Her Kuşun Eti Yenmez - Emin Çölaşan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Her Kuşun Eti Yenmez kimin eseri? Her Kuşun Eti Yenmez kitabının yazarı kimdir? Her Kuşun Eti Yenmez konusu ve anafikri nedir? Her Kuşun Eti Yenmez kitabı ne anlatıyor? Her Kuşun Eti Yenmez PDF indirme linki var mı? Her Kuşun Eti Yenmez kitabının yazarı Emin Çölaşan kimdir? İşte Her Kuşun Eti Yenmez kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Emin Çölaşan
Yayın Evi: Bilgi Yayınevi
İSBN: 9789752202702
Sayfa Sayısı: 272
Her Kuşun Eti Yenmez Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Okurken sadece Hürriyet’te değil, AKP döneminde medyanın büyük bölümünde yaşanan akıl almaz değişikliği, gazeteciliğin nasıl iktidar çizgisine çekildiğini, bazı büyük işadamı patronların ve onlardan emir alanların hükümetten nasıl korktuğunu göreceksiniz.
Her Kuşun Eti Yenmez Alıntıları - Sözleri
- "Milliyetçilik öyle olmuş ki, Türkçülük şeklinde alınmış ve bu ister istemez aksini de bazı insanların aklına getirmiştir. Mesela 'NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE' lafını tutup her yere yaza yaza, Türkiye aslında İLKEL bir hale dönmüştür... Bu laflar aslında Türkiye'nin bütün insanları İSLAM KARDEŞLİĞİ altında toplayan bütünlüğünü tehdit eder anlama gelmistir"
- Aydın Doğan, kendisine ait yedi gazete ve televizyon kanalları ile Tayyip'i eleştirmekten hep korkardı. Kalfası ve sağ kolu Ertuğrul Özkök eliyle pembe tablolar üretir, her açıdan AKP'ye destek verirdi. Ya doğrudan ya da olanları görmezden gelerek... Bunlar durup dururken kapışınca Bay Patron basın özgürlüğünden, iktidarın kendilerine hep baskı yaptığından falan dem vurmaya başladı. Bir komedi oynanıyordu. Peki niçin kapışmışlardı? Çünkü Aydın Doğan gazeteleri Almanya'daki Deniz Feneri vurgununu kazara manşetten vermişler ve Tayyip'i kızdırmışlardı. Aralarındaki altı yıllık dostluk ve barışı, sinirlerine hâkim olamayan Tayyip bozmuştu.
- Bay Başbakan Doğan grubunun hakkını sakın inkar etmesin, günaha girip çarpılır. Makam koltuğunda rahatça oturuyorsa, bugüne kadar dikensiz gül bahçesinde yaratılan yapay pembe cennetlerde yaşatıldıysa, iktidarının üzerine gelinmediyse, bunu ilk sırada Aydın Doğan-Ertuğrul Özkök ikilisine borçludur.
- Herkes beni seviyor mu? Hayır, tabii ki sevmeyenler de var; Kürtçüsü, PKK'lısı, şeriatçısı, yobazı, hırsızı, benim o yazdığım binlerce yazıda tekerine çomak soktuğum üçkağıtçılar, dümenciler, siyasetçiler ve bürokratlar tabii ki sevmeyecek beni. Zaten onlar seni seviyorsa, sempati duyuyorsa, o zaman bil ki gazeteciliğinde bir yanlışlık var.
- Recep Tayyip kendi üzerinde otorite kabul etmeyen biridir. Bay Abdullah Gül şimdi onun üstü olmuştur. Üstelik yabancı dil bilmektedir. Özellikle yabancı konukların olduğu ortamları düşünün... Abdullah Bey İngilizce konuşuyor ve aynı yerde Recep Tayyip konuşulanları anlamıyor ve tercüman kullanıyor. Bu basit ortamda bile komplekse kapılmaması mümkün değildir. Karılarının birbirlerinden hiç hoşlanmadığı, hatta konuşmadıkları, kendilerine en yakın kişiler tarafından bizzat bana bile anlatıldı. Bunu duymayan da zaten kalmadı.
- Aydın Doğan edindiği servet sayesinde görsel ve yazılı basında tekel oluşturmuş ve devletin petrol dağıtım ve satım kuruluşunu (POAŞ) alabilmiştir. Sanayici değil, pek çok sanayi kuruluşunun sahibi. Gazeteci değil, pek çok gazetenin sahibi. Petrolü görse tanımaz fakat devletin petrol kuruluşunu ele geçirmiş durumda. Tekelleşmenin bu denli sınırsız olduğu serbest piyasa ekonomisinin bir benzeri, başka bir ülkede görülemez. Ülkemizde görsel ve yazılı basını denetime alan ve uluslararası tekelci sermaye ile bütünleşen medya patronlarının tüm emekçileri, elbette tehdit altındadır.
- Şu gün, şu son yıllar itibarıyla Türkiye'de artık sağ-sol kavramı kalmamıştır. Birincisi, Türkiye'de ülkeyi bölmeye götüren akımlar vardır. İki, şeriat düzenine götüren akımlar vardır, üç benim de temsilcisi olduğum, içinde olduğum ulusalcı akımlar vardır.
- AKP gelene kadar Türkiye'de, bakın altını çizerek söylüyorum; normal gazetecilik koşulları geçerliydi. Hemen herkes, özgürce yazardı. Sansür, makaslama diye bir şey yoktu, çok istisnai bir hadiseydi. Otosansür yoktu. İnsanlar istediği gibi yazardı. Muhabirler haberlerini yazardı; ha onlardan kullanılanı olurdu, kullanılmayanı olurdu ama 'Aman iktidarı kızdırmayalım' diye o çocukların haberleri çöpe atılmazdı, köşe yazarları da özgürce yazardı. Niye? Genelde koalisyon hükümetleri vardı. Patronlar koalisyon ortaklarından biriyle kapışsa, ortaklardan diğeriyle arayı iyi tutarlardı ve böylece hiçbir sorun yaşamadan medya işlevini sürdürürdü.
- Bizim gibi bazıları baş eğmezken, bazıları da ikbali yağcılıkta buluyordu. Türk medyasında her çeşit insan vardı.
- Ben Hürriyet'ten kovulduktan sonra "Başbakanlık çevresi", Tayyip'in en yakınlarından biri Karamehmet grubuna telefon etmiş ve "Bu adamı almayı sakın haa düşünmeyin, sonra aramızda sorun çıkar ve bunun zararını siz görürsünüz" demişti. Bu "rica" daha sonra sözlü olarak bir kez daha yinelenmişti.
Her Kuşun Eti Yenmez İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Dikkat spoiler içerir. Gazeteci yazardan yine güzel bir araştırma eseri ve otobiyografi. Kitap, yazarın 2007 Ağustos'unda 22 yıl boyunca çalıştığı Hürriyet gazetesinden kovulması ile başlıyor. Bu duruma sessiz kalmayan ve kovulmasının detaylarını anlattığı Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi adlı kitabını yazma süreci anlatılıyor. Bilgi Yayınevi binasında kendisine ayrılan yerde kitabı yazması, ART TV bünyesinde Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay ile yaptığı televizyon programı, 1.5 ay içerisinde kitabı çıkarması ve satış rekorları kırması anlatılıyor. Bu arada Sözcü gazetesinin ondan izin alarak eski yazılarını yayınlaması ve tirajının birden artması, halktan gelen sevgi dolu mesajlar, herhangi bir yerde yazı yazmamasına rağmen en iyi köşe yazarı ödülü alması gibi konulara yer veriliyor. Turgay Ciner ve Fatih Altaylı'nın yeni bir gazete kurup onu da transfer etmek istemesi, Ergenekon operasyonları ve Balbay' İn gözaltına alınması, çeşitli İnternet sitelerinde yazdığı yazılar ve söyleşiler, Bekir Coşkun'un her anlamda ona destek olması, Aydın Doğan'ı kitap yüzünden onu mahkemeye vermesi gibi konular anlatılıyor. Ertuğrul Özkök'ün yazarı kovduktan sonra onun yerine muhalif yazılar yazması, Levent Kırca'nın kitabı tiyatro oyunu yapmak istemesi ancak sonrasında baskılardan dolayı vazgeçmek zorunda kalması, neredeyse 20 yıl sonra kitabı için ilk kez imza gününe gitmesi ve karşılaştığı sevgi seli gibi konulara da yer veriliyor. Basındaki kokuşmuşluğu ilk elden anlattığı için dikkat çeken bir kitap. (Serdar Poirot)
Emin Çölaşan'ın bu kitabı, "Kovulduk Ey Halkım unutma bizi" kitabının devamı niteliğinde. O kitap, çok etkileyici iken bu kitap, çok sayıda tekrara yer verildiği için kanaatimce "heder" olmuş. (Ahmet KARAKUZULU)
Zaman zaman tekrara düşse de ülkede olan biteni yani tahmin ettiklerimizi bizzat yaşayan biri olarak otobiyografik tarzda yazıya dökülmüş bir eser. Bir çırpıda okudum. İyi okumalar dilerim. (Hayatı Türk filmlerindeki gibi sanan adam)
Her Kuşun Eti Yenmez PDF indirme linki var mı?
Emin Çölaşan - Her Kuşun Eti Yenmez kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Her Kuşun Eti Yenmez PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Emin Çölaşan Kimdir?
Mustafa Emin Çölaşan, (d. 14 Mart 1942, Ankara), Türk gazeteci ve yazar.
14 Mart 1942'de Ankara'da doğdu. Atatürk döneminin Adalet Bakanlarından Refik Şevket İnce'nin torunu, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nün ilk müdürlerinden Prof. Dr. Ümran Çölaşan'ın oğludur. Ortaokul ve liseyi TED Ankara Koleji'nde okudu. 1965'te ODTÜ İdari Bilimler Fakültesi'nden mezun oldu. Daha sonra sırasıyla Devlet Planlama Teşkilatı, Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve PETKİM'de çalıştı.
1972 ve 1974 yıllarında İcen Börtücene ile beraber hazırladığı araştırma çalışmalarıyla Milliyet gazetesinin düzenlediği Ali Naci Karacan Yazı Yarışması'nda üst üste iki yıl birincilik ödülünü kazandı. Gazeteciliğe 1977 yılında Milliyet gazetesinde başladı. 1985 yılında Hürriyet gazetesine geçti, 1989'da bu gazetede köşe yazarı oldu. 1994 yılında Kanal D'de haber spikeri olarak çalıştı. 1995 yılında haberi bıraktı. 2004 yılında Hürriyet'den ayrılıp Star gazetesinde Konuk Yazar olarak köşe yazarlığını yaptı ve Star gazetesinden ayrılıp Hürriyet gazetesine döndü. Emin Çölaşan'ın, Hürriyet gazetesindeki köşe yazarlığına 14 Ağustos 2007 tarihinde son verildi. 20 Ağustos 2007 tarhinde Tercüman gazetesinde Konuk Yazar olarak çalıştı. 26 Ağustos 2007 tarihinde Akşam gazetesinde Konuk Yazar olarak başladı. 30 Ağustos 2007 tarihinde Akşam gazetesinden ayrıldı. 11 Eylül 2007 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde Konuk Yazar olarak başladı. 20 Eylül 2007 tarihinde Cumhuriyet gazetesinden ayrıldı ve işsiz kaldı. Ayrılışının ardından Sözcü gazetesinde 2 yıl kadar Hürriyet'te yazdığı eski yazılarına yer verilen Çölaşan, 13 Ekim 2009'dan beri Sözcü'de başyazarlık yapmaktadır.
2007 Sertel Demokrasi Ödülü'ne layık görülmüştür.
Eserleri
24 Ocak Bir Dönemin Perde Arkası, 1983 - Dizi
12 Eylül Özal Ekonomisinin Perde Arkası, 1984 - Dizi
Yalçın'ı Kim Kurtaracak?, 1985
Yalçın Nereye Koşuyor, 1985
Banker Skandalı'nın Perde Arkası, 1985
İcraatın İçinden, 1986 - Röportaj
Önce İnsanım Sonra Gazeteci, 1987
Biz Kırk Kişiyiz Birbirimizi Biliriz, 1987 - Röportaj
Turgut Nereden Koşuyor?, Tekin Yayınevi, İstanbul, 1989
Bir Dönemin Yazıları 1988-1989, Tekin Yayınevi, 1990, ISBN 975-478-054-4
Turgut'un Serüveni, Tekin Yayınevi, İstanbul, 1993, ISBN 975-478-077-3
Sor Bakalım!, Tekin Yayınevi, İstanbul, 1993, ISBN 975-478-000-5 - Röportaj
Muhteşem İkili, Ümit Yayıncılık, Ankara, 1998, ISBN 975-7115-46-0
Ah Refah Vah Refah, Ümit Yayıncılık, Ankara, 1998, ISBN 975-7115-42-8
Tarihe Düşülen Notlar, Ümit Yayıncılık, Ankara, 2000, ISBN 975-7115-92-4
Unutulmayan Söyleşiler Tarihe Düşülen Notlar, 2006
Şu Benim Gazetecilik "Yaşadıklarım", Doğan Kitap, 2005, ISBN 975-293-284-3
Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi , Bilgi Yayınevi , 2007 ISBN 9752202375
Her Kuşun Eti Yenmez,Bilgi Yayınevi 2008 ISBN 975-22-0270-5
Sakıncalı Gazeteci, Bilgi Yayınevi 2009 ISBN 978-975-22-0299-3
Emin Çölaşan Kitapları - Eserleri
- Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi
- Turgut Nereden Koşuyor / Turgut’un Serüveni
- Şu Benim Gazetecilik ''Yaşadıklarım''
- Önce İnsanım Sonra Gazeteci
- Her Kuşun Eti Yenmez
- Turgut Nereden Koşuyor?
- Yalçın Nereye Koşuyor
- İyi ki Varsın Atatürk
- Unutulmayan Söyleşiler - Tarihe Düşülen Notlar
- Hay Aksi
- Onlar Bizi Hiç Aldatmadı Ki
- Sakıncalı Gazeteci
- Turgut'un Serüveni
- 12 Eylül
- 24 Ocak: Bir Dönemin Perde Arkası
- Muhafazakar Siyasetin B(Z)eka Sorunu
- Yalçın'ı Kim Kurtaracak?
- Biz Kırk Kişiyiz Birbirimizi Biliriz
- Sanık
- Sor Bakalım!..
- Banker Skandalının Perde Arkası
- İcraatın İçinden
- Bir Dönemin Yazıları
- Muhteşem İkili
- Ah Refah Vah Refah
Emin Çölaşan Alıntıları - Sözleri
- Bizim gibi bazıları baş eğmezken, bazıları da ikbali yağcılıkta buluyordu. Türk medyasında her çeşit insan vardı. (Her Kuşun Eti Yenmez)
- Emin Çölaşan- Sayın Demirel, Kıbrıs harekatı sırasında ve sonrasında epeyce yağma ve talan olduğunu hep duymuşuzdur. Hatta bunları Kıbrıs'ta da çok duydum. Biraz daha net bir cevap istirham etsem sizden. (İcraatın İçinden)
- Dünyada en kolay komünist olunan ülke Türkiye, en zor komünist olunan ülke ise Sovyetler Birliği'dir. (Bir Dönemin Yazıları)
- Ne acıdır, onlar Atatürk’ten hiç hoşlanmaz... Hatta bir bölümü nefret eder... Bazıları onun adını bile anmaktan korkar, protokol törenlerinde veya başka ortamlarda “Gazi Mustafa Kemal” diye geçiştirmekle yetinirler. Ellerinden gelse Atatürk’ü tarihimizden bir kalemde silecekler ama mümkün olmuyor ki!.. Türk milletinin gönlünde taht kurmuş, nice devrimler yapmış, ülkemizi yoktan var etmiş, bütün dünyanın saygınlığını kazanmış bir lider. Yani onu silmek bu iktidar kadrolarının gücünü ve yetkisini çook aşıyor... (Hay Aksi)
- Turgut Özal döneminde çok ağır yazılarla ANAP iktidarının ve Özal hanedanının üzerine gittim. Tümü belgeliydi. Türkiye'de hiç alışık olmadığımız olaylar yaşanıyor, ülkeyi yönetenlere gazetecilerin ve medyanın korkunç bir düzeyde yağcılık ve yalakalık yapması o günlerde başlıyordu. Günümüzün tohumları atılmıştı. (Şu Benim Gazetecilik ''Yaşadıklarım'')
- Turgut, ihtilal gecesi iyi uyudu. Aynı saatlerde Başbakan Demirel, CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit ve MSP Genel Başkanı Erbakan, askerler tarafından evlerinden alınıp götürülüyorlardı. Türkeş ise firar etmişti. (Turgut Nereden Koşuyor?)
- Devlet Bakanı Abdullah Tenekeci: "Zammı kabul etmeyen vatandaş çekip gidebilir." (Turgut Nereden Koşuyor?)
- Turgut Özal: Fiyat artışları Allah'ın takdiridir. (Hürriyet 13 Mart 1988) (Turgut Nereden Koşuyor?)
- Bir de şunu rica ediyorum ki, türkiye'mizin artık kargaşa dönemi yaşamaya tahammülü yoktur. Her şeyi ordudan beklememek gerekir. Ordunun da asli bir görevi vardır. Başın sıkıştıkça "gel ordu" demek yanlıştır. Orduya da yazıktır. Ben ortalığı habire pisleteceğim, gelecek ordu temizleyecek. Olmaz böyle şey. Artık asgari müştereklerde anlarsınlar da, vaktiyle AP ve CHP'nin düştüğü hatalara düşmesinler. Bakın İngiliz yazarı Herold Lamb ne diyor: "doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovmayın, dokuzkere elini öpün". İnsanlar dürüst eleştirilerle mükemmel olurlar. Ama derlerse ki "sen kim oluyorsun da bizi eleştiriyorsun?" Yoo, belki benim de 6 yaşında bir çocuktan öğreneceğim çok şey vardır. (İcraatın İçinden)
- Türkiye’nin bölünme tehlikesi falan asla yok. Dünyanın en güçlü güvenlik güçlerine, istihbarat örgütlerine sahibiz. Beka sorunu nereden geliyor, kimden geliyor? Bizi kimler hangi güçleriyle bölücekmiş? Bunlara adam gibi yanıt veren yok. Muhalefet partilerinden hangisi PKK ile işbirliği içerisinde? Elinizde hangi bilgi ve belgeler var? Kandil’den geldiği iddia edilen talimatlar nedir, hangi partiye nasıl geliyor? Açıklayın, o partinin ve o adayların üzerine biz de gidelim ve onları hep birlikte rezil edelim. Bu gibi yalanlarla Türk Milletini kandırmaya kalkışmak ayıptır, yakışık almaz ve tehlikeli bir oyundur. (Muhafazakar Siyasetin B(Z)eka Sorunu)
- Ne acıdır, onlar Atatürk’ten hiç hoşlanmaz... Hatta bir bölümü nefret eder... Bazıları onun adını bile anmaktan korkar, protokol törenlerinde veya başka ortamlarda “Gazi Mustafa Kemal” diye geçiştirmekle yetinirler. Ellerinden gelse Atatürk’ü tarihimizden bir kalemde silecekler ama mümkün olmuyor ki!.. Türk milletinin gönlünde taht kurmuş, nice devrimler yapmış, ülkemizi yoktan var etmiş, bütün dünyanın saygınlığını kazanmış bir lider. Yani onu silmek bu iktidar kadrolarının gücünü ve yetkisini çook aşıyor (Hay Aksi)
- -Peki efendim bu hükümet fakir fukarayı kalkındırmak için çalışmıyor mu yani? -İlahi Çölaşan. İlahi evladım. Güldürme şimdi beni. Kimin için çalışıyorlar ha? Bizde bir tabir vardır."önce can, sonra canan" derler. Bu da çok normal yani. Kurdukları şirketin ismi ne baksanıza yahu. "Baltutanlar Şirketi". Onun gerisini de ben söyleyeyim. Bal tutan parmağını yalar,iğne de bizim oramıza buramıza batar. Daha ne söyleyeyim? Arife tarif gerekir mi? (İcraatın İçinden)
- Recep Tayyip kendi üzerinde otorite kabul etmeyen biridir. Bay Abdullah Gül şimdi onun üstü olmuştur. Üstelik yabancı dil bilmektedir. Özellikle yabancı konukların olduğu ortamları düşünün... Abdullah Bey İngilizce konuşuyor ve aynı yerde Recep Tayyip konuşulanları anlamıyor ve tercüman kullanıyor. Bu basit ortamda bile komplekse kapılmaması mümkün değildir. Karılarının birbirlerinden hiç hoşlanmadığı, hatta konuşmadıkları, kendilerine en yakın kişiler tarafından bizzat bana bile anlatıldı. Bunu duymayan da zaten kalmadı. (Her Kuşun Eti Yenmez)
- Turgut'un biraderi Yusuf: "2000 yılında Almanya'yı geçeriz." (Turgut Nereden Koşuyor?)
- Herkes beni seviyor mu? Hayır, tabii ki sevmeyenler de var; Kürtçüsü, PKK'lısı, şeriatçısı, yobazı, hırsızı, benim o yazdığım binlerce yazıda tekerine çomak soktuğum üçkağıtçılar, dümenciler, siyasetçiler ve bürokratlar tabii ki sevmeyecek beni. Zaten onlar seni seviyorsa, sempati duyuyorsa, o zaman bil ki gazeteciliğinde bir yanlışlık var. (Her Kuşun Eti Yenmez)
- Mustafa Kemal'in memeleketi ulaşmak istediğimiz yer burasıydı.Emin Çölaşan artık yok..ne yapmalıyım bırakmalımıyım kürekleriBen bu güne kadar herşeyimi okurlarımla paylaştım şimdi soruyorum size Ne yapmalıyım? (Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi)
- Başımızdaki bu kapitülasyon belasını İsmet Paşa, 1923 yılında Lozan'da kaldırdı. Geçmişimizi bilmeyenler, tarihimizden haberi olmayanlar yıllardır İsmet İnönü'ye sövme yarışında. Dünya liderimiz bunların mutlaka farkındadır ama anlatacak zamana sahip değildir (Hay Aksi)
- HSKY’yı artık iyi biliyoruz. Hakim ve savcıların tüm atama, terfi, ceza işlerini yapan, Yargıtay ve Danıştay üyelerini seçen Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu. Son anayasa değişikliği ile burası -ve dolayısıyla yargının tümü- tamamen AKP’nin eline geçti. ... Yargının tüm yetkileri artık HSYK’nın ve dolayısıyla iktidarın elinde. Yargıya particilik bu yolla sokuldu. (Muhafazakar Siyasetin B(Z)eka Sorunu)
- Meclis Başkanlığı’ndan istifa edip bu çalışmalarınızı sonra yapsaydınız sorun olmayacaktı. Ama siz bir koltuğa iki karpuz sığdırmaya kalkıştınız. Şimdi hiç kuşkum yok, adına YSK denilen Yüksek Seçim Kurulu, bu konuda yapılan bütün haklı itirazları kafadan reddedecektir çünkü o kurul AKP’nin arka bahçesi olarak görev yapmaktadır. (Muhafazakar Siyasetin B(Z)eka Sorunu)
- Şu Suudi Arabistan'a, şu İran'a ve diğerlerine bakınca, Mustafa Kemal Atatürk'ün ne büyük adam olduğunu ve ne inanılmaz işler başardığını bir kez daha anlıyoruz. (Ah Refah Vah Refah)