Hayat Hikayem - Helen Keller Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Hayat Hikayem kimin eseri? Hayat Hikayem kitabının yazarı kimdir? Hayat Hikayem konusu ve anafikri nedir? Hayat Hikayem kitabı ne anlatıyor? Hayat Hikayem PDF indirme linki var mı? Hayat Hikayem kitabının yazarı Helen Keller kimdir? İşte Hayat Hikayem kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Helen Keller

Çevirmen: Mehmet Ali Çelikel

Yayın Evi: Bilge Kültür Sanat

İSBN: 9786059241953

Sayfa Sayısı: 136

Hayat Hikayem Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

1880'de Alabama'nın küçük bir kasabasında sağlıklı bir bebek olarak doğan ve on dokuz aylıkken geçirdiği ateşli bir hastalık sonucu görme, işitme ve konuşma yetilerini yitiren Hellen Keller'ın engellerine rağmen başardıkları, onu efsanevi bir kişilik hâline getirmiştir. İnanılmaz azmiyle beş dil öğrenen, bisiklet binen, kano ve yelkenli ile gezintiye çıkan, yüzen, satranç oynayan Keller'ın hem normal daktilo ile hem de körler alfabesi ile yazdığı hayat hikâyesi de tıpkı kişiliği gibi efsaneleşmiştir. İlk kez 1903'te yayımlanan Hayat Hikâyem tam 50 dile çevrilerek bir klasik hâlini almıştır. Hayat Hikâyem, "HER MÜCADELEYİ bir ZAFERE dönüştürebilseydiniz neler olurdu?" diye sorarak hayat hikâyesini anlatmaya başlayan Hellen Keller'ın azim, sabır ve özveri dolu öyküsü.

"Başka insanlardan farklı olduğumu ne zaman anladım, hatırlamıyorum. Fakat öğretmenimin gelmesinden önce biliyordum bunu. Annem ya da arkadaşlarım bir şey istediklerinde benim gibi işaretler kullanmıyorlar, ağızlarıyla konuşuyorlardı. Kimi zaman sohbet eden iki kişinin arasına oturur, dudaklarına dokunurdum. Anlayamazdım ve canım sıkılırdı. Ağzımı, amaçsızca onlar gibi oynatırdım. Kimi zaman bu beni öyle sinirlendirirdi ki, yorgun düşene kadar bağırır, her yeri tekmelerdim."

"Öğretmenim bana öyle yakındı ki, kendimi ondan ayrı düşünemiyordum. Güzel şeylerden aldığım zevkin ne kadarının doğuştan ne kadarının onun etkisiyle olduğunu söyleyebilmem mümkün değil. Onun varlığının kendi varlığımdan ayrılmaz olduğunu hissediyordum. Hayatımın ayak sesleri onun adımlarındaydı. En iyi yanlarımın hepsi de ona aitti. Onun sevgi dolu dokunuşuyla canlanmamış olan hiçbir yeteneğim, hiçbir ilhamım ya da mutluluğum yoktu."

"Sezar, Büyük İskender, Napolyon, Homeros, Shakespeare ve bütün ölümsüzlerle aynı kulüpte buluşan insan. Bundan bin yıl sonra da en az bugünkü kadar ünlü olmaya devam edecek."

-Mark Twain-

(Tanıtım Bülteninden)

Hayat Hikayem Alıntıları - Sözleri

  • “Başka insanlardan farklı olduğumu ne zaman anladım,hatırlamıyorum.”
  • "Özgün olmanın hiçbir yolu yoktur, özgün doğmadığınız sürece," der Stevenson
  • “Bilgi;sevgidir,ışıktır,görmektir.”
  • Tanrı’nın her kulunu sevebildiğin kadar sev. İyiliğin getirdikleri, kötülüğün getirdiklerinden çoktur, bunu unutma. İşte o zaman cennetin anahtarı elindedir.
  • “Fakat o görüşmenin karanlıktan aydınlığa,yalıtılmış bir hayattan arkadaşlığa,beraberliğe,bilgiye ve sevgiye açılan bir kapı olduğunu bilmiyordum.”
  • Nasıl ki yumuşakçaların sulardan emdikleri özler sırtlarındaki sert kabuklara dönüşüyorsa, insanın bir araya getirdiği bilgi parçacıkları da benzer bir değişime maruz kalıyor ve inci gibi parlayan bilgilere dönüşüyordu.
  • Doğruydu, hala engeller vardı önümde, fakat bu engeller zamanla ortadan kaldırılabilirdi.
  • Her öğretmen öğrencisini sınıfa sokabilir ama her öğretmen öğrencisine öğretemez. Öğrenci, öğrenmenin olağanüstü gücünün kendi elinde olduğunun ayrımına varmazsa, zevk içinde öğrenmeye de gayret etmez. Öğrenci öğrenmenin zaferini hissetmelidir ki ders kitaplarının sıkıcı tekrarına cesaretle göğüs gerebilsin.
  • Çiçeği, kökü ve çiçeğin sapını tanımlamak, çiçeğin büyümesini öğrenmek mümkün ama sabah çiğinde yıkanmış taze bir çiçeğin kokusunu sevmek öğrenilemez.
  • Bir çocuğa herhangi bir öğretmen ders verebilir ama her öğretmen gerçekten öğretemez.

Hayat Hikayem İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Küçük yaştan beri hayat karşına engeller çıkarmış ve olumsuzluklar yüklemesine rağmen herşeye göğüs germiş, dimdik ayakta durmuş ve hiç pes etmemiş güçlü bir kadın. Kendisine hayran bırakıyor hayatı. Ve tüm Her şeye rağmen yazar olmaktan vazgeçmemiş kusursuz bir yazar. (Mısra)

22:36:): Kitabı bitirmeyi dört gözle bekledim zira engelli olmanın insana derinlikli bir gözlem yeteneği kattığına inanıyorum ama kitaba yansıyan bir derinlik göremedim... Sosyal ve siyasi görüşünün ona yüklediği anlamlardan bahsetmemiş kitapta... Bir daha okur muyum hayır, tavsiye eder miyim kesinlikle hayır... (selenkasema)

Helen Keller... Henüz çok küçükken görme, işitme ve konuşma yetilerini kaybetmiş fakat azmimi ve yaşama sevincini hep içinde saklı tutmuş saygı duyulası insan. Hayatın ona sunduğu dezavantajlara rağmen yabancı diller öğrenen, dezavantajları olmayanlarla aynı eğitimi alan, satranç oynayan, yelkenliyle denize açılan ve daha nicesini yapan, tek kelimeyle bir azimkâr. Bütün bunları nasıl yaptığını gayet güzel açıkladığını belirtirken başarılarında önemi olan insanları unutmayarak ne kadar vefalı olduğuna da dikkat çekmek isterim. Ayrıca kitapta altı çizilecek, üzerine düşünülecek birçok cümle olduğunu da belirtmeliyim. Özetle, Helen Keller'ın hayat hikayesini kendi ağzından öğrenirken etkilenmemek mümkün değil. (Tayfun)

Hayat Hikayem PDF indirme linki var mı?

Helen Keller - Hayat Hikayem kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hayat Hikayem PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Helen Keller Kimdir?

ABD'li pedagog ve aktivist.

Bebeklik çağından itibaren kör-sağır ve dilsiz olması, onu pek çok meslektaşından ayıran önemli özelliğidir. Engellerine rağmen başardıkları, onu efsanevi bir kişilik haline getirmiştir. Beş lisan bilen, bisiklet, kano ve yelkenli ile gezintiye çıkan, yüzen, satranç oynayan Helen Keller, yazdığı makaleler ve bir dizi kitapla kendisini engellilere yardımcı olmaya adamıştır. Başta Amerikan Görme Engelliler Vakfı olmak üzere çok sayıda organizasyonda görev almış ve görevleri nedeniyle dünyanın pek çok yerine seyahat etmiştir.17 Haziran 1880 günü Alabama kırsalında küçük bir kasabada (Tuscumbia) Yüzbaşı Arthur Henley Keller ve Kate Adams Keller'ın kızı ve sağlıklı bir bebek olarak doğan Helen Keller, on dokuz aylık iken geçirdiği bir ateşli hastalık sonucu görme, işitme ve konuşma yetilerini yitirdi.

Çok huysuz ve bakımı zor bir çocuk haline gelen Helen'in ailesi çok zor duruma düşmüştü. Helen 6 yaşında ikenCharles Dickens'in Genel Okur için Amerikan Notları adlı eserini okuyan annesi Kate Keller, başka bir kör ve sağır çocuk olan Laura Bridgman için yapılanlardan etkilenmişti. Bunun üzerine Baltimore'da bir uzman doktorla görüşmeye gittiğinde Helen'in bir daha asla görme ve duyma yetilerine kavuşamayacağı bilgisi teyit edilmişti ancak doktor, çocuğun eğitilebileceğini, bunun için sağır çocuklarla çalışan bir uzmanla görüşmelerini önerdi.

Böylece Helen'in ebeveynleri Graham Bell ile temas kurdular. Graham Bell, telefonun icadından sonra kendisini sağır çocukları eğitmeye adamıştı. Bell, aileye Perkins Enstitüsü ve Massachusetts Sağırlar Evi ile görüşerek bir öğretmen bulabileceklerini belirti. Böylece efsanevi öğretmen Anne Mansfield Sullivan ile tanıştılar. Kendisi de çok az görme yeteneğine sahip olan ve aynı kurumda eğitim görmüş bulunan Anne Sullivan, Hellen'a okuma - yazmayı, konuşmayı öğretti ve normal bir eğitim almasını sağladı.

Helen'in öğrenmeye başlaması, yaşamının ilk on dokuz ayında zihninde yer etmiş "su" sözcüğünden yola çıkarak başladı. Öğretmeni Anne Sullivan, Hellen'i bir su pompasının yanına götürüp elini oraya tutmuş ve hemen ardından eline "su" sözcüğünü yazmıştı. Bu ilk sözcüğü takip eden birkaç saat içinde Helen, 30 yeni sözcük daha öğrenmeyi başardı. Perkins Enstitüsü, Hellen'in başarılarını kamuoyuna duyurduğunda Helen Keller, tüm dünyada tanınan bir karaktere dönüştü. Gençlik yıllarından arkadaşı Mark Twain, onun ünü hakkında şöyle dedi:

“ Sezar, Büyük İskender, Napolyon, Homeros, Shakespeare ve bütün ölümsüzlerle aynı kulüpte buluşan insan. Bundan bin yıl sonra da en az bugünkü kadar ünlü olmaya devam edecek. „

—Mark Twain

Helen Keller, 1890'dan itibaren konuşma dersleri almaya başlamıştı; ancak çok çabalaması, farklı kişilerle birlikte farklı teknikler deneyerek çalışmasına rağmen konuşması, Anne Sullivan ve birkaç yakınının anlayabileceği sesler çıkarmak seviyesine gelebildi.

Helen Massachusetts'da körler okulunda, New York'ta sağırlar okulunda okuduktan sonra eğitimini Massachusetts'da, Anne Sullivan'la birlikte 1896'da gittiği Cambridge School for Young Ladies adlı okulda sürdürdü. 1900'de ise günümüzde Harvard Üniversitesi ile birleşmiş olan, kadınların devam ettiği Radcliffe Collegeadlı yüksek öğrenim kurumuna devam etti. Eğitimi boyunca ve yaşamının geri kalanında yanında Anne Sullivan vardı. Bu okuldaki zorlu çalışma, Anne Sullivan'ın gözlerinin daha da bozulmasına yol açmıştı. Helen, 1904 yılında mezun olduğunda lisans derecesi alan ilk kör-sağır kimse ünvanını kazandı. Resmi eğitimi burada bitse de hayatı boyunca pek çok üniversiteden onursal doktora derecesi aldı.

Üniversite eğitimi sırasında Helen, hayat hikâyesini kaleme aldı. Hem normal, hem braille daktilosu ile yazdığı bu kitabı 1903'te yayımladı. Başlangıçta çok satılmasa da "Hayatımın Öyküsü" adlı bu kitap, sonradan bir klasik halini aldı. Kitaplarının en popüleri olan Hayatımın Öyküsü, 50 dile çevrildi.kili, bu ilk kitabın yayımlanmasını sağlayan tanınmış sosyalist eleştirmen John Albert Macy ile çok iyi dost oldu. 1905'te John Albert Macy ile evlenen Anne, Anne Sullivan Macy adını aldı. Evlilik, öğrenci-öğretmen ilişkisini fazla değiştirmedi. Helen artık Macy çifti ile birlikte Massachusetts'da yaşamaya başladı. Helen Keller, bu dönemde çevresindeki dünyayı nasıl algıladığını anlatan "Yaşadığım Dünya" adlı kitabını yazdı. Sosyalist düşünce ile tanışması da aynı dönemde John Macy sayesinde oldu ve 1909'da Massachusetts Sosyalist Partisi'e üye oldu. 1913'te sosyalizm hakkındaki makalelerini "Karanlığın İçinden" adlı kitabında topladı ve siyasi eğilimi böylece herkes tarafından öğrenildi.

Helen ve Anne takip eden yılları dünyayı gezip konuşmalar yaparak geçirdiler. Deneyimleri ve inançları hakkındaki konuşmaları, kalabalıkları çok etkilemekte idi. Konuşmalarda, Helen'in sözlerini Anne sözcük sözcük açıklıyor ve sonra soru-cevap kısmına geçiliyordu. Geçimlerini bu konuşmalar ile sağlamakta idiler ancak 1918'ten itibaren talep azalınca, bir vodvil sergilemeye başladılar. Helen'in ilk defa "su" sözcüğünü anladığı anı gösteren bu gösteri çok ilgi çekti. Hollywood'dan film yapma teklifi gelince hemen kabul ettiler ve Hellen'in hayatını anlatan bir film çekildi. Ancak Helen, 1919'da yapılan bu filmi hiç beğenmedi ve film beklenen maddi kazancı da getirmedi. Helen ve Anne vodvil turneleri ile hayatlarını kazanmaya devam ettiler.

1918'de üçlü New York'a yerleşti. Turneler devam etmekteydi ve kazandıkları hatırı sayılır miktarda para Amerikan Görme Engelliler Vakfı'na gelir olmaktaydı. Helen Keller, toplanan bağışlarla kör insanların ailelerinin yaşam koşullarını iyileştirmeye büyük katkıda bulundu.

1921'de Helen'in annesi Kate hayatını kaybedince tek yardımcısı olarak Anne kalmıştı. Ne var ki o da aynı yıl hastalandı ve 1922'de yaşadığı bronşit yüzünden sadece fısıldayarak konuşabilir hale geldi. Böylece Helen, sahnede yalnız kaldı. 1914'te onlarla sekreter olarak çalışmaya başlayan Polly Thomson, Anne'nin rolünü üstlenince bu güçlük aşıldı ve şovları yoluyla vakıf için kaynak sağlama işi sürdü. 1931'de İngiltere Kral ve Kraliçesi ile de tanıştılar.

Bu yıllarda Anne Sullivan'ın sağlığı gittikçe kötüleşmekte idi. 1914'ten beri ayrı yaşıyor olmalarına rağmen 1932'de John Macy'nin hayatını kaybetmesi onu daha da sarstı ve 1936'da yaşamını yitirdi. Anne Sullivan'ın ölümünden sonra Helen, Polly ile beraber Connecticut'a yerleşti. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Helen ve Poly, çalışmalarını sadece Amerikalı görme engelliler için değil, tüm dünyadaki görme engelliler için sürdürdüler; Japonya, Avustralya, Güney Amerika, Avrupa veAfrika'ya gittiler. Onlar uzaklardayken evlerinde çıkan bir yangın, Helen'in üzerinde çalışmakta olduğu son kitabı "Öğretmen"'i yok etmişti. Bu kitapta Helen, Anne Sullivan'ı anlatmaktaydı.

Helen Keller

1953 yıllında Helen Keller'in hayatı hakkında bir belgesel film yapıldı. "The Unconquered" adıyla çekilen film, daha sonra "Helen Keller in Her Story" adını aldı ve 1955 yılında "En İyi Uzun Metrajlı Film" dalında Oscar ödülü kazandı[1]. Helen, bu filmden sonra yeniden kitabı "Öğretmen" üzerinde çalışmaya başladı ve 1955'te yayımladı.

Polly Thompson, 1957'de geçirdiği kalp kirizinin ardından tam olarak iyileşemeyerek 1960 yılında hayatını yitirdi. Külleri, Washington DC'de Anne Sullivan'ın mezarının yanına gömüldü. Son yıllarında Polly'e bakan hemşire Winnie Corbally, Helen'in yardımcılığı görevini üstlendi.

1957'de Mucize İşçi adlı drama ilk defa gösterildi. Çocuk Helen'le iletişim kurmayı başaran Anne Sullivan'ı anlatan bu drama ilk önce ABD'de bir televizyon oyunu olarak sergilendi. 1959'da bir Broadway oyunu olarak yeniden yazıldı ve iki yıl boyunca çok ilgi çekti. 1962'de kendisi hakkında biyografik bir film olan The Miracle Worker çekildi. Bu filmde Anne'yi (Anne Bancroft) ve Hellen'i (Patty Duke) canlandıran oyuncular Oscar kazandı.

Ölümü

1961'de ilk kalp krizini yaşayan Helen, sosyal yaşamdan uzaklaştı. Katıldığı son etkinlik Washington, DC'deki Lions toplantısı oldu. Washington'a bu gidişinde Başkan Kennedy tarafından da Beyaz Saray'da ağırlandı.

Sosyal hayattan uzaklaşsa da Helen Keller unutulmamıştı ve 1964'te ulusun en büyük sivil madalyası olan Özgürlük Madalyası'nı Başkan Johnson'dan aldı. 1 Haziran 1968'de uykusunda iken hayatını kaybetti. Külleri Anne Sullivan ve Polly Thomson'ın yanına gömüldü.

Helen Keller Kitapları - Eserleri

  • Her Şey Su İle Başladı
  • Hayat Hikayem
  • The Story of My Life
  • The World I Live In
  • Three Days to See

Helen Keller Alıntıları - Sözleri

  • Danışman: Dünya’da kaç okyanus var? Michelle: Benim için her su damlası bir okyanustur. (The Story of My Life)
  • "Özgün olmanın hiçbir yolu yoktur, özgün doğmadığınız sürece," der Stevenson (Hayat Hikayem)
  • Çiçeği, kökü ve çiçeğin sapını tanımlamak, çiçeğin büyümesini öğrenmek mümkün ama sabah çiğinde yıkanmış taze bir çiçeğin kokusunu sevmek öğrenilemez. (Hayat Hikayem)
  • Her öğretmen öğrencisini sınıfa sokabilir ama her öğretmen öğrencisine öğretemez. Öğrenci, öğrenmenin olağanüstü gücünün kendi elinde olduğunun ayrımına varmazsa, zevk içinde öğrenmeye de gayret etmez. Öğrenci öğrenmenin zaferini hissetmelidir ki ders kitaplarının sıkıcı tekrarına cesaretle göğüs gerebilsin. (Hayat Hikayem)
  • Tanrı’nın her kulunu sevebildiğin kadar sev. İyiliğin getirdikleri, kötülüğün getirdiklerinden çoktur, bunu unutma. İşte o zaman cennetin anahtarı elindedir. (Hayat Hikayem)
  • Bir çocuğa herhangi bir öğretmen ders verebilir ama her öğretmen gerçekten öğretemez. (Hayat Hikayem)
  • If I had made a man, I should certainly have put the brain and soul in his fingertips. (The World I Live In)
  • Nasıl ki yumuşakçaların sulardan emdikleri özler sırtlarındaki sert kabuklara dönüşüyorsa, insanın bir araya getirdiği bilgi parçacıkları da benzer bir değişime maruz kalıyor ve inci gibi parlayan bilgilere dönüşüyordu. (Hayat Hikayem)
  • Hayattaki en güzel şeyler gözle görülmez veya dokunulmaz. Onları kalpte hissetmek gerekir... (The World I Live In)
  • “Fakat o görüşmenin karanlıktan aydınlığa,yalıtılmış bir hayattan arkadaşlığa,beraberliğe,bilgiye ve sevgiye açılan bir kapı olduğunu bilmiyordum.” (Hayat Hikayem)
  • “Bayan Sullivan ile kuyunun yanındaki hanımelleri ile kaplı eve doğru yürüdük. Birisi su çekiyordu ve öğretmenim elimi soğuk suyun altına tuttu. Elimin biri suyun altındayken, diğer elimin avucuna yavaşça sonra hızlı bir şekilde SU yazdı. Bütün dikkatimi parmaklarının hareketine vererek, kıpırdamadan durdum. Artık S-U işaretinin elimin üzerinden akan soğuk ve harikulade bir şey olduğunu biliyordum. O yaşayan sözcük ruhumu uyandırdı. Ona ışık, umut, neşe ve özgürlük verdi!...” #HerŞeySUileBaşladı (Her Şey Su İle Başladı)
  • When I learned the meaning of "I” and “me” and found that I was something, I began to think. Then consciousness first existed for me. Thus it was not the sense of touch that brought me knowledge. It was the awakening of my soul that first rendered my senses their value, their cognizance of objects, names, qualities, and properties. Thought made me conscious of love, joy, and all the emotions. (The World I Live In)
  • “Tanıştığım kişilerin elleri benim için birer karakter aynasıdır. Bazı eller küstahtır, bazıları mutsuz; onların soğuk parmaklarına dokunduğunuzda kuzey fırtınalarına dokunmuş gibi olursunuz. Bazı ellerse içinde güneşi saklar...” (Her Şey Su İle Başladı)
  • “Başka insanlardan farklı olduğumu ne zaman anladım,hatırlamıyorum.” (Hayat Hikayem)
  • Doğruydu, hala engeller vardı önümde, fakat bu engeller zamanla ortadan kaldırılabilirdi. (Hayat Hikayem)
  • Küçükken, okumasını öğrenmeden çok önce dünyadaki her varlığın mutlu olduğuna inanmıştım. Büyük ıztırapların var olduğunu öğrendiğim zaman çok üzülmüştüm fakat şimdi de günler geçtikçe sabırlı ve cesur olmanın anlamını iyice anlayabiliyorum. İnsanın dünyadan zevk alabilmesi için, cesur olması ve beklemesini bilmesi gerekiyor. (Her Şey Su İle Başladı)
  • İnsana kitaplar kadar hiçbir kimse arkadaşlık edemez. Bu, bir gerçek. (Her Şey Su İle Başladı)
  • “Başkalarının gözlerindeki ışık benim güneşim, Kulaklarındaki müzik senfonim, ve dudaklarındaki gülümseme mutluluğum. Bilgi; sevgidir, ışıktır ve görmektir..” Helen KELLER Bakan körler, işiten sağırlar ve konuşan dilsizlerle dolu olan bu dünyada, o gören bir kör, duyan bir sağır ve kendini ifade edebilen bir dilsizdi... (Her Şey Su İle Başladı)
  • “Kör olmaktan daha kötü olan tek şey, görebilip de, görüşü olmamaktır...” (Her Şey Su İle Başladı)
  • I sympathized with plants when the flowers were picked, because I thought it hurt them, and that they grieved for their lost blossoms. It was two years before I could be made to believe that my dogs did not understand what I said, and I always apologized to them when I ran into or stepped on them. (The World I Live In)