Karakter Analizi - Wilhelm Reich Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Karakter Analizi kimin eseri? Karakter Analizi kitabının yazarı kimdir? Karakter Analizi konusu ve anafikri nedir? Karakter Analizi kitabı ne anlatıyor? Karakter Analizi PDF indirme linki var mı? Karakter Analizi kitabının yazarı Wilhelm Reich kimdir? İşte Karakter Analizi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Wilhelm Reich
Çevirmen: Leyla Uslu
Yayın Evi: Cem Yayınevi
İSBN: 9789754069341
Sayfa Sayısı: 635
Karakter Analizi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Wilhelm Reich'ın (1897 - 1957) Karakter Analizi adlı yapıtı okuyucuya ilk kez sunulduğunda, eleştirmenler tarafından o ana dek "psikoloji konusunda söylenmiş olanların en iyisi ve en köklü düşünülmüşü" olarak tanımlanmıştı. Kitap çok geçmeden Nazi Almanyası'nda yasaklandı. Karakter Analizi ancak 1945'de, ABD'de yeniden basılabildi. O günden bugüne, bu başyapıt psikoterapinin gelişimine büyük katkı yapmıştır. Değişiklikler yapılsa da, Reich'ın kitabında işlediği temel görüşler pek çok terapi yönteminde benimsenmiştir.
Reich, Freud'un yorum analizinin karşısına, beden dilinden yola çıkarak, bastırmanın çok çeşitli katmanlarına adım adım ilerleyen davranış analizini koyar. Kas gerginliklerinin çözülmesinin cinsel enerjiyi serbest bıraktığını, bunun da aykırı davranışları ortadan kaldırdığını saptamış, buradan yola çıkarak vejetatif akımlar anlayışını geliştirmiştir. Bu anlayış, Reich'ın daha sonra geliştirdiği orgon terapisine bağlı biyopsikiyatrinin temelini oluşturmuştur.
Karakter Analizi Alıntıları - Sözleri
- Yalan ne kadar büyükse inanılması o kadar kolaydır.
- Aşağılık kompleksinden ve çekingenlikten mustarip bir hasta analiz sırasında beceriksizliğini ("hiçbir şey yapamıyo rum") kayıtsızlık biçiminde dile getiriyordu. Bu direncin do ğasım tahmin edip izah ederek arkasında gizlenen küçüm seme eğilimlerini bilinç düzeyine çıkarmak yerine, hastaya işbirliği yapmayı arzu etmediğini ve iyileşmek istemediğini 51 ısrarla söyledim. Bu konuda pek de haksız değildim ama ana lizin başarısızlığa uğramasının nedeni, "isteksizliği" üzerinde daha fazla durmamam ve beceriksizliğinin nedenlerini anla maya çalışmamamdı; bunun yerine kendi beceriksizliğime ka pılarak hastaya bu anlamsız sitemleri yöneltmemdi. Her hasta, hasta kalmak eğilimindedir ve birçok analistin anlaşılamayan durumlarda başka bir açıklama yapmadan "iyileşmek istemi yorsunuz" ifadesini suçlama olarak kullandığını biliyorum. Ancak bu ifadenin analistin sözlüğünden çıkarılarak yerine otokontrolün konması gerekiyor. Çünkü şunu da kavramak zorundayız: Analizde nedeni açıklanamayan her tıkanma ana listin suçudur.
- Her yeni deneyim bize bir vakaya mal oluyor; önemli olan tek şey, hatayı görmek ve deneyime dönüştürmektir.
- Ama yalnızca beklemekle başarı elde edilebileceğini ummak anlamsızdır
- Önemli olan birbiri mizi anlamaktır. Her birimiz farklı bir dil kullanarak kimsenin kimseyi anlamayacağı şekilde konuşmamalıyız.
- Hayatın ilk dönemlerinde yaşananlar analiz edilmeden gerçek anlamda bir iyileşme sağlanamaz. En önemli şey, hatırlama edimine, hatırlanan malzemenin içer diği duyguların eşlik etmesidir.
- Büyük olasılıkla bu hataların temelinde analizin idaresini hastaya bırakmak gerektiği şeklindeki Freudcu kuralın yanlış anlaşılması yatmaktadır. Bu kuralla kastedilen tek şey, eğer hastanın çalışması kendisinin bilinçli iyileşme isteği ve bizim iyileştirme amacımız doğrultusunda seyrediyorsa bunu boz mamak olabilir. Ama hastanın kendi çatışmalarıyla sonuna kadar mücadele etme korkusu ile hasta kalma isteği bu seyri bozduğu anda doğaldır ki müdahale etmek zorundayız.
- Vakayı önyargısız inceliyor ve onun malzemesine, onun davranışına, hastanın ne gizlediğine veya zıddı olarak neyi gösterdiğine bakarak yönümüzü belirliyoruz. Ancak bunu yaptıktan sonra bu vakadan öğrendiklerimi en iyi şekilde bu vakanın tekniği için nasıl kullanırım sorusunu ele alıyoruz.
- Analist yalnızca hasta "malzeme getirdiği" için uzun süre analizin çok iyi gittiğini sandığından, bu tür kaotik analizler tehlikeli bir niteliğe bü rünür. Sonunda -ki genelde artık çok geçtir- hastanın dönüp dolaşıp aynı malzemeyi tekrar tekrar ama yalnızca farklı bir cepheden gösterdiği anlaşılır. Hasta ise, doğasmda en ufak bir değişiklik olmadan yıllarca analiz saatlerini bu şekilde geçire bilir.
- Zamanla,toplumsal sürecin gelişmesiyle sürekli bağlantı içinde, dayatılan tatminden vazgeçiş ile ihtiyaçtan kaynaklanan gerginliğin artması arasında giderek büyüyen bir uyuşmazlık ortaya çıkar.
- Hasta geldiğinde tam bir vejetatif şok halindeydi. Cildi maviden kırmızıya lekelerle doluydu. Titriyordu, gözleri çok perdeliydi. Zar zor konuşabiliyordu. Başta işbirliğine istekli görünüyordu. Ama yüzünde ve omuzlarında kasılmalar başlayınca birden ayağa fırladı, sırtından bir bıçak çekerek üstüme geldi. Bu tür şeylere hazırlıklı olmayı alışkanlık haline getirmiştim. Elini yakaladım, sıkarak bıçağı aldım ve sert bir tonla divana uzanıp kıpırdamamasını söyledim. "Sizi öldürmeliyim... Öldürmeliyim... Bunu yapmak zorundayım..." diye bağırdı. 20 yılı aşkın bir süre, orgonotik akımlara ilişkin gerçekleri bilimsel olarak betimlememden dehşete düşen insanların ölümcül öfkelerine maruz kalmıştım; bu öfkeyi anlıyordum. Bu dehşetle başkan adaylarında, komunist kurtarıcılarda, faşist gizemcilerde, iyi uyum sağlamış psikanalizcilerde, nevrotik adli tıp psikiyatristlerinde, nörologlarda, akıl hastanesi müdürlerinde, pes etmiş kanser patologlarında, şizofrenlerde, her türlü politikacıda, iş arkadaşlarımın entrikacı karılarında vs karşılaşmıştım. Dolayısıyla nasıl bir durumla karşı karşıya olduğumu biliyordum.
- Gerçekte bitkisel kökeninden koparılmış yaşam kısırdır, biçim ve anlatım yönünden katıdır, kurumuş bir bitki kadar verimsizdir. Buna karşılık, sürüp giden katılıkla dirimsel enerjinin donup kalmasına dayanamayan bitkisel yaşamda şaşırtıcı bir evrim gücü vardır. Uygarlık doğal hazların yerine konmuş ikincil elden oluşumların ürünü değildir, her ilerleme dış dünyayla aramızdaki dolaylı ilintililerin geriye kalanlarının sonucudur. Dolayısıyla, insanların kişilik yapılarını ikincil elden işlevlerin boyunduruğundan kurtarıp doğa ve toplumla doğrudan doğruya bağıntılı kılabildiğimiz an elde edilebilecek sınırsız güçleri kolayca tasarlayabiliriz. Ama bunu yeni bir din ya da "dünyayla dolaysız ilinti sağlama"yı vaat eden "Yoga çağrışımı" yapamaz. Söz konusu boyunduruktan kurtulma, şu ya da bu "gizemcilik"e tapanların hiç bir zaman gerçekleştiremeyecekleri bir şeyin, toplumsal yapıların değiştirilmesi gereklidir.
Karakter Analizi İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Karakter Analizi PDF indirme linki var mı?
Wilhelm Reich - Karakter Analizi kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Karakter Analizi PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Wilhelm Reich Kimdir?
Wilhelm Reich (d. 24 Mart 1897 - ö. 3 Kasım 1957) Avusturyalı-ABD'li psikiyatrist ve psikanalist, psikiyatri tarihinin en radikal isimlerden biri.Faşizmin Kitle Psikolojisi (The Mass Psychology of Fascism) ve Kişilik Çözümlemesi (Character Analysis) gibi çok bilinen ve dikkate değer kitapların yazarı , Sigmund Freud'un öğrencilerinden biri...
Wilhelm Reich Kitapları - Eserleri
- Dinle Küçük Adam
- Cinsel Devrim
- Faşizmin Kitle Psikolojisi
- Dirimin Öldürülüşü
- Bedensel Boşalmanın İşlevi
- Karakter Analizi
- İnsanın Doğadaki Yeri
- Orgazmın İşlevi
- Cinsel Ahlakın Boy Göstermesi
- Gençlik Tutkusu
- Cinsel Olgunlaşma
- Kişilik Çözümlemesi
- Geleceğin Çocukları
- Gençliğin Cinsel Mücadelesi
- Kanser
- Başı Dertte İnsanlar
- Reich Freud'u Anlatıyor
- Gençliğin Cinsel Eğitimi
- Listen, Little Man!
Wilhelm Reich Alıntıları - Sözleri
- Bilinçlilik bir özalgılama işlevinden, özalgılama da bilinçli olmaktan başka bir şey değildir. (Kişilik Çözümlemesi)
- Bütün canlılar gibi insanın da öncelikli gereksinimleri açlığın giderilmesi ve cinsel tatmindir. Günümüz toplumu birinciyi zorlaştırmakta, ikinciyi engellemektedir. (Orgazmın İşlevi)
- Ulusu beslemek için, diğer ulusları katletmeden, pratik olarak ne yapıyorsun? Doktor olarak kronik hastalıklara karşı ne yapıyorsun, eğitimci olarak çocukların yaşam sevinçleri için, iktisatçı olarak yoksulluğa karşı, yapı ustası olarak konut hijyenini geliştirmek için ne yapıyorsun? Haydi, şimdi gevezelik etmeyi bırak da, somut pratik yanıt ver ya da çeneni tut! (İnsanın Doğadaki Yeri)
- Bedensel boşalma gücünden yoksun kişi kendini taş taşımış gibi yorgun hisseder, seviştiği insandan tiksinir, ona karşı bir itme yada kayıtsızlık, giderek kin bile duyar. (Bedensel Boşalmanın İşlevi)
- İnsan hakkını alabilmek için yalvarmaz, savaşır. (Geleceğin Çocukları)
- Sevgi, çalışma ve bilgi canımızın kaynaklarıdır. Yaşamı onlar yönetmelidir. (Reich Freud'u Anlatıyor)
- Bir süngü ile her şey yapılabilir,ama üzerine oturulamaz. (Gençliğin Cinsel Mücadelesi)
- 1917 Rus devriminden beri uluslararası politika alanında olanlar, insan kitlelerinin özgürlüğe yatkın olmadıkları gerçeğinin doğruluğunu ifade ediyordu. Bunu gömeden faşist seli anlamak kesinlikle mümkün değildir. (Faşizmin Kitle Psikolojisi)
- Biz kadının doğal olarak erkekten daha aşağı olmadığına ama binlerce yıllık ekonomik ve cinsel baskı sonunda gerçekten aşağı bir duruma getirdiğine inanıyoruz. (Cinsel Olgunlaşma)
- "Tutkuya karşı koyamayacak kadar zayıfım.." (Cinsel Devrim)
- Böylece, cinsel yaşama çekidüzen verme kuramının anahtarı bulunmuş oluyordu ve sinir hastalıklarını geçirme konusunda iyi bir araç elde ettiğimizi söylemeye hakkımız vardı artık: ancak, sonradan deney, son derece ciddî birtakım hallerde bile üretken cinsel etkinlik düzene konduğu zaman, hastanın ve iyileşmeye yüz tutan bireyin yaşadıkları çevrenin düzenli cinsel yaşamın geri getirilmesine karşı çıktığını gösterecektir. Bu karşı-çıkış çok değişik biçimlerde kendini belli etmekteydi, hâlâ da etmektedir. Örneğin, on yedi on sekiz yaşındaki bir genç kız, eğer kentsoylu bir ailenin çocuğuysa, cinsel açıdan öylesine sıkı denetlenmekteydi, ya da bir işçi çevresinden geliyorsa, içinde yaşadığı toplumsal koşullar öylesine acıklıydı ki (konut, gebeliği önleme sorunu, ana-babanın ahlâkçı tutumu), toplumun cinsel yaşamın karşısına diktiği suçluluk hâlesinin verdiği korkuyla, en rahat çözümü, yani sinir hastalığını yeğliyordu. (Cinsel Ahlakın Boy Göstermesi)
- Kişiliğin oluşumunda kullanılmayan güdüler bastırılmazlarsa, dolaysız doyuma iterler insanı. --- Dolaysız doyuma erebilen cinsel enerji gidip düşünsel Ben'in özlemlerine gizlenmez --- Düşünsel Ben'le, gerçek Ben birbirine benzer, dolayısıyla hiç bir gerilim ortaya çıkmaz! --- Bir güdü sereserpe açılıp çiçeklenmeye fırsat bulabilmiş ise artık onu bütünüyle bastıramazsınız. --- Kişiliğin oluşumu, kişiliğin güdüsel yaşamla dış dünya arasındaki sınırında, yâni Ben düzeyindedir. Biz ona aynı zamanda Ben'in kişiliği deriz. (Kişilik Çözümlemesi)
- Kronik cinsel tatminsizlik durumunda gelişen acımasız karakter özelliklerini anladım. Bunları sivri dilli geçkin bakirelerde ve dünya zevklerinden sakınan ahlakçılarda görebiliyordum. Bunun aksine genital tatmin yaşayabilen insanlarda yumuşaklık ve iyilik göze çarpıyordu. Doyuma ulaşabilen bir insanın sadist olabildiğini hiç görmedim. (Orgazmın İşlevi)
- ''Düzmece kurtarıcıları yüzlerinden tanımayı öğrenin.'' (Dirimin Öldürülüşü)
- ''İnsanoğlu, İsa'nın yaşamöyküsüyle, başarısız da olsa, kendi yoksul yaşamının gizini anlayıp çözmeye uğramıştır. Bu girişim başarıyla sonuçlanmamıştır, çünkü insanoğlu İsa'nın öldürülmesinden önce de, sonra da, kendi ben'ine ulaşamamıştır. İsa'yı kendi gizemiyle acısının simgesi haline getirmiştir. Masallaştırma süreciyle İsa'yı anlama olasılığını yok etmiştir.'' (Dirimin Öldürülüşü)
- Gerçekte bitkisel kökeninden koparılmış yaşam kısırdır, biçim ve anlatım yönünden katıdır, kurumuş bir bitki kadar verimsizdir. Buna karşılık, sürüp giden katılıkla dirimsel enerjinin donup kalmasına dayanamayan bitkisel yaşamda şaşırtıcı bir evrim gücü vardır. Uygarlık doğal hazların yerine konmuş ikincil elden oluşumların ürünü değildir, her ilerleme dış dünyayla aramızdaki dolaylı ilintililerin geriye kalanlarının sonucudur. Dolayısıyla, insanların kişilik yapılarını ikincil elden işlevlerin boyunduruğundan kurtarıp doğa ve toplumla doğrudan doğruya bağıntılı kılabildiğimiz an elde edilebilecek sınırsız güçleri kolayca tasarlayabiliriz. Ama bunu yeni bir din ya da "dünyayla dolaysız ilinti sağlama"yı vaat eden "Yoga çağrışımı" yapamaz. Söz konusu boyunduruktan kurtulma, şu ya da bu "gizemcilik"e tapanların hiç bir zaman gerçekleştiremeyecekleri bir şeyin, toplumsal yapıların değiştirilmesi gereklidir. (Karakter Analizi)
- Yöneticiler değildir halkı yöneten, halk yöneticileri kendisini yönetmeye zorlar hep. (Dirimin Öldürülüşü)
- Bunların dışında, başka bir gözlem bize kendini zorla kabul ettiriyordu: iyileşmekte olan sinir hastası için uygun cinsel eş bulmak müthiş güçtür. Üreme yetkisindeki bozukluklar, erkeklerin kabalığı, sağaltım işlemini cinsel eş olarak tamamlayabilecek kadınların cinsel rahatsızlıklarıyla kişilik yapılarındaki sapmalar yepyeni sorunlar çıkarıyordu karşımıza. (Cinsel Ahlakın Boy Göstermesi)
- İnsan denen memeli hayvanın en belirgin yanılgılarından biri, aslında hiç mi hiç tanımadığı kendi öz doğasını genel olarak doganm özüyle karıştırmasıdır. Bu dediğimiz yalnız bilimöncesi Eski Çağ'la Orta Çağ için değil, özellikle günümüz için geçerlidir. Giderek, düşüncenin temellerini etkileyen bir yanılgıdır bu; insanoğlu doğanın bir parçası olduğu, doğa insanın bir parçası olmadığı için, ancak dogadan çıkıp insana gidilebilir, insandan dogaya gidilemez. (İnsanın Doğadaki Yeri)
- Tanrı'nın cenneti sizin içinizdedir. (Dirimin Öldürülüşü)