğumuz zamanda değil de 'eşref saati' geldiğinde gerçekleştirebildiğimizi görebiliriz. Trafik ışığı kırmızıya dönüşmeden önce yetişebilmek için seferberlik durumuna geçtiğinizde ya da asansörün gelmesini bekleyemeden merdivene yöneldiğinizde kazandığınız saniyelerin neden sizden daha değerli olduğu sorusunu hiç kendinize sordunuz mu?"
- Engin Geçtan-
(Arka Kapak)
Hayat Alıntıları - Sözleri
- En zor şey, karanlık odada bir kara kediyi bulmaktır, özellikle odada kedi yoksa. Konfüçyus
- Anlaşılabilme umudunu tüketen insanlar, dünyayla ilişkilerini beğenilme üzerine kurma eğiliminde oluyorlar, kurtulması güç bir tuzağa düştüklerini fark edemeden. Çünkü, beğenilmeyi merkez alan bir dünya, insanın kendi içinde giderek daha sıkı kilitlenmesine ve çıkışı bulunamayan bir yalnızlığa gömülmesine neden olabilir.
- İnsanoğlu Platon'un mağarasından bir türlü dışarıya çıkamamakta, eski alışkanlığını sürdürerek hala gerçeğin imgeleriyle oyalanıp durmaktadır.
- "Hayatını beğenilme üzerine kuran insanların derininde, çoğu zaman dışarıdan fark edilemeyecek kadar iyi maskelenmiş bir depresyon yaşanır."
- Bence önemli olan yaşamakta olduğumuz zaman. Çığrından çıkmış görünümündeki kargaşaya "nasıl" katıldığımızı idrak edebilmek ve bize olumsuz gelen olgulara "rağmen kendimizi varedebilme" yolunda uğraş vermek.
- Ursula Le Guin'in Mülksüzler adlı kitabında dile getirdiği gibi: "Devrim yapamazsınız, devrim olmanız gerek." Politik kimliğimiz, politik sorumluluğumuzu birilerine devredip, ardından onlardan yakınarak ya da onları körü körüne izleyerek yaşandıkça insanlığın huzurunu sağlayacak politik bir modele ulaşmamız da mümkün olamayacak.
- Sevilebilmek için kendimizi ortadan sildiğimizde, kendimizi ve başkalarını sevebilmemizin yolu da daralıyor, sevilmek için uğraşırken sevmekten uzaklaşıyoruz. Kendimizden vazgeçme sonucu biriken düşmanca duygular, yaşanmakta olan ikiyüzlülüğü daha da pekiştirerek kısır bir döngüye dönüşme eğilimi gösterir. Farkına varmaksızın yarattığımız kısırdöngüler, hangi içerikte olursa olsunlar uyuşturucu niteliğindedirler, benliğimize egemen olduklarında hayatın akışı duraksar, yıllar geçip giderken aynı döngünün içinde tekrarlanıp durulur, çoğu kez farkına varılmadan.
- "Fırtına çıktığında onun yönünü değiştirmek için savaşmaya kalkacağım yerde, fırtınanın beni götürdüğü yerde savaşmış olmalıydım."
- Bana göre aslolan, birlikte olduğumuz insanı hissedebilmek ve ona yaşadıklarımızı hissettirebilmektir ki bu ikisi zaten eşzamanlı olarak yaşanır. Aksi takdirde bir öznenin bir nesneyi anlaması gibi paylaşmaktan yoksun bir yaşantı söz konusudur.
- … Ancak yine de bugün, bana uysun uymasın, yaşadığım her şeyin bana bir şey kattığına inanma eğilimindeyim.
- İnsan hayatın ne olduğunu anlayana kadar ömrünûn yarısıni tüketmiş olur.
- Çünkü hayat, birinin tüm kalbiyle senin yanında, Olduğunu bildiğinde güzelleşiyor.
- Bence aslolan, hangi şekilde olursa olsun, insanın, olabildiğince, kendisini kendi olarak hissedebileceği bir hayatı sürdürmeyi gerçekleştirebilmesi. Bir yandan da hayatın bir süreç olduğunu, kendimizi her an kendimiz olarak hissetmemizin mümkün olamayacağını, hayatın inişleri ve çıkıştan olduğunu kabul ederek. Kendimize başanlı bir hayat ısmarlamaya çalışmanın, kendimizden vazgeçme tehlikesini de beraberinde getireceğinin idrakiyle. Bir şeyi isteyerek ve severek yaparken ulaşılacak sonucun baskısı zaten yaşanmaz, sonucu düşünerek yaptığımızda ise istek kaygıya dönüşebilir. Çünkü çoğu zaman başarı, kendisini şartlı kabul edenlerin ya da vaktiyle şartlı kabul edilmiş olanların, kendilerini kabul edebilmelerinin tek ve mutlak şartı. Üstelik, sonu ca ulaşıp kendini başarılı hissettiği anın ardından insanı yeniden boşluğa düşüren ve daha da öteye koşmaya yönelten bir tuzak.
- Günümüz dünyasında "mışçasına ilşkiler" salgın halinde, insanlar birbirine ulaşamaz, birbirini hissedemez haldeler.
Hayat İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ne okudum? -İnsanın hayat denen günün içerisinde nasıl varolmaya çalıştığını, yer yer nasıl kendini kaybettiğini, -nasıl kendine yabancılaştığını;ortak değerlerden uzaklaşıp başına buyruk bir hayat içerisinde nasıl bireyselleşip kültürel anlamda köksüzleştiğini ya da toplumda oluşan normlar altında benliğinin nasıl ezildiğini, - bilimin bilginin insanı nasıl dönüştürdüğünü,uygarlık tarihinin de karanlık bir geçmişi olduğunu, -ortadaki yanlışlardan yaşanan zulümlerden hiç kimsenin azade olmadığını,her şeyden önce insanın kendisini düzeltmesi gerektiğini, -düş gücünün bilgiden daha önemli olduğunu, -toplum tarafından kabul edilebilmek için takılan maskenin, üstlenilen rolün,kimliğin bile terminolojide yerinin olduğunu (persona), -çevremizde görmek istediğimiz iyiliklerin hepsinin yolunun bizden geçtiğini,önce “kendimiz” olduğunu, -dünyaya yakınlaştıkça kendimizden uzaklaştığımızı, -birçoğumuzun beğenilme kaygısıyla maskelenmiş bir depresyonun içinde oluşumuzu, -narsist kişiliklerden neden uzak durmamız gerektiğini, -ilişkilerimizin çoğunun ayağının yere basmadığını,çoğunun tek kişilik gösteri ya da monolog olduğunu, -Rasyonalitenin neden bu kadar bilgi üretme çabası içinde olmasının altında temel korkularımızı gidermenin yattığını, -hızın kent insanını uyuşturan bir kapitalizm aracı olduğunu, -kendimize dürüst olmamamızın bedelini çektiğimiz psikolojik,fizyolojik rahatsızlıklarla nasıl ödediğimizi, -dünyaya nasıl sıkıştığımızı,rahat bir nefese ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu… Engin Geçtan’ın bu eserinde okudum diyebilirim.Kendini ve dünyayı,yaşadıklarımızı, anı,geçmişi vb. anlamak, bu kavramlar üzerine kafa yormak isteyenlere nacizane tavsiye ederim. Keyifli okumalar. (Süha Murat Kahraman)
Engin Geçtan'ın okumuş olduğum ikinci kitabı "Hayat". Bu tarz bana bir şeyler katabileceğini düşündüğüm, kişisel gelişimime katkı sağlayacak kitapları seçerken özellikle bilimsel verilere dayanıyor olmasını önemsiyorum. "Hayat" isimli kitap, yazarın dünyaya dair, insanlığa dair, hayatın zorluklarına ve akışına dair problem ettiği bazı şeyler üzerine kendi düşüncelerini içeriyor. Bilimsellikten ziyade, hayat üzerine bilinçli biriyle sohbet ediyormuşsunuz gibi bir anlatım tarzı var. Bu yüzden "İnsan Olmak" isimli kitabını daha çok beğendiğimi dile getirmek istiyorum. Yine de çok fazla cümlenin altını çizdiğim, düşüncelerine katıldığım, okurken zevk aldığım bir kitaptı. "Hayat" üzerine bilinçli birinden görüşler okumak, farklı pencerelerden bakabilmek isteyenlere tavsiyemdir... (Öznur Durmuş)
Sonunda bitti! Yazarın üslubu hoşuma gitmediği için okumakta zorlandığım ender kitaplardan biri oldu. Kitabın yarısı "Yurtdışında okudum." cümlesinin varyasyonlarıyla dolu. Cümlelerin yüzde doksanı ise İngilizvari "özne-yüklem-tümleç" kalıbıyla yazılmış devrik cümlelerden oluşuyor. Yurtdışında okumuş olabilirsin, İngilizce kitaplar/makaleler okuyor/yazıyor olabilirsin ama Türkçe kitap yazıyorsan Türkçe kurallara göre yazmalısın. Üslup yüzünden kitabın içeriği geri planda kaldı benim için. İçinde güzel bilgiler var ama bir an önce bitsin diye okuduğum için hiç zevk alamadım. Çoğu kişi beğenmiş olsa da "Konu hiçbir şeydir, üslup her şeydir." prensibini benimsemiş bir okur olarak ben beğenmedim ve tavsiye edemiyorum. (Ayşe Gürsu)
Hayat PDF indirme linki var mı?
Engin Geçtan - Hayat kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hayat PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Engin Geçtan Kimdir?
Engin Geçtan 12 Ocak 1932'de İzmir'de dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini İzmir’de tamamladı. 1956 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olan Geçtan, psikoloji ve nöroloji dallarında ABD'de New York ve Columbia üniversitelerinde beş yıl süreyle uzmanlık eğitimi gördü.
1974'te profesörlüğe yükselen Geçtan, ODTÜ, Ankara, Boğaziçi ve Marmara üniversitelerinde öğretim üyeliğinde bulundu. Ayrıca, bir yandan psikiyatr olarak mesleğini icra ederken, bir yandan da sürekli yazıyordu. Geçtan’ın, Dersaadet'te Dans, Bir Günlük Yerim Kaldı İster misiniz?, Kırmızı Kitap ve Kızarmış Palamutun Kokusu ve Tren adlı romanları bulunuyor.
Uzmanlık alanı psikiyatri olan Engin Geçtan 1975-1987 yılları arasında meslek dışı okuyucular tarafından da ilgiyle karşılanan dört kitap yazdı. Çok sayıda basım yapmış ve yapmakta olan ve kendi bilimsel disipliniyle ilgili bu dörtlünün ardından, (İnsan Olmak, Varoluşçu Psikiyatri, Normaldışı Davranışlar ve Psikanaliz ve Sonrası, Metis) psikiyatri alanının çerçevesinden çıkma isteği doğrultusunda roman-senaryo çalışmalarına başladı. Ankara ve İstanbul’daki dört üniversitede öğretim üyeliği yapmış olan Engin Geçtan halihazırda üniversitedeki part-time görevi dışında klinik çalışmalarını psikoterapist olarak sürdürmektedir. Dersaadet’te Dans, Bir Günlük Yerim Kaldı İster misiniz?, Kırmızı Kitap ve Kızarmış Palamutun Kokusu romanlarına 2004 yılında Tren’i de ekledi. Kırk yıllık bir deneyimin ardından psikiyatriye, ülkemiz insanına ve bugün kaosun kenarında yaşanan süreçlere bakışını dile getiren Kimbilir? ve Hayat adlı kitapları yayımlandı.
Geçtan’ın Kırk yıllık bir deneyimin ardından psikiyatriye, ülkemiz insanına ve bugün kaosun kenarında yaşanan süreçlere bakışını dile getiren Kimbilir? ve Hayat adlı kitapları da bulunuyor. Psikiyatri uzmanı, romancı ve yazar Prof. Dr. Engin Geçtan 86 yaşında yaşamını yitirdi.
Prof. Dr. Engin Geçtan, Psikiyatri alanıyla ilgili çok sayıda basım yapmış “İnsan Olmak”, “Varoluşçu Psikiyatri”, “Normaldışı Davranışlar” ve “Psikanaliz ve Sonrası” kitaplarını kaleme aldı. Engin Geçtan ardından, roman-senaryo çalışmalarına başlamıştı.
“Dersaadet'te Dans”, “Bir Günlük Yerim Kaldı İster misiniz?”, “Kırmızı Kitap” ve “Kızarmış Palamutun Kokusu” romanlarına 2004 yılında “Tren”i de ekleyen Geçtan, kırk yıllık bir deneyimin ardından psikiyatriye, Türkiye insanına ve bugün kaosun kenarında yaşanan süreçlere bakışını dile getiren “Kimbilir?” ve “Hayat” adlı kitapları yayımlamıştı.
Prof. Dr. Engin Geçtan, ayrıca ODTÜ, Ankara, Boğaziçi ve Marmara üniversitelerinde öğretim üyeliğinde bulunmuştu.
Engin Geçtan Kitapları - Eserleri
- Varoluş ve Psikiyatri
- Mesela Saat Onda
- Zamane
- Kuru Su
- Seyyar
- Psikanaliz ve Sonrası
- Tren
- Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar
- İnsan Olmak
- Hayat
- Kızarmış Palamutun Kokusu
- Kırmızı Kitap
- Kimbilir?
- Bir Günlük Yerim Kaldı İster misiniz?
- Dersaadet'te Dans
- Rastgele Ben
- Orada Bir Arada
- Çağdaş Yaşam ve Normal Dışı Davranışlar
- Dünya Hali
Engin Geçtan Alıntıları - Sözleri
- Kim ki kendini geride tutar, o her zaman ön plandadır. Kim ki kenarda durur, o her zaman bir yerdedir. Kim ki kendini göstermeye çalışmaz, o her yerde görünür. Kim ki kendini tanımlamaz, o her zaman seçkin kalır. Kim ki yaptıklarıyla böbürlenmez, ortaya çıkardıklarının değe ri kalıcı olur. (Varoluş ve Psikiyatri)
- Kedilerde son nefeslerini gözden uzakta verirler. Onlar bizden daha iyi biliyorlar, ölümün kimseyle paylaşılamayacağını. (Tren)
- O reddetmeden ben reddedeyim kaygısı sonucu yalnız kalan insanların sayısı o kadar çoktur ki ! (İnsan Olmak)
- Her insan hayatında en az bir kez mucizeyle karşılaşır, eğer onu fark edebilirse. (Bir Günlük Yerim Kaldı İster misiniz?)
- İnsanın ancak, ana-babasını kendi dünyaları olan ayrı varlıklar olarak görmeyi başarabildiğinde gerçek anlamda yetişkin sayılabileceğini düşünüyorum. (Kimbilir?)
- Çocuğun gelişimi üzerinde, eğitimciler de ebeveyni kadar, hatta bazen onlardan daha çok etkili olurlar. Jung, öğretmenlerin, çocuğun kendisini tanımasını ve bilinçdışını bilinçlendirebilmesini sağlayabilecek bir biçimde eğitilmeleri gereğini savunmuştur. Bunun için, çocuğun yeni deneyimlere girişmesine ve içgüdüsel enerjilerini harekete geçirebilecek simgeler edinmesine imkân sağlamak gerekir. (Psikanaliz ve Sonrası)
- Kendini tanımak "dıştan içe" sessiz bir yolculuktur, anlatılması ve paylaşılması zor, bazen sadece kokusu alınabilir. Akmakta olan bir ırmağın, aynı zamanda kaynağına doğru yolculuk edebilmesini çağrıştıran bir süreç, kaynağa ulaşılamasa da yolculuğun kendisine değer. (Zamane)
- Aşık olmak kolaydır. Oysa gerçek sevgi, yaşam boyu sürdürülen ve birbirini giderek daha iyi anlamayı, yaşam sorunlarını giderek artan bir biçimde paylaşmayı ve birlikte çözümler aramayı içeren bir olgudur. (Psikanaliz ve Sonrası)
- ''Eğer her şey çocukluk dönemiyle açıklanırsa, o zaman her şey bir başkasının kusuru olarak değerlendirilir ve insanın kendi sorumluluğunu üstlenme gücüne duyulan güven de küçümsenmiş olur.'' (Psikanaliz ve Sonrası)
- Bir şeylere inanmak insanı rahatlatıyor olmalı. Kadının yüzündeki huzuru fark ettin mi? (Kırmızı Kitap)
- Sevgiye ve kabul edilmeye duyulan ihtiyaç arttıkça, reddedilmeye duyarlık ve alınganlık tepkileri de o denli yoğun olur. Bazı insanlarda bu duygu öyle yoğundur ki, diğer insanlar tara fından kendilerine verilen değeri ve gösterilen yakınlığı kabullenemez ya da psikoz sınırlarını zorlayan, mantık dışı bir duyarlık gösterirler. Bu tür tepkileri sürekli olarak gösteren kişilerde paranoid eğilimlerin varlığından söz edilir. Örneğin, yoğun eksiklik duyguları içinde yaşayan bir kişi, olumlu bir niteliğinden ötürü takdir edildiğinde kendisiyle alay ediliyormuş duygusuna kapılır ve ezikliğinin yarattığı düşmanlık duygularını, çevreden kendisine yönelmiş gibi yaşar. Bu nedenle, paranoid kişi çevresindeki insanların davranışlarını ve sözlerini yanlış yorumlama eğilimindedir. (Psikodinamik Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar)
- Toplu kişilik çözülmeleri; Jung'un tanımladığı kişilik bölümlerinden "gölge arketipi"nin kişiliğin geri kalanını egemenliğine almasi; gelişimin narsisistik dönemine gerileme özelliği gösteren davranışlar ve bu olguya eşlik eden kendine özgü mantık biçimleri; insan ilişkilerinin yerini imgelerle ilişkilerin alması; toplumsal yapıların yerini Baudrillard'ın tanımladığı sessiz yığınlara bırakması; "kaosun kenanı"ndaki kaygan zeminde sürdürülmeye çalışılan köhnemeye yüz tutmuş modeller; isimsizlik ve kimliksizliğe mantar gibi üreyen yeni inanç sistemlerinde çözüm aranması; Descartes düşüncesinin ve getirdiği alışılmış kavramların yaşanmakta olan fenomenleri açıklamada yetersiz kalması, kozmik dans dinamikleriyle ortaya çıkan olayların, Batı kültürünė egemen olan çizgisel (linear) zaman doğrultusunda bakıldığında, anlaşılmaz ve izlenemez hale gelmesi; pozitif bilimin temel araç olarak kullanma alışkanlığında olduğu "belirleyici" kavramının, yerini "karmaşalık" (complexity)* denilen dinamiklere bırakması ve alışılagelindiğin ötesinde daha birçok diğer dinamiklerle belirlenen yeni bir çağ. Çizgisel zamanda düşünmeye alışmış olanların, başlangıç kavramına takılıp kaldıkları için, ne zaman başladığını saptamaya çalışırken inandırıcı olamadıkları bir çağ. (Kimbilir?)
- … Kendini siyahından uzak tutmaya çalışan beyaz, zamanla bunun bedelini kirlenerek öder. Siyahın karşı konulması zor cazibesine kapılarak. (Seyyar)
- ''İnsan kökenini arar, dünyanın tamamlayıcı bir parçası olmak ve bir yere ait olduğunu hissetmek ister.'' (Psikanaliz ve Sonrası)
- Onun doğasıydı bu, zorlukları yalnızlığında yaşamak. (Kuru Su)
- ''İnsanları diğer insanlar hasta ettiğinden yine insanlar iyi edebilir.'' (Psikanaliz ve Sonrası)
- ...varolmayarak yaşamak. (Varoluş ve Psikiyatri)
- Normal insan, yaşamına bir anlam katmak ve kendini geliştirmek amacıyla sürekli çaba gösterir ve toplumun da isteklendirmesiyle çeşitli alanlarda kendini yüceltir. Bu çabasında kendi hakkındaki varsayımları oldukça gerçekçidir, kendisini zorlamaz. (Çağdaş Yaşam ve Normal Dışı Davranışlar)
- "Kendimi arıyorum." "Umarım tümden kaybetmezsiniz." (Kızarmış Palamutun Kokusu)
- Evrende her şeyin ömrü olduğunu bilmek bizleri zamanın ölçülebilir bir şey olduğu yanılsamasına yöneltiyor. (Seyyar)