Hz. Muhammed (s)'in Hayatı - Celaleddin Vatandaş Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Hz. Muhammed (s)'in Hayatı kimin eseri? Hz. Muhammed (s)'in Hayatı kitabının yazarı kimdir? Hz. Muhammed (s)'in Hayatı konusu ve anafikri nedir? Hz. Muhammed (s)'in Hayatı kitabı ne anlatıyor? Hz. Muhammed (s)'in Hayatı PDF indirme linki var mı? Hz. Muhammed (s)'in Hayatı kitabının yazarı Celaleddin Vatandaş kimdir? İşte Hz. Muhammed (s)'in Hayatı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Celaleddin Vatandaş
Yayın Evi: Pınar Yayınları
İSBN: 9789753523622
Sayfa Sayısı: 475
Hz. Muhammed (s)'in Hayatı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Çevresindeki insanlara göre farklı özelliklere sahipti. Hakka-hukuka önem veren birisiydi, yalandan nefret ederdi, mal düşkünü değildi, yardımseverdi... Mağarada yaşadığı olaya kadar O'nu çevresindeki insanlardan ayıran en önemli özelliği, sahip olduğu bu erdemli özellikleriydi. O'nun ahlaki erdemleri ise, erdem denen şeylerden oldukça uzak bir toplumda , herkesten farklı bir hayat tarzı edinmesine yol açmıştı. Erdemleriyle yalnız olduğu gibi, yaşantısıyla da yalnız olmayı tercih etmiş; son birkaç yıldır toplumundan büyük oranda uzaklaşmıştı. Kendi toplumunda veya ticaret amacıyla gittiği diğer bazı toplumlarda da hep benzer şeyleri görmüştü. Dünyanın içinde debelendiği bütün bu kötülükleri, yanlışlıkları aklı kabul etmemiş, yüreği kaldırmamıştı. Dünyanın kapıldığı akıntıya kapılmamış; kötülükler içinde boğulan dünyanın bir parçası olmamıştı. Elbette ki insanlığın sorunlarına duyarlı her insan gibi, O da bir çözüm arıyordu; kötülüklerin ve ahlaksızlıkların olmadığı bir dünyanın özlemini taşıyordu. İnsanlığın yanlışları karşısında, bir kurtuluş yolu arıyordu. Fakat bulamamıştı ve bulamıyordu. Büyük komutanların, devlet adamlarının, bilim adamlarının, filozofların, ahlakçıların, din adamlarının, çaresiz kaldığı problemler, O'nun içinde çözümü imkansız bir problem yumağına dönüşmüştü.
O sene yine aynı mağaraya gelmiş ve birkaç günlüğüne inzivaya çekilmişti. İnsanla ilgili her şeye hakim olmuş kötülük ve yanlışlıkları fark eden, ancak gerçek iyiliğin ve doğrunun ne olduğunu bilemeyen bir kişi neler düşünürse, O da, o mağaranın sessizliğinde, yalnız başına benzer düşüncelere dalmıştı. Tüm insanlığın kaderini etkileyecek olayı işte böylesi bir anda yaşadı. Mağaraya bu son kapanışında, derin düşüncelerin ve cevapsız soruların girdabında zihnini toplamaya çalışırken, aniden karşısına daha önce hiç görmediği bir varlık belirdi. Varlık kendisine yaklaşıp 'Oku' dedi. Şaşırdı, 'Ben okuma bilmem' dedi varlık, tekrar oku dedi yine okuma bilmediğini söyledi ve ikisi arasındaki konuşmalar bu şekilde devam etti. Mağarada olup bitenleri daha sonraları efendimiz şöyle anlatmıştır :
'Oku' dedi. 'Ben okuma bilmem' dedim. Bunun üzerine beni tuttu ve tüm gücüm kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı ve tekrar 'oku' dedi. Ben yine 'Okuma bilmem' dedim. Beni tutup gücüm kesilinceye kadar tekrar sıktı. Sonra bırakarak, yine Oku dedi. Ben yine 'Okuma bilmem 'Nihayet beni tutup gücüm kesilinceye kadar bir kez daha sıktı. Sonra bıraktı ve şunları söyledi: 'Yaratan Rabb'inin adıyla oku. O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku , Rabb'in nihayetsiz Kerem sahibidir; O, kalem ile öğretendir. İnsana bilmediğini O öğretti.
(Alak , 1-5 )
Hz. Muhammed (s)'in Hayatı Alıntıları - Sözleri
- Hatice, ilk zamanlar hiç aklında olmadığı halde, zaman geçtikçe yakından tanıdığı ve ahlakına hayran kaldığı Muhammed'in aradığı hayat arkadaşı olabileceğini düşünmeye başladı. Onun bu düşüncesi kavminin kendisi için bir sıfat olarak kullandığı 'Tahire' isminin gereğine uygundu. Tahire'ye uygun olan ancak bir 'tahir'di ve' tahir' de Muhammed'den başkası değildi.
- Kişi kıble olarak seçtiği şeyle kimliğini, kişiliğini, dinini, düşüncesini, hayat tarzını inşâ eder; umut ve beklentilere sahip olur.
- 'Rabb'in için sabret'
- Namaz kılmak bir tapınma eylemi değil, 'kötülüklerden uzak durmaktı.' Mümin olmak, sadece isim değişikliği değil; hakkın şahidi olmak, hakkı insanlar arasında temsil eden olmaktı...
- Namaz önemlidir; olmazsa-olmaz ibadettir. Çünkü Allah'ı tevhid etmenin eyleme dönüşmüş biçimini temsil etmektedir.
- Namaz, risâlet sürecinde emredilen ilk özel ibadet oldu.
- ...sadece Allah'a güven.
- ... Elbiseni temiz tut. (74:4) 'Elbiseyi temiz tutmak' , Araplar arasında kullanılan ... bir deyimdi. Araplar, yalan söyleyen veya sözünde durmayan kimse için ''elbisesini kirletti 'derlerdi. Yine aynı şekilde olmak üzere, iffetli kimseler için de 'eteği/elbisesi temiz' derlerdi. Bu ayetle, Rasûlullah (s)'e, her türlü ahlâksızlıktan, ... yüz kızartıcı davranışlardan uzak durulması emredildi.
- İnsanların dünyalarından uzaklaştığında sıkıntılarının biraz olsun azaldığını, içinde esen fırtınaların biraz olsun sakinleştiğini fark etmişti. Bu sebeple de yalnız kalmaya derin bir tutku ile bağlanmıştı.
- Hatice, ilk zamanlar hiç aklında olmadığı halde, zaman geçtikçe yakından tanıdığı ve ahlakına hayran kaldığı Muhammed'in aradığı hayat arkadaşı olabileceğini düşünmeye başladı. Onun bu düşüncesi kavminin kendisi için bir sıfat olarak kullandığı 'Tahire' isminin gereğine uygundu. Tahire'ye uygun olan ancak bir 'tahir'di ve' tahir' de Muhammed'den başkası değildi.
Hz. Muhammed (s)'in Hayatı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitap başlangıçta iki cilt şeklinde iken taşınma ve okunma kolaylığı gözetilerek kısaltılıp bir kitap halinde de sonradan basılmış. İnşallah ilk halini de okumak nasip olur. Sanırım bu derece kapsamlı, akıcı, gönle işleyen bir siyer anlatısını ilk kez okuyuşumdu. Yaşanan olaylar, çekilen zorluklar, peygamberliğin nüzul sürecinde Efendimiz'in hissettikleri, din olmaktan çok ekonomik bir sisteme dönüşmüş putperestliği tamamen yok sayan yepyeni bir sistem, sadece inançtan ibaret bir olgu değil, tüm hayatı sarıp sarmalayan bir yöntem, insan olabilmenin kılavuzu, kılavuzun bir insan suretindeki yansıması, kanıyla canıyla yediğiyle içtiğiyle, açlığıyla yoksulluğuyla dostluğuyla, bir eş, baba oluşuyla, bir komutan, idareci oluşuyla, yeri geldiğinde bir inşaat işçisi oluşuyla, tüm insanlığıyla anlatılmış Efendimiz. Ve o güzel sahabelerimiz. Tüm düzenlerini ellerinin tersiyle kenara itip büyük bir güven, kararlılık, teslimiyetle İslam'a sarılışları, Efendimiz'e yoldaş oluşlarıyla o gerçek insanlar. Hatalarıyla, hatalarından çıkardıkları dersleriyle, dünyalık heves, arzularıyla, bazen kıskançlıklarıyla, karşı çıkışlarıyla yaşamış gerçek insanların gerçekten insani yönleri. Çoğu zaman kutsayarak baktığımız bu insanlar sen ben biz. İnsanlar. Kitapta bu o kadar güzel ifade edilmiş ki, 'yav biz nasıl onlar gibi olalım tövbe haşa' bakış açısını yerle bir ediyor. Kur'an tüm insanlığa hitap eder, İslam insanı insanlığının en güzel mertebesine çıkaracak bir kılavuz, bir yaşam biçimi. Hal böyleyken ümmetin ilk üyelerini bu niyetle değil ama çoğu zaman öyle bir yüksek mertebeye koyuyoruz ki artık ulaşılamayacak kadar uzakta kalıyor zannediyoruz. Bu güzel ümmetin Efendisi, öyle hoş ve gerçekçi anlatılıyor ki, mallarıyla, canlarıyla, sevdikleriyle, temel ihtiyaçlarından mahrum edilişleriyle, memleketlerinden kovuluşlarıyla, tüm eski alışkanlıklarını geride bırakışlarıyla, Rablerine sonsuz itaat ve sevgileriyle, peygamberlerine olan sevgilerini, ağzından çıkan tek bir söz karşılığında aralarında hayır yarışıyla ifade etmeleriyle, Bedir'deki savaşçılardan biri, Suffa'da eğitim görenlerden biri, açlıktan karnına taş bağlayanlardan biri, evini, malını, memleketini din kardeşiyle paylaşanlardan biri, mescid inşasında taş taşıyanlardan biri, İslam'ı tebliğ etmeye görevlendirilenlerden biri, bu uzun ve meşakkatli görevinin son anına kadar peygamberinin yanından, öğretisinden, ondan gördüğü öğrendiği İslamı yaşama usulünden hiç vazgeçmeyenlerden biri, peygamberi vefat ettiğinde O'nun ölümüne inanmak istemeyenlerden biri de siz oluyorsunuz. Tüm hikayeyi biliyor olsanız da sanki o dönemde yaşıyorsunuz ve Kur'an yeniden iniyor, yeni bir hayat başlıyor. Rabbim yazandan, elimize ulaştıranlardan razı olsun, Efendimiz'i örnek alabilmeyi, İslam'ı en güzel şekilde yaşamayı, yaşatabilmeyi tüm Müslümanlara nasip etsin inşallah. Kur'an'ı en iyi anlayan, yaşayan örnek insanı yakından tanımak, İslam'ı en doğru şekilde yaşayabilmeyi öğrenmenin ilk adımı diye düşünüyorum. İlk adımın çok güzel bir serüveni elinizin altında. Mutlaka okuyun, nasiplenin inşallah. (Esra)
Hz. Muhammed (s)'in Hayatı PDF indirme linki var mı?
Celaleddin Vatandaş - Hz. Muhammed (s)'in Hayatı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Hz. Muhammed (s)'in Hayatı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Celaleddin Vatandaş Kimdir?
Celalettin Vatandaş (d 1962, Kırşehir) Sosyolog İlk ve orta öğrenimini Kırşehirde tamamladı 1980 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü kazandı 1985 yılında Milli Eğitim bünyesinde Felsefe Grubu dersleri öğretmeni olarak çalışmaya başladı Bir süre Besni, Adıyaman ve Bozkır, Konyada öğretmenlik yaptı Öğretmenliği sırasında sosyoloji alanında yüksek lisans ve doktora programlarını tamamladı Yüksek Lisans ve Doktora tezlerini Türk Modernleşmesi üzerine yaptı Yüksek Lisans tezinde Türk Modernleşmesinin Osmanlı dönemini, Doktora tezinde Türk Modernleşmesinin Cumhuriyet dönemini araştırdı Bir süre Kanadada bir toplumsal uyum politakası olarak çokkültürlülük üzerine araştırmalar yaptı Doç Dr Celalettin Vatandaşın yayınlanmış çok sayıda makalesinin yanısıra Aile ve Şiddet (Türkiyede eşler arası şiddet), Çokkültürlülük ve Ulusal Kimlik (Türk Ulusçuluğunun Doğuşu) isimli kitapları bulunmaktadır
Celaleddin Vatandaş Kitapları - Eserleri
- Hz. Muhammed'in Hayatı ve İslam Daveti 1
- Vahiyden Kültüre
- Modern Çöküş
- Hz. Muhammed'in Hayatı ve İslam Daveti 2
- Tevhid ve Değişim
- Cumhuriyetin Tarihi
- Kur'an ve Hayat
- Yol Ayrımı
- Tevhid ve Toplum
- Esenlik Yurdunun Çağrısı
- Hz. Muhammed (s)'in Hayatı
- Hz. Muhammedin Hayatı ve İslam Daveti
- Hz. Muhammed'in Hayatı
- Bilim ve Ahlak
- Ulusal Kimlik
- Aile ve Şiddet: Türkiye'de Eşler Arası Şiddet
- Çok Kültürlülük
- Hz. Muhammed (s)'in Hayatı
Celaleddin Vatandaş Alıntıları - Sözleri
- Gazali'ye göre hakka kısmen yakın olanları bulunsa bile filozoflara "Küfür ve ilhad damgasını vurmak gerekir." Bu özellikle Farabi ve İbni Sina için gereklidir. (Vahiyden Kültüre)
- 'Rabb'in için sabret' (Hz. Muhammed (s)'in Hayatı)
- Hz. Ali şöyle der: "Dünya arkasını dönmüş gidiyor. Ahiret yüzünü dönmüş geliyor. Her bireyin kendine has çocukları var. Siz ahiret çocuklarından olun, dünya çocuklarından olmayın! Bugün çalışma günüdür, hesap günü degil. Yarın hesap günüdür, çalışma günü değil." (Hz. Muhammed'in Hayatı ve İslam Daveti 1)
- Peygamber elbette ki bir insandır; ama herhangi bir insan değil, seçilmiş bir insandır. İnsanların arasından Allah tarafından seçilip, insanların ebedî modeli kılınmıştır. Ancak O’nun seçilmişliği ve seçkinliği, O’nun İlâhî irade ile özel bir irtibatının bulunması, O’nun hiçbir zaman sıkıntıya, zorluğa, acıya, üzüntüye uğramayacağı anlamına gelmez. O, istemediği, hoşlanmadığı, beğenmediği şeyleri yok edecek bunların yerine istediği güzel, iyi, kolay, şeyleri koyacak iradeye sahip değildir. Çünkü o bir kuldur. Elçi olmasının, Allah tarafından beğenilip getirdiği farklılıklar olabilir ve olması da beklenir; ancak onlar O istediği için değil Allah istediği için gerçekleşir. O zor durumda kalınca durumunu kolaylığa dönüştüremez; O çaresiz kalınca durumunu esenliğe ulaştıramaz; O bir el hareketiyle bir sözle kendisine yönelenleri defedemez, düşmanları yok edemez, uçamaz veya ateşte yürüyemez, gayb alemine hükmedemez. Bu nedenle bir şey yemezse acıkır ve açlıktan zayıf düşer; düştüğü zaman yaralanır, taş çarpınca yüzü parçalanır, dişi kırılır; çok hareket edip çabalayınca gücü kaybolur yere yığılıp kahr ve ancak bir başkalarının yardımıyla doğrulabilir. O hâlde Müslümanlar bilmelidirler kî Muhammed’in Allah’ın elçisi olması O’nu insan üstü bir varlık kılmamaktadır. O elçidir ama insan olan bir elçidir. O’na ve O’nun şahsında Müslümanlar verilen nimetler, başarılar, yardımlar, O istediği ve irade ettiği için değil, Allah istediği ve irade ettiği için gerçekleşir; bunların ne zaman ve nasıl gerçekleşeceğini de sadece ve sadece Allah bilir. (Hz. Muhammed'in Hayatı ve İslam Daveti 2)
- ..diğer ilahlara kulluk etmek âsiliktir ama kişinin kendisini ilah mevkiîne koyarak başkasını kendisine kulluk ettirmesi isyanın ta kendisidir. (Tevhid ve Değişim)
- Gerçekten peygamberlerin kıssalarında akıl sahipleri için büyük bir ibret vardır. (Tevhid ve Toplum)
- Kur'an, herhangi bir kitap gibi değildir. O'nda herhangi bir konu, herhangi bir kitapta olduğu gibi, ana başlıklar halinde, ana başlıklar da alt başlıklara bölünerek ele alınmış değildir. Kitaplarda bulunan bildik yazım usülleri Kur'an'da bulunmaz. Konuların önce genel hatlarıyla ele alınıp, sonra ayrıntılarına inerek açıklanması ve daha sonra da bir sonuca bağlanma süreci Kur'an'da söz konusu değildir. Bütün kitaplar, ilk sayfalarından son sayfalarına kadar bir konu dahilinde bütünlüğe sahiptirler. Bunun için de o kitaplar ortasından okunmaya başlanırsa ilk bölümler de anlatılanlar, yarısına kadar okunursa sonucu anlaşılmaz. Böylelikle de okunan kısmın çok fazla bir anlamı olmaz. Fakat Kur'an böyle değildir. Kur'an'la ilk defa muhatap olup, O'nu okumaya başlayan kişi önce çok şaşırır. O zamana kadar hiç görmediği bir sistem ve hiç duymadığı bir üslup karşısında şaşkın ve hayran bir şekilde kala kalır. Çünkü O'nun sistematiği, kitaplarla ilgili olarak alışılmışın dışında ve oldukça farklı, fakat bir o kadar etkili ve önemlidir. Zira o 'dosdoğru' bir hayatın kendisi, 'dosdoğru' bir hayatın yegane rehberidir. Onu okuyan ilahi iradenin sesini duyar, gerçek ilmin ışığını fark eder 'dosdoğru' hayat yolunun siluetini fark eder. Ondaki ilahi ses, kalbi ve kafayı en ücra köşelerine kadar etki altına alır. Üstelik onu baştan sona okumak veya belirli bir kısmını okumak da zorunlu değildir. Okumaya nereden başlanırsa başlansın, ilahi iradenin insana yönelik hitabı, insanı 'dosdoğru' bir inanç ve hayata sevk eden gücü bütün yüceliğiyle açığa çıkar. Hatta bir veya birkaç ayeti dahi okumak, ilahi sesi duymak ve 'dosdoğru' olanlarla 'doğru görünme gayretinde olanlar' arasındaki farkı anlamak için büyük oranda yetip artacaktır bile. (Kur'an ve Hayat)
- ... Elbiseni temiz tut. (74:4) 'Elbiseyi temiz tutmak' , Araplar arasında kullanılan ... bir deyimdi. Araplar, yalan söyleyen veya sözünde durmayan kimse için ''elbisesini kirletti 'derlerdi. Yine aynı şekilde olmak üzere, iffetli kimseler için de 'eteği/elbisesi temiz' derlerdi. Bu ayetle, Rasûlullah (s)'e, her türlü ahlâksızlıktan, ... yüz kızartıcı davranışlardan uzak durulması emredildi. (Hz. Muhammed (s)'in Hayatı)
- Doğal olmayan, başka bir değişle kimyasal yapıları bozulmuş transgenik ürünlerin insan metabolizmasında nelere yol açabileceğini kestirmek şimdilik pek mümkün değildir. Bu kuşku bütün dünya tarafından paylaşılmaktadır. Ağır bir açlığın pençesinde kıvranan Zimbabwe'de hükümetin ABD'nin transgenetik tohumla üretilmiş tahıl yardımı önerisini kesin bir dille reddetmesi ve İngiltere Gıda Standartları Temsilciliği tarafından yapılan bir seri araştırmada, GDO'lu ürünleri tüketen kişilerin çoğunda gut hastalığının belirtilerine rastlanması ve Japonya'da genetik değişimli bir bakteriye bağlı olarak meydana gelen bir sendromun, 37 kişinin ölümüne neden olması GDO'lar konusunda birçok ülkede büyük kuşkulara yol açmış ve tepkilere neden olmuştur. (Modern Çöküş)
- "Fakat her şeye rağmen dönemin bütün tasavvufi düşüncesini bir kalıp içerisinde düşünemiyoruz..." (Vahiyden Kültüre)
- Vallahi ağlamakla hüznümün azalacağını bilseydim ağlardım. (Hz. Muhammed'in Hayatı)
- Hatice, ilk zamanlar hiç aklında olmadığı halde, zaman geçtikçe yakından tanıdığı ve ahlakına hayran kaldığı Muhammed'in aradığı hayat arkadaşı olabileceğini düşünmeye başladı. Onun bu düşüncesi kavminin kendisi için bir sıfat olarak kullandığı 'Tahire' isminin gereğine uygundu. Tahire'ye uygun olan ancak bir 'tahir'di ve' tahir' de Muhammed'den başkası değildi. (Hz. Muhammed (s)'in Hayatı)
- Bağlarına sığınmış iki yabancıyı uzaktan seyreden bahçe sahipleri, kim olduklarını bilmedikleri bu kişilere köleleri ile yemeleri için bir miktar üzüm gönderdiler. Köle kanlar içerisindeki iki yabancıya çekinerek yaklaşıp üzümü ikram etti. Resulullah, kanlı elini üzüme uzatırken 'Bismillah dedi. Köle şaşırdı; şaşkın bir halde bakakaldı. Köleye dönen Resulullah sordu: 'Nerelisin?" Hala şaşkınlıgını üzerinden atamamış köle, 'Ninova'dan' dedi. Resulullah sakinliğini hiç kaybetme den, sanki biraz önce taşlanmış, hâlâ vücudundan kanlar akan kişi kendisi değil miş gibi, aynı sakinlikle; 'Ninova mı? Salih insan Yunus b. Metta'nın şehrinden öyle mi?' dedi. Köle daha da şaşırdı: 'Sen Yunus b. Metta'yı nereden biliyorsun?' diye sordu. Resulallah; 'O benim kardeşimdir. O bir peygamberdi, ben de peygamberim' dedi. (Hz. Muhammed'in Hayatı ve İslam Daveti 1)
- "Vallahi, eğer Allah hidayet etmeseydi biz doğru yolu bulamazdık." (Hz. Muhammed'in Hayatı ve İslam Daveti 2)
- Eşcinsel sapması 1960'lardan sonra politik ve yasal desteklerle kendisini meşrulaştırma sürecine girerken ilginç bir şey yaşanmaya başlamıştır. Eşcinsel zihniyet, eşcinsel olmayan insanları cinsel hayatları nedeniyle suçlayamamış, ama kendisini normal eksine oturtarak diğerlerini sapkın olarak nitelemeyi başarmıştır. Bu yapılırken de psikolojinin bazı bulguları ve kavramları çok ustalıkla kullanılmıştır. Artık eşcinsel olmayan ve eşcinselliği olumlu değerlendirmeyenler hastadır, sapkındır. Eşcinsel olmayanları sapkın ve hasta gösterme çabalarının temel kavramı fobidir. Eşcinselliğe ve eşcinsellere yönelik olumsuz duygu ve düşüncelere sahip olanlar fobik olmakla itham edilmişlerdir. Bu bağlamda homoerotikfobi (1967), antihomoseksüellik (1976), heteroseksizm (1978), homonegativizm (1980) gibi çeşitli kavramlaştırmalara gidilmiştir. Ancak yaygın şekilde tercih edilen kavram homofobi olmuştur. Bu da ilginç bir kavramlaştırmadır; çünkü insandan korkmak anlamına gelmektedir ve böylelikle vurucu etkisi hayli artırılmıştır. (Modern Çöküş)
- Günümüz dünyası ; modern zamanlar cehaletin zirveye ulaştığı, cahileyenin belkide tüm insanlık tarihi boyunca hiç olmadığı kadar sistemlestiği ve güç kazandığı bir dönem olarak anlam kazanmaktadir. (Yol Ayrımı)
- Bireylerin sekülerleşmemesi, dinin bireylerin üst kimliğini oluşturmaya ve hayatlarında etkin olmaya devam etmesi, Baü’daki anlam ve biçimiyle laikleşmenin oluşmasına engel teşkil etmiştir. Çünkü, İslam, Hıristiyanlıkla kıyaslanamayacak kadar bireysel ve toplumsal hayatın içerisine köklerini salmış durumdadır. “Halka rağmen”ci programlar kadar, “İslam’a rağmen”ci programların da sorun oluşturucu olduğu görülmüştür. (Cumhuriyetin Tarihi)
- "İdrakimi gideren, benden aşağısını bana güldüren bir şeyi içmem...." (Kur'an ve Hayat)
- Fâtıma ile Ali’nin ilk çocukları doğduğunda, yiğit bir savaşçı olan Ali, bu özelliğinin etkisiyle oğluna ‘Harb’ ismini vermek istedi. Resulüllah isimler konusunda hassastı. Kan, kin, şiddet, kötülük, felaket çağrıştıran isimlerden hoşlanmazdı. Bu nedenle Ali’nin seçtiği ismi beğenmedi. Anne ve babanın iznini alarak doğumuna çok sevindiği torununa kendisi isim verdi. Ünce torununun kulağına ezan okudu ve o güne kadar Araplar arasında hiç rastlanmayan bir ismi torunu için seçti. Torunu için seçtiği isim Hasan idi. Anlamı güzellik demekti. (Hz. Muhammed'in Hayatı ve İslam Daveti 2)
- "Ancak bugün gelinen aşamada, Kur'an'ı anlamamak esas aldı." (Yol Ayrımı)