İktidarın Psişik Yaşamı - Judith Butler Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

İktidarın Psişik Yaşamı kimin eseri? İktidarın Psişik Yaşamı kitabının yazarı kimdir? İktidarın Psişik Yaşamı konusu ve anafikri nedir? İktidarın Psişik Yaşamı kitabı ne anlatıyor? İktidarın Psişik Yaşamı PDF indirme linki var mı? İktidarın Psişik Yaşamı kitabının yazarı Judith Butler kimdir? İşte İktidarın Psişik Yaşamı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Judith Butler

Çevirmen: Fatma Tütüncü

Orijinal Adı: The Psyhic Life Of PowerTheories In Subjection

Yayın Evi: Ayrıntı

İSBN: 9789755394427

Sayfa Sayısı: 208

İktidarın Psişik Yaşamı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Doksanlardan bu yana toplumsal cinsiyet, cinsel kimlik, psişe, özne oluşumu ve beden üzerine yaptığı çalışmalarla düşünsel hayata yön vermiş son derece önemli bir düşünür olan Judith Butler; Foucault, Deleuze ve Lacan gibi düşünürlerin açtığı ufukta yürümüş, ele aldığı konuları bu düşünürlerin ışığında tartışmıştır. Çalışmalarıyla feminist düşünceye yeni boyutlar kazandırmayı amaçlayan düşünür, özellikle toplumsal cinsiyetlerin tartışılmasında kadın-erkek kutupsallığının mutlak olarak alınmamasını savunur. Zira Butler’a göre “kadın” ve “erkek”, birtakım özsel niteliklerin belirlediği sabit kategoriler olarak görülmemelidir. Öznenin cinselliği, bu tür dışlayıcı ve sabitleyici kategorilerle değil, pratiklere ve bunların yol açtığı akıcı kimlik oluşumlarına yapılan göndermelerle ele alınmalıdır. İktidarın Psişik Yaşamı, Butler’ın Foucault’cu özne anlayışından hareketle özne-iktidar ilişkisini ele aldığı bir çalışma. Butler bu kitabında farklı kaynaklara yönelerek Foucault’nun çalışmasında teşhis ettiği şu önemli paradoksa mercek tutuyor: Eğer iktidar sadece özneyi kısıtlayan değil, aynı zamanda özneyi kuran temel unsursa, o halde herhangi bir iktidar ilişkisi olmadan öznenin var olamayacağını söylemek zorundayız. Peki eğer iktidar ilişkilerinden azade bir özneden bahsedemeyeceksek, öznelerin iktidara direnebileceklerini ya da tabi olduklarını söylememiz nasıl mümkün olacaktır? Özne basit anlamda iktidarın bir ürünü müdür, yoksa özneyle iktidar arasında daha karmaşık bir ilişki mi söz konusudur? Butler, bu sorunu çözmek üzere Hegel, Nietzsche, Freud, Althusser gibi düşünürlerin kuramlarına başvuruyor; mutsuz bilinç, kara vicdan, çağırma, özdeşleşme ve melankoli gibi kavramları Foucault’nun kuramıyla iletişime sokarak psişenin iktidarla olan ilişkisinin basit bir kabullenme ve içselleştirmeden ibaret olmadığını vurguluyor. Butler böylece sözünü ettiğimiz döngüsellikle baş etmeye çalışıyor, ancak bunu yaparken onu devre dışı bırakmayı değil, derinleştirip inceltmeyi hedefliyor. Butler, diğer kitaplarında başlattığı çizgiyi sürdürerek, İktidarın Psişik Yaşamı’nda da öznenin kuruluşunda pratiklerin, performansın ve değişken özdeşleşme ilişkilerinin önemini irdeliyor. Sonuçta karşımıza, içinde çeşitli eylem ve özdeşleşme olanakları barındıran, akıcılığı sayesinde her türlü sabitleştirici sınırı ihlal edebilen, değişime açık bir özne resmi çıkıyor: İktidarın sınırlayıcı ve dönüştürücü imkânlarını kendi bünyesinde buluşturan, eylemsel ve üretici enerjisini bu çatışmadan alan bir özne.

İktidarın Psişik Yaşamı Alıntıları - Sözleri

  • Klein nesneye yönelik suçluluğu nesne üzerinde zafer kazanma arzusu ile ilişkilendirir. Bu zafer, ölçüsüz bir şekilde peşine düşülürse, sevginin kaynağı olan nesneyi yok etmekle tehdit eder.
  • Daimi bir varoluş vaadine dayanan kişi hayatta kalma arzusu üzerinde oynar.
  • Bize sözü edilen ve özgürleşmeye davet edilen kişi, halihazırda kendisinden daha derin bir tabiyetin ürünüdür... Ruh, bedenin hapishanesidir.
  • Belli bir öztanıma(kendini bilme), radikal anlamda temelsiz ve zayıf statüsünden türer, MUTLAK KORKUNUN deneyimlenmesi yoluyla elde edilir.
  • Ruh bir politik anatominin sonucu ve aracıdır ; ruh, bedenin hapishanesidir. M. Foucoult
  • "Tabiyet" yalnızca iktidar tarafından madun bırakılma sürecini değil, aynı zamanda özne olma sürecini de ifade eder. Gerek Althusser'ci anlamda bir çağırmayla, gerekse Foucault'cu anlamda söylemsel bir üretkenlik dolayımıyla özne, iktidara ilksel bir boyun eğişle yaşama başlar.
  • Althusser, "İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları" makalesinde, öznenin maduniyetinin dil yoluyla, yani bireye seslenen otoriter sesin etkisiyle meydana geldiğini söyler.
  • "on the mechanism of paranoia" makalesinde Freud, eş cinsel dürtülerin bastırılması toplumsal duyarlılığın üretimiyle ilişkilidir.
  • Nesneler yalnızca mülkiyet olduklarında donatıldıkları teolajik vaadi yerine getirebilirler. O halde kölenin korkusu kendisine ait gibi görünen mülkiyetin ele geçirilmesidir..
  • Çünkü cezalandırılma haz vericidir ve bir kimseyi incitmek yaşama teşvik anlamına gelir.
  • İnsana hiçbir şey istememektense hiçliği ister.
  • Halihazırda köleliğin ağına takılı kalmış bir özgürlük.

İktidarın Psişik Yaşamı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İktidar olgusu bir tür istençtir, madden var olmanın, ontolojik olarak hayatı istemenin göstergesidir. Gerçeklik tutkusu iktidar tutkusunun, bilgi bilmi ise iktidar arayışının birer yansımalarıdır. Bu yüzden bilgi arayışı ve bilginin kendisi iktidarın bizzat var oluşunun yansımasıdır. Foucault’da bu noktada şöyle der; ''iktidar ilişkisi sürekli bilgi üretir ve üretilen bilgi de sürekli iktidar etkilerine yol açar.'' dolayısıyla şunu rahatlıkla belirtebiliriz, insan biliminde edinilen bilgiler iktidarın olmazsa olmazı durumundadırlar. Bilgi he ne kadar iktidara bağımlı hale gelmişse de iktidar da bilgiye bağımlı hale gelmiştir. Bu noktada Butler, iktidar - özne ilişkisini cinsler üzerinden ele alarak Foucault'cu düşünceyi besleyen yeni çıkarımlar ve toplumbilimsel analizler ortaya koymuş. Kadın ve erkek cinsini stabil olarak değerlendirmeyip ''bilgi'' nezdinde değişkenlik gösterebileceğini, iktidarın psişe ettiği öznenin geçersizliğini açıklarken, Foucault’ya göre özneler, iktidar tarafından şekillenen, toplumsal ilişkiler içerisinde oluşturulmakta olsa da buna karşı çıkmadan öznenin özgünlüğünü işleyen bir alt metin de okudum bu kitapta. Keza yine konu yine dönüp Foucault'nun ''iktidar özgür bireyler üzerinde uygulanır, köle zaten köledir.'' sözüyle özgür ve özgün olması gereken insanın varlığının önemini anlatmıştır. Oldukça güzel bir toplumbilim eseri olmuş bu yönüyle. (Uğur De Molinari)

İKTİDAR-ÖZNE İLİŞKİSİNE DAİR: İktidarın, bireye ve topluma karşı mutlak bir dışsallık olduğu görüşüne karşı çıkan düşünürlerden biri de Butler'dır. Butler' a göre, iktidar, özneye dışarıdan baskı kuran ve özneyi madun ederek onu aşağı bir düzleme yerleştiren erk olarak kabul edildiği takdirde, başa çıkılması gereken mefhum sadece salt tahakküm olacaktır. Fakat iktidarı, öznenin mimarı, varoluş koşulu ve öznenin arzusunun yörüngesi olarak ele alırsak o zaman iktidar sadece direniş gösterdiğimiz bir güç değil, aynı zamanda var olabilmek için ihtiyaç duyduğumuz ve varlığımıza içkin olan bir güdü yahut bir işleyiş olarak kendini gösterecektir. Yani, Butler için varlığın koşulu olan iktidar, özneden önce gelir. Fakat iktidar özne tarafından kullanılmaya başladığında öncel görünümünü yitirir. Bunun sonucunda da iktidar, öznenin etkisiyle meydana gelen ve özne tarafından etkilenen şey olarak gündeme gelir. (İktidar, İdeoloji ve Arzu Bağlamında Toplumsal Cinsiyet adlı tezimden alıntıdır.) (özgür koç)

İktidarın Psişik Yaşamı: "Özne, bağlanma olmadan var olamaz..." Peki ya hastalıklı bağlılıklar ne olacak? Butler bu eserinde iktidar ve psişik olanın derin bağlantılarını açıklamakta ve tabiyetin zorunlu ve de sorunlu bağlantı noktalarına dikkat çekmektedir. (Kamuran)

İktidarın Psişik Yaşamı PDF indirme linki var mı?

Judith Butler - İktidarın Psişik Yaşamı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İktidarın Psişik Yaşamı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Judith Butler Kimdir?

Judith Butler (d. 24 Şubat 1956); feminist felsefe, queer kuramı, siyaset felsefesi ve etik dallarına katkı sağlamış ABD'li postyapısalcı filozof.Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley'de Retorik ve Karşılaştırmalı Edebiyat bölümlerinde profesör olmanın yanı sıra European Graduate School'da Hannah Arendt Felsefe Profesörü'dür. Butler 1984'te Yale Üniversitesi'nden, akabinde Arzu Özneleri: Yirminci Yüzyıl Fransa'sında Hegelci Yansımalar adıyla basılan felsefe dalında doktora derecesi aldı.

1980'lerin sonuna doğru, farklı öğretim/araştırma merkezleri arasında (en dikkate değer olanı Johns Hopkins University - Humanities Center,İnsanbilimleri Merkezi), feminizmin "önkabullenilmiş terimlerini" sorgulamak için Batılı feminist teorinin içinde "post-yapısalcı" çalışmalarda bulundu.

Çalışmaları

Cinsiyet Sorunu: Feminizm ve Kimlik Bozulması (1990)

1990'da, Butler'ın kitabı Cinsiyet Sorunu farklı dillerde 100,000 kopyadan fazla sattı. John Waters'ın 1974 yapımı benzer isimli, başrolünü drag queenDivine'in oynadığı filmi Kadın Sorunu 'nu ima eden başlıklı kitap; Cinsiyet Sorunu, eleştirel bir şekilde Simone de Beauvoir, Julia Kristeva, Sigmund Freud, Jacques Lacan, Luce Irigaray, Monique Wittig, Jacques Derrida, ve en çok Michel Foucault'nun çalışmalarını tartışmaktadır. Kitap o kadar ünlendi ki entelektüel bir fanzin olan Judy'ye ilham kaynağı oldu.

Cinsiyet Sorunu kitabında Butler'ın iddiasının açıklanması zor olan noktası cins, cinsiyet ve cinselliğin kategorilerinin tutarlığının, -mesela erkek vücutlarda maskülen cins ve heteroseksüel arzunun sözde doğal tutarlılığı- kültürel anlamda zaman içersinde stilize hareketlerin tekrarı süresince yapılandığıdır. Bu stilize vücut hareketleri, tekrarı esnasında,gerekli ontolojik "çekirdek" cinsiyetin görünüşünü oluşturur. İşte bu Butler'ın, cins ve cinsellik ekseninde cinsiyeti performansa bağlı olarak kuramsallaştırdığı anlayıştır. Cinsiyet, cins ve cinselliğin performansı, ne yazık ki, Foucault'nun Disiplin ve Cezası'ndan ödünç alarak kendisinin "düzenleyici konuşmalar" olarak adlandırdığı yapının içinde cinsiyet kazandırılan, cinselleştirilen ve arzulanan nesneyi konumlandıran Butler'ın içinden gelerek yaptığı bir seçim değildir. Aynı zamanda "anlaşılabilmenin çatıları" veya " disiplin rejimleri" olarak adlandırılan bu olgular hangi cins, cinsiyet ve cinsellik seçeneklerinin toplumsal olarak tutarlı veya "doğal" olarak görülmesine izin verme konusunda karar almaktadır.

Judith Butler Kitapları - Eserleri

  • Cinsiyet Belası
  • İktidarın Psişik Yaşamı
  • Bela Bedenler
  • Kırılgan Hayat
  • Yaşam ile Ölümün Akrabalığı
  • Taklit ve Toplumsal Cinsiyete Karşı Durma
  • Savaş Tertipleri
  • Ulus-Devlet Marşını Kim (ler) Söyler?
  • Çözülen Cinsiyet
  • Biziz, Halk
  • Gender Trouble
  • Antigone's Claim
  • Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm

Judith Butler Alıntıları - Sözleri

  • Yüzsüz kalanlar ya da yüzleri bize kötülüğün sembolleri olarak sunulanlar, yok ettiğimiz ve yas tutulabilirlikleri süresiz olarak ertelenen yaşamlar karşısında duyarsızlaşma yetkisini veriyorlar bize. (Kırılgan Hayat)
  • "Kimliksizliğin mutlu muğlaklığı." (Cinsiyet Belası)
  • Sözler, zaten her zaman için olmuş olanı geleceğe taşır. (Yaşam ile Ölümün Akrabalığı)
  • ... hayatın başlangıcına ve sonuna dair fikir ayrılıkları hayatı tertip etme yöntemlerine dayanır. (Savaş Tertipleri)
  • Halihazırda köleliğin ağına takılı kalmış bir özgürlük. (İktidarın Psişik Yaşamı)
  • "Kalbim kırıldı!" diye haykırır. (Yaşam ile Ölümün Akrabalığı)
  • Do we need recourse to a happier state before the law in order to maintain that contemporary gender relations and the punitive production of gender identities are oppressive? (Gender Trouble)
  • İnsana hiçbir şey istememektense hiçliği ister. (İktidarın Psişik Yaşamı)
  • "Erkeklerin evrensellik yetisiyle doğmadıklarını, kadınların da doğar doğmaz tikelliğe düşmediklerini kavramamız gerekiyor. Erkekler evrenseli kendilerine mal etmişler ve bunu her an sürdürürler. Yani bir edimdir, bir sınıfın diğerine karşı işlediği suç edimidir." (Cinsiyet Belası)
  • Klein nesneye yönelik suçluluğu nesne üzerinde zafer kazanma arzusu ile ilişkilendirir. Bu zafer, ölçüsüz bir şekilde peşine düşülürse, sevginin kaynağı olan nesneyi yok etmekle tehdit eder. (İktidarın Psişik Yaşamı)
  • "... Freud’un iddiasında “ego her şeyden önce bedensel bir egodur; o, sadece bir yüzeyin cismi değildir; onun kendisi bir yüzeyin yansımasıdır” (Bela Bedenler)
  • Çünkü cezalandırılma haz vericidir ve bir kimseyi incitmek yaşama teşvik anlamına gelir. (İktidarın Psişik Yaşamı)
  • Doğa durumu hipotezine cevaben sunduğum karşı tez, hiçbir bedenin kendi başına sürerliliğini sağlamayacağıdır. Beden kendini geçindiren bir varlık değildir, hiçbir zamanda olmamıştır. (Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm)
  • En iyi tanımıyla şiddetsizlik, tam da şiddete başvurmanın en haklı ve en bariz seçenekmiş gibi göründüğü anda mümkün, hatta zorunlu hale gelen bir direniş pratiğidir. Yani şiddetsizlik sadece şiddetli bir edimi ya da süreci durduran bir pratik değil, aynı zamanda süregiden eylem gerektiren, bazen saldırganca peşine düşülmesi gereken bir pratiktir. (Şiddetsizliğin Gücü: Etik - Politik Bir Düğüm)
  • "Acı çektiğimiz için suç'umuzu kabul ederiz" (Hegel) (Yaşam ile Ölümün Akrabalığı)
  • Bu gerçekle yüzleşelim artık. Birbirimiz tarafından çözülürüz. Ve eğer çözülmüyorsak bir şeyler eksik demektir. (Kırılgan Hayat)
  • Çünkü eğer senin tarafından allak bullak edildiysem, demek ki sen zaten bendensin ve ben sensiz hiçbir yerdeyim. Önce tercüme etmeye kalkışıp sonra seni tanıyabilmem için kendi dilimin kırılıp boyun eğmesi gerektiğini görerek "sana" nasıl bir tarzda bağlı olduğumu bulmadan "biz"i bir araya getiremem. Sen benim bu yön şaşkınlığı ve kayıp üzerinden kazandığım şeysin. İnsan tekrar tekrar böyle varlık bulur işte, henüz tanımadığımız şey olarak. (Kırılgan Hayat)
  • Daimi bir varoluş vaadine dayanan kişi hayatta kalma arzusu üzerinde oynar. (İktidarın Psişik Yaşamı)
  • ...there is nothing radical about common sense. (Gender Trouble)
  • Ruh bir politik anatominin sonucu ve aracıdır ; ruh, bedenin hapishanesidir. M. Foucoult (İktidarın Psişik Yaşamı)