İçsel Çatışmalarımız - Karen Horney Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

İçsel Çatışmalarımız kimin eseri? İçsel Çatışmalarımız kitabının yazarı kimdir? İçsel Çatışmalarımız konusu ve anafikri nedir? İçsel Çatışmalarımız kitabı ne anlatıyor? İçsel Çatışmalarımız PDF indirme linki var mı? İçsel Çatışmalarımız kitabının yazarı Karen Horney kimdir? İşte İçsel Çatışmalarımız kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Karen Horney

Çevirmen: Zeynep Koçak

Orijinal Adı: Our İnner Conflicts

Yayın Evi: Sel Yayıncılık

İSBN: 9789755705729

Sayfa Sayısı: 192

İçsel Çatışmalarımız Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ben insanın var olan potansiyellerini geliştirmek ve 'iyi' biri olmak için hem becerisi hem de arzusu olduğunu düşünüyorum; bunlar bozulduğunda başkalarıyla ve dolayısıyla kendisiyle ilişkisinin de bozulacağını düşünüyorum. İnsan değişebilir ve hayatta olduğu sürece değişmeye devam edebilir."

Horney'nin nevroz teorisi kendinden öncekilerin aksine "yapıcı"dır. Freud'un insanı harekete geçiren dürtülerin ancak denetim altına alınabileceği, en iyi ihtimalle "yüceltilebileceği" teorisini ters köşeye yatırır ve insanın içinde bulunduğu koşullar değiştirilerek kendisinin de değişebileceğini söyler. Nevrozların altında yatan çatışmalar hafifletilebilir, hatta fiilî bir biçimde çözümlenebilir ve böylece kişiliğin gerçek anlamda bütünleşmesi sağlanabilir.

Freud'dan sonraki kuşakların en özgün psikanalistlerinden biri olan Karen Horney, kültürün ve çevrenin önemini vurgulayan ve yabancılaşma sorununu, kendini gerçekleştirme ve özgürleşmeyi merkezine alan bir yaklaşım geliştirdi. Yeni ve dinamik bir nevroz teorisi ortaya koyan Horney, İçsel Çatışmalarımız'da, "insanlara yaklaşma", "insanların aksine gitme" ve "insanlardan uzaklaşma" durumlarındaki temel çatışmaları ele alıyor.

(Tanıtım Bülteninden)

İçsel Çatışmalarımız Alıntıları - Sözleri

  • Bu yüzden, sözgelimi kişinin kendisinden ödün vererek başkalarını memnun etmesi ve çok fazla şeyi "sineye çekmesi" temelde nevrotik bir sevgi ihtiyacının ayrılmaz bir parçasıdır...
  • "İnsan, umudu olduğu sürece inanılmaz boyutlarda acı ve ızdıraba katlanabilir."
  • ...çünkü kibir, kendini beğenmişlikle aynı anlamda kullanılsa da, aslında kişinin gerçekte sahip olmadığı ya da yalnızca potansiyel olarak sahip olduğu özellikleri taşıdığını sanmasıdır.
  • Hayat bir terapist olarak acımasızdır.
  • "Kendi içinde bölünen birinin tümüyle samimi olması mümkün değildir."
  • kendi içinde bölünen birinin tümüyle samimi olması mümkün değildir ..
  • Bazen nevrotik kişiler herhangi bir amaç konusunda şaşırtıcı bir kararlılık gösterir: - Erkekler, haysiyetleri dahil her şeylerini hırsları uğruna feda edebilir; - Kadınlar aşk dışında başka bir şey istemeyebilir; - Ebeveynler kendilerini tamamen çocuklarına adayabilir. Bu tür kişiler samimi oldukları izlenimini verir. Gelgelelim, gördüğümüz üzere bu kişiler, aslında bütünlükten çok umutsuzluk ve çaresizlikten ileri gelen bir adanmışlık yanılması peşinde koşuyorlardır.
  • Çünkü kibir kendini beğenmişlikle aynı anlamda kullanılsa da, kişinin gerçekte sahip olmadığı ya da yalnızca potansiyel olarak sahip olduğu özellikleri kendininmiş sanmasıdır.
  • Özünde aptal olmayan herkes ikiyüzlüdür.
  • Düşmanlığı hafifleten öncelikle çaresizliğin azalmasıdır. Kişi ne kadar güçlü olursa, kendisini o kadar az tehdit altında hisseder. Gücün artmasının çeşitli kaynakları vardır. Hastanın ağırlık merkezi -önceden başkalarındayken- artık kendine geçer; kendisini daha aktif hisseder ve kendi değerler sistemini oluşturmaya başlar. Yavaş yavaş mevcut enerjisinde de bir artış olur: Bazı parçalarını bastırmak İçin kullandığı enerji serbest kalır; korkuları, küçümseme duygusu ve çaresizliği onu daha az ketler, daha az felç etmeye başlar. Körü körüne uyum göstermek, kavga etmek, ya da sadistçe dürtülerini açığa vurmak yerine, eylemlerine rasyonel bir temel verir ve böylece daha güçlü hale gelir.
  • Nasıl vücut ısısının yükselmesi fiziksel bir rahatsızlığın işaretiyse tutarsızlıklar da çatışmanın kesin bir göstergesidir.
  • "Gerçek bir tevazu, kişinin gerçek bir samimiyetle, genel olarak insanoğlunun ve özel olarak da kendisinin sınırlarını ve hatalarını kabul etmesidir."
  • Diğerlerini ne kadar küçük görürse kendine duyduğu küçümsemenin de o kadar az farkına varır.
  • Kendi içinde bölünen birinin tümüyle samimi olması mümkün değildir.
  • "Akıl ve mantığın fazlasıyla egemen olduğu bir sistemde, kişi duygularını kendisine içeriden ihanet eden ve bu yüzden kontrol altına alması gereken düşmanlar olarak görür. Bu şekilde huzura kavuşulabilse de, ancak bir mezarın huzurudur bu."

İçsel Çatışmalarımız İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"Psikanalizin ilerlemesine adanmış bir kitap." Evet yazar daha doğrusu psikanalist Horney, kitabı psikanalistlere yardımcı olması amacıyla hazırlamış. Bu yüzden kişisel gelişim tarzı bir kitap değil. Ya da "hadi içsel çatışmaları çözeyim" mantığıyla alınabilecek bir kitap da değil. Yıne de alınır mi? Evet alınıp, okunabilir. Belki tam verim alınamaz ama yine de bazı konularda bilgilendirici hatta yapıcı olabilir. Peki hangi konularda; Kitap iki kısım, ilk kısımda nevrozlara yer verilmiş. Nevrozlar bilindiği gibi, iç çatışmaların toplumsal hayata uymayı engellediği durumlardır. Aslında toplumsal hayata uymak daha büyük bir problem ama neyse, politik mizah yapmayacağım. Ilk kısımdan devam edersek, nevrotik çatışmaların yakıcılığından bahsederek başlanmış. Devamında ise insanlara yaklaşma, insanların aksıne gitme, insanlardan uzaklaşma gibi nevrotik durumları konu almış. Bu 3 konu da belki nevrotik düzeyde olmasa dahi bir çoğumuza hitap ediyor. O yüzden insan, problem yaşadığında bunun olası sebeplerini ya da sonuçlarını öngörmek için okuyabilir. Bu yüzden de fazlasıyla alıntı yaptım. Ikinci kısım ise "Çözümlenmemiş Çatışmaların Sonucları" üzerine odaklanmış ve burada da korkulara, kişiliğin fakirlesmesine, umutsuzluğa ve sadizme değinilmiş. Kitabı okursanız şayet, semptomlardan ya da verilen örneklemlerden ötürü kendinizi bir şekilde özdeşleştirebilirsiniz. Ancak bu durum çoğu zaman yanılgıdan ibarettir. Bir hastalık ya da olumsuzluk olduğunda, "aaa aynı ben" diyerek otomotik özdeşim kurmaktan sakının. Evet, dünyada nevrotik binlerce insan vardır ancak bu siz olmak zorunda değilsiniz :) (yy)

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, bu kitap, kişisel gelişim kitabı değildir. Hatta insanı ve iç dünyasını bilimsel bir yaklaşımla ele alan hiçbir kitap kişisel gelişim kitabı değildir. Karen Horney bu eserinde her insanın yaşadığı ve içinde barındırdığı nevrotik çatışmaların detaylarına inerek insanı biraz daha anlamaya, anlatmaya çalışmaktadır. Nevrozların insan kişiliğine ne denli etki ettiğini yapmış olduğu sınıflandırmalar ve bu sınıflandırmalar içi disiplinler aracılığıyla görmek mümkün olacaktır. Horney, insanı üç ana kategoride değerlendirmekte bu eserinde. Karşı olma, uzaklaşma ve yönelme sınıfları içerisinde karşı olma ile düşmanlık besleyen dinamikleri, uzaklaşma ile kendini insanlardan izole etmesine neden olan dinamikleri ve yönelme ile de insanlara olan bağımlılık dinamiklerini tek tek ele alıyor. Bu değerlendirme ile de insanın ortaya çıkan/oluşan kişiliğinde nevrozların ne denli etki ettiğini, yaşanan karakteristik bozulmaların da, gelişimlerin de, nötrdurumların da kaynağını burada aramakta... Bu bağlamda Horney'nin yaklaşımı çağdaş psikanalizin üzerine katması anlamına gelir. Ancak yöntemi biraz değiştirmiştir. Çünkü Horney, hem bilinçaltı veya bilinçdışı alandan hareket etmek yerine kişiliğin o andaki (son durumu) üzerinden genel bir işlev analizine odaklanarak sonuca ulaşmayı önemser. Kitabında da bu yaklaşımın yazınsal altyapısını okumak mümkün. Oldukça güzel bir kitap tabi şu çeviri ve imla hataları olmasa... Keyifli okumalar dilerim. (Uğur De Molinari)

Öncelikle şunları eklemek istiyorum. 1) Kitabın tamamı nevrotiklerin içsel çatışmalarıyla ilgili ve "normal" insanların içsel çatışmalarına nevrotiklerden farkını anlatmak istediğinde "sadece değiniyor". Bu yüzden de eğer "normal" insan olduğunuzu düşünüyor ve kendi içsel çatışmalarınızla ilgileniyorsanız, nevrotiklerle iç içe geçmiş bilgileri okumaktansa, tamamen "normal" bireylerin içsel çatışmalarından bahseden içerikler okumanız daha makul olacaktır. Bunu okuyup kafa karıştırmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Nevrotikler derken eğer yanlış anlamadıysam yazar bunun sadece bir derece meselesi olduğunu ve keskin bir sınır çizmenin zor olduğunu söylüyordu. 2) Birde bence kitap psikanalistler için yazılmasına rağmen, konunun uzmanı olmayanların da bir roman kadar rahat okumasa da, kendini azcık zorlayarak anlaya bileceği türden bir kitap. En azından ben anladığımı düşünüyorum. İçeriğinde öyle çok terim yok, eğer varsa da zaten metnin içinde ne anlama geldiğini tahmin ede biliyorsunuz. Anlaşılması zor, devrik cümleler yok. Kitabın bence tek zorluğu üzerine düşünerek okumanız gerektiği. En sevdiğim özelliği ise çok sistemli olmasıydı. Matruşka gibi konunun içinden konu çıkıp insanın hem kitabın içeriğinde, hemde kendi duygu, düşüncelerinde kaybolmasına neden olmuyor. Tam tersine okudukça "ee peki şunu şundan nasıl ayıracağız" gibi kafamda beliren her soruya ben unutmadan hemen sonraki kısımda açıklık getirmesi ve ek olarak akıl edemediğim diğer soruların da cevabına yer vermesi çok hoşuma gitti. Kitabın bence tek eksik tarafı çatışmaların sadece farkına varılarak çözülemeyeceğinin altını özellikle çizse de, kitapta çözümlere çok yer verilmemiş olmasıydı. (Turanə)

İçsel Çatışmalarımız PDF indirme linki var mı?

Karen Horney - İçsel Çatışmalarımız kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İçsel Çatışmalarımız PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Karen Horney Kimdir?

Alman asıllı ABD’li tıp doktoru. Yeni-Freudcu akımın öncülerindendir. 16 Eylül 1885’de Hamburg’da doğdu, 14 Aralık 1952’de New York’ta öldü. 1912’de Berlin Üniversi­tesinde tıp öğrenimini tamamladı. S.Freud’un izleyi­cilerinden psikanalist Kari Abraham’ın yanında eği­tim gördü. 1915’i izleyen yıllarda çeşitli Berlin hastanelerinde çalıştıktan sonra özel muayenehane açtı, bir yandan da Berlin Psikanaliz Enstitüsü’nde ders verdi. 1932’de ABD’ye gitti. İki yıl Chicago Psikanaliz Enstitüsü’nde yönetmen yardımcısı olarak çalıştıktan sonra 1934’de New York’a yerleşti. Freud’un psikana­liz kuramının yeterli olmadığını görerek kendi gibi düşünenlerle birlikte Psikanalizi Geliştirme Derneği ve Amerikan Psikanaliz Enstitüsü’nü kurdu ve ölene değin bu enstitünün başkanlığını yürüttü. Horney’nin ileri sürdüğü kişilik kuramı Fre­ud’un görüşlerinden kaynaklanır. Ne var ki hem psikanalitik kuramı toplumsal açıdan yetersiz bul­muş, hem de bir kadın olarak Freud’un görüşüne yenilikler getirmeyi amaçlamıştır.

Karen Horney Kitapları - Eserleri

  • Çağımızın Nevrotik Kişiliği
  • İçsel Çatışmalarımız
  • Kendi Kendine Psikanaliz
  • Nevrozlar ve İnsan Gelişimi
  • Kadın Psikolojisi
  • Ruhsal Çatışmalarımız
  • Psikanalizde Yeni Yollar
  • Kadının Ruhsal Yapısı
  • Gerçek İki Kişiyle Başlar
  • Son Dersler

Karen Horney Alıntıları - Sözleri

  • Cinsel sorunlar nevrotik kişilik yapısının nedeni değil sonucudur. (Psikanalizde Yeni Yollar)
  • Bütün bilimler ve değerlendirmeler gibi, kadınların ruhsal yapısı da şimdiye kadar hep erkeklerin bakış açısından ele alınmıştır. (Kadının Ruhsal Yapısı)
  • Nevrotik bir birey insanları “güçlü” ya da “zayıf olarak sınıflandırır; ilkine hayranlık besler, ikincisini hor görür. (Çağımızın Nevrotik Kişiliği)
  • Çok açıkça görülmese de görkem arayışı en güçlü dürtüdür. (Nevrozlar ve İnsan Gelişimi)
  • Freud'a göre bilinçaltının zamansızlığı kavramı, çocuklukta bastırılan korkuların ve arzuların ya da bütün deneyimlerin, bastırma nedeniyle bugünün sürekliliğinden koparıldığı, bireyin gelişimine katılmadığı ve sonraki deneyimlerden veya gelişmeden etkilenmediği anlamına gelir. (Psikanalizde Yeni Yollar)
  • "İster totaliter bir ülkede yaşayın, ister özel nevrozunuzla yaşayın pek fark etmez. Her ikisinde de bütün meselenin benliğin mümkün olduğu kadar acı verici bir biçimde yok edilmesi olduğu toplama kampında bulursunuz kendinizi." (Nevrozlar ve İnsan Gelişimi)
  • Bütün kültürümüz, bir erkek kültürüdür. Devlet, yasalar,ahlak, din ve bilim hep erkeklerin yaratısı olmuştur. (Kadının Ruhsal Yapısı)
  • Tüm mutluluk olasılıklarının dışında bırakılmış bir kişi, ait olmadığı bir dünyaya karşı nefret hissetmiyorsa ancak gerçek bir melek olabilir. (Çağımızın Nevrotik Kişiliği)
  • "Akıl ve mantığın fazlasıyla egemen olduğu bir sistemde, kişi duygularını kendisine içeriden ihanet eden ve bu yüzden kontrol altına alması gereken düşmanlar olarak görür. Bu şekilde huzura kavuşulabilse de, ancak bir mezarın huzurudur bu." (İçsel Çatışmalarımız)
  • Herhangi bir türden saldırganca , hatta kendini ortaya koyucu bir davranış bile ona bencilce gözükecektir. Bunu kendi içinde ayıplayacak ve başkalarının da ayıplayacağına inanacaktır. Ve bu tür bir ayiplanma riskini göze alamaz , çünkü öz-saygısı bütünüyle başkalarının onayına çok fazla bağlıdır. (Ruhsal Çatışmalarımız)
  • Yalıtkan tip, ne kadar az şey verdiğinin çoğunlukla farkında değildir ve kendisi için çok önemli olan, ancak dile getirilmeyen ve yaşanmayan duygularını eşine adadığına inanır. Coşkusal uzaklık yeterince güvence altına alındığı sürece, kalıcı bir bağlılığı korumaya sahip olabilir. Yoğun ama kısa süreli ilişkiler kurabilir, o, bu ilişkilerde birdenbire ortaya çıktığı gibi birdenbire de gözden kaybolur. Bu ilişkiler çabuk yıkılabilecek yapıdadır, birkaç etken yalıtkan tipin geri çekilmesini hızlandırabilir. (Ruhsal Çatışmalarımız)
  • Saldırılardan kaçmak, tavşanın tehlike karşısında uyguladığı stradejidir ve bu onun sahip olduğu tek stratejidir; belki de bunun yerine kavga etmeye karar veremezdi çünkü kısaca bunu yapabilmesini sağlayacak araçlardan yoksundur. (Kendi Kendine Psikanaliz)
  • Hem çocuk yaşta hem de yetişkin birçok kadın, sahip olduğu cinsiyet olgusu yüzünden, geçici ya da sürekli olarak acı çeker. Kadınların ruhsal yaşamlarındaki kadın oluşlarına karşı çıkmalarından kaynaklanan belirimlerin kökü, küçük bir kızdan erkeklik örgenine imrenmelerine kadar uzanır. Bu açıdan temelden eksik oluşun doğurduğu tatsız düşünce edilgin iğdiş edilme düşlemlerine yol açarken, etken düşlemler kayrılan erkeğe karşı kinci bir tutum sergiler. (Kadının Ruhsal Yapısı)
  • ... bütün insanlık için geçerli olan, normal psikoloji diye bir şeyin olmadığı. (Çağımızın Nevrotik Kişiliği)
  • Nasıl vücut ısısının yükselmesi fiziksel bir rahatsızlığın işaretiyse tutarsızlıklar da çatışmanın kesin bir göstergesidir. (İçsel Çatışmalarımız)
  • Cennetin krallığı dışarıdan gelen işaretlerle gerçekleşmez. (Nevrozlar ve İnsan Gelişimi)
  • İnsanın haklı olduğuna duyduğu inanç, kendini sınamazını bastırır. (Nevrozlar ve İnsan Gelişimi)
  • Aşkın en büyük katili kıskançlıktır. (Gerçek İki Kişiyle Başlar)
  • Nevrotik eğilimler kişiyi kendine daha çok yabancılaştırır. Yapısının katılığıyla birlikte bu olgu özünde üretkenliğini zayıflatır. Çalışabilir, ama canlı yaratıcılık kaynağı olan gerçek kendiliğinden özü zorunlu olarak boğulur. Ayrıca yaşamından hoşnut olamaz, çünkü doyum fırsatları kısıtlıdır ve bu doyumlar da genellikle sadece geçici ve kısmidir. (Psikanalizde Yeni Yollar)
  • "... iyi evlilikler neden böylesine ender rastlanır birşeydir? Acaba evlilik kurumunun, insan varlığının bazı gerçekleriyle uzlaşamayacağı doğru olabilir mi? Yoksa evlilik, orta­dan kalkmak üzere olan bir yanılsama mıdır? Ya da özellikle çağ­daş insan onu ayakta tutabilme gücünden yoksun mudur? Kabul edemediğimiz başarısızlık, evlilik kurumunun kendisine mi aittir ya da bu, yürümeyeceğine inandığımız zamanki kendi başarısızlı­ğımız mıdır? Neden evlilik genellikle sevginin ölümü olmaktadır? Kaçınılmaz bir yasaymış gibi bu duruma boyun eğmemiz mi gere­kiyor; ..." (Kadın Psikolojisi)