İslam'ın Genç Davetçilerine - Mehmed Göktaş Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İslam'ın Genç Davetçilerine kimin eseri? İslam'ın Genç Davetçilerine kitabının yazarı kimdir? İslam'ın Genç Davetçilerine konusu ve anafikri nedir? İslam'ın Genç Davetçilerine kitabı ne anlatıyor? İslam'ın Genç Davetçilerine PDF indirme linki var mı? İslam'ın Genç Davetçilerine kitabının yazarı Mehmed Göktaş kimdir? İşte İslam'ın Genç Davetçilerine kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Mehmed Göktaş
Yayın Evi: İstişare Yayınları
İSBN: 9789759804053
Sayfa Sayısı: 80
İslam'ın Genç Davetçilerine Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İslam adına şimdiyekadar yaptığımız konuşmalrı, sohbetleri, İslam için yaptığımız münakaşaları hatırlamaya çalışalım. Neler elde etmişiz? Allah Teala bizim elimizle kaç kişiyi hidayete erdirmiş? Davetimizdeki başarı oranımız, çağrımızda verim ne olmuştur?
Bir müslüman olarak, İslam’a davetteki başarısızlıklarımızın nedenleri bulup çıkarmak zorundayız. Hedefe isabet etmeyen gayretlerimizi kırık oklar gibi önümüze yığıp, didik didik hatalarını aramak zorundayız. “Bende söylemesi, benim vazifem tebliğdir, hidayet Allah’tandır” gibi sözlerle yükün altından sıyrılmak kolay olmasa gerek. Müslüman, etrafında müşahade ettiği kötülükler karşısında sessiz kalamayacağı gibi, kötülüklere yaptığı müdahalenin neticesiz kalmasında da kendsisini sorumlu tutmak zorundadır. Kısacası İslam’a yaptığı çağrılardan ses gelmiyorsa yalıtkanlığı kendisinde aramalıdır.
İslam'ın Genç Davetçilerine Alıntıları - Sözleri
- Ümitsizlik yenilgiyi baştan ve peşinen kabullenmektir.
- "Ümitvar olunuz! Şu istikbal inkılâbı içerisinde en gür sadâ İslam'ın sadâsı olacaktır." Olmaya başlamıştır bile.
- Müslüman hiç bir pozisyon we durumda ümitsizliğe düşemez, böyle bir hak kendisine tanınmamıştır. Bütün durumlarda zafer onundur, kazançlı odur. Müslüman için kayıp söz konusu değildir.
- Müslümanlar asla sohbetsiz kalmamalıdırlar. Bir araya gelmemek Müslümanlar için büyük bir tehlike ve kayıptır. Cenab-ı Allah‘ın yardımını rahmetini, feyzini ve nurunu üzerimize çekebilmemiz için bir araya gelmek zorundayız. Çünkü Allahu Teala’nın yardımı, rahmeti ve bereketi bir araya gelenlerin üzerine tecelli eder.
- Genç davetçi! Zikirle öylesine meczolmalısın ki, kalbinde, beyninde, bütün hücrelerinde ve özellikle gözlerinde tecelli eden ilahi feyz, karşındaki insanlara yansıyıversin. Seni gören, seni dinleyen Allah’ı hatırlasın…
- Genç dawetçi! Zikirle öylesine meczolmalısın ki, kalbinde, beyninde, bütün hücrelerinde we özellikle gözlerinde tecelli eden ilahi feyz, karşındaki insanlara yansıyıwersin. Seni gören, seni dinleyen Allah'ı hatırlasın..
- Müslüman bu dünyanın da en mutlu insanıdır. Gerçek Müslümanlar şu dünyanın da en mutlu insanlarıdır we dawetçi bunu gösterebilmelidir. Allah Teala'nın insanlar için helal kıldığı yollardan faydalanmanın gerçek mutluluk olduğunu, haramlardan kaçınmanın ise, zewklerden mahrumiyet olmadığını, aksine insana zarar weren şeylerden kaçınmak olduğu güzelce ortaya konulmalıdır.
- Rasûlullah’ın (s.a.v) de buyurduğu gibi; bildiklerimizle amel ettiğimiz takdirde Allah bize bilmediklerimizi de öğretecektir.
- Dünyayı değiştirmek isteyen, bu işe kendisinden başlamalıdır. Çünkü bir insanın en iyi hakim olabileceği kişi kendisidir. Kendisine hakim olamayan, başkalarına nasıl hakim olabilir? Kendisini değiştiremeyen başkalarını asla değiştiremez. İslamın genç davetçisinin aklından çıkarmaması gereken en önemli konu bu olmalıdır. Hudeybiye anlaşmasında müslümanların aleyhine gibi görünen maddelerden dolayı hepsi üzgündür ve şaşkındır. Üstelik hacc etmek niyetiyle gelmişler, anlaşma gereği haccetmeden gideceklerdir. Müslümanlar umduklarını bulamamanın şokunu yaşamaktadırlar. Rasalullah (sav) bu esnada çadırından çıkar ve ashabına; "kurbanlarınızı kesiniz, saçlarınızı traş ediniz" buyurur. Fakat sahabei kiramdan hiç kimse yerinden kıpırdamaz, şaşkın şaşkın bakışmaktadırlar. Rasûlullah (sav) bu emrini üç defa tekrarladığı halde hiç kimse yerine getirmez. Çok üzgün bir şekilde çadırına döner. Gerçekten çok önemli bir olaydır bu. Ümmeti ilk defa kendisinin verdiği emri yerine getirmiyor. Çadırda bulunan Ümmü Seleme validemiz niçin üzgün olduğunu sorar. Efendimiz Aleyhisselam da; ashabına üç defa kurbanlarını kesip saçlarını traş etmelerini emrettiği halde yerine getirmediklerini söyler. Yaşlı ve tecrübeli validemiz; "Ey Allah'in Rasûlu, onları bağışla, onlar şaşkın durumdalar. Buraya ne niyetle gelmişlerdi. Siz çıkınız, kurbanınızı kesiniz, mübarek başınızı traş ediniz, yeter" der. Rasûlullah (s.a.v) de dışarı çıkar, hiç kimseye bir şey söylemeden kurbanını keser ve saçını traş eder. Onu gören herkes kurbanlarını kesmeye ve saçlarını traş etmeye başlarlar. Hatta bu hususta bir birleriyle yarışa girerler. Evet, bugünkü insanımız da şaşkınlık içerisindedir. Seksen yıldan fazla beyinleri dümura uğratılmıştır. Seksen yıldan beri küfrün teknesinde yoğrulmuştur. Seksen yıldır iliklerine kadar işgale uğramıştır. Onlardan ne istiyorsak biz de bizzat göstermeliyiz. Hatta onlara hiç tavsiye etmeden bizler yapmalıyız. Biraz direnseler de, bizim yaptıklarımızı onların da yaptıklarını göreceğiz.
- Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz bir hadisi şeriflerinde “Müslüman o kimsedir ki, görüldüğü zaman Allah hatırlanır” (Darimi) İslam davetçisi mahallesinde, sokağında öyle olmalıdır ki, onu görenler gerçekten Allah’ı hatırlamalılar, ahlakın ne olduğunu edep ve hayanın ne olduğunu, kısacası her türlü yüce değerin ne olduğunu görmelidirler.
- Aklı etkileyen ve ikna eden yine akıldır..
- Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.. [Hz.Muhammed(s.a.v)][Buhari]
- İnsan hayır istemekten usanmaz.Fakat kendisine bir kötülük dokunursa hemen ümitsizliğe düşer, üzülüverir.. [Fussilet/49]
- Yaşantılarını gururları üzerinde bina ederek sürdüren insanlar her asırda olmuştur, özellikle bizim asrımızda..
- Her dava için olduğu gibi İslam için de ileri gelen, kuvvetli şahsiyetlere ihtiyaç vardır. Özellikle müslümanların zayıf olduğu zaman ve çerçevede.
İslam'ın Genç Davetçilerine İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitap oldukça özet bilgiler içeriyor. Yine de tüm bilgileri tek bir çerçeve içerisine toparladığı için bütünü görmenize yardımcı oluyor. Yeni bir şey öğretmese de bakış açınızı genişletmeye devam ediyor. Bu kitap dine davet yerine aynı yöntemleri genel amaçlı ikna ve telkin yöntemleri olarak piyasaya sunulsaymış yine de başarılı olurmuş. Tavsiye ederim, kısa zaten. (Erdem Ayaz)
İslam adına şimdiye kadar yaptığımız konuşmaları, sohbetleri, İslam için yaptığımız münakaşaları hatırlamaya çalışalım. Neler elde etmişiz? Allah Teala bizim elimizle kaç kişiyi hidayete erdirmiş? Davetimizdeki başarı oranımız, çağrımızda verim ne olmuştur? Bir müslüman olarak, İslam’a davetteki başarısızlıklarımızın nedenleri bulup çıkarmak zorundayız. Hedefe isabet etmeyen gayretlerimizi kırık oklar gibi önümüze yığıp, didik didik hatalarını aramak zorundayız. “Bende söylemesi, benim vazifem tebliğdir, hidayet Allah’tandır” gibi sözlerle yükün altından sıyrılmak kolay olmasa gerek. Müslüman, etrafında müşahade ettiği kötülükler karşısında sessiz kalamayacağı gibi, kötülüklere yaptığı müdahalenin neticesiz kalmasında da kendsisini sorumlu tutmak zorundadır. Kısacası İslam’a yaptığı çağrılardan ses gelmiyorsa yalıtkanlığı kendisinde aramalıdır. (Mücahide Hanne)
Genç Davetçi ! "Dertli Okumalar Dilerim": Zikirle öyle mecz olmalisin ki,kalbinde,beyninde, bütün hucrelerin 'de ve özelikle gözlerinde tecceli eden ilahi feyz,karşındaki insanlara yansıya versin. Seni gören Seni dinleyen Allah'ı hatırlasın... Davamınız sonu Alemlerin Rabbi olana Allah'a Hamddir... Hacmi az olan kitap birçok meseleyi ele alip irdelemiş,yazarin tüm kitaplarını ayrı seviyorum Yazmayı biliyor,hakkını veriyor kalemin,kitabini fazla uzatmak istememiş... Allah sen den ebeden razı olsun..... Bu tür Kitaplar içeriği bellidir ondan dolayı uzatmak istemiyorum,zaten bur tür kitapları bazi kesimler okur,dertli müminler ve mümineler okur Anlatır Yaşar... Rabbim Gençliğimizi yolunda feda etsin..... Hepimize Dertli Okumalar Dilerim... Selâmetle.... (kii lû heç)
İslam'ın Genç Davetçilerine PDF indirme linki var mı?
Mehmed Göktaş - İslam'ın Genç Davetçilerine kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de İslam'ın Genç Davetçilerine PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Mehmed Göktaş Kimdir?
1952 yılında Kayseri'nin merkez Kınardı kasabasında doğdu. Orta öğrenimini Kayseri İmam-Hatip Lisesinde yaptıktan sonra 1978 yılında Erzurum İslami İlimler Fakültesinden mezun oldu. On yıldan fazla çeşitli ilçelerde müftü olarak görev yaptı. 1989 başlarında görevinden ayrıldı ve şu anda çalışmalarını serbest olarak sürdürmekte. Haftalık Selam Gazetesinde yazdı.10'un üzerinde kitabı yayımlandı.Halen Doğru Haber gazetesinde ve İnzar dergisinde yazmakta aynı zamanda Doğru Haber Gazetesi Genel Yayın yönetmenidir. Kendisi 4 çocuk babasıdır.
Mehmed Göktaş Kitapları - Eserleri
- Örtünme Çağrısı
- Namaz Gözaydınlığım
- Gençlerle Tevhid Dersleri
- İslam'ın Genç Davetçilerine
- Mekke'de Müslüman Olmak
- Yeniden Doğmak
- Nasıl Bir Rasul'e İnanıyoruz
- Cihad-Zikir Ayrılmazlığı
- Allah İle Güçlenmek
- Devletsiz İslam
- Haftalar Şahid Olsun
- Sakal Risalesi
- Kema Salleyte
- İslami Hareketlerin Takva Sorunu
- Ey İlahlığa Yeltenenler
Mehmed Göktaş Alıntıları - Sözleri
- Mağlup iken de izzetli ve onurlu olunabilir, mahkum iken de, eller zincirliyken de izzetli olunabilir, güçsüz ve çaresizkende izzetli olunabilir, fakru içerisindeyken de haysiyetli olunabilir. Secdeye yattığında üzerine ölmüş devenin işkembesi konulan Kişi o esnada azizdi ve izzetinden hiçbir şey kaybetmemişti. Ve onun bu hali sevenlerinin başını önüne eğdirmemişti, bir daha el içine çıkamaz etmemişti. Allah için bizde sizden izzetli olmanızı, onurlu olmanızı istiyoruz. Sizden yüksek yüksek okul binaları, yurtlar, vakıflar, dernekler istemiyoruz! Sadece ve sadece şu Aziz İslam Dini'ni eğip bükmemenizi, bulandırmamanızı istiyoruz. Ha, şunu da bilin! Sizden şımarıkça şovlar, kafa tutmalar istemiyoruz, boyunuzdan büyük laflar etmenizi de istemiyoruz. Vakar istiyoruz, asalet istiyoruz, ciddiyet istiyoruz. Çok mu zor acaba izzetli ve onurlu olabilmek, izzetli ve onurlu kalabilmek? (Mekke'de Müslüman Olmak)
- Genç dawetçi! Zikirle öylesine meczolmalısın ki, kalbinde, beyninde, bütün hücrelerinde we özellikle gözlerinde tecelli eden ilahi feyz, karşındaki insanlara yansıyıwersin. Seni gören, seni dinleyen Allah'ı hatırlasın.. (İslam'ın Genç Davetçilerine)
- Bir takım dünyevi işlerimiz vardır ki onları vekaleten yürütemeyiz. Kimse kimsenin yerine üniversite imtihanına, hatta daha küçük çapta bir imtihana girebilir mi? İmanın imtihanı da işte böyle vekaleten verilemez. Müslümanlara reva görülen bunca zülüm karşısında, birilerinin bizim adımıza tavır gösterdiğine ve bunun bizim için de geçerli ve yeterli olduğuna inanıyorsak yanılıyoruz! (Mekke'de Müslüman Olmak)
- Allah için çevresinde bir şeyler yapmak isteyenler,Allah adına kıpırdamak isteyenler bilmelidir ki,en büyük düşmanlarından birisi de sıcak yataklarıdır.Sıcak yatakları dost edinenler bütün cephelerde savaşı kaybetmeye mahkûmdurlar. (Cihad-Zikir Ayrılmazlığı)
- Bir alimin en önemli görevi, içerisinde bulunduğu topluma gerçek güç ve kuvvet sahibinin kim olduğunu, kime dayanılması ve güvenilmesi gerektiğini net bir şekilde göstermek olmalı değil midir? (Allah İle Güçlenmek)
- Şu korkunç gerçeğe dikkatleri çekmek istiyorum. Bugün yeryüzünde diliyle kelimei tevhidi söylediği halde namaz kılmayan milyonlarca insan yaşamaktadır. Kelimei tevhidi okuduğu halde namazlarını kılmayan bu insanlar cehenneme gideceklerdir. Belki yeryüzünde bu durumda olan milyonlarca insandan kim bilir kaç nesil daha bulunmuş, yaşamış, gelmiş geçmiştir. (Devletsiz İslam)
- Müseylemetül Kezzab bir gün taraftarlarıyla oturmaktadır. Daha önce Müslüman olan ve Resulullah Aleyhisselam'ı iyice tanıyan birisi de vardır yanında Talhatün Nemri. Müseyleme ona döner ve sorar: - Doğru söyle, Muhammed'in durumu ve benim durumum nedir? Talhatün Nemri der ki: - "Allah'a yemin ederim ki Muhammed Allah'ın Resulüdür, O'na Allah vahiy göndermektedir. Yine Allah'a yemin ederim ki sen yalancısın, Allah sana vahiy göndermemektedir. Fakat olsun, değil mi ki sen bizim kabiledensin? Bizim kabilenin yalancı peygamberi, bizim için Mudar oğullarının sahih peygamberinden daha sevimlidir!" der. Bu hastalığın insanı nerelere savurabileceğini iyice görelim. Sizi bilmem de ben çok işitmişimdir "Bizim gavurumuz, falanların müslümanından daha iyidir" küfür sözlerini. Hemde hiç beklemediğimiz kişilerden. Tekrar sözün başına dönelim ve bilelim ki bu korkunç hastalık Mekke'de Müslüman olanlarda, yani bir davanın ilklerinde hiç bulunmuyor, imanının imtihanını verenlere öyle kolay kolay sirayet edemiyor. (Mekke'de Müslüman Olmak)
- Benim gönlüm sana düşmüştü...Ama sen misafir edemedin onu. Ve işte kalktı gidiyor. (Yeniden Doğmak)
- Dünyada insanların zayıf ve zavallı durumlarından yararlanmaya kalkacak firavun yapılı insanlar hiçbir zaman eksik olmayacağına göre... Cihad ne büyük bir gerçek, ne büyük bir nimet! (Cihad-Zikir Ayrılmazlığı)
- — Demek öyle ha! — Siz yeryüzünün EFENDİSİ'siniz, diğer insanlar da size KÖLE olarak yaratıldı öyle mi? — Demek asıl olan SİZ'siniz, diğer bütün insanlar dolgu malzemesi olarak bulunmaktalar, figüran olarak bulunmaktadır öyle mi? — Demek sizi görenler, sizinle karşılaşanlar hep böyle toparlanırlar, kendilerine çeki-düzen verirler, ellerini ovuştururlar ha! — Demek siz hep böyle oturursunuz, başkaları sizin karşınızda el pençe ayakta dikilip dururlar ha? — Demek siz hep böyle dik durursunuz, kasılırsınız, karşınızdakiler eğilirler, bükülürler, kıvranıp dururlar ha! — Demek böyle talimatlar verirsiniz, emirler yağdırırsınız, ellerinizi kollarınızı sağa sola sallarsınız, bir tek işaretle insanları dört bir yana sevk edersiniz, toparlarsınız, dağıtırsınız ha? — Ötekiler de koşuştururlar, telaşlanırlar, paniklerler öyle mi? — Hep böyle hesap soran siz olursunuz, surat asan siz olursunuz ha! — Demek siz hep böyle sakin ve soğukkanlı olursunuz, karşınızdakiler titrerler, telaşlanırlar, heyecanlanırlar, koşuştururlar, şaşırırlar, elleri ayakları birbirine dolaşır öyle mi? — Demek siz hep böyle yargılarsınız, sorgularsınız, hesap sorarsınız ha! — Demek böyle ceza veren, mükâfat veren, takdir eden, "aferin" diyen, değerlendiren, ölçen, biçen hep siz olursunuz ha! — Demek böyle siz öfkelenirsiniz, kükrersiniz ha! — "Neden, niçin, nasıl?" sorularını hep siz sorarsınız, "efendim, şey, özür dilerim" sözlerini karşınızdakiler kullanır öyle mi? — Sizin başlarınız, kaşlarınız hep böyle asık olur, dik olur, karşınızdakiler süklüm büklüm dururlar ha! — Demek dünyanın ortası sizin ayağınızı bastığınız yer, ha! — Demek bu dünya sizin etrafınızda döner, saatler sizin için çalışır, güneş ve ay sizin için doğarlar, batarlar öyle mi? — Demek böyle, alan sizsiniz, veren sizsiniz, indiren sizsiniz, bindiren sizsiniz öyle mi? — Her şeyi siz düşünürsünüz, siz ayarlarsınız, siz planlarsınız demek ha! — Kararlar alırsınız, kararlar verirsiniz ha! Her zaman sizin dediğiniz olur öyle mi? — Asarsınız, kesersiniz, ipe verirsiniz, ipten alırsınız, kurtarırsınız, mahvedersiniz ha! *** — Peki, bütün bunları nasıl elde ettiniz Allah aşkına? — Nasıl oldu da böyle oldunuz, gerçekten çok merak ediyoruz? — Analarınızdan doğarken mi böyle doğdunuz, yoksa sonradan mı kazandınız bütün bu özellikleri? — Bütün bunların tabii hakkınız olduğuna mı inanıyorsunuz? — Söyleyin Allah aşkına, siz KİM'siniz, NECİ'siniz? — Diğer insanlardan farkınız, ayrıcalığınız nedir sizin? — Siz, ey İLÂH'lığa yeltenenler, RAB'lığa kalkışanlar! — Lütfen ayaklarınızı yere basın, kendinize gelin! — Aynen sizin gibi insanların bulunduğu bir dünyada yaşadığınızı hatırlayın! FİR'AVUN'laşmaktan, NEMRUD'laşmaktan vazgeçin! — Kâinatın ahengini, fıtratın ahengini ve dengesini bozmayın, çarpıtmayın! — Yeryüzünde fesat çıkarmayın, azıp tuğyan etmeyin! — Unutmayın ki, Allah Teâlâ sizin burunlarınızı sürtecek kullarını bir gün mutlaka sizin üzerinize gönderecektir. (Ey İlahlığa Yeltenenler)
- Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.. [Hz.Muhammed(s.a.v)][Buhari] (İslam'ın Genç Davetçilerine)
- İslami ilimler adına birilerinden bir şeyler alacağımız zaman, o kişide arayacağımız en önemli husus, Rasûlullah'a (s.a.v) özel bir muhabbetinin bulunup bulunmadığıdır. (Nasıl Bir Rasul'e İnanıyoruz)
- Mağlup iken de izzetli olunabilir, mahkum iken de, eller zincirliyken de izzetli olunabilir, güçsüz ve çaresizken de izzetli olunabilir, fakru zaruret içerisindeyken de haysiyetli olunabilir. (Mekke'de Müslüman Olmak)
- Ümitsizlik yenilgiyi baştan ve peşinen kabullenmektir. (İslam'ın Genç Davetçilerine)
- Bizler uyuyan insanlarsak veya verdiğimiz uğraş uyumakla eşdeğer ise, vahdet oluştursak ne yazar, tefrikaya düşsek ne yazar, örgütlü ve organizeli olsak ne yazar, başıboş ve salapati olsak ne yazar? Kıpırdayan insanları vahdet halinde olup olmamaları önemlidir, ayağa kalkıp yola koyulan insanların örgütlü olup olmamaları önemlidir. (Mekke'de Müslüman Olmak)
- Bir müslüman sadece kendi bünyesini ilgilendiren ibadetleri yerine getiriyor,etrafındaki kötülüklere karşı,zulüm ve haksızlıklara karşı susuyorsa,orada zalimler hakim demektir. (Cihad-Zikir Ayrılmazlığı)
- “Ey Peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle, dış elbiselerinden (cilbablarından) üzerlerine giyinsinler! Onların (özgür ve iffetli olarak) tanınması ve eziyet görmemesi için en uygun olan budur. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (33/59) (Örtünme Çağrısı)
- Çok ilginçtir, şu anda bu toplumlarda (küfür toplumları) milyonlarca insan AİDS’e yakalandığı ve bu hastalıktan öldüğü hâlde ve bu hastalığın da çok büyük oranda fuhuş ve ahlaksızlık yoluyla yayıldığı bilindiği hâlde alınan tedbirler arasında Fuhşiyata Son Verme diye bir madde ve düşünce asla bulunmamaktadır. (Örtünme Çağrısı)
- Rasûlullah’ın (s.a.v) de buyurduğu gibi; bildiklerimizle amel ettiğimiz takdirde Allah bize bilmediklerimizi de öğretecektir. (İslam'ın Genç Davetçilerine)
- Peygamberimiz Hz. Muhammed Aleyhisselam, Mekke'de zulme haksızlığa uğrayanları korumak için oluşturulan HİLFU'L FUDÛL cemiyetine katıldığı, hatta peygamberliğinden sonra da bunu hayırla yâd ettiği, böyle bir şey oluşturulduğunda yine katılıcağını belirttiği bilinmektedir. (Nasıl Bir Rasul'e İnanıyoruz)