Her Gün Biraz Daha Yakın - Irvin D. Yalom Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Her Gün Biraz Daha Yakın kimin eseri? Her Gün Biraz Daha Yakın kitabının yazarı kimdir? Her Gün Biraz Daha Yakın konusu ve anafikri nedir? Her Gün Biraz Daha Yakın kitabı ne anlatıyor? Her Gün Biraz Daha Yakın kitabının yazarı Irvin D. Yalom kimdir? İşte Her Gün Biraz Daha Yakın kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Irvin D. Yalom

Çevirmen: Zeliha Babayiğit

Orijinal Adı: Everyday Gets A Little Closer

Yayın Evi: Kabalcı Yayınevi

İSBN: 9789757942818

Sayfa Sayısı: 319

Her Gün Biraz Daha Yakın Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Genç, yetenekli yazar Ginny Elkin ile psikiyatr Irvin Yalom özel seanslara başlarlar ve seanslara dair ayrı ayrı günlükler tutmaya karar verirler. Böylece, psikiyatr ve hasta ilişkisinin nasıl bıçak sırtında geliştiği gözler önüne seren ilk kitap ortaya çıkar. Özel izlenimlerin kaydı, yavaş yavaş iki insanın güç ve güçsüzlüklerini sergiledikleri bir sahneye dönüşür. Bir başkasının terapi seansında bulunmanın nasıl bir şey olduğunu ya da psikoterapinin, ne derece başarılı olduğunu merak eden herkes için ufak açıcı bir çalışma. Şu anda terapi görmekte olan bir kimse için, belki de pek rahatlatıcı olmayacaktır bu kitap, çünkü her şeyi iki tarafın da bakış açısıyla anlatıyor. Fakat terapide, masanın önünde ve arkasında olmak arasındaki farkı merak eden entellektüel akıl için, Ginny'nin kendisi hakkında giderek daha bilinçli hale geldiğini görmek öğretici olabilir. Her Gün Biraz Daha Yakın, zorlayıcı ama, bu çabaya fazlasıyla değen bir okuma sunuyor.

Her Gün Biraz Daha Yakın Alıntıları - Sözleri

  • "Aşk konusunu açtığımız zaman ne kadar uzakta olduğumu fark ettim. Çünkü yeniden kolayca incinebileceğimi hissettim."
  • Eğer söyleyecek iyi bir şeyin yoksa hiçbir şey söyleme...
  • Ağlamak bir yere götürmese de en azından bir şey yapmaktır ve bildiğiniz gibi ben ağlamaya eğilimliyim.
  • "Tek bir hayatı vardı, hepsi buydu. Erteleme bileti yoktu. Kendini daha iyi hissettiğinde tekrarlanmayacaktı ömrü. Şu anda bu hayatın içindesin. Ve başka bir zamana erteleyemezsin bu hayatı."
  • “Beni gerçekten tanımıyorlar; kimse içimdeki boşluğu göremiyor."
  • Gerçek balık çok daha aşağılardayken biz küçük bir yemi tırtıklayıp duruyoruz.
  • ...hayatlarımız üzerinde çalışma sözüyle her şeyi erteliyorum.
  • Ve eğer şu anda hayat bana uyacaksa dışarı çıkıp yaşamam gerekiyor, beklemem değil.
  • hayat çok kısa, sevmediklerinize sevmediğinizi söyleyin.
  • Hayatımın bir günü daha gitti ve ben sinirlerimi yıpratmaktan başka bir şey yapmadım.
  • Uzun yılar önce ben kendimi terk ettiğim için insanların beni terk etmesinden korkuyorum. Bu yüzden yalnız olduğumda orada başka kimse olmuyor.
  • Ben gördüğüm şeyim, diğerlerinin bende gördüğü şey değil, kendi gördüğüm şeyim.
  • "Beni gerçekten tanımıyorlar; kimse içimdeki boşluğu göremiyor."
  • Birisi için kötü bir şey hissetmektense hiçbir şey hissetmemeyi tercih ederim . Hükmü ve her şeyi askıya alırım.

Her Gün Biraz Daha Yakın İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İki kere anlatılan bir terapi: Kitabı henüz bitirdim ve hemen düşüncelerimi aktarmaya koyuldum. Aklımdan geçen onca düşünce arasında en belirgini şu: Yalom'un alışveriş listesini ele geçirsem, onu bile büyük bir zevkle okuyabilirim. Kitabın konusunu duyduğumda heyecanlandığımı, hemen alıp başlamak istediğimi hatırlıyorum. Bu hiç duymadığım konsepte sahip bir kitap. Daha önceleri terapi hikayelerini anlatan birçok psikoterapist gördüm ancak hasta ile terapistin, aynı terapiyi resmettikleri bir çalışma hiç duymamıştım. Terapi hakkında izlenimlerinde ortak yanlar da var, farklar da. Aralarındaki fark her gün biraz daha kapanıyor. İkisinin terapiye dair gözlemleri, önem verdikleri noktalar, algılama biçimleri… Her gün biraz daha yakın. Ginny, hayata yenik düşmüş, kendini hiçe sayan, küçük gören, çoğu terapist tarafından umutsuz vaka olarak nitelendirilen ve derdine deva bulamayan bir hasta. Yalom ise multi-disipliner bilgiler ile donatılmış müthiş bir bilge. Öyle ki Heidegger gibi okuması ve anlaması çok güç olan felsefecileri, birçok alandan kuramları anlamış, repertuarına katmış, yazılarında ve terapilerinde bunlardan faydalanmıştır. Ama sadece bu değil onu özel kılan. O bilgilerden çok daha yüce bir şeye sahip. Bilgilerini nasıl işlemesi gerektiğini bilen muhteşem bir kavrayışa, bilgileri aşan ve onlara hüküm süren kudretli bir akla, sınırları aşıp insiyatif kullanırken doğru olanı yapmasını sağlayan sezgisel bir yeteneğe ve neredeyse başkalık deneyimi yaşayabileceği bir empati gücüne sahip. Ginny ile birlikte yaptıkları uzun bir başarısız grup terapisi sonrası, bireysel terapi kararı alırlar. Yalom, Ginny'nin istediği bu terapiyi yapmak için, birkaç farklı sebepten ötürü Ginny'e her seans sonrası kendisiyle birlikte rapor yazması şartı koşar. Ginny'nin kabulüyle birlikte uzun ve çetrefilli bir terapi süreci başlamış olur. Yalom'un raporlarında kendini tamamen açması, asla söylenmemesi gerekenleri bile göstermesi beni hayrete düşürdü. Ginny'nin gözünde tanrılaşan Yalom, bu algının yıkılması için zayıflıklarını raporlarında açık eder. Yapmaması gerekenleri yaptığı da olur, Ginny'nin kendini hor gören biri olmaktan ve başkaları için yaşamaktan vazgeçmesi için her hamleyi sabırla dener. Bütün bu hamlelerin rastgele olmadığını, sonsözdeki teorik-teknik-pratik açıklamalarında görüyor ve hayran oluyoruz. Son terapi ve sonsözlerdeki yazılarında içime bir hüzün çökmedi diyemem. Ama Yalom'un da dediği gibi bu terapi artık ölümsüzleşti. Ginny'nin kim olduğunu bilmiyoruz. 1974 senesinde sonsözlerinin yazıldığını ve o zamanlar Ginny'nin 25 yaşında olduğunu düşünürsek… Şuanda 72 yaşında olmalı. Kim bilir, arada kitapçılarda sahte ismiyle yazılmış bu kitabı görüyor ve nasıl tuhaf duygular içine giriyordur. Bu eserin yazılması için muhteşem bir destek gösteren Irvin Yalom'un eşi ve kitabın editörü Marilyn Yalom ise artık aramızda yok. "Psikoterapi 'sanatının' benim için iki anlamı var: terapinin uygulanmasının, bilimsel ilkelerden çıkarılamayan sezgisel yetilerin kullanımını gerektirdiği "sanat" ve objektif analizi aşan kendi gerçeğini yerleştirdiği Keast'çi anlamda 'sanat'. Gerçek, Ginny ve benim yaşadığım güzelliktir. Birbirimizi tanıdık, birbirimize dokunduk ve kolayca elde edilemeyen mükemmel anıları paylaştık." - Irvın Yalom, 1 Mart 1974 Tam şu anda, kitaplığımın vazgeçilmezi, artık 90'ında olan ve hala üretken, hala bize bir şeyler katan Irvin Yalom'a sevgi ve saygı hisleriyle doluyum. Keyifli okumalar. (Ahmet Haşim Delibaş)

Herkese Merhaba☆ ♡ Irvın Yalom daha lise sıralarındayken tanıştığım ve kalemine hayran kaldığım bir düşünürdü. Psikoloji Danışma Rehberliği hocamız tanıtım amaçlı sınıfları gezerken kendisini keşfe çıkarken bana bir kitap vermesini rica etmiştim. Felsefi ve o dönemde oldukça bana ağır gelen bir kitap vermesiyle bu yazarla tanışıklığım başlamış bulunmuştu. ☆ Spoi vermeden olmaz şimdi! ☆ Psikoterapist olan yazar ve hastası Ginny ile olan aşılmaz,anlaşılmaz ilişkileri her hafta olağan biçimde devam etmiştir. Ginny bir çok terapi başlatmasıyla birlikte son noktayı Irvın Yalom'un koltuğunda derdini anlatırken bulmuştur. ☆ Yazarımız ile hastamız karşılıklı anlaşmaya giderek günlük tutmaya başlarlar. Günlük geçirilen terapi seanslarından aldıkları ve anladıkları karar ve problemleri yazdıktan sonra birbirlerine okuturlar. İşin garip tarafı Irvın halledemediğini düşündüğü probleme karşı o gün Ginny gayet mutlu ve özgüveni yerinde bir şekilde seanstan ayrılmıştır. . Oldukça ketum, utangaç, sıkılgan olan Ginny aşamadığı problemleri ile Erkek arkadaşı ve kendisiyle ilgili psikolojik ve çocukluk travmalarını (En azından Irvın'ın testipitleri bunu öngörüyor) destek almakla sonlandırmayı ümit ediyor. ☆ Terapilerde doktor hasta ilişkileri tüm sırrıyla devam ederken Doktorun Ginny'e karşı olan duyguları ayrı bir konu olarak ele alınır. ☆ Terapiler sonladıktan sonra yazarın sonsöz'ü açıklayıcı ve mektuplardan daha iyi geldi bana. Kitabı okurken çok sıkıldım. Ginny oldukça sıkılgan ve ümitsiz oluşuyla beni diplere sürdü. Açıkçası beklediğim başarıda bir eser değil. En azından yazarın diğer kitaplarına nazaran bunu daha vasat gördüm. Yine de sizler sevgiyle okuyun.☆ ☆ (Kitap Hanım)

Hakkında okuduğum bazı kötü yorumlardan dolayı kütüphanemde duran bu kitabı yıllardır bir türlü okuyasım gelmiyordu. Bir şekilde beni sonunda kendisine çekti ve okuyabildim. Doktor ve hastasının terapi seanslarının raporu şeklinde ilerleyen kitap raporların uzun ve detaylı olmayışından ötürü (+hastanın terapiye cevap vermemekte direnmesi nedeniyle de) yer yer sıkıcı hale gelebiliyor. Psikolojiye ilgi duyan herkes kendinden bir şeyler bulabilir. Ayrıca insanların terapi seanslarına bakışını değiştirecek bir kitap olduğunu düşünüyorum. Özellikle Irwin Yalom'un sonsözü beni derinden etkiledi. Varoluşçu terapiye hep daha sıcaktım. Kitapla birlikte bazı şeyler daha net oturdu. Irwin Yalom'u seviyorum. Yazdığı her kitabı yenilikçi ve faydalı buluyorum. Yine de belki yazarla tanışma kitabı için "Nietzsche Ağladığında" daha makul bir seçim olabilir. (Melisa Parlak)

Kitabın Yazarı Irvin D. Yalom Kimdir?

Yahudi asıllı Amerikalı psikanalist, psikiyatrist, psikoterapist ve yazar.

Profesör unvanına sahip olan Yalom, Standford Üniversitesi'nden emekliye ayrılmış olup, alanında oldukça zengin bir yapıya sahip, bilimsel kitapların ve romanların sahibidir. Yalom, varoluşçu psikoterapinin en önemli yaşayan temsilcilerinden biridir. Aynı zamanda Uluslararası Sigmund Freud – Psikoterapi 2009 ödülünün de sahibidir.

Washington, DC'de dünyaya gelen Yalom'un Yahudi kökenli ailesi, I. Dünya Savaşı'nın bitmesinden kısa bir süre sonra Polonya sınırlarına yakın bir Rus kasabası olan Celtz'ten ABD'ye göç etmiştir.

ABD'nin en etkili psikanalistlerinden biri olarak kabul edilen Yalom'un, kendine akıl hocası olarak kabul ettiği kişi Jerome D. Frank'dı. Yalom, psikanalistler içinde sürekli olarak kritize edilen psikanalizin geliştirilmesinde öncülük yapmış ve aynı zamanda psikanalizdeki uzun ama etkileyici yeni rehabilitasyon yöntemleriyle insanın psikolojik rahatsızlıklarını yeniden ve daha iyi anlamayı sağlarken, uyguladığı yöntemlere has içeriklerle dolu yazdığı romanlar onun edebiyat dünyasında da yer edinmesine yardımcı olmuştur.

Irvin David Yalom, toplum bilimci ve yazar Marily Yalom ile evlidir. Bu evlilikten dört çocukları olmuştur. Kaliforniya, Palo Alto'da yaşamaktadır. Yazdıklarında kullandığı genel metafor psikanalitiktir ve felsefeyle de iç içedir. Grup terapilerinde uyguladığı varoluşçu yöntem, klasik bir yöntem olsa da Yalom, bunun günümüz psikanalizinde deforme olmasını engelleyen çok daha sonuç alıcı bulgularla devam ettirmiştir.

Irvin D. Yalom Kitapları - Eserleri

  • Nietzsche Ağladığında
  • Spinoza Problemi
  • Divan
  • Her Gün Biraz Daha Yakın
  • Bağışlanan Terapi
  • Aşkın Celladı ve Diğer Psikoterapi Öyküleri

  • Bugünü Yaşama Arzusu
  • Annem ve Hayatın Anlamı
  • Güneşe Bakmak Ölümle Yüzleşmek
  • Varoluşçu Psikoterapi
  • Depresyon Terapisi
  • Günübirlik Hayatlar
  • Anksiyete Terapisi

  • Okul-Çağı Çocuklarının Terapisi
  • Ergen Terapisi
  • Okul-Öncesi Çocuklarının Terapisi
  • Evlilik Terapisi
  • Yeme Bozuklukları Terapisi
  • Alkolizm Terapisi
  • Cinsel Terapi

  • Grup Psikoterapisinin Teori ve Pratiği
  • Kısa Süreli Grup Terapileri
  • Ölüm Korkusunu Yenmek
  • Şizofreni Terapisi
  • Psikoterapi Seti
  • Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Terapisi
  • Din ve Psikiyatri

  • Bir Psikiyatristin Anıları
  • Yalom Seçkisi
  • Psixoterapiya Vergisi
  • Çocuk Terapisi
  • Çift Terapisi
  • A Matter of Death and Life

Irvin D. Yalom Alıntıları - Sözleri

  • "Bir sürü soru soruyorsun, ama tek bir cevabı var: Kendi başıma yaptım." (Ölüm Korkusunu Yenmek)
  • Hepimiz aynı korkuyla, ölümlülük yarasıyla, varoluşun özündeki kurtla karşı karşıyayız. (Güneşe Bakmak Ölümle Yüzleşmek)
  • “Bir şeyin korkutucu, değersiz, arzu edilesi ya da beş para etmez olduğuna karar veren zihindir, dolayısıyla değiştirilmesi gereken şey sadece ve sadece zihindir. ” (Spinoza Problemi)
  • Ölmek hayatın bir parçası. Onu kaçırmak, o gerçekleşirken uyumak, hayatın büyük maceralarından birini kaçırmaktır. (Annem ve Hayatın Anlamı)
  • Çocukken tanıdığı insanlara benziyorlardı. Basit ama düşünceliydiler. Birbirleriyle mutlu ve huzurluydular. (Spinoza Problemi)
  • Öfkeliyim , çünkü buradaki herkesten daha iyiyim ve kimse bunu fark etmiyor. Daha zekiyim, daha hızlıyım, daha iyiyim ve lanet olsun kimse beni takdir etmiyor. (Varoluşçu Psikoterapi)

  • Bir daha hiç incinmemenin yolunu bulmuştum; eğer kimsenin benim için önemli olmasına izin vermezsem bir daha asla kayıp yaşamazdım. (Annem ve Hayatın Anlamı)
  • Hepimizinki günü birlik hayatlar; hatırlayanın, hatırlanandan farkı yok. Hepsi geçici. Hem anılar hem de onların nesnesi. Her şeyi unutmuş olacağın günler kapıda, her şeyin seni unutacağı günler yakın. Bil ki çok geçmeden hiç kimse ve hiçbir yerde olacaksın... ______ Marcus Aurelius Düşünceler (Günübirlik Hayatlar)
  • .... "Ölüm her zaman bir şok etkisi yaratır." ______ Gözünü açıp kapıyorsun ve bir bakıyorsun ki hayat bitmiş. İşte bu kadar. Saklanacak yer yok. Güvenlik diye bir şey yok. Geçicilik ... yaşam geçici ... Bunu biliyordum zaten ... Herkes bilmez mi? Ama üstüne pek düşünmemiştim. Düşünmek de istememiştim. .... Ölümün kalıcılığını düşünüyorum. Sonsuza kadar ölü olmayı düşünüyorum. Nedense bu düşünce, yani sonsuza kadar ölü olma düşüncesi, bir türlü aklımdan çıkmıyor. (Günübirlik Hayatlar)
  • Stresin hem bağışıklık sistemini hem de hormonal dengeyi etkileyerek hastalığa direnci azalttığına dair çok sayıda bulgu vardır. (Varoluşçu Psikoterapi)
  • Her insan kendisini diğer insanlardan daha çok sevdiği halde neden kendi fikrine diğer insanlarınkinden daha az önem verir? (Günübirlik Hayatlar)
  • "ilk gençlik yıllarında," der Schopenhauer, "önümüzdeki hayat üzerine düşünürken, tiyatro salonundaki yerini perde açılmadan önce almış, oyunun başlamasını sabırsızlıkla bekleyen, heyecanlı çocuklar gibiyizdir. İleride neler olup biteceğini bilmememiz düpedüz bir lütuftur. Şayet olacakları önceden görebilsek, o çocuklar gözümüze mahkum olmuş tutuklular gibi görünürdü; ölüme değil de hayata mahkum olmuş, ama hükümlerinin ne anlama geldiğinden o ana dek tamamen bihaber tutuklular gibi." (Din ve Psikiyatri)
  • Din ve kültür bazen insanları o kadar güçlü motive edebilir ki, bu, psikoterapistleri sadece şaşırtabilir. Bizler, olasılığı çok çok küçük hava felaketlerine ilişkin korkuları nedeniyle bizden yardım almaya gelenlerin en azından uçağa binmelerini sağlayacak, bu fobileri yok etme amaçlı yollar geliştirmeye çalışırken, adamlarını kesin bir ölüm için uçaklarına gönderen Kamikaze komutanlarına korkuyla karışık saygı duyarak bakıyoruz. Biz, bazı İslamcı liderlerin canlı bombalarına öldükleri anda cennete gideceklerine dair verdikleri motivasyonu, panik ataktan öleceğini düşünen agorofobikleri bir otobüse bindirmeye çalışırken sağlayamadığımız için de üzgünüz. (Anksiyete Terapisi)

  • “Sözünden dönmene ya da kendine olan güvenini yitirmene neden olabilecek hiçbir şeyi avantaj sayma.” ( Marcus Aurelius|Düşünceler) (Günübirlik Hayatlar)
  • 10 dakikalık içten gülüş ağrı kesici etki yapar (Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu Terapisi)
  • Gen çalışmaları doğuştan gelen farklılıkların anksiyete bozuklukları geliştirmedeki etkilerini kanıtlayabilirler, ancak öyle görünüyor ki genler ana nedenler olmaktan çok yatkınlığa neden olan faktörler olarak kalacaklar. (Anksiyete Terapisi)
  • Kâh dilden dökülür, kâh kalem yazar. En hazin sözler “Keşke” ile başlar. (Divan)
  • Ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır. (Nietzsche Ağladığında)
  • Dinlemek yaratıcı bir iştir, terapist zihni ölçerken çarpıtır.. (Annem ve Hayatın Anlamı)
  • 1.Kendim için yarattığım dünyayı sadece ben değiştirebilirim. 2. Değişmek tehlikeli değildir. 3. Gerçekten istediğim şeye ulaşmak için değişmek zorundayım . 4. Değişebilirim. Bunu yapabilirim. (Yalom Seçkisi)