İdrak ve Tasdik - Ebubekir Sifil Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

İdrak ve Tasdik kimin eseri? İdrak ve Tasdik kitabının yazarı kimdir? İdrak ve Tasdik konusu ve anafikri nedir? İdrak ve Tasdik kitabı ne anlatıyor? İdrak ve Tasdik PDF indirme linki var mı? İdrak ve Tasdik kitabının yazarı Ebubekir Sifil kimdir? İşte İdrak ve Tasdik kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Ebubekir Sifil

Yayın Evi: Rıhle Kitap

İSBN: 9786055634025

Sayfa Sayısı: 278

İdrak ve Tasdik Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Yerli müsteşrikler”in Sünnet-i seniyye ile başı pek hoş değildir. Elbette bu tavırlarını Sünnet’e karşı doğrudan ve açıkça cephe alarak belli etme yanlışına düşmezler. Bunun yerine pek çok hadisin akla ve Kur’an’a uymadığından, genel olarak haber-i vahidlerin doğruluğundan emin olmanın imkânsızlığından, uydurma vakıasından… söz etmeyi tercih ederler…

Elinizdeki kitabın, ağırlıklı olarak Hadis sahasıyla ilgili makalelerden oluşmasının en temel sebebi budur. Sünnet’in ve Hadis’in bilincimizdeki yeri muhafaza edilirse, cüz’î yalpalamaların kimliğimizi etkileyecek istikamet sapmalarına dönüşmesi mümkün olmayacaktır.

Varisi bulunduğumuz devasa mirasın önce anlaşılması ve “idrak” edilmesi, arkasından da “tasdik” ve müdafaa edilmesi, itikadımızı da, fıkhımızı da murad-ı ilahî doğrultusunda şekillendiren Sünnet-i seniyyenin merkezî konumunun muhafazası ile mümkün olabilecektir.

Makalelerin kaleme alınış tarihleri 1990'lı yılların başından 2006'ya kadar geniş bir yelpazeyi kuşatmaktadır. Bir kısmı muhtelif dergilerde neşredilmiş bulunan, bir kısmı ise herhangi bir mevkutede yer alma­yan bu yazıların, sahih Din tasavvurunun “idrak ve tasdik”ine katkı sunması temel arzumuzdur.

İdrak ve Tasdik Alıntıları - Sözleri

  • Hz. Peygamber (ص)'de Kur'an'ı pratiğe aktaran bir mübelliğ, mübeyyin, müfessir, uygulayıcı, mü'minlere yol göstericidir. Bunun için tıpkı Kur'an gibi Sünnette bir delildir. Bundan kimse şüphe edemez.
  • Hz. Peygamber (ص)'in terbiyesinde yetişmiş, gerek Kur'an ve gerekse sünnet tarafından övgüye mazhar kılınmış, vahyin inişine bizzat şahit olmuş ve hayatını bu dine vakfetmiş olan Sahabe benim için önemlidir. Onların kendilerine saygı duyduğum gibi, görüş ve anlayışlarını da önemsiyorum. Aynı duygu, tedrici olarak müçtehid imamlar ve diğer ulema için de geçerlidir. Onları, ihlâsları için önemsiyorum, onların Kur'an ve sünnete olan bağlılık ve vukufiyetlerini önemsiyorum, ilim ve din yolunda harcadıkları çabaları takdir, minnet ve şükranla karşılıyorum. Değil mi ki bu insanlar sırf Allah rızası için ilim ve din uğruna gece-gündüz demeden ve türlü meşakkatlere katlanarak ömür tüketmişlerdir. Benim sahip olduğum İslâmî edep onlar hakkında böyle düşünmemi gerektiriyor. Onların kutsallaştırılmasına gelince Kur'an kimi melekleri, zaman dilimlerini, hatta toprak parçalarını ve bazı yöreleri kutsamıştır. Bir arazi parçasını kutsal sayan bu din nazarında, hiç şüphe yok ki sayılan nesil ve kişilerin gayretleri evleviyetle kutsal olacaktır. Evet, burada açıkça ilan ediyorum ki, yukarıda anılan zümrelerin sırf Allah'ın rızasını elde etmek için her alanda gösterdiği sa'y-u gayret, ihlas, vera ve takva benim için önemlidir, kutsaldır. Tabii ki beşer olması dolayısıyla her insan hata yapabilir ve her zaman doğruya isabet edemeyebilir. Ancak bu, onların kıymetinden, kendilerini bayağılaştıracak seviyede bir eksiltme yapılmasını asla intac etmez! Madem ki içtihat eden kimse yanılsa bile Yüce Allah(cc) nazarında sevaba müstehaktır. O halde bu gayretin bir anlamı, değeri ve önemi olmalı değil midir?
  • İmanın bir aslı, bir de fer'i vardır. İmanın aslı "tasdik" ve "ikrâr" ; fer'i ise kalp ve bedenle ameldir.
  • Murad-ı ilahiye ulaşmanın olmazsa olmaz vasıtası Sünnet'tir ve eğer Sünnet devreden çıkartılamazsa kimsenin kendi düşüncesini "Kur'an'ın gereği" olarak "pazarlama" imkânı kalmayacaktır!
  • "De ki: "Allah'a ve Resulü'ne itaat edin." Eğer yüz çevirirlerse şüphesiz Allah kafirleri sevmez" (Al-i İmran /32) Burada Allah Teala, kendisiyle birlikte Rasulu'ne de itaat edilmesini emir buyurmakta ve bundan yüz çevirenlerin kafir olduğunu beyan etmektedir. Buradan elde ettiğimiz sonuç, tıpkı Allah Teala'ya itaate yanaşmayan kimseler gibi, Rasulullah'a (ص) itaate yanaşmayan kimselerin de kafir olacaklarıdır. "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin; Resul'e ve sizden olan emir sahiplerine de itaat edin. Herhangi bir konuda ihtilafa düşerseniz, eğer Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız onu Allah'a ve Peygamber'e arz edin. Bu hem hayırlı, hem de sonuç itibari ile daha güzeldir." (Nisa/59) Bu ayetteki "itaat" vurgusu, "itaat edin" ifadesine Allah Teala ve Hz. Peygamber (ص) hakkında tekrarlı bir şekilde yer verilmesinde kendisini göstermektedir. Ayetteki vurgu sadece bundan ibaret değildir. Burada Mü'minler için şiddetli bir uyarı da yer almaktadır: "Ayet, eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, aranızda çıkan ihtilaflı işlerin çözümünü Allah Teala'ya ve O'nun Resulü'ne götürün" demektedir. Demek ki, böyle yapmayanların iman iddası havada kalmaya mahkûmdur. "Kim Resul'e itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse(aldırma), çünkü seni onlar üzerine muhafız göndermedik." (Nisa/80) Bu ayetin, Hz. Peygamber'e (ص) itaat bağlamındaki diğer ayetlerden önemli bir farkı vardır. Burada Rasul'e itaat edenin, bu hareketiyle Allah Teala'ya itaat etmiş olacağı belirtilmektedir. Hatta bir adım daha ileriye giderek şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Allah Teala'ya itaatin yolu, O'nun Resulü'ne itaatten geçmektedir ve Resul'e itaat olmadan Allah'a itaat olmaz. Nitekim Resul'e itaat olmadan da Allah Teala'ya itaat edilebileceğini "işareten" dahi anlatan bir tek Kur'an ayeti bulmak mümkün değildir. Bu gerçek dolayısıyladır ki, kimi ayetlerde Allah'a itaat zikredilmeksizin, sadece Resul'e itaat olgusunun emredildiği görülmektedir. Örnek olarak, "Namazı kılın, zekatı verin ve Resul'e itaat edin. Umulur ki merhamet olunursunuz" (Nur/56) ayetini zikredebiliriz. Hatta bu ayette şöyle bir incelikten de bahsedilebilir: Burada "namaz" ve "zekat" gibi iki farzın yerine getirilmesi emredildikten sonra "Resul'e itaat" emri verilmektedir. Bu durum, Resul'e itaatin de tıpkı namaz ve zekat gibi bir farz olduğunu gösterir. Ve nihayet bu ayet ile ilahî rahmete nailiyet, namaz ve oruç yanında Resul'e itaate de bağlanmış olmaktadır... "Eğer Mü'min kimseler iseniz, Allah'a ve Resulü'ne itaat edin" (Enfal/1) Ganimet taksimi konusunda Hz. Peygamber'e (ص) soru soran Mü'minler hakkında nazil olduğu, metninin bizzat kendi ifadesinden anlaşılan bu ayet, imanı, Allah'a ve Resulü'ne itaate bağlamasıyla dikkatimizi çekmekte ve hitap edilen kimselerin Mü'minler olduğu açık bir şekilde görülmektedir. "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Resul'e itaat edin ve amellerinizi iptal etmeyin" (Muhammed/33) Buraya kadar örnek olarak zikrettiğimiz ayetlerde -ve diğer benzerlerinde- "Hz. Peygamber'e (ص) itaat" hususu, gerek Mü'minlere, gerekse inanmayanlara yönelik kesin bir Kur'anî emir olarak karşımıza çıkmaktadır.
  • Sünnet'i aynen taklid edilmesi gereken bir davranışlar manzumesi olarak görmek hataysa, bu hatanın(!) kaynağı klasik yöntemler değil, bizzat Sahabedir! Hz. Peygamber (ص)'in yüzük taktığını görünce hemen birer yüzük edinip takan, sonra O'nun yüzüğü attığını görünce çıkarıp atan Sahabe; hacca gittiğinde Hacer-i Esved'i öptüğü zaman "Biliyorum ki sen, ne fayda ne de zarar verebilecek bir taşsın. Resulullah'ın seni öptüğünü görmeseydim ben de öpmezdim." diyen Hz. Ömer; aldığı yeni elbisenin uzun gelen kollarının muntazaman katlanıp kısaltılmasına razı olmayıp, bıçakla gelişigüzel kesen ve kumaşın iplikleri ellerinin üzerine sarktığı halde öylece gezen, bu durumun sebebi sorulduğunda da, Hz. Peygamberin (ص) böyle yaptığını gördüğünü söyleyen Hz. Ömer; ancak dizlerinden biraz aşağısını örtecek kadar kısa bir elbise giyen ve elbisenin eteklerini neden uzatmadığı sorulunca "Rasulullah da böyle giyiyor" diyen Hz. Osman ve sırf Hz. Peygamber (ص)'in devesinin ayak bastığı yere ayak basması için Mekke sokaklarında devesini sağa-sola döndüren İbn Ömer (Allah hepsinden razı olsun)... Hz. Peygamber'in (ص) yaşantısını, hayatın her alanına bu ölçülerde olmasa bile hakim kılmaya çalışmak şekilcilik ise, başta sahabe olmak üzere bütün Ümmet şekilcidir. Muhammed Esed'in de veciz bir şekilde ifade ettiği gibi "Her yaptığı işte ve her emrinde Ona ittiba etmek, İslam'a ittiba etmenin kendisidir. Onun sünnetinden uzaklaşmak ise İslam'ın hakikatından uzaklaşmaktadır"

İdrak ve Tasdik İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ebubekir Sifil hoca Türkiye'de okunulması, dinlenilmesi ve yol gösterici olarak tayin edilmesi gereken nadir hocalardan. Böyle birkaç tane hocaefendi sayabilirim size. Öncelikle kitabın ismine dair bir tavzihde bulunayım: İdrak:Varisi bulunduğumuz devasa mirasın idraki. Tasdik:Bu mirası tasdik etmek. Kitaba gelecek olursak içerisinde Hadis sahasıyla alakalı makaleler var. Yaklaşık 150 sayfa kadar Hayri Kırbasoğlu'nun İslam Düşüncesi'nde Sünnet adlı kitabına eleştirileri var hocanın. Bana bu fasıl ilmi bir metnin nasıl tenkit edileceği ve ne gibi mısdaklara itibar edileceğini öğretti. Ayrıca Ebu Hanife'nin hadis ilmindeki yerine değindiği makalesini çok beğendim."Zayıf hadisle amel meselesinde Buhari'nin tutumu" adlı makalede Buhari'deki zayıf olduğu öne sürülen hadislere değinmiş hoca. Ehline teslim etmek üzere sekiz hadis tespit eden hoca bunların hepsinin amellerin fazileti, terğib ve terhib muhtevalı olduğunu not düşerek ilmi emaneti yerine getirmiş. "Fazlurrahman'da Hikmet/Makasıd/Maslahat" adlı makalede Fazlurrahman'ın bu kavramlara yüklediği manalar ve değerlendirmelerini iktibasen okuyucuya serdetmiş. Son olarak "Kur'an'daki Sünnet" adlı yazıda Efendimiz'e itaatin manasını ve Hadisi Şerifleri neden kabul etmemiz gerektiğini Kurandan müdellel bir şekilde nakletmiş. Allah nasip ederse Ebubekir Hoca'nın tüm kitaplarını okuyacağım. Edinmeyi Allah nasip etti, sıra okuyup amel etmekte... Çalışma bizden Tevfik Allah'tandan. (Fâtih)

❝Şunu açıkça söyleyeyim ki; Hz. Peygamber (s.a.v)’in terbiyesinde yetişmiş, gerek Kur’ân ve gerekse Sünnet tarafından övgüye mazhar kılınmış, vahyin inişine bizzat şahit olmuş ve hayatını bu dine vakfetmiş olan Sahâbe benim için önemlidir. Onların kendilerine saygı duyduğum gibi, görüş ve anlayışlarını da önemsiyorum. Aynı duygu, tedrici olarak müçtehit imamlar ve diğer ulemâ için de geçerlidir. Onları, ihlasları için önemsiyorum, onların Kur’ân ve Sünnet’e olan bağlılık ve vukufiyetlerini önemsiyorum, ilim ve din yolunda harcadıkları çabaları takdir, minnet ve şükranla karşılıyorum. Değil mi ki bu insanlar sırf Allah rızası için ilim ve din uğruna gece-gündüz demeden ve türlü meşakkatlere katlanarak ömür tüketmişlerdir. Benim sahip olduğum İslâmî edep onlar hakkında böyle düşünmemi gerektiriyor.❞ (Aziz Öztürk)

İdrak ve Tasdik PDF indirme linki var mı?

Ebubekir Sifil - İdrak ve Tasdik kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İdrak ve Tasdik PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ebubekir Sifil Kimdir?

25.12.1960 tarihinde Kars’ın Sarıkamış ilçesinde dünyaya geldi. İlk ve Ortaokulu Sarıkamış’ta, Lise’yi Kars İmam-Hatip Lisesi’nde okudu. 1978 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi Kâzım Karabekir Eğitim Enstitüsü’ne (şimdiki adıyla Eğitim Fakültesi) girdi.

1980 yılında bu okuldan ayrıldı ve aynı yıl Ankara Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu’na (şimdiki adıyla İletişim Fakültesi) girdi. 1984-85 öğretim yılında bu okulun Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu.

1986 yılına kadar serbest çalıştı. Bu arada kısa bir süre bir özel şirkette Arapça mütercimlik yaptı.

Aralık-1986 – Nisan-1987 tarihlerini kapsayan askerlik dönüşü bir süre yine serbest çalıştıktan sonra 1989 yılından 1993 yılı sonuna kadar Türkiye Diyanet Vakfı’nda yayın editörlüğü yaptı.

1993-1996 arası Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (Van) ve 1998-1999 arası Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (Eskişehir) Araştırma Görevlisi olarak çalıştı; her iki görevinden de kendi isteğiyle ayrıldı.

Hadis Bilim Dalı’nda yaptığı Yüksek Lisansını (Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi) 1996, Doktorasını 2006 yılında bitirdi.

Halen Yalova Üniversitesi İslamî İlimler Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.

1999-2000 arası Yeni Mesaj gazetesinde, 2000-2013 yılları arasında Millî Gazete‘de günlük yazılar yazdı.

Evli ve 3 çocuk babasıdır. Arapça ve İngilizce bilmektedir.

Ebubekir Sifil Kitapları - Eserleri

  • Ehl-i Sünnet Akaidi
  • Böyle Seslendiler
  • Çağdaş Dünyada İslami Duruş
  • Sana Din’den Sorarlar - Cilt 1
  • Hikemiyat
  • Nüzul-i İsa
  • Müslümanca Bir Hayat İçin
  • İdrak ve Tasdik
  • Modern İslam Düşüncesinin Tenkidi
  • Modern Fetvalar Çağdaş Hurafeler
  • Hz. Ömer Ve Nebevi Sünnet
  • İslam ve Modern Çağ - Cilt 1
  • Sözü Müstakim Kılmak 1
  • İhya ve İnşa
  • İslamî Bilincin İhyası
  • İstikamet Yazıları -II. Cilt
  • Sözü Müstakim Kılmak 2
  • İslam ve Modern Çağ - Cilt 2
  • İslam ve Modern Çağ (3 Cilt)
  • İslam ve Modern Çağ - Cilt 3
  • Sana Din'den Sorarlar - Cilt 2
  • İstanbul Celseleri 1
  • İstikamet Yazıları -I. Cilt
  • Muvatta Nüshaları Muhteva Analizi
  • Modern İslam Düşüncesinin Tenkidi - 1. Cilt

Ebubekir Sifil Alıntıları - Sözleri

  • Şîa Ehl-i Sünnet’ten “Kerbela’nın intikamı”nı almak için asırlardır kendilerini zincirlerle döverek içlerinde biriktirdikleri kin ve nefreti bugün mazlum Müslümanların üstüne boşaltıyor. (İstanbul Celseleri 1)
  • Geçmişte ulemanın, muhtelif zaman, biçim ve seviyelerde yaşanan travmaları teşhis ve tedavide benimsediği anlayış şuydu: Dini/toplumsal hayatta yozlaşmaya yol açan her oluşum, düşüncede, zihniyette, inanç ve icraatta bir "bid'at"ın revaç bulmasındandır. Hz. Peygamber (s.a.v.)'den ve Selef'ten tevarüs edilenlerle çelişen her anlayış "bid'at"tır ve Din'den bir unsuru devre dışı bırakarak onun yerini almıştır. (İslamî Bilincin İhyası)
  • Allah û Teâlâ'ya itaatin yolu, O'nun Resulüne itaatten geçmektedir ve Resule itaat olmadan Allah'a itaat olmaz. (Hz. Ömer Ve Nebevi Sünnet)
  • Ne olmuştur da şahitlik ve diğer meseleler,hayatı Allah'ın rızasına kavuşma hedefiyle ve "ahirete dönük" olarak yaşayan "geleneksel" kadın için değil de, "cebri bir ihtiyar"la niçin ve nasıl sekülerleştiğini fark edemeyen "modern" kadın için bir "problem" olmuştur? (İslam ve Modern Çağ - Cilt 2)
  • Evet, Ehl-i Beyti savunduğunu kabul etmiyoruz. Evet, Ehl-i Beyt adına hareket ettiklerini söylüyorlar, ama biz, Şîa’nın Ehl-i Beyt’i “savunduğuna” değil, “istismar ettiğini” söylüyoruz. (İstanbul Celseleri 1)
  • Varisi bulunduğumuz medeniyetin özellikleri, insanlığa neler kazandırdığı ve ortadan kalkmasıyla insanlığın neler kaybettiği, bırakalım yabancıları, bizim insanımız tarafından dahi yeterince idrak edilebilmiş değildir. Dolayısıyla elimizdeki her türlü imkânı seferber ederek öncelikle kendi insanımıza ve toplumumuza, ardından da insanlığa İslâm’ın diriltici soluğunu ulaştırmak için eğitimli insan yetiştirmenin üzerimize farz olduğunu unutmamalı. (Hikemiyat)
  • İlahî vahyi ideal biçimde anlamanın garanti edilebilir tek yolu, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in ontik varlığı ile doğrudan ilişki içinde bulunmaktan geçmektedir. Şu hâlde klasik İslamî anlama yöntemleri ve daha genelde temel İslam bilimleri, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in "tarihsel kişiliği" ile değil, "ontik hakikati" ile irtibat hâlinde bulundukları için geçerliliğin ve doğruluğun/meşruluğun biricik adresidir. Bu temel gerçeğin gözden kaçırılması sebebiyle yeni anlama yöntemi arayışları, Kur'an'ın "tarihsel bir metin"e, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in de "tarihsel bir kişilik"e indirgeyerek seküler/profan bilim anlayışının "nesne"leri hâline dönüştürme eğiliminde olmakla maluldür. (İslamî Bilincin İhyası)
  • Talha Hakan Alp: ... Demek ki nüzûl-i İsâ'yı inkâr edenlerin veya bu konuda kuşkuya düşenlerin o zaman İslam tarihiyle Hristiyanlık ve Yahudilik tarihini birbirine karıştırma gibi bir net olamama durumları var. Yani Yahudilik ve Hristiyanlıktaki bazı aksaklıkları sonradan dine eklemlemeleri bizde de olabileceğine ihtimal veriyorlar ki böyle bir sapma içine düşebiliyorlar. (Sözü Müstakim Kılmak 1)
  • Yoksulun elinden tutulması İslam'ın emridir. (Sözü Müstakim Kılmak 2)
  • Hasılı günümüzde âlim olmak demek, eski alimlerin yazdıklarını öğrenmek demektir. Yani günümüzün alimleri, geçmiş ulemanın talebesi seviyesinde bile değil. Niyetimiz kimseyi karalamak ya da küçümsemek değil, ama vakıa bu. (Sözü Müstakim Kılmak 1)
  • "İnsanların, dünya işlerini yoluna koymak amacıyla dinlerinden terk ettikleri her nokta için Allah onların başına düzeltmek istedikleri o işten daha zararlısını getirir." Hz. Ali (Çağdaş Dünyada İslami Duruş)
  • "Mu'aviye, kapının halkası mesabesindedir.Onu yerinden oynatanı,ondan yukarıdakilere kasdetmekle itham ederiz." (Sana Din’den Sorarlar - Cilt 1)
  • Televizyonlardan ABD patentli aksiyon filmi gösterir gibi bütün dünyaya seyrettirilen bu "naklen vahşet" karşısında, yabancılaşma duygusu yaşamadan kaçımızın ağlayarak secdeye kapandığı ve dua ettiği meraka değer doğrusu... (İslam ve Modern Çağ (3 Cilt))
  • Modern dönem Müslümanlarının belki de en temel problemi şu: İçinde bulunduğumuz duruma nasıl geldiğimiz, niçin bu şartlarda yaşamak zorunda olduğumuz, dünyanın gidişatını tayin etme, ya da en azından etkileme konumuna gelebilmek için global ölçekte neler yapmamız gerektiği... gibi meselelere kafa yormak yerine, hasbelkader yaşamakta olduğumuz durumu Din’e onaylatarak rahatlamanın yollarını arıyoruz. Sanki Din bizi, ne halde bulunuyorsak o halde rahatlatmak ve her hal-u kârda tercihlerimizi onaylamak için gönderilmiş gibi, hayatımızı Din'e göre değil, Din'i hayatımıza göre ayarlamanın peşindeyiz sürekli. (İstikamet Yazıları -I. Cilt)
  • İslam dünyasının son ikiyüz yıldır "değerler" bağlamında yaşadığı aşınma ve çürüme, İslam'la ilişkimizi "hissederek yaşama" seviyesinden, "öğrenmeye çalışma" seviyesine indirgedi. Bu, meyvenin tadını posasından almaya çalışmak gibi bir şey. (İslam ve Modern Çağ (3 Cilt))
  • Acaba Modernizm'i üzerimizde bu denli etkili ve söz sahibi kılan, bizzat onun doğasında var olan kuvve/ler miydi, yoksa onunla muhatap olduğunda birden cin çarpmışa dönen ve "şu işi bir anlayalım" diyerek Modernizm'i sorgulamak yerine, bir "sevk-i tabii" ile dönüp kendi dinlerini ve tarihsel tecrübelerini "sorgulama" kolaycılığını seçen Müslümanlar'ın yaşadıkları özgüven bunalımı mıydı? (İslamî Bilincin İhyası)
  • Kur'an'ın vahiy olduğuna iman eden bir kimse, onun 'tarihsel' olduğunu düşünebilir mi? Tarihsellik tartışmalarının, köken itibariyle Batılı olduğunu ve İslam ile herhangi bir irtibatı bulunmadığını bilenler için bu sorunun cevabı açıktır. (İslam ve Modern Çağ - Cilt 2)
  • Allah Teala'nın hidayete erdirmesi, hidayeti elde etmek gibi bir problemi bulunanlar için söz konusudur. (İslamî Bilincin İhyası)
  • Ali bin Ebu Talib (r.a) dedi ki: "İnsanlara anlayacakları şeyler söyleyin, anlamadıklarını bırakın." (Modern İslam Düşüncesinin Tenkidi)
  • Hz. Ömer önceleri parmakların diyetinin miktarı konusunda şöyle bir karar vermişti: Başparmak için 15, işaret parmağı için 10, orta parmak için 10, yüzük parmağı için 9 ve serçe parmağı için 6 deve. Ancak Hz. Peygamber sav.'in diyet miktarında parmaklar arasında herhangi bir farklılık gözetmediği ve bütün parmakların diyetini 10'ar deve olarak belirlediği rivayet edilmiştir. Kaynaklar, konuyla ilgili rivayetlerden haberdar olduktan sonra Hz. Ömer'in kendi içtihadını terk edip, hadisin bildirdiği hükmü aldığını bildirmektedir. (Hz. Ömer Ve Nebevi Sünnet)