İstasyondaki Görevli - Aleksandr Puşkin Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İstasyondaki Görevli kimin eseri? İstasyondaki Görevli kitabının yazarı kimdir? İstasyondaki Görevli konusu ve anafikri nedir? İstasyondaki Görevli kitabı ne anlatıyor? İstasyondaki Görevli kitabının yazarı Aleksandr Puşkin kimdir? İşte İstasyondaki Görevli kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Aleksandr Puşkin
Çevirmen: Zarema Refatova Hazar
Yayın Evi: Antik Kitap
İSBN: 9944184540
Sayfa Sayısı: 200
İstasyondaki Görevli Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Birçok kişi tarafından Rus edebiyatının kurucusu sayılan ünlü şair ve hikâyeci Puşkin, bu ulusun zengin mirasından unutulmaz kesitler sunuyor.
Yaşadığı dönemin Çarları ve onların aileleri ile kurduğu dostluk sayesinde zamanının birçok siyasi olayının iç yüzüne tanık olan Puşkin, eserlerinde bu gözlemlerine yer vermeyi ihmal etmez ve şiirdeki ustalığını hikâyelerine de taşımayı başarır.
İstasyondaki Görevli Alıntıları - Sözleri
- Ben çok fazla okuyorum. Düşünebiliyor musun, ne kadar tuhaf, 1829 yılındayken 1775’te yazılmış romanı okumak. Sanki birden içinde bulunduğun odandan ipekle kaplanmış duvarları olan eski zaman salonuna giriyor, saten örtülü kuş tüyü koltuklara oturuyorsun. Etrafında eski moda elbiseler, fakat yüzler yabancı değil, tanıdık.
- Bu dönemde toplumda da çok ilginç bir tablo oluşmuştu: Paraya,aydınlanmaya ve eğlenceye duyulan istek,farklı eğilimleri yakınlaştırmıştı : Zenginlik, şöhret, yetenek,kibarlık,acayiplik...Kısacası merakı besleyecek ve eğlence temin edebilecek her şey ilgiyle karşılanıyordu. Edebiyat,bilim,felsefe sakin çalışma odalarını terk ederek sosyetenin içine giriyor ve kendi yönlendirdikleri modaya uyduruluyordu.
- Derin saygının yerini üstünkörü nezaket almıştı.
- Fakat bazen de korkunç bir düşünce yüreğini sıkıştırıyordu.
- 'Senin sükunetin benim için herşeyden önemlidir.'
- Biliyor musun, uzun süreli keder insanın doğasında yoktur, özellikle kadınların doğasında. Bunu iyice düşünün!
- "Biz nereden bilebiliriz?.." dedi Tatyana Afanasyevna.
- "Doğrusu sabrına hayret ediyorum" dedi Korsakov İbrahim'e.
- Kalbi ağlayarak çarpıyordu.
- Köylülerimize gösterdiğimiz ihmalkarlık affedilemez. Üstlerinde ne kadar çok hakkımız varsa o kadar da sorumluluğumuz var. Köylüleri, onları ezen ve bizden çalan kurnaz muhtarın eline bırakıyoruz. Gelecekteki karlarımızı borç alarak harcıyor, sonra da iflas ediyoruz. İhtiyarlığımız fakirlik ve muhtaçlık içinde geçiyor. Zadeganlığımızın çöküş nedeni de işte bu. Dede zengin, oğul muhtaç, torun dileniyor. Eski soylar bir hiç oluyor, yenileri ortaya çıkıyor ve üçüncü kuşakta tekrar kayboluyorlar.Servetler birleşiyor ve hiçbir aile doğru dürüst köklerini bilmiyor.Böyle bir siyasi materyalizm bizi nereye götürür bilemiyorum. Lakin buna son vermek gerekiyor.
- Bana ağaçtan kaval yapmayı öğretti.
- Yalnızlık, özgürlük ve çok okuma, onlarda, bizim şehir güzellerinin için çıngırağın sesi bir maceradır, en yakın şehre seyahat hayatın dönüm noktasıdır.
- İlk o, onlara yitirilmiş yaşama sevincinden ve solmuş gençlikten söz ediyordu.
- "Zalimlikten uzaklaş ve iyilik yap!" diyordu papaz karısına."
- Umut, bir dakika bile onu terk etmemişti.
İstasyondaki Görevli İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitap toplam sekiz bölümden oluşuyor. 1. Bölüm Büyük Petro'nun Zencisi'nde Çar'ın vaftiz oğlu Afrika kökenli Arap İbrahim devletin ihtiyaç duyduğu bilgileri toplamak üzere çeşitli ülkelere gönderilen gençler arasındadır. Gittiği ülkede Kontes D. ile aşk yaşamaya ve ona gittikçe bağlanmaya başlar. Çar'ın mektubunu aldığında tüm dedikodulara rağmen Kontes'le aşkı devam etmektedir. Mektuptaki mesajı anlayınca sevgilisiyle vedalaşmaya cesaret edemeden evine döner ve Kontes'ten gelen mektubu gözyaşları içinde okurken, aynı yerden gelen arkadaşından sevgilisinin çoktan başka biriyle birlikte olduğu haberini alır. Düzenlenen gecede kendisiyle dans eden Nataşa'yla evlenmesi teklifini sunan Çar'a olumlu yanıt verir. Bur zenciyle evlenmek istemeyen Nataşa yatağa düşer ama başka seçeneği yoktur. 2. Bölüm Mektuplardan Oluşan Roman'da: İki genç kızın yazışmalarıyla başlıyan bir hikâyeye şahitlik ediyorsunuz. Lisa ve Şaşa.. Mektuplarda onların bulundukları yerlerden yaşadıkları olaylara kadar, duygu ve düşüncelerini anlatan bir bölüm.. 3. Bölüm Belki(Biyelkin) Hikâyeleri'nde isminin aksine hikâye değil de; İvan Petroviç'in hayatıyla ilgili, isminin açıklanmasını istemeyen eski bir dostu tarafından, ölümünden sonra anlatılan bilgiler mevcut. Bu da anne ve babasının ölümünden sonra köyüne dönüp, yönetimi ele alan, ancak her açıdan yetersiz kalan ve yönetimi kâhya bir kadına kaptıran bir İvan Petroviç'ten ibaret.. 4. Bölüm Silah Patlaması'nda (Düello); Bir subayın ağzından Silvio isminde asker olmayan fakat, askerlerle arkadaşlık eden bir adamı anlatıyor. Hataları affetmeyen, cesur ve tam bir atış ustası. Bir gün Silvio bir evlilik mektubu aldığını ve düğün öncesi orada olması gerektiğini söyleyip gidiyor. Aradan tam 4 yıl geçiyor ve kendisinden haber alınamıyor. 4 yıl sonra bir kontun evinde kurşun izi olan bir tablo, Silvio'dan haber alınmasını sağlıyor. 5. Bölüm Tipi; Marya Gavrilovna, tüm genç erkeklerin evlenmek için can attığı genç bir kızdır. Vladimir'e olan aşkı ailesi tarafından şiddetle karşı çıkılınca sevgilisinin isteği üzerine kaçmaya karar verir. Hasta olduğu bahanesiyle odasına kapanır ve hizmetcisinin yardımıyla, kiliseye gitmek için yola koyulur. Vladimir de aynı saatler de yoldadır. Ancak tipi o kadar şiddetlidir ki; Vladimir yolunu kaybeder ve kendini bir köyde bulur. Bir rehber yardımıyla kiliseye vardığında artık şafak çoktan sökmüştür. Vladimir, askerliğe başvurur ve çok geçmeden gazi olur, birkaç yıl sonra da ölür. Marya ise; yıllar sonra karşılaştığı genç adamın, kendini yıllar öncesine götüreceğinden habersizdir.. 6. Bölüm İstasyon Görevlisi (Menzil Müfettişi)'nde; Yolcuların atlarını değiştirmek ve konaklamak için uğradıkları yerdeki kişi demek olan İstasyon Görevlisi'nin 14 yaşındaki kızı Dunia'nın hikâyesi anlatılıyor. Bir yolcunun ağzından anlatılan hikâyede, kızın bir adamla kaçıp ( ağlayarak), babasıyla bir daha görüşmediğine ve ihtiyar adamın kahrından öldüğüne tanıklık ediyorsunuz. 7. Bölüm Küçük Hanım (Köylü Kız); İki düşman komşunun birbirini hiç görmeyen çocukları. Liza, hakkında çok şey duyduğu düşman oğlunu tanımak için kız kılığına bürünür ve delikanlıyı kendine aşık etmeyi başarır. Ama gesaba katmadığı bir şey vardır. Babalar barışır ve ikisini evlendirmeye karar verirler. Ancak delikanlı köylü kızı sandığı kişiye aşıktır. Bu evliliğin olmaması için harekete geçer.. 8. Bölüm Dubrovskiy'de; Petroviç Troyekurov bölgenin en zengini ve büyük bir malikânede yaşayan, lüks hayatı olan, evinde sürekli eğlenceler düzenleyen bir adamdır. Herkes onun gözüne girmek için elinden geleni yapar. Bir kişi hariç. Andrev Dubrovskiy; kimseye tenezzül etmeyen gururlu bir adamdır ve gururu yüzünden Troyekurov'u kızdırır. Kumpas sonucunda tüm mal varlığı gitmek üzereyken oğluna haber salar ve genç Dubrovskiy geldikten birkaç gün sonra babası ölür. Genç Dubrovskiy babasının sadık halkına rağmen mallarını kaybetmektense, evleri başta olmak üzere her yeri ateşe verir ve eşkiya olarak hayatını sürdürmeye başlar. Düşmanın kızının fransızca hocasının yerine geçip, birine haddini bildirene kadar da kimsenin Dubrovskiy ile ilgili eşkiya olduğundan başka hiç bir bilgisi yoktur. (Kapalı Mavi)
Biraz uzun sürdü ama bitirdim. Farklı küçük hikâyelerle oluşturulmuş bir kitap. Tipi ve İstasyondaki görevli de bu küçük hikayelerden ikisi. Benim en beğendiğim bu iki hikaye oldu. Akıcı ilerliyor ama ben başladıktan sonra ara verip devam etmek zorunda kaldigim icin uzun sürdü. Puskin'in kalemini sevdim. (Sevil Kahraman)
Kitabın Yazarı Aleksandr Puşkin Kimdir?
Aleksandr Puşkin (Rusça: Алекса́ндр Серге́евич Пу́шкин; 6 Haziran 1799 - 10 Şubat 1837), Rus şâir ve yazar. Rusya'nın "ulusal şâir"i ve modern Rus edebiyatının kurucusu olarak kabul edilir.
Yaşamı
Aleksandr Sergeyeviç Puşkin, 6 Haziran 1799'da Moskova'da doğdu. Babası Sergey Lvoviç Puşkin, soylu bir ailenin ilk çocuğudur. Annesi Nadejda Osipovna Hannibal'in büyük dedesi Etiyopyalı Abraham Petroviç Hannibal, Rus Çarı I. Petro'nun vaftiz oğlu ve çarlık ordusunda seçkin bir subaydı. Puşkin, soylu bir ailenin üyesiydi. Annesi ve babası eğitimli insanlardı. Puşkin, ilk bilgilerini Fransız mürebbiyelerden edindi. Henüz sekiz yaşındayken Fransızca ve Rusça öğrenmişti. 11 yaşına geldiğinde özgürlükçü ve hicivci yazarlarını beğendiği Fransız edebiyatından etkilenerek Fransızca şiirler ve güldürüler yazmaya başlamıştı.
Döneminin tanınmış şair ve yazarları, Puşkin'in evine gelip gidenler arasındaydı. Ancak hiçbiri geleneksel Rus masalları anlatan, Rus türküleri söyleyen dadısı kadar Puşkin'i etkilememiştir. Yaşlı dadısı Arina'nın anlattıklarının, Puşkin'in çocuk rûhunda önemli izler bıraktığı düşünülmektedir. İleride Rus halk şiiriyle, masallarla, konuşma dilinin deyimleriyle ve anlatım özellikleriyle tanışıklığını dadısın ve anneannesi Mariya Hannibal'a borçludur.
Şiire başlaması
Puşkin, on iki yaşına geldiğinde, aristokrat aile çocuklarına yönetime hazırlamak için Rus Çarı I. Aleksandr'ın Tsarskoye Selo'da (Çarın yazlık köyü) açtırdığı okula yazdırıldı ve bu okuldaki altı öğrenim yılı boyunca, tıpkı okulun diğer öğrencileri gibi, Petersburg'a gitme izni verilmeden dış dünyadan kopuk bir şekilde eğitim gördü.
Şairlik yeteneğiyle arkadaşları arasında sivrildi. İlk şiiri "Şair Dost'a" (1814) Nikolay Karamzin'in Avrupa Habercisi dergisinde yayımlandı. Puşkin'in lise yıllarında yazdığı şiirlerinde gerçekçilik eğilimi açıkça göze çarpmaktadır. O dönem şiirinde kullanılmayan kaba ve gündelik sözcükleri kullandığı şiirleriyle Gavrila Derjavin'in dikkatini çekmeyi başardı.
Artık ünlü bir şair sayılmaya başlayan Puşkin, Çar Köyü Lisesi'ndeki eğitimini 1817'de tamamladıktan sonra Petersburg'a giderek Dışişleri Bakanlığında çalışmaya başladı. Bu arada birçoğu yasaklanan özgürlükçü şiirleri ve taşlamaları, bu sıralarda halk arasında yayılmıştır. Rus edebiyatında ilk kez, şiir halk tarafından hayranlıkla karşılanmıştı.
Puşkin, bu sırada Rus Çarı I. Aleksandr tarafından Kafkasya'ya tayin edildi ve burada ünlü Kafkas Esiri ve Bahçesaray adlı destanlarını yazdı. Gerçeği olduğu gibi aktarmayı tercih eden Puşkin'in eserlerinde ne klasik şiirin kuralcılığı, ne de Romantizm'in etkileri belirgin bir şekilde öne çıkıyordu.
Sürgün yılları
Kafkasya'dan dönen Puşkin'in Rusya'daki askeri yönetime karşı oluşundan dolayı dört yıl süreyle başkente girmesi yasaklandı ve ailenin sahip olduğu Mihaylovskoye köyünde yaşamak zorunda bırakıldı. Hükûmet tarafından oğlunu gözetim altında tutmakla görevlendirilen babası da görevini yerine getirmişti.
Yirmi dört yaşındaki Puşkin, bu sürgün döneminde, yedi yıl sonra tamamlayacağı Yevgeni Onegin adlı romanını yazmaya başladı. Çingeneler, Peygamber ve Boris Godunov adlı önemli eserlerini de yine bu sürgün yıllarında yazdı. Bu yıllarda ülkesinde süregelen özgürlük mücadalesi dışında Yunan İsyanı ve İspanya ile İtalya'daki mutlakıyet karşıtı hareketleri yakından takip etti.
1820-1824 yılları arasındaki sürgün döneminden sonra Rus Çarı I. Nikolay tarafından Moskova'ya çağrılan genç şairin kaleminden çıkan her şey, artık çarın sansüründen geçecektir. Polis baskınları ve aşk serüvenleri ise Puşkin'in yaşamının ayrılmaz parçaları olmuştu.
Evliliği
Puşkin, bir baloda yüksek rütbeli ve emekli bir memurun kızı olan Natalya Gonçarova ile karşılaştı ve bu genç kıza aşık oldu. Puşkin, Natalya'ya evlenme teklif etti; Natalya ise şairin evlenme teklifini belirsiz bir tarihte cevaplamak üzere cevapsız bıraktı. Puşkin, bu durum karşısında umutsuzluğa kapılmış ve Moskova'dan uzaklaşmak istemişti. Bu nedenle, 1829'da, bir gözlemci olarak Rus ordusuna katıldı ve Osmanlı topraklarına geldi. Sonradan yazdığı "Erzurum Yolculuğu" adlı eserinde seyâhat izlenimlerini anlatan Puşkin'in, daha başka birçok eserinde de Erzurum'dan aldığı esinlerin izlerini bulmak mümkündür.
Moskova'ya dönen Puşkin, Natalya'ya evlenme teklifini yineledi. Uzun çekişmelerden sonra Natalya'nın ailesini de ikna etmeyi başardı ve sonunda nişanlandılar. Bu evliliği istemeyen Natalya ise bu duruma kayıtsız kaldı. Natalya'nın bu olumsuz tutumu, ilişkilerinin sonuna kadar da bu şekilde devam etti.
Puşkin'in eşi Natalya Gonçarova
Bitmek bilmeyen soruşturmalar ve yasaklamalar yüzünden rahatsız olsa da, Puşkin yazmaya devam etti. Yevgeni Onegin, Don Juan, Veba Sırasında Ziyafet gibi manzum trajedyalarını ve Dubrovski, Maça Kızı gibi önemli eserlerini bu dönemde kaleme aldı. Gogol ile olan arkadaşlığı da bu döneme rastlamaktadır. Öyle ki, Gogol'a ünlü Ölü Canlar romanını yazma fikrini Puşkin'in verdiği söylenmektedir.
Ölümü
Bu dönemde hayatına George Charles d'Anthès adında biri girdi. Puşkin, kendisine yazılan birkaç imzasız mektup aracılığıyla, d'Anthès adındaki bu Fransız'ın karısı Natalya Puşkin'e kur yaptığını öğrendi. 1837'de d'Anthès'i düelloya çağırdı. 27 Ocak 1837'de St.Petersburg yakınında Kara Dere'nin bir köşesinde düellonun yapılmasına karar verildi. Puşkin'in şâhidi arkadaşı Danzas'tı. Düelloda kullanacağı silahı almak için gümüşlerini sattığı iddia edilmektedir.
Düelloda Puşkin tarafından omzundan yaralanan d'Anthès, Puşkin'i karnından yaralamayı başardı. Büyük bir soğukkanlılıkla iki gün boyunca can çekişen Puşkin, şubat ayında bir öğleden sonra hayata gözlerini yumdu.
Şâirin ölüm haberi duyulunca evinin önünde toplanan halk, Yevgeni Onegin'in son baskısını tüketti. Şairin ölümü üzerine başlayan huzursuzluk, neredeyse hükümete karşı bir ayaklanma noktasına geldi. Olayların kontrolden çıkmasından çekinen polis, bir gece yarısı şairin tabutunu gizlice kiliseden aldı ve Mihaylovskaya köyüne götürerek toprağa verdi.
Hakkında Gogol'un “Puşkin, olağanüstü bir olaydır.” ve Dostoyevski'nin de daha mistik bir tavırla “Puşkin, bize gelecekten haber veren bir ermiştir.” dediği Puşkin, modern Rus edebiyatının oluşmasına en büyük katkıda bulunan edebiyatçı olarak kabul edilir. Puşkin, klasik Batı edebiyatını ve Rus halk ruhunu sentezleyerek, Rus edebiyatında “gerçekçilik akımı”nı başlatan öncü bir isim olmuştur.
Aleksandr Puşkin'in düello günü uğradığı son yer, Peterburg Nevski Prospekt'de Wolf's şekercisidir (şimdiki Cafe Litteraturnia). Bu cafede Puşkin'in balmumundan bir heykeli bulunmaktadır.
Eserleri
Ruslan i Lyudmila – Ruslan ve Ludmila (1820) (şiir)
Kavkazskiy Plennik – Kafkas Esiri (1822) (şiir)
Bakhchisarayskiy Fontan – Bahçesaray Selsebili (1824) (şiir)
Tsygany, – Çingeneler (öyküsel şiir) (1827)
Arap Petra Velikogo – Büyük Petro'nun Arabı (tarihsel roman, bitirilmemiş) (1828)
Poltava (1829)
Küçük Trajediler (1830)
Boris Godunov (1825) (dram)
Papaz ve uşağı Balda'nın hikâyesi (1830) (şiir)
Povesti Pokoynogo Ivana Petrovicha Belkina – İvan Petroviç Belkin'in hikâyesi (5 kısa hikâyeden oluşur: Atış, Kar Fırtınası, Cenazeci, Menzil Müdürü ve Bey'in Kızı) (1831) (düzyazı)
Çar Saltan Masalı (1831) (şiir)
Dubrovsky (1832-1833, yayınlandı1841, roman)
Prenses ve 7 Kahraman (1833, şiir)
Pikovaya Dama – Maça Kızı (hikâye) (1833) daha sonra operaya uyarlanmıştır.
Altın Horoz (1834, şiir)
Balıkçı ve Altın Balığın Hikayesi (1835, şiir)
Yevgeni Onegin (1825-1832) (şiirsel roman)
Mednyy Vsadnik – Bronz Süvari (1833, şiir)
Yemelyan Pugachev isyanının Tarihi (1834, düz yazı)
Kapitanskaya Dochka - Yüzbaşının Kızı (1836, düz yazı)
Kirdzhali – Kırcali (kısa hikâye)
Gavriiliada
Istoriya Sela Goryukhina – Goryukhino Köyü'nün Hikayesi (bitirilmemiştir)
Stseny iz Rytsarskikh Vremen – Şövalye Hikayeleri
Yegipetskiye Nochi – Mısır Geceleri (kısa şiirsel hikâye, bitirilmemiştir)
K A.P. Kern – AP. Kern'ne (şiir)
Bratya Razboyniki – Haydut Kardeşler (oyun)
Graf Nulin – Kont Nulin
Zimniy vecher – Kış akşamı
Puşkin'in birçok eserini filolog Metehan Mollamehmetoğlu Türkçeye çevirmiştir.
Aleksandr Puşkin Kitapları - Eserleri
- Yüzbaşının Kızı
- Seviyordum Sizi
- Bakır Atlı
- Aşk Şiirleri
- Maça Kızı
- Dubrovski
- Gizli Günce
- Boris Godunov
- Poemalar
- Erzurum Yolculuğu
- İstasyondaki Görevli
- Çingeneler
- Byelkin'in Öyküleri
- Öyküler
- Ruslan ve Ludmila
- Büyük Petro'nun Arabı
- Pugaçev İsyanının Tarihi
- Seçme Yazılar
- Bütün Öyküler, Bütün Romanlar
- Küçük Tragedyalar
- Yevgeni Onegin
- Bahçesaray Çeşmesi
- Mısır Geceleri
- Bütün Eserleri 2
- Çar Sultan
- Balıkçı ve Altın Balık
- Qızıl Xoruz
- Düello
- Qafqaz əsiri
Aleksandr Puşkin Alıntıları - Sözleri
- "Umudun sadece gölgesi bile kalsa, Tanrı aşkına, vazgeçmeyin." (Dubrovski)
- …huzur arıyordu, Uyuşukluk ve keder bitirmişti onu (Ruslan ve Ludmila)
- Şiirlerle ne anlatıyoruz ona? Gerçek en değerli şey bana. Düşünmeden derim : şirinsin herkesten Hep aynı şeyi söylerim ben. (Aşk Şiirleri)
- "Bir şairle karşılaşmak her zaman hayırlıdır. Şair, dervişin kardeşidir. Onun ne vatanı vardır ne de dünya nimetlerinde gözü." (Erzurum Yolculuğu)
- "İntikamdan, delilikten vazgeçer gibi vazgeçtim." (Dubrovski)
- Bir tek aşktır soğuk ömrün neşesi, Bir tek aşktır acısı kalplerin: Bir anlık mutluluktur hediyesi, Oysa acısı dinmez çilelerin, Yüz kez daha mutludur gençliğinde O ânı havada yakalayabilen. Giz dolu bir mutluluğun önünde Çekingen güzelliğiyle boyun eğen. (Aşk Şiirleri)
- Kitaplarımı kıskanırım ve okunması için herhangi birine vermekten hoşlanmam. Kütüphanem benim haremimdir. (Gizli Günce)
- Hüzünlüyüm, Nina: Yolum can sıkıcı... (Seviyordum Sizi)
- Ve tanıdım aşkı tüm benliğimle, Göksel sevinciyle Ve acı veren kederiyle…. (Ruslan ve Ludmila)
- Ama n'eylersin ki, bende Böyle bir güç yok, biliyorum; Karar alındı: ferman sizde, Kadere teslim oluyorum. (Aşk Şiirleri)
- Derin saygının yerini üstünkörü nezaket almıştı. (İstasyondaki Görevli)
- "Gençlerin bağışlayacakları en son şey cesaretsizliktir. Gençler cesareti bütün insan erdemlerinin en başta geleni ve her kusurun mazereti olarak görürler." (Öyküler)
- Ahlâk, eşyanın doğasındadır. (Yevgeni Onegin)
- Nice aceleci olursan ol, Bir aşk randevusuna bile, Ve nice hayale dalarsan dal, Saklanıp gizleyerek kalbinde, Onunla buluştun mu, çekingen Durursun, elinde değil işte... (Aşk Şiirleri)
- ...Ölümü dilemek mi delilik, Dona Anna? Deli olsaydım, yaşama tutunmayı dilerdim, Aşkın merhemini sürmek için yüreğinize; Deli olsaydım, pencerenizin altında beklerdim Gecelerce, serenaddan, uyku girmezdi gözünüze; Deli olsaydım, önünüze atardım kendimi Gizlenip sesizce acı çekmezdim... (Küçük Tragedyalar)
- "Büyük bir kişinin düşüncelerini izlemek, çalışmaların en öğreticisidir." (Büyük Petro'nun Arabı)
- Kitaplarımı kıskanırım ve okunması için herhangi birine vermekten hoşlanmam. Kütüphanem benim haremimdir. (Gizli Günce)
- Daha iyisini bulursan unutursun beni, Daha kötüsüne düşersen ararsın beni (Yüzbaşının Kızı)
- “Bırak bana prangalarımı, Kimsesiz, ıssız anılarımı, Hayalleri, hüznü, gözyaşlarını: Benimle paylaşamazsın onları.” (Poemalar)
- Ne sıkıcı ezgilerine, ne ziyafetlerine, Ne de ihtiyacım var gölgeliklerine- Ne yemek yerim, ne de dinlerim, Bahçelerinin ortasında öleceğim! (Ruslan ve Ludmila)