Hunlar - Ahmet Taşağıl Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Hunlar kimin eseri? Hunlar kitabının yazarı kimdir? Hunlar konusu ve anafikri nedir? Hunlar kitabı ne anlatıyor? Hunlar PDF indirme linki var mı? Hunlar kitabının yazarı Ahmet Taşağıl kimdir? İşte Hunlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Ahmet Taşağıl

Yayın Evi: Yeditepe Yayınevi

İSBN: 9786057800534

Sayfa Sayısı: 328

Hunlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İnsanlık tarihi M.Ö. 3 binlerde aydınlanmaya başladığında dünyanın farklı bölgelerinde bazı toplulukların varlığından haberdar oluruz. Bunların Ön Asya'da Mısır'da Akdeniz etrafında, Hint ve Çin'de bulunduğu kabul edilir ve böyle yazılır. Aynı devirlerde Orta Asya'nın derinliklerinde de insanlar yaşıyordu. Nitekim komşuları Çinliler ilk efsanevi metinlerinde onlara yer veriyordu. Bu toplulukların uçsuz bucaksız bozkırlarda boy ya da boy grupları halinde yaşadıkları bildirilmektedir.

Aradan yüzyıllar geçer, tarih daha belirgin hale geldiğinde biz onları Hunlar olarak tanırız. Ancak, onlar çok önemli bir aşamaya yükselirler. Bir siyasi birlik örgütlenmesi gerçekleştirerek bozkırların ilk devlet modelini, hatta ilk imparatorluğunu meydana getirirler. Biz bu siyasi yapılanmaya tarihçiliğimizde çok doğru bir şekilde Asya Hun İmparatorluğu adını veriyoruz.

M.Ö.221'den M.S.439'a kadar uzanan çok açık bir Hun tarihi söz konusu olsa da atalarını M.Ö. 2255'lere kadar götürebiliriz. Her devletin yaşadığı kader gibi Hunlar da yükselmişler, sonra duraklamış, bölünmüş ve yıkılmışlardır. Bozkırların ağır iklim şartlarının, özellikle aşırı soğuktan kaynaklanan kıtlıkların onların zayıflamasında büyük rol oynadığı gerçektir. Yaşadıkları bütün zorluklara rağmen Hunlar sağlam bir devlet geleneği oluşturmuşlar ve bu gelenek Avrasya tarihinde hiç kesilmeden 20. yüzyıla kadar devam etmiştir.

Ahmet Taşağıl, bu çalışmasında kaynakların verdiği bilgilere dayanarak derli toplu bir şekilde Asya Hunlarının tarihini ve kültürünü anlatmaktadır.

Hunlar Alıntıları - Sözleri

  • “Gök’ün yardımı, savaşan erlerimizin mükemmelliği ve atlarımızın gücüyle, her üyesini baskı altına alarak veya itaate zorlayarak, Yüe-chih’yı silip süpürmeyi başardık. Üstelik Lou-lan, Wu-sun ve Hu-chie kabileleriyle, civardaki 26 devleti de fethettik, böylece hepsi Hunların halkının bir parçası oldu. Yay çekerek yaşayan tüm halklar artık tek ailede birleşti ve tüm kuzey bölgesi barış içinde.” M.Ö. 176 yılında Mo-tu tarafından İmparator Hsiao Wen’a gönderilen mektup.
  • "Çin’in kuzey topraklarında yaşayan bu kavimler, bir yerde sürekli ikamet etmezlerdi. Bozkırlıların belki de ilk defa Çinliler tarafından tasvir edildiği bu bilgiler oldukça ilginçtir. Yani sosyal hayatın bildirilmesine rastlanılarak Avrasya’ nın derinliklerinde yaşanan hayat tarzı ilk defa burada anlatılmaktadır. Buna göre bozkırların binlerce yıllık bilinen ömür sürme yöntemi daha tarihin başlangıç evresinde karşımıza çıkmaktadır. Hayatlarının temel kaynakları olan su ve odarı takip ederek yaşıyorlardı. Ekonomilerinin esası at, sığır ve koyundan oluşan hayvan sürülerine bakmaktı. Eşek, katır, t’ao-t’u, t’ien-hsi gibi vahşi at cinsleri de bulunmaktadır. Tarım yapmadıkları ifade edildiği gibi herkesin kendine ait toprağının bulunduğu bildirilmesi enteresan bir durumdur. Gobi Çölü gibi ya da Moğolistan'ın çoğu arazisinde karşılaşıldığı gibi tarım yapmak mümkün değildi. Ancak Altay Dağları ve diğer yerlerde tarımla ilgili arkeolojik kalıntılar ve sulama kanalları keşfedilmiştir. Çinliler herhalde kendilerine yakın bölgelerde gördüklerini kaydetmişlerdir. Yine kaynakların ifadesine göre yazıları veya çizileri bulunmadığı için söz ile anlaşma yaparlar; erkek çocuklar koyunlara binerek biniciliğe alışırlar; avcılığı öğrenmek içinde kuş ve farelere ok atarlar; biraz büyüyünce tavşan ve tilkilere nişan alırlardı. Kaynakların Hunların yaşayışı hakkında yazdıkları bu ifadeler Orta Asyanın bozkır kuşağı için karakteristik bir durumdur."
  • "Avrasya bozkırlarının derinliklerinde Orta Asya alanının eski tarihinde yazılı tarihi kaynaklar ışığında bilebildiğimiz kadarıyla ilk kurumsal devlet, Asya Hun İmparatorluğu, diğer adıyla Büyük Hun İmparatorluğudur. "
  • Mo-tu, devletin hükümdarı T'ou-man liderliğinde çıkılan bir ava katıldı. Av esnasında ıslıklı okunu babası T'ou-man'a attı. Mo-tu'nun sağında ve solunda bulunan bütün adamları da hep birden onu takip ederek T'ou-man'a ok attılar. Bundan sonra üvey annesi ile küçük kardeşini ve kendisini istemeyen bütün devlet adamlarını öldürdü. Kendisini ch'an-yü olarak tahta çıkardı
  • Hun hükümdarı sabahları çadırından çıkar, doğuya doğru döner ve güneşe saygısını sunardı.
  • “Hunlar, kahramanca savaşmaktan hoşlanırlardı..”
  • “M.Ö. 174 öncesinde Mo-tu’ya karşı Wu-sun kralı K’un-mo ile pazarlık yapılmış ve bir Çinli prenses verilmek suretiyle ittifak kurulmuştu. Hunlar da bir prenses gönderince K’un-ma, Çinli prensesi sağ gelin, Hun prensesini sol gelin yaptı. Hunlarda sol yön doğuyu temsil ettiğinden sağ taraftan daha üstündü. Wu-sunlar için de yönlerin algılanması aynıydı..” :)
  • “Gök ve yer tarafından hayat verilmiş; gün ve ay tarafından tahta çıkarılmış, Hunların büyük Ch’an-yü’sü, Çin imparatorunun mutlu ve esen olup olmadığını sorar.” :) Mo-tu’nun oğlu Chi-yü’nün Çin imparatoruna mektubundan
  • Erkek çocuklar koyunlara binerek biniciliğe alışırlar; avcılığı öğrenmek içinde kuş ve farelere ok atarlar; biraz büyüyünce tavşan ve tilkilere nişan alırlardı.
  • Toprak devletin temelidir.
  • Hükümdar karşılığı unvanı taşıyan ch'an-yü'nün mensup olduğu aile Luan-ti idi. Tahta geçtikten sonra Ch'eng-li Ku-t'u Ch'an-yü unvanı ile tanınmıştır. Özünde halkı ona bu unvanı vermiştir. Hunların Göğe Ch'eng-li(tengri) dedikleri kut karşılığında ise K'u-t'u kullandıkları ifade edilmiştir. Hükümdarlık unvanı Ch'an-yü ise enginlik anlamına gelmektedir. Kısacası hükümdarlarını “Gök gibi Engin Sonsuz Genişlikte" olarak tanımlarlardı.
  • Amacı Mo-tu'yu Yüe-chih'lara öldürtmek olan T' ou-man, oğlunu gönderdikten sonra kendisi Yüe-chih'lara saldırı düzenledi. Böylece Mo-tu kolayca onlar tarafından ortadan kaldırılacak, kendisi de Hun kamuoyuna hesap verebilecekti. Ne var ki, Yüe-chih'la r daha onu öldüremeden, onların en iyi ve ünlü atlarından birini çalarak kaçtı . Onun kaçışı esnasında bindiği at kaynaklarca muhteşem olarak tanımlanmıştır. Günde bin mil (576 km) koşabildiği abartılı bir şekilde anlatılmaktadır.
  • M.Ö. 221’de ilk defa bir Hun hükümdarının adı (ch’an-yü) tarihi kaynaklarda geçiyordu. Bu hükümdarın adı T’ou-man olarak kaydedilmiştir.
  • Çinli elçi Mo-tu'nun üvey annesi ile babasını öldürdüğünü gündeme getirdi. Böyle birşeyin ancak, hayvanlar ve kuşlar tarafından yapılabileceğini söyleyerek hakaret etti. Onun bu tavırlarına kızan Hun hükümdarı söz konusu elçiyi 3 yıl esir tutarak ülkesine geri göndermedi.
  • Çinlilere karşı Hunların askerî üstünlüğü M.Ö.96-85 arasında devleti idare eden Hu-lu-ku zamanında da devam etti.

Hunlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Hunlar: Hunlar Türk tarihinin gölgede kalmış kısmında filizlenmiş köklü bir Türk uygarlığıdır. Hun Devleti büyüyüp sinesinde barındırdığı kültürle kendilerinden sonra gelen Göktürk ve Uygur gibi Türk devletlerine model olmuştur. Zamanla Asya'nın en büyük mihver gücü haline gelmiş, kıtada gücün odağında oturan Çin'in karşısında büyük bir denge unsuru olarak ağır basmıştır. Her ne kadar Hun tarihini Çin kaynaklarından öğrenmiş olsak da malumat açısından pek de parlak durumda olduğumuz söylenemez. Yine de Çin tarihinin büyük bir yekunu oluşturan arşivlerinin içinde Türk seçkisi yaparak tarihimizi yeniden yazmamız zaruri olmakla birlikte, yapılan eser ve akademik çalışmalarla bilimsel araştırmaların çapını her seferinde daha da fazla genişletmemiz gerekir. Taşağıl klasik Çin diline hakimiyeti sayesinde yapmış olduğu çevirilerle buzdağının görünen kısımlarını ülkemiz okuruna sunmuştur. Fakat bahsettiğimiz çalışması da göstermektedir ki daha kat etmemiz gereken çok yol vardır. Zira hocanın girişte belirttiği gibi Hun tarihi ile ülkemizde yapılan müstakil çalışmaların sayısı çok az. Hele Çin cephesindeki çalışmalarla karşılaştırıldığı zaman bu durum daha vahamet verici şekilde çok çalışmamız gerçeğini açığa çıkarır. Özellikle ülkemizde Çin-Hun ilişkisi kaba tabirlerle ifade edilmesine karşın, Çin tarihinin şekillenmesinde Hun Türklerinin etkisi hep geri planda kalır. Oysaki Türk kimliği yüzyıllar boyu Çin üzerinde etkili olmuştur. Böylesine güçlü Türk etkisinin izlerini bugün dahi Çin'de gözlemlemek pek sürpriz olmaz. Taşağıl Çin tarihinin kırılma noktalarını eserinde belirtirken, Türk etkisinin siyasi yansımalarını Çin kaynaklarına dayanarak çok güzel anlatmıştır. Bu kısımların tarih kitaplarımızda daha fazla yer alması, tarih anlatımızda kendisine daha çok yer bulması, temenni seviyesini tez zamanda aşmalıdır. Çünkü Hun tarihi sadece Teoman ve Mete'den ibaret değildir. Eser bu nedenle Türk tarihi için kıymet arz etmektedir. Fakat Çin kaynaklarının sistematik kullanımında sentez usulüne pek bağlı kalınmamasının bazı yerlerde sık sık tekrarlara neden olduğu dikkatten kaçmamaktadır. Benzer kaynakların tek anlatımda birleştirilerek kullanılması okur için kolaylık sağlayabilirdi. Çin anlatımının sıkıcı isimlendirmeleri ise yer yer hoca tarafından törpülenmesine rağmen yine de anlatımı olağan şekilde güç şartlara sokabilmektedir. Son olarak yazım ve imla ile ilgili azımsanamayacak kadar çok yanlışın olduğunu belirtmekte fayda var. İkinci ve izleyen baskılarda bu durumun düzeltileceğini umuyorum. (zafer saraç)

Hunlar: Bu kitabı almanızı öneririm ama ilk önce biraz eleştirme yapayım. Benim eleştirim çok akıcı olmaması yönünde evet sonuçta tarih kitabı akıcı değil, öğretici olması lazım diyebilirsiniz ama biraz daha akıcı olsa çok iyi olurmuş. Kaynak bakımından çok iyi kesin ve doğru kaynak diyebiliriz çünkü Ahmet hocamız Moğolistan'a gitmiş o coğrafyayı ve kültürü bilen bir insan olduğu için kaynakları doğrudur. Çok iyi araştırma yapılmış Türk boylarından bahsedilmiş ve Mete Han'ın Çinli prensese yazdığı ve Çinli prensesin Mete Han'a yazdığı mektuplardan da bahsetmiş. Sonuç olarak alabilirsiniz güzel bir eser ama tekrar çok akıcı değil ama kesinlikle okunur bu bilgiler inanılmaz. (Toprak Küstür)

Hunların ataları hakkında tutulan en eski kayıtlardan başlayarak M.S.4. yüzyıl sonuna kadar kaynakları barındıran bir kitap. Hunlar hakkında bu zamana kadar yazılmış kaynakları içeren kitapları da dikkate alınarak yazılmış. Ahmet Hoca Moğolistan’da yaptığı saha gezilerinde edindiği bilgi ve tecrübeleri göz önüne almış, Moğol ve diğer ülke arkeologlarının incelemelerini de değerlendirmiş. Sosyal tarih ve teşkilatla ilgili konulara yeri geldiği zaman değinmiş. Mo-tu’nun Orta Asya’da birliği sağladığı zaman söz konusu olan diğer Türk boylarına genişçe yer verilmiş. Ayrıca Mo-tu’n dönemi başta olmak üzere oğlu ve torununun ve hatta vezirlerinin mektuplarına da göz kırpmıştır... (ATSIZ)

Hunlar PDF indirme linki var mı?

Ahmet Taşağıl - Hunlar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hunlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ahmet Taşağıl Kimdir?

14-2-1964 tarihinde Kocaeli'nin Karamürsel ilçesinde doğdu. 1975'te İlyasköy İlkokulunu, 1981'de İzmit Mimar Sinan Lisesi'ni bitirdi.

İstanbul üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü'nden 1985 yılında mezun oldu. Aynı yıl Çince öğrenmek ve Orta Asya Tarihi üzerine araştırmalar yapmak üzere Taiwan'a gitti. Adı geçen ülkede Shih-fan üniversitesinde Çince kurslarına devam ederken, aynı zamanda Cheng-chih üniversitesinin Etnoloji Araştırmaları Enstitüsü'nde ve Tarih Bölümünde ders ve seminerleri takip etti. Bunun yanında dokümantasyon merkezinde Çin kaynaklarından Türk tarihine ait belgeler topladı.

1986 yılının sonunda Türkiye'ye dönüp, İstanbul üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yüksek Lisans öğrenimine başladı. 1988 yılında "Gök-Türk ülkesine Gelen Çinli Elçilerin Raporlarına Göre Gök-Türk / Çin İlişkileri" adlı teziyle master unvanını aldı. Aynı yıl bu enstitüde başladığı doktora çalışmasını 1991'de "Gök-Türkler (542-630)" adlı teziyle tamamlayarak doktor unvanını kazandı.

Bu arada 1987 yılında araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladığı Mimar Sinan üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalında, 1992'de yardımcı doçentliğe yükseltildi . 1995 yılında Genel Türk Tarihi alanında doçent unvanını kazandı. 2001 yılında profesör oldu.

1997-1998 ve 1999-2000 eğitim-öğretim yıllarında Kazakistan'ın Türkistan şehrindeki Uluslararası Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak üniversitesinde misafir öğretim üyesi olarak görev yaptı. çeşitli seminerler ve konferanslar verdiği gibi panel ve sempozyumlara katıldı. Kazakça başta olmak üzere diğer Türk lehçelerini öğrendi. Bu esnada Özbekistan'ın Semerkand, Buhara ve Hive gibi tarihi şehirlerine, yine Güney Kazakistan'da Sır Derya boyundaki tarihi kalıntıların bulunduğu alanlara geziler yaptı. Saha araştırmalarında bulundu. Aynı üniversitede 2001-2002 öğretim yılında Tarih-Felsefe Fakültesi Dekanlığı görevini yürüttü. 2002 yılının Temmuz Ağustos aylarında Türk İşbirliği Kalkınma İdaresi'nin yürüttüğü Moğolistan Türk Anıtları Projesinde yer aldı.

2004-2005 öğretim yılında Bişkek'te bulunan Kırgızistan Türkiye Manas üniversitesinin Tarih Bölümünde öğretim üyeliğinde bulundu. Aynı üniversitenin Türk Uygarlığı Merkez Müdür yardımcılığını yürüttü. Sosyal Bilimler Dergisi yayın kurulu başkanlığını yaptı.

2007-2008 Mimar Sinan üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı. 2008 yılında Rektör Yardımcılığına atanmıştır. 2009 Nisan ayında ise Tarih Bölümü Başkanlığına atanmıştır.

Halen Mimar Sinan üniversitesi Tarih Bölümü Başkanlığı ve Rektör Yardımcılığı görevini sürdürmektedir.

Çince, İngilizce, Rusça ve Fransızca ile Türk lehçelerinden Kazakça ve Kırgızca'yı bilmektedir.

Evli ve iki çocuk babasıdır.

Ahmet Taşağıl Kitapları - Eserleri

  • Kök Tengri'nin Çocukları
  • Gökbörü’nün İzinde
  • Bozkırın Kağanlıkları
  • Bilge Kağan'ın Vasiyeti
  • Bilge Türk Tonyukuk
  • Gök-Türkler 1-2-3
  • Hunlar
  • Türk Model Devleti Gök Türkler
  • Eski Türk Boyları
  • İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar
  • Uygurlar
  • Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları
  • Türk Bilgeleri
  • Gök-Türkler
  • Ergenekon'dan Kağanlığa
  • Bilge Kağan'ın Vasiyeti
  • Orta Asya Türk Tarihi
  • İnsanlığın Serüveni
  • İslamiyet Öncesi Türkler
  • Göktürkler 1

Ahmet Taşağıl Alıntıları - Sözleri

  • Atın insan için oynadığı rol, bir savaşçının en önemli yoldaşı olması, öldükten sonra en sevdiği atının kurban edilmesi, ölü ile birlikte gömülmesi çok ilginç bir durumdur. Sağlığında savaşçıya verdiği katkıya işaret ettiği gibi bunu bir şekilde kader arkadaşlığı olarak yorumlamak da mümkündür. (İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar)
  • "Avrasya bozkırlarının derinliklerinde Orta Asya alanının eski tarihinde yazılı tarihi kaynaklar ışığında bilebildiğimiz kadarıyla ilk kurumsal devlet, Asya Hun İmparatorluğu, diğer adıyla Büyük Hun İmparatorluğudur. " (Hunlar)
  • "Tonyukuk zeki oluşu, akıllı yönetimi, stratejik davranışları sayesinde tanınmış bir kişiydi. Özellikle askerî planlamacılığı ön plana çıkıyordu." (Türk Bilgeleri)
  • Eski Türk ilinde bu coğrafi mekân, yani ülke toprağı diğer çağdaşı devletlerde olduğu gibi hükümdarın serbestçe kullanabildiği bir arazi parçası değil, korumakla görevli bulunduğu ata yadigârı idi. (Türk Model Devleti Gök Türkler)
  • Çin’i en fazla korkutan Kağan Kapgan Kağan (Türk Bilgeleri)
  • Tola Irmağı civarında yaşayan Dokuz Oğuz boyları, her ne kadar daha başlangıçta Uygurlara tâbi olsalar da, her an karși çıkıp bağımsızlıklarını ilan edebilirlerdi. Uygur kağanı bunu önlemek için bir kumandanını Ötüken Dağı'na yollayarak orada görevlendirdi. Öte taraftan Basmıllar ve Karluklar maglup edilerek tamamen devlete baglandılar. Kazandığı üst üste başarılar sonucu konumunu iyice güçlendiren Kutlug Bilge Kül Kagan, artık gücünü tamamen kaybederek zayıflamış olan Gök Türk Kağanı Pai-mei'e son darbeyi vurarak onların iki yüzyıllık saltanatına son verdi. Buna ragmen T'ang hanedanı imparatoru Uygur kaganını hala küçük görüyordu. Nitekim sol muhafizları kumandanı gibi bir anlama gelen unvanla taltif etti (745), Son saldından kurtulan Gök Türk hanedan ailesinden gelen 10 bin kişilik grup. Çin'e giderek oradan sığınma istedi. Geri kalanları ise Uygur Kağanlığı'na bağlanmak durumunda kaldı. (Uygurlar)
  • Hunların savaş zamanlarında yağmurun yağması en çok çekindikleri konudur. Çünkü, yağmurun yağması ile yaylar işlemez hale geliyordu. Hunlar bu yüzden gece seferlerinde dolunay zamanını beklerlerdi. (Kök Tengri'nin Çocukları)
  • Chou-p'an'da Gök-Türkleri durdurmakla vazifeli Ta-hsi Changju'nun ordusu, İşbara'nın yüz bin kişilik ordusunu görür görmez şaşkına dönmüş ve büyük bir korkuya kapılmıştı. Ona yardım etmekle vazifeli dük Yü Ch'ing-tse, takviye kuvvet larak onların yanına gitmeye çekindi. (Gök-Türkler 1-2-3)
  • Eski Türkçe anıtlar, o toprakların ilelebed Türk vatanı olarak kalacağı düşüncesinin sonucu meydana getirilmişti. (Bilge Türk Tonyukuk)
  • Türk tarihinin başlangıcında yani M.Ö 3000'lerde Afanasyevo kültürü söz konusudur ve yaklaşık olarak M.Ö 3300-1700 tarih aralığında değerlendirilmektedir. Bu kültürün merkezi Hakasya topraklarıdır. Daha sonra aynı bölgedeki Andronovo, Karasuk, Tagar Taşık kültürleriyle adım adım Türk tarihini izleriz (Gökbörü’nün İzinde)
  • Orta Asya'da Kao-che boyları Ting-ling'lerin yerini almışlardı. (Eski Türk Boyları)
  • Her şeye rağmen Orta Asya'nın geniş bozkırlarında hakim hayvan türü koyundur. (İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar)
  • Milletine o derece güveniyor ve ebediliğine inanıyordu ki; “Ey Türk! Üstte gök yıkılmaz, altta delinmezse senin devletini, töreni kim bozabilir?” demektedir. (Türk Bilgeleri)
  • "Hunların Göğe Ch'eng-li (tengri) dedikleri kut karşılığında ise K'ut'u kullandıkları ifade edilmiştir. Hükümdarlık unvanı Ch'an-yü ise enginlik anlamına gelmektedir. Kısacası hükümdarlarını Gök gibi Engin sonsuz Genişlikte olarak tanımlarlardı." (Türk Bilgeleri)
  • 6. Asırda Gök Türkler tarih sahnesine çıkarken Orta Asya 'da yaşayan boyların genel adı Töles olarak beliriyordu... (Eski Türk Boyları)
  • Çinliler gibi protokol ve görgü kurallarına uymadıkları belirtilmiştir. En yüksek mevkideki hükümdar da en alt seviyedeki normal vatandaşta beslediği hayvanın etini yer, derisinden elbise yapar, kürkünü kullanırdı (İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar)
  • Dünya tarihi hakkında yazılan çoğu kitapta hakları yense de bir şekilde Türklerin Tarihine vurgu yapmak zorundadırlar (Türk Model Devleti Gök Türkler)
  • Gök Türk Devleti, bütün Türk Tarihi içinde model devlet olarak kabul edilmelidir. Uygur, Karahanlı,  Gazneli, Selçuklu ve Osmanlı devletleri bu model üzerinde yükselmiştir (Türk Model Devleti Gök Türkler)
  • Hun kanunlarında bir kişi eğer adam öldürmek maksadıyla bıçağını sıyırırsa idam edilir. Hırsızlık yapanın mallarına el konulur. Bir suçluya hafif bir ceza verilecekse bir uzvu ezilir Ağır ceza verilecekse idam edilirdi. Hapis müddeti on günü geçmezdi. Mahkûmların sayısı ancak, birkaç kişidir. Hun sosyal hayatımı düzenleyen kanunlar, Çin'deki gibi karışık ve zor uygulanır değil, kısa ve kesin hükümlerdi. Cezaların ağır olması caydırıcı gücü ve milletin erdem sahibi olmasını, suçluların sayısının çok az olması sonucunu doğuruyordu. Bu konuyu Çin kaynakları "mahkûmların sayısı ancak birkaç kişidir" ifadesiyle açıklarlar. (Kök Tengri'nin Çocukları)
  • Cengiz Han 1277'de büyük batı seferinden döndükten iki yıl sonra ölür. Cenazesi bilinmeyen bir yere defnedilmiştir. Çünkü onu gömen kişilerin tamamı ortadan kaldırılmıştır. Cengiz Han'ın cenazesinin yerini 8 asırdır kimse bilmez. (Gökbörü’nün İzinde)