İtiraflarım - Lev Tolstoy Kitap özeti, konusu ve incelemesi
İtiraflarım kimin eseri? İtiraflarım kitabının yazarı kimdir? İtiraflarım konusu ve anafikri nedir? İtiraflarım kitabı ne anlatıyor? İtiraflarım kitabının yazarı Lev Tolstoy kimdir? İşte İtiraflarım kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Lev Tolstoy
Çevirmen: İhsan Özdemir
Orijinal Adı: Исповедь
Yayın Evi: Antik Kitap
İSBN: 9786054985456
Sayfa Sayısı: 96
İtiraflarım Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Savaş ve Barış ve Anna Karenina gibi gerçekçi kurgunun zirvesinde eserler ortaya koyan, Rus edebiyatının en ünlü yazarlarından Tolstoy'un iç dünyasına bir yolculuk olan İtiraflarım, ünlü yazarın yıllar süren arayışını konu alıyor.
Maddi başarısı ve sosyal konumuna rağmen hayatını anlamsız bulan Lev Tolstoy'un kendini ve dini anlamaya çalıştığı denemeleri hayatı anlamaya çalışan herkese hitap ediyor. Çocukluğunda öğretilenleri geride bırakmasıyla başladığı kendini bulma yolculuğunda Tolstoy varoluşunun sebeplerini bilim, felsefe, doğunun inanışları gibi pek çok farklı yerde arıyor.
Hayatı anlamlandırmaya çalışan bu otobiyografik eser hem savaşa hem barışa tanık olmuş, zengin, sevilen ve mutlu bir adamı depresyona sokan derin bir arayışın meyvesi.
İtiraflarım Alıntıları - Sözleri
- ...Və anladım ki, hər kəs eynidi...
- Bütün ruhumla iyi bir insan olmayı arzuluyordum.
- Bütün ruhumla iyi bir insan olmayı arzuluyordum.
- Bütün insanlar yalan içinde yaşıyor.
- Hayattan korkuyordum. Hayattan kaçıp uzaklaşmak istiyordum, ama yine de hayattan bir şeyler bekliyordum.
- Ne istediğimi kendim de bilmiyordum; hayattan korkuyordum, hayattan kaçıp uzaklaşmak istiyordum, ama gene de hayattan bir şeyler bekliyordum.
- "Tüm deliler gibi, ben hariç herkesin deli olduğunu düşünüyordum."
- Büyüdüğümü değil kuruduğumu hissediyordum.
- "Sevdiğin insanları kaybetmeye alıştığın zaman, hayatı önemsememeye başlıyorsun."
İtiraflarım İncelemesi - Şahsi Yorumlar
10/10 bir kitap. Tolstoy düşüncelerini, sorgulamalarını, arayışlarını, bulabildiği veya bulamadığı tüm cevapları, çelişkileri, ruh halini, her şeyi o kadar güzel anlatıyor ki. Bu açıdan güzel bir kitap. Düşüncelerine katılıyor muyum, pek sanmıyorum. Hayatın amacı ve anlamı ne, neden yaşıyorum, nasıl yaşamalıyım vs soruları yüzünden intiharı arzulayacak kadar insan kendini kaybetmemeli bence. Bu konuda yıllar süren araştırmalar yapmış, hiç vazgeçmemiş. Takdir ediyorum. Ama Tolstoy'un kendisine ve kitaplarına ısınamadım, sevemedim. Gerçi sadece iki kitabını (İnsan Ne ile Yaşar? - Diriliş) okudum ama onlar da benim aklıma uygun gelmedi. Kendini inançta bulduktan sonra onun ağır etkisiyle yazılmış olduklarını düşünüyorum. Anna Karenina okuma planlarım var, bakalım o kitap hakkında ne düşüneceğim. Bundan sonrası kitabın kısa bir özeti niteliğinde. Yani spoiler içerir. Tolstoy küçük yaşlarda felsefeye merak salmış ve birçok eser okuyup düşünmüş ve bunun sonucunda da dini inancını kaybetmiş birisi. Zaten küçüklükten bize anlatılıp öğretilen ibadetlerin ve dini olguların yaş ilerledikçe otomatik olarak zayıfladığını ve en sonunda yitip gittiğini iddia ediyor. Tolstoy inancın ve ahlaklı olmanın eziklik sayıldığı bir dönemde yaşamış. Ne kadar iyi olmaya çalışsa o kadar kendisiyle dalga geçilmiş. En sonunda o da ahlaksız serserinin teki olup çıkmış. Her türlü pisliği yapmış, her türlü suçu işlemiş. Ne kadar kötü bir devir öyle değil mi? Yazar olup sanatçıların camiasına girdikten sonra orayı da sorgulamaya başlamış ve yazarların ne kadar kaba, ahlaksız kişiler olduğunu fark etmiş. Hiç kimsenin birşey bilmediğini ama yazılarıyla topluma birşeyler öğretmeye çalıştıklarını anlatıyor. Kendisi de uzun bir süre bu duruma kapılıp gitmiş ama en sonunda o da sorgulamaya başlamış bu durumu. Ve öğrenmek araştırmak için yırt dışına çıkmış. Geri döndüğünde insanlara öğreteceği birşeyler olduğunu düşünerek köylerde öğretmenlik yapmış, köylülere arabulucuk yapmış. Ama sonra bu kez de hayatın anlamını ve amacını sorgulamaya başlamış, ne yapması ve nasıl yaşaması gerektiğini bilememiş. Bunun sonucunda ruh sağlığı bozuluyor, umarsızca bu sorulara cevap arıyor. Tüm bilim dallarında bu sorunun cevabını arıyor. Ama kendisi gibi hayatın anlamını bilimde arayanların da hiçbir şey bulamadığını görüyor. Bu sorgulama ve arayışlar içerisinde olduğu dönemlerde kendisi gibi okumuş, eğitimli ve zengin tabakadan olmayan fakir ve cahil kesimin aptal olduklarını birçok defa dile getiriyor. Ona göre onlar hayatın anlamını ve amacını hiç sorgulamayan, dümdüz yaşayan insanlar. Tolstoy cevapları hep kendisi gibi olan çevresinde arıyor ve çok zaman sonra bu konuda hata yaptığını fark edip sıradan insanlarla da bu konu hakkında konuşuyor. Ve sonuçları onu çok şaşırtıyor. Sıradan insanların verdiği cevaplar tabiki Tanrı ile ilişkili. Tolstoy bunun akılcı olmadığını söylüyor. Kendi hayatı şatafat ve zevk düşkünlüğü ile geçmiş olduğu için hayatın bir anlamı olmadığını, asıl gerçek halkı, fakiri, cahili görünce anlamı orada görebileceğini fark ediyor. O insanların hayatlarını, dini inançlarına uygun yaşadıkları için dine bakış açısı değişiyor. Köylülerin hallerinden memnun, asla Tanrısına şikayette bulunmayan kişiler oluğunu görüyor ve doğru yaşamın bu olduğuna karar veriyor. İnsan ne ile yaşar kitabını da bu düşünceyle yazmış anlaşılan. İnsanların her koşulda durumu ne kadar kötü olursa şükretmesi ve ona katlanması gerektiğinden bahsediyordu yanlış hatırlamıyorsam. Zamanla ibadet etmedeki araçları - ayinler vs - sorguluyor çünkü yapılanlar ona mantıksız geliyor. Birçok durumu anlayamıyor. Ama inancını kaybetmemek için çoğu zaman göz ardı ediyor bunları. Çünkü huzuru sadece inançta bulabilmiş, bunu kaybetmek istemiyor. Ama yine de en sonunda her şeyi sorgulayıp, din bilimini araştırmaktan kendini alamıyor. Üzücü olan şu ki Tolstoy artık ölümün yaklaştığını hissedip mütevazi bir yerde ölümü karşılamak için evinden pardon malikanesinden ayrılıp bir tren istasyonunda ölmüş. Tam da ondan beklenecek bir şey olmuş. Umarım cevaplarını öldükten sonra bulup rahat etmiştir ya da bedeniyle birlikte tüm varlığı da yok olup gitmiştir ve hiçbir zaman gerçek cevapları bulamamıştır. (Büşra)
Tolstoy'un, felsefenin cevap aradığı sorulardan varlık üzerine yazdığı harika bir otobiyografisi. Kitapta yazarın gençlik yıllarından itibaren hayata ve ölüme dair sorularını ve bu sorulara cevap bulmak için bilime,felsefeye,dine bakışını görüyoruz. Kitaba Tolstoy'un felsefe kitabı olarak bakılabilir. Harika bir eser okumanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. (Korlan)
Sokrates, kendini ölüme hazırlarken "Hayattan uzaklaştığımız ölçüde hakikate ulaşırız" der. - "Biz, hakikati sevenler hayatta neye koşarız? Bizler kendimizi vücuttan ve vücudun hayatından kaynaklanan her türlü beladan kurtarmaya uğraşırız. Ama durum buysa, ölüm bize gelirken nasıl sevinmeyelim?" "Bilge kişi, hayatı boyunca ölümü arar, bu yüzden de ölüm ona korkunç değildir.":/ (Tuba Çalış)
Kitabın Yazarı Lev Tolstoy Kimdir?
Lev Tolstoy 28 Ağustos 1828 tarihinde Moskova'da doğdu. Babası Kont Nikolay İlyiç Tolstoy, 1812 Napolyon Savaşlarına katılmış emekli bir yarbaydı.
Tolstoy romanlarında, insanoğlunun ne kadar değişik karakterli olduğunu vurgular. ''Savaş ve Barış'', ''Anna Karanina'' insan tahlileri ve canlı tasvirler bakımından birer baş eserdir.
Lev Tolstoy'un kendini arayış serüveni ölünceye kadar sürdü. Karısı bile onu anlamadı. Tolstoy, bir çocuk gibi hayata küstü ve kaçtı. Seksen iki yaşındaki karanlık ve yağışlı bir Ekim gecesinde köyünden ayrıldı. Yolda hastalandı 7 Kasım 1910'da küçük bir tren istasyonunda hayata veda etti.
Lev Tolstoy zengin bir ailenin çocuğu olarak Rusya'nın Tula şehrindeki Yasnaya Polyana adlı konakta doğdu. Çok küçük yaşlarında önce annesini, sonra babasını kaybetti, yakınlarının elinde büyüdü. Çocukluğundan beri gerçekleri incelemeye karşı büyük bir ilgisi vardı. Öğrenimini tamamlamak için Moskova'ya gitti. Çalışkan zeki bir öğrenci olarak başarı ve sevgi kazandı. Fransızcasını ilerletmiş, Voltaire'i ve J. J. Rousseau'yu okumuş, bu iki yazarın kuvvetli etkisinde kalmıştı. Yasnaya-Polyana'ya döndü, yoksul köylüler arasına katıldı. İlk eseri olan "Çocukluk"u bu sıralarda yazdı.
Lev Tolstoy Bir süre sonra orduya girdi; Kafkasya'ya gitti. Kafkas halkının yoksulluk dolu yaşayışlarını ele aldığı izlenimlerle ilk gerçekçi hikâyelerini yazdı. 1854'te Kırım savaşı'na subay olarak katıldı. Sonra askerlikten ayrılıp Petersburg'a gitti. Bir kısım eserlerini oldukça sakin geçirdiği o yıllarda yazdı. Gene de içinde, aradığını bulamayan bir ruh çalkalanıyordu. Batı Avrupa ülkelerinde uzun bir gezintiye çıktı. Almanya, Fransa, İsviçre'de dolaştı. Yurduna dönüşünde gene Yasnaya-Polyana'ya yerleşti. Asalet ünvanlarından, lüksten sıkılıyordu. Köyünde bir okul kurdu. Bu okul, öğrenim, eğitim bakımından yepyeni bir kurumdu. Huzura kavuştuğuna kanaat getirdikten sonra, 1862'de evlendi.
Lev Tolstoy evlendiğinde karısı Sophie Behrs kendisinden 16 yaş küçük olup henüz 18 yaşındaydı. Bu evlilik onun düzenli bir hayat özlemini giderecekti. Bu evlilikten 13 çocukları oldu; bu çocukların 3'ü bebek iken, biri 5 diğeri de henüz 7 yaşında iken öldü. Eserlerinden en kuvvetli olan iki romanı "Savaş ve Barış" ile "Anna Karenina'yı" bu dönemde yazdı. Karısı, eserlerini yazmasında en büyük yardımcısıydı. Hatta "Savaş ve Barış"ın düzeltmelerini 12 kez yapıp yazmıştır. Aradan bir süre geçince yeniden, bu sefer eskilerden daha şiddetli bir moral çöküntüsüne uğradı. Geniş halk yığınlarının, özelikle Rus köylüsünün yoksul, perişan durumu onu çok üzüyordu. Bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Kaba saba giyiniyor, giydiği her elbiseyi kendisi dikiyordu. Değişmeyen tek tarafı bıkıp usanmadan yazmasıydı. "Kroyçer Sonat", "Efendi ile Uşak", "Karanlıkların Gücü", "İman nedir", "İnciler", "Kilise ve Devlet", "İtiraflarım" hep bu yılların ürünleridir.
Lev Tolstoy Eserlerinde insanlığın çeşitli meselelerine değinen Tolstoy'un dünya ölçüsünde bir sanat ve fikir değeri vardır. Kendi ülkesinin toplumsal siyasal çalkantılarını, halkının yaradılışını, yaşayışını büyük bir ustalıkla yansıtmıştır. Gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden olduğu kadar, bir filozof ve bir eğitimci olarak da ün kazanmıştı. Yukarıda sayılanların dışında "Diriliş", "Gençliğim", "Çocukluk", "Hacı Murat", "Ayaklanış", "Sergi Baba", "Tanrı Bizim İçimizdedir", "Kazaklar", "Tesadüf", "İki Süvari" gibi eserleri vardır.
Lev Tolstoy 82 yaşındayken, 1910 yılında öldü. Kış ortasında evini terk ettiğinde hasta düştükten sonra, Astapovo'da tren istasyonunda zatürre'den öldü. Polis, cenazesine katılmak isteyenlere ulaşımı sınırlandırmak için çalıştı, ama binlerce köylü cenazesinde sokakları doldurdular.
82 yaşında vefat eden Lev Tolstoy birçok kez büyük sıkıntılar yaşamıştır. Marksizm'den etkilenerek oluşturduğu mülkiyet konusundaki radikal fikirleri nedeniyle bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Bu sebeple ailesiyle arası açıldı. Hıristiyan anarşizmini geliştirmeye çalıştığı kitabı "tanrının egemenliği içimizdedir" kitabıyla yeni bir hristiyanlık akımı tanımlaması, Ortodoks Kilisesi tarafından aforoz edilmesine sebep oldu. Tolstoy, ömrünün son yıllarını büsbütün derbeder bir şekilde geçirdikten sonra, bir küskünlük sonucunda, evini bırakıp yollara düştü. Astapovo tren istasyonunda ölü olarak bulundu. Ölümüne zatürrenin sebep olduğu bilinmektedir. Hayatı boyunca yaşamın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalıştı. Eserlerinde bunu eksiksiz olarak yansıtmayı hedef edinmiş en büyük Rus yazarlarından birisi olarak edebiyat ve dünya tarihindeki yerini aldı.
Lev Tolstoy Kitapları - Eserleri
- Hacı Murat
- İnsan Neyle Yaşar?
- Kazaklar
- Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)
- Anna Karenina
- Aile Mutluluğu
- Aslan ile Köpek Yavrusu
- Hazreti Muhammed
- Çocukluk
- Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik
- Sivastopol
- İvan İlyiç'in Ölümü
- Kreutzer Sonat
- Diriliş
- Sergi Baba ve İki Hafif Süvari
- Efendi ile Uşağı
- Erik Çekirdeği
- İtiraflarım
- Ateşi Kıvılcımken Söndürmeli
- Aşkın Yasası - Şiddetin Yasası
- Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır
- Üç Ölüm
- Şeytan
- Tanrı'nın Egemenliği İçinizdedir
- Hayatın Anlamı
- Masallar
- Bir Gencin Dramı
- Gençlik
- Her Şeye Rağmen Sevgi
- Sanat Nedir?
- Din Nedir?
- Vahşi Zevkler
- Ve Işık Karanlıkta Parlıyor
- Kafkas Tutsağı
- İçimizdeki Şeytan
- Hayat Üzerine Düşünceler
- İnsana Ne Kadar Toprak Lazım
- Hayatı Sorgulamak
- Bilgelik Kitabı
- Hikayeler
- Günlükler
- Tipi
- Bütün Mutluluklar Birbirine Benzer
- Fil ile Tilkiler
- Baskın
- Halk İçin Hikayeler
- Öyküler
- Ölüm Manifestosu
- Karanlığın Kudreti
- Canlı Ceset
- Yaşlı Kavak
- İlkgençlik
- İhtiyar Adam ve Torunu
- Tanrı Her Şeyi Bilir
- Zamanımızın Köleliği
- Dekabristler
- İncil'in Kısa Bir Özeti
- Tolstoy'un Risaleleri - 2. Cilt
- Tolstoy'un Risaleleri - 1. Cilt
- Davulun Sesi
- Katya
- Yunan Öğretmen Sokrates
- Çocuk Gibi Olun
- Şahin İle Horoz
- Küçük Şeytan
- Sahte Kupon
- Savaş ve Askerlik Üzerine
- Yurtseverlik, Askerlik ve İtaatsizlik Üzerine
- Kralın Hediyesi
- İnancım Neden İbarettir?
- Dua
- Savaşa Karşı Yazılar
- Çömlek Alyoşa
- Anna Karenina - 3. Cilt
- Tolstoy'dan Seçme Öyküler
- Yaşayan Ölü
- Anna Karenina - 2. Cilt
- Hikmetli Sözler
- Savaş ve Barış - 2. Cilt
- Savaş ve Barış - 3. Cilt
- Savaş ve Barış - 4. Cilt
- Hiddet
- Tolstoy Gandhi Mektuplaşmaları
- Ruh
- Bethink Yourselves
- Polikuşka
- Tolstoy Bütün Eserleri 3
- Balodan Sonra
- Gri Tavşan
- Seçilmiş əsərləri - 1. Cilt
- Ruh ve Ölüm
- Gençlik - 2. Cilt
- Vatanseverliğe Karşı
- Anna Karenina - 4. Cilt
- Felsefe-i Hayat
- İman ve İtikad
- Aşk ve Öfke
- Корней Васильев (Korney Vasiliev)
- Gizli Notlar
- Bütün Eserleri 10
- Bütün Eserleri 11
- Bütün Eserleri 12
- Ölümden Sonra Dirilme - Cilt: 3
- Çilekler
- Tövbe Edin
- Kuğular
- İki Qusar
- İman Vicdan Ve Dua
- Halk İçin Hikayeler - 1. Cilt
- Halk İçin Hikayeler - 2. Cilt
- Halk İçin Hikayeler - 3. Cilt
- Ainsi Meurt L'amour
- Budala İvan
- Yaban Çilekleri
- Tanrı Gerçeği Görür Ama Bekler
- Tolstoy Bütün Eserleri 14 (Ciltli)
- Aforizmalar
- Yolcu ve Köylü
- Risaleler - İnsanın Dokuz Hali
- Muhabbet
- Kelam
- Masallar
- Basübadelmevt
- Father Sergius
- Söz ve Eşitsizlik
- Bir İzdivacın Romanı
- Çocukluk ve Gençlik Yılları
- Susa Bilmirəm
Lev Tolstoy Alıntıları - Sözleri
- Biz de böyleyiz işte... (İnsana Ne Kadar Toprak Lazım)
- İnsan eğer çok yaşasaydı o nispette çok değişimlere uğrardı. İnsan başlangıçta bir bebekken sonra küçük çocuk, sonra yetişkin ve daha sonra da ihtiyar olurdu. Fakat insan ne kadar değişim geçirirse geçirsin kendisine daima "ben" demiştir. Bu "ben" bebeklikte, yetişkinlikte ve ihtiyarlıkta her zaman kişinin yanındadır. İşte değişmeyen bu "ben" ruh adını verdiğimiz şeydir. (Ruh ve Ölüm)
- "İnsan kazanayım derken kendim kayboldum." (Tanrı Her Şeyi Bilir)
- "Böyle anlarda bir felakete ne kadar yakın olduğumu bilseydin, kendimden ne kadar korktuğumu!" (Anna Karenina - 3. Cilt)
- Bu da yaşamak mı sanki! İnsan ya tam ölmeli ya da tam yaşamalı. Tövbe, tövbe! (Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik)
- Insana öyle geliyordu ki yeni bir şeyi anlamak için büyük bir hevesle atılıyor ancak amacına erdikten sonra o şeyden nefret etmeye de hak kazandığını düşünüyordu. (Gençlik - 2. Cilt)
- Kalben sakin ve uysal olun, hayatınızda mutluluğu bulursunuz. (İncil'in Kısa Bir Özeti)
- Sağlığı ile övünenin değil hasta olanın hekime ihtiyacı vardır. (İncil'in Kısa Bir Özeti)
- -Çünkü sen kendin için, mutluluğun için yaşamak istiyorsun. +Bu dünyada başka ne için yaşanır ki? -Tanrı için yaşamak gerekir Martin. (Hikayeler)
- ''Kabahatlerin en korkuncu, nankörlüktür...'' (Çocukluk)
- Bu acıyla da aynı şey olacak, zaman geçecek ve umurumda olmayacak. (Anna Karenina)
- Ben, hayattan hiçbir beklentisi olmayan, mahvolmuş bir adamım artık... (Hikayeler)
- Ölmek için referansa ihtiyaç yok (Anna Karenina - 3. Cilt)
- Bence her insan bencildir,ve bütün yaptiklari da bu yüzdendir. -Bencillik,insanin kendisini en iyi ve en akilli olduğuna inanmiş olmasidir.. (Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik)
- Ve insanlar, kurtuluşu, her insan için zorunlu olan, tüm dinsel öğretilerde ve her bir insanın yüreğinde yazılan, 'kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma ve yakınlarını öldürme' yasasını yerine getirmekte aramalıdırlar. (Yurtseverlik, Askerlik ve İtaatsizlik Üzerine)
- İndi ki,bu dünya günahla doludur və ondan imtina etmək lazımdır,onda nəyə gərəkdir onun gözəllikləri? Bu işrəti niyə yaratmısan? (Sergi Baba ve İki Hafif Süvari)
- 'Öldün mü toprağa gömerler, sonra da mezarında ot biter, o kadar işte. Başka hiçbir şey yok' (Kazaklar)
- Ben, niçin bütün dünyanın dâhiyane bulduğu Shakespeare'in yapıtlarını beğenmemekle kalmıyor, bunları bir de iğrenç buluyordum? (Sanat Nedir?)
- Tarihsel olarak dekabristler,1825 Aralık ayında çarlığa karşı (Dekabr, Rusçada "Aralık" demek)meydan okumaya cüret etmiş ilk devrimcilerdi.hemen hepsi de Rus aristokrat ailelerinden geliyordu ve büyük bir çoğunluğu ise 1812'de Napoleon ordularına karşı savaşmışlar, kahramanlıklarıyla öne çıkmışlardı. (Dekabristler)
- erkekler böyle düşünürsünüz.. Kendinize özgürlük tanıdınız, kadını ise kuleye tıkmak niyetindesiniz. Kendinize gelince her şeye izin verirsiniz.. (Kreutzer Sonat)