Herkes Tek Başına Ölür - Hans Fallada Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Herkes Tek Başına Ölür kimin eseri? Herkes Tek Başına Ölür kitabının yazarı kimdir? Herkes Tek Başına Ölür konusu ve anafikri nedir? Herkes Tek Başına Ölür kitabı ne anlatıyor? Herkes Tek Başına Ölür PDF indirme linki var mı? Herkes Tek Başına Ölür kitabının yazarı Hans Fallada kimdir? İşte Herkes Tek Başına Ölür kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Hans Fallada

Çevirmen: Ahmet Arpad

Orijinal Adı: Jeder stirbt für sich allein, 1947

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9789752899070

Sayfa Sayısı: 608

Herkes Tek Başına Ölür Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Dünya klasiklerinin unutulmuş eserlerinden biri olan Herkes Tek Başına Ölür, ilk baskısından yaklaşık altmış yıl sonra tekrar okurlara kavuşarak hak ettiği ilgiyi görmeye başladı. Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya ve İsrailde yüzbinler satan, yirmiden fazla dile çevrilen ve çevrilmeye devam eden roman, şimdi Everest Yayınlarının dünya klasikleri dizisi kapsamında ilk defa Türkçede.

1940ların Berlininde, Quangel çifti sıradan sayılabilecek bir yaşam sürmektedir. Otto Quangel, fabrikadaki işine gidip gelmekte, Anna Quangel, Nazi Partisinin kadın kolundaki çalışmalarına devam etmektedir. Bir gün, cephedeki oğullarının ölüm haberini almalarıyla beyinlerinde bir kıvılcım çakar. Yalnızca iki kişi de olsalar, bu acımasız faşizme meydan okumaları gerektiğini fark ederler. Böylece Gestapo memurlarını, Hitler yanlısı komşularını, aile dostlarını ve daha nice Berlinliyi kapsayan bir kovalamacanın ortasında bulurlar kendilerini.

20. yüzyıl Alman edebiyatının en heyecan verici isimlerinden biri olan Hans Falladanın gerçek bir hikâyeden esinlenerek yazdığı ve ölümünden kısa bir süre önce tamamladığı Herkes Tek Başına Ölür, her kitaplıkta mutlaka bulunması gereken bir cilt.

"Herkes Tek Başına Ölür, sokaktaki insanı anlatıyor. Zorbalığa dayanan düzenler tarafından ezilen herkesin, ahlaki bir zorunluluk olarak,özgürlüğü ve insan haklarını korumak için elinden gelen her şeyi yapması gerektiğini savunuyor. Öte yandan, verilen ütopik mutlakiyet sözleriyle büyülenen kitlelerin, terörün egemenliğini nasıl kabullenip desteklediklerini ve böylece insani duygularını nasıl kaybettiklerini gösteriyor."Moris Farhi

"Nazilere karşı Alman başkaldırışıyla ilgili yazılan en güzel kitaplardan biri." 

Primo Levi

Herkes Tek Başına Ölür Alıntıları - Sözleri

  • "İnsanlar değişmedi, Bayan Rosenthal. Kötüler çoğaldı, diğerleri de korkaklaştı... Adalet denen şey ise hep aynı kalmıştır. Ümit ederim ikimiz de sonunda adaletin galip geleceği o günü görürüz!"
  • Erken ölmenin anlamı yok! Yaşamalı ve onların devrildiğini görmeliyiz!
  • “Durum ne kadar kötüleşirse o kadar iyidir. O zaman her şey daha çabuk sona erer!”
  • Sadece bir insanı kurtarmayı istemek yeterli değildir. Onun da kurtarılmayı istemesi gereklidir.
  • “Sadece bir insanı kurtarmayı istemek yeterli değildir. Onun da kurtarılmayı istemesi gereklidir.”
  • "(...) Cennete inandıkları için bu dünyada hiçbir şeyi değiştirmek istemiyorlar! Hep uyum, dalkavukluk, söyleneni yapmak ve sorumluluktan kaçmak! Ne de olsa öteki dünyada her şey güllük gülistanlık! Teşekkür ederim ama ben almayayım!"
  • Kendini toplum yaşamından çekmek bir kurtuluş değildi.
  • İkide bir sağa sola bağırmalarının arkasında günün birinde tepetaklak düşebilecekleri korkusu yatıyordu.
  • Mutsuz olacaksa kendi yapacaklarıyla mutsuz olsundu.
  • Sen daha gençsin, bütün bir yaşam seni bekliyor.
  • "Düşünceler özgürdür," dediler. Fakat bilmedikleri bir şey vardı. O da, bu devlette değil düşüncelerin, hiçbir şeyin özgür olmadığı idi!
  • Ben hiçbir şey bilmiyorum. Politikayla hiçbir zaman ilgilenmedim, ömrüm boyunca!
  • Duygular bile dört duvarın dışına çıkmamalıydı. Hayır!
  • "Kırılmayacak kadar çetin olan ceviz yoktur..." dedi. "Bir ceviz kıracağı hepsini kırar!"
  • “Sadece bir insanı kurtarmayı istemek yeterli değildir. Onun da kurtulmayı istemesi gereklidir.”

Herkes Tek Başına Ölür İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ve kitap, 3 günlük yolculuğumun ardından bitti. Dönemin Hitler Almanyasındaki manzarayı bütün gerçekliğiyle gözler önüne seren, kitapta bahsedildiği gibi neredeyse herkesin o korku ve şüphe ortamında birer paranoyak gibi yaşamak zorunda bırakıldığı bir zamanda, tıpkı o roman kahramanları gibi acılar çekeceğini bilmesine rağmen cesurca bu kitabı yazması benim hayalimi biraz aşıyor. Kaç gün etkisinde kalacağımı kestiremiyorum. (musa)

HER YÖNÜYLE HARİKA BİR KİTAP: Kitabı, bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine aldım ve okudum. Hacimli bir kitap olmasına rağmen hiç sıkmayan, akıcı, sade bir dili var. Olay örgüsü çok güzel kurgulanmış. Kendisini elden düşürmeyen kitaplardan biriydi benim için. OKUMANIZI KESİNLİKLE TAVSİYE EDERİM. (ilyssss)

Ne güzel kitaplar okuyorum ben böyle elbette pek çoğu sizlerin tavsiyesiyle.Işte bu harika kitabı ben de daha incelememin başında tavsiye ediyorum sizler icin. Herkes Tek Başına Ölür_Hans Fallada kaleminden Nazilere karşı Alman direnişini anlatan bir kitap.607 sayfa.Okurken göreceksiniz sizi hiç yormayacak,sizi yoran ancak icerisinde yazan gerçekler olabilir.Nazilerin acımasız amaçlarını gerçekleştirdigi dönemde yani 2.Dunya Savaşı yıllarında,Yahudi halkının yaşadıgı sıkıntıların dışında,bu vahşete dur demek isteyen ama polisten,Hitler'i tanrılaştırıp ona sevdalı insanlardan korkan bir kısim halkın arasından,gizlice sesini yükseltmeye calışan Quangel çiftinin hikayesidir bu.Kurgu Otta Quangel etrafında dönmüyor sadece,diger karakterlerin herbirinin unutulmaz özellikleri,yaptikları eylemler ve başlarına gelenler okuyucuyu etki alanina aliyor baştan sona.Komiser Escherich,Borkhausen,Enno Kluge,Trudel,Persicke gibi karakterleri uzun süre unutamayacagim sanırım. Suçsuz insanlarin göz göre göre ölüme gidişinin kitabıdır bu.Suçlu bulunmak içinse aklından geçeni en yakınına söylemiş olmak yeterli.Ondan sonra binsin yakana Gestapolar.Ogullarının ölümünden sonra gizli gizli sisteme karşı çikmaya çalışan Quangel ailesi kendilerini ve çevrelerinde ki diger insanları nasıl bir hikayeye sürüklüyor okumalısıniz.Herkes Tek Başına Ölür'ü okurken kitaba tür olarak polisiye kitabı da diyebiliriz.Çünkü aranan bir suçlu ve onu bulmaya çalısan bir kadro hakimdi.Yazardan başka okumalar da yapacagım.Kurtlar Sofrasında listemde var.Sizlerin tavsiye edeceginiz bir başka kitabı var mı peki?Yorumlarda buluşalım. Kitapla ve sevgiyle kalın. (Nilgün)

Herkes Tek Başına Ölür PDF indirme linki var mı?

Hans Fallada - Herkes Tek Başına Ölür kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Herkes Tek Başına Ölür PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hans Fallada Kimdir?

Asıl adı Rudolf Wilhelm Friedrich Ditzen olan Hans Fallada bir hukukçunun oğlu olarak dünyaya geldi. Babası evde çoğu zaman çocuklarına yüksek sesle Shakespeare ve Schiller okurdu. 1899 yılında babasının görevi nedeniyle Berlin’e taşındılar ve 1901 yılında burada okula başladı. Babasının Anayasa Mahkemesi’ne atanması sonucu aile 1909 yılında Leipzig’e taşınır. 1911 yılında burada bir düelloda arkadaşını öldürür, tutuklanarak psikiyatri tedavisi görür. Bu olaydan sonra yaşamı boyunca uyuşturucu sorunuyla uğraşır. 1914 yılında gönüllü olarak orduya yazılır fakat kısa bir süre sonra terhis edilir. Bundan sonra yaşam mücadelesi onu tezgâhtarlık, satıcılık, muhasebecilik, patates yetiştiriciliği gibi çeşitli işlerde çalışmak zorunda bıraktı.

1920 yılında özyaşamöyküsel özellikler taşıyan ilk romanı Der junge Goedeschal’ı (Genç Goedeschal) yayımlandı. 1923 yılında Anton und Gerda(Anton ve Gerda) adlı ikinci romanını tamamladı. Bu sırada uyuşturucu sorunu yüzünden zimmetine para geçirdiği için 3 ay hapis yattı. Daha sonra aynı sorunlar devam etti. 1929 yılı Fallada için büyük değişimlerin yaşandığı bir yıl oldu. O yıl Anna Margarete Issel’le evlendi ve bir yerel gazetede çalışmaya başladı. 1931 yılında Bauern, Bonzen und Bomben (Köylüler, Kodamanlar ve Bombalar) kitabı yayımlandı. Daha sonrada 1932’de onun dünya çapında tanınmasını sağlayan romanı Kleiner Mann, was nun? (Küçük Adam Ne Oldu Sana?) yayımlandı. Roman ekonominin çöküşüyle Almanya'da yaşanan büyük enflasyon sonucu yoksulluğun, işsizliğin arttığı, sol düşüncenin yaygınlaştığı, Spartakist tepkilerin çatışmalara yol açtığı, buna karşın Nazi rejiminin güçlenmeye başladığı bir ortamda geçiyordu. Roman o kadar beğenildi ki 1934 yılında Frank Borzage yönetmenliğinde Universal Pictures tarafında sinemaya aktarıldı. Bunun sonucunda Nazi karşıtı faaliyetleri suçlamasıyla kısa bir süre hapsedildi, sorgulandı fakat serbest bırakıldı.

Naziler’in iktidarda olduğu bu yıllarda Fallada romanlarına devam etti. 1934’te Wer einmal aus dem Blechnapf frißt (Karavanasından Bir Kez Yiyen) ve Wir hatten mal ein Kind (Bir Zamanlar Çocuğumuz Vardı), 1935’te Das Märchen vom Stadtschreiber, der aufs Land flog (Yaşlı bir Yüreğin Yolcuğu), 1937’de Wolf unter Wolfen (Kurtlar Arasındaki Kurt), 1938’de Der Eiserne Gustav (Demir Gustav), 1940’ta Der Mann ungeliebte(Sevilmeyen Adam), 1943’te Ein Mann will hinauf’ı (Bir Adam Yukarı Çıkacak) yazdı. Fallada bu dönemde Naziler’den baskı görmesine rağmen Almanya’yı terk etmeyecek kadar yurdunu seviyordu. Bir süredir alkol kullanmaya da başlamıştı. 1944 yılında üç çocuk sahibi olduğu eşi Anna Issel’in kafasına silahla vurduğu için 4 ay hapiste kaldı ve boşandı. Bu sıkıntılı günlerde Naziler’in Yahudi karşıtı roman siparişine karşılık yazdığı özyaşamöyküsel romanı Der Trinker’i (Ayyaş) 1944 yılında bitirdiğinde savaşın sonu gelmişti ve Naziler yeniliyordu. Romandaki boşluklar ölümünden sonra dolduruldu ve kitap 1950 yılında yayımlandı.

Savaştan sonra 1 Şubat 1945’te 24 yaşındaki Ursula Losch ile evlendi ve Kızıl Ordu Feldberg’e girince bir süreliğine belediye başkanlığı yaptı. Sonrasında istifa etti ve Berlin’e yerleşti. Alkol ve uyuşturucu sorunları onu gittikçe yıpratıyordu. 1946’da yazdığı son romanı Jeder stirbt für sich allein (Herkes Tek Başına Ölür) yayımlandığında kısa sürede tükendi fakat ikinci baskısını göremeden 5 Şubat 1947’de uyuşturucuya bağlı olarak kalp yetmezliğinden Berlin’de öldü.

Küçük insanların avukatı sayılan Hans Fallada romanlarına kahraman olarak, çeşitli işlerde çalıştığı sırada tanıdığı halktan gelme kişileri seçti, yapıtlarında insanların yaşamını kimi zaman gerçekçi kimi zaman da mizahî bir dille yansıttı. Hans Fallada’nın yapıtlarının bir kısmı ölümünden sonra yayımlanabilmiştir. Bazıları da sinemaya uyarlanmıştır. Son olarak Herkes Tek Başına Ölür adlı romanı bazı elyazmalarının bulunmasıyla 2010’da yeni bir düzenlemeyle basılmıştır. 1981 yılından beri yazarın anısını yaşatmak için Neumünster kentinde Hans Fallada Ödülü verilmektedir.

Hans Fallada Kitapları - Eserleri

  • Herkes Tek Başına Ölür
  • Neden Ucuz Saat Takıyorsun?
  • Küçük Adam Ne Oldu Sana?
  • Ayyaş
  • Kambur
  • Kurtlar Sofrasında
  • Yükselmek İsteyen Adam
  • Köylüler Kodamanlar ve Bombalar
  • Küçük Adam Büyük Adam
  • Nightmare in Berlin

Hans Fallada Alıntıları - Sözleri

  • Köylüler pasif direnişten aktif direnişe geçtikleri anda her şey kökten değişebilir. (Köylüler Kodamanlar ve Bombalar)
  • Efendime söyleyeyim,bir gün tenise gidiyorum,tenis oynarım ben, oyundan sonra üzerimi değiştiriyorum,ne buyurursunuz? Nasıl? Evet ya! Benim saat gitmiş! Benim saat çalınmış. Duyduğun yeisi siz düşünün! Benim her zaman elimin altında bulunan patatesim yok olup gitmiş! Ayrıca bir zahmet şunu da düşünün: Ben babama ne diyeceğim? Evet ,lütfen söyleyin, peder beye ne anlatacağım? Evet,lütfen,lütfen, istirham ederim,siz söyleyin... Bu eski nesil öyle şüpheci ki! (Neden Ucuz Saat Takıyorsun?)
  • Kodamanları kodaman yapan kimdir? Onlar gelip belediye başkanlığı koltuğunu zorla mı ele geçirdiler? Hayır, onlar seçildi. Onları seçenler dostlarınız, akrabalarınız, tanışınız esnaf ve tüccar! İşte bu nedenle tümü de suçlu! Zavallı kentliler ne yaptıklarını bilmiyorlar mıydı? Biliyorlardı. Hem de hepsi. Ancak kentliler bizler gibi değildir, işine yarayacak herkesle anlaşır, kimseyle arasını bozmak istemez. (Köylüler Kodamanlar ve Bombalar)
  • "Bakın Heilbutt, yukarıdakiler bize istedikleri kadar kötü davransınlar, baskı yapsınlar, düşük maaş versinler..." "Öyle de yapıyorlar" diye Heilbutt atıldı. "Bizler onlar için değersiz varlıklarız. Bizler onların beslenip büyüdükleri gübreleriz. (Küçük Adam Ne Oldu Sana?)
  • Fakat maalesef, insanoğlu karşısındakini alçaltıp onu küçük düşürmeye o kadar kolay alışıveriyor ki! (Ayyaş)
  • "Kim o?" cılız bir ses duyuluyor: "Benim!" Kulak kabartarak duruyor. Birden anlıyor, pencereyi açarak bağırıyor: "Sen de kimsin? Benim ne demek? Ben nereden bileyim sen kimsin? Saçmalığa bak!" (Neden Ucuz Saat Takıyorsun?)
  • “Önüne koyacağınız serçelerle bir aslanın karnını doyurabilir misiniz ?” (Kambur)
  • ...Tutun beni yere yuvarlanmayayım. Bizim damat buna sendika diyor! İki arada kalmış bir birlik o, sarı sendikanın alası! Tanrım! Çocuklar, ne güzel bir espri, öyle değil mi? (Küçük Adam Ne Oldu Sana?)
  • Issız bir adada tek başına yaşadığında daha başarılı olacağına inanan birisiydi. Başkaları sanki rahatını kaçırıyordu. (Küçük Adam Ne Oldu Sana?)
  • Her insanın, en çalışkanın bile, günlük yaşamında kısa da olsa başka bir şey yapmak istediği bir dönüm noktası vardır. Kendini o anda biraz güçsüz hisseder, her şeyi bir kenara bırakır. Duygularına karşı koymaz, hiçbir şey düşünmez, kendini bir akıntıya bırakır. O anda tepesine yumruk inmeye kalksa bile başını çekmez. Evet, sen yaşamın akıntısında sürüklenen bir yaprak gibisindir! Hafif dalgalar seni durgun kıyıya sürükler, fakat sonra tekrar anaforların içine iti­lirsin. Engel olman kolay değildir. Ya batıp gidersin, ya da bir süre daha sürüklenirsin yaşamın akıntısında. (Kurtlar Sofrasında)
  • İçki içmenin en kötü yanının insana kendine olan güvenini kaybettirmesi, sanki bir şeyler yolunda değilmiş gibi hissettirmesi olduğunu çoktan öğrenmiştim. (Ayyaş)
  • Evet, bir şeyler yazıyorlardı, fakat o ne yazdıklarını okuyamıyordu. Çünkü yaşlı kedisi geçen yıl gözlüğünü kırmıştı; bu yıl çilekleri satınca belki parası yeni bir gözlüğe yeterdi. (Kurtlar Sofrasında)
  • Bu dünya tuhaftı, insanın her yaptığında hep bir hata vardı. Biri sevinirken diğeri ağlıyordu.. (Kambur)
  • Ben ne keşfettim biliyor musun? İnsanların yüzde doksanı paraya ulaşmak için çok eziyet çekiyor, gece gündüz hep parayı düşünüyor, sadece ondan söz ediyor, biriktiriyor, kesesine göre harcamaya çaba gösteriyor. Para sorunu hiç bitmeyen, sürekli yaşanan bir sorun. Kısacası dünyanın dönüşü paraya bağlı! Paraya kafa yormayan, ondan hiç söz etmeyen bir insan bu dünyaya yabancı biridir!" (Kurtlar Sofrasında)
  • Ah, bizler zavallı insanlarız. Küçük nedenlerle başlamıştı her şey. Ben dolapta unutulmuş bir şişe kırmızı şarapla atmıştım bu yaşama ilk adımlarımı. Kötü bir anımda çıkıvermişti karşıma. Mutlaka onun için de kötü bir rastlantı her şeyin başlangıcı olmuştu... İşte, önemsiz bir şey büyür, gelişir, bizi içine alır ve daha da büyür; ta ki biz altında kalıp ezilene dek. Sonunda da şu kalın demir parmaklıkların ardından özgür dünyaya bakarız. (Ayyaş)
  • Gerçek şu ki, biz insanlar, başkalarının ne kadar zor durumda olduğunu ancak kendimiz zor duruma düştüğümüzde anlarız. (Yükselmek İsteyen Adam)
  • "...Organize olamadığınız için dedi," Bay Mörschel. "Aranızda birlik ve beraberlik olmadığı için. İşte bu nedenle de işverenler istedikleri gibi at koşturuyor!" (Küçük Adam Ne Oldu Sana?)
  • "Ölüm gölgelerin arasındaydı ve o ölümün içindeydi. Sonra gölgeler suskun suskun çevresinde durdular, ona baktılar, ruhuna girdiler ve onun bomboş olduğunu gördüler. Ve gölgeler haykırdı, "Sen ölmek mi istiyorsun? Sen çoktan bir ölüsün! Öl, ölü!" (Kambur)
  • Petra, hüzünlendi. İnsan böyledir. Doğru, adam haklıydı. İnsan böyledir. Fakat ben öyle olmak istemiyorum. Ben aldanmayacağım! (Kurtlar Sofrasında)
  • Fakat o anı beklemek, onu yaşamak... İşte bu bekleyiş dayanılmaz. (Köylüler Kodamanlar ve Bombalar)