İnsana Ne Kadar Toprak Lazım - Lev Tolstoy Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İnsana Ne Kadar Toprak Lazım kimin eseri? İnsana Ne Kadar Toprak Lazım kitabının yazarı kimdir? İnsana Ne Kadar Toprak Lazım konusu ve anafikri nedir? İnsana Ne Kadar Toprak Lazım kitabı ne anlatıyor? İnsana Ne Kadar Toprak Lazım kitabının yazarı Lev Tolstoy kimdir? İşte İnsana Ne Kadar Toprak Lazım kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Lev Tolstoy
Çevirmen: Serhan Nuriyev
Yayın Evi: Nar Yayınları
İSBN: 9789944281102
Sayfa Sayısı: 117
İnsana Ne Kadar Toprak Lazım Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Küçük kızkardeş: "Ne fark eder ki?" diye cevap verdi. "İşimiz kaba ve bayağı bir iş olabilir ama güvenilir bir iş. Hiç kimseye boyun eğmiyoruz. Ama şehirde sizin etrafınız insanı günaha teşvik edici şeylerle çevrilmiş. Bugün her şey yolunda olabilir, ama yarın şeytanın kocanı kumarla, kadınla, şarapla baştan çıkarmayacağı ne malum? O zaman her şey mahvolur. Böyle şeyler görülmemiş mi sanki?" Evin reisi Pahom, fırının üzerine uzanmış kardıların konuşmalarını dinliyordu. "Gerçekten de öyle" diye düşündü. "Biz köylüler çocukluğumuzdan ölümümüze kadar toprakla uğraştığımız için aklımıza böyle sersemce şeyler gelmez. Bizim tek sıkıntımız, yeterli toprağımızın olmayışıdır. Eğer istediğim kadar toprağım olsaydı, şeytandan bile korkmazdım."
(Tanıtım Yazısından)
İnsana Ne Kadar Toprak Lazım Alıntıları - Sözleri
- Geç kalan adalet zulümdür.
- Savaşmayı göze almadıkça hiç kimse bir şeyi elde edemiyordu.
- "Adam bir yıl sonrasına hazırlanıyor, ama akşama varmadan öleceğini bilmiyor,"' diye düşündüm.
- #İNSANA NE KADAR TOPRAK LAZIM? "Uşak küreği aldı ve Pahom'un sığabileceği büyüklükte bir çukur kazdı ve efendisini gömdü. Onun ihtiyaç duyduğu, üç arşın kadar bir topraktı..."
- Allah çalışanlara verir; tembellere, avarelere, ahmaklara değil.
- Bugün her şey yolunda olabilir, ama yarın şeytanın kocanı kumarla, kadınla, şarapla baştan çıkarmayacağı ne malum?
- Zevku sefa içinde ömür süren ölmek istemez, onlar bizim gibi değil ki...
- Baba oğullarına bir süpürgeyi kırmaları için verir. Çubukların hepsi bir arada olduğu için hiçbiri kıramaz, fakat teker teker ayrıldıktan sonra kolayca kırılırlar.
- "İki metrelik toprak duyurmuştu Poham'ın gözünü. "
- "Allah'ım, ey göklerin ve yerin Allah'ı!" diye seslendi; yalnız olmadığını, sesini duyan biri olduğunu, O'nun kendisini yüzüstü bırakmayacağını düşünerek sakinleşti.
- Biz de böyleyiz işte...
- "Allah'ım, ey göklerin ve yerin Allah'ı!" diye seslendi; yalnız olmadığını, sesini duyan biri olduğunu, O'nun kendisini yüzüstü bırakmayacağını düşünerek sakinleşti.
- Bazen bu karanlık biraz açılıyormuş gibi görünse de, gittikçe daha da koyulaşıyordu.
- Uşak küreği aldı ve Pahom' un içine sığabileceği büyüklükte bir çukur kazdı ve efendisini gömdü. Onun ihtiyaç duyduğu, üç arşın kadar bir topraktı.
İnsana Ne Kadar Toprak Lazım İncelemesi - Şahsi Yorumlar
"Kuşku yok ki insan pek tatminsiz yaratılmıştır." (Mearic, 19) Hep daha fazlası, hep daha fazlası, daha fazlası, fazlası, fazla... Ah, insan ne kadar doyumsuz gerçekten. Bir şeye sahip olunca arkasından diğer şeylere sahip olmak istiyor ve bunun sonu gelmiyor. Ne kadar çok şeye sahip olursa o kadar mutlu olacağını düşünüyor! Ayrıca sahip olduğu şeylerden mutluluğu da kısa sürüyor. Evet, insan doyumsuz bir varlıktır. Hep "daha yok mu?" nun peşindedir. Elde edemedikçe de mutsuzluğu bir kat daha artar. Antik Yunan filozofu Aristoteles'in bu konuda şöyle bir sözü var: “Arzu öyle bir şeydir ki hiç doymak bilmez, birçok insanın hayatı arzuları doyurma yollarını aramakla geçer." Gerçekten de öyledir... Kitaptaki hikaye de tam bu konu üzerine yazılmış. Çiftçi olan Pahon'un bitmek bilmeyen hep daha fazla kazanma hırsı, hep daha verimli toprak elde etme düşüncesi... Yaşamın anlam ve gayesini yavaş yavaş kaybeden bir insan tiplemesi. Hedefe ulaşmadaki araçlarla amaçların birbirine karışma hikayesi... Hikâyenin sonunda Pahon hırsına kurban gider. Sonundaki çarpıcı olay her şeyi özetlemektedir: "...Adamlarına bir mezar kazdırır. Pahom’u bu mezara gömerler. Reis, Pahom’un mezarının başında durur şöyle der: “Bir insana işte bu kadar toprak yeter!”" Ezcümle efendim, her şeyin fazlası zarar. Kanaat en güzeli... (Nâime Nur)
"Kuşku yok ki insan pek tatminsiz yaratılmıştır." (Mearic, 19) Tolstoy'un harika kısa klasiklerinden biri olan bu kitap gerçekten ibret verici ve tolstoyun bir çok kitabına göre akıcı. (Berat Arslan)
Öldükten sonra uyandığı öbür alemin onun için iyi mi, kötü mü olduğunu, orada pişman olup olmadığını, umduğu şeyi bulup bulmadığını hepimiz yakında öğreneceğiz... Kitap iki hikayeden oluşuyor. Konusu ise insanoğlunun bitmek tükenmek bilmeyen aç gözlülüğüdür. İlk hikayeyi daha önce "İnsan Ne İle Yaşar" kitabında da okumuştum. Ikincisini de aynı zevkle okudum. Keyif alacağınız güzel bir çerez olabilir sizin için. Iyi okumalar. (Sezer)
Kitabın Yazarı Lev Tolstoy Kimdir?
Lev Tolstoy 28 Ağustos 1828 tarihinde Moskova'da doğdu. Babası Kont Nikolay İlyiç Tolstoy, 1812 Napolyon Savaşlarına katılmış emekli bir yarbaydı.
Tolstoy romanlarında, insanoğlunun ne kadar değişik karakterli olduğunu vurgular. ''Savaş ve Barış'', ''Anna Karanina'' insan tahlileri ve canlı tasvirler bakımından birer baş eserdir.
Lev Tolstoy'un kendini arayış serüveni ölünceye kadar sürdü. Karısı bile onu anlamadı. Tolstoy, bir çocuk gibi hayata küstü ve kaçtı. Seksen iki yaşındaki karanlık ve yağışlı bir Ekim gecesinde köyünden ayrıldı. Yolda hastalandı 7 Kasım 1910'da küçük bir tren istasyonunda hayata veda etti.
Lev Tolstoy zengin bir ailenin çocuğu olarak Rusya'nın Tula şehrindeki Yasnaya Polyana adlı konakta doğdu. Çok küçük yaşlarında önce annesini, sonra babasını kaybetti, yakınlarının elinde büyüdü. Çocukluğundan beri gerçekleri incelemeye karşı büyük bir ilgisi vardı. Öğrenimini tamamlamak için Moskova'ya gitti. Çalışkan zeki bir öğrenci olarak başarı ve sevgi kazandı. Fransızcasını ilerletmiş, Voltaire'i ve J. J. Rousseau'yu okumuş, bu iki yazarın kuvvetli etkisinde kalmıştı. Yasnaya-Polyana'ya döndü, yoksul köylüler arasına katıldı. İlk eseri olan "Çocukluk"u bu sıralarda yazdı.
Lev Tolstoy Bir süre sonra orduya girdi; Kafkasya'ya gitti. Kafkas halkının yoksulluk dolu yaşayışlarını ele aldığı izlenimlerle ilk gerçekçi hikâyelerini yazdı. 1854'te Kırım savaşı'na subay olarak katıldı. Sonra askerlikten ayrılıp Petersburg'a gitti. Bir kısım eserlerini oldukça sakin geçirdiği o yıllarda yazdı. Gene de içinde, aradığını bulamayan bir ruh çalkalanıyordu. Batı Avrupa ülkelerinde uzun bir gezintiye çıktı. Almanya, Fransa, İsviçre'de dolaştı. Yurduna dönüşünde gene Yasnaya-Polyana'ya yerleşti. Asalet ünvanlarından, lüksten sıkılıyordu. Köyünde bir okul kurdu. Bu okul, öğrenim, eğitim bakımından yepyeni bir kurumdu. Huzura kavuştuğuna kanaat getirdikten sonra, 1862'de evlendi.
Lev Tolstoy evlendiğinde karısı Sophie Behrs kendisinden 16 yaş küçük olup henüz 18 yaşındaydı. Bu evlilik onun düzenli bir hayat özlemini giderecekti. Bu evlilikten 13 çocukları oldu; bu çocukların 3'ü bebek iken, biri 5 diğeri de henüz 7 yaşında iken öldü. Eserlerinden en kuvvetli olan iki romanı "Savaş ve Barış" ile "Anna Karenina'yı" bu dönemde yazdı. Karısı, eserlerini yazmasında en büyük yardımcısıydı. Hatta "Savaş ve Barış"ın düzeltmelerini 12 kez yapıp yazmıştır. Aradan bir süre geçince yeniden, bu sefer eskilerden daha şiddetli bir moral çöküntüsüne uğradı. Geniş halk yığınlarının, özelikle Rus köylüsünün yoksul, perişan durumu onu çok üzüyordu. Bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Kaba saba giyiniyor, giydiği her elbiseyi kendisi dikiyordu. Değişmeyen tek tarafı bıkıp usanmadan yazmasıydı. "Kroyçer Sonat", "Efendi ile Uşak", "Karanlıkların Gücü", "İman nedir", "İnciler", "Kilise ve Devlet", "İtiraflarım" hep bu yılların ürünleridir.
Lev Tolstoy Eserlerinde insanlığın çeşitli meselelerine değinen Tolstoy'un dünya ölçüsünde bir sanat ve fikir değeri vardır. Kendi ülkesinin toplumsal siyasal çalkantılarını, halkının yaradılışını, yaşayışını büyük bir ustalıkla yansıtmıştır. Gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden olduğu kadar, bir filozof ve bir eğitimci olarak da ün kazanmıştı. Yukarıda sayılanların dışında "Diriliş", "Gençliğim", "Çocukluk", "Hacı Murat", "Ayaklanış", "Sergi Baba", "Tanrı Bizim İçimizdedir", "Kazaklar", "Tesadüf", "İki Süvari" gibi eserleri vardır.
Lev Tolstoy 82 yaşındayken, 1910 yılında öldü. Kış ortasında evini terk ettiğinde hasta düştükten sonra, Astapovo'da tren istasyonunda zatürre'den öldü. Polis, cenazesine katılmak isteyenlere ulaşımı sınırlandırmak için çalıştı, ama binlerce köylü cenazesinde sokakları doldurdular.
82 yaşında vefat eden Lev Tolstoy birçok kez büyük sıkıntılar yaşamıştır. Marksizm'den etkilenerek oluşturduğu mülkiyet konusundaki radikal fikirleri nedeniyle bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Bu sebeple ailesiyle arası açıldı. Hıristiyan anarşizmini geliştirmeye çalıştığı kitabı "tanrının egemenliği içimizdedir" kitabıyla yeni bir hristiyanlık akımı tanımlaması, Ortodoks Kilisesi tarafından aforoz edilmesine sebep oldu. Tolstoy, ömrünün son yıllarını büsbütün derbeder bir şekilde geçirdikten sonra, bir küskünlük sonucunda, evini bırakıp yollara düştü. Astapovo tren istasyonunda ölü olarak bulundu. Ölümüne zatürrenin sebep olduğu bilinmektedir. Hayatı boyunca yaşamın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalıştı. Eserlerinde bunu eksiksiz olarak yansıtmayı hedef edinmiş en büyük Rus yazarlarından birisi olarak edebiyat ve dünya tarihindeki yerini aldı.
Lev Tolstoy Kitapları - Eserleri
- Hacı Murat
- İnsan Neyle Yaşar?
- Kazaklar
- Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)
- Anna Karenina
- Aile Mutluluğu
- Aslan ile Köpek Yavrusu
- Hazreti Muhammed
- Çocukluk
- Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik
- Sivastopol
- İvan İlyiç'in Ölümü
- Kreutzer Sonat
- Diriliş
- Sergi Baba ve İki Hafif Süvari
- Efendi ile Uşağı
- Erik Çekirdeği
- İtiraflarım
- Ateşi Kıvılcımken Söndürmeli
- Aşkın Yasası - Şiddetin Yasası
- Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır
- Üç Ölüm
- Şeytan
- Tanrı'nın Egemenliği İçinizdedir
- Hayatın Anlamı
- Masallar
- Bir Gencin Dramı
- Gençlik
- Her Şeye Rağmen Sevgi
- Sanat Nedir?
- Din Nedir?
- Vahşi Zevkler
- Ve Işık Karanlıkta Parlıyor
- Kafkas Tutsağı
- İçimizdeki Şeytan
- Hayat Üzerine Düşünceler
- İnsana Ne Kadar Toprak Lazım
- Hayatı Sorgulamak
- Bilgelik Kitabı
- Hikayeler
- Günlükler
- Tipi
- Bütün Mutluluklar Birbirine Benzer
- Fil ile Tilkiler
- Baskın
- Halk İçin Hikayeler
- Öyküler
- Ölüm Manifestosu
- Karanlığın Kudreti
- Canlı Ceset
- Yaşlı Kavak
- İlkgençlik
- İhtiyar Adam ve Torunu
- Tanrı Her Şeyi Bilir
- Zamanımızın Köleliği
- Dekabristler
- İncil'in Kısa Bir Özeti
- Tolstoy'un Risaleleri - 2. Cilt
- Tolstoy'un Risaleleri - 1. Cilt
- Davulun Sesi
- Katya
- Yunan Öğretmen Sokrates
- Çocuk Gibi Olun
- Şahin İle Horoz
- Küçük Şeytan
- Sahte Kupon
- Savaş ve Askerlik Üzerine
- Yurtseverlik, Askerlik ve İtaatsizlik Üzerine
- Kralın Hediyesi
- İnancım Neden İbarettir?
- Dua
- Savaşa Karşı Yazılar
- Çömlek Alyoşa
- Anna Karenina - 3. Cilt
- Tolstoy'dan Seçme Öyküler
- Yaşayan Ölü
- Anna Karenina - 2. Cilt
- Hikmetli Sözler
- Savaş ve Barış - 2. Cilt
- Savaş ve Barış - 3. Cilt
- Savaş ve Barış - 4. Cilt
- Hiddet
- Tolstoy Gandhi Mektuplaşmaları
- Ruh
- Bethink Yourselves
- Polikuşka
- Tolstoy Bütün Eserleri 3
- Balodan Sonra
- Gri Tavşan
- Seçilmiş əsərləri - 1. Cilt
- Ruh ve Ölüm
- Gençlik - 2. Cilt
- Vatanseverliğe Karşı
- Anna Karenina - 4. Cilt
- Felsefe-i Hayat
- İman ve İtikad
- Aşk ve Öfke
- Корней Васильев (Korney Vasiliev)
- Gizli Notlar
- Bütün Eserleri 10
- Bütün Eserleri 11
- Bütün Eserleri 12
- Ölümden Sonra Dirilme - Cilt: 3
- Çilekler
- Tövbe Edin
- Kuğular
- İki Qusar
- İman Vicdan Ve Dua
- Halk İçin Hikayeler - 1. Cilt
- Halk İçin Hikayeler - 2. Cilt
- Halk İçin Hikayeler - 3. Cilt
- Ainsi Meurt L'amour
- Budala İvan
- Yaban Çilekleri
- Tanrı Gerçeği Görür Ama Bekler
- Tolstoy Bütün Eserleri 14 (Ciltli)
- Aforizmalar
- Yolcu ve Köylü
- Risaleler - İnsanın Dokuz Hali
- Muhabbet
- Kelam
- Masallar
- Basübadelmevt
- Father Sergius
- Söz ve Eşitsizlik
- Bir İzdivacın Romanı
- Çocukluk ve Gençlik Yılları
- Susa Bilmirəm
Lev Tolstoy Alıntıları - Sözleri
- Biz de böyleyiz işte... (İnsana Ne Kadar Toprak Lazım)
- İnsan eğer çok yaşasaydı o nispette çok değişimlere uğrardı. İnsan başlangıçta bir bebekken sonra küçük çocuk, sonra yetişkin ve daha sonra da ihtiyar olurdu. Fakat insan ne kadar değişim geçirirse geçirsin kendisine daima "ben" demiştir. Bu "ben" bebeklikte, yetişkinlikte ve ihtiyarlıkta her zaman kişinin yanındadır. İşte değişmeyen bu "ben" ruh adını verdiğimiz şeydir. (Ruh ve Ölüm)
- "İnsan kazanayım derken kendim kayboldum." (Tanrı Her Şeyi Bilir)
- "Böyle anlarda bir felakete ne kadar yakın olduğumu bilseydin, kendimden ne kadar korktuğumu!" (Anna Karenina - 3. Cilt)
- Bu da yaşamak mı sanki! İnsan ya tam ölmeli ya da tam yaşamalı. Tövbe, tövbe! (Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik)
- Insana öyle geliyordu ki yeni bir şeyi anlamak için büyük bir hevesle atılıyor ancak amacına erdikten sonra o şeyden nefret etmeye de hak kazandığını düşünüyordu. (Gençlik - 2. Cilt)
- Kalben sakin ve uysal olun, hayatınızda mutluluğu bulursunuz. (İncil'in Kısa Bir Özeti)
- Sağlığı ile övünenin değil hasta olanın hekime ihtiyacı vardır. (İncil'in Kısa Bir Özeti)
- -Çünkü sen kendin için, mutluluğun için yaşamak istiyorsun. +Bu dünyada başka ne için yaşanır ki? -Tanrı için yaşamak gerekir Martin. (Hikayeler)
- ''Kabahatlerin en korkuncu, nankörlüktür...'' (Çocukluk)
- Bu acıyla da aynı şey olacak, zaman geçecek ve umurumda olmayacak. (Anna Karenina)
- Ben, hayattan hiçbir beklentisi olmayan, mahvolmuş bir adamım artık... (Hikayeler)
- Ölmek için referansa ihtiyaç yok (Anna Karenina - 3. Cilt)
- Bence her insan bencildir,ve bütün yaptiklari da bu yüzdendir. -Bencillik,insanin kendisini en iyi ve en akilli olduğuna inanmiş olmasidir.. (Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik)
- Ve insanlar, kurtuluşu, her insan için zorunlu olan, tüm dinsel öğretilerde ve her bir insanın yüreğinde yazılan, 'kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma ve yakınlarını öldürme' yasasını yerine getirmekte aramalıdırlar. (Yurtseverlik, Askerlik ve İtaatsizlik Üzerine)
- İndi ki,bu dünya günahla doludur və ondan imtina etmək lazımdır,onda nəyə gərəkdir onun gözəllikləri? Bu işrəti niyə yaratmısan? (Sergi Baba ve İki Hafif Süvari)
- 'Öldün mü toprağa gömerler, sonra da mezarında ot biter, o kadar işte. Başka hiçbir şey yok' (Kazaklar)
- Ben, niçin bütün dünyanın dâhiyane bulduğu Shakespeare'in yapıtlarını beğenmemekle kalmıyor, bunları bir de iğrenç buluyordum? (Sanat Nedir?)
- Tarihsel olarak dekabristler,1825 Aralık ayında çarlığa karşı (Dekabr, Rusçada "Aralık" demek)meydan okumaya cüret etmiş ilk devrimcilerdi.hemen hepsi de Rus aristokrat ailelerinden geliyordu ve büyük bir çoğunluğu ise 1812'de Napoleon ordularına karşı savaşmışlar, kahramanlıklarıyla öne çıkmışlardı. (Dekabristler)
- erkekler böyle düşünürsünüz.. Kendinize özgürlük tanıdınız, kadını ise kuleye tıkmak niyetindesiniz. Kendinize gelince her şeye izin verirsiniz.. (Kreutzer Sonat)