İmamın Ordusu - Ahmet Şık Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

İmamın Ordusu kimin eseri? İmamın Ordusu kitabının yazarı kimdir? İmamın Ordusu konusu ve anafikri nedir? İmamın Ordusu kitabı ne anlatıyor? İmamın Ordusu kitabının yazarı Ahmet Şık kimdir? İşte İmamın Ordusu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Ahmet Şık

Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınları

İSBN: 9786052981030

Sayfa Sayısı: 384

İmamın Ordusu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İmamın Ordusu, sembolleşmiş bir kitaptır. Türkiye’de “kitapların bombalardan daha tehlikeli” bulunduğu bir dönemde, yasaklara, baskılara karşı gerçeği savunmanın sembolüdür...

Ahmet Şık’ın, gerçekler karanlıkta kalmasın diye ödediği bedelin sembolüdür. İfade özgürlüğüne sahip çıkmanın ve dayanışmanın sembolüdür. İktidarın, Cemaat’in istediği her şeyi verdiği, Cemaat’e dokunanın “yandığı” günlerde Ahmet Şık, bu kitabı nedeniyle hapse atıldı. İmamın Ordusu, yayımlanmadan yasaklandı; 2011’de internetten “000Kitap” adıyla okurlara ulaştı.

O gün FETÖ komplosunun mağduru olan Şık, bugün FETÖ’yle ilişkisi olduğu iddiasıyla bir kez daha Silivri’de.Bir yanda Pensilvanya’daki İmam, iktidardaki suç ortakları ve 15 Temmuz’da halkın üzerine yağan bombalar var, diğer yanda da her baskı döneminde cezaevine giren bir gazeteci. Gazetecilik onurunun ve aydın namusunun kanıtı İmamın Ordusu, yeniden okurlarla buluşuyor. Ahmet Şık, “dokunmaya” devam ediyor...

İmamın Ordusu Alıntıları - Sözleri

  • FETÖ ismiyle anılmaya başlayan Gülen Cemaati kadrolarına yönelik büyük gözaltı/tutuklama/tasfiye harekatı, zamanla AKP’ye muhalif olan herkesi kapsayarak genişletildi.
  • Ben o zaman anladım ki; Fettullah gülen korkunç bir istihbaratçı ve teşkilatçıydı... Tabi bunu mevcut iktidarımız işler çıkar kavgasına dönüşünce anladığını savunuyor, yersen...
  • Kim çizebilir senden başka , senin yaşamını."
  • Darbe gecesinden bugüne uzanan süreçte yaşananlara bakıldığında, "Apoletli faşizm ile sivil faşizmin taht savaşında tek kazananın faşizm olduğu" hakikati gün gibi ortada duruyor.
  • Kim çizebilir senden başka , senin yaşamını. "
  • Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim.Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim.Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim.Benim için geldiklerinde, sesini çıkartacak kimse kalmamıştı.
  • Nihayet 12 Ocak 1986 günü Burdur’da, gözaltına alındı. Bunun üzerine dönemin Başbakanı Turgut Özal devreye girdi. Özal’ın, ‘Memlekette hala sıkıyönetim mi var. Bir suçu varsa mahkemeye sevk edilsin, suçu yoksa serbest bırakılsın' demesi üzerine bir gece Burdur Emniyeti'nde gözaltına alınan Gülen ertesi gün İzmir'e götürülüp serbest bırakıldı.
  • "Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim. Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudiler için geldiler, sesimi çıkarmadım, çünkü Yahudi değildim. Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı." -Martin Niemöller-
  • Zaten biyografisinde de Gülen, 12 Eylül 1980'den bir hafta önce, son kez vaaz verdiği camiye kendisini dinlemeye Turgut Özal'ın geldiğini, sonra da başbaşa konuştuklarını anlatmıştı. İşte o Özal 1986'da Başbakan iken, açılışını Cumhurbaşkanı olarak Kenan Evren'in yaptığı “Kendi okulunu kendin yap” kampanyasını başlatmıştı. Özal vakıfların, derneklerin de özel teşebbüs olarak okul açabilmesi için yasal düzenlemeye gidince, Gülen'in İzmir Bozyaka'da imamlık yaparken yakından ilgilendiği Kuran kursu öğrencileri için 1977'de açtığı yurt, Yamanlar Koleji adıyla okula çevirerek yıllar sonra tüm dünyaya yayılacak okullar zincirinin de başlangıcı oluyordu.
  • Gülen inkilapçı ruhlardan bahsederken hiç şüphesiz, ‘Altın Nesil’ diye adlandırdığı, kendisinin yetiştirdiği gençliği kastetmektedir. Bu konuda netlik olmamakla beraber, ‘İşte böyle bir dönemde Bediüzzaman gibi inkılâpçı bir ruh çıkıyor’ demekle Atatürk ilke ve inkılâplarına karşı alternatif bir inkılâpçılığı, Bediüzzaman Saidi Nursi’nin söylemleriyle gündeme getirme cesareti gösteriyor...
  • “Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim. Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim. Benim için geldiklerinde, sesini çıkartacak kimse kalmamıştı”.
  • Esasen sözcükleri karıştırarak seçtiği ve günümüz Türkçesinde ender kullanılan kelime, kavram, terkip ve dini terminolojideki ifadeleri uyarlayarak çok geniş kültüre sahipmiş imajı uyandıran bir saplantı içerisindedir.”
  • Gülen'in bu kitapta, “Seyyid misiniz?” sorusuna, “Olabilir, öyle diyorlar. Kesin bir şey söyleyemem” karşılığını verdiği anımsatılan raporda...
  • Said-i Nursi 23 Mart 1960'ta Şanlıurfa'da yaşamını yitirince, tarikatı, "Bundan sonra ne olacak?" kaygısına düştüler. Nurcuların bir kesimi, cemaatin başına bir kişinin seçilmesini isterken, bir kesimi de (...) devlete başkaldırıp silahlı mücadele verilmesini önerdi.
  • “Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim. Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim. Benim için geldiklerinde, sesini çıkartacak kimse kalmamıştı”.

İmamın Ordusu İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Feto for beginners..: HDP oyları ile vekil seçilip HDP oylarının içine tükürüp TKP'ye geçen Ahmet Şık kitabı.. Yayınlanmış en light fetö kitabıdır.. Hiç fetö kitabı okumamış, gündem takip etmemiş çocukların dahi bildiği veriler barındırır.. Başlangıç için iyi diyebilirim. (Selanik)

Bu kitap yanılmıyorsam ilk olarak 2011 yılında sansasyon yaratmıştı. Satılması yasaklanmış, pdf olarak internetten indirenlere dahi cezalar verileceği kamuoyuna tebliğ edilmişti. Yazar Ahmet Şık bu kitap yüzünden tutuklanmış, fethullahçı terör örgütünü ifşa ettiği için ceza yemişti. Yeni baskısında ise neden ceza yediği anlatılıyor; 15 Temmuz. 2011’de Kendisi 15 temmuz gibi kara bir gecede yaşananların temelini; bu teröristlerin Polis ve Askeriyelere nasıl sızdığını tek tek anlatmıştı. Yeni baskısında ise 15 temmuz’da yaşananları dakika dakika kaleme almış. Okunması gereken bir kitap. (Onur Sancak)

Geçmişe baktığımızda medyanın ve siyasetin nasıl işlediği ve insanların neye nasıl inandirilmasi gerekiyorsa ona inandirilduği ve halen bu ve buna benzer gerçekliklerin devam ettiğini unutmamız gerektiği gerçeğini yüzümüze vuruyor.egitim şart(okuyup sorgulamak kaydıyla ) (GÖKHAN Çolak)

Kitabın Yazarı Ahmet Şık Kimdir?

Ahmet Şık (d. 1970), Türk gazetecidir.rnrn1970 yılında Adanada doğdu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünden mezun oldu. Mesleğe, üniversitenin birinci sınıfında iken Milliyet gazetesinde stajyer muhabir olarak başladı. 1991 ve 2007 yılları arasında Cumhuriyet, Evrensel ve Yeni Yüzyıl gazeteleri ile Nokta dergisinde muhabir, Reuters haber ajansında da foto muhabir olarak çalıştı.rnrn2005 yılında Radikal gazetesinde çalışırken, Doğan Grubuna alacak davası açtığı için işten çıkarıldı. Sonrasında çalışmaya başladığı Aktüel dergisinden de açtığı dava gerekçe gösterilerek işine son verildi.rnrnHrant Dink suikastı sonrasında Nokta dergisinde yayımlanan "Asker İç Güvenlikten Elini Çekmeli" başlıklı röportaj ve "Hayata Dönüş" operasyonlarının yıldönümünde Bayrampaşa Cezaevinin kadın koğuşunda sağ kurtulan Münevver Köz ile yapılan "Bayrampaşada O gün" başlıklı söyleşi nedeniyle Türk Ceza Kanununun 301. maddesinden yargılandı. 8 Mart 2007’de medyanın askerler tarafından fişlendiğinin iddia edildiği “Askerin medya notları!” başlıklı habere imza attı. rnrnRadikal gazetesinden çalışma arkadaşı Ertuğrul Mavioğlu ile birlikte yazdığı Kontrgerilla ve Ergenekonu Anlama Kılavuzu ve Ergenekonda Kim Kimdir? kitaplarında "Ergenekon Soruşturmasının gizliliğini ihlal ettiği" iddiasıyla üç yıl hapis istemiyle yargılandığı davadan 13 Mayıs 2011de beraat etti.rnrn3 Mart 2011 tarihinde, Ergenekon Soruşturması kapsamında evinde ve İstanbul Bilgi Üniversitesindeki odasında yapılan arama sonrasında gözaltına alındı. Gözaltında iki gün kaldıktan sonra tutuklanma talebiyle mahkemeye sevkedildi. Avukatı Bülent Utku, Şıkın son zamanlarda hazırladığı ve İmamın Ordusu ismini vermeyi düşündüğü Fethullah Gülenin emniyetteki örgütlenmesini anlatan kitabı nedeniyle gözaltına alındığını düşündüğünü dile getirdi. 6 Mart 2011de "Ergenekon terör örgütüne üye olma" suçundan tutuklanarak gazeteci Nedim Şener ile birlikte Metris Cezaevine gönderildi. 12 Mart 2012 tarihinde Nedim Şenerle birlikte tahliye oldu. Ahmet Şık, cezaevinden ayrıldıktan sonra ilk açıklamasında Çok fazla bir şey söylemek istemiyorum. Eksik kalmış adalet, hukuk ve demokrasi getirmeyecek. Sadece benim davamda 5 tutuklu var, 100 civarında gazeteci hala içeride. İfade özgürlüğü meselesi sadece gazetecilerin sorunu değil. 600 civarında öğrenci var. Bunun mücadelesine devam edeceğiz. Bu komployu kuran, yürüten polisler, savcılar ve hakimler bu cezaevine girecek. Onlar buraya girdiğinde adalet gelecek. O cemaat bağlantılı, o çete bağlantılı adamlar buraya girecek. Bunlara sesini çıkarmadığı için siyaseten sorumlu AKP hükümetidir dedi.

Ahmet Şık Kitapları - Eserleri

  • İmamın Ordusu
  • 000 Kitap 'Dokunan Yanar'
  • Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda
  • İtham Ediyorum
  • Pusu
  • Ergenekon’da Kim Kimdir?

  • Kontrgerilla ve Ergenekon’u Anlama Kılavuzu
  • Kırk Katır Kırk Satır 1 - Kontrgerilla ve Ergenekon’u Anlama Kılavuzu

Ahmet Şık Alıntıları - Sözleri

  • 12 Eylül 1980 cuntasının tüm kurumsal yapıları olduğu gibi yerinde duruyorken, tüm faşizan yasaları daha bir faşizanlaştırılarak uygulanıyorken, toplumsal muhalefetin örgütlenmesinin önündeki yasaklar hâlâ yerli yerindeyken kısacası 12 Eylül faşizminin ruhu ve zihniyeti mıh gibi duruyorken hâlâ bir özeleştiri vermemenin siyaseten hiç ahlâklı olmadığının altını çizmek gerek. (Pusu)
  • Türkiye'nin yeni derin devleti olmaya çalışan cemaatin, devletin kendisi de olmaya çalışan bir güç olduğu bu kadar açık anlatılmayacaktı. (Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda)
  • Ne zamanki baskı rejimlerinde güç sahipleri iktidarına ortak olmayanlar üzerinde otorite kurmak ister işte o zaman dolar cezaevleri. İşte bu yüzden Türkiye cezaevleri haber yazan, yorum yapanlara gazetecilerden, parasız eğitim talebini pankartlarında dile getiren öğrencilere, seçilmiş Kürt siyasetçilere kadar binlerce tutsakla dolu bir de bu tutsakları her fırsatta "terörist" yakıştırması yapan siyasetçiden geçilmiyor memleket. (Pusu)
  • Demokrasi yoluyla iktidarı ele geçirip demokratik meşruiyetini yitiren güç odakları nedeniyle, toplumla devlet/rejim arasındaki ilişki giderek birbirinden koptu. (Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda)
  • "Bilmelisin ki bir sahibim olsaydı Sezgin Baran Korkmaz’dan istenilen 10 milyon Euro rüşvet için beni de aracı kılmak isterlerdi. Bir sahibim olsaydı ben de Silivri Hapishanesinde değil mafya yöntemleriyle gasp edilmiş Paramount otelde kalırdım." Ahmet şık (İtham Ediyorum)
  • Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel de Gülen hakkında 1 yıldır yürüttüğü soruşturmanın sonuna gelmişti. Savcı Yüksel 3 Ağustos 2000’de, Gülen’in tutuklanması talebiyle nöbetçi Ankara 2 No’lu DGM yedek hâkimliğine başvursa da birkaç gün sonra mahkeme bu talebi reddetti. Bunun üzerine Ankara 2 Nolu DGM Fethullah Gülen hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkardı. Gülen’in firari kaçak durumu çok sürmedi ve 28 Ağustos 2000 günü gıyabi tutuklama kararı kaldırıldı. Askerin öfkesini çeken bu kararın ardından Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, adını vererek Gülen’i hedef gösterdi ve gıyabi tutuklama kararının iptal edilmesini cemaatin yargıya sızması olarak değerlendirdi. Her fırsatta hiç bir illegal yapılanma ve örgütlenme içinde olmadığını dile getiren Gülen hakkında düzenlenen iddianame Ankara DGM Başsavcılığı’nca 22 Ağustos 2000’de kabul edildi. 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/1. maddesi uyarınca, “Anayasal sistemi değiştirerek yerine İslamî esaslara dayalı devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup, bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğu” iddiasıyla Gülen hakkında 10 yıla kadar hapis cezası isteniyordu. (000 Kitap 'Dokunan Yanar')

  • Nihayet 12 Ocak 1986 günü Burdur’da, gözaltına alındı. Bunun üzerine dönemin Başbakanı Turgut Özal devreye girdi. Özal’ın, ‘Memlekette hala sıkıyönetim mi var. Bir suçu varsa mahkemeye sevk edilsin, suçu yoksa serbest bırakılsın' demesi üzerine bir gece Burdur Emniyeti'nde gözaltına alınan Gülen ertesi gün İzmir'e götürülüp serbest bırakıldı. (İmamın Ordusu)
  • En nihayetinde esiri olduğu kibir ve sarsılmaz sanılan güç, en az kendisi kadar kibir ve güç budalası olan bir lideri ve iktidarını hedef alınca da yıllardır düşmanlarına yaşattıklarını kendileri yaşamaya başladılar. (Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda)
  • Gülen inkilapçı ruhlardan bahsederken hiç şüphesiz, ‘Altın Nesil’ diye adlandırdığı, kendisinin yetiştirdiği gençliği kastetmektedir. Bu konuda netlik olmamakla beraber, ‘İşte böyle bir dönemde Bediüzzaman gibi inkılâpçı bir ruh çıkıyor’ demekle Atatürk ilke ve inkılâplarına karşı alternatif bir inkılâpçılığı, Bediüzzaman Saidi Nursi’nin söylemleriyle gündeme getirme cesareti gösteriyor... (İmamın Ordusu)
  • Yalanlarla sürdürülmeye çalışılan kötülüğe; adaletsizlik, eşitlik, haksızlık karşısında gözümüzün, kulağımızın, ağzımızın kapatılmak istemesine; yağma ve talan düzenine tartışmasız bir itaatle razı olmamız istenmesinedir itirazımız. Ve yanlış olana itiraz ediyor olmamız suçlu olduğumuzun değil insan olduğumuzun kanıtıdır. Bizlere yönelik nefretin nedeni de budur (İtham Ediyorum)
  • Gülen'in bu kitapta, “Seyyid misiniz?” sorusuna, “Olabilir, öyle diyorlar. Kesin bir şey söyleyemem” karşılığını verdiği anımsatılan raporda... (İmamın Ordusu)
  • Kim çizebilir senden başka , senin yaşamını. " (İmamın Ordusu)
  • "Kim olduklarını bilmesem de ne olduklarını anlamıştım." (Pusu)

  • Dini hassasiyetleri kullanıp, “Çocuklarınızı bedava ve millî değerlerinize bağlı olarak okutmak istiyorsanız bize verin” ajitasyonuyla alıp şimdi her biri Türkiye’yi yönetenlerin arasında olan kadrolarının yetişmesini sağlar. Çünkü Gülen’in her daim gözyaşları içinde dile getirdiği “Altın Nesil” yaratma ülküsüdür. (000 Kitap 'Dokunan Yanar')
  • Herkes düşüncelerini açıklama ve anlatma özgürlüğüne sahiptir. (Pusu)
  • Tüm düşmanlar siyasal kimliğine bakılarak ya terörist, örgüt üyesi, vatan haini ya da soygun, rüşvet ve yolsuzluk düzeni içinde yer alan hırsızlar oldu. (Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda)
  • Bakmayın siz üzerindeki kıyafetlerde apolet olmadığına, onların zihniyetleri üniformalı, kafaları apoletli. Uzun lafın kısası, onlar da dini teamüller çerçevesinde bir emir komuta zincirinden oluşan bir başka askerî düzen. (Pusu)
  • Hal böyle olunca ülkenin geniş yığınları aklını, vicdanını ve ahlakını kaybetti. (Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda)
  • Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim.Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim.Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim.Benim için geldiklerinde, sesini çıkartacak kimse kalmamıştı. (İmamın Ordusu)
  • Hocaefendi'nin Turgut Özal'la başlayıp Çiller'le devam eden siyasi düzlemdeki yolculuğuna sosyalistler hariç yelpazenin her yanında bulunan diğer politikacılar da eşlik edince medyada Gülen adının politik şahsiyetlerle birlikte anılmasıyla daha sık karşılaşılır oldu. (Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda)