İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar - Ahmet Taşağıl Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar kimin eseri? İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar kitabının yazarı kimdir? İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar konusu ve anafikri nedir? İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar kitabı ne anlatıyor? İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar PDF indirme linki var mı? İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar kitabının yazarı Ahmet Taşağıl kimdir? İşte İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ahmet Taşağıl
Yayın Evi: Kronik Kitap
İSBN: 9786257631419
Sayfa Sayısı: 272
İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
TÜRKLERİN KÖKENİ VE TARİHİ SERÜVENİ…
Tarih boyunca birçok kıtaya yayılan Türkler çok çeşitli felaketlere maruz kalmalarına rağmen dağılmamışlar, tarih sahnesinden kaybolmamışlardır. Birçok farklı sebepten dolayı bölünerek başka coğrafyalara göç ettikleri de görülmüştür. Tüm bu dağınıklığa rağmen kültürlerini kaybetmemişler, medeniyetlerini sürdürmeyi bilmişlerdir.
Tarihin en eski devirlerinden 21. yüzyıla kadar varlığını sürdüren Türk kökenli toplulukları anlamanın birinci yolu Türk boylarını geçmişten günümüze incelemektir. İkinci yol ise, Avrasya tarihinin derinliklerine inip varlığından haberdar olunan tüm Türk boylarını takip etmektir. Güney Sibirya’nın Altay Dağları’nda gördüğümüz bir boya daha sonra Tanrı Dağları’nda veya Anadolu’da rastlayabiliriz. Avrupa’nın ortasındaki Macaristan ovalarında yaşayan Türk kökenli bir boyun kökenini Moğolistan’da ya da bir bölümünü Hindistan veya Mısır’da bulabiliriz. Bunlar, Türklerin coğrafyayla ve zamanla sınırlanmayan tarihine dair en önemli örneklerdir.
Ahmet Taşağıl, Orta Asya bozkırının derinliklerinden tarih sahnesine çıkan ilk ana boy grubundan başlayarak Oğuzlara kadar uzanan, Türk gövdesini meydana getiren boyları incelediği bu önemli çalışmasında; Türgiş, Oğuz, Kıpçak ve Karluk gibi büyük boyları ve her birinin ortaya çıkışını, tarihlerini ve siyasi-sosyal durumlarını değerlendiriyor. Bunun yanı sıra kitapta Sibirya’nın geniş alanlarında yaşamış ve sayısal olarak az olan boyları da ele alarak, Doğu ve Batı Oğuzlarının ortaya çıkışlarını anlatıyor, 10. yüzyıldan itibaren Macaristan ile Altay Dağları arasında dağılmış olarak yaşayan Kıpçaklara da özel bir yer ayırıyor.
“İLK TÜRKLER: Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar”, geçmişten günümüze Türk tarihinin izini süren en güncel çalışmalardan biri…
İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar Alıntıları - Sözleri
- Bozkır geleneğinde yaşlılara, özellikle bilge ve tecrübelilere çok değer verilirdi.
- Yabancı kaynakların anlatılarına göre fırtına hızıyla ortaya çıkıp görünmez oluyorlardı.
- At Türk’ün kanadıdır.
- Atın insan için oynadığı rol, bir savaşçının en önemli yoldaşı olması, öldükten sonra en sevdiği atının kurban edilmesi, ölü ile birlikte gömülmesi çok ilginç bir durumdur. Sağlığında savaşçıya verdiği katkıya işaret ettiği gibi bunu bir şekilde kader arkadaşlığı olarak yorumlamak da mümkündür.
- Her şeye rağmen Orta Asya'nın geniş bozkırlarında hakim hayvan türü koyundur.
- Hunlar, Orta Asya bozkırlarında atalarından aldıkları gelenekleri devam ettirmektedirler. Atı evcilleştirdikleri ve bu geleneğe sahip oldukları için süvari savaş usullerini üst düzeyde geliştirmişlerdi.
- Kırgızların Hukuku: Kanunları çok serttir. Savaştan kaçanlar, memuriyetlerini iyi yapamayanlar, vatana ihanet edenler, hırsızlık yapanların cezası, baş uçurulması suretiyle verilirdi.
- Tercüme metinlerde de görüldüğü üzere Töles(T'ie-le) diye adlandırılan Türk boyları grubu, Hunların neslinden geliyordı. ...Tölesler kendi bölümlerinde de belirtildiği gibi, Gök Türklere benzer şekilde yaşıyorlardı. Belirli bir yerde ikamet etmemişler, dağları ve vadileri takip ederek yaşamışlardır. Diğer taraftan bu serbest hayat tarzları neticesinde ağır ve vahşi hayat şartlarına karşı dayanıklı oldukları vurgulanmıştır.
- Kaynaklarda Kumanların tiplerinin sarışın, kumral, mavi gözlü olduklarının belirtilmesinden dolayı Hint-Avrupa kökeni iddiası gündeme getirilmiştir. Böyle bir iddianın sadece söz konusu sebepten doğru olamayacağı açıktır. Nitekim M.Ö. 2. yüzyıldan itibaren üç-dört yüzyıl boyunca Tanrı Dağlarının kuzey yamaçları ile Isık Göl dolaylarında oturan Wu-sunların da kumral ve mavi-yeşil gözlü olduğu Çin kaynakları tarafından bildirilmektedir. Ayrıca Güney Sibirya'da yaşayan Kırgızların ve diğer Türk kökenli boyların sarışın, mavi-yeşil gözlü oldukları bilinmektedir. Not: Sarışın veya kumral birini gördüğünde "Sen hiç Türk'e benzemiyorsun" diyenin ağzına kürekle vururum.
- Erkek çocuklar koyunlara binerek biniciliğe alışırlar, avcılığı öğrenmek için de kuş ve farelere ok atarlar. Biraz büyüyünce tavşan ve tilkilere nişan alırlardı.
- En yüksek mevkideki hükümdar da en alt seviyedeki normal vatandaş da beslendiği hayvanın etini yer, derisinden elbise yapar, kürkünü kullanırdı. Güçlüler (gençler) etin daha çok enerji veren yağlı kısımlarını, yaşlılar ise yağsız kısımlarını yiyerek beslenirdi. Yaşlı ve zayıfların küçük görüldüğü, güçlülere değer verildiği şeklindeki ifade kesinlikle doğru değildir. Aksine tarihin her döneminde daima yaşlılara çok saygı gösterilirdi.
- Çinliler gibi protokol ve görgü kurallarına uymadıkları belirtilmiştir. En yüksek mevkideki hükümdar da en alt seviyedeki normal vatandaşta beslediği hayvanın etini yer, derisinden elbise yapar, kürkünü kullanırdı
- En doğudaki Kerulen ve Onon ırmaklarından başlayarak, Tuna'ya kadar Türk kökenli halklar su boylarında yaşamışlardır.
- Doğu Avrupa toprakları Orta Asya'ya nazaran daha bol otlu ve sulaktı. ... Su kaynaklarının eksik olmadığı, yemyeşil çayırların uçsuz bucaksız alanlar oluşturduğu alanlara yayıldılar. Cengiz Han ve oğullarının idaresi döneminden önce her yüzyılda doğu-batı yönünde büyük göçler gerçkleşmiştir. Nitekim Doğu Avrupa sahası göçler neticesinde asırlarca Türk yurdu olarak tanınmıştır. Bizans kaynaklarının 9. ve 10. yüzyıllarda bölgeye Türkiye adını vermesi de bunun sonucudur.
- Orta Asya'daki develer genellikle Baktriyalı olarak bilinen iki hörgüçlü develerdir. Ortadoğu'daki develerin aksine bu develerin kalın yün kürkleri vardır. Bu sayede soğuk kış mevsimlerinde yaşayabilirler.
İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Türklerin ilk boyları, kabileleri ve soylarının nereden geldiğini öğrenmek ve anlamak için harika, yüzeysel ve akıcı bir Tarih kitabı... Akademik alanda da okunabilecek olan bu kitabı herkese tavsiye ederim. Özellikle Oğuzlar ve Kırgızlar hakkında güzel bilgiler var. (Cihan Karabulut)
Tarih boyunca birçok kıtaya yayılan Türkler çok çeşitli felaketlere maruz kalmalarına rağmen dağılmamışlar, tarih sahnesinden kaybolmamışlardır. Birçok farklı sebebten dolayı bölünmelerine rağmen farklı isimlerle tarihte yerlerini korumuşlardır. (Arif Soylu)
İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar PDF indirme linki var mı?
Ahmet Taşağıl - İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ahmet Taşağıl Kimdir?
14-2-1964 tarihinde Kocaeli'nin Karamürsel ilçesinde doğdu. 1975'te İlyasköy İlkokulunu, 1981'de İzmit Mimar Sinan Lisesi'ni bitirdi.
İstanbul üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü'nden 1985 yılında mezun oldu. Aynı yıl Çince öğrenmek ve Orta Asya Tarihi üzerine araştırmalar yapmak üzere Taiwan'a gitti. Adı geçen ülkede Shih-fan üniversitesinde Çince kurslarına devam ederken, aynı zamanda Cheng-chih üniversitesinin Etnoloji Araştırmaları Enstitüsü'nde ve Tarih Bölümünde ders ve seminerleri takip etti. Bunun yanında dokümantasyon merkezinde Çin kaynaklarından Türk tarihine ait belgeler topladı.
1986 yılının sonunda Türkiye'ye dönüp, İstanbul üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Yüksek Lisans öğrenimine başladı. 1988 yılında "Gök-Türk ülkesine Gelen Çinli Elçilerin Raporlarına Göre Gök-Türk / Çin İlişkileri" adlı teziyle master unvanını aldı. Aynı yıl bu enstitüde başladığı doktora çalışmasını 1991'de "Gök-Türkler (542-630)" adlı teziyle tamamlayarak doktor unvanını kazandı.
Bu arada 1987 yılında araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladığı Mimar Sinan üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Ortaçağ Tarihi Anabilim Dalında, 1992'de yardımcı doçentliğe yükseltildi . 1995 yılında Genel Türk Tarihi alanında doçent unvanını kazandı. 2001 yılında profesör oldu.
1997-1998 ve 1999-2000 eğitim-öğretim yıllarında Kazakistan'ın Türkistan şehrindeki Uluslararası Hoca Ahmet Yesevi Türk-Kazak üniversitesinde misafir öğretim üyesi olarak görev yaptı. çeşitli seminerler ve konferanslar verdiği gibi panel ve sempozyumlara katıldı. Kazakça başta olmak üzere diğer Türk lehçelerini öğrendi. Bu esnada Özbekistan'ın Semerkand, Buhara ve Hive gibi tarihi şehirlerine, yine Güney Kazakistan'da Sır Derya boyundaki tarihi kalıntıların bulunduğu alanlara geziler yaptı. Saha araştırmalarında bulundu. Aynı üniversitede 2001-2002 öğretim yılında Tarih-Felsefe Fakültesi Dekanlığı görevini yürüttü. 2002 yılının Temmuz Ağustos aylarında Türk İşbirliği Kalkınma İdaresi'nin yürüttüğü Moğolistan Türk Anıtları Projesinde yer aldı.
2004-2005 öğretim yılında Bişkek'te bulunan Kırgızistan Türkiye Manas üniversitesinin Tarih Bölümünde öğretim üyeliğinde bulundu. Aynı üniversitenin Türk Uygarlığı Merkez Müdür yardımcılığını yürüttü. Sosyal Bilimler Dergisi yayın kurulu başkanlığını yaptı.
2007-2008 Mimar Sinan üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü yaptı. 2008 yılında Rektör Yardımcılığına atanmıştır. 2009 Nisan ayında ise Tarih Bölümü Başkanlığına atanmıştır.
Halen Mimar Sinan üniversitesi Tarih Bölümü Başkanlığı ve Rektör Yardımcılığı görevini sürdürmektedir.
Çince, İngilizce, Rusça ve Fransızca ile Türk lehçelerinden Kazakça ve Kırgızca'yı bilmektedir.
Evli ve iki çocuk babasıdır.
Ahmet Taşağıl Kitapları - Eserleri
- Kök Tengri'nin Çocukları
- Gökbörü’nün İzinde
- Bozkırın Kağanlıkları
- Bilge Kağan'ın Vasiyeti
- Bilge Türk Tonyukuk
- Gök-Türkler 1-2-3
- Hunlar
- Türk Model Devleti Gök Türkler
- Eski Türk Boyları
- İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar
- Uygurlar
- Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları
- Türk Bilgeleri
- Gök-Türkler
- Ergenekon'dan Kağanlığa
- Bilge Kağan'ın Vasiyeti
- Orta Asya Türk Tarihi
- İnsanlığın Serüveni
- İslamiyet Öncesi Türkler
- Göktürkler 1
Ahmet Taşağıl Alıntıları - Sözleri
- Atın insan için oynadığı rol, bir savaşçının en önemli yoldaşı olması, öldükten sonra en sevdiği atının kurban edilmesi, ölü ile birlikte gömülmesi çok ilginç bir durumdur. Sağlığında savaşçıya verdiği katkıya işaret ettiği gibi bunu bir şekilde kader arkadaşlığı olarak yorumlamak da mümkündür. (İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar)
- "Avrasya bozkırlarının derinliklerinde Orta Asya alanının eski tarihinde yazılı tarihi kaynaklar ışığında bilebildiğimiz kadarıyla ilk kurumsal devlet, Asya Hun İmparatorluğu, diğer adıyla Büyük Hun İmparatorluğudur. " (Hunlar)
- "Tonyukuk zeki oluşu, akıllı yönetimi, stratejik davranışları sayesinde tanınmış bir kişiydi. Özellikle askerî planlamacılığı ön plana çıkıyordu." (Türk Bilgeleri)
- Eski Türk ilinde bu coğrafi mekân, yani ülke toprağı diğer çağdaşı devletlerde olduğu gibi hükümdarın serbestçe kullanabildiği bir arazi parçası değil, korumakla görevli bulunduğu ata yadigârı idi. (Türk Model Devleti Gök Türkler)
- Çin’i en fazla korkutan Kağan Kapgan Kağan (Türk Bilgeleri)
- Tola Irmağı civarında yaşayan Dokuz Oğuz boyları, her ne kadar daha başlangıçta Uygurlara tâbi olsalar da, her an karși çıkıp bağımsızlıklarını ilan edebilirlerdi. Uygur kağanı bunu önlemek için bir kumandanını Ötüken Dağı'na yollayarak orada görevlendirdi. Öte taraftan Basmıllar ve Karluklar maglup edilerek tamamen devlete baglandılar. Kazandığı üst üste başarılar sonucu konumunu iyice güçlendiren Kutlug Bilge Kül Kagan, artık gücünü tamamen kaybederek zayıflamış olan Gök Türk Kağanı Pai-mei'e son darbeyi vurarak onların iki yüzyıllık saltanatına son verdi. Buna ragmen T'ang hanedanı imparatoru Uygur kaganını hala küçük görüyordu. Nitekim sol muhafizları kumandanı gibi bir anlama gelen unvanla taltif etti (745), Son saldından kurtulan Gök Türk hanedan ailesinden gelen 10 bin kişilik grup. Çin'e giderek oradan sığınma istedi. Geri kalanları ise Uygur Kağanlığı'na bağlanmak durumunda kaldı. (Uygurlar)
- Hunların savaş zamanlarında yağmurun yağması en çok çekindikleri konudur. Çünkü, yağmurun yağması ile yaylar işlemez hale geliyordu. Hunlar bu yüzden gece seferlerinde dolunay zamanını beklerlerdi. (Kök Tengri'nin Çocukları)
- Chou-p'an'da Gök-Türkleri durdurmakla vazifeli Ta-hsi Changju'nun ordusu, İşbara'nın yüz bin kişilik ordusunu görür görmez şaşkına dönmüş ve büyük bir korkuya kapılmıştı. Ona yardım etmekle vazifeli dük Yü Ch'ing-tse, takviye kuvvet larak onların yanına gitmeye çekindi. (Gök-Türkler 1-2-3)
- Eski Türkçe anıtlar, o toprakların ilelebed Türk vatanı olarak kalacağı düşüncesinin sonucu meydana getirilmişti. (Bilge Türk Tonyukuk)
- Türk tarihinin başlangıcında yani M.Ö 3000'lerde Afanasyevo kültürü söz konusudur ve yaklaşık olarak M.Ö 3300-1700 tarih aralığında değerlendirilmektedir. Bu kültürün merkezi Hakasya topraklarıdır. Daha sonra aynı bölgedeki Andronovo, Karasuk, Tagar Taşık kültürleriyle adım adım Türk tarihini izleriz (Gökbörü’nün İzinde)
- Orta Asya'da Kao-che boyları Ting-ling'lerin yerini almışlardı. (Eski Türk Boyları)
- Her şeye rağmen Orta Asya'nın geniş bozkırlarında hakim hayvan türü koyundur. (İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar)
- Milletine o derece güveniyor ve ebediliğine inanıyordu ki; “Ey Türk! Üstte gök yıkılmaz, altta delinmezse senin devletini, töreni kim bozabilir?” demektedir. (Türk Bilgeleri)
- "Hunların Göğe Ch'eng-li (tengri) dedikleri kut karşılığında ise K'ut'u kullandıkları ifade edilmiştir. Hükümdarlık unvanı Ch'an-yü ise enginlik anlamına gelmektedir. Kısacası hükümdarlarını Gök gibi Engin sonsuz Genişlikte olarak tanımlarlardı." (Türk Bilgeleri)
- 6. Asırda Gök Türkler tarih sahnesine çıkarken Orta Asya 'da yaşayan boyların genel adı Töles olarak beliriyordu... (Eski Türk Boyları)
- Çinliler gibi protokol ve görgü kurallarına uymadıkları belirtilmiştir. En yüksek mevkideki hükümdar da en alt seviyedeki normal vatandaşta beslediği hayvanın etini yer, derisinden elbise yapar, kürkünü kullanırdı (İlk Türkler Bozkırdan Dünyaya Yayılanlar)
- Dünya tarihi hakkında yazılan çoğu kitapta hakları yense de bir şekilde Türklerin Tarihine vurgu yapmak zorundadırlar (Türk Model Devleti Gök Türkler)
- Gök Türk Devleti, bütün Türk Tarihi içinde model devlet olarak kabul edilmelidir. Uygur, Karahanlı, Gazneli, Selçuklu ve Osmanlı devletleri bu model üzerinde yükselmiştir (Türk Model Devleti Gök Türkler)
- Hun kanunlarında bir kişi eğer adam öldürmek maksadıyla bıçağını sıyırırsa idam edilir. Hırsızlık yapanın mallarına el konulur. Bir suçluya hafif bir ceza verilecekse bir uzvu ezilir Ağır ceza verilecekse idam edilirdi. Hapis müddeti on günü geçmezdi. Mahkûmların sayısı ancak, birkaç kişidir. Hun sosyal hayatımı düzenleyen kanunlar, Çin'deki gibi karışık ve zor uygulanır değil, kısa ve kesin hükümlerdi. Cezaların ağır olması caydırıcı gücü ve milletin erdem sahibi olmasını, suçluların sayısının çok az olması sonucunu doğuruyordu. Bu konuyu Çin kaynakları "mahkûmların sayısı ancak birkaç kişidir" ifadesiyle açıklarlar. (Kök Tengri'nin Çocukları)
- Cengiz Han 1277'de büyük batı seferinden döndükten iki yıl sonra ölür. Cenazesi bilinmeyen bir yere defnedilmiştir. Çünkü onu gömen kişilerin tamamı ortadan kaldırılmıştır. Cengiz Han'ın cenazesinin yerini 8 asırdır kimse bilmez. (Gökbörü’nün İzinde)