Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti'nde Kadı - İlber Ortaylı Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti'nde Kadı kimin eseri? Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti'nde Kadı kitabının yazarı kimdir? Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti'nde Kadı konusu ve anafikri nedir? Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti'nde Kadı kitabı ne anlatıyor? Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti'nde Kadı kitabının yazarı İlber Ortaylı kimdir? İşte Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti'nde Kadı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: İlber Ortaylı
Yayın Evi: Kronik Yayıncılık
İSBN: 9786058301108
Sayfa Sayısı: 112
Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti'nde Kadı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Osmanlı kadısı, bütün İslam devletlerindeki seleflerinin aksine bir geniş imparatorluğun coğrafyasını sırtlayan unsurlardandı. Bu zümre her renk, meşrep ve nitelikteki mensuplarıyla bu zahmetli hayatı ve görevi sürdürmüştür."
Türkiye'de tarih denilince akla ilk gelen isim İlber Ortaylı'nın kaleminden Osmanlı hukuk tarihinin merkezinde yer alan ve üzerine pek konuşulmayan kadıları anlatan önemli bir çalışma…Kadılık İslam Ortaçağında ortaya çıkan idari ve adli bir görevdir. Kadı'nın sosyal-idari fonksiyonları değerlendirilirken on dört asırlık İslam tarihi içindeki evrimi göz önüne alınmadığından, bu kurumun İslam öncesi imparatorluklardan neleri, ne ölçüde miras aldığı üzerinde de durulmamıştır. İlber Ortaylı, kadıların tarihini ve yargı görevlerini, tayinini, görev süresini, yargı bölgesini, yardımcılarını, diğer memurlar arasındaki hiyerarşik ilişkisini ve Osmanlı mahkemelerinin nasıl işlediğini birincil arşiv kaynaklarını kullanarak anlatıyor. İlber Ortaylı, hem geniş ufuklu tarihçiliğini hem de tadına doyum olmaz üslupçuluğunu işe koştuğu bu kitabında, Osmanlı dünyasında kadı'nın bütün boyutlarını olağanüstü bir sürükleyicilikle ortaya koyuyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti'nde Kadı Alıntıları - Sözleri
- Kadılık belirli eğitim ve stajdan geçen, terfi ve tayini belirli kurallara bağlı bir memuriyetti. Bu, Osmanlı devlet düzeninin önceki İslam devletlerine göre geliştirdiği bir meslek yoluydu."
- Bir kadı'nın atanması için aşağıdaki niteliklerin bulunması gereklidir: a) Reşid olmalı, b) Temyiz kudretine sahip olmalı, c) İman sahibi ve adil olmalı, d) Hukuki ehliyet ve muamele kabiliyetine sahip olmalı, e) Bitaraf olmalı, f) Nesebi sahih olmalı, g) Yeterli derecede hukuki bilgi sahibi olmalı, h) Erkek olmalı.
- Yeryüzünde insan topluluğu ve devlet oldukça, bir yargıç da vardır.
- "Kadı'nın bir görevi de ordunun ihtiyaçlarını temin, yol ve konaklama tesislerini önceden kontrol ve bilhassa toplanan verginin orduya serî'an yetiştirilmesiydi."
- "Kadılık belirli eğitim ve stajdan geçen, terfi ve tayini belirli kurallara bağlı bir memuriyetti. Bu, Osmanlı devlet düzeninin önceki İslam devletlerine göre geliştirdiği bir meslek yoluydu."
- "İslam devletinde hakimlik görevini ilk olarak yürüten bizzat Hz. Muhammed'in kendisi olmuştur."
- Mesleki eğitim bakımından en önemli olay Fatih’in kurduğu Sahn-ı Seman Medreseleridir. Bu okulun öğrencileri danişmend diye adlandırılır, mezunları kadılık görevi için müracaat edebilir. Önce bir kadı mahkemesinde staj görmeleri gerekmektedir ki, bu önemli bir merkezin mahkemesi olacaktır. Adaylar bir seçimle, büyük kadılıklara en az beşer kişi olmak üzere stajyer olarak gönderilir. Mevleviyet payesini haiz bu kadıların yanında üç beş yıl çalışarak İstanbul’a gelir, bir sene de mülazemet (adaylık, asistanlık) ile vakit geçirirler, ancak buradan sonra alt kademedeki kazalardan birinin kadılığına tayin edilirlerdi. Kadılar padişah beratı ile tayin edilirlerdi. İlmiye mensuplarının tayin, azil ve nakil işlemlerini Anadolu ve Rumeli kazaskerlikleri dairesi yapar.
- "Subaşı bir anlamda adli zabıta, diğer anlamda en yüksek emniyet görevlilerinden biri ve infaz memuru olarak Osmanlı kadısının en başta gelen yardımcısıydı."
- Tanzimat’tan sonra nizami mahkemelerinin kurulması ceza ve ticaret konusunda bir nevi çifte uygulama ve çifte muhakeme sisteminin çıkmasıyla kadı’nın görevleri bugünkü hususi hukuk alanına ait sahayla sınırlı kalmış ve son asırda gittikçe bir görev aşımına uğramıştır.
- Bir kadının atanması için aşağıdaki niteliklerin bulunması gereklidir: a) Reşid olmalı, b) Temyiz kudretine sahip olmalı, c) İman sahibi ve adil olmalı, d) Hukuki ehliyet ve muamele kabiliyetine sahip olmalı, e) Bitaraf olmalı, f) Nesebi sahih olmalı, g) Yeterli derecede hukuki bilgi sahibi olmalı, h) Erkek olmalı.
- Bir kadın ne kadar bilgili ve gerekli niteliklere sahip olursa olsun kadı olamaz. Mamafih bu konuda istisnai fikirler de ileri sürülmüştür. Örneğin mal ve cezaya ilişkin davalarda Ebu Hanife kadınların kaza hakkına cevaz veriyor. Pratikte ise yakın zamanlara kadar hiçbir toplumda kadınların böyle bir mesleğe girmediği göz önüne alınmalıdır. Bilinen bir istisna üzerinde burada durmalıdır: Halife Muktedir zamanında Divanul Mezalim başkanlığı, Sumeyl adında bir kadın tarafından yürütülüyordu.
- "Mısır'da Osmanlılar, sadece Hanefî kadısını bıraktılar. Mısır kadısı Osmanlı devrinde bir yıl için atanırdı ve bu ülkenin diğer kadılarını tayin etmek onun göreviydi."
- Osmanlı kadısı, bütün İslam devletlerindeki seleflerin aksine bir geniş imparatorluğun coğrafyasını sırtlayan unsurlardandı.
Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti'nde Kadı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kadı üzerine merakını gidermek isteyen bir hukukçu için ancak giriş seviyesinde bir eser olabilir. Öte yandan, kadılık müessesesini neredeyse her açıdan azar azar ele almış ve meraklı okurlara kapı aralamıştır. Kadıların ancak mezhep ehli kişilerden seçilebiliyor olması, Kadınların kadı olamaması, 18. yüzyılda ve esasen 19. yüzyılda kadılık kurumunun çokça bozulması ve bunda yükselen enflasyon ile kadıların kendilerine yeni gelir kapıları ya da rüşvetler aramalarının etkili olması, Kadılık müessesesinin başka ülke ve dönemlerdeki yargıçlık kurumlarıyla ilişkisi konusunda ilginç bilgiler, Bu kitaptan edindiğim kıymetli bilgiler olarak kalacaktır. (Fulya)
Osmanlı tarihinde kadıların yeri büyük. Bu kurum hakkında kapsamlı, derinlemesine bilgi sahibi olmak isteyen herkese hitap edebilecek bir kitap. Üstelik okuması da gayet kolay. Bazı terimler, zor gelebilir mi bilemiyorum; ben tarih öğrencisi olduğum için zorlanmadan okudum. (Hulya İnci)
İlber hocanın konusma ve yazım dilini ilgiyle dinliyor, okuyurum İslam devletinde hakimlik görevini ilk olarak yürüten bizzat Hz. Muhammed'in kendisi olmuştur. Kitaptan (s: 19) kadılık müessesesini neredeyse her açıdan azar azar ele almış ve meraklı okurlara kapı aralamıştır. Kadıların ancak mezhep ehli kişilerden seçilebiliyor olması, Kadınların kadı olamaması, 18. yüzyılda ve esasen 19. yüzyılda kadılık kurumunun çokça bozulması ve bunda yükselen enflasyon ile kadıların kendilerine yeni gelir kapıları ya da rüşvetler aramalarının etkili olması, Kadılık müessesesinin başka ülke ve dönemlerdeki yargıçlık kurumlarıyla ilişkisi konusunda ilginç bilgiler, ilgiyle okunası bir kıtap Buyurun (Hande gunkut)
Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti'nde Kadı PDF indirme linki var mı?
İlber Ortaylı - Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti'nde Kadı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti'nde Kadı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı İlber Ortaylı Kimdir?
İlber Ortaylı (d. 21 Mayıs 1947, Bregenz, Avusturya), Türk tarih profesörü.
Avusturya'daki bir göçmen kampında 1947 senesinde doğdu. Kırım Tatarı kökenlidir. Stalin'in politikaları neticesinde anavatanlarından ayrılmak zorunda kalan ailesiyle birlikte 2 yașında Türkiye'ye göç etti. İlk ve orta öğrenimini Ankara'da tamamladı. 1965 yılında Ankara Atatürk Lisesi'nden mezun oldu.
Akademik kariyeri
1969 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni ve Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nin tarih bölümünü bitirdi. Viyana Üniversitesi Slavistik ve Orientalistik Bölümü'nde öğrenim gördü. Yüksek lisans çalışmasını Chicago Üniversitesi'nde Prof. Dr. Halil İnalcık ile yaptı. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde "Tanzimat Sonrası Mahallî İdareler" adlı tezi ile 1974 yılında doktor, "Osmanlı İmparatorluğu'nda Alman Nüfûzu" adlı çalışmasıyla 1979'da doçent oldu. 1982 yılında devletin akademik politikalarına tepki olarak görevinden istifa etti. Bu dönemde Viyana, Berlin, Paris, Princeton, Moskova, Roma, Münih, Strazburg, Yanya, Sofya, Kiel, Cambridge, Oxford ve Tunus üniversitelerinde misafir öğretim üyeliği yaptı, buralarda seminerler ve konferanslar verdi. 1989'da Türkiye'ye dönerek profesör oldu ve 1989-2002 yılları arasında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde İdare Tarihi Bilim Dalı Başkanı olarak görev yaptı. Yerli ve yabancı bilimsel dergilerde 16. ile 19. yüzyıllar arası Osmanlı tarihi ve Rus tarihi ile ilgili makaleleri yayınlandı. 2002 yılında Galatasaray Üniversitesi'ne, iki yıl sonra ise Bilkent Üniversitesi'ne konuk öğretim üyesi olarak geçti. Şu anda Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Türk Hukuk Tarihi derslerini vermektedir. Galatasaray Üniversitesi Senato üyesidir. Ayrıca İlke Eğitim ve Sağlık Vakfı Kapadokya Meslek Yüksekokulu Mütevelli Heyeti üyesidir.
2005 yılında Topkapı Sarayı Müzesi başkanı oldu. 7 yıl bu görevde kalan İlber Ortaylı 2012 yılında yaş haddinden emekli oldu ve görevi Ayasofya Müzesi başkanı Haluk Dursun'a devretti.
Ortaylı, Uluslararası Osmanlı Etütleri Komitesi yönetim kurulu üyesi ile Avrupa İranoloji Cemiyeti ve Avusturya-Türk Bilimler Forumu üyesidir. Tarih Vakfı ve Afet İnan ailesinin işbirliğiyle iki yılda bir verilen Afet İnan Tarih Araştırmaları Ödülü'nün 2004 yılındaki sahipleri Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın da içinde bulunduğu jüri tarafından belirlenmiştir. 2009 yılında İzmir Kitap Fuarı'na katılmıştır. Milli Saraylar Daire Başkanlığı'nın Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlediği Vefatının 150. Yılında I. Abdülmecit ve Dönemi Uluslararası Sempozyumu'nda açılış ve kapanış oturumlarına katılmıştır.
Ortaylı; Türkçe; ileri seviyede Almanca, Fransızca, İngilizce, İtalyanca ve Rusça; orta seviyede Arapça, Farsça, Latince, İbranice, Sırpça ve Yunanca bilmektedir.
Özel yaşamı
1981 yılında Mersin eski Senatörü Dr. Talip Özdolay'ın kızı Ayşe Özdolay ile evlendi ve bu evlilikten Tuna adında bir kızı oldu. Daha sonra 1999 yılında eşinden boşandı. Ortaylı, bilgisayar ve internet kullanmayı sevmemektedir. Herhangi bir sosyal medya sitesinde adına açılmış hesapların hiçbiri kendisinin değildir. İlber Ortaylı'nın ayrıca çocukluğundan beri büyük bir tutku ve özenle biriktirdiği minyatür otomobillerden oluşan büyük bir koleksiyonu vardır.
Televizyon Programları ve Yazıları
2004 yılında TRT 2'de başlayıp TRT Türk'te haftasonları yayınlanan "İlber Ortaylı ile" adlı belgeseli sunmuştur. NTV'de "İlber Ortaylı ile Tarih Dersleri" adında bir program yapmıştır. Günümüzde Bloomberg HT kanalında "İlber Ortaylı ile Zaman Kaybolmaz" adlı bir program hazırlamaktadır. 2000 yılından beri Pazar günleri Milliyet gazetesinde, aylık Atlas Tarih ve üç aylık Doğu Batı dergilerinde makaleler yazmaktadır. Bir dönem yayınlanan Popüler Tarih ve Tarih ve Toplum dergilerinde ve Habertürk gazetesinin Habertürk Tarih ekinde de makaleleri yayınlanmıştır. Halen Doğu Batı ve NTV Tarih dergilerinin danışma kurulu üyesidir.
Aldığı Ödüller
Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Osmanlı Tarihinde Aile" isimli eserinin yanı sıra, tarih alanında 1970'li yılların başlarından itibaren yaptığı çalışmaları, yayınladığı makaleler ve kitapları, tarih biliminin yaygınlaştırılması çabaları, tarihi her yaştan Türk insanına sevdirme konusundaki faaliyetleri, yurtdışındaki bilimsel etkinlikleri ve Türk tarihçiliğinin uluslararası alanda önemli bir ismi olması da göz önüne alınarak tarih dalında 2001 Aydın Doğan Ödülü'ne değer bulundu. 2006 yılında İtalya'da Lazio bölge yönetiminin başlattığı ve her yıl devam etmesi öngörülen Akdeniz Festivali'nde, toplumsal ve kültürel tarih alanındaki "Avrupa ile Akdeniz arasında Lazio" ödülünün Prof. Dr. İlber Ortaylı'ya verilmesi uygun görülmüştür. 2007 yılında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin imzasıyla Rusya Federasyonu tarafından Rus dilini ve kültürel mirasını yayan, ülkelerin ve halkların birbirlerine yaklaşmasını sağlayan kişilere verilen Puşkin Ödülü'ne Türkiye'den Ortaylı layık görülmüştür.
İlber Ortaylı Kitapları - Eserleri
- Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023)
- Defterimden Portreler
- Yakın Tarihin Gerçekleri
- İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı
- İlber Ortaylı Seyahatnamesi
- Osmanlı'yı Yeniden Keşfetmek
- Türkiye'nin Yakın Tarihi
- Tarihin Gölgesinde
- Osmanlı Barışı
- Osmanlı Sarayında Hayat
- İlber Hocayla / Topkapı Sarayı
- Osmanlı Düşünce Dünyası ve Tarih Yazımı
- Avrupa ve Biz
- Osmanlı Toplumunda Aile
- Tarihin Sınırlarına Yolculuk
- Üç Kıtada Osmanlılar
- Son İmparatorluk Osmanlı
- Osmanlıda Değişim ve Anayasal Rejim Sorunu
- Osmanlı'da Milletler ve Diplomasi
- Gelenekten Geleceğe
- Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu
- Barış Köprüleri
- Tarihin Dönüşü
- Resmi Tarih Yalanları
- Tarihin Işığında
- İmparatorluğun Son Nefesi
- Eski Dünya Seyahatnamesi
- Osmanlı Mirası
- Tarihimiz ve Biz
- 100. Yılında Birinci Dünya Savaşı
- Tarih Sohbetleri
- Tarihin İzinde
- Türklerin Tarihi
- Batılılaşma Yolunda
- Zaman Kaybolmaz
- Kırk Ambar Sohbetleri
- Osmanlı’ya Bakmak
- Türklerin Tarihi 2
- Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi
- İttihat ve Terakki
- Efsaneler ve Gerçekler
- Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti'nde Kadı
- Türklerin Altın Çağı
- Tarih Yazıcılık Üzerine
- Türk Tarihçiliğinde Dört Sima
- Türkler İslamiyet ve Hilafet
- İlber Ortaylı’nın Gözüyle İran
- Ters Lale
- Gazi Mustafa Kemal Atatürk
- Tarihe Yön Veren 100 Lider
- Bir Ömür Nasıl Yaşanır?
- Ottoman Studies
- Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri (1840-1880)
- İstanbul'dan Sayfalar
- 500. Yıl Kutlamalarının Onuncu Yılında Nesim Benbanaste
- Mekânlar ve Olaylarıyla Topkapı Sarayı
- Tarihte İstanbul
- 19. - 20. Yüzyıl Yabancı Seyyahların Gözünden İstanbul
İlber Ortaylı Alıntıları - Sözleri
- "Ümitlerin yok olduğu bir çağda yaşıyoruz. Bu zamanda Türklerin tutunduğu isimlerin başında ise Atatürk gelmektedir." (Gazi Mustafa Kemal Atatürk)
- Dolayısıyla Türkiye’nin kendi askeri gücünü iyi bilmesi, pazarlıklarda buna göre davranması ve dış politikada da uygun ittifaklara dayanarak barışcı politikayı götürmesi gerekir. Nihayet ABD ile alışverişin derece ve miktarını da bu sayede ayarlamak mümkündür. (Kırk Ambar Sohbetleri)
- İslam dünyasının söz de Batıcı modernleşmeci değer ve akımları da, Batı kültürünün ne olduğunu bilmediklerinden klasik kültürü ihmal etmektedir. (Tarih Yazıcılık Üzerine)
- "1924 Mart’ında bütün Osmanlı hanedan üyeleri Türkiye topraklarını terk ettiler ve 1952’de kadın üyelere af çıktı, 1974’te de bütün erkek üyelere bir af çıkartıldı." (Osmanlı Sarayında Hayat)
- Kitleler hakikatten çok onun sunuluş biçiminden, yani ambalajından etkilenmektedirler. Ve bunun sonucu olarak sır kabuğu düştüğünde çark geriye dönmektedir. (Resmi Tarih Yalanları)
- Tarihî geleneğinize sadık kalınız yeter; bunu yapmadığınız takdirde ne Batılı olursunuz ne ortak pazarlı olursunuz, ne de dünyalı olursunuz. Dünyadaki sıradan toplumlardan biri olarak kalırsınız. Toplumun geri kalmışı, insanlarını yeteneğine göre değerlendiremeyen toplum demektir. Dünya ülkelerinin ekserisi bu kategoridedir. Bir toplumun kendini üretme araçlarının en başında dil gelir ve dil, tarihle beraber düşünülür. (Avrupa ve Biz)
- Hepinizin de bildiği gibi Avrupa kıtasında kurtlar öldü. Yaşadığı tek yer Roma civarındaki Abruzzi'lerdir. Hâlâ orada kurt ulumaları duyarsınız ve birtakım meraklı turistler de hususi Abruzzilere giderler bunun için. (Efsaneler ve Gerçekler)
- Her savaş rüzgarı hortum gibi toplumları kapıp götürmez. Bazı savaşların dışında kalmak mümkündür; hırslardan, fırsatçılıktan, boş büyüme ve zenginleşme isteklerinden uzak duran devlet adamları ülkelerini böyle felaketlerden korur. İkinci dünya savaşında kim ne derse desin Türkiye bu korumayı başardı. (Kırk Ambar Sohbetleri)
- Âşık Paşazade Şeyh Edebali'nin torunu Mehmet Paşa'yı tanımış. (Paşa terimi burada Osmanlı vezirlerinin ünvan olan Paşa değil, 13. yüzyıl ve 14. yüzyılda dervişlere verilen bir ünvan olarak kullanılan Paşadır. İkisini birbirine karıştırmamak lazım.) Edebali'yi ondan dinlemiş olduğunu ve tarihine koyduğu bu konudaki bilgilerin de bu kanalla kendisine intikal ettiğini söylüyor. Burada Edebali'nin yaşlılığında 2 defa evlendiğini, kimlerin kızlarını aldığını da söylüyor, bunlardan son hanımından olan kızı Mal Hatun'u da Osman Gazi'ye verdiğini belirtiyor. Bu bağlantıyı yalnızca Âşık Paşazade kullanıyor. Diğer Osmanlı kronikleri bu konuda Âşık Paşazade'yi naklediyorlar. O zaman bu, nereden çıkıyor? Kanaatimce burada yine bu işin mesulü olarak Âşık Paşazade'yi görmek lazım. Bence Âşık Paşazade, dedesinin isyanı ile ilgili psikoloji içerisinde kendi sülalesinin isyanla bağlantısına dair eskiden kalma rivayetleri hafızalardan silebilmek ve Osmanlı Devleti'nin başlangıcını da olabildiğince kendi soyuna, sülalesine, en azından kendi tarikatına bağlayabilmek için böyle bir senaryoyu ortaya atmış olmalıdır. Benim kanaatimce böyle bir ihtimal çok kuvvetli. Bu suretle, Osman Gazi ve ondan türeyecek olan Osmanlı hükümdarlarının soyu neye bağlanmış oluyor? Vefaiye tarikatına bağlanmış oluyor. Çünkü Edebali, Baba İlyas'ın çok önemli bir halifesidir. Bir Rum Abdalıdır. Mademki onun kızıyla evleniyor Osman Gazi, o zaman mesele tamamdır. Osmanlıların soyu böyle bir tarikate bağlanıyor. (Efsaneler ve Gerçekler)
- Bir kuzunun komuta ettiği bir aslanlar ordusu beni korkutmaz. Ama aynı şeyi, bir aslan tarafından komuta edilen kuzu ordusu için söyleyemem. -Büyük İskender (Tarihe Yön Veren 100 Lider)
- Sorunu abartmayı çözüm sanıyorlar. (Osmanlı Toplumunda Aile)
- Almanya Bismarck'tan sonra Rusya'ya açıkça cephe aldı. Ortadoğu'da ise İngiltere'nin tersine Osmanlı yanlısı görünen, daha doğrusu Osmanlı topraklarını konferans masalarında bölüştürerek değil de, İmparatorluğun kaynaklarından barışçı yollarla istifade etmeyi amaçlayan bir politika izlemeye başladı. (Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu)
- Türkiye tarihinde, bunun münakaşası hep yapılıyor, "matbaa niye gelmedi" diye... Matbaa gelmedi, çünkü insanlar ihtiyaç hissetmedi. Bu kadar açık. Matbaanın geldiği tarihte en çok okunan kitabın bugün kütüphanelerdeki saklanmış ve saklanabilecek, saklanması ihtimal dahilinde olan nüshalarına bakıyorsun, 100-150'yi geçmiyor. (Efsaneler ve Gerçekler)
- Üretimin artmadığı yerde her şey boş slogan olarak kalmaya mahkumdur. (Eski Dünya Seyahatnamesi)
- "Tarih sonsuz bir antrenmandır" (Tarihin Sınırlarına Yolculuk)
- Bizim gibi ülkelerde hiçbir zaman ekstrem akımların taraftar bulması ve idareyi ele geçiren insanların bile uç hareketler göstermesi mümkün değil. Konsensüs içinde olmak zorunda. (Tarih Sohbetleri)
- "Türk aydını maalesef dünyayı tanımıyor. Tanımadan konuşuyor, tanımadan düşünüyor ve ciddi şeylerle uğraşmıyor." (Tarihin Sınırlarına Yolculuk)
- "Bizim cevaplamamız gereken sual şu: 'Neden bu kadar meraksızız?'" (Tarihin Sınırlarına Yolculuk)
- Ankara'da Gençlik Parkı'nın Opera yanındaki girişinde, ışıklı bir Atatürk portresinin altında şöyle yazılı: " Atatürkçülük; Atatürk'ün yolunda ondan daha ileri gitmektir." (Resmi Tarih Yalanları)
- Bir dostuma,çok Zeki olan bir adam olan Kral Fahd, “İslam Dünyasında bir buçuk devlet vardır; biri Türkiye,yarısı ise İran’dır.” demiş. (Osmanlı Mirası)