İçimden Geçen Zaman - Güldal Mumcu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İçimden Geçen Zaman kimin eseri? İçimden Geçen Zaman kitabının yazarı kimdir? İçimden Geçen Zaman konusu ve anafikri nedir? İçimden Geçen Zaman kitabı ne anlatıyor? İçimden Geçen Zaman PDF indirme linki var mı? İçimden Geçen Zaman kitabının yazarı Güldal Mumcu kimdir? İşte İçimden Geçen Zaman kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Güldal Mumcu
Yayın Evi: UM: AG Araştırmacı Gazetecilik Vakfı
İSBN: 9789754274314
Sayfa Sayısı: 232
İçimden Geçen Zaman Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Milyonları sokağa döken olay 24 Ocak 1993 Pazar günü, saat tam 13:25'te yaşandı. Ülkemizde araştırmacı gazeteciliğin öncüsü; Atatürkçü, laik, cumhuriyetçi, demokrat bir Türkiye'nin yılmaz savunucusu Uğur Mumcu, arabasına konan bir bomba ile inandığı değerler uğruna öldürüldü. Eşi Güldal Mumcu, o günü ve o günden sonra yaşadıklarını İçimden Geçen Zaman adlı kitabında anlatıyor. Suikastın karanlıkta kalmış pek çok ayrıntısını gün ışığına çıkarıyor, yalın anlatımıyla sarsıyor.
İçimden Geçen Zaman Alıntıları - Sözleri
- Öldürülmesinden sonraki o yaz Uğur 'un bu düşünü gerçekleştirdik. Düşler insan ömrüyle sınırlı değildi nasıl olsa.
- Eğer Ankara' da isek, hep gerçekleştirdiğimiz mezar ziyaretlerinden sonuncusunda; annesinin, babasının ve Muammer Aksoy'un mezarını ziyaret ettikkten sonra, ağır ağır yürüyorduk . Birden durdu; "Ben öldükten sonra mezar taşıma "Vurulduk ey halkım, unutma bizi" diye yazılmasını istiyorum" dedi. İçim ezilmişti. "O nasıl istek! İnsan ancak öldürülürse öyle yazılır" dedim. "Nasıl bir son olur ki ?!.."
- "Taylan Özgür'ün katili bulunsaydı, devlet her olayın üzerine gidebilseydi, kan seli bugünlere dek uzanır mıydı?"
- Bu kitapta anlatılanlar gerçektir
- Yıllar boyunca bütün bu olayları yaşarken, üstümden akan zamanla, içimden geçen zaman bir değildi. Biri yaşamam gereken hayatı bana sunarken, diğeri sonsuzluğun içindeki beni bana gösterdi.
- Ölüler özlenmez, ölüler hatırlanır.
- Hanımefendi, insanların öldükten sonra nasıl değiştiğini bilemezsiniz. Ölüm insanı çok değiştirir.
- Dünyanın en yorucu işiydi galiba, düzgün bir çizgide durmayı başarmak.
- Biz unutkan bir ulusuz. Olanlan bitenleri çabuk unuturuz. Bugün yarın kanlı olaylar için yas tutarız, sonra daha önceki olaylar gibi bu son kanlı olayda unutulur.
- Maltepe Camii 'nin önüne ulaştığımızda kalabalık akıl almaz boyuta ulaşmıştı. İnsanlar, aralarından su sızmayacak bir şekilde yürüyorlardı. Cenaze arabası durdu. Tabutu eller üstünde alıp güçlükle caminin avlusuna taşıdılar. Avluya girmek imkansız gibiydi. Bizi avluya sokabilmek için, "Ailesi geliyor yol açın lütfen" diye bağırıyorlardı. Bu sesleniş, çocuklarıda beni de çok rahatsız etmişti. Bir tuhaf olmuştuk. "Lütfen öyle bağırmayın" dedik. Güçlükle ilerlerken, bir adam , gözlerinde hüzün , kısık bir sesle, "- Biz de ailesiyiz ..• " dedi. Gözlerim onun gözlerine takıldı "bir an". Gerçekten yalnız olmadığımızı, işte o "bir an"da gördüm.
İçimden Geçen Zaman İncelemesi - Şahsi Yorumlar
sahi bi namus borcu vardı ne oldu?: ağlamadan bitirmenin imkansız olduğu güldal mumcu kitabı. eşi uğur mumcu'nun katledilmesinden sonra akan/duran zamanda ailenin yaşadıkları, verdikleri mücadele; siyasetçilerin/ savcıların/ emniyet müdürlerinin tutumları ve mahkeme süreci anlatılıyor. bu tablo aynı zamanda 90'lar türkiyesine de ayna tutuyor. susurluk'a, yeşil'e, hizbullah'a, faili meçhul cinayetlere değiniliyor... mumcu davasını çözeceğine ''namus sözü'' verenler, ''ama eşiniz de arı kovanına çomak sokmuş'' diyenler, ''bize çöz diyorlar, çöz ulan demiyorlar!'' diyenler... hepsi detaylarıyla anlatılıyor kitapta. devlet kademesinin bu cinayetin çözülmesini -aslında- hiç istemediğini anlıyoruz... tıpkı çözülemeyen muammer aksoy cinayeti gibi, bahriye üçok gibi, ahmet taner kışlalı gibi, necip hablemitoğlu gibi... güldal mumcu o kadar güçlü ve adil bir kadın ki her diyaloğundan, kurduğu her cümleden anlaşılıyor bu. yaşadığı onca zulme, onca haksızlığa rağmen hakkını sonuna kadar aramış, hiç pes etmemiş. ve bir kez olsun -ısrarlara, teşviklere rağmen- ülkeyi terk etmeyi düşünmemiş... kendisine hayran olmamak elde değil, kalemine sağlık. (Birsen)
.....! NEYSE NEY.....: Ülkenin gerçeklerini tüm çıplaklığıyla ortaya seren bi eser. Ne çok acılar yaşadı bu ülke..? Ama nedense yaşanılan onca acının bedelini, ülkeyi karanlığa sürükleyenler değil de aydınlık yarınlara özlem duyan vatanseverler yaşadı. Kimi vatansever olmanın bedelini canlarıyla ödedi. Kimi ise günümüzde olduğu gibi ( İSKİ'deki mini minnacık bir (!) yolsuzluğu ortaya çıkarttığı için önce kızak göreve sonra daha geçen hafta görevden alınan Sayıştay Denetçisi ) namusuyla yaptığı görevden alındı ya da el çektirildi. Rahmetli Uğur Mumcu' nun dediği gibi : "Unutkan Ulusuz" 93-95 yıllarda her gün patlayan bombalar, suikastlar, verilen binlerce şehit. 2000 yıllar başında yine patlayan bombalar, suikastlar, verilen şehitler. 15 Temmuz 2016 Fetö Darbesi. Verilen şehitler, hayatları eksilen gaziler ve belki de ülkenin gelecek 10 yılına bedel olan enerjisinin köreltilmesi. Allahtan Vatansever, Cumhuriyetçi, Atatürkçü, Milliyetçi Asker ve Polisler, Haksızlığa göz yummayan vatandaşlarımız ve de siyasi iradenin iktidarı - muhalefetiyle birlikte sergilediği duruş ile engellendi de ülke alev yeri olmaktan kurtuldu. Peki ya gelecek günler, umut dolu mu??? Umut et, hayâl kur, belki umut ettiğin hayal gerçeğe dönüşür belki de her zamanki gibi......! NEYSE..... (M.G)
2017'de Haydarpaşa Garı'ndaki kitap fuarında aldım bu kitabı. Güldal Mumcu'ya imzalatıp ayak üstü sohbet de etmiştim. Kitabı okuduktan sonra uzun uzun sohbet etmek istiyorum kendisiyle. Ne yalan söyleyeyim kitabı aldım ama okuma cesaretini gösteremedim. Çünkü benim için büyük bir travmaydı ölümü, aslında toplum için travmaydı. İşte o toplumdaki insanlardan biri de bendim. Bizde etkisi böyleyken ya ailesi... Ailesi dimdik ayaktaydı, Güldal Mumcu'nun o dik duruşuna o zaman da hayran kalmıştım. Kitabı okuyunca hayranlığım katbekat arttı. Kitap suikast günüyle başlıyor yani 24 ocak 1993 pazar sabahı ile. 2006 yılı Danıştay saldırısı ile de bitiyor. 1993'ten 2006'ya kadar 12 hükümet, 8 başbakan, 16 İçişleri, 15 adalet, 9 milli savunma bakanı, 10 emniyet genel müdürü ve 10 İstanbul emniyet genel müdürü değişmiş. Sonuç ne, koca bir sıfır. Güldal Mumcu hepsinin ismini liste halinde tek tek yazmış. Kitabın başından sonuna kadar da aynı cümle var "bu işi devlet yapmıştır, siyasi iktidar isterse çözer". O zamandan bu zamana hiçbir siyasi iktidar çözmek istememiş anlaşılan. Bu davaya bakan ilk savcıdan en sonuncusuna kadar hepsinin ortak görüşü bu. Ama tabi bu görüşü, gizli söylüyorlar aleni olarak demedik diyorlar. İçlerinden dürüst savcılar ise ne yazık ki çeşitli nedenlerle ölüyorlar. Bir de eve gelip ajanız diyenler, sözde bilgi verip daha sonra da bize bu bilgiler ezberletildi, diyenler... Suikast ve sonrasında yaşanan tüm olaylar tam bir gerilim filmi gibi. Yaşananlar tam bir psikolojik işkence. Nasıl dayandılar diye düşündüm sık sık. Ama dayanmaktan başka seçenekleri yoktu zaten. Yazıklar olsun tüm bunlara neden olanlara!!! (Fatoş Kesici)
İçimden Geçen Zaman PDF indirme linki var mı?
Güldal Mumcu - İçimden Geçen Zaman kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İçimden Geçen Zaman PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Güldal Mumcu Kimdir?
Şükran Güldal Mumcu (d. 20 Eylül 1951, Denizli), Türk Siyasetçi.
Liseyi TED Ankara Koleji'ni bitiren Güldal Mumcu, 1974 yılında Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü'nden mezun oldu.1975-1979 yılları arasında Devlet Yatırım Bankası'nda proje değerlendirme uzmanı olarak görev aldı. 1976 yılında ise gazeteci-yazar Uğur Mumcu ile evlendi. 1977 yılında oğulları Özgür, 1981 yılında da kızları Özge dünyaya geldi.
Uğur Mumcu'nun öldürülmesinin ardından 1994 yılında oğlu ve kızı ile beraber amacı Uğur Mumcu'nun ilkelerinden ödün vermeyen kişiliğini gelecek kuşaklara aktarmak ve gazeteciliğe hevesli gençleri araştırmacılık alışkanlığıyla mesleğe kazandırmak olan Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'nı (um:ag) kurdu.
Cumhuriyet Halk Partisi'nden 23. Dönem İzmir Milletvekili olarak TBMM'ye giren Şükran Güldal Mumcu, 10 Ağustos 2007'de TBMM Başkanvekilliğine getirildi. 2007'den beri TBMM Başkanvekilliği görevini yürüten Güldal Mumcu,Meral Akşener'le birlikte, Nermin Neftçi'den sonra bu göreve gelen ikinci kadın siyasetçidir.24. Dönemİzmir Milletvekili olarak TBMM'ye tekrar girmiştir.
Güldal Mumcu Kitapları - Eserleri
- İçimden Geçen Zaman
Güldal Mumcu Alıntıları - Sözleri
- Öldürülmesinden sonraki o yaz Uğur 'un bu düşünü gerçekleştirdik. Düşler insan ömrüyle sınırlı değildi nasıl olsa. (İçimden Geçen Zaman)
- Maltepe Camii 'nin önüne ulaştığımızda kalabalık akıl almaz boyuta ulaşmıştı. İnsanlar, aralarından su sızmayacak bir şekilde yürüyorlardı. Cenaze arabası durdu. Tabutu eller üstünde alıp güçlükle caminin avlusuna taşıdılar. Avluya girmek imkansız gibiydi. Bizi avluya sokabilmek için, "Ailesi geliyor yol açın lütfen" diye bağırıyorlardı. Bu sesleniş, çocuklarıda beni de çok rahatsız etmişti. Bir tuhaf olmuştuk. "Lütfen öyle bağırmayın" dedik. Güçlükle ilerlerken, bir adam , gözlerinde hüzün , kısık bir sesle, "- Biz de ailesiyiz ..• " dedi. Gözlerim onun gözlerine takıldı "bir an". Gerçekten yalnız olmadığımızı, işte o "bir an"da gördüm. (İçimden Geçen Zaman)
- Hanımefendi, insanların öldükten sonra nasıl değiştiğini bilemezsiniz. Ölüm insanı çok değiştirir. (İçimden Geçen Zaman)
- "Taylan Özgür'ün katili bulunsaydı, devlet her olayın üzerine gidebilseydi, kan seli bugünlere dek uzanır mıydı?" (İçimden Geçen Zaman)
- Ölüler özlenmez, ölüler hatırlanır. (İçimden Geçen Zaman)
- Bu kitapta anlatılanlar gerçektir (İçimden Geçen Zaman)
- Biz unutkan bir ulusuz. Olanlan bitenleri çabuk unuturuz. Bugün yarın kanlı olaylar için yas tutarız, sonra daha önceki olaylar gibi bu son kanlı olayda unutulur. (İçimden Geçen Zaman)
- Yıllar boyunca bütün bu olayları yaşarken, üstümden akan zamanla, içimden geçen zaman bir değildi. Biri yaşamam gereken hayatı bana sunarken, diğeri sonsuzluğun içindeki beni bana gösterdi. (İçimden Geçen Zaman)
- Dünyanın en yorucu işiydi galiba, düzgün bir çizgide durmayı başarmak. (İçimden Geçen Zaman)
- Eğer Ankara' da isek, hep gerçekleştirdiğimiz mezar ziyaretlerinden sonuncusunda; annesinin, babasının ve Muammer Aksoy'un mezarını ziyaret ettikkten sonra, ağır ağır yürüyorduk . Birden durdu; "Ben öldükten sonra mezar taşıma "Vurulduk ey halkım, unutma bizi" diye yazılmasını istiyorum" dedi. İçim ezilmişti. "O nasıl istek! İnsan ancak öldürülürse öyle yazılır" dedim. "Nasıl bir son olur ki ?!.." (İçimden Geçen Zaman)