İskender - Elif Şafak Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

İskender kimin eseri? İskender kitabının yazarı kimdir? İskender konusu ve anafikri nedir? İskender kitabı ne anlatıyor? İskender kitabının yazarı Elif Şafak kimdir? İşte İskender kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Elif Şafak

Çevirmen: Omca Korugan

Yayın Evi: Doğan Kitap

İSBN: 9786050902518

Sayfa Sayısı: 448

İskender Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır...

En derin yaralar ailede açılır, kabuk tutsa bile kanar hikâye, içten içe... 

Aşkı aramadan evvel, düşün bir, ya benden nasıl bir âşık olur? İnsanın sevdası karakterinin yansımasıdır. Sen kavgacı isen, ha bire öfkeli, aşkı da bir cenk gibi yaşarsın. Gönlü pak olanın sevgisi de saf olur. Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır. En derin yaralar ailede açılır, kabuk tutsa bile kanar hikâye, içten içe... 

Attığımız her adım, yaptığımız her işte kendimizi yansıtırız. Budur çözülmesi gereken bilmece...

(Tanıtım Bülteninden)

İskender Alıntıları - Sözleri

  • "Gece durgundur, perdesi saklar hayallerimizi..."
  • “Hep beraber uçurumdan aşağı bakıyoruz. Bu bozuk düzenin düşüşüne tanıklık edeceğiz.”
  • Peşinden gidilecek rüyalar yokmuş hayatta .
  • “Bu alemdeki her parça, bir başkasını geliştirmek, iyileştirmek, değiştirmek için yaratılmıştı. Ne sivrisinek ateşböceğinden önemsizdi, ne de pirinç altından. Yüce Sarraf, böyle tasarlamıştı kâinatı.”
  • Azalarak artıyor, eksilerek büyüyordum...
  • Bekliyorum . Dua ediyorum . Sabrediyorum .
  • "İçimin tünellerine girer girmez bir fener alıyorum elime. Buralar çok karışık. Kaç defa geldim. Gene de hep kayboluyorum."
  • Eski bir filmdi oynayan. Siyah-Beyaz ve sessiz,kelimesiz...
  • Gece durgundur, perdesi saklar hayallerimizi...
  • Söyle bakalım, bir şeyin içindeyken dışında durmayı nasıl başarırsın ufaklık?
  • Kırık ve kırgın . .
  • En çok nefret ettiklerimiz en fazla sevdiklerimiz oluyor hep...
  • Sevginin ve aşkın karmakarışık halleri üzerine aldığı ilk hayat dersiydi bu.
  • “Bu âlemdeki her parça, bir başkasını geliştirmek, iyileştirmek, değiştirmek için yaratılmıştı.”

İskender İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İskender: Naze'ye ayrı, Ayşe'ye ayrı, Hediye'ye ayrı, Cemile, Pembe, Elias, Esma, Yunus ve İskender'e ayrı apayrı üzüldüm...Hep yarım kalmış Hikayeler, Ama'lar, Keşkeler...Tıpkı hayatımız gibi. (D.k)

Bir kadın doğurdu çokuncu defa ardından ağlama sesi... Sonuncu da kızdı. Uzun zaman sonra okuduğum en güzel kitaplardan biri oldu. Kadının yerini özellikle doğudaki yerini ele alış şeklini sevdim belli ki oraları iyi analiz etmiş. Çünkü çok küçük detaylarda bile güzel gerçeklikler vardı. Farklı coğrafyalarda gezdirmesini de sevdim. Zaman zaman Londraya zaman zaman Fırat nehrinin yakınlarında bir kürt köyüne güzel bir yolculuk yaptırıyor. Bazen Londrada liseli bir ergenin duygu durumunu okurken, bazen İstanbulda apartmanın bodrum katında yarı Türk yarı kürt bir ailenin günlük sahbetine dahil edebiliyor. Bazen de bilinmeyen bir köyde kürt bir genç kızın yalnızlığına ortak edebiliyor. Yormadan, sıkmadan sanki okuyucunun nerelerde sıkılacağını anlar gibi. Kitabın ismini aldığı karakter dahil olmak üzere tüm karekterler çok yerinde tasvir edilmiș. Özellikle pembe ve cemile kardeşler arasındaki bağ ve farklılıklar çok güzel düşünülmüş Karakterlerin kendilerini sorguladıkları kısımlar , iç çekişler, pişmanlıklar çok tanıdik ve gerçekti. Bazı bölümlerde Yazarın çok belli etmemeye çalışsada kendinden bahsettiği izlenimine kapıldım. Belki sizde de aynı durum olmuştur. Kitaba da ismini verdiği karakterle sanki bire bir bir derdi varmış gibi giydirdikçe giydirmiş. Aslında bu iskenderden daha çok iskenderi yaratanlara karşı bir sitemmiş gibiydi. (zhavoli)

Elif Şafak'ı en son Aşk kitabıyla lisede okumuştum. O zamanlar kitabı baya beğenmiştim. Yıllar geçtikçe denk geldiğim 'cool, edebiyatçı' herkesin bu kadını popülist şeklinde aşağıladığını görünce yıllar içinde yavaş yavaş düşüncelerim şöyle evrildi: 'Muhtemelen lise yıllarında daha cahil olduğum için Aşk kitabını beğenmişim. Herhalde şimdi okusam beğenmem. Elif Şafak mı, ıyy ne itici kadın. Şeyma Subaşı bir Elif Şafak iki.' Son okumalarımın tamamını Ne Okusam’dan seçtim. Ve hepsinden de çok keyif aldım. En son tepede İskender kitabı olunca ön yargılarımı bir kenara bırakıp okumaya karar verdim. İskender’i okuduktan sonra, asıl popülist olanın Elif Şafak’ın kendisinden ziyade, ‘Elif Şafak popülist bir yazardır’ düşüncesi olduğuna inanmaya başladım. Bu durumun bir benzerinin Orhan Pamuk, Zülfü Livaneli için de geçerli olduğuna inanıyorum. Yaşayan ve popüler olan kimseler genelde pek beğenilmiyor. İlla açlık ve sefalet içinde ölüp 100 sene sonra değerinin anlaşılmasını istiyoruz. Tamamı kişisel görüş olan, kitapla alakasız zırva dolu bu iki paragraftan sonra, kitapla ilgili iki hususu ekleyip yorumumu bitireyim. Tıpkı Aşk’ta olduğu gibi bu kitapta da yazarın karakterleri hem doğuda hem de batıda yaşıyorlar. Fırat’ın yakınlarındaki bir köyden, bir anda Londra’ya götürebiliyor sizi. Metresi olan yaşlı ve zengin bir adamın otel odasından, Kürt kaçakçıların mal kaçırdığı Suriye sınırına götürebiliyor. Batı insanlarını kitaplardan okuduğum kadarıyla güzel anlatmış. Fakat beni asıl hayrete düşüren Kürtleri anlattığı kısımları. Kültürün coğrafyayla ve ekonomi ile çok ilişkili olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden, Van’ın bir köyü ile Yozgat’ın bir köyünün insanı arasında görünürde çok fazla bir fark olmayabilir. İkisi de kurnazdır, tutucudur, gelenekçidir vs. Fakat derinlemesine indiğinizde dizini kırıp tütün sigarasını içerek uzaklara bakan Kürt dayısının bariz farkları vardır. Elif Şafak bana göre tam manasıyla olmasa da, bu noktayı iyi yakalamış. Türkiye’deki ortalama bir köylüyü değil, Kürt köylüsünü anlatmış. Bu konularda, politik bir tavır sergilemek yerine sadece olayları anlatmakla kalması kitabın bağlamından kopmasını engellemiş. Önceki paragrafta o kadar ‘Kürt’ dedim ki, gören de kitabın konusu buymuş sanır. Bana göre kitap aslında bir ‘kadın’ kitabıdır. Romanların en sevdiğim özelliği budur. Kadın hakları konulu bir kitabı okusam, sanırım İskender kadar bu anlamda etkilenmezdim. Kitabın kurgusunu boğmadan bu toplumda kadının ne kadar da bir hiç olduğunu kafamıza kafamıza vurmuş yazar. Kitabın bir çok yerinde olabilecek kötü şeylerden dolayı devamını okumaya korkar oldum. İşin kötüsü ‘sonuçta bir roman, bu kadar ciddiye alma’ denilip geçilebilecek şeyler değil. Zira kitabı okuduğum 9 günlük süre zarfında bile en az 10 kadın erkek şiddetine kurban gitti... Son olarak, yazarın bazen üçüncü kişi gibi anlatması bazen birinci ağızdan anlatması, bazen de mektup yazması tekniği kitabın sıkıcı olmasını tamamen engelliyor. Bu anlamda, kitabın tekniğini gayet beğendim. Kurgusu çok iyiydi. Dört koldan birbirinden tamamen alakasız karakterleri bir yerden anlatmaya başlıyor. Olaylar ve karakterler o kadar alakasız ki, sırf nasıl bağlayacak merakından bile okumaya devam ediyorsunuz. Kitaba puanım 9. Çok beğensem de, bazen olayların önüne geçen yazarın kendi düşünceleri vardı aralarda. Bunlar biraz daha az, karakterler biraz daha derin olsa kesinlike 10 üzerinden 10’u hak edecekti. Kitabın sonlarında bir karakter Feyruz dinliyordu. Kitabın son 50 sayfasını sanırım Feyruz dinleyerek bitirdim. Size de tavsiye ederim. Bu kitap bir sanatçı olsaydı sanırım Feyruz’un kendisi olurdu. :) https://www.youtube.com/watch?v=VdWAPofe-6k (Hacı Seydaoğlu)

Kitabın Yazarı Elif Şafak Kimdir?

Elif Şafak (d. 25 Ekim 1971, Strazburg) Türk romancı. İlk romanının yayımladığı 1997'den beri peş peşe eserler vermekte olan ve geniş bir okur kesimince tanınan sanatçı, 2009'da yayımlanan Aşk adlı romanı ile Türk edebiyat tarihininin en kısa sürede en çok satan edebi eserinin yazarı ünvanına sahip olmuştur. Ayrıca kitapları otuzdan fazla dile çevrilmiştir.

Yaşamı

25 Ekim 1971 günü, babasının o sırada doktora yapmakta olduğu Strazburg'da dünyaya geldi. Babası sosyal psikolog ve akademisyen Nuri Bilgin, annesi diplomat Şafak Atayman'dır. Doğumundan kısa bir süre sonra anne ve babası ayrıldı, annesi tarafından büyütüldü. Soyadı olarak annesinin adını kullandı.

Ortaokulu annesinin görev yaptığı Madrid'de, liseyi Ankara Atatürk Anadolu Lisesi'nde tamamladıktan sonra, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümünü bitirdi. Yüksek lisansını aynı üniversitede Kadın Çalışmaları Bölümünde yaptı. "Bektaşi ve Mevlevi Düşüncesinde Döngüsel Evren ve Kadınsılık Anlayışı" üzerine master tezinin ardından; ODTÜ Siyaset Bilimi bölümünde doktorasını tamamladı. Doktora tezi, "Türk Modernleşmesinin Kadın Prototipleri ve Marjinaliteye Tahammül Sınırları" başlığını taşıyordu. Elif Şafak'ın İslamiyet, kadın ve mistisizm hakkındaki yüksek lisans tezi Sosyal Bilimler Derneği tarafından ödüllendirildi.

Yüksek lisans çalışması sırasında Kem Gözlere Anadolu (1994) adlı öykü kitabını ve ilk romanı Pinhan'ı (1997) yayımladı. Bu eserle Kombassan Vakfı tarafından verilen 1998 Mevlana Büyük Ödülü'nü kazandı.

Doktorasının ardından İstanbul'a taşındı ve Şehrin Aynaları'nı (1999) yazdı. Bir süre İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde "Türkiye ve Kültürel Kimlikler", "Kadın ve Edebiyat" konularında dersler verdi.

2000 yılında Türkiye Yazarlar Birliği Ödülü'nü kazanan Mahrem romanı ile geniş okur kesimi tarafından tanındı. Bunu iki yıl ara ile yayımlanan Bit Palas (2002) ve İngilizce olarak yazdığı Araf (2004) adlı kitapları izledi.

Sanatçılara verilen bir bursla doktora sonrası çalışması için ABD'ye giden Şafak, çeşitli üniversitelerde dersler vermiştir. 2003-2004 akademik yılı boyunca Michigan Üniversitesi'nde yardımcı doçent olarak bulundu ve ders verdi. Ardından Arizona Üniversitesi Yakın Doğu Araştırmaları bölümünde yardımcı doçent olarak görev yaptı. "Edebiyat ve Sürgün", "Bellek ve Politika", "Müslüman Dünya'da Cinsellik ve Toplumsal Cinsiyet" konulu dersler verdi.

Şafak, 2004 yılında beş yazarın (Murathan Mungan, Faruk Ulay, Elif Şafak, Celil Oker, Pınar Kür) ortak kaleme aldığı bir roman projesinde yer aldı, bu roman Beşpeşe adıyla yayımlandı.

2005'te Med Cezir adlı kitabında kadın, kimlik, kültürel bölünme, dil ve edebiyat hakkında yazılarını bir araya getirdi. Aynı yıl Referans Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can Sağlık ileBerlin'de evlendi.

2006'da yayımlanan "Baba ve Piç" adlı romanını İngilizce olarak kaleme aldı. Türk-Ermeni ilişkilerini inceleyen bu roman nedeniyle hakkında Türklüğe hakaret ettiği gerekçesi ile dava açıldıysa da, suçun yasal unsurlarının oluşmadığı ve delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat etti. Aynı yıl Şehrazat Zelda isimli kızı dünyaya geldi. Doğum sonrası yaşadığı depresyonu, İngilizce olarak kaleme aldığı Siyah Süt adlı otobiyografik romanda anlattı. İki yıl sonra oğlu Emir Zahir'i dünyaya getirerek ikinci kez anne oldu.

2009 yılının Mart ayında yayımlanan AŞK isimli roman, Türk edebiyat tarihinin en kısa sürede en çok satan edebi eseri ünvanına sahip olmuştur.

2009 yılı sonunda, sekiz romanı ve ilk deneme kitabı Med Cezir'den seçilmiş paragrafları bir araya getirdiği Kağıt Helva adlı kitabını yayımladı.

2010 Kasım ayında Firarperest adlı deneme türündeki ikinci eseri piyasaya çıktı. Eserin içindeki illüstrasyonlar M. K. Perker'e aittir.

2011 yılında Doğan Kitaptan "İskender" isimli eseri piyasaya çıkmıştır. Kitabın kapak resminde, makyajla erkek haline gelen Elif Şafak'ın kendi fotoğrafı vardır.

Sanatçı, Türkiye'de çeşitli günlük ve aylık yayınlarda yazmaya devam etmektedir. 1 Mayıs 2009 tarihinden bu yana Habertürk gazetesinde ve aynı gazetenin "HT PAZAR" adlı ekinde yazılarını yayınlamayı sürdürür. Bu gazetede yayımlanan deneme türündeki yazılarından oluşan bir seçki, M.K Perker illüstrasyonlarıyla birlikte 2012 yılında Şemspare adıyla yayımlandı.

Elif Şafak Kitapları - Eserleri

  • Aşk
  • İskender
  • Kem Gözlere Anadolu
  • Pinhan
  • Şehrin Aynaları
  • Mahrem

  • Bit Palas
  • Araf
  • Med-Cezir
  • Baba ve Piç
  • Siyah Süt
  • Kağıt Helva
  • Firarperest

  • Beşpeşe
  • Şemspare
  • Ustam ve Ben
  • Sakız Sardunya
  • Havva'nın Üç Kızı
  • Sanma ki Yalnızsın
  • Aşkın Kırk Kuralı

  • On Dakika Otuz Sekiz Saniye
  • The Island of Missing Trees
  • Siyah Süt

Elif Şafak Alıntıları - Sözleri

  • Azalarak artıyor, eksilerek büyüyordum... (İskender)
  • İnsan yüreği birden fazla durumu hissedebilecek kadar engin, insan aklı aynı anda birden fazla konuda analiz yapabilecek kadar karmaşık... (Şemspare)
  • “Bu açıdan bakınca, yağmurda hüzün gibi bir şey galiba: İlk başta aman bana ilişmesin diye didinir sakınırsın, emniyetli ve kuru kalmak için elinden geleni yaparsın, ama baktın ki olmuyor, baktın ki yağıyor üzerine dört bir koldan, gark olursun ta dibine kadar ve bir kez bu kadar battın mı içine, ha bir damla eksik ha bir damla fazla ne fark eder. Yağmur da hüzün gibi bir şey, yakalandın mı bir kez, azı çoğu yok artık. Olsa olsa ‘kuru kalabilenler’ ve ‘sağanaktan’ nasibini alanlar var.” (Baba ve Piç)
  • “Eğer bir gün âşık olursam, kesin o kişinin beynine âşık olacağım” diye söz verdi kendisine. “Tipi ya da konumu umurumda değil, varsa yoksa aklı, zekâsı, birikimi.” * * * (Havva'nın Üç Kızı)
  • Onunla konuş. Onu ne kadar sevdiğini, onunla birlikte yaşamayı ne kadar sevdiğini söyle. Açık ol. Sevginin perdelere ihtiyacı yoktur. (Araf)
  • Ve yürek kredisinin ne dibi vardır, ne bitimi. (Firarperest)

  • Hayal gücü insana gerekli. Tıpkı ekmek gibi, su gibi önemli. (Sakız Sardunya)
  • İnsan bir yalanı ne kadar sürdürebilir? (Beşpeşe)
  • Ne hikmetse, erkeklerin en vasatı, en sıradanı bile kendini bir kadın karşısında yarı-Tanrı zannediyor. (Siyah Süt)
  • Yaradan'ın gökyüzünde, tepede bir yerlerde olduğu­nu sanırlar. Kimileri de O'nu Mekke'de, Medine'de arar! Ya da mahalle camisinde! Allah bir mekana sığar mı? Ne gaflet! O tek bir yerdedir ancak: Aşıkların gönüllerinde. (Kağıt Helva)
  • Birine inanmak ciddi bir iştir. (On Dakika Otuz Sekiz Saniye)
  • Gidemeyenler'den olmanın en kötü yanı gidememek değil, kalamamaktır aslında; seni kışkışlayan toprakta penah aramaktır hâlâ. (Bit Palas)
  • Hangi yolu seçersen seç, seçmediğin yolda kalacaktır aklın. (Siyah Süt)

  • " Bakan göze göre her şey değişmekte. Kimine dev görünen, ötekine cüce." (Sakız Sardunya)
  • " Yok olmadan var olmanın yolu yok ." (Sanma ki Yalnızsın)
  • Bilhassa putlardan uzak dur, dost. Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma! İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama! (Aşkın Kırk Kuralı)
  • Belki aşk sevgiliyi kazanmayı değil, kendini onda kaybetmeyi gerektirir. (Araf)
  • Ne zor şeydi birbirini hiç sevmemiş bir çiftin evladı olmak. (Havva'nın Üç Kızı)
  • Talih daima aşırıya kaçmıştır, dün olduğu gibi bugün de; kimilerine gani gani şans, yığın yığın variyet, tepe tepe iktidar, bol bol servet getirir. (Araf)
  • Kaç kitap okuyunca âlim, kaç diyar görünce gezgin, kaç hezimetten sonra bezgin olurdu insan?!.. (Mahrem)