Hiçbir Şey Senden Eski Değil - Cezmi Ersöz Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Hiçbir Şey Senden Eski Değil kimin eseri? Hiçbir Şey Senden Eski Değil kitabının yazarı kimdir? Hiçbir Şey Senden Eski Değil konusu ve anafikri nedir? Hiçbir Şey Senden Eski Değil kitabı ne anlatıyor? Hiçbir Şey Senden Eski Değil kitabının yazarı Cezmi Ersöz kimdir? İşte Hiçbir Şey Senden Eski Değil kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Cezmi Ersöz
Yayın Evi: Tekin Yayınevi
İSBN: 9789944610025
Sayfa Sayısı: 160
Hiçbir Şey Senden Eski Değil Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Sonra bir otobüse binersin. Otobüs seni kaçtığın şehre geri götürsün diye. Kuzu kuzu binersin o otobüse... Ayakların, geri çeker sanki seni.. Beynin ise başka yere..
Sonra bindiğin otobüs, gecenin bir saatinde mola verir. Otobüsün mola verdiği yerin hemen yakınında, sislere gömülmüş bir orman vardır. Bir an ormana doğru koşmak, içinde kaybolmak istersin. Ama yapamazsın... Otobüs yolcularını geri toplarken, sislere gömülmüş ormanda kalır düşlerin. Bir an kalbin çok acır. Bundan böyle hayatındaki her şeyin aynı olacağını düşünürsün.
Çünkü nereye gidersen git, elbet bir gün dönersin. Gittiğin yerde seni kimse tanıyamaz; döndüğün yerde de ya eksik sevilmişsindir ya da yanlış... Bırak, biraz daha uyusun içindeki yabancı. Şehre daha çok var...
Hiçbir Şey Senden Eski Değil Alıntıları - Sözleri
- Aslında, bu oyunda herkes birbirini yok ediyor. Ben, birilerini; o birileri, başkalarını. Sen, beni... Seni, bir başkası...
- Ne acı ki hep bizi sevmeyecek olanları seveceğiz, ikimiz de.. Ne acı ki hep bizi incitip üzenlere bağlanacağız..
- Birazdan sen geleceksin ve dilsiz kalacak dünya.
- Sen geleceksin, ve ben seni en çok, seni beklerken sevdiğimi hissedeceğim...
- Bir sözüm, şiirin olurdu... Demlenirdik.
- Kahvenin ocağına bakarım. Ocağın mavi alevine... Mavi alevde, senin bu dünyaya gelmeden önceki halini düşünürüm.
- Senden ricam, biraz daha umutlu, iyimser şeyler yaz. Benim gibi insanların buna çok ihtiyacı var...
- "Çünkü hayat, inanılmaz bir acımasızlıkla sıkıştırıyor hayatlarımızı..."
- Delik ayakkabılar, ödenmemiş taksitler, gecikmiş ev kiraları, eskimiş paltolar…Çirkindi bütün bunlar…Çirkindi geçim sıkıntısı yüzünden ihmal edilen hayatlar…Çirkindi kötü pişmiş yemekler ya da boş yere açık bırakılan lambalar yüzünden çıkan kavgalar… Hep azdı babamın anneme alışveriş için bıraktığı paralar…
- "Biliyor musun, her şey o kadar üstüme geliyor ki, yıllardır hayal bile kuramıyorum."
- Sevgili diye, dünya diye, hayat diye baktığınız her boşluğu, artık sadece sizin o yaralı benliğiniz doldurur. Nereye, hangi kalabalık şehire gitseniz de peşinizden o ıssız , o karanlık ormanınızı birlikte götürürsünüz. Nereye gitseniz, kendinizi orada kaybolmuş hissedersiniz.
- Aşkı istiyorsun, ama bunun koşulu güzelliğim, gençliğim, diriliğim oluyor yine de…Hep, ama hep ayırıyorsun ruhumu bedenimden… Ruhumu güzelliğimden, gençliğimden…Beni imkânsız bir şekilde ikiye bölüyorsun; beni umutsuz bir şekilde benden kopartıyorsun… Ruhum üşüyor; üşüyor, çünkü sen sadece bedenimle ilgileniyorsun…
- Herkes bir şeye açtır. Kendisinde olmayan...
- Sevmiş gibi yaparlar ama bilirsiniz ki sevgileri istediğiniz kadar değildir. Önce yüceltir, önemser gibi görünürler ama hiç beklemediğiniz anda da küçümserler sizi. Hem de kalbinizin en savunmasız anında..
Hiçbir Şey Senden Eski Değil İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Küçük küçük hikayeler... Şizofren aşk a mektuptaki aşırı betimlemeler gibi insanı boğmuyor. Belki normalde basit bir olay; ama Cezmi Ersöz'ün kaleminde bambaşka sıradışı hisler barındırabiliyor. (Zeynep)
Kitapları okurken kendimi bulduğum ya da bana tanıdık gelen cümlelerin altını çizmeyi çok severim. Bu kitapta ise nerdeyse ilk 100 sayfasının altını çizmek istedim. Birkaç alıntıyı paylaşacak olsam da paylaşmak istediğim daha fazla cümle var (Emine)
Kitap yazarın daha önceki kitaplarından alınmış yirmi bir farklı hikayeden oluşuyor. Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Ben en çok Salih Abi, Arka Oda ve Sen Bana Daha Az Zarar Verirsin hikayelerinden etkilendim. (nejla güldalı)
Hiçbir Şey Senden Eski Değil PDF indirme linki var mı?
Cezmi Ersöz - Hiçbir Şey Senden Eski Değil kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hiçbir Şey Senden Eski Değil PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Cezmi Ersöz Kimdir?
Cezmi Ersöz, (d. İstanbul, 1959) Türk yazar, şair.
Kabataş Erkek Lisesi'nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi'nde Siyaset ve Kamu Yönetimi Bölümü'nü bitirdi. Yazın dünyasına yayımlanan şiir ve eleştirileriyle girdi. Reklam yazarlığı ve gazetecilik yaptı. Cumhuriyet, Güneş, Özgür Gündem, Aydınlık gibi günlük gazetelerde yazıları ve röportajları yayımlandı. Ardından haftalık 'Deli' dergisinde yazdı. Halen 'Leman' dergisinin yazarları arasında yer almış bir takım sorunlar nedeniyle ayrılmıştır. Şuan "Şizofren" dergisinde yazmaya başlayacaktır. İnsan-dünya ilişkisini, duygular ve olaylar karşılaştırması yaparak anlattığı çoğu eserinde hayatı sorgular. Gündelik zorunluluklardan, en temel ihtiyaçlardan ve insanın vazgeçemediği tutkularından bahseder. Eserlerinde yoğun bir melankoli ve karamsarlık fark edilir. İnsanın iç yolculuğunu melankolik bir dille anlatan bir yazardır.
Cezmi Ersöz Kitapları - Eserleri
- Şizofren Aşka Mektup
- Hayallerini Yak Evi Isıt
- Ölürsem Beni Seninle Ararlar Şimdi
- Kırk Yılda Bir Gibisin
- İçime Gir Ama Sigaranı Söndürme
- Yine Seninle Geldi Hayat
- Bana Türkçe Bir Ekmek Ver
- Yok Karşılığı Yüzünün
- Ancak Bir Benzerim Öldürebilir Beni
- Saçlarının Kardeş Kokusu
- Derinliğine Kimse Sevgili Olamadı
- Hiçbir Şey Senden Eski Değil
- Şehirden Bir Çocuk Sevdin Yine
- Haritanın Yırtılan Yeri
- Hayat Bir Emrin Var Mı?
- Suçtur Umutsuzluğa Kapılmak
- Kafka Market
- Son Yüzler
- Annelik Oyunu Bitti
- Zarfını Ben Açardım Sana Yazdığım Mektupların
- Beni Asıl Hayat Aldattı
- Şizofren Aşkın Günlükleri
- Kendi Kendine Konuşmaktır Aşk
- Hata Yaptıysam Aramızda Kalsın
- Açıkla Bana Bu Işığı
- Candı Yüceldi Şarabiydi
- Kalbimde Bir Şiir Gizli
- Aykırı Yazılar
- Acı Çeken Nefes
- Can Baba
- Bana Kürtçe Bir Sevgi Ver
- Müsait Olduğumda Ararım Seni
- Abdocan - Ölümden Başka Her şey Olacak
- Bana Türkçe Bir Ekmek Ver
- Çözülmeler
- Adet Kanı Mavi Olan Kadınlar
- Cem'in Akıllı Telefon ile İmtihanı
- Satürn
- Bodrum
- Düş Ülke
- Kalp de Yürür
- Güzel Ülkemi Geziyorum
- Gemi
- Nemrut
- Pamukkale
- Plüton
- Uranüs
- Ürgüp
- Çanakkale
- Konya
- Sabır
- Uzunköprü / Özgürlük Anıtı
- Bursa
- Dünya
- Erzincan
- Hasankeyf
- Kutuplar-1
- Uzay Serisi - Gezegenleri Geziyorum
- Jiyan Fermanek te Heye?
- Son Yüzler
- Kıtalar ve Kaşifler Dizisi
- Çocuklar Size Vasiyetimdir
- Neptün
- Okyanusya Avustralya
- Öğütler
- Sağlıkta İlkler
- Savaşlar ve Zaferler
- Selanik
- Sindirim Sistemi
- Sinema ve Televizyonda İlkler
- Sporda İlkler - 1
- Sporda İlkler - 2
- Tanzimat
- Ulaşımda İlkler
- Venüs
- Afrika
- Akciğer - Karaciğer
- Amerika
- Asya
- Atatürk Doğmadan Önceki Yıllar
- Avrupa
- Ay ve Güneş
- Beyin
- Boşaltım Sistemi
- Böbrek
- Burun
- Yiyeceler ve İçeceklerde İlkler
- Çocukların Ata'ya Tiradı
- Göz
- Güney Amerika
- Günlükler
- İlk Kutlamalar ve Özel Günler
- İlke ve İnkılaplar
- İskelet - Kemikler
- Jüpiter
- Kadınlarımız ve İlkler - 1
- Kadınlarımız ve İlkler - 2
- Kadınlarımız ve İlkler - 3
- Kalp
- Kulak
- Kutuplar-2
- Kuzey Amerika
- Mars
- Merkür
- Meşrutiyet, Dans ve 19 Mayıs
- Mutlu Son
Cezmi Ersöz Alıntıları - Sözleri
- Gitmek mi zor? Yoksa kalmak mı ? (Şizofren Aşkın Günlükleri)
- “Sadece kitap okumak yetmiyordu ona artık...” (Bana Türkçe Bir Ekmek Ver)
- “Hepimiz zalim bir meleğin eline düşmüş gibi hırpalanıyoruz.” ~Ahmet Hamdi Tanpınar~ (Hayat Bir Emrin Var Mı?)
- Sen de benim gibi, seni sevmeyeni sevdin hep. Sana acı çektireni... Seni aramayanı, telefonlarına çıkmayanı, çıkında seninle bir küfür gibi konuşanı sevdin... Sen de benim gibi seni incitip üzeni sevdin hep... (Hayallerini Yak Evi Isıt)
- Öylece kaldın. Baktılar sana, baktılar… Ama , yüreğini bir türlü göremediler… (Aykırı Yazılar)
- Aşırı benimseme, tam tersini, aşırı nefreti besliyordu. (Açıkla Bana Bu Işığı)
- Sevgimizi kucağımızda taşıdığımız ve hep çocuk kaldığımız için bize etmedik kötülük bırakmadılar.. (Yok Karşılığı Yüzünün)
- “kim bilir kaç kez lanetlendim kendimi odamda... kim bilir kaç kez kalbimde hiçledim kalbimi.” (Suçtur Umutsuzluğa Kapılmak)
- Çok yaralı bereli olsa bile, çocukluk, hiçbir zaman içinden tümüyle çıkamadığımız, bizi bırakmayan ve bırakamadığımız anayurt gibidir. (Açıkla Bana Bu Işığı)
- İnsanın nerede, ne zaman derinden kırıldığını hiçbir zaman bilemeyiz.. (Kendi Kendine Konuşmaktır Aşk)
- Babam, daha çok acı vermesin diye, çok eski bir masal gibi yaşıyordu hayatını artık. (Bana Türkçe Bir Ekmek Ver)
- Yazamıyordum ama başka bir iş de yapamıyordum. (İçime Gir Ama Sigaranı Söndürme)
- Hayatımda tam mutlu olduğum anları toplasam ancak birkaç dakika eder. (Can Baba)
- Sen yokken gittim Korkularımın üstüne Hiç ardıma bakmadım Gümüş şiirler yazdım sen yokken Çok yangın çıktı yüreğimde Küllerini bile savurmadım Irak denizlerin fırtınasıydım Uzak iklimlerin sert rüzgarları Kulaçlarken denizinde gurbeti Kanlı savaşlarım, Belalı sevdalarım olmadı hiç Ama hep sustum, Hep ağladım, hep yandım sen yokken. Bekliyorum dönüşünü yeniden, Bir gelsen, Hayatın önünden alsan beni Bir gelsen, Sellerin önünden alsan beni Bir gelsen, Ölümlü düşlerimden alsan beni. Çok durdum güneşe karşı bir başıma Savrulurdum rüzgarlarında sensizlik denizinin Sen yokken, Az dolaşmadım gönlümün kuytularında Üşüyen karanfilim şimdi buruşuk parmaklarda Bir kırağı ayazıydım gecenin kollarında Zifirlerinde sadece ben üşürdüm. Hiç aldırmadım esen rüzgara Hiç dinlenmiş bir yürekle çıkmadım ortaya Yine de hiç yıkılmadım giden trenlerin ardından Ama bütün yangınlar beni yaktı önce Hep ortasında kaldım vurgunların Vurgun nedir ki? deme Bir babanın serzenişi nasılsa öyle Bayrakları indirilmiş, Bozguna uğramış bir hisardım sen yokken Hep sustum, Hep yandım, hep ağladım sen yokken. Bir gelsen, Yangınlardan alsan beni, Bir gelsen, Dünyalarımdan alsan beni, Bir gelsen, Şafaksız gecelerden alsan beni, Ama ne zaman gelsen, Akşam kızılı gözlerimle bulacaksın beni. Cahit Külebi (Kalbimde Bir Şiir Gizli)
- Dersimli bir göçmen olan Cemal Süreya, bu ülkedeki acılar tırpanından fazlasıyla yara almıştır. Ece Ayhan gibi parasız yatılı okuyan Cemal Süreya, Ankara'da okurken civar ilçelerden birinde oturan kız kardeşlerini görmeye gittiğinde üvey anne kapıları kapatıp gitmiş. "Kimseye, abinize de kapıyı açamayacaksınız," demiştir. Cemal Süreya dışarda, kız kardeşleri içerde, pencereden birbirlerine bakıp, ağlaşırlarmış... (Kafka Market)
- O günkü duruşmayı unutamıyorum. Aralarında Yaşar Kemal, Gencay Gürsoy, Orhan Pamuk,Ahmet Altan , Şanar Yurdatapan, Nilüfer Göle gibi ülkemizin tanınmış bir çok sanatçısı ve bilim insanı İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde Terörle mücadele Yasası,yani, meşhur 8.Madde'yle yargılanıyordu.Bu maddeden yargılanan bir sanatçı dostumuzun yapıtının altına hepimiz imzamızı atıp " Bu sanatçıyı yargılıyorsanız, bizi de yargılayın; onu hapse atacaksanız,bizi de atın!" diyerek bir anlamda mahkemeye kendimizi ihbar etmiştik. Ve mahkeme de mecburen bize de dava açmış ve ifadelerimizi almak için bu duruşmaya çağırmıştı. Salonda büyük bir medya ordusu vardı. Sanatçılar, bilim insanları bunu fırsat bilerek çok etkili ve dikkat çekici savunmalar yapıyorlardı. Kimisi bir anısını anlatıyor, kimisi şiir okuyor, kimisi geçmişte özgürlük mücadelesi vermiş kahramanları anarak savunmasına başlıyor ve bu duruşmanın bir gün tarihe geçeceğini vurgulayarak, savunmasını bitiriyordu. Sıra, oyuncu ve tiyatro yönetmeni Mahir Günşiray'a gelmişti. O da boş durur mu... Son derece etkili ve teatral jestlerle, Franz Kafka'nın, "DAVA" adlı romanından bir bölüm okuyarak başladı savunmasına; "Siz kim oluyor da bizi yargılıyorsunuz? Bu mahkemenin anlamı nedir? Siz önce kendinizi yargılayın. Nedir bu oyun? Son verin artık bu saçmalıklara... Nedir, bu soytarılık?..." Salonda çıt çıkmıyordu... Bütün kameralar Mahir Günşiray'a dönmüştü. Yüzünde flaşlar patlıyordu. Mahkeme heyeti son derece şaşkındı. Kısa bir sessizlik oldu. Günşiray, romanın o bölümünü bir daha okudu. Çok etkilenmiştik savunmasından. Mahkeme Başkanı hâkim, öfkeyle susturdu Mahir Günşiray'ı: "Ne demek istiyorsunuz siz? Biz burada oyun mu oynuyoruz? Siz şimdi bize soytarı mı demek istiyorsunuz?" Salonda kısa bir dalgalanma olmuştu. Kimse hâkimin bu denli öfkeleneceğini hesaplayamamıştı. Belli ki soytarı sözcüğü hakimin çok ağırına gitmişti. Yüzü hiddetten kıpkırmızı,ikide bir aynı şeyi tekrarlıyordu: "Biz burada oyun mu oynuyoruz? Ne demek soytarı? Bu mahkemeye düpedüz hakaret..." "Yaz kızım!" dedi hâkim, önünde oturan zabıt kâtibesi kıza: " Sanık Mahir Günşiray mahkeme heyetine hakaret etmiştir..." Mahir Günşiray hâkimin öfkesini biraz olsun yumuşatmak için söz hakkı istedi. Hâkim " Evet,konuşun," anlamında bir hareket yapınca, sanatçı kendisini şu sözlerle savundu: " Söylediğim sözler bana ait değildir. Franz Kafka'nın 'Dava' adlı romanından bir bölümdür. Mahkemeye hakaret kastım yoktur." Hâkimin öfkesi dinecek gibi değildi. Önündekk dosyalara elinin tersiyle vurarak, "Kafka mı, o mu demiş bize,soytarı, diye; kim bu Kafka ne hakkı var yüce mahkemeye hakaret etmeye?!" Diye bağırdı... Mahir Günşiray biraz şaşkın ama çok da tedirgin bir sesle: "Ünlü romancı efendim.Franz Kafka..." "Nerede yaşıyor bu adam?" Salondan, " Yaşamıyor, öleli çok oldu" gibi hafiften sesler yükseldi, ama hâkim duyacak gibi değildi. Duysa bile öylesine öfkeliydi ki, öldüğüne inanmazdı zaten... Sinirli bir şekilde zabıt kâtibesi kıza yine dönerek: " Yaz, kızım! Kafka adlı şahıs derhal bulunacak,mahkemeye çağrılıp ifadesi alınacak!" (Hata Yaptıysam Aramızda Kalsın)
- "Aşkın temel duygularından biri de güvendi, geç de olsa anlamıştım." (Müsait Olduğumda Ararım Seni)
- "İnandığın gibi yaşamazsan,yaşadığın gibi inanmaya başlarsın" (Aykırı Yazılar)
- Hayatın tam içine girip, göze aldığım ne varsa dibine kadar yaşayıp sonra yine kendime dönmek bana hep iyi gelir. (Hata Yaptıysam Aramızda Kalsın)
- Birisi öper, elbet, kalbimizden akan kanı... Birisi öper, mutlaka!... (Yine Seninle Geldi Hayat)