Hikayeler - Stefan Zweig Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Hikayeler kimin eseri? Hikayeler kitabının yazarı kimdir? Hikayeler konusu ve anafikri nedir? Hikayeler kitabı ne anlatıyor? Hikayeler kitabının yazarı Stefan Zweig kimdir? İşte Hikayeler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Stefan Zweig
Çevirmen: Sevgi Tuncay
Yayın Evi: Hece Yayınları
İSBN: 9786059279802
Sayfa Sayısı: 378
Hikayeler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Benim bu kitabın yüz elli oyununu günden güne sistematik olarak tekrarladığım mutlu zaman üç buçuk ay kadar devam etmişti. Sonra her oyunu yirmi veya otuz defa sonuna kadar oynamak, sürpriz olma ve tekrar oynama cazibesini kaybettiği ve önceki heyecan veren, aşka getiren gücü tükendiği için, tekrar hiçliğin önünde durmaya başlamış beklenmeyen bir şekilde çıkmaza girmiştim. Zorlukla ilk açılışı yapmış, akışı otomatik olarak dantel gibi işlemişim, sürpriz yok, heyecan yok, problem yoktu. Kendimi meşgul etmek için, artık zaruri olan zihnimi zorlamayı ve şaşırtma manevralarını oluşturmak için aslında başka oyunlarla başka bir kitaba ihtiyaç duyuyordum sanki. Bu tamamen imkânsız olunca, bu özel çılgın yoldan tek bir çıkış kalıyordu geride: Eski oyunların yerine yenilerini keşfetmeli, kendi kendimle daha doğrusu kendime karşı çok daha fazla oynamaya çalışmalıydım.
(Tanıtım Bülteninden)
Hikayeler Alıntıları - Sözleri
- Beraberliğimizin sihirli bir karanlıkta batmış olduğunu anlamıştım.
- Duygusuzca onu hissetmiş, artık anlamadığım garip macerayı bir kere daha hatırlamak istemiştim.
- Artık her şey benim için bir rüyaydı. Sürekli yaşadığım şeyleri tekrar düşünmek istiyordum.
- Elde kalan kaçmaktı.
- Ama o dönmüyor. Donup kalıyor bir heykel gibi, oturuyor, soğuk ve yabancı. Hiç kimse bana yardım etmiyor. O da bunu hissetmiyor zaten. Onun yüreğindeki de dünya değildi. Yanan yalnız bendim.
- Derin bir nefesle gecenin serin havasını içine çektiğinde özgürlüğü hissetmek onu rahatlatmıștı.
- Bir unutkanlık, mübarek bir sarhoşluk sarmaştı beni.
- Zaman bu korkunç boğucu havada eriyip gitmiş, saatler kaynamış, daha yakan daha anlamsız hayallere dalıp gitmiştim.
- Sevginin gücü, kalbin bütün büyük olaylarda sığınıldığı yalnızlık ve hayal kırıklıklarının bu içi boş ve karanlık odasındaki gerginlikten sonra değil de, olaylara göre değerlendirilirse yanlış ölçülmüş olurdu.
- Çamlar kulak kabartmak istercesine sessizce titremișler ve benim kalbim de bu titreyișlere katılmıştı.
- Sabahtan akşama kadar güneş yakıp yok ediyor, can yakan görünümü bir çılgınlığın vurdumduymaz inadından bir şeyleri yavaş yavaş kendine katıyordu.
- Kendimi sonsuz yorgun hissediyorum.
- Kurtulması mümkün olmayan bu terk edilmişlik yüreğini sarmıştı.
- Sonsuz bir suskunluk ve adı konamayan bir tehditin içine çekiyordu.
- Birisinin geçerken attığı kaçamak bakışla hemen kendimi kaybettiren, beni allak bullak eden şey tutkum muydu?
Hikayeler İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kahramanım Zweig.: Bugün Stefan Zweig'in doğum günü. Kitabını bitirmekten mutluluk duyarım. Kitaba gelecek olursak on hikaye var. Benim önceden okuduğum kitaplar olduğu için bazılarını atladım. İki hikayesini okumamıştım. Ben bir daha söylemek isterim ki Stefan Zweig okumak isteyen okurlar başlarken hangi yayınevi ile başladı ise onlarla devam etsin. Yoksa aynı hikayeler alıp paranız boşa gider. İçindeki hikayeler ise : Yakan sır, Korku, Seri katil (Amok koşucusu), Kadın ve Manzara, Ay ışığı sokağı, Bir kalbim çöküşü, Görünmeyen koleksiyon alman enflasyonundan bir alıntı, Leoporella, Satranç şampiyonu(Satranç) , Haç. Benim okumadığım iki hikaye vardı. Onlarda Kadın ve Manzara, haç. Yayinevini begendim. Öbür okuduğum hikayeleri kısa tutmamış aynen yazmış. Burdan tavsiye de ederim kitabı. İyi okumalar dilerim herkese (Nisan T.)
İçerisinde toplam 10 hikaye barındıran bir eserdir. Birçok hikaye tanıdıktır aslında. Misal Seri Katil adında verilen hikaye Amok kitabıdır aslında. Kitaptaki gibi uzun uzun tutmuşlar zaten kesmemişler. Bu tarz anlatım olsun da canımı yesinler. Bu hikayeleri de şöyle bir listelemek istiyorum: Yakan Sır, Korku, Seri Katil, Kadın ve Manzara, Ay Işığı Sokağı, Bir Kalbin Çöküşü, Görülmeyen Koleksiyon, Leporella, Satranç Şampiyonu ve Haç. İlk hikaye Yakan Sır’ı hem kısa olan öykü kitabı şeklinde hem de Yakıcı Sır adıyla yayımlanan ve içerisinde 11 hikaye bulunan büyük kitabında da okumuştum. Korku hikayesini ise Korku ve Meçhul Bir Kadının Mektubu baskısında geniş geniş okuma fırsatı bulmuştuk. Bu kitaptaki hikayeler zaten kısaltılmamış. Sabahın 5inde de kalkıp okumaya başlayınca işte hepsini hatırlamak ve kontrolünü sağlamak uzun zaman alabiliyor. Seri Katil öyküsünü az evvel yazımızın başında da açıklamıştık. Kadın ve Manzara ise Mürebbiye romanındaki 4 öyküden sonuncusu olan Kadın ve Yeryüzü hikayesi. Yakıcı Sır’ın uzun versiyonunda ise Kadın ve Doğa olarak yayımlanmış. Ay Işığı Sokağı öyküsünü ise Amok Koşucusu kitabının içerisinde yayımlanan 7 öyküden biri olarak görüyoruz. Bir Kalbin Çöküşü hikayesi ise Bir Kadının Yaşamından 24 Saat kitabıyla beraber basılan öyküde ve Karmaşık Duygular kitabında verilen hikayeler arasında bizimle paylaşılıyor. Bu kitapları okudum, burada da yine hikayeleri okuyorsunuz acaba daha mı uzun, kesilmemiş metin midir diye ve okudukça hatırlıyorsunuz. Görünmez Koleksiyon yahut Görülmeyen Koleksiyon ise çoğu birleştirilmiş hikaye kitabında karşılaştığımız, en çok bilinen hikayelerden biridir. Amok kitabında da uzun uzun verilmişti. Hali hazırda birçok güncel Zweig romanının tamamlayıcı hikayesi olarak da kullanılır. Leporella ise Amok Koşucusu kitabında verilir. Satranç Şampiyonu ise Satranç adıyla yayımlanan, pek sık karşımıza çıkan ve şöyle söyleyelim en çok bilinen 10 roman denilse adını yazdıracak, en çok bilinen 5 roman desek yine adını yazdıracak, 3 desek yine Zweig eserleri arasına adını yazdıracak ender romanlardandır. Son hikaye Haç ise kitaptaki en kısa (10 sayfacık) ve hiçbir yerde okumadığım, karşıma ilk defa çıkan hikayedir. İyi okumalar, mutlu sabahlar dilerim hepimize.. (Sadık Kocak)
Benim okuduğum baskı 1965 MEB baskısı (sanırım ilk baskı) ve içinde beş hikaye var. Ama sitede bu baskıyı göremedim. Hikayeler başlıca, Amok koşucusu, kadın ve tabiat, masalımsı bir gece, bilinmeyen bir kadının mektubu ve ayışığı sokağı. (Bektas Aydoğan)
Kitabın Yazarı Stefan Zweig Kimdir?
Babası varlıklı bir sanayici olan Stefan Zweig, küçük yaşlardan itibaren kültür ve edebiyat alanında eğitim görmeye başladı. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca öğrendi. Viyana ve Berlin üniversitelerinde felsefe öğrenimi gördü. İlk şiirlerini lisedeyken, Hugo von Hofmannsthal'ın ve Rainer Maria Rilke'nin eserlerinin etkisiyle yazdı. 1901'den sonra Fransızca yazan Paul Verlaine ve Baudelaire'in şiirlerini Almanca'ya çevirdi. 1907-1909 yılları arasında Seylan, Gwaliar, Kalküta, Benores, Rangun ve Kuzey Hindistan'ı gezdi, bunu, 1911'deki New York, Kanada, Panama, Küba ve Porto Riko'yu kapsayan Amerika yolculuğu izledi. 1914 yılında Belçika'ya Émile Verhaeren'in yanına gitti.
I. Dünya Savaşı'nda (1914-1917) gönüllü olarak Viyana'da savaş karargâhında "Savaş Arşivi"nde memur olarak çalıştı. Savaştan sonra Avusturya'ya dönerek Salzburg'a yerleşti. 1920 yılında, Frederike Von Winternit ile evlendi. Stefan Zweig Salzburg'da yaklaşık 20 yıl yaşadı. Kapuzinerberg'in yamacındaki villasında geçirdiği yıllar, Zweig'ın en verimli yıllarıdır. Kapuziner yokuşu, 5 numaradaki villayı, Friderike ile evli olduğu yıllarda satın aldı. Salzburg'da geçirdiği yıllar Zweig'ı edebiyatta doruğa tırmandırdı, en güzel eserlerini, kente ve Salzach’a yukardan bakan iki katlı, ağaçlar arasına gizlenmiş villada yazdı. Kısa sürede ünlü insanlarla dostluk kurdu, onları sık sık Salzburg'da konuk etti. Romain Rolland, Thomas Mann, H.G. Wells, Hugo von Hofmannstahl, James Joyce, Franz Werfel, Paul Valery, Arthur Schnitzler, Ravel, Toscanini ve Richard Strauss, Zweig'in konuğu oldu. Salzburg'da geçen yıllarında Zweig, Avrupa'nın düşünsel birliği için ağırlığını koydu; makaleleriyle ve konferanslarıyla aşırılıklara karşı uyarılarda bulundu; diplomatik çevrelere, akıl ve sabır çağrısı yaptı. 1927'de Almanya'nın Münih şehrinde "Duygu Karmaşası", "Yıldızın Parladığı Anlar" ve "Tarihsel Baş Minyatür" adlı kitapları yayımlandı, yine 1927'nin 20 Şubat tarihinde "Rilke'ye Veda" başlıklı konuşmasını yaptı. 1928'de Leo Tolstoy'un 100. Doğum Yıldönümü Kutlamaları'na katılmak üzere, Sovyetler Birliği'ne gitti. 1933'de, Nazilerin yakmaya başladıkları kitaplar arasında Yahudi kökenli Zweig'ın eserleri de yer alıyordu. 1934'te Gestapo'nun villasını basıp, silah araması üzerine Zweig ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve İngiltere'ye, Londra'ya yerleşti. Ancak, kendini burada da rahat hissedemedi ve taşındı.
Zweig, 1937'de ilk karısı Frederike'den ayrıldı ve bir yıl sonra Portekiz'e yanında Lotte Altman adında bir kadınla gitti. O sıralarda Avusturya, Alman Reich'ına katılmıştı ve Zweig da İngiliz vatandaşlığına geçmek için müracaat etti. 1939'da "Kalbin Sabırsızlığı" adlı romanı yayımlandı ve Zweig da, Portekiz seyahatine birlikte çıktığı Lotte Altman ile evlendi. 1940'ta İngiliz tabiiyetine girdi, II. Dünya Savaşı sırasında New York'a, Arjantin'e, Paraguay'a ve Brezilya'ya gitti. Zweig konferanslar için gittiği Brezilya'ya yerleşmeye karar verdi. Orada ünlü "Bir Satranç Öyküsü"nü kaleme aldı. Stefan Zweig, 1941'de Montaigne üzerine çalışmaya başladı ve "Dünün Dünyası - Avrupa Anıları" adlı otobiyografisini kaleme aldı. "Dünün Dünyası" kitabı, 1900’lerin başında gençliğini yaşamış bir yazarın yaşadığı dünyanın asla eskisi gibi olmayacağını farkettiğinde eski günlere düzdüğü bir övgüdür.
Avrupa’nın içine düştüğü durumdan duyduğu üzüntü ve yaşamındaki düş kırıklıkları nedeniyle 22 Şubat 1942'de Rio de Janeiro'da, karısı Lotte ile birlikte intihar etti. Buna Hitler’in dünya düzenini kalıcı sanmasının verdiği karamsarlığın yanı sıra, kendi dünyasının asla bir daha varolmayacağı düşüncesi neden oldu.
Üretken bir yazar olan Zweig, birçok konuda denemeler yaptı. Lirik şiirler yazdı, trajedi ve dram türünde sahne eserleri denedi, özellikle biyografi alanında önemli eserler ortaya koydu. Freud ve psikolojiye olan ilgisi onu bu alana yöneltti. Biyografi alanındaki çalışmaları, dönemin birçok ünlü kişisinin hayatlarını gözler önüne serdi. Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski; Kendi İçindeki Şeytanla Savaşanlar: Hölderlin, Kleist, Nietzsche; Romain Rolland; Marie Antoinette; Magellan, Stendhal, Erasmus, Fouche eserleri bu biyografilerden birkaçıdır.
Stefan Zweig Kitapları - Eserleri
- Satranç
- Amok Koşucusu
- İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar
- Sabırsız Yürek
- Dünün Dünyası
- Değişim Rüzgarı
- Geleceğe Güven
- Yolculuklar
- Unutulmuş Düşler
- Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
- Balzac
- Montaigne
- Clarissa
- Macellan
- Rotterdamlı Erasmus
- Amerigo
- Günlükler
- Joseph Fouche
- Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
- Kendileriyle Savaşanlar: Hölderlin, Kleist, Nietzsche
- Marie Antoinette
- Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin'e
- Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski
- Ay Işığı Sokağı
- Avrupa'nın Vicdanı
- Amok - Usta İşi
- Ruh Yoluyla Tedavi
- Korku
- Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar: Casanova, Stendhal, Tolstoy
- Yarının Tarihi
- Yakıcı Sır
- Mektuplaşmalar
- Sahaf Mendel - Bir Kadının Yirmi Dört Saati
- Olağanüstü Bir Gece
- Gömülü Şamdan
- Dostlarla Mektuplaşmalar
- Freud - Cinselliğin Yeryüzü
- Mürebbiye
- Mary Stuart
- Korku Ruhu Kemirir
- Buluşmalar
- Karmaşık Duygular
- Alacakaranlıkta Bir Öykü
- Kurşun Mühürlü Tren
- Mecburiyet
- Bir Çöküşün Öyküsü
- Seçilmiş Öyküler
- Hikayeler
- Geçmişe Yolculuk
- Freud - Mutluluğun Mimarı
- Kuş Kapanı ve Dönüşüm
- Kaçak ve Sahaf Mendel
- Dadı ve Leporella
- Stefan Zweig - Seçme Eserleri
- Geç Ödenen Bedel
- Sanatta Yaratıcılığın Sırrı
- Virata ya da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri
- Rilke'ye Veda
- Görünmez Koleksiyon - Unutulmuş Düşler - Karda
- Cenevre Gölü'ndeki Olay
- Kadın ve Manzara
- Nietzsche
- Kızıl
- O muydu?
- Bir Kalbin Çöküşü
- Bizans'ın Fethi
- Gölge Kadınlar
- Zalimce Bir Oyun
- Dürüst Aptal Efsanesi Verlaine
- Satranç
- Lyon'da Düğün
- Satranç Ustası - Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
- Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor
- Stefan Zweig'ın Mektupları
- Erika Ewald'ın Aşkı
- Efsaneler
- Dostoyevski: Yalnızlığın Keşfi
- Toplu Öyküler 1
- Toplu Öyküler 3
- Toplu Öyküler 2
- Unutulmaz Bir İnsan
- İki Yalnız
- Stefan Zweig - Seçme Eserleri 2
- Ormanın Üzerindeki Yıldız
- Leporella
- Aylak
- Emile Verhaeren
- Hayatın Mucizeleri
- Brezilya
- Kitapçı Mendel
- Birbirine Benze(me)yen Kız Kardeşler
- Stefan Zweig Kutulu Set
- Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma
- Leman Gölü Kıyısındaki Olay
- Benimle Dostluk Zordur
- Stefan Zweig - Seçme Eserleri
- Seçme Eserler
- Hikayeler 2
- Bir Hayat
- Öz Nəğməsini Oxuyanlar
- Novellalar
- Seçilmiş Əsərləri
- Tolstoy - Û ronahî di tarîye de dibirike
- Oradan Uzakta
- Twenty-Four Hours in the Life of a Woman and The Royal Game
- Wondrak. Der Zwang. Zwei Erzählungen gegen den Krieg
- Stefan Zweig Seti
Stefan Zweig Alıntıları - Sözleri
- Verdiği kararın uygulanmasını engelleyecek her şeyi önlemek istiyordu... (Stefan Zweig - Seçme Eserleri)
- Ancak herkes de bilir ki, yardım çağrısında bulunmayan bir insana yardım etmekten daha zor bir şey yoktur, çünkü yardım dilenmiyorsa mutlaka son bir şey daha vardır: Israr edip incitmememiz gereken gururudur bu. (Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma)
- Karakteri gereği kendini hiçbir şeyden yoksun bırakmaz, insan arasına karışmaktan hoşlanan biri olarak her yerde aranırdı. Arkadaşları, onun yalnızlığa hiç alışık olmadığını bilirdi. (Stefan Zweig - Seçme Eserleri 2)
- Sana yardım edemem Boris. İnsanlar artık birbirine yardım etmiyor. (Kaçak ve Sahaf Mendel)
- Unutuldu ve öyle de kaldı. (O muydu?)
- Doğanın cömert davranarak engin topraklar, sonsuz zenginlikler bahşettiği, güzellikle ve akla hayale gelebilecek her türlü potansiyel güçle kutsanmış bu ülkenin kuruluşundan beri görevi hep aynıdır: Kalabalık bölgelerden aldığı insanlara geniş topraklarında kök saldırmak, eskiyle yeniyi birleştirerek yeni bir medeniyet kurmak. (Brezilya)
- Ancak gerçeklik tüm düşlerden daha güçlü ve daha sağlamdır. (Aylak)
- "...bu adam konuşmak istiyordu, konuşmalıydı. Ve biliyordum ki ona ancak sessiz kalarak yardım edebilirdim." (Toplu Öyküler 3)
- ... eski acısını iki kat daha fazla duyuyordu. (Hayatın Mucizeleri)
- "...darbeyi yiyen ancak bilir onun ne olduğunu, darbeyi vuran değil ve acı çekmeyi sadece acı çekenler bilir." (Virata ya da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri)
- Ruhlarının kapısını kapattıkları için kimse onlara ulaşamıyordu ve bu belki de yıllarca sürecekti. Herkesle savaş halindeydiler. Bir günde, kısacık bir günde büyümüşlerdi! (Dadı ve Leporella)
- Buralardan çekip gittiğimizde tozun üzerindeki ayak izlerimizi bir rüzgar süpürüp götürecekse yaşamanın ne anlamı var ki? (Kaçak ve Sahaf Mendel)
- Yoksun kalınan şey öylesine kaybedilmiştir ki, artık sadece bir ağrı gibi hissedilir ve acı verir. (Alacakaranlıkta Bir Öykü)
- Bir Rus için tek bir şey vardır: ya hep, ya hiç! Rus insanı varoluşun o kozmik gücünü hissetmek ister. (Dostoyevski: Yalnızlığın Keşfi)
- "İyilikle gülümseyebilen insanlar vardı hâlâ.." . (Satranç)
- Ne de olsa, güzellik kadınlardan kaçıp gittiğinde ondan boşalan yere bilgelik yerleşirmiş. (Birbirine Benze(me)yen Kız Kardeşler)
- Derimin altında akışını hissettiğim kan gibi bu karanlık yaşamın etrafımı yavaş yavaş kapladığını hissediyordum. Sanki hiçbir şey bana göre değildi, ama hepsi benim içindi. (Zalimce Bir Oyun)
- Sevgili bay Zweig, Okumam için ödünç vermis olduğunuz kitaplari geri yollamadigim icin affiniza rica ediyorum... R.M. Rilke (Dostlarla Mektuplaşmalar)
- Yalnız yaşayan biri yalnızca kendine ders verebilir. (Efsaneler)
- İki hafta boyunca kitap okumak , yürüyüşe çıkmak , hayal kurmak , rahatsız edilmeden uzun uzun okumak , iki hafta boyunca telefonsuz ve radyosuz yaşamak, konuşmak zorunda olmamak , bir anlamda rahatsız edilmeden kendim olmak istiyordum ... (O muydu?)