İtiraf - Emile Zola Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

İtiraf kimin eseri? İtiraf kitabının yazarı kimdir? İtiraf konusu ve anafikri nedir? İtiraf kitabı ne anlatıyor? İtiraf kitabının yazarı Emile Zola kimdir? İşte İtiraf kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Emile Zola

Çevirmen: Selim Yılmaz

Orijinal Adı: La Confession de Claude

Yayın Evi: Aylak Adam

İSBN: 9786054849444

Sayfa Sayısı: 192

İtiraf Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Kurtuluşu düşlediğimi, onda daha fazla akıl, daha çok namus düşlediğimi hatırlıyorum. Ahlâkın, aklın bana ne yararı var? Şimdi bunlardan bana ne? Sevgi istiyorum ben, nasıl olursa olsun, olabildiğince edepsiz ve delice. Sevilmeyi çok istiyorum, sevgide yalnız kalmak istemiyorum. Karşılığı olmayan okşamalardan başka hiçbir şey kalbi bu kadar yormuyor."

Émile Zola'nın ilk romanı olan İtiraf (Claude İtiraf Ediyor) kendisinin daha sonra "deneysel roman" olarak adlandıracağı türün de ilk örneğini oluşturuyor. 1865 yılında Paris'te yayımlanan ve ânında ABD ve İngiltere'de yasaklanan roman, İngilizceye de on yıllar sonra çevrilir. Zola, bir fahişeye âşık olan genç bir adamın hikâyesini anlattığı yapıtında, kendisiyle özdeşleşen doğalcılık akımına da ilk adımlarını atıyor. Bu roman otobiyografik özellikleriyle birlikte Zola'nın yazınsal yolculuğunun hareket noktası olmasıyla günümüzde de önemini koruyor.

(Tanıtım Bülteninden)

İtiraf Alıntıları - Sözleri

  • Bedenimi anlıyorum, kalbimi anlıyorum; suçsuz ve alçak olduğum durumların bilincindeyim, yalanlara ve gerçeklere olan tutkularımın bilincindeyim. Ruhsal ve bedensel duyuları hassas bir duygu makinesiyim. En küçük ışını, kokuyu, sevgiyi titreyerek alıp veriyorum. Acıdan bağırarak, zevkten kendimden geçerek, gök yüzünde alçakça yaşayış içinde yükselerek yaşıyorum, her yeni hamlede, biraz daha ezik, her yeni düşüşte biraz daha mutlu.
  • Tüm ruhların olağanüstü bütünlüğe ulaştığını, insanlığın sonsuz bir nefesten, tek bir akıldan ibaret olduğunu düşlüyordum. Yeryüzünde bizler birbirimizden ayrıyız, birbirimizi tanımıyoruz,artık bir araya gelemeyeceğimiz için ağlayıp sızlıyoruz.Hayatın ötesinde, tam bir iç içe geçme, herkesin birbiriyle evlenmesi, eşsiz ve evrensel bir aşk vardır.
  • "Acı çekmek insanı yüceltir ve bir gün çok sevildiğinde gözyaşları elbet kurur."
  • Bir kalp olsa olsa başka bir kalbin sesiyle uyanır.
  • Ne aynı bedene, ne de aynı kalbe sahip olduğumuzu biliyorum. Benden farklı yaşıyor ve düşünüyorsunuz, ama benim gibi seviyorsunuz. İşte burada dostluğumuz.
  • Bilinç geniştir; öyle insanlar vardır ki, alçak ve acımasız olarak, dürüst kalma eğilimindedir.
  • Ayrıntıların hatırası acımasızdır.
  • Yalnızlık içinde, hayata dair hiçbir gürültünün giremediği bu umutsuzluk çölünde, sevmek ne kadar da güzel!
  • Alnım açık, başım dik ve onu indirmeyi düşünmüyorum.
  • Ve her şeyin yalnızlıkla yoksulluktan şikayet ettiğini duyar gibi oluyorum.
  • Ben de acınmak, okşanmak, sevilmek istiyorum. Benim de bir kalbe ihtiyacım var.
  • Ben, bütün acılarımı bir günde çekmeyi, bulunduğum bu sefil dünyayı aydınlık görmeyi tercih ederim.
  • Ne yazık ki şu anda bana gerçeğin gölgesi gerekiyor.
  • Var olan dünya devam etsin; eskisinin döküntülerini kullanmadan, yeni bir dünya yaratmayı cesaretle istiyorum.
  • Midemi bulandıran şey artık kötülük değil, çirkinlik ve sefaletti.

İtiraf İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kitaba başlarken herkes gibi önyargıyla yaklaştım. Fakat ilerledikçe daha akıcı olduğunu göreceksiniz. Ben kitabı Claude’ nin gözünden bakarak okudum. Burada yalnızlığın vermiş olduğu çaresiz bir tutunma isteğiyle duygularına ve düşüncelerine tamamen ters bir kadına aşık olmasıyla çektiği acıları; bu çirkin olaylar karşısında güçlü ve umut dolu bir adam göreceksiniz. (Tansu GÜLMEZ)

Okuduğum bu kitap aslında acının itirafları... Claude nin istediği tek şey sevgiydi. Ah be Claude . Sevgiyi yanlış kişide aradın. Sevgiyi yanlış kişide arayarak zamanını boşa tükettin. İlk kez bir erkeğin ağlayarak aşk acısı çektiğine şahit oluyorum. Bu durumu yaşamasının nedenini bunalımda olduğuna bağlıyorum. Çok yalnız olduğu bir için Laurence ye bağlandı. Onun yanlış hatalar yaptığını duyduğu halde inanmadı. Çünkü bunun gerçek olmasından ve sonsuza kadar yalnız kalacağından korktu. Sonuna doğru gözlerindeki perdeler yavaş yavaş aralanmaya başladı. Bu hikayeyi şu sözler özetler nitelikte. "Seviyorum ve sahiplenmek istiyordum. Elimde kalan tek yaratığı umutsuzca tutuyordum. Bana ait olmasını istiyordum. Onu elimden alacaklarını düşündüğüm ve kendimi kaptırmaktan belirli bir gönül hoşluğu gösterdiği zaman ,çılgınca kıskançlıklarım oluyordu . " (Minnak Gezenti)

Okuyamıyorum: Valla ben hiç bir şey anlamadım bu Uyguulamadan nasıl okunuyor Hahahshshhskwjskwosolw cahil kaldım yardııımmm djdjdjjdjdkdjskwkwkkwkwkwk öööööööööfffööfööföföfööföföföföföfööffööföföföfööföfööföföföföföfllldldldlldhshshshshhshwheheheheehehhehehehehhehehehehehehhwhehehe bitmedi bi y sıejekjwıwkwjwjwjwjj jve jejejehhejejejejıejekwkekpdşwğlwlw dokeğemelkekepelğeweğldmdmdkeklemdkwllekdk ekelleşelşwşelşeşe şelele (Hazar Mot)

Kitabın Yazarı Emile Zola Kimdir?

Émile François Zola (2 Nisan 1840 – 29 Eylül 1902), Fransada natüralizm akımının öncüsü olan ünlü bir yazardır. Zolanın edebiyat dışındaki şöhreti ise, Dreyfus Davasında takındığı aydın tavrından kaynaklanmaktadır. 1897 yılında Fransız ordusunda Yahudi olması nedeniyle askeri yargının duyarsızlığına kurban giden yüzbaşı Dreyfus’u hükümetin bütün baskılarına rağmen savunan ve Fransa devlet başkanına hitaben “İtham Ediyorum” makalesini yayınlayan Zola, baskılardan dolayı Fransayı terkedip bir süre Londrada yaşamak zorunda kaldı. Çabaları sonucunda Dreyfus Davasının yeniden görülüp adaletin yerini bulması sonucu yurduna döndü. Émile Zola, 1902 sonbaharında,kaldığı otelin yatak odasında duman zehirlenmesinden öldü. “Nana”, “Germinal” ve “Meyhane” en tanınmış romanlarıdır.Tüm romanlarında,doğal ve gerçekçi bir tarzla,hayatın zorluklarından bahsedilir.Örneğin Nana adlı romanda yokluktan dolayı batağa sürüklenen bir genç kızın dramı,büyük bir gerçekçilik ve dramla anlatılır.

Emile Zola Kitapları - Eserleri

  • Paris Yıldızı
  • Nana
  • Meyhane
  • Yaşama Sevinci
  • Therese Raquin
  • Hulya

  • Suçluyorum
  • Bir Aşk Sayfası
  • Gerçek
  • Emek (1 Cilt)
  • Döl Bereketi - 1
  • Döl Bereketi - 2
  • Apartman

  • Germinal
  • İtiraf
  • Hayvanlaşan İnsan
  • Paris'in Karnı
  • Toprak 1
  • Rahip Mouret'nin Günahı
  • Sel

  • Bir Gecelik Aşk Uğruna
  • Doktor Paskal
  • Para
  • Plassans Papazı
  • Marsilya'nın Gizemleri
  • Medan Geceleri
  • Aşk Bitmesin

  • Toprak 2
  • Emek 2. Cilt
  • Deneysel Roman
  • Değirmene Hücum
  • Canlı Ölü
  • Başyapıt
  • Germinal

  • Nana
  • Captain Burle
  • Yıkılış
  • Döl Bereketi 3
  • Seçilmiş Əsərləri
  • Nasıl Ölünür
  • Meyhane (II. Cilt)

  • Rougon'ların Yükselişi
  • Rougon'ların Yükselişi 2.Cilt
  • Bir Aşk Sayfası 2
  • Aşkların En Güzeli
  • Bir Aşk Gecesi
  • Beşerdeki İfrit

Emile Zola Alıntıları - Sözleri

  • Bu adamlar sevmiyorlar, sevmekten âciz insanlar, bunlar! Para, iktidar, ihtiras, zevk, evet, bunlar ellerinden gelir, fakat aşk onların kârı değil! (Döl Bereketi - 1)
  • Sonra, tek bir sözcükle sürükledi Pauline'i içeri: "Gel, pis çocuk." (Paris'in Karnı)
  • Elindeki minik demeti, büyük bir hazla kokladı. Evet! İşte kardeşlik bağının getirdiği iyilik, bir başına mutluluk yaratan sevgi, evreni kurtararak, yeni baştan kuracak olan aşk! (Emek (1 Cilt))
  • ''Bu acının tesellisi yok. Yardım istemiyorum.'' (Sel)
  • "Evlendirin; eğer onlar aileleriyle böyle çekişmeye, bütün engelleri aşmaya yönelten büyük bir aşkla birbirlerini seviyorlarsa evlendirin. Mutluluğu ancak sevgi sağlar." (Emek (1 Cilt))
  • Bütün ihtilaller burjuvalar için yapılıyor. (Paris'in Karnı)

  • Gene hasta sandı kendini, sağlığının tama­men yerine gelmesi için son bir şeye gereksinimi vardı: Nerede arayacağını, nerede bulabileceğini bilmediği bir bütünlük gereksinimi, eksiksiz bir doyum gereksinimiy­di bu. (Rahip Mouret'nin Günahı)
  • Therese'nin odasındaydı ve bu içini mutlulukla doldurdu. Sonra bir anda, bir adamın cesedinin de orada olduğu, nişin oyuğundaki perdelerin tenine dediği aklına geldi. Tüyleri ürperdi, bayılacak gibiydi. Therese bu ufak tefek adamı sevmişti, Aman Tanrım! Bu mümkün müydü? Adamı öldürdüğü için kızı affedebilirdi; asıl kanını kaynatan şey , Colombel'in çıplak ayaklarının dantelli yatak örtülerinin ortasında uzanıyor oluşuydu. (Bir Gecelik Aşk Uğruna)
  • ... sonunda sahidende pis bir hal alıyor bu iş. Ben peşleri sıra bir sürü çocuk sürükleyen insanlar gördüğüm zaman sarhoş bir aile görmüş gibi tiksiniyorum. Ondan hiç farkı yok, hatta daha pis. (Döl Bereketi - 1)
  • -İstemiyorum! Kimse gelmesin! (Apartman)
  • Boşa harcanan paradan söz edildiğini ne zaman duysa acı çekiyor, bu konuda yapılan şakaları bile anlamıyordu. (Medan Geceleri)
  • Savunma artık savaşı,savaştan kirli bir şey yok bu dünyada ! (Yıkılış)
  • insan güçlü olmadığı zaman akıllı olmak zorundadır. (Germinal)

  • İnsan tehlikenin gözüne bakarsa ona meydan okur. Kahramanlık denen şey de budur, bundan daha gizemli ya da daha fazla bir şey değil. (Yıkılış)
  • Fakat insanlar gerçekleri bildikleri halde, bunu itiraf etmek istemezler. Bu nedenle suçu daima talihe yüklüyorlar, Tanrı 'nın gazabına uğradıklarını ileri sürüyorlardı. (Meyhane)
  • Kentleri ateşe verin, insanları kırıp geçirin, her şeyi kökünden kazıyın, bu çürümüş dünyadan hiçbir şey kalmadığı zaman yerine daha iyisi biter belki. (Germinal)
  • İşte böyle… Tutku denen şey kaçınılmazdı… (Bir Aşk Sayfası)
  • Ben sözcükleri sevmem... İnsan birini sevdi mi, yapabileceği en iyi şey onu göstermektir. (Apartman)
  • "Beni olduğum gibi kabul etmelisin." (Nana)
  • Evet, modern konuyu ele alıyorlar. Aydınlık renklerle boyuyorlar, fakat bayağı ve düzgün resim tarzını, herkesin yaptığı göze hoş görünür tertibi, hasılı, beri tarafta burjuvalar beğensin diye öğrenilen formülü muhafaza ediyorlar... Sonra işin kolayına bakıyorlar, tahtadan oyuncak boyar gibi çırpıştırma iş görüyorlar. Bu el çabukluğu, bu rahat iş görme tarzı başarı kazandırıyor. Halbu ki kürek cezasına layık görülmeli... Anlıyor musunuz? (Başyapıt)