Huzursuzluğun Kitabı - Fernando Pessoa Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Huzursuzluğun Kitabı kimin eseri? Huzursuzluğun Kitabı kitabının yazarı kimdir? Huzursuzluğun Kitabı konusu ve anafikri nedir? Huzursuzluğun Kitabı kitabı ne anlatıyor? Huzursuzluğun Kitabı PDF indirme linki var mı? Huzursuzluğun Kitabı kitabının yazarı Fernando Pessoa kimdir? İşte Huzursuzluğun Kitabı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Fernando Pessoa
Çevirmen: Saadet Özen
Orijinal Adı: Livro do desassossego
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750706653
Sayfa Sayısı: 680
Huzursuzluğun Kitabı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Fernando Pessoa 1935’te öldüğü zaman, sandığındaki eserlerinin sayısı tahmin bile edilemezdi. Onun elinden çıkmış şiirlerin, yazıların altında genellikle başka imzalar vardı. Üstelik bu isimler yalnızca birer takma ad değil, öyküsü, geçmişi, yazgısı, dünya görüşü farklı olan kişiliklerdi.
Pessoa’nın ölümünden sonra elyazmaları derlenmeye başladığı zaman bitmemiş eserler de bulundu içlerinde. Bernardo Soares imzalı Huzursuzluğun Kitabı da bunlardan biriydi. Tarihten, mitolojiden, edebiyattan, ruhbilimden haberdar bir XX. yüzyıl insanının gerçekliği yadsıyışının, kendini hayallere hapsedişinin güncesiydi bu. Gündüzleri bir kumaş mağazasında çalışan, geceleri yalnızlığını yağmurun sesinde, ayak seslerinde duyumsayan bir Lizbonluydu Bernardo Soares ya da Fernando Pessoa.
Bugün Portekiz edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen Huzursuzluğun Kitabı’ndaki her metin, kırık bir aynanın, gerçekliğin bir yanını yansıtan ve sonsuzca çoğaltan bir parçası...
Huzursuzluğun Kitabı Alıntıları - Sözleri
Huzursuzluğun Kitabı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kalp düşünebilseydi atmaktan vazgeçer miydi?: Şu yeryüzünde düşünen, soran, sorgulayan insanların biricik derdinin ne olduğunu sorsalar “anlamak” derim. Doğrusu her kim olursanız olun düşünüyorsanız yaşamı, doğayı, varoluşu, iyiliği, kötülüğü, sevgiyi, aşkı, yalnızlığı anlamak için sormaya ve sorgulamaya başlıyorsunuz. Sorguladıkça sıkıntılarınız, ıstıraplarınız ve huzursuzluklarınız artıyor. Bu gerçeğe, Portekiz ve dünya edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan yazar/fernando-pessoa’nın “kitap/huzursuzlugun-kitabi--124227”nı okurken bir kez daha şahit oldum. • • • Zira Pessoa da kitabında, “Anlamak için kendimi yok ettim” diyor. Gerçekten de yazar, kırk yedi yıllık yaşamında kendini “anlamak” için yirmi yedi bin sayfa kaleme alıyor. Kahramanı Bernardo Soares’in ağzından yaşamın anlamını ve varoluşu sorguluyor. Yalnızlığını, umutlarını, umutsuzluklarını, korkularını, acılarını, inançlarını, mutluluğunu ve mutsuzluğunu bir bir ortaya koyuyor. “Bu hiç hayatı olmamış bir adamın biyografisidir” sözünde de ifade ettiği gibi adeta içini dökerek “kendini kendine itiraf” ediyor. Günlükler şeklinde kaleme aldığı yazılarında herhangi bir sansüre tabi tutmadan sizi ruhunun dehlizlerinde, zihninin ve kalbinin arka odalarında dolaştırıyor. • • • Öyle ki “Hayatı bir han olarak tahayyül ediyorum” diyen Pessoa, sizi kendi iç dünyasında bir yolculuğa çıkarıyor. Bu yolculuk esnasında öyle veciz sözler söylüyor ki o sözleri günlerce düşünmeden kendinizi alamıyorsunuz. Yaşama ve insanlara dair sözlerini okudukça bazen umutlanırken, bazen de umutsuzluğa kapılıyorsunuz. Bu yönüyle kitabı okurken kendinizi tam bir gelgitler ve çelişkiler yumağı içerisinde buluyorsunuz. Zaman zaman kışkırtıcı, zaman zaman da tutarsız ve negatif ifadeleri okurken yorgun düşüyorsunuz. Yazarın bazen depresif, bazen de melankolik düşünce dünyası sizi sarsıyor ve sallamaya başlıyor. Onun huzursuzluğuyla sizin de huzursuzluklarınız artıyor. O nedenle bir yanınız kitabı bırakayım artık derken, diğer yanınız da hayır devam etmeliyim diyor. Velhasılı, ne düşünürseniz düşünün kitabı bir kere elinize aldığınızda bir daha bırakamıyorsunuz. • • • Kitap; aforizmaları, soruları, sorgulamaları ve gelgitleriyle bir yönüyle Nietzche’yi, bir yönüyle Camus’u, Sarter’ı, Kundera’yı, bir yönüyle de Atay’ı ve Atılgan’ı çağrıştırıyor. Tüm bu yönleriyle “Huzursuzluğun Kitabı”nı okumayı düşünen okurlar var ise zamanlamayı çok iyi seçmelerinin gerektiğini düşünüyorum. Özellikle zamanlama iyi seçilemediğinde hem kitaba odaklanma güçlüğü yaşanabilir, hem de yazarın ruh haleti insanın huzursuzluğunu artırarak psikolojisini olumsuz yönde etkileyebilir. Ben bu riskleri de göz önünde bulundurarak kitabı okurken mümkün olduğu kadar dış dünyadan kendimi soyutlamaya çalıştım. Kitabı bitirdiğimde inancı anlamak için inançsızlığın, umudu anlamak için umutsuzluğun, sevgiyi anlamak için nefretin, iyiliği anlamak için kötülüğün, huzuru anlamak için de huzursuzluğun nedenlerini neden çok iyi bilmemiz gerektiğini daha iyi kavradım. • • • Gerçekten de “Huzursuzluğun Kitabı”nı okumak birkaç günde okuyup sonlandırılamayacak kadar uzun bir yolculuk. Kitabın her bir sayfasında yoğun anlamlar içeren, altını çizdiğim o kadar çok cümle oldu ki aklımda kalanların çoğu hala zihnimde yankılanmaya devam ediyor. O nedenle 675 sayfa gibi büyük bir hacme sahip bu kitabın, zamana yayılarak sindire sindire okunmasının daha yararlı olacağını düşünüyorum. Şiirsel, anlaşılır ve sade bir dile sahip bu kitabı okumayı düşünen okurların, yukarıda ifade ettiğim eleştirileri de dikkate alarak okumaya karar vermelerini öneririm. Sahi, “Hissetmek ne renktir acaba” hiç düşündünüz mü? Ya da günümüzdeki kötülükleri gördüğünde, “Kalp düşünebilseydi, atmaktan vazgeçer miydi” sorusu hiç aklınıza geldi mi? “Belki de bir gayret gösterip şu biricik, benzersiz işe girişmenin zamanı gelmiştir: hayatımızı gözden geçirmek.” Ne dersiniz? Keyifli okumalar dilerim. (nalkan)
Voroluşunun bilincine varmış, var olmaktan yorulmuş,insanlardan uzaklaşıp köşesinde anlaşılmayı beklemiş. O da olmamış, kendini hırpalarcasına yazmış hissettiklerini.Yazdıklarının saçma olduğundan dem vurmuş hep. İnsanlar görmesin diye hepsini sandığının içinde biriktirmiş.En çok delirmekten korkmuş.Hayata değmeden yaşamak istemiş. Kendisiyle ruhu arasındaki mesafeyi ne yaparsa yapsın kapatamamış. Ama ne olacaksa olsun doğudan batıdan saçmalayalım bu hayatı demiş.Kitap tam anlamıyla Huzursuzluğun Kitabı ve bu adam Portekizlilerin (Her ne kadar haberleri olmasa da. :) ) Oğuz Atayı ve bu kitap tutunayamanların kitabı. Tutunamayanlara tavsiyemdir. (Ayşe Aktürk)
İşte Bu Benim Kitabım: Dermanı olmayan dertlerin kitabı bu. İçinde yaşayanların, insanı ve dahi kendini bile anlayamayanlarin kitabı. Okuyanın loş ışıklı odası belki de... Aydınlığı her an bulacakmis gibi hissettiren, karanlığa da asla çekmeyen bir kitap. Bunca şeyi düşünüp, yaşayan bir insan yazabilir böyle bir kitabı. Pessoa bence kendini en iyi anlayabilen yazar, yaşadığı her şeyi ifade edebilme yetisine sahip, kelimeleri art arda dizince ruhundaki karmaşayi gözler önüne seriyor. Aha diyorsun, işte bu, benim de hissettiğim ama ifade edemediğim her şey burda. Bohemden zevk almanın adı bu kitap, umutsuzluktan umut yeşerten. Bir kere yetmez defalarca okunsa her okumada yeni şeyler bulunabilecek bir kitap. Başucu değil başiçi bir eser... Okumayan varsa lütfen kalmasın. Okusun lütfen çünkü. Okuyacak kitap arıyorum diyen iyi okurlar için bu tavsiye elbette, gerçi iyi okurlarin fark etmemiş olması pek muhtemel değil. Ne çok şey yazılabilir bu kitap adına ama hangi söz tam olarak ifade edebilir ki... Aklı düşünmeye, ruhu hissetmeye yatkın okuyucular için, e hadi okuyun. 10 üzerinden 11... (Que Sais Je)
Huzursuzluğun Kitabı PDF indirme linki var mı?
Fernando Pessoa - Huzursuzluğun Kitabı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Huzursuzluğun Kitabı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Fernando Pessoa Kimdir?
Lizbon'da doğdu. Beş yaşındayken, müzik eleştirmeni olan babasını kaybetti. Annesi, Portekiz'in Durban konsolosuyla yeniden evlenince yerleştikleriGüney Afrika'da (1896) tam bir İngiliz eğitimi gördü. 1905'te geri döndüğü Lizbon'da yaşamının sonuna kadar kaldı. Geçimini, İngilizce ve Fransızca iş mektupları yazarak kazandı ve yalnız yaşadı.
Portekiz modernizminin öncülerinden olan Pessoa, Milton, Shelley, Keats, Poe, Byron, Whitman, Shakespeare, Baudelaire'den etkilenmiş ve ilk şiirlerini, İngilizce olarak, 1905-1908 yılları arasında yazmıştır. 1912'de, ilk şiirlerini "Portekiz 'Rönesans' " hareketinin yayın organı A Aguia dergisinde yayımladığında, simgeci şiirin ve "saudosismo"nun (geçmişe özlem) etkisi altındaydı. Aynı yıllarda, düzyazı metinler (Fausto, Epithalamium, O Marinheiro, Na Floresta do Alheamento, vd.), eleştiri ve denemeler yazdı. 1913'te, fütürist harekette yer aldı ve Sá-Carneiro ile birlikte Portekiz öncü edebiyatını başlatarak, "paulismo" akımını yarattı. 1914 yılında, her şeyi, olabilecek bütün tarzlarda hissetmek için, kendi içinde gücül olarak bulunan farklı yazar kimliklerini aralarında diyaloğa sokarak, onlara yazı aracılığıyla kurmaca bir gerçeklik kazandırdı. Pessoa'nın farklı yazar kimliklerinin yansıması olan bu kökteş şair ve yazarlar Alberto Caeiro, Alvaro de Campos, Ricardo Reis, Bernardo Soares ve Fernando Pessoa'nın kendisidir. Pessoa'nın kendi şiirleri ve kökteş şairleri aracılığıyla yarattığı şiirler Orpheu, Portugal Futurista, Contemporanea, Atena gibi ancak birkaç sayı çıkan dergilerde yayımlandı. "Vatanım Portekiz dilidir" diyen Pessoa ölümünden bir yıl önce, Portekiz tarihinin okültist ve simgeci bir yorumu olan "Mensagem" adlı şiiri yazdı ve Ulusal Propaganda Sekreterliği'nin açtığı yarışmada ödül aldı.
Fernando Pessoa 30 Kasım 1935'te, 47 yaşında, Lizbon'da karaciğer hastalığından öldüğünde pek az tanınıyordu. Sağlığında yayımlanan dört kitabından üçü İngilizce'dir: 35 Sonnets (1918), English Poems I-II ve English Poems III (1921). Portekizce kitap olarak yayımlanan tek eseri Mensagem'dir (1934). Dergilerde kalmış birçok şiir, deneme vb. yazıları vardır. Ardında bıraktığı elyazması fragman sayısı 25-27 bin arasındadır.
Bütün eserleri 1942'de yayımlanmaya başlanmış ve 26 cilde ulaşmıştır.
Fernando Pessoa Kitapları - Eserleri
- Huzursuzluğun Kitabı
- Şeytanın Saati
- Uzaklıklar, Eski Denizler
- Bulmaca Meraklısı Quaresma
- Anarşist Banker
- Anarşist Banker - Şeytanın Saati
- Ophelia'ya Mektuplar
- Pessoa Pessoa'yı Anlatıyor
- Başıboş Bir Yolculuktan Notlar
- Felsefi Denemeler
- Hiçbir Şey İstememenin Mutluluğu
- Düşsel ve Gerçek
- Sırların Cebri
- Anlamaktan Yoruldum
- Gizemli Bir Maske
- Teslis'in İkincisi
- Lizbon: Her Turistin Görmesi Gerekenler
- Prensin Ölümü - Şeytanın Saati
- Huzursuz Bir Aforizma
- Aklın Haysiyeti
- İnsan Bir Uçurumdur
- I Have More Souls Than One
- Denize Övgü
- Mesaj
- Kalp Düşünebilseydi Atmaktan Vazgeçerdi
- Pessoa Olmak Üzerine Düşünceler
Fernando Pessoa Alıntıları - Sözleri
- Henüz yazılmamış bir romanda havada süzülen bir karakterim ve içime hayatı üflemeyi tam olarak becerememiş birilerinin hayalinde var olmadan önce yok oldum. (Hiçbir Şey İstememenin Mutluluğu)
- "Dış dünyada sanki bir kapı açılır da, Hiçbir şey değişmeden Her şeyin bambaşka olduğu zaman." (Denize Övgü)
- "Bulmak için kendimi çiçeklerde, kuşlarda, tarlalarda, kentlerde; insanların davranışlarında, sözlerinde ve düşüncelerinde; güneş ışığında ve artık yok olmuş dünyaların unutulmuş harabelerinde aramalıyım." (Sırların Cebri)
- Tek bir yaşamım var, o da bu. Tüm bu propaganda ve toplumsal eşitsizlik hikayelerinden bana ne! Güzel vakit geçirebilir ve tüm bu karmakarışık şeyleri kafaya takmadan yaşamdan zevk alabilirdim. (Anarşist Banker - Şeytanın Saati)
- Asla varılamayacak yere her zaman dosdoğru gidildiği için mi, yoksa varışı olmayan yere doğru dönüp durulduğu için mi hiçbir şeyin sonunun olmadığını kimse bilmez. (Anarşist Banker - Şeytanın Saati)
- Hangi huzursuzluk yükseltir bizi derinden? (Mesaj)
- • İnsan ya özgürdür ya belirlenmiştir. • (Felsefi Denemeler)
- Zekanın olduğu yerde hayat imkansızdır (Aklın Haysiyeti)
- Kafe ve lokanta garsonlarından, berberlerden, evrak taşıyan çocuklardan, köşe başlarında doğal ve kendiliğinden oluşan ilişkilerden hoşlanıyorum. Daha iyi tanıdıklarıma karşı bu duyguyu taşıdığımı söyleyemem. (Huzursuz Bir Aforizma)
- Gösteriş köpekler içindir. (Aklın Haysiyeti)
- Onlarda benim gibi gelecekleri geçmişleridir. (Huzursuz Bir Aforizma)
- Yalnız kalabilmenin adıdır özgürlük. İnsanlardan uzaklaşıp kendi içine çekilebiliyorsun. Eğer paraya, şana, şöhrete, aşka ve çoğunluğun uyduğu o sürüyle hareket etme içgüdüsüne ihtiyacın yoksa özgür birisin. Özgürlük, yalnızlık ve sessizlikle beslenen ıssız içe çekilme halidir. Yalnız yaşamayı başaramıyorsan, o zaman doğuştan kölesin demektir. Ve hiçbir zaman da bu kölelikten kurtulamazsın. İnsan yalnız doğar ve yalnız ölür. Pekâlâ bu ikisi arasındaki süreyi de yalnız geçirebilir. Hayatın tortusu altında yok olup giden özgürlük, bir silkelenme kadar da yakındır. Kendi kendinle baş başa kalma cesaretine sahip olanlardır özgür olabilenler. (Kalp Düşünebilseydi Atmaktan Vazgeçerdi)
- I am tired, that is clear, Because, at certain stage, people have to be tired. Of what I am tired, I don't know: It would not serve me at all to know Since the tiredness stays just the same. The wound hurts as it hurts And not in function of the cause that produced it. Yes, I am tired, And ever so slightly smiling At the tiredness being only this - In the body a wish for sleep, In the soul a desire for not thinking And, to crown all, a luminous transparency Of the retrospective understanding… And the one luxury of not now having hopes? I am intelligent: that's all. I have seen much and understood much of what I have seen. And there is a certain pleasure even in tiredness this brings us, That in the end the head does still serve for something. (I Have More Souls Than One)
- Kalbim sanki yapay bir ağırlıkmış gibi hissediyorum. (Aklın Haysiyeti)
- ''İnsanlara bakmak öyle yorucu ki!..'' (Prensin Ölümü - Şeytanın Saati)
- Kimseyi yargılama, çünkü gerekçeleri değil, yalnızca fiilleri görüyorsun. (Pessoa Pessoa'yı Anlatıyor)
- “Gitmenin ya da kalmanın, bir yerde olmanın ve bir şey olmanın derin dehşeti istila etti beni.” (Prensin Ölümü - Şeytanın Saati)
- Fakat ben, eğilimime uygun olarak, mizacın bir felsefe olduğunu keşfettim. (Aklın Haysiyeti)
- Bütün yanılgı cehaletten (ve acelecilikten) gelir. (İnsan Bir Uçurumdur)
- HİÇTEN hiç kalır. Hiçiz biz. Biraz güneş biraz hava ardımızda bırakır Üstümüze çöken solunmaz karanlığını Mütevazı ve kaçınılmaz toprağın, Ertelenmiş cesetlerdir yaratılan. Yapılan yasalar, seyredilen heykeller, yazılar odlar Hepsinin kendi mezarı var. Eğer biz, Bir iç güneşin kan verdiği tenler, Yaşlanıyorsak, onlar niye yaşlanmasın? Hikâyeler anlatan hikâyeleriz biz, hiç. (Sırların Cebri)