Kanunların Ruhu Üzerine - Montesquieu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kanunların Ruhu Üzerine kimin eseri? Kanunların Ruhu Üzerine kitabının yazarı kimdir? Kanunların Ruhu Üzerine konusu ve anafikri nedir? Kanunların Ruhu Üzerine kitabı ne anlatıyor? Kanunların Ruhu Üzerine PDF indirme linki var mı? Kanunların Ruhu Üzerine kitabının yazarı Montesquieu kimdir? İşte Kanunların Ruhu Üzerine kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Montesquieu
Çevirmen: Berna Günen
Orijinal Adı: De L’esprit Des Lois
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9789757670414
Sayfa Sayısı: 948
Kanunların Ruhu Üzerine Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Ey büyük Montesquieu!
Senin gökyüzündeki ruhunu kutsamaktan ötürü şeref kazanırsam, ne mutlu bana!
Ya siz, ey aklın, gerçeğin sessiz ve kimseyle konuşup görüşmeyen bekçileri!
Size de sevinç ve mutluluk verebilirsem, ne mutlu olurdum! İnsanlık savunucularının sesini duyurmakta etken olan istek ve heyecanı, duyarlı ruhlara üfleyebilsem dünyalar benim olurdu!..
İnsanlığın kutsal haklarını savunan ve yenilmez gerçeğin tarafını tutarak, sesimi yükseltmekle, zulmün ve bazen de aynı derecede tiksinç bilgisizliğin pençesinde çırpınan kara yazgılı kurbanlardan birkaçını çekip kurtarabilirsem, bunlardan sadece bir tek günahsızın duaları ve döktüğü sevinç gözyaşları bile, bütün diğer insanların haksız suçlamalarına ve acı hakaretlerine karşı beni yatıştırır ve avuturdu!"
-Beccaria-
Bir kitap için bunca dedikodu, bunca savaş neden? Ne vardı bu kitabın içinde? Yazarın yirmi yıl üzerinde çalıştığı, o çağa göre bir bilgi kaynağı sayılması gereken kitabı neden bu kadar göze battı? Neden yazar, kitabını yerenlerle, düşüncelerine cephe alanlarla savaşmak, kendisini de kitabını da savunmak zorunda kaldı? Neden asıl eserin neredeyse dörtte biri kadar kalın bir savunma dosyası yazmak zorunda kaldı?
Tarihçilerin Fransız ihtilalini hazırlayanlar arasında çok önemli bir rol oynadığını iddia ettikleri Montesquieu'nün Kanunların Ruhu Üzerine adlı eserini okurken, bu soruların da cevaplarını arayacak ve yazarın durmadan kişilerin eşitliğinden söz ettiğini, hürriyetin insanların en doğal haklarından biri olduğunu, kanun karşısında bütün insanların eşit sayılması gerektiğini ve toplumların ancak bu anlayış sayesinde mutluluğa ulaşabileceklerini ileri sürdüğünü göreceksiniz.
(Tanıtım Bülteninden)
Kanunların Ruhu Üzerine Alıntıları - Sözleri
- Bankacılar para değiştirirler, ödünç para vermezler.
- Kanunun kuvveti herkese aynı şekilde uygulanmasındadır
- Aşırı itaat, itaat edenin cahil olmasını gerektirir. Hatta emredenin dahi cahil olmasını gerektirir. Emreden kişinin ne düşünmeye, ne şüphe etmeye ne de mantık yürütmeye ihtiyacı vardır. Talep etmesi yeterlidir.
- Hür bir devlette, hür bir ruhu olması gereken her insanın kendi kendini yönetecek yetkide olması gerektiğinden, milletin tümünün birden yasama yetkisi olması gerekir.
- Milletin en iyi sınıfı hangisidir, biliyor musunuz?”diye sorduğunu ve “sanımca, saltanat yönetimine karşıt değillerse eğer, huzur içinde yaşadıkları takdirde bütün hükümet şekillerini eşit gören tacirlerle köylülerdir
- Bu diktatör karşısında egemen halk boyun eğiyor, en halkçı kanunlar sessizliğe bürünüyordu.
- Para değerler işaretidir. Bu işarete ihtiyacı olan kişinin, ihtiyaç duyduğu her şeyi olduğu gibi onu da kiralamak hakkıdır. Yalnız şu farkla ki, öteki şeylerin tümü ya kiralanır ya da satın alınır; nesnelerin değeri olan para ise yalnız kiralanır, satın alınmaz.
- Muhammetçi devletlerde efendi, köle kadınların sadece canına ve malına değil, ayrıca erdemleri veya onurları olarak nitelendirebileceğimiz şeye de sahiptir.
- Din öyle büyük tehditler ve öyle büyük vaatler taşır ki, bunlar bir kez aklımıza girdikten sonra, hâkim dini terk etmemiz için bize nasıl bir baskı uygulanırsa uygulansın, o dinden olursak elimizde hiçbir şey kalmamış gibi, o dinde kalmamıza izin verilirse de elimizden hiçbir şey alınmamış gibi hissederiz.
- Cezalar, tembellik fikriyle değil iş fikriyle,kusursuzluk fikriyle değil iyilik fikriyle, cimrilik fikriyle değil azla yetinme fikriyle birleşirse daha iyi olur.
- Her hükümetin bozulması hemen her zaman ilkelerin bozulmasıyla başlar.
- Toplum insanlardan oluşan birliktir, insanlar demek değildir. Vatandaş yok olabilir, insan hayatta kalır.
- İstilaya uğramış millete, istila eden milletin gururu, bilinçsizce davranışları, hele daha kötüsü her şeye burnunu sokmak istemesi çok ağır gelir, son hareket tarzı uğradıkları hakaretlerin sayısını artırdıkça artır
- Cumhuriyetlerin lüks yüzünden, saltanat yönetimlerinin ise fakirlik yüzünden yıkıldıklarıdır.
- "Genelde karakter iyi ise,o karakterde mevcut olan birkaç kusurun ne önemi olabilir ki!"
Kanunların Ruhu Üzerine İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitap 900 küsür sayfa olmasına rağmen bitirilebilmiş bir eser değildir. Montesquieu bunu, öldüğü yıl olan 1755'e kadar yazmaya devam etmiştir. Ancak bu haliyle bile tarihteki başyapıtlar arasında yerini almayı başarmıştır. Kitabın ilk basımıyla birlikte Montesquieu’ya saldırı ve eleştiriler başlamış ve özellikle din adamları sınıfı kitaba yasak getirmişler, Voltaire gibi önemli isimler de Montesquieu’yu desteklemişlerdir. Kitap dönemin Fransa’sında oldukça sükse yaratmış ve halk üzerinde ‘’Özgürlük’’ bilincinin oturmasını sağlamıştır. Tarihteki böylesi bir etki pek az kitap için söylenebilir. 18. yüzyıl felsefesine ve dönemin Fransa’sındaki politik ortama baktığımızda pozitivist anlayışın hakim olduğu, hukuk, sosyoloji gibi bilim dallarının hızla geliştiği bir dönemden bahsediyoruz. Montesquieu da böyle bir dönemin en ideal ismidir diyebilirim. Çünkü kitapları ve olgulara, kavramlara ve reel olaylara yaklaşımı tam anlamıyla pozitivist bir yaklaşım içermekte. Hukuk sosyolojisinin de öncüsü durumdadır. Montesquieu, toplumsal ahlak ve kültürün oluşumu konusunda örf adet din gelenek gibi faktörlerin yanında iklim ve kanunları da katar. Ancak kanunlar tek başına etkili değillerdir diyerek bir bütünün tamamlayıcı ögesi olarak görür. Çünkü en ileri kanunla bir toplumu dönüştüremezsiniz. Kitabın çok ciddi bir bölümünü ise Monarşi ve Cumhuriyet rejimlerinin doğasını ele alarak yapılan değerlendirmeler kapsıyor. Bu noktada Montesquieu’nun Cumhuriyetçi fikirleri ve Monarşi tanımları, bu tanımları yaparken bizzat toplumsal örnekler üzerinden gitmesi beni 2020’nin Türkiyesi acaba 18. yüzyılın Fransa’sı mı? diye sorgulatmadı değil. Çünkü vermiş olduğu toplumsal örnekler o kadar bugünün Türkiye’sine benzemekte ki ara ara duraksayıp ben ne okuyorum diye kontrol ettim. Monarşik düzenlerde kanun koyucuları öyle bir yermekte ki ve demokratik cumhuriyetle birlikte bu kanun koyucuların nasıl yok olacaklarını değerlendirirken, din adamları sınıfının Montesquieu'nun üstüne bu kadar gitmesindeki korkuyu anlayabiliyorum elbette. Ki korkulan başa geliyor azizim. Yapacak bir şey yok. Bu arada istibdat yönetimlerine de sık sık değinen düşünürümüzün ‘’istibdatın doğası gereği zaten bozuk olan ilkesinin bozulmasından söz edilemez.’’ sözü meydanlara yazılmalı diye düşünüyorum. Cumhuriyet tanımında ne kadar eksik kalmış olsa da, (zaten günümüz dünyasında Cumhuriyet her türlü vasfı edinmiş oldu) her açıdan çok çok ileride bir eser. Mutlaka okunmalı. Özellikle bu ülke insanı için zorunlu ders niyetine okutulmalı diye düşünüyorum. Keyifli okumalar dilerim. (Uğur De Molinari)
Muazzam Hukuk Karmaşası: Geldik bir parçanın daha sonuna :) Hayatımda ilk defa bu denli hacimli bir kitap okudum, daha önce lise yıllarında ilk hacimli olarak okuduğu Stendhal'ın Parma Manastırı idi. Eser salt Hukuk üzerine gitmediği gibi inanılmaz bir konu varyasyonu var. Öyle ki bu kitabı Multidisiplinler açısında; Tarih, Felsefe, Sosyoloji, Coğrafya, Hukuk, Siyasal Bilimler, İktisat, Ekonomi ve Kamu Yönetimi gibi bölümlerde okuyan tüm herkesin okuması gereken bir eserdir. Hukukun temelini atan Sümer-Babil modern çağın temelinin atılmasında yardımı olan Antik Yunan Roma ve daha nice antik medeniyetin karşılıklı ve sonrasındaki bilgisel alışverişler sayesinde muazzam bir Sosyal, Siyasi ve Felsefi Hukuk sistemi ortaya çıkarmıştır. Coğrafyanın insanların yaşamı üzerinde o denli etkileri var ki bu eseri okuyunca daha iyi kavrıyorsunuz. Kimi yerlerde erkekler kadınlarını başka erkeklere rahatça bırakabiliyorken, bazı yerlerde ise kadınların dışarı çıkmasını bile yasaklayıp hapsediyorlar. Coğrafya, kültür ve en önemlisi dini inancın etkisi neticesinde bugün duyduğumuzda kulağımıza inanılmaz farklı, dehşet ve son derece ahlaka mugayır kanunlar göreceksiniz. Dönemlerin getirmiş olduğu etkilerde gözardı edilemediği gibi insanların çok uluslu imparatorlukların bünyesinde barınmaya başlanmasıyla birlikte hukuk sistemi üzerine yeni değişiklikler getirmiştir. Dinin her dönem her konuda insanı ilgilendiren her şey üzerinde etkili olmasın gerçekten son derece can sıkıcı ve iğrenç bir durum. Hindistan'da bir erkek öldüğünde bazı yerlerde kadınlarını da kocaları ile yakarak kurban ediyorlar, bazı yerlerde ise kadınlar kendi istekleri ile bu yakılma olayına dahil oluyor. Ticari ilişkiler de etkileşimi arttırdığı için kültürel alışveriş yanında hukuksal etkileşimi de getiriyor. Dine bağlı olan toplumlarda o denli iğrençlikler var ki insan gerçekten insan olmaktan soğuyor ya. Pers geleneğinin dini olan Zerdüştlikte anne ile evlilik serbest, Mısır da kız kardeş ile evlenmek toprakların bütünlüğü için Firavun adına zorunlu. Güney Asya'da bazı ülkelerde yine din ve gelenekten kaynaklanan baba-kız evliliği söz konusu. Gördüğüm ve anladığım kadarı ile aynı şekilde daha önce bu esere yakın okuduğum eserlerde gördüğüm şey Coğrafya ve Dinin her konuda insanlar üzerinde çok etkili olmasıdır. Okumanızı şiddetle tavsiye ederim, modern çağa evrilene kadar müthiş değişim ve gelişimlere şahit oluyorsunuz. Roma-Yunan-Mısır-Asur-Türk-Çin-Rus aklınıza gelebilecek tüm eski medeniyetlerin insanları etkileyen tüm hukuksal konularına değinmiş muazzam bir eserdir. Özellikle Hukuk okuyan arkadaşlara daha daha şiddetle tavsiye ederim :) (Fatih Beyazkaya)
Kitap hakkında Voltaire'de böyle düşünmüş; Karışık bir yolda kendime bir kılavuz aradım ama karşıma benden daha bilgili olmayan bir yol arkadaşı çıktı. Kitapta kanunları ruhunu değil yazarın çok geniş olan zekasını buldum. Doğru dürüst yürüyecek yerde sıçrıyo, aydınlatacak yerde ışıldıyor, yargılayacak yerde bazen yeriyor. İnsan içinden, "böyle bir dahi, insanı hayrette bırakmaya çalışacak yerde aydınlatmaya çalışsaydı daha iyi ederdi," diyor. Bu, her bakımdan eksik kitapta, birçok kişinin ilginç bir şekilde taklit etmeye yeltendiği çok güzel şeyler var. Dar kapalı kişiler de, bilhassa insanlığın işine yarayacak bölümlerinden ötürü kitabı küçümsemek ten geri kalmadılar. Bütün kusurlarına, bütün eksikliklerine rağmen bu kitabın insanlar için çok değerli bir kitap olması gerekir. ... A- Bütün bunlar Kanunların Ruhu üzerine adlı kitapta mükemmel denebilecek yerlerin bulunmasını engel değil. Düşünen ve beni düşündüren insanları severim. Bu kitabı siz hangi kitapların arasına koyardınız? B- İnsana mükemmeli aratan ve isteten kitaplar arasına. Bu kitap bana kötü bir temele dayanan, plansız bir bina hissini veriyor. İçinde cilalı, yaldızlı bir çok güzel daireler var. A- Bu dairelerde birkaç saat kalmak doğrusu ya hoşuma gider. Ama Grotius... Voltaire (Önemsiz)
Kanunların Ruhu Üzerine PDF indirme linki var mı?
Montesquieu - Kanunların Ruhu Üzerine kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kanunların Ruhu Üzerine PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Montesquieu Kimdir?
Daha çok bilinen adıyla Montesquieu, bir Fransız politik düşünürdür.
Kuvvetler ayrımı esasını ortaya atmıştır. 20 yıl üzerinde çalıştığı De l'esprit des lois adlı kitabında yasama, yürütme ve yargı'yı birbirlerinden ayırmanın önemini vurgulamıştır.
Charles-Louis de Secondat Montesquieu. 1689-1755 yılları arasında yaşamış Fransız filozofu. Bir siyaset sosyolojisi geliştiren Montesquieu, esas ününü toplum, hukuk ve yönetim tarzı konusunda gerçekleştirdiği karşılaştırmalı araştırmadan almıştır. Siyaset ve hukuk konusunda tümevarımsal ve deneysel bir yaklaşımı benimseyen filozof, olguları kaydetmek yerine anlamayı, görüngüleri konu alan karşılaştırmalı bir soruşturmayı, tarihsel gelişmenin ilkelerine ilişkin sistematik bir araştırmanın temeli yapmayı itmiştir. Siyaset konusuna, şu halde bir tarih filozofu olarak yaklaşan Montesquieu, farklı politik toplumlardaki farklı pozitif hukuk sistemlerinin çok çeşitli faktörlere, örneğin, halkın karakterine, ekonomik koşullarla iklime, vs., göreli olduğunu söylemiştir. O, işte bütün bu temel koşullara, "yasaların ruhu" adını vermiştir. Montesquieu bu bağlamda, üç tür yönetim tarzını birbirinden ayırmış ve bu devletlere uygun düşen yönetici ilke, iklim ve topraktan söz etmiştir. Buna göre, despotizm büyük devletlere, sıcak iklimlere uygun düşer ve korkuya dayanır. Britanya örneğinde olduğu gibi, ne soğuk ve ne de sıcak olan bir iklimin hüküm sürdüğü, orta büyüklükteki devletlere uygun düşen yönetim biçimi, monarşidir; söz konusu yönetim biçimi, şan ve şerefe dayanır. Buna karşın, soğuk iklimlere ve küçük devletlere uygun düşen rejim, demokrasidir;demokrasinin yönetici ilkesinin erdem olduğunu öne süren Montesquieu, tüm insanlar için geçerli olan tek bir doğa yasası ve evrensel bir insan doğası olduğunu kabul eden akılcılığa şiddetle karşı çıkmış ve kuvvetler ayrılığı prensibini ortaya atmıştır.Geometri alanında çok olmasa da çalışmalar yapmıştır.Üçgende Alan ve benzerlik konularında birçok defa önerilerde bulunmuştur.
Montesquieu Kitapları - Eserleri
- Kanunların Ruhu Üzerine
- İran Mektupları
- Romalıların Yücelik ve Çöküşünün Nedenleri Üzerine Düşünceler
- Beğeni Üzerine Bir Deneme
- Çeşitli Düşünceler (Cep Boy)
- Kanunların Ruhu Üzerine 1
- Kanunların Ruhu Üzerine 2
- Öyküler
Montesquieu Alıntıları - Sözleri
- Ruhumuz vücudumuzla birleşik olmasaydı da bilgili olabilirdi ancak bu durumda, muhtemelen, neyi bilirse onu severdi. Fakat şimdi biz, neredeyse sadece bilmediğimiz şeyleri sevmekteyiz. Olma hâlimiz, varoluşumuz, tümüyle keyfi şekilde bizi biz yapan ne varsa, başka türlü de olabilirdi. Fakat başka türlü yaratılmış olsaydık, başka türlü görür ve farklı şekilde hissederdik. Makinemizdeki organlardan biri, bize değişik bir belagat yeteneği, başka bir şiir verirdi hatta aynı organların birbirleriyle başka şekilde bir araya gelmesinden bambaşka bir şiir ortaya çıkardı. Örneğin, organlarımızın terkibiyle dikkat süremiz yazsaydı, dikkatimizin ölçüsüne göre mevzunun düzenlenmesine ilişkin tüm kurallar ortadan kalkardı. Kavrayışımız daha iyi olsaydı, kavrayış durumumuzu esas alan kuralların tamamı geçersiz olurdu. Tüm kanunlar, makinemizin belli bir biçimde olması üzerine kuruludur, dolayısıyla biz bu şekilde olmasaydık, onlar da farklı olabilirdi. (Beğeni Üzerine Bir Deneme)
- Prenslerin, kendilerinin son derece kıymetli olduğuna ve halklarında bu prenseslerin beş para etmediğine nasıl böyle kolaycı inanabildiklerini aklım almıyor. (Çeşitli Düşünceler (Cep Boy))
- Sırf ortak noktaları olan itaat bakımından bir bütün oluşturan bu halkların hepsi de yurttaş olmaksızın Romalı idi. (Romalıların Yücelik ve Çöküşünün Nedenleri Üzerine Düşünceler)
- Hırslı kişiler, oyları altüst etmek veya kazanmak amacıyla koca koca şehirleri ve milletleri Roma'ya taşımıştır. (Romalıların Yücelik ve Çöküşünün Nedenleri Üzerine Düşünceler)
- Toplumların doğuşunda kurumları yaratan cumhuriyetlerin liderleridir. (Romalıların Yücelik ve Çöküşünün Nedenleri Üzerine Düşünceler)
- Laf yetiştirmekten, kendini yetiştirmeyi unutmuş insanlar var. (İran Mektupları)
- İstilaya uğramış millete, istila eden milletin gururu, bilinçsizce davranışları, hele daha kötüsü her şeye burnunu sokmak istemesi çok ağır gelir, son hareket tarzı uğradıkları hakaretlerin sayısını artırdıkça artır (Kanunların Ruhu Üzerine)
- Beklenti, tüm hazlarımızı birbirine bağlayan bir zincirdir. (Çeşitli Düşünceler (Cep Boy))
- Sevdiğimiz kadınlara karşı duyduğumuz aşk, onların soylarından veya mülklerinden ileri gelen bir fikirden kaynaklanıp diğer insanların onlara duyduğu saygı ve verdikleri değerle beslenir. (Beğeni Üzerine Bir Deneme)
- Ne yani, sevilmenin kıymetini hiç mi bilmiyorsun? Heyhat! Ne kaybettiğini dahi bilmiyorsun! İç cekişlerim duyulmuyor, gözyaşlarım akıyor ve sen bunların tadını çıkarmıyorsun. (İran Mektupları)
- Roma ticaret yapmayan ve neredeyse hiç sanatı olmayan bir şehir olduğundan, bireylerin kendilerini zenginleştirmek için başvuracakları yegâne yol yağma idi. (Romalıların Yücelik ve Çöküşünün Nedenleri Üzerine Düşünceler)
- Kanunlar, uygulandıkları milletlere öylesine uygun düşmeli ki, başka bir millete uygun düşmesi çok büyük bir tesadüfe bağlı olmalı. Devlet dairelerinin ısınmasını bile iklime değil kanuna göre ayarlayan adama gel de anlat Montesquieu Beey (Kanunların Ruhu Üzerine 1)
- Senatorlerin, senatoda bulunmayan herhangi bir üyeye vekalet etmeleri doğru olmaz. Aksi takdirde kötüye kullanmaların ardı arkası kesilmez. Bir Cumhuriyette herhangi bir vatandaşa birdenbire verilen aşırı derecede yetki, saltanat idaresini hatta saltanat idaresinden daha fazlasını meydana getirir. Çünkü saltanat idaresinde kanunlar, esas teşkilattan alınmış ya da ona göre ayarlanmıştır, hükümet ilkesi hükümdarı bir takım kayıtlar altına alır; ama Cumhuriyette herhangi bir vatandaş kendisine aşırı derecede yetki verilirse, bu yetkinin meydana getireceği kötüye kullanmalar daha buyük olur, çünkü böyle bir şeyi göz önünde bulundurmamış olan kanunların o vatandaşı gerektiği zaman durdurmak için hiçbir yetkisi olamaz. (Kanunların Ruhu Üzerine 1)
- Devlet kurumlarının zulmettiği yerde insanların yumuşak tabiatlı ve adaletli olması beklenebilir mi? (Romalıların Yücelik ve Çöküşünün Nedenleri Üzerine Düşünceler)
- Nezaket daha çok kişinin kendini göstermek isteğinden doğar. Gururlu olduğumuz için nazik oluruz: bayağı olmadığımızı, üstelik her çağda ve her yaşta insanların kendilerinden uzaklaştırdıkları kişilerle beraber yaşamadığımızı gösteren davranışlarımızın olması gururumuzu okşar. (Kanunların Ruhu Üzerine 1)
- Romalılar lejyon askerlerine diğer bütün milletlerinkinden daha güçlü ve ağır saldırı ve savunma silahları vermenin saat olduğunu düşünmüştür. (Romalıların Yücelik ve Çöküşünün Nedenleri Üzerine Düşünceler)
- Hangi idare şeklinde olursa olsun, yetkinin büyüklüğünü süresinin kısalığı ile telafi etmek gerek. Bu konuda kanun yapanlarin çoğunun tesbit ettigi süre bir yıldır, daha uzun bir süre tehlikeli olabilir, ondan kısası da olayın özelliğine aykırı düşer. (Kanunların Ruhu Üzerine 1)
- Bir Cumhuriyetin felaketi orada entrikanın bulunmamasındadır, bu da, halkın para ile baştan çıkarıldığı zaman vuku bulan şeylerdendir. Bakarsınız ağırbaşlı bir hal almış, paraya düşkünlüğü artmış ama işle ilgisi kesilmiştir, hükümetin icraatına, yapılan tekliflere aldırış etmez, kendisine verilecek olan parayi rahat rahat bekler. (Kanunların Ruhu Üzerine 1)
- Bu diktatör karşısında egemen halk boyun eğiyor, en halkçı kanunlar sessizliğe bürünüyordu. (Kanunların Ruhu Üzerine)
- Romalılar düşmandan çok aylaklıktan korkmuştur. (Romalıların Yücelik ve Çöküşünün Nedenleri Üzerine Düşünceler)