İslam Akaidi - Ömer Nasuhi Bilmen Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İslam Akaidi kimin eseri? İslam Akaidi kitabının yazarı kimdir? İslam Akaidi konusu ve anafikri nedir? İslam Akaidi kitabı ne anlatıyor? İslam Akaidi PDF indirme linki var mı? İslam Akaidi kitabının yazarı Ömer Nasuhi Bilmen kimdir? İşte İslam Akaidi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ömer Nasuhi Bilmen
Yayın Evi: Semerkand Yayıncılık
İSBN: 9786050010152
Sayfa Sayısı: 124
İslam Akaidi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Elinizdeki eser merhum Bilmen'in İslam akaidinin temel ilkelerini açıkladığı, İslam inanç esasalarına dair doyurucu ve güvenilir bilgiler verdiği önemli bir eserdir. Ehl-i Sünnet yoluna sadakatteki titizliğiyle bilinen Bilmen'in bu eseri, Doç. Dr. Salih Sabri Yavuz tarafından sadeleştirilerek zengin dipnotlala güncellenmiştir.
İslam Akaidi Alıntıları - Sözleri
- 30 Haziran 1960 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti'nin beşinci Diyanet İşleri Başkanı olarak atandı. Ancak bu görevde daha bir yılını bile doldurmadan emekliye ayrıldı. On ay gibi kısa bir sürede görevinden ayrılmasının nedeni, dönemin yöneticilerinin Türkçe ezan ve daha birçok konuda Diyanet İşleri Başkanlığı'nı politik amaçlarına alet etmek istemesiydi. Ömer Nasuhi Bilmen, dinî meselelerde asla taviz vermeyen, ilkeli bir âlimdi. Nitekim 1960'lı yıllarda dinde reformun gerekliliğini savunan ve bunun için çalışanlara “bozulmayan bir dinde reform olamaz” diyerek karşı çıkmıştır
- Naklî ve aklî delillerle ortaya konmayan ve temellendirilmeyen mesele bir inanç esası olamaz.
- Müslümanlıkta en büyük temel, İslâm inanç esaslarıdır. Tertemiz, hikmete uygun olan İslâm inancıyla ruhunu, vicdanini aydınlatmayı başaramamış olan bir kimsenin hakiki, Allah katında makbul, akla ve hikmetel uygun olan bir dine ulaşabilmek için İslâm inanç esaslarına ait meseleleri genel anlamda (icmali) dahi olsa bilip tasdik etmesi gerekir.
- Vahdaniyet fizattır ki, bunun manası "Cenabı Hak eczadan mürekkep (parçalardan birleşmiş) değildir ve kendisi ile beraber mahlukatı da tasarruf edecek başka bir ilah yoktur"
- Malum olduğu üzere insan hadd-i zatında fikir ve tefekkür hassasına Malik, güzide bir mahluktur.
- Gerçekte bu âlemde bir evrim (tekâmül) kanunu işliyor olabilir. Cenâb-ı Hak hikmetinin bir gereği olarak önce maddeleri, sonra da birtakım hayvanları, daha sonra da yaratmanin çok mükemmel bir sonucu olan insanları var etmiştir. Bunlar birer evrim aşamasıdır. Daha sonra insanlar, zaman zaman gelişme kaydediyor, birçok eserler, keşifler yaparak bu fitrat âlemindeki olgunluğun ortaya çıkmasına hizmet ediyor.
- Nasıl ki Allah'ın zatını idrak etmek, onun zatına tam anlamıyla vakıf olmak mümkün değilse, ilâhî sıfatların Allah'ın zatından ne aynı ve ne başka olduğunu akılla kavramamız mümkün değildir. Ancak biz onun varlığının aklen idrak edilebileceğini ve bu sıfatlarla nitelenmiş olduğunu akılla ve nakille biliriz, tasdik ederiz. Bizler bununla yükümlüyüz, ayrıntılarını bilemeyiz ve bunu Allah'ın ilmine havale ederiz.
- Eş’ariyye’ye göre sırf akıl ve düşünme, Allah’ı bilmek (marifetullah) için yeterli değildir. Allah Teâlâ'ya imanın gerekliliği, vahiyle, dinî tebligat ile sabit olur. Gaflette olup ulûhiyet düşüncesinden habersiz olan fetret ehli, iman etmediklerinden dolayı Cehenneme girmeye lâyık olmazlar. Nitekim şu Kur’an âyeti de bunu göstermektedir: “Biz peygamber gönderinceye kadar azap ediciler olmadık.” (İsra 17/15)
- Akıl sahibi herkes, bu kâinatı dikkatlice düşünüp incelerse kâinatın bir yaratıcısının bulunduğu sonucuna varir, Allah'ın varlığını tasdik etmeye mecbur olur, kendinde tek bir ilah inancı ortaya çıkar. Bunun içindir ki, âlemin dışında, mesela dağ başlarında yalnız yaşayan bir insan bile, tecrübe çağına ulaşınca, mesela yirmi otuz yıl yaşayınca, kâinatın bir yaratıcısının olduğu inancı kendisinde oluşur.
- Bilindiği gibi bu âlem mümkün olan bir âlemdir. Mümkün ise kendiliğinden var olmayıp, varlığı da yokluğu da imkân dâhilinde olan şeydir. O halde her mümkün, kendisini var edecek bir müessire, bir sebebe muhtaçtır. Bu müessir ise mümkün olamayacağına göre,-aksi takdirde o mümkün de bir sebebe ihtiyaç duyacaktır- zorunlu olarak varlığı kendinden olan vacibu'l-vücud'dur.
İslam Akaidi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ben müstefid oldum. Umarım ki sizlerde bu kitaptan istifade edersiniz Mübarekler. Mubarekos der ki; " Her Müslümanın akaidi sağlam olmalı. Sağlam olduğunun kanaatine varması için de. İslam akaidini başkasına anlatacak kadar bilmeli ve aynı zamanda neredeyse bir akaid kitabı yazabilecek kabiliyette olmalı" Selam ve dua ile. (Yunus Emre Genç)
Merhum Ömer Nasuhi Bilmen hocanın kaleminde kısa fakat tesirli, nokta atış yaptığı değerli bir eseri. Kitabın tek sorunu içeriğinde bolca arapça ve Osmanlıca kelimelerin geçmesi. (Hakan Arıkan)
Gerçekten her Müslümanın bir kere okuması gerekir ince bir kitap İçinde dinimizle ilgili Allah ile ilgili güzel bilgiler var. Zaten yazarı da özel bir kişiliğe sahip. (Muhammet Şadan Kuzgun)
İslam Akaidi PDF indirme linki var mı?
Ömer Nasuhi Bilmen - İslam Akaidi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İslam Akaidi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ömer Nasuhi Bilmen Kimdir?
Ömer Nasuhi Bilmen, (d. 1882, Erzurum) - (ö. 13 Ekim 1971), 1960-61'de Diyanet İşleri Başkanı olan Türk din alimi.
İlk tahsiline Ahmediye Medresesi müderrisi Abdürrezzak İlmî ile Erzurum Müftüsü Müderris Hüseyin Raki Efendilerden okuyarak başladı. 1908 yılında İstanbul'a gelen Bilmen, Fatih Dersiamlarından Tokatlı Şakir Efendi'nin derslerine devam etti ve icazet aldı. Daha sonra Medreset'ül Kuzat'a girdi. Burada dört yıl hukuk tahsil etti. 1912 yılında açılan ruus imtihanını da kazandı.
Fatih dersiamları arasına katıldı. Fatih Camiinde, Satırlı Medresesinde ve Dar-uş-Şafaka'da dersler veren ve kısa bir zaman içerisinde istidat ve kabiliyeti ile kendisini tanıtan Ö.Nasuhi Bilmen, ayrıca İstanbul İmam-Hatip Okulu ve Yüksek İslâm Enstitüsü'nde usul-i fıkıh ve ilm-i kelam dersleri okuttu. Temyiz Mahkemesi Şer'iyye Dairesi Mümeyyizliğinde de bulundu. 1941 yılında seçimle İstanbul Müftülüğüne tayin oldu.
30 Haziran 1960 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığına getirilen Ömer Nasuhi BİLMEN, bir yıl kadar sonra emekliye ayrıldı ve 13 Ekim 1971 tarihinde yaşamını yitirdi.
Dini konularda yazdığı eserleri ile tanınan Ömer Nasuhi BİLMEN'in başlıca eserleri olan "Hukuk-u İslâmiyye ve Istılahat-ı Fıkhiyye kamûsu", "Kur'an-ı Kerim'in Meâl-i Âlisi ve Tefsiri" ile "Büyük İslâm İlmihali" yanında yayınlanmış ve yayınlanmamış pek çok eseri bulunmaktadır.
Kitapları
İslam Hukukunda Manevi Zararların Tazmini, 1941.
Kuran-ı kerim'den Dersler ve Öğütler, 1947-50, 3 cilt.
Eshabı Kiram, 1948.
Yüksek İslam Ahlakı, 1949.
Büyük İslam ilmihali, 1949.
Hukuku islamiye ve ıstılahatı fıkhiye kamusu, 1949-52, 6 cilt.
Sureti Feth Tefsiri, 1953.
Tefsir Tarihi, 1955.
Kuranı Kerim'in Tefsiri ve Türkçe Meali Alisi, 1956.
Sualli Cevaplı Dini Bilgiler, 1959.
Muvazzah İlmi Kelam, 1959.
İlmi Tevhid, 1962.
Beşyüz Hadisi Şerif -( Semerkand Yayınları)
Ömer Nasuhi Bilmen Kitapları - Eserleri
- Büyük İslam İlmihali
- İki Aşk Çiçeği
- İslam Akaidi
- Ashab-ı Kiram Hakkında Müslümanların Nezih İtikadları
- İstanbul ve Fatih
- Kainatın Efendisi Hazreti Muhammed
- Kur'an-ı Kerim'in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri
- Beşyüz Hadis-i Şerif
- Hadis Günlüğüm
- Fetih Suresi Tefsiri
- İslam ve Dünya Dinleri İslam'ın Diğer Dinlere Üstünlüğü
- Muvazzah İlm-i Kelâm
- Kur'an-ı Kerim'den Dersler ve Öğütler
- Açıklamalı İlmi Kelam Dersleri
- Canım Peygamberim
- Kuranı Kerim ve Türkçe Meali
- Sevgili Peygamberim
- Kur'an Günlüğüm
- Peygamberler Tarihi
- Büyük İslam İlmihali
- Yüksek İslam Ahlakı
- İman Hakikatleri
- Kuranı Kerim'in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri
- Hukuk-i İslamiyye ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu
- Nüzhetü'l Ervah : Farsça Divançe ve Türkçe Şiirler
- Büyük İslam İlmihali
- Kuran Nasihatleri
- Büyük Tefsir Tarihi
- Dinî ve Felsefî Ahlâk Lüğatçesi
- İnancımız Ahlakımız
- Mülahhas İlm-i Tevhid
- Kur’anı Kerim’in Türkçe Meali Ve Tefsiri
- Önderimiz Hz. Muhammed (s.a.v)
- Büyük Tefsir Tarihi
- Büyük İslam İlmihali
- Büyük İslam İlmihali
- İslam Hukuk Tarihi
- Fıkıh Usulü
- Büyük İslam İlmihali
- Büyük İslam İlmihali
- Nüzhetü'l-Ervah
- Kur-an-ı Kerim'in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri
Ömer Nasuhi Bilmen Alıntıları - Sözleri
- Tefekkürün karşıtı gaflettir. Gaflet, düşünceden yoksun olmaktır ki insana asla yakışmaz. (İnancımız Ahlakımız)
- Salat ve selam Efendimiz Muhammed (sav) in, bütün peygamberlerin, ashabın, Hz. Adem'den bugüne kadar yaşamış ve yaşamakta bulunan başta salihler olmak üzere bütün müminlerin üzerine olsun. Kainattaki zerrelerin Rabbimiz'i tesbih edişleri adedince. (Sevgili Peygamberim)
- Malum olduğu üzere insan hadd-i zatında fikir ve tefekkür hassasına Malik, güzide bir mahluktur. (İslam Akaidi)
- Bir kere düşünmeli, eğer imameti kübranın imam Ali ile evlâdına mahsus olduğu ahkâmı diniyemiz iktizasından olsaydı, Resuli Ekrem Hazretleri bunu ashabına, ümmetine kati surette tebliğ ve emr etmez miydi?. Ve imam Ali gibi yüksek zevat bu hükme muhalif olarak başkalarına bey'atte bulunurlar mıydı?. (Ashab-ı Kiram Hakkında Müslümanların Nezih İtikadları)
- İslâm dini fıtrî bir dindir. Çünkü bütün yüce hükümleri, insanlığın fıtratına uygundur. (Açıklamalı İlmi Kelam Dersleri)
- Bir razık'ı kerîmin perverdei inayeti olduğunu bilen bir adem; nasıl olur da onun şükründen, zikir ve fikrinden gâfil bulunur? (Yüksek İslam Ahlakı)
- Ömer Nasuhi Bilmen, dinî meselelerde asla taviz vermeyen, ilkeli bir âlimdi. Nitekim 1960'lı yıllarda dinde reformun gerekliliğini savunan ve bunun için çalışanlara "bozulmayan bir dinde reform olamaz” diyerek karşı çıkmıştır. (İstanbul ve Fatih)
- Dünyadaki günden güne düzenlediğin, düşlediğin ve zamanını boşalttığın evin fanidir. Mezar köşkünün duvarlarını ahlak ve iyiliklerle döşe ki orası bakidir. (İki Aşk Çiçeği)
- "Kendin için sevdiğin şeyi insanlar için de sev, iste." (Taberani, Süyuti) (Beşyüz Hadis-i Şerif)
- İman edenler için o zaman gelmedi mi ki, Allah’ın zikrine ve hak olarak indirilen Kur’an’a karşı kalbleri yumuşamasın. Hadid,16 (Kuranı Kerim'in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri)
- Velhasıl: Din-i İslam sayesinde hakiki bir medeniyet, nezih bir insaniyet, pek faideli bir terakki ve en mesut bir inkılap vücuda geldi. Artık insanlık alemi bu mukaddes dine sarıldıkça şüphe yok ki daima yükselecektir. (Büyük İslam İlmihali)
- Roma tahtını ele geçiren İmparator 1. Konstantin. Byzantion'u imparatorluğun yeni merkezi olarak seçmiş ve başkentin inşasına 324'te başlanmıştır. İnşa sırasında şehrin alanı dört kat büyütülmüştür. Yeni baş şehirde muhteşem bir saray, senato binası, hipodrom, tapınak ve kiliseler yapılmıştır. Meydanlar imparatorluğun çeşitli yörelerinden getirilen sanat eserleriyle süslendi ve nihayet 11 Mayıs 330'da günler süren eğlenceler içinde şehrin resmî açılış töreni yapılmıştır. (İstanbul ve Fatih)
- ...Mescidde bulunan veya Kur'an-ı Kerîm okuyan bir kimsenin, hürmet edilmeye hak kazanmış bir kimse için ayağa kalkması mekruh değildir. ... (İnancımız Ahlakımız)
- Saadet iman üzere ölmektir... (İman Hakikatleri)
- ... Bazı şeylerin tabiat kanunlarina aykırı görülmesi sebebiyle esasında imkânsız olduğuna hükmedilemez. Nitekim asrımızdaki uçaklar, paratonerler, telefondaki akım, en uzak yerlerdekilerin seslerinin duyulup görüntülerinin alınabilmesi, atom kuvvetleri gibi şeyler birer olağanüstü hallerdir. Bunlar birkaç asır önce söylenseydi, pek çok kişi bunları yalanlar, imkân dahilinde olduğuna inanmazdı. Halbuki bugün tüm bunları sıradan şeyler olarak görmekteyiz. Bizler, tabiat âleminin bütün vasıflarını ve özelliklerine nüfuz etmiş bir halde olmadığımızdan daha nice garip ve alışılmışın dışında hallerin kudret-i ilahiye ile meydana gelmesi mümkündür. Nitekim mucize ve kerametler bu türdendir. (İman Hakikatleri)
- “Ey insanlar! Kim ki Hazreti Muhammed (sav)’e tapıyorsa bilsin ki, o vefat etti. Her kim ki, Allahü Teâlâ (cc)’a tapıyorsa, bilsin ki Allahü Teâlâ (cc) Hayy (diri)’dır, Lâ-yemût (ölümsüz)’dur” dedi. Ve hiçbir peygamberin dünyada ebedi kalmadığını söyledi. Dinlerinden dönenlerin Cenab-ı Hakk (cc)’a bir zarar veremeyeceklerini, girdikleri İslâm dininde sabit kalanların mükâfata ereceklerini beyan ederek, Ashab-ı Kiram’ın şaşkınlığını giderdi.” (Canım Peygamberim)
- "Şüphe yok ki, Allah Teala her şeye kadirdir." Bakara Suresi, 28. Ayet (Kuranı Kerim'in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri)
- Halbuki bütün mahlûkat her hususta Cenâb-ı Hakka muhtaçtırlar. (Kur'an-ı Kerim'in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri)
- Hindistan'da bulunan bir heykelin üzerinde "inşikakı kamer senesinde imar olunmuştur" mealinde bir ibarenin muharrer olduğunu bazı müfessirler beyan etmiştir. (Muvazzah İlm-i Kelâm)
- "Ey insanlar, uyanınız. Şu nihayetsiz kainatın halikinin azametini düşününüz. O ne büyük bir yaratıcıdır, ne muazzam bir besleyicidir. Bütün mahlûkatı için ne kadar rahmet ve merhameti vardır." (Kuranı Kerim'in Türkçe Meali Alisi ve Tefsiri)