Kanije - Mehmed Niyazi Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kanije kimin eseri? Kanije kitabının yazarı kimdir? Kanije konusu ve anafikri nedir? Kanije kitabı ne anlatıyor? Kanije kitabının yazarı Mehmed Niyazi kimdir? İşte Kanije kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Mehmed Niyazi
Yayın Evi: Ötüken Neşriyat
İSBN: 9786051552002
Sayfa Sayısı: 223
Kanije Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Devletin temeli toprağa değil, milletin vicdanına atılır. Milletin sevgisi devleti koruyan, büyüten biricik unsurdur. Ne yazık ki sevgi sübjektif bir kavram… Böyle bir sevgi taşıyan milletin de, devletin töresini, geleneklerini baş tacı etmesi gayet tabiidir. Yaşamak içgüdü, yaşatmak ise yürek ve şuur meselesidir. İçgüdümüzden kurtulup yürek ve şuurumuzun emrine girdiğimiz oranda insanız. Tarihe mal olmuş kişilerin arasında dahi böyle insanlar ender görülür. Bunlardan birisi de Tiryaki Hasan Paşa'dır. Milletimizin büyük evlatlarından Tiryaki Hasan Paşa'nın nasıl bir strateji ve taktik dehâsı olduğunu; her şeyden önemlisi yürek ve şuurun emrinde bir ferdin devletinin değil bir kalesini, bir kaya parçasını bile düşmanlara vermemek için nasıl cansiperane bir mücadeleye giriştiğini Mehmed Niyazi'nin kaleminden okuyacaksınız.
Kanije Alıntıları - Sözleri
- Servet yüktür; omuzlarımın onu taşıyacak kudreti yok.
- Zaferler ancak tekniği üstün silahlarla kazanılırdı; bu da ilimle mümkündü.
- İnsan olan dağa-taşa, kurda-kuşa şefkat gösterir; fakat nizam-ı alem adaletle, kurallara uymakla ayakta durur.
- ‘’Hayat bir rüyadır, ölürsen uyanırsın.’’
- Hayat bir rüyadır, ölürsen uyanırsın.
- Ah merhamet! Sen zalimin zulmünden daha acısın!... Merhamet göstermek ne kadar yücelikse, merhamete muhatap olmak o kadar zillettir. Allah kimseyi bilhassa namerdin merhametine muhtaç eylemesin...
- Sen sen ol ehl-i keyif olan yerde Eksik etme kahveyi bir ferde
- ‘’…korku yüreklere girdi mi abartı başlardı.’’
- Ah para ve menfaat! İnsanları nasıl da değiştiriyor; onlarda ne din, ne millet, ne de vatan sevgisi bırakıyor..
- Biz elimizden geleni yapmakla sorumluyuz, gerisi takdire kalmış bir husus.
- Ey insanoğlu, mevkiin ne olursa olsun, kara toprağa götüreceğin üç arşın bezdir! Ne kadar çok ve değerli şeye sahip olursan, ayrılman o kadar zor olur.
- Bir devletin haysiyeti esirlerine yaptığı muamelede gizlidir.
- ‘’Dirlik birlikten doğar.’’
- -Ah para ve menfaat! ... İnsanları nasıl da değiştiriyor; onlarda ne din, ne millet, ne de vatan sevgisi bırakıyor.
- "Bu kültür, böyle evlatlar yetiştirdiği müddetçe Devlet-i Aliyye payidar olacaktır."
Kanije İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Osmanlı Devleti'nin kurumlarının bozulup yozlaşmaya başladığı 16. yüzyılda, bir yanda doğudaki İran tehlikesi, bir yanda batıda serhadde tacizlerle mücadele eden devletin ani bir ölümle tahta çıkan Şehzade Murad devrinde küçük bir sınır kalesi olan Kanije'yi savunmanın devleti savunmak olduğunu anlatan keyifli bir eser. Serhadde ömrünü harcamış Tiryaki Hasan Paşa'nın Kanije muhafızlığına görevlendirilmesi üzerine şekillenen olaylarda, Hasan Paşa'nın stratejik dehası aslında eserin en can alıcı noktasını ihtiva ediyor. Asker, mühimmat ve erzak açısından düşmandan dezavantajlı durumda olmasına rağmen bunu lehine çevirip, Nemçe, Macar ve Slovak ordularını birbirine düşürme manevrasıyla kaderine terkedilmiş Kanijeyi kurtaran Tiryaki Hasan Paşa, Osmanlı Devleti'nin bürokrat yetiştirme ve Osmanlı tipi oluşturmada ne denli yetenekli olmuş olduğunu gösteriyor. (Nurşah A.)
Nagikanzsa...Hâla Macaristanda olan efsane savunması ile Tiryaki Hasan Paşa yı altın harflerle anmamıza sebep kaledir..Tarihi roman meraklılarına giriş olabilecek bir kitaptır.. (...gece...)
Mehmet Niyazi’nin strateji ve taktik dehası bir Osmanlı Paşası olan Tiryaki Hasan Paşa’yı ve O’nun Kanije’yi savunurken sergilediği muhteşem kahramanlık öyküsünü anlattığı romanı; Kanije. Tiryaki Hasan Paşa, emrindeki bir avuç askerle, Osmanlı’nın gücünün tükenmeye başladığı bir zaman diliminde Haçlı Orduları’na karşı sergilediği muhteşem savunma başarısıyla, Haçlı Orduları’nı bozguna uğratır ve Osmanlı’nın varlığını dünyanın hafızasına yeniden sokmayı başarır. Kanije’yi ve Tiryaki Hasan Paşa’yı okurken, iman kuvvetinin nasıl bir güç, nasıl bir iktidar olduğunu, zalimin ordularına karşı iman kuvvetinin nasıl galip gelebildiğini, Allah’a olan inancın getireceğinden daha büyük zafer olamayacağını bir kez daha hissediyorsunuz. Tiryaki Hasan Paşa, emrindeki 10.000 askerden daha az sayıdaki ordusuyla, sayısı 100.000 den fazla olan Kutsal Roma Germen İmparatorluğu, Macaristan Krallığı, İspanyol İmparatorluğu, Papalık Devleti ve Malta Şövalyeleri ordularına karşı tarihin görebileceği en büyük direnişlerden birini göstermiş, direnişini zaferle taçlandırmıştır. Zafer sonrası düşman imparatoru Arşidük II. Ferdinand tahtını bırakıp kaçmak zorunda kalmış, Osmanlı Ordusu büyük bir savaş ganimetinin sahibi olmuştu. Yüz yedi top, ondört bin İtalyan tüfeği, kumandan otağıları, altmış bin çadır ele geçirilen ganimetlerden sadece bir kaçıydı. Tiryaki Hasan Paşa Kanije savunması sonrası, Osmanlı ananelerinde padişah fermanı ile vezirlik rütbesi verilmesinin yeri olmamasına rağmen, bizzat Sultan III. Mehmet tarafından vezirlik verilir. Paşa’nın tarihçi dostu Faizi Efendi kendisini rütbesinden dolayı tebrik için geldiğinde aralarında geçen muhabbet Mehmet Niyazi’nin kaleminde şöyle can bulur: Yakın dostu tarihçi ve şair Faizi Efendi kimseye söylememişti; fakat zihninde Paşa için “kınına sığmayan kılıç” yakıştırmasında bulunmuştu. Paşa’yı vezaret rütbesinden dolayı tebrik etmek için Faizi Efendi Kanije Kalesi’ne geldi. Odasına girdiğinde Tiryaki Hasan Paşa’nın yüzünde zoraki bir gülümseme vardı. Paşa son derece üzgündü, kuşatmanın en tehlikeli günlerinde bile böyle bir hali yoktu, şaşırdı: – Hayrola Paşa Hazretleri, vezaret rütbenizi tebrik etmeye geldim; fakat sizi çok kederli buldum. Zatıâlinizi üzen bir olay mı cereyan etti? Tiryaki Hasan Paşa derin bir göğüs geçirdi: -Keşke beni üzecek şahsi bir olay cereyan etseydi. -Zaferinizle İstanbulda bayram ediliyor; ama siz burada üzüntüye gömülmüş vaziyettesiniz. Nedir bu haliniz? -Ah Faizi Efendiciğim! Kanije’de yaptığımız küçük bir hizmete karşılık bize vezirlik vermişler ve Padişah fermanı göndermişler. Halbuki Kanuni Sultan Süleyman, İbrahim Paşa’yı tam yetkili olarak mutlak vekilliğe atadığı zaman bile bu işi menşur ile yapmıştı. Rahmetli Piyale Paşa, Cerbe Deniz Savaşı’nda Hıristiyan dünyasının donanmasını yendiği, Sakız Adası’nı fethettiği halde Padişah Hazretleri vezaret rütbesini ona çok görmüştü. Ama mükâfatlandırmak da istiyordu. Mükafat olarak cennetmekân Kanuni, Piyale Paşa’yı, oğlu Sultan Selim’in kızı Gevher Hatunla evlendirdi. Faizi Efendi kaşlarını çattı: -Torununu yaşlı başlı bir paşa ile evlendirdiğine göre, devletin rütbesi ondan daha değerliymiş. -Elbette Faizi Efendi; bir padişah, bir halife devletin mevkilerini torunundan aziz bilmese, o devlet ne hale gelir? -Derin bir göğüs çekerek devam etti- Maalesef çürüme başlamıştır; bunun sebeplerinin bulunarak mutlaka durdurulması lazımdır. Sesi bulanık bir hal aldı: – Ah benim yüce devletim! Sen ne duruma düştün! İslam Halifesinin yazdığı ferman Kanije’yi savunmak gibi sıradan bir hizmete karşılık olmaya başladı! Nemli gözlerini Faizi Efendi’ye çevirdi. – Daha acısı ne biliyor musun? – Ne Paşa Hazretleri? -Bu ulu devletin vezirliği benim gibi kocamış bunaklara kaldı! Buna üzülmeyeyim de neye üzüleyim!… Tarihçi ve Şair Faizi Efendi’nin teselli etmek için söz bulamadığı Tiryaki Hasan Paşa, gözlerini bir top halinde yangına dönüşüp bataklıkta kaybolmak üzere olan güneşe dikmişti. Vesselam… (Aybers POLAT)
Kanije PDF indirme linki var mı?
Mehmed Niyazi - Kanije kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kanije PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Mehmed Niyazi Kimdir?
İlk ve orta okulu Akyazı'da okudu. Liseyi İstanbul Haydarpaşa Lisesi'nde bitirdi. Sonra Hukuk Fakültesi'ne girdi; 1967de oradan mezun oldu. O zamanlar da hukuk fakültesinde takıntısız olarak üçüncü sınıfa geçenler, dekanlığa müracaat edip, izin alarak edebiyat fakültesinin herhangi bir bölümüne devam edebiliyorlardı. Bu imkândan faydalanarak Edebiyat Fakültesinin Felsefe bölümünden de sertifika aldı. Mezuniyetini takiben devlet felsefesi sahasında doktora yapmak için Almanya'ya gitti. Brilon'daki Goethe Enstitüsü'nde Almanca öğrendi. Marburg Üniversitesi'ne intisap ederek burada Prof. Dr. Ditrich Pirson'un yanında "Türk Devletlerinde Temel Hürriyetler"konulu doktorasına başladı. Uzun yıllar Almanyada oturdu. 1988 yılından beri Türkiyede ikamet etmektedir. Tercüman ve Zaman gazetelerinde yazdı. 1987'den beri de ilk başta haftada üç gün, sonraları haftada bir gün Zaman gazetesinde yazmaktadır. Ayrıca; Genç Akademi, Nizâm-ı Âlem, Türk Yurdu, Ufuk Çizgisi gibi dergilerde makalelerini de zaman zaman Batı dergilerinde yayınlatmaya çalışıyor. Mehmet Niyazi Özdemir, tezli romanlarıyla tanınan bir yazar ve düşünürdür. Eserlerinde millî konuları işlemeyi şiar edinmiştir. Fikrî eserlerinde ise Türkiye`nin sosyal yapısı üzerine görüşlerini açıklar.
Mehmed Niyazi Kitapları - Eserleri
- Çanakkale Mahşeri
- Yemen! Ah Yemen!
- İki Dünya Arasında
- Dahiler Ve Deliler
- Plevne
- Varolmak Kavgası
- Ölüm Daha Güzeldi
- Kanije
- Yazılamamış Destanlar
- Türk Devlet Felsefesi
- Doğunun Ölümsüz Çocuğu
- Medeniyetimizin Analizi ve Geleceği
- Millet ve Türk Milliyetçiliği
- Bayram Hediyesi
- İslam Devlet Felsefesi
- Türk Tarih Felsefesi
- Daha Dün Yaşadılar
- Türk Tarih Felsefesi
- Dahiler Ve Deliler
- Plevne
- Bayram Hediyesi
- İki Dünya Arasında
- Türkiye'nin Meseleleri
Mehmed Niyazi Alıntıları - Sözleri
- "Sevgililerin gömüldüğü, acı ve tatlı anıların yaşandığı, emeklerin döküldüğü toprak parçası ayaklar altında çiğnenen bir nesne olmaktan çıkıp, uğruna şehadet şerbetleri içilen "vatan" olmaya başlıyor ve onda doğup batan kanlı, hıçkırıklı günlerde toplum ortak bir bilince varıyordu." (Millet ve Türk Milliyetçiliği)
- Bir milletin medeniyeti sarsıldı mı, bu sarsıntının ilk görüleceği yer devletidir; çünkü medeniyetin sarsılması demek, medeniyetin taşıyıcısı olan insanın bazı değerlerini yitirmesi demektir. Bilindiği gibi devlet çarkını döndüren, devlete ruh veren insandır. O yara aldı mı, milletin bünyesinde en uygun sistemler işlemez olurlar, en adil kanunlar kağıt üzerinde kalırlar. (Türk Devlet Felsefesi)
- Hayat bir rüyadır, ölürsen uyanırsın. (Kanije)
- "Türk hakan çadırlarının kubbeli olması göğün yerdeki sembolü kabul edilmiştir. Eski Türklerde gök kubbesi devletin, çadır ise ailelerin örtüsü olarak düşünülmüştür. Birinin altında devlet diğerinin altında aile kurulmuştur.” (Türk Devlet Felsefesi)
- Yorgunluk dinlenince geçer. Fakat insanın canı sıkkın olunca, pişmanlık duyabileceği işler yapıyor. (Bayram Hediyesi)
- Servet yüktür; omuzlarımın onu taşıyacak kudreti yok. (Kanije)
- Deha çok şey kader her şey. Dünyaya, insanın sözü ve niyeti yön verir (Dahiler Ve Deliler)
- Süper güç olmayan diktatörlükler, dış güçlere dayanırlar. dolayısıyla onların menfaatini korumak durumunda kalırlar. kitlelere mal olmayan fikirler, iktidara gelseler bile,ancak diktatörlükle orada kalabilirler. (Dahiler Ve Deliler)
- Ne çare ki her zaman insanın beyni yüreğine hakim olamıyor. (Yazılamamış Destanlar)
- Diğer milletlerin teslim oldukları noktada Türklerin savunması başlar. Helmuth Karl Bernhard von Moltke (Plevne)
- İmansızlığı ilim sanan beyinsizler, ilme gözlerini kapamış hurafeciler silinip gidecektir. (Varolmak Kavgası)
- “ Kadınlara yalan söylemekten çekinme; yeterki onlar için söylediklerini bilsinler. “ (Doğunun Ölümsüz Çocuğu)
- Türkler'in yılmaması ise dikkat çekiciydi; darbeler onları saracağı yerde sanki sağlamlaştırıyordu. (Çanakkale Mahşeri)
- Ah para ve menfaat! İnsanları nasıl da değiştiriyor; onlarda ne din, ne millet, ne de vatan sevgisi bırakıyor.. (Kanije)
- Eğer insan yaşanabilir bir dünyada ömür sürmek istiyorsa, mutlaka ilahi denetime tabi olduğunun şuurunu taşımalıdır. (Medeniyetimizin Analizi ve Geleceği)
- Halbuki hayat ırmağı çok değişik kıvrımlarla akar; bir merceğe sığabilecek cinsten değildir. (Türk Tarih Felsefesi)
- Billahi Tuna, sen de biliyorsun ki, böyle onurlu bir savaş dünyanın bir başka yeri için verilmedi.İdrakler sınırlı, sevgiler sınırsız olduğundan Plevne'de yaşananları hiçbir milletin hayali almadı çünkü hiçbir millet seni bizim kadar sevmedi, sana türküler yakmadı, çocuklarına adını vermedi, onları yoluna kurban etmedi. (Plevne)
- Sanat ancak millî bir ruhla yoğrulur, insanlığa da millî ruhla açılır. (Medeniyetimizin Analizi ve Geleceği)
- "Zulüm her yerde saltanatını kurmuş; ama hiçbir yerde uzun ömürlü olmamıştır." (Ölüm Daha Güzeldi)
- Her şeye ad takıyoruz; fakat hiçbir şeyin aslını öğrenemiyoruz. (Yemen! Ah Yemen!)