Kapan - Simon Beckett Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kapan kimin eseri? Kapan kitabının yazarı kimdir? Kapan konusu ve anafikri nedir? Kapan kitabı ne anlatıyor? Kapan PDF indirme linki var mı? Kapan kitabının yazarı Simon Beckett kimdir? İşte Kapan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Simon Beckett
Çevirmen: Aslıhan Kuzucan
Orijinal Adı: Stone Bruises
Yayın Evi: İthaki Yayınları
İSBN: 9786053754404
Sayfa Sayısı: 344
Kapan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Asil Dehşet Evdedir
Dört kitaptan oluşan David Hunter serisinin ardından Simon Beckett, yeni kitabı Kapan'la yeniden, geçmişi arkasında bırakmaya çalışan bir adamın hikâyesini anlatıyor. Polisten kaçarken kendisini Fransa'da bulan Sean bir kapana basar ve o andan itibaren, gizem dolu bir dünyanın kapıları ardına kadar açılır.
Bir yandan geçmişin sancılarıyla uğraşırken, diğer yandan kuralları sahibinin koyduğu bir çiftlikte, yeni maceralara bulaşmak istemediği halde kendisini ölümcül sırların ortasında bulur. Ortadan kaybolan kişiler, çarpık ilişkiler… Simon Beckett Kapan'la birlikte okuyucularına tekinsiz, gerilim dozu yüksek, etkisinden kolayca çıkılamayacak bir deneyim sunuyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Kapan Alıntıları - Sözleri
- Dünya, her şeyi senden daha iyi bildiğini sanan insanlarla dolu…
- "Dünya,herseyi senden daha iyi bildiğini sanan insanlarla dolu.Her zaman, kendinde sana ne yapman gerektiğini söyleme hakkını bulan bir İnsan çıkar."
- Acı her yerimi sarınca var olmaktan vazgeçtim.
- Herkesin kendi hayatı vardı ve bu hayatlarda küçücük roller oynadığımız gerçeğinden daha fazlasına inanmak , ukalalık olurdu.
- Yokluğumda dünya dönmeye devam etmişti ; sokaklar hala tıklım tıklımdı , trafik hala yavaş ilerliyor ve Thames Nehri hala akıyordu.
- Buraları yeniden görmek , ateşin yükseldiğinde gördüğün rüyaları yeniden ziyaret etmek gibi gerçeküstü ve tuhaftı.
- Arabanın benzini bitmek üzereydi. Saatlerdir hiç benzin istasyonu işaretine rastlamamıştım ve yakıt göstergesi de kırmızıdaydı. Ana yoldan ayrılmam gerekiyordu ama uçsuz bucaksız gibi duran tarlalar sanki beni motor son nefesini verene kadar dolandırma niyetindeydiler. Günün henüz erken saatleri olmasına rağmen hava boğucu ve sıcaktı. Açık pencerelerden kırbaç gibi çarpan rüzgâr, havayı serinletmiyor yalnızca hareketlendiriyordu. Direksiyona kapanmış, arabanın her an stop etmesini beklerken, yeşil bariyerlerin arasında bir boşluk gördüm. Solumdaki buğday tarlalarının arasından sonu görünmeyen bir yol uzanıyordu. Nereye vardığına aldırış etmeden, tekerlek izleriyle dolu yüzeyde sarsılarak ilerlemeye başladım. İzler ağaçlık bir alana varıyordu. Audi’yi içine sürdüğümde dallar pencereleri çizdi. Arabayı durdurdum. Ağaçların gölgeleri daha serindi. Tik tak eden sessizlikte akan suyun sesini duyabiliyordum. Gözlerimi kapatıp kafamı arkaya yasladım ama dinlenecek zamanım yoktu. Yola devam etmeliydim.
- Eski hayatımın kabuğuna geri çekildim.
- Hayatımdaki ironiler bitmiyordu.
- Ani bir sağanak camı kirletip dışarıdaki dünyayı empresyonist bir bulanıklıkla kaplayınca silecekleri açtım. Bir kabusun içine tıkılıp kalmış gibi hissediyordum ama aklım gittikçe çalışmaya başlıyordu.
Kapan İncelemesi - Şahsi Yorumlar
#cevizyorumluyor #kapan #stonebruises #simonbeckett Herkese merhaba yine kitaplığımda upuzun yıllarca beklemiş olan bir kitap ile geldim. Polisten kaçan Sean'ı okuyoruz. Fransa kırsalında ormanda bir kapana basar daha sonra onu bulan iki kız kardeş evlerine götürürler. Büyük kardeş Mathilde Sean'ın yarasını sararak ona bakmaya başlar. Küçük kardeş Gretchen ise 18 yaşının merakı ve tazeliğinde Sean ile sohbet etmeye başlar. Evin babası durumdan hiç memnun değildir çünkü evlerinin çevresine kapanları o koymuştur. İyileşince gitmeyi kafasına koyan Sean, aile tarafından işlere yardım etsin diye kalması teklif edilince kabul eder. Saklanmak için ideal bir yerdir. Ancak çiftliğin sakladığı sırlar oldukça korkunçtur. Tekinsiz bir atmosfer yaratmış yazar. Sean'ın gözleri ilk açıldığından itibaren herkesi sorguluyorsunuz. Zaman bir şu an bir geçmişte Londra'da geçenler olacak şekilde 2 adet.karakterler oldukça değişik ancak Gretchen ve Arnoud kadar iğrenç karakterler olamaz. Çiftlik sahibi Arnaud ise bir şeyler saklıyor gibi. Fransa kırsalındaki çiftlik anlatıları güzelken Londra kısımlarından hoşlanmadım. Kitap oldukça yavaş ve durağan seyrediyor. Korku değil de kurgu edebiyat demek daha doğru olur. Heyecan içerikli bir şey olmasa da birazcık gizem var ve bu da okumaya devam etmenizi sağlıyor. (Melis Ünler)
Kitap gereksiz şekilde uzatılmış. Gerilim olacağını zann ediyordum onun yerine pek de çiçekli böcekli olmayan çiftlik hayatı okumuş oldum. Ortalıkta bir gizem var, o belli ama sizi çok da şaşırtmıyor. Sonda "demek ki böyle olmuş, tamam." deyip geçebileceğimiz seviyede. Zaten tüm hikaye sakin devam etti bana göre, bir tek sonlara bir kaç sayfa gerilim eklenmiş sadece. Yazarın bir eserini daha okuyacağımı düşünmüyorum, üçde üç beğenmedim. (Özen)
yazar/i1395 yazarın tüm kitaplarını okumanın haklı gurunu yaşıyorum.. :)) Kitaba gelince, David Hunter serisinden sonra çok sade ve çok durağan geldi.. Ama yazarın akıcı dili muhteşem betimlemeleri ile süslenmiş kurgusunun okumaya değer olduğunu düşünüyorum.. İyi okumalar.. (EBRİL)
Kapan PDF indirme linki var mı?
Simon Beckett - Kapan kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kapan PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Simon Beckett Kimdir?
1960, Sheffield doğumlu İngiliz yazar. The Times, The İndependent on Sunday, The Daily Telegraph ve The Observer de dahil olmak üzere bir çok gazete de çalışmış olan gazeteci/yazarın dikkat çeken romanları arasında "owning jacob" ve "chemistry of death" sayılabilir.
Simon Beckett Kitapları - Eserleri
- Ölümün Kimyası
- Kemiklerin Şifresi
- Ölülerin Fısıltısı
- Mezarların Çağrısı
- Kapan
- Die ewigen Toten
- Obsession
- Voyeur
- Verwesung
Simon Beckett Alıntıları - Sözleri
- İnsanın ayna da kendi yüzüne bakabilmesi gerekir. (Mezarların Çağrısı)
- "Zamanla insan hemen her şeye alışabiliyor." (Ölülerin Fısıltısı)
- Beden öldüğünde, hayatın denetim altında tuttuğu enzimler zincirlerini koparır. (Ölülerin Fısıltısı)
- Yokluğumda dünya dönmeye devam etmişti ; sokaklar hala tıklım tıklımdı , trafik hala yavaş ilerliyor ve Thames Nehri hala akıyordu. (Kapan)
- Sen şimdi nasılsan, bir zamanlar ben de öyleydim. Ben şimdi nasılsam, sen de öyle olacaksın. (Ölümün Kimyası)
- "Ne derler bilirsin, balığa benziyorsa ve balık gibi kokuyorsa..." (Mezarların Çağrısı)
- Çok çeşitli şekillerde ölmüş insan bedenleri gördüm. (Ölülerin Fısıltısı)
- "Fevkalade yaratıklar , değil mi? Lumbricus terrestris. Basit bir organizma , beyin yok , bahsedilecek bir sinir sistemi neredeyse yok , ama ikiye kesersen tekrar büyüyorlar. Burada çıkaracağın bir ders var : Ne kadar karmaşıklaşırsan , başını o kadar belaya sokarsın." (Mezarların Çağrısı)
- Kötü düşünceleri bırak. Düşünmen gereken daha önemli şeyler var. (Mezarların Çağrısı)
- "Sevdiğin kişiye gıcık olduğun an, onun hatalarını görmeye başlarsın ve ben bu kişiyi mi sevdim dersin." (Voyeur)
- Sabahın üçü ölü zamandır. Vücut fiziksel ve zihinsel açıdan en olumsuz şartlarındadır. Savunmasının en zayıf olduğu, sabaha ulaşma umudunun en uzak gibi göründüğü zamandır bu. En kötü hayallerin kaçınılmaz, en karanlık korkuların gerçekleşmek üzere gibi geldiği zamandır. Genellikle bir ruh durumundan ibarettir ve biyoritimde dip noktasıdır. (Kemiklerin Şifresi)
- "Kıskandığın kişiye yaptığın kötülük sana normalmiş gibi görünür." (Voyeur)
- Onlar ikinci şans değildir, sadece farklı şanslardır. (Ölümün Kimyası)
- "Dünya,herseyi senden daha iyi bildiğini sanan insanlarla dolu.Her zaman, kendinde sana ne yapman gerektiğini söyleme hakkını bulan bir İnsan çıkar." (Kapan)
- Ölenleri geri getiremeyeceğine göre, yaşamaya elinden geldiğince devam edebilirsin. (Ölümün Kimyası)
- Arabanın benzini bitmek üzereydi. Saatlerdir hiç benzin istasyonu işaretine rastlamamıştım ve yakıt göstergesi de kırmızıdaydı. Ana yoldan ayrılmam gerekiyordu ama uçsuz bucaksız gibi duran tarlalar sanki beni motor son nefesini verene kadar dolandırma niyetindeydiler. Günün henüz erken saatleri olmasına rağmen hava boğucu ve sıcaktı. Açık pencerelerden kırbaç gibi çarpan rüzgâr, havayı serinletmiyor yalnızca hareketlendiriyordu. Direksiyona kapanmış, arabanın her an stop etmesini beklerken, yeşil bariyerlerin arasında bir boşluk gördüm. Solumdaki buğday tarlalarının arasından sonu görünmeyen bir yol uzanıyordu. Nereye vardığına aldırış etmeden, tekerlek izleriyle dolu yüzeyde sarsılarak ilerlemeye başladım. İzler ağaçlık bir alana varıyordu. Audi’yi içine sürdüğümde dallar pencereleri çizdi. Arabayı durdurdum. Ağaçların gölgeleri daha serindi. Tik tak eden sessizlikte akan suyun sesini duyabiliyordum. Gözlerimi kapatıp kafamı arkaya yasladım ama dinlenecek zamanım yoktu. Yola devam etmeliydim. (Kapan)
- Dünya, her şeyi senden daha iyi bildiğini sanan insanlarla dolu… (Kapan)
- "Kõtü şans söz konusu olduğunda hepimiz aslında bencilizdir, aynı duayı ederiz: Ben olmayayım, bana olmasın . Daha değil." (Kemiklerin Şifresi)
- Hayatımdaki ironiler bitmiyordu. (Kapan)
- "Eğer gizlemek istediğin değerli bir şeyin varsa, bunu yapmanın iki yolu var. Birincisi onu gerçekten güvenli olan, hiç kimsenin asla bulamayacağı bir yere koymaktır. Ama sorun şu ki öyle bir yer senin aklıma geliyorsa, muhtemelen başkasının da aklına gelir. Diğer yolsa, onu hiç kimsenin bakmayı düşünmeyeceği bir yere koymaktır. O kadar aşikardır ki gizleme yeri olduğunu kimse fark etmez bile. Tercihen, her gün görebildiğin bir yer." (Mezarların Çağrısı)