İhtilal - Necip Fazıl Kısakürek Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İhtilal kimin eseri? İhtilal kitabının yazarı kimdir? İhtilal konusu ve anafikri nedir? İhtilal kitabı ne anlatıyor? İhtilal PDF indirme linki var mı? İhtilal kitabının yazarı Necip Fazıl Kısakürek kimdir? İşte İhtilal kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Necip Fazıl Kısakürek
Yayın Evi: Büyük Doğu Yayınları
İSBN: 9789758180295
Sayfa Sayısı: 354
İhtilal Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Eser, Habil-Kabil vak’asından başlar ve birinci bölümde mutlak inkılapçılar olarak Nuh Peygamber, İbrahim Peygamber, Musa Peygamber ve İsa Peygamberle beraber, Peygamberler Peygamberinin mutlak inkılâplarını anlatır.
Ötesi, insanoğlunun Hak gördüğü ve bildiği yollardaki ayaklanışlarının, mâna, ilim, ve usûl bakımlarından ders çıkarılması gereken romanımsı hikâyeleridir.
Eski Yunandan Amerika İstiklal savaşlarına kadarki ihtilâller ikinci bölümde; Büyük Fransız İhtilali üçüncü bölümde; Napolyon Bonapart ve sonrası ihtilaller de dördüncü bölümde anlatılmıştır.
Son bölümde ise, «hak va hakikat bağlılarına en faydalı iş ve hareket kültürünün aşılandığı» Sentez kısmı yer almaktadır.
İhtilal Alıntıları - Sözleri
- Devler gibi eser vermek için karıncalar gibi çalışmalıdır!
- İnsan, nefsinde ve cemiyetinde, kendi ölçüsüne göre aradığı cennetin engellerine karşı daima ihtilâl halindedir. Ortalık mahşer gibi... Kim buranın sahibi, Kimlerin düğünü var? Güneş batan bir bayrak; Şu kıpkızıl ufka bak, Ana baba günü var!
- âdem peygamberden son insana kadar şâmil bir kanun olarak bilmek lazımdır ki, barutuna ekmek karışan ihtilâl mutlaka patlar.
- Bizim gençliğimiz, Büyük Doğu fikir dokuma tezgâhının 32 yıllık çileli çalışmaları neticesinde artık dâvayı her kutbuyla kavramış, üstün ideâle varmış, onun geleceğe doğru muazzez dölünü hazırlama yoluna girmiş ve olanca faaliyeti kanun çerçevesinde ruh nakkaşlığından ibaret kalmış bir sınıftır ve bugün Türkiye’yi birdenbire avlama teşebbüslerine en sağlam mâni, bu gençlik olduğu gibi, Türk vatanı üzerindeki bin yıllık hakkını ilân etmek vazifesi de yine onundur. Bu gençlik ihtilâl yapmaya değil, dâvasını ve milletini korumak için onun nasıl yapıldığını bilmeye memurdur.
- Allahın Evini, Âdem Peygamberden sonra ikinci defa bina eden ve üçüncü ve peygamber eliyle sonuncu binayı, Kâinat binasının, yüzü suyu hürmetine yaratıldığı Son Peygambere devreden Hazret-i İbrahim, Resûller ve nebîler boyunca mutlak inkılâp timsallerinden ikinci dereceyi belirtir.
- İnsanlığı kurtarmaya gelen bir resûlün, hastayı tedaviye koşan bir doktor gibi, nefsini feda ve kurban etmeye ihtiyacı yoktur. Böyle bir zan, Allah tarafından teyidli bir Resûl'e, başka bir çare bulamadığı ve kurtarıcılık kudretine gücü yetmediği gibi bir zaaf ve eksiklik isnadı olur ve çıksa çıksa Resûlü ve resûllük şanını inkâra çıkar.
- Allah Kur'ânında: «Ben emaneti dağlara ve taşlara teklif ettim ebâ ettiler (kaçındılar); insan ki, zalûm ve cehûldür, üzerine aldı, kabul etti!» Buyuruyor. Mayasında, zalûm ve cehûl olmak, zalimlik ve cahillikten pay bulundurmak, böylece hakkı ziddiyle tecelli ve zıt yoldan tahakkuk ettirmek gibi şanlı bir nasibin kahramanı insan, yenmeye memur bulunduğu bu cephesinin ilk tezahürünü, kemmiyette basit, fakat keyfiyette büyük çapta, Âdem Peygamberin iki oğlu arasındaki çatışmada bulur. Bu çatışmada, ileriye doğru bütün yeryüzünü saracak olan ihtilâl sarmaşığının, menfi cepheden ilk tohumu vardır. Âdem babamızla Havva annemizden gelen insanlık, üremesini, ilk defa, kardeşler arasındaki birleşmelerden sağlıyor. Allah huzurunda akid ve Allanın izniyle sağlanan bu birleşme, ancak ayrı batından gelen kardeşler arasında mümkün... Zira Hazreti Havva bir batında her defa, biri erkek ve öbürü kız, iki çocuk doğurmakta ve îlâhî yasak icabı, aynı batından iki kardeş birbirini alamamaktadır. Kaabil ise aynı batından, yani ikiz doğduğu kız kardeşine âşık... Emelini babasına anlatıyor ve olamayacağı cevabını alı- yor. İklimâ isimli aynı kıza, bir batından olmadığı için evlenebileceği Hâbil de istekli... Kaabil emelinde diretiyor, Hâbil ise, boynu bükük, bekliyor. Âdem Peygamberin Hâbil ve Kaabil'e teklifi: — Birer kurban kesiniz! Hanginizin kurbanı kabul edilir ve makbul sayıldığının işareti gelirse, öbürü ona rıza göstersin! Kurbanın kabul edildiğine işaret, Hazreti Âdem'e mahsus bir tecelli ile, toprak üstündeki hayvanın üzerine birdenbire gökten düşen ve kurbanı bir anda eritip siliveren beyaz bir ateş... Kurbanlar kesildi ve ateş Kabil'in kurbanı üzerine düştü. Kabil'in kurbanı kabul edilmiş ve Kaabil'e emelinden vaz geçip kardeşine rıza göstermesi düşmüştü. Fakat Kaabil bu İlâhi ihtarı dinlemedi. Nefsinin pençesinde, onun üflediği kıskançlık ve rakabet soluğu yüzünden kendisini kaybetti ve çileden çıktı. Kıskançlık, üstün çıkma ihtirası ve her ölçüyü unutturan öfke... Nefste, şeytanın karargâh kurduğu ve insanoğlunu kıskıvrak bağladığı taarruz kalelerinden başlıcaları... Kaabil, dünyada ilk defa olarak, küçük bir aile içinde bu ailenin nizamına karşı çıkan ilk insan oldu; ve o âna değin, ölümü bilse de henüz görmemiş olan insanoğluna, insanoğlu tarafından tadtırılan ilk ölüm hadisesini getirdi. Kardeşini öldürmek üzere elini kaldırdı. Hâbil şu karşılığı verdi: — Ben sana, beni öldürmek için uzattığın ele karşı aynı hareketle mukabele etmem! Ben bu cinayeti işleyemem! Âlemlerin rabbi Allahtan korkarım! Allahım, öldüren kulu olmaktansa öldürülen kulu olmayı tercih ederim! Seni de "böyle düşünmeye ve Allahtan korkmaya davet ederim! Mâide Sûresinin 30 uncu âyetinden meal: «Artık kardeşini öldürmeyi nefsi ona kolaylaştırdı. Kardeşini öldürdü ve ziyana uğrayanlardan oldu.» Mâide Sûresinin 27, 28, 29, 30 ve 31 inci âyetlerinden öğrendiğimiz Hâbil - Kaabil vakasının sonu şöyle: Kaabil, sırtında Kabil'in naaşı, aile topluluğundan uzakta, günlerce, şaşkın ve tam bir vicdan ihtilâli içinde dolaşıp duruyor. Ne yapacağını, insanlık tarihine ilk kan dökme sermayesi olarak verdiği bu ilk ölüyü, ilk cinayet ölüsünü nereye koyacağını, nerede bırakacağını bilemiyor. Birden gözünün önünde İlâhi hikmetin çizdiği bir levha: Bir karga, toprağı eşmekte, orada bir çukurcuk açmakta... Yanı başında, öldürdüğü başka bir karga.. Karga, öldürdüğü kargayı o çukura gömüyor ve üzerini toprakla örtüyor. işte, insan ölülerinin ne yapılacağına ait, Kaabil vasıtasıyla öğrenilen Allah emri! Kaabil başını dövüyor: — Bir karga kadar da olamadım! Ve Hâbil'i gömüyor. Mâide Sûresinin 31 inci âyet meali: «Sonra Allah ona, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için, yeri eşen bir karga gönderdi. (Yazıklar olsun bana, şu karga kadar da mı olamadım, kardeşimin ölüsünü örtmekten de mi âciz kaldım?) dedi ve nedamet getirenlerden oldu.» Fakat nedameti semere vermiyor. Babası tarafından evlatlıktan atılıyor. Yemen taraflarına göçüyor, orada Hâbil'in kurbanı üzerine düşen ateşin şeytanca yorumuyla bir ateş ocağı düzenleyip ateşe tapmaya başlıyor. Böylelikle, ilk puta tapma hadisesi de, ilk düzen bozma ve menfi ihtilâle çekirdek teşkil etme vâkasiyle birlikte Kaabil tarafından başlatılmış oluyor. Sülâlesi Nuh Peygamber zamanına kadar ulaşıp Tufanda kökünden kazınacak, fakat insanoğlunun nefs belâsı mikrobu olarak sıçraya sıçraya gidecek olan Kaabil... İşte, insanoğlunun menfi kutbundan böyle bir remz...
- (Spartakus) daha mektepteyken, insanın insanı ezmesi ve bugünün kobayları gibi lầboratuar hayvanlarından daha hor bir zulüm rejimi altında inletilmesi sanatına hedef diye tarif edebileceğimiz köleliği bir türlü ruhuna sindiremez oldu ve ayaklanma plânını o günlerden tasarlamaya başladı; emin gördüğü arkadaşlarına da açtı. 73 köle arkadaş bu fikirde birleştiler. Roma'da ve İtalya havzasında yaşayan, İmparatorluğun çeşitli memleketlerinden devşirilmiş onbinlerce köleyi, arada hiçbir ırk ve fikir vahdeti olmadığına göre, sadece destanlık zulümlere karşı birleştirmek ve bu birleştirmenin dağınik bir zemin üstünde ve ceberûtî bir baskı altında imkânını bulmak çok zor bir işti. (Spartaküs) içi bu meseleyle dolu, (Glâdyatör) mektebinde teşkilâtlanıp darbeyi merkezden ve merkeze indirmek üzere cenuba, (Vezüv) dağına çekildi. Az zaman içinde, etrafında yüzlerce insan... Roma kuvvetleri 3 bin kişilik bir tümenle üzerilerine yüklendi, fakat (Spartaküs) cüler en sarp dağ noktalarına çekilerek korundular ve küçük birlikler halinde Roma kuvvetlerini dağınık buldukları her yerde ezdiler. Romalı asker saflarında ric'at boruları...
- Açlığa, susuzluğa, soğuğa, uykusuzluğa ve her türlü acıya (Katilina) derecesinde dayanabilecek hiç kimse yoktur. O, kendisini, gençliğinden başlayarak, bütün mahrumluklara ve işkencelere dayanabilmek için hususî surette yetiştirmiştir. Dıştan fedakârlık gibi görünüp, içten, en korkunç ihtirasa destek diye kullanılan müthiş bir tezat ifadesi, garip bir ahlâk... Evet; dış manzarasiyle büyük bir heybet şeklinde görünen, aslında sırf kibir eseri bu ahlâkın altında, dünyanın en sefil, hilekâr, bütün ulvî duygulardan mahrum karakterlerinden biri yatmaktadır. Roma’nın en soylu ailelerinden birine bağlı (Katilina), tam bir Roma'lı kabuğu içinde barındırabildiği düzenbazlık ve sahtekârliğiyle marsik gibi ateşle duman karışımı bir hüviyet belirtiyor, ateşi dumanını yenemiyor, büsbütün körüklüyordu. Doymayan hırsını ve fenalık kültürünü zalim diktatör (Sillâ) zamanında edinen bu adam, Roma'nın en acıklı fesat ve tefessühe düştüğü ve nice (Katilina)lara gebe kaldığı o hengâmede, servete hücum ve içtimaî çapulculuk hareketlerine karışmış, büyük talanlarda boy göstermiş, siyasî cinayetlerde rol oynamış bir tip... Kendisini dizginlemek isteyen öz kardeşini bile öldürmekten çekinmeyici bir yaratılış...
- - Allah bir, Allah bir! Bu bir iniltidir, haykırıştır, çığlıktır. Habeşli Bilâl adında bir kölenin, boynunda ip, çocukların ellerinde, dağdan inme bir canavar gibi sokak sokak sürüklenir veya kızgın kumlara yatırılıp çıplak karnına ateş mahfazası bir değirmen taşı yerleştirilirken çıkardığı ses: - Allah bir, Allah bir!
- Hz Musa,mucizeler mıknatısı asasiyle suya vurdu. Yarılan deniz ve açılan oniki yol... Her yol,onikilerden birine mahsus... 12 bölümlü İsrail oğulları,başlarında Hz Musa, bu yollara daldılar ve ilerlediler. Arkalarında dehşetle bakan küfür kibirlisi Firavun da aynı yollara daldı. İsrail oğulları karşı kıyıya geçerken gerilerde kavuşan sular,boğulan Firavun ordusu ve bizzat rablık iddiasındaki Firavun... Mucizenin bu derecesi önünde bile, ruhunun menfi kutbunu altedemiyen İsrail oğullarından bir topluluk, yolda uğradıkları bir kabilenin öküz biçimli putlarını görünce kendilerini ona kaptırmaktan geri kalmadılar; ve aralarından, ilerideki Yahudi dölünü mayalandıracak olan kötülük kolunun ilk işaretini verdiler: - Ya Musa, dediler; bize de böyle şekli ve biçimi olan bir tanrı bul! Münezzehlerin münezzehi ve mücerretlerin mücerredi mutlak zatı anlamayan ve kaba müşahhasta kalan yahudiden ilk alamet...
- -Devler gibi eser vermek için karıncalar gibi çalışmalıdır!
- "İlk iş bir dünya görüşüne sahip olmaktır! Ve bu görüş, dünyanın ötesine, kainatın muhasebesine vardığı zamandır ki, dünyayı sımsıkı eline alır ve dünyanın gerçek görünüşünü ve gösterilişini temsil eder. Insanoğluna, kainatın hesabını, ferdiyetinin encamını ve didinişlerinin hâsılını, neye vardığını, nerede karar kıldığını haber vermeyen hiçbir ideal, aslında ideal olmaya layık değildir..."
- Ve Kabe hareminde, saf halinde ilk açık namaz... İhtilal başlamıştır.
- Dev, "Sen beni aldattın; ben bu kadar az bir yemekle nasıl doyarım?" Nuh Peygamber, "Doyarsın! Besmele çekerek ye ve doy"
İhtilal İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Toplum hareketlerini ve bu hareketlerin keyfiyetlerini kaydetmek isteyenlerin okumaları gereken şahane bir kitap. (Ömer Yıldırım)
Üstadın bu eseri benim nazarımda bir ders kitabı niteliğinde. Muhteşem betimlemelerle anlatılmış olması ve romanlaştırılmış bir şekilde anlatması kendimi o ortamda olduğumu hissettirdi . Mutlaka Okunmasını tavsiye ederim. (Bilal)
İhtilaller: Okuduğum en iyi tarih kitaplarından diyebilirim. Roman tadındaydı. Başta biraz ağır olsada sonradan akıcı oluyor ve kitabı elinizden bırakamıyorsunuz. Herkese öneririrm. Okurken bana fransız devrimi okutmak bir yana yaşattı resmen. (Kader tunça)
İhtilal PDF indirme linki var mı?
Necip Fazıl Kısakürek - İhtilal kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İhtilal PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Necip Fazıl Kısakürek Kimdir?
Ahmet Necip Fazıl Kısakürek, (d. 26 Mayıs 1904, İstanbul - ö. 25 Mayıs 1983, İstanbul) Türk ve İslamcı şair, yazar ve fikir adamıdır.
Necip Fazıl, 21 yaşında yayımladığı Örümcek Ağı adlı şiir kitabının ardından, 24 yaşındayken yayımladığı Kaldırımlar adlı şiir kitabıyla tanınmıştır.[2] 1934 yılına kadar sadece şair olarak tanınmış ve meşhur Bâb-ı Âli'nin önde gelen isimleri arasında yer almıştır. 1934 yılında Abdülhakîm Arvâsî ile tanıştıktan sonra büyük bir değişim yaşamış ve bu değişimi kendisi "...içimi öylesine bir sosyal mücadele ve cemiyeti yorma hamlesi kapladı ki, artık çalışamaz oldum." şeklinde tanımlar.
Bu tarihten sonra Türkiye'nin bir çok şehrinde konferanslar düzenlemiş, düzenlemiş olduğu konferanslarda ki sözlerinden dolayı hakkında dâvâlar açılmış ve bu dâvâlar neticesinde öncülük ettiği Büyük Doğu Hareketi'ne dair yayın yapan Büyük Doğu Dergisi yayın hayatı boyunca 16 kez kapatılmış, Necip Fazıl'ın eserleri toplanmış ve basımı yasaklanmıştır.
Necip Fazıl Kısakürek Kitapları - Eserleri
- Çile
- Çöle İnen Nur
- Bir Adam Yaratmak
- O ve Ben
- Reis Bey
- Aynadaki Yalan
- İmân ve Aksiyon
- Son Devrin Din Mazlumları
- Kafa Kağıdı
- Hikayelerim
- Tohum
- İdeolocya Örgüsü
- Sabır Taşı
- Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu
- Doğru Yolun Sapık Kolları
- Yunus Emre
- Cinnet Mustatili
- Ahşap Konak
- Mümin - Kâfir
- Dünya Bir İnkılap Bekliyor
- Sahte Kahramanlar
- Hazreti Ali
- Abdülhamid Han
- Bâbıâli
- Sosyalizm, Komünizm ve İnsanlık
- İbrahim Ethem
- Ulu Hakan
- Esselam
- Peygamber Halkası
- Para
- Siyah Pelerinli Adam
- Tasavvuf Bahçeleri
- Kanlı Sarık
- Canım İstanbul
- Parmaksız Salih
- Mukaddes Emanet
- İman ve İslâm Atlası
- Püf Noktası
- Hesaplaşma
- Müdafaalarım
- Yeniçeri
- Bediüzzaman Said Nursi
- Künye
- Nur Harmanı
- Tanrı Kulundan Dinlediklerim
- Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar
- İstanbula Hasret
- Vatan Dostu Sultan Vahidüddin
- Türkiye'nin Manzarası
- Öfke ve Hiciv
- Deprem
- Veliler Ordusundan 333
- Rabıta-i Şerife
- At'a Senfoni
- Ufuk çizgisi
- Başbuğ Velilerden 33
- Dininizi Öğreniniz
- Hac
- Reşahat
- İhtilal
- Benim Gözümde Menderes
- Moskof
- Mektubat
- Hitabeler
- Konuşmalar
- Vatan Şairi Namık Kemal
- Katibim
- En Kötü Patron
- Yahudilik - Masonluk - Dönmelik
- Gönül Nimetleri
- Edebiyat Mahkemeleri
- Villa Semer
- Hücum ve Polemik
- Rapor 1/2
- Nasreddin Hoca
- Çerçeve 1
- Şiirlerim
- Namık Kemal
- Başmakalelerim 1
- Cinnet Mustatili
- Tiyatro ve Tesiri
- Büyük Doğu Cemiyeti
- Rapor 5/6
- Çerçeve 2
- Rapor 3/4
- Rapor 11/13
- Rapor 7/8
- Dil ve Edebiyat
- Rapor 9/10
- Çerçeve 3
- Vesikalar Konuşuyor
- Hadiselerin Muhasebesi 1
- Başmakalelerim 2
- Senaryo Romanlarım (kod38)
- Büyük Kapı
- Necip Fazıl Bibliyografyası
- Savaş Yazıları 1
- Rapor 7/9
- Çerçeve 4
- Başmakalelerim 3
- Rapor 4/6
- Savaş Yazıları 2
- Çerçeve 6
- Hadiselerin Muhasebesi 3
- Hadiselerin Muhasebesi 2
- Rapor 1/3
- Çerçeve 5
- Ruh Burkuntularından Hikayeler
- 101 Hadis
- Aynadaki Yalan
- Para
- İki Hitabe
- Rapor Aylık Dergi-Kitap Sayı 7
- Ben ve Ötesi
- Necip Fazıl Kısakürek
- Altun Halka
- Tiyatro Eserleri 1-2-3
- Yolumuz Halimiz Çaremiz
- Hikayelerim
- Tanrı Kulundan Dinlediklerim
- Büyük Doğu Dergisi Sayı:83
- Yunus Emre - Kanlı Sarık - Para - Mukaddes Emanet
- Seçilmiş Əsərləri
- Büyük Kapı - Ek -
Necip Fazıl Kısakürek Alıntıları - Sözleri
- Bir saniyeden fazla yaşamaya hakkı olmayan sevinç!.. (Ruh Burkuntularından Hikayeler)
- Ölü müyüm, diri miyim diye haber salmışsın İki gözün iki çeşmeymiş Saçına ak düşmüş, Kahırdan elin yüzün buruşmuş, Gözlerin yolda kalmış Şimdilik ne ölüyüm, ne diriyim, Bugün yaşıyanlardanım, Yarın öleceklerden biriyim... (Büyük Doğu Dergisi Sayı:83)
- Odama kapandım, 7 günlük bir çalışma sonunda "Tohum"u bitirdim. (Konuşmalar)
- Bu nasıl bir dünya, hikayesi zor; Mekanı bir satıh, zamanı vehim. Bütün bir kainat muşamba dekor Bütün bir insanlık yalana teslim. (İmân ve Aksiyon)
- Demokrasi dediler, yalnız Allah’a ve Resûlü’ne sımsıkı kapattıkları kapı ve pencereleri başkalarına açık bıraktılar. Giren de girdi! Ve başımızdaki belâ dâsitâni, efsanevî bir başsızlık, sahipsizlik halinde tecelli etti. (Rapor 1/2)
- İslamî nizamı propaganda ettiğimizi söylüyorlar. Şüphe mi var? Biz yalnız bu işi yapmıyor, bu işi yapmak için yaşıyoruz!.. (Müdafaalarım)
- Umumiyetle içinin zindanında yaşayan bir insan olduğum için, hiçbir dekor kaygısına düşmeden yazarım. (Konuşmalar)
- "Eğer bu eseri sahneye vaz ederseniz, Türkiye bütün İslam ülkeleriyle beraber son damla kanına kadar harb ilan edecektir." Ve Fransa demokrasi memleketi, hususi bir tiyatronun perdesini kapatamayacağı halde, kanun çıkartıp kapatmıştır, korkusundan. İşte adam böyle olur, hareket böyle olur. (Tiyatro ve Tesiri)
- Bazıları "ben Allah'ı severim, ondan korkmam" der. Bilmez ki, korku sevginin ta merkezine yerleştirilmiştir. Sevgi korkunçtur; dağın tepesini seven, uçurumdan nasıl korkmaz? (Mümin - Kâfir)
- İslam, Türkiye'de bozuldu ve her yerde bozuldu; Türkiye'de düzelmelidir ki, her yerde düzelsin!.. (Dünya Bir İnkılap Bekliyor)
- Hamlet, bence en büyük eseridir; bir melankoli eseri... Ruhu içinde derinleşe derinleşe bütün cemiyet alakalarını kaybeder hale gelen ve ruhunun ısdırap kutbundan en mahrem iklimine geçen bir tipin hikayesi.. (Tiyatro ve Tesiri)
- İnsanoğluna en çok dokunan sevmediğini sevmeye davet edilmesi değil de, sevdiğini sevmekten vazgeçmeye zorlanmasıdır. (Hazreti Ali)
- “Japonları zafere eriştiren, ruh, disiplin ve bilgidir.” (Künye)
- Sizə, universitetli hörmətli xanım, içində yaşadığınız dünya, fikrə fikirlə cavab verməyi öyrətmir, amma birkəlməlik qəlibləri yadda saxladır. Qutudan fiş çıxaran kimi, hər fikrin bircə kəlməlik mənasını çıxarırsınız, vəssəlam... Sonra da "axmaqlıq" yerinə "paradoks" özünüzü xəstəliyi sağaltmış həkim hesab eləyirsiniz. (Seçilmiş Əsərləri)
- Beyaz perdede hissizlik, aşk ve alaka levhaları neden mi en haşmetli ilim kitaplarından daha fazla müşteri buluyor? (Çerçeve 2)
- “Hiçbir sahtekarlık, hakikatin yüzünü boyayamaz.” (Para)
- - Ne o Selma, ağlıyor musun? - Çok basit... Ben her zaman ağlarım...Her şeye ağlarım... (Deprem)
- Hapishaneleri kaldırmak, kökünden kazımak ve cezalıları devlet emrindeki iş tesislerinde, şu veya bu suretle çalışmağa mahkûm etmek lâzımdır. Meselâ beş sene filân maden ocağında, üç ay falan yük taşıma işinde vesaire vesaire. (Vesikalar Konuşuyor)
- - Sen şapkasız geziyorsun! Şapka giymen lâzım! Gel bizimle karakola! Zulmün bu kadarı olur. (Son Devrin Din Mazlumları)
- Bana, temiz bir müminin anlattığına göre, asıldığı günün gecesi, saf ve dünyadan geçmiş bir İslam kadını, rüyada, Allah'ın Resülünü görmüş... Kâinatın Efendisi, kadına sol elini uzatmış... Kadın, acaba niçin Âlemin Fahri bana sağ elini uzatması diye düşünürken cevap gelmiş: Sağ elimde Adnan var!.. Bu bir rüyadır, hiçbir bakımdan şer'î huccet değildir ve yalnız görüldüğüyle hakikattir; öz hakikatiyse Allah'a malum.... Fakat her şeye rağmen, ötelere ve esrar âlemine inananlar için güzel bir ümit vaadı... Eğer Allah, Islâmiyeti koruduğun yalanını, sana, o beyin yırtıcı ve yürek delici yalnızlığın içinde doğrulttuysa, sen bir şehitsin ve Allah Resulü'nün ilyltifatına layıksın... Elveda Adnan Bey! İnşallah yeni yetişeceklere ders olsun!.. Elveda!.. (Benim Gözümde Menderes)