İçeriden Ölmek - Robert Silverberg Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İçeriden Ölmek kimin eseri? İçeriden Ölmek kitabının yazarı kimdir? İçeriden Ölmek konusu ve anafikri nedir? İçeriden Ölmek kitabı ne anlatıyor? İçeriden Ölmek PDF indirme linki var mı? İçeriden Ölmek kitabının yazarı Robert Silverberg kimdir? İşte İçeriden Ölmek kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Robert Silverberg
Çevirmen: Elif Ersavcı
Orijinal Adı: Dying Inside
Yayın Evi: İthaki Yayınları
İSBN: 9786053751448
Sayfa Sayısı: 248
İçeriden Ölmek Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Hugo ve Nebula Ödüllü Robert Silverberg’den modern bir klasik…Bu adamın acıklı hikâyesi ne koyuyor ortaya? Önceden olağanüstü olan güçlerinde açıklanamayan bir azalma. Girdilerde düşüş. Henüz yaşarken başından geçen küçük bir ölüm. Entropik savaşlarda verilen bir kayıp değil de neyim ben? Gözlerinizin önünde gömülmüyor muyum atalet ve sessizliğe? Izdırabım yeterince belli, yeterince kuvvetli değil mi? Kim olacağım ben, kendim olmayı bıraktığımda? Isı ölümünü ölüyorum. Spontane bir çürüme. Rastgele bir olasılık seğirtisi felaketim oluyor. Hiçliğe dönüşüyorum. Kömür ve kül oluyorum. Süpürgeyi bekleyeceğim gelip beni toplasın diye.
“İçeriden Ölmek’te sanatçının yaşadığı ikilemin samimi alegorisi olarak bir sanatçının zirvesini görüyoruz…” Jonathan Lethem
“İnsanların müşterek kederini, orta yaşla gelen o büyük şoku -hepimizin içeriden öldüğümüzü ve olduğumuz kişinin nihai yok oluşuyla yüzleşmek zorunda kalacağımızı fark edişi- anlatan harikulade bir roman bu.” Michael Dirda, Washington Post
İçeriden Ölmek Alıntıları - Sözleri
- Kim olacağım ben, kendim olmayı bıraktığımda?
- Kim olacağım ben, kendim olmayı bıraktığımda?
- Affetmek iyidir, Ama unutmak en iyisi! Yaşarken çürüyor; Ölürken,yaşıyoruz?
- Her şeyin ortasında, ölü noktadayım. hareketsiz, statik: demir atmış gibi. hayır, yalan bu, yalan değilse bile en azından kötü niyetten uzak ama yanlış bir ifade, hatalı metaforlar öbeği. Deniz seviyem alçalıyor. Hep cezirdeyim. med-cezir in cezirinde, gel-gitin gitindeyim hep. Çıplak, kayalık bir kıyı oldum, demir gibi sert; geride kalan kirli kahve yosun şeritlerinin hızla çekilen köpüklü dalgalara salınmaya çalıştığı. Oraya buraya kaçışan yeşil yengeçler. Evet çekiliyor sularım, azalıyorum, seyreliyorum, biliyor musunuz, artık bunu o kadar da dert etmiyorum... Çalkantılar yaşıyor, bir iyi bir kötü oluyorum ama artık bunu o kadar da dert etmiyorum...''
- Kim olacağım ben, kendim olmayı bıraktığımda?
- Bana âşık olduğunu sanmıyordum, katiyen,ama sormak gibi bir niyetim de yoktu. Hissettiği şey aşk değilse bile yeterince güzeldi;
- Kim olacağım ben, kendim olmayı bıraktığımda?
- Sana bütün yaptıklarına rağmen onu kaybetmekten ödün kopuyor...
İçeriden Ölmek İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yaşarken Çürümek, Ölürken Yaşamak: İçeriden Ölmek: “Yavaş ilerleyen bir gerçeklik sıkıntısından muzdaribim.” -David Selig 1935 doğumlu Amerikalı bilimkurgu yazarı Robert Silverberg, eserleri ile bilimkurgu türünü yaşatan ve yücelten en önemli yazarlardan biri olarak bilinir. 5 Nebula ve 4 Hugo olmak üzere bilimkurgu alanında daha nice ödüle layık görülen ve editör kimliğiyle de nice eserde imzası bulunan yaşayan efsane Silverberg’ün ülkemiz sınırları içinde 4 adet romanı ve birkaç tane de öyküsü bulunmaktadır. Bunlar haricinde editörlüğünü üstlendiği kitap/efsaneler-1--148376 ve kitap/efsaneler-2--58508 olmak üzere iki adet de kolektif çalışması dilimize kazandırılmıştır. Henüz 21 yaşındayken ilk Hugo’sunu kazanan Silverberg, bu romanını 37 yaşındayken kaleme almıştır. yazar/Robert-Silverberg okumak için yeterince geç kaldığını düşünenlerin ilk olarak seçebilecekleri sıradışı ve nadide bir roman İçeriden Ölmek. İçeriden Ölmek, her şeyden önce iyi bir kitap. Bunu daha birkaç bölüm okuduktan sonra fark edebilmek mümkün. New Wave (Yeni Dalga) akımıyla birlikte ortaya çıkan kitaplardan biri olma özelliğine de sahip olan roman, bu sebeple içinde oldukça az bilimkurgu öğesi taşıyor. Buna rağmen, tıpkı yazar/J-g-ballard ‘da olduğu gibi, yazarın ustalığının da devreye girişi ile, ufak dokunuşlar eşliğinde kitap bilimkurgu sınırları içine giriyor. yazar/george-eliot , yazar/aldous-huxley , yazar/franz-kafka , yazar/james-joyce gibi daha onlarca büyük yazarın adını sayfaların arasında görmek, kitaplarının isimlerine rastlamak, onlardan alıntılar okumak özellikle bu yazarları da seven okurlarda paha biçilmez duygular yaratabiliyor. Baş karakter konumundaki David Selig‘in, Kafka’nın günümüzde klasik olarak adlandırılan kitap/dava--169789 ve kitap/sato--119671 isimli eserlerinin derin bir karşılaştırılması ve analizinin yapıldığı bölüm kitabın edebi yönüne güç katmakla kalmıyor, aynı zamanda entellektüel birikimi bir hayli fazla olan telepat bir karakter ile karşı karşıya olduğumuzu da okurlara ilan ediyor. Bu bölümün üniversitelerde ders olarak okutulabilecek kadar kaliteli olduğu ise su götürmez bir gerçek. Silverberg edebi birikimini karakterine ustaca yedirmeyi başarmış. “Neden oy vereyim? Oy vermeyeceğim. Ben oy vermem. Ben sistem adamı değilim. Bu döngünün parçası değilim. Oy vermek onlara göredir.” Edebiyat, sanat, felsefe ve bilim konularına oldukça hakim olan David Selig 41 yaşında, kelleşmeye yüz tutmuş kafası ama hala çekici olan benliği ile oradan oraya sürüklenmekte ve geçimini ise mezun olduğu üniversite öğrencilerine dönem ödevleri ve edebiyat alanında tezler yazarak sağlamaktadır. Kendisinin özel bir gücü vardır: İnsanların beyinlerinin içine girebilmekte ve en derinlerine dek nüfuz ederek, o insana dair tüm bilgileri kolayca edinebilmektedir. Küçüklüğünden beri bu böyledir. İçinde yaşayan güç ile çevresindeki herkesten farklıdır. Fakat bu farklılık ona kendisini insanlardan üstün görmek gibi bir özellik kazandırmamıştır, ki kitabın gerçekliği de tam olarak burada yatmaktadır. Çünkü David Selig bir süper kahraman değil. Yaşının tüm getirilerini kabullenen bir insan nasıl olursa, o da işte tam olarak öyle bir yapıya sahiptir. Telepati var olan bir şey. Bilim insanları tarafından da üzerinde çalışılan bir olgu. Bu sebeple Selig uçarı bir karakter gibi görünmüyor. Yarattığı karakterin okurlar tarafından hor görülmemesi, onu da sıradan bir insan olarak görüp bağrımıza basmamız ve hatta Selig’in sorununu kendi sorunumuzmuş gibi düşünüp üzülmemiz, Silverberg’ün karakter yaratımındaki başarısının takdire şayan olduğunu bizlere kanıtlıyor. Sorun? Evet, David Selig’in bir sorunu var: Yeteneğini yavaş yavaş kaybediyor ve “içeriden” ölüyor. Kitabın adı da buradan geliyor zaten. Gözlerinin önünde eriyip giden yeteneği ona hem acı çektirmekte hem de normal gelmemektedir. Zaman zaman bu yeteneğini röntgencilik olarak adlandırsa da ve belirli kişilerin zihinlerini okumamak için kendini bir hayli zorlasa da, yeteneği duygularına baskın gelmekte ve onu alt etmektedir. Yine de, yıllar boyunca yanında olan, bedeninin içinde bir yerlerde saklı olan bu yeteneğin bir anda tamamen yok olabileceği düşüncesi Selig’i çok korkutmaktadır. Tabii bir okur olarak bizi de bir merak sarıyor kitabın sonuna dek. “O yıllarda hep böyleydi işte : sonsuz bir trip , rengarenk bir yolculuk. Ama her türlü güç çürür. En güzel hayallerin rengi atar zamanla. Grileşir dünya. Entropi bizi alt eder. Solar her şey. Gider. Her şey ölür.” Bu olgu haricinde ise yazar kitabında okura merak duygusu hissettirmekten imtina ediyor. Hatta kitabın sürükleyici olmadığını söylemek bile pekala mümkün. Peki neden seviliyor İçeriden Ölmek? Burada da yazarın ustalığı ortaya çıkıyor yine ve yukarıda belirttiğim olgular dolayısıyla da Yeni Dalga’nın ve Silverberg’ün eserleri arasında ön plana çıkmayı başarıyor. Silverberg bizleri 40’lı, 50’li, 60’lı 70’li yıllara konuk ediyor zaman zaman. En azından herhangi bir kronolojik sıra bulunmuyor kitapta. Selig’in son derece normal olan yaşamının her dönemine girip çıkıyoruz. Sevgilileri, üvey kız kardeşi ve ailesi ile olan ilişkilerini okumak da pek bir keyif katıyor romana. Özellikle kız kardeşi ile olan diyaloglarda her iki tarafın da ağzı son derece bozuk olduğu için buna küfürler havada uçuşabiliyor. Okumadan önce buna hazırlıklı olmanız gerekiyor. 1972’de yazılan ve orijinal adı Dying Inside olan romanın dilimize Elif Ersavcı tarafından İçeriden Ölmek ismiyle iyi bir çeviri eşliğinde kazandırıldığı da söylenmesi gereken noktalardan biri pek tabii. Dipnotlarla da kitabın bir hayli zenginleştiğini gözlemleyebiliyoruz. Bunlara ek olarak, İthaki Yayınları’nın kitap kapağında harikalar yarattığını da görmezden gelmemek ve tebrik etmek gerek. Kitabın okura vermek istediğini bu kadar iyi anlatan kapaklar bulmak günümüzde gittikçe azalan bir sanat olduğu için, İçeriden Ölmek bu konuda daha bir ön plan çıkıyor. Özel güçlere sahip olmanın aslında o kadar da iyi bir şey olmadığı, her normal insan gibi yaşlılık ve ölüm gibi konuların günün birinde kapıyı çalacağı fikri hem süper kahraman mitini alaşağı ediyor hem de bu romanıyla son derece gerçekçi bir romana imza atıyor Silverberg. Eleştirel yapısı, birçok kişiye, görüşe ve kitaba göndermeleri, yer yer sert kelimeleri ile özetle zor bir kitap İçeriden Ölmek. Her kitapseverin rahatlıkla okuyamayacağı, kolaylıkla sevemeyeceği bir kurgu ve sıra dışı bir anlatım tekniği hakim kitaba. İşbu sebeple, bu kitap herkese önerilebilecek bir kitap değil. İlginizi çekiyorsa okumalısınız. “Hakiki toplumların her daim yalnızlığa yaklaşmaları gibi, en mükemmel konuşmalar da sonunda hep sessizliğe döner. Sessizlik her zaman, her yerde, herkes tarafından duyabilir.” (Bahri Doğukan Şahin)
İçeriden Ölmek: Hayatı boyunca kendini ucube gibi görüp normal olmayı dileyen kahramanımız güçleri zayıfladığı zaman bu düşüncelerini tekrar sorguluyor. Zihin okumak...O gıptayla baktığın hayat dolu,enerjik,çekici ve bilgili gözükenlerin içindeki kaçınılmaz boşluğa şahit olmak... -ps:Selig'in Kitty'e yazdığı mektup ilişkilerde karşımızdakini bir heykeltraş edasıyla nasıl yontmaya çalıştığımızın güzel bir örneği ve özürü.Ne kadar yontmaya çalışırsan çalış her şey öze bağlı. (izel)
İçeriğinde ne uzaylı, ne bir kitlesel felaket, ne ışık hızında yıldızlar arası yolculuk olan, ne de gelecekte geçen bir bilim kurgu kitabı İçeriden Ölmek. Romanın yazıldığı zamanda geçen, belirli bir mesafeden insanların zihinlerinden geçenleri okuyabilen telepat Selig'in hikayesini anlatıyor bize Silverberg. Kızların zihnini okuyarak ne aşkı bulabilmiş, insanların zihnini okuyarak ne başarı, parayı elde edebilmiş bir telepat. Eğitimini tamamlayamamış, başarılı insan ilişkileri kuramayan, karnını yeteneğine rağmen üniversite öğrencilerinin para karşılığı ödevlerini yaparak doyuruyor. Tüm hayatını bu özel durumu ile idame ettirirken 40'lı yaşlarında artık yeteneğini yavaş yavaş kaybederek içine kapanıyor Selig. Çünkü insanlar ve hayatla tek iletişim biçimi bu yeteneği ve bu kayıp sonrası ne yapacağını bilmiyor. Yeteneği ile beraber ölüyor. İnsanı içine alan, sürükleyici, akan, kahramanla empati kurabildiğiniz bir eser. Çok sevdiğim bir kitap. “Ego, ego, ego. Ve ben, mucizevi zihin okuyucu, gizemli bir düşüşe geçip dikkatsizliğim için özürler diliyorum. Yeteneğimi bir yerde unuttum herhalde. Beni affeder misiniz? Affetmek iyidir, Ama unutmak en iyisi! Yaşarken, çürüyor; Ölürken, yaşıyoruz. (Erol)
İçeriden Ölmek PDF indirme linki var mı?
Robert Silverberg - İçeriden Ölmek kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İçeriden Ölmek PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Robert Silverberg Kimdir?
5 Ocak 1935 doğumlu Amerikalı yazar Robert Silverberg, yazdığı bilimkurgu eserleri ve birçok kez kazandığı Hugo ve Nebula ödülleriyle tanınmaktadır.
Silverberg New York, Brooklyn’de dünyaya geldi. Çocukluk çağından beri hırslı bir yazar olan Silverberg, gençlik yıllarından itibaren bilimkurgu dergilerine hikayeler göndermeye başlamıştı. 1956 yılında Colombia Üniversitesine gitmiş ve İngiliz Literatüründe Lisans derecesi almıştır. İlk romanı 1955’te yayınlanan Alpha C’deki İsyan adlı bir çocuk kitabıdır. Bu kitabıyla 1956 yılında “En iyi yazar” dalında ilk Hugo ödülünü almıştır. Daha sonraki 4 yıl boyunca Ace Doubles ve bir çok gazete için yazılar yazmıştır. 1959’da bilimkurgu pazarı krize girince, Silverberg kurgusal olmayan tarihsel konular ve erotik pronografi üzerine uzun ve dikkatli araştırmalar yaptıktan sonra farklı alanlarda yazmaya devam etmiştir.
1960’lı yılların ortalarında bilimkurgu yazarları genel olarak hırslanmaya başladı. Frederik Pohl 3 bilimkurgu dergisinin editörlüğünü yaparken Silverberg’e birlikte çalışmayı teklif etti. Bu teklif Silverberg’in tekrar bilimkurgu alanında çalışmaya başlamasına ve Colombia’da öğrendiği modernist literatürü bilimkurgu alanına uygulayarak geçmişte olduğundan daha derin karakter tahlilleri ve sosyal arka plan geliştirmesine sebep olmuştur.
Silverberg’un bu dönemde yazdığı eserler kariyerinde bir mihenk taşı olmuş ve daha önceki yapıtlarından daha ileri yapıtlar ortaya çıkarmıştır. Yeni Silverberg stilinin ilk kitapları arasında yeni bir dinin insanların yıldızlara ulaşmasına yardımcı olduğu Pohl’un Galaxy Magazine’de yayınladığı To Open Sky kabul edilebilir. Bu eseri Joseph Conrad’ın etkilerini taşıyan ve yabancı bir dünyada uzaylılar özgür bırakıldıktan sonra geri dönen eski İnsan yöneticinin konu alındığı Downward to the Earth adlı eser izler. Diğer çalışmalar ise To Live Again, ölen insanların kişiliklerinin ve hatıralarının başka insanlara transfer edilebildiği The World Inside ve nüfusun çok olduğu bir dönemde geçen ve bir telepath’ın yeteneklerini kaybettiğiDying Inside bulunmaktadır.
1969’da Nightwings adlı romanı Hugo ödüllerinde en iyi roman ödülüne layık görüldü. Silverberg ayrıca 1970 yılında Passengers adlı kısa hikayesi ile Nebula ödülünü, sonraki yıl A Time of Changes adlı romanı ve Good News From Vatican adlı kısa hikaye ile ve son olarak 1975 yılında Born with the Dead adlı romanı ile Nebula ödülünü kazanmıştır.
Troid bezinden kaynaklanan sorunlar ve ev yangınından sonra oluşan stresten dolayı 1972 yılında Silverberg New York’tan Westcoast’a taşındı. 1975 yılında yazarlıktan emekli olduğunu ilan etti. Ancak 1980 yılında yazarlığa geri dönmüş ve Majipoor serilerine temel olaracak Lord Valentine’s Castle adlı romanı yazmıştır. Panaromik bir macera olan ve uzaylı bir gezegende geçen Lord Valentine’s Castle daha sonradan dünyadan daha büyük bir gezegende geçen ve 6 farklı ırkın yaşadığı Majipoor adlı gezegende geçen olaylara esin kaynağı olur.
Silverberg 1986 yılında romanı “Sailing to Byzantium” sayesinde Nebula ödülü kazanmıştır. Bu roman ismini Yeats’in şiirinden almıştır. 2004 yılında Amerika bilimkurgu yazarlarının büyük üstadı seçildi.
Silverberg 2 kez evlendi. İlk eşi Barbara Brown ile 1956’da evlendi ancak 1976’da ayrıldılar. Daha sonra 1987’de Silverberg Karen Haber ile evlendi. Çift şu anda San Francisco Rıhtım Bölgesinde yaşıyor.
2007 yılında Silverberg “Fantasy Amateur Press Association”a başkan olarak seçildi.
Robert Silverberg Kitapları - Eserleri
- İçeriden Ölmek
- Cam Kule
- Dünyalı İstilacılar
- Gece Kanatları
- The Science Fiction Hall of Fame, Volume One, 1929-1964
- The Seventh Science Fiction Megapack
- The Gate of Worlds
Robert Silverberg Alıntıları - Sözleri
- When a population is dependent on a machine, they are hostages of the men who tend the machines. (The Science Fiction Hall of Fame, Volume One, 1929-1964)
- Kim olacağım ben, kendim olmayı bıraktığımda? (İçeriden Ölmek)
- No! Never interpret roses! Don’t. Smell them, pick them, enjoy them. Live in the moment. Hold to it tightly. But charge not the gods to explain. (The Science Fiction Hall of Fame, Volume One, 1929-1964)
- Büyüğe kimin ihtiyacı vardı? Büyüğü kim isterdi? Büyük şeyleri küçük insanlar isterdi. (Cam Kule)
- Kim olacağım ben, kendim olmayı bıraktığımda? (İçeriden Ölmek)
- 'Nihai paradoks; yönetim karşıtı bir partinin üyesi yönetime hizmet ediyor ve her seçimde koltuğunu korumaya çalışıyor. ' (Cam Kule)
- What I desire cannot be stolen. What is it you desire that you are lucky enough to be able to steal? (The Science Fiction Hall of Fame, Volume One, 1929-1964)
- “Tüm androidler insanlarla eşit olmalı. Ama alfalar diğerlerinden daha eşit olmalı.” (Cam Kule)
- Yaşam için asıl olan risk alabilmektir. (Cam Kule)
- Bana âşık olduğunu sanmıyordum, katiyen,ama sormak gibi bir niyetim de yoktu. Hissettiği şey aşk değilse bile yeterince güzeldi; (İçeriden Ölmek)
- Kim olacağım ben, kendim olmayı bıraktığımda? (İçeriden Ölmek)
- "Özgürlük günü geliyor Özgürlük günü geliyor Ahmakçıları topla, coşkuyu yakala Ve özgürlüğe uzan!" (Cam Kule)
- "Ben büyürken ha bire söyledikleri bir şey vardı: Biz yapayalnızız. Biz yapayalnızız. Biz yapayalnızız. Ben buna inanmadım. İnanamadım. Milyarlar kazandım, şimdi o milyarları harcayacağım, evreni herkesin kafasında netleştireceğim." (Cam Kule)
- "Evren hile yapmaz", dedi Krug. "Evren dürüst oynar!" (Cam Kule)
- ''Bakın demek istedi Simeon Krug, bir milyar yıl önce hiç insan yoktu, sadece balık vardı. Solungaçları, pulları ve küçük toparlak gözleri olan kaygan bir şey. Okyanusta yaşıyordu; Okyanus bir hapishane gibiydi ve hava da hapishanenin tepesindeki çatı... Hiç kimse çatıdan geçemezdi. Geçersen ölürsün, diyordu herkes, işte bu balık çatıdan geçti ve öldü. Başka bir balık vardı, o da çatıdan geçti ve öldü. Ama başka bir balık daha vardı, o da çatıdan geçti ve sanki beyni yanıyor gibiydi, solungaçları tutuşmuştu ve hava onu boğuyordu, güneş gözlerine sokulan bir meşaleydi sanki çamura uzanıp ölmeyi bekledi ve ölmedi. Tekrar sahilden aşağı süründü, suya daldı ve dedi ki; bakın yukarıda koskoca bir dünya var. Sonra yine yukarı çıktı, orada belki iki gün kaldı ve öldü. Diğer balıklar o dünyayı merak etti. Çamurlu suya tırmandılar. Orada kaldılar. Havayı nasıl soluyacaklarını öğrendiler. Nasıl ayağa kalkacaklarını, nasıl yürüyeceklerini, güneş gözlerindeyken nasıl yaşayacaklarını öğrendiler. Kertenkelelere, dinozorlara... dönüştükleri her neyse ona dönüştüler ve milyonlarca yıl boyunca dolaştılar, arka ayakları üzerinde durmaya, nesneleri elleriyle tutmaya başladılar, kuyruksuz maymunlara dönüştüler, kuyruksuz maymunların akılları gelişti, insan oldular. Az da olsa bazıları yeni dünyalar aramaya devam etti. Onlara, Haydi, okyanusa geri dönelim, yine balık olalım, böylesi daha kolay diyorsunuz. Belki onların yarısı, belki yarıdan da fazlası bunu kabul etmeye hazır ama hep birileri de var ki, Deli olmayın, diyecekler. Artık balık olamayız. Böylece geri dönmeyecekler. Tırmanmaya devam edecekler.'' (Cam Kule)
- The child is an egotistic little animal, who cannot visualize himself in the position of another—certainly not an adult. A self-contained, almost perfect natural unit, his wants supplied by others, the child is much like a unicellular creature floating in the blood stream, nutriment carried to him, waste products carried away— (The Science Fiction Hall of Fame, Volume One, 1929-1964)
- Affetmek iyidir, Ama unutmak en iyisi! Yaşarken çürüyor; Ölürken,yaşıyoruz? (İçeriden Ölmek)
- Kim olacağım ben, kendim olmayı bıraktığımda? (İçeriden Ölmek)
- Like a wedge driven into a living tree and splitting the trunk, only to be forever incorporated into the scar tissue, we grew together. (The Science Fiction Hall of Fame, Volume One, 1929-1964)
- Her şeyin ortasında, ölü noktadayım. hareketsiz, statik: demir atmış gibi. hayır, yalan bu, yalan değilse bile en azından kötü niyetten uzak ama yanlış bir ifade, hatalı metaforlar öbeği. Deniz seviyem alçalıyor. Hep cezirdeyim. med-cezir in cezirinde, gel-gitin gitindeyim hep. Çıplak, kayalık bir kıyı oldum, demir gibi sert; geride kalan kirli kahve yosun şeritlerinin hızla çekilen köpüklü dalgalara salınmaya çalıştığı. Oraya buraya kaçışan yeşil yengeçler. Evet çekiliyor sularım, azalıyorum, seyreliyorum, biliyor musunuz, artık bunu o kadar da dert etmiyorum... Çalkantılar yaşıyor, bir iyi bir kötü oluyorum ama artık bunu o kadar da dert etmiyorum...'' (İçeriden Ölmek)