Karanlık Köy - Gürgen Öz Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Karanlık Köy kimin eseri? Karanlık Köy kitabının yazarı kimdir? Karanlık Köy konusu ve anafikri nedir? Karanlık Köy kitabı ne anlatıyor? Karanlık Köy PDF indirme linki var mı? Karanlık Köy kitabının yazarı Gürgen Öz kimdir? İşte Karanlık Köy kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Gürgen Öz

Yayın Evi: Yitik Ülke Yayınları

İSBN: 9786059782432

Sayfa Sayısı: 264

Karanlık Köy Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Oraya gitmeyin ağabey... O köye gidip hiç dönmeyen çobanlar var...”

Karadeniz'in karanlık ormanlarında, iki yüksek dağ arasında, yüzyıllar öncesinden kalma, pek bilinmeyen eski bir Rum köyü... Yaşlıların “Karanlık Köy” dedikleri, içinde uğursuz bir enerji barındırdığına inanılan ve kimselerin gitmediği, gitmekten korktukları, kendi tarihine hapsolmuş gölgeler içinde bir hayalet... Geçmişte, soğuk bir kış gecesinde, köydeki insanların nedeni anlaşılmayan bir cinnet ve çıldırmışlıkla birbirini öldürdüğü ürkütücü bir alan... ve burayı keşfetmeye niyetli, varlığını duyar duymaz belgesel çekmeye karar vermiş iki maceraperest.

Sizce korktuğumuz gerçeklerden kaçtığımızda, onlar daha korkunç batıllara mı dönüşür? En önemlisi; korktuğumuz şeylere inanmaya başladığımızda, onları gerçek yapar mıyız?

Yüzleşemediklerimiz, sakladıklarımız, batıllarımız ve toplum olarak geçmişte sıkışıp kaldığımız şeyler üzerine heyecanlı bir psikolojik gerilim...

“Herkesin içinde, gitmek istemediği karanlık bir köy vardır...”

Karanlık Köy Alıntıları - Sözleri

  • Yine bir sessizlik oldu aralarında. Sonra Murat biraz daha açıklama ihtiyacı duyarak konuşmaya devam etti. "Bir de... Beni çeken çocuğun ruh hali Banu... Korku... Çocuğun gözlerinde gerçekten bir tedirginlik, işte daha doğrusu bir korku var. Anlattıklarına gerçekten inanıyordu yani. O şüpheye düşürdü beni en çok... Garipsedim... Gözlerinde gördüğüm şey sahiciydi. İnan bana. Çoğu zaman çok kötü olayları çekmeye gittim haberci olarak... O kötü durumlara maruz kalmış insanların gözlerinde böyle bir şey olur, nasıl anlatsam, kelimelere dökemeyeceğim bir şey... Korku... Şaşkınlık... dehşete düşmüşlük... İşte o korku ifadesini ezbere biliyorum. Bu çocuğun gözlerinde de o aynı ifade var... Neden korkuyor, onu bu kadar ne korkutmuş olabilir inan çok merak ediyorum. Gidip gerçekten bu köyü görmek, kayda almak istiyorum. Bu bir hikaye... " Sayfa 69-70
  • “Herkesin içinde, gitmek istemediği karanlık bir köy vardır…”
  • "Eee... Girmediniz mi içine? diye atıldı Kerem heyecanla. Serhat şöyle bir durdu." "Yok abi..." diye mırıldandı. Gözlerinde bir ürperti dolaştı. "Nasıl desem..."dedi ." Oraya kimseler gitmez. Kaybolan, o tarafa gidip de bir daha dönmeyen, bulunamayan çobanlar vardır. Bak bu Karadeniz insanı hırçındır, korkusuzdur. Hele ki dağ köylerinde yaşayanlar... Ama, onlar dahi dokunmaz o köye... Biz... Sadece oturup uzaktan seyre daldık... Nasıl anlatsam abi... böyle... hissediyorsun... gerçekten karanlık bir şeyler var o köyde... belki tüm o ölümler... acı... yani, sıkışmış bir enerji var orada... Derler ki ruhlar hiç terk etmedi orayı... huzursuzlar... köylerini asla bırakmak istemiyorlar... Dışarıdan geleni de içlerine hapsediyorlar, geri bırakmıyorlar... öyle derler... " Sayfa 20-21
  • "Ruhunda seni avlayan hayaletler var. Geçmişe dair kaçtığın, hesaplaşamadığın ne varsa hesaplaş Murat! Bu seni özgür kılacak. Bence o ağırlıklar tüm hayatını etkiliyor."
  • Ruhunda seni avlayan hayaletler var.
  • "Haliyle Murat, yaşadığımız bu kültürde, inan herkesin kendi içinde gitmek istemediği 'Karanlık bir Köy' vardır... Sen bu çocuğun cümlelerini böyle gör..." dedi sakin bir şekilde.
  • “Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar.”
  • Zihnin geçmişteki tamamlanmamış, yarım kalmış ‘acabalara’ takılı kaldıkça , ‘bugününü’ de yaşayamayacaksın sırf bu yüzden … Tamamlanmamışlıklarını tamamla.
  • “Ruhunda seni avlayan hayaletler var. Geçmişe dair kaçtığın, hesaplaşamadığın ne varsa hesaplaş..”
  • Herkesin içinde , gitmek istemediği karanlık bir köy vardır…
  • Korku, insanı çabuk ele geçiren, hızla yayılan, tehlikeli ve son derece güçlü bir duyguydu.
  • "Sessiz, kimsenin bilmediği, kimsenin görmediği, kimsenin görmeyeceği bir yerde sadece kendi yalnızlığıyla baş başa kalmak ve sadece kendisine itiraf edebildiği şekliyle tüm üzüntüsünü dışarı vurmak... Bastırdığı, kötü hissettiği her şey için ağlamak... Haykıra haykıra ağlamak... "
  • "İnsan isteyince inan gerisini de hiç düşünmüyor. Ama bir konuda emin değilse, hep kötü taraflarına, risklerine odaklanıyor. Yani bırakamıyorsun kendini hayatın akışına."
  • Çocuklar gördükçe uygulayan bir yapıdadır.
  • Yaşadığımız bu kültürde, inan herkesin kendi içinde gitmek istemediği “Karanlık bir Köy” vardır...

Karanlık Köy İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Karanlık Köy: Psikolojik olarak korku filmlerine ve korku-gerilim içeren kitaplara hiç uygun biri olmadığımı anlamış bulunmaktayım :) Gerim gerim gerilerek okuduğum bir Gürgen Öz eseriydi . ‘Karanlık Köy’ adlı bu romanında belgeselci iki maceraperestin Karadeniz’in ıssız ormanlarında dağların arasında yüzyıllar öncesinden kalma , pek bilinmeyen Rum köyünün gizemini araştırmak istemesiyle romanın ortasından itibaren gerilim dolu anlar başlıyor diyebilirim . Gizem şöyle ki ; Yaşlıların ‘Karanlık Köy’ dedikleri , içinde uğursuz bir enerji barındırdığına inanılan ve kimselerin gitmediği, gitmekten korktuğu , kendi tarihine hapsolmuş gölgeler içinde bir hayalet . Geçmişte soğuk bir kış gecesinde nedeni anlaşılmayan bir cinnet ve çılgınlıkla birbirini öldüren köylüler… (tanıtım bülteni) Acaba maceraperest iki belgeselci bu korku köyünde neler yaşadılar ? Okumaya başladıktan itibaren elinizden bırakmak istemeyeceksiniz . Gürgen Öz’ün kalemiyle akıp gidiyor roman . Kendisinin kitaplarını okumaktan keyif alıyorum. Lakin itiraf etmeliyim ki , batıl inançlı biri olarak ben korkularımla yüzleşmeye pek hazır değilim ! Hatta gerilim dolu satırları okurken gözümde canlanmaması için dua ettim Keyifli okumalar dileyemem ama bu tür yapıtları sevenlerin kesinlikle okumasını tavsiye ederim. (kendikutuphanesi)

#okudum Yeni baskısının @destekyayinlari tarafından çıkarıldığı “Karanlık Köy”ü elimden bırakamadan okuduğum (araya iki tane nöbet girmiş olması ve ertesi gün iptal olmama rağmen) gerçeğini itiraf etmeden geçmek haksızlık olur. Trabzon’un doğal ve tarihi güzellikleri ile bezeli metin, temposundan ödün vermeyen bir okuma sunuyor okura. Belgesel çekimi için geldikleri Trabzon’un, sırlarla dolu dağ köyünün adını duyan Murat ve Kerem’i bekleyen yolculuk, aslında onların yüreklerinde taşıdığı ağırlıklar ile yüzleşmesini sağlarken okurun da ürpermesine neden oluyor. Köy, oraya gelenleri kabuk tutmamış yaraları ile sınayıp korkularıyla yüzleştiriyor. #dyatlovgeçidi vakası sanırım en çok etkilendiğim yerdi. Sonu şaşırttı beni… (epia)

#seldokudu #karanlıkköy Oyunculuğunu ve paylaşımlarında olan samimiyeti çok sevdiğim @gurgenozz un kitabını okuduğum için gerçekten çok mutluyum. Kitap beni hem yazımı hem içeriği hem de anlatımı ile fazlasıyla memnun etti. Murat başarılı bir gazetecidir. Ama son zamanlarda önlerine koyulan engellerden bunalır ve istifası da kaçınılmaz olur. Bu durumda ne yapacağını düşünürken yerleşik ve kurulu bir düzeni olmadığı için de rahattır. Ama içinde olan meslek aşkı da aşikardır. Eski okul arkadaşı Ali ile iletişime geçer. Yerel bir kanalda belgesel çeken Ali'yi arar ve yeni bir iş ile sahalara döner. Ali Trabzon'a yaptığı bir ziyaret ile Sümela Manastır'ına hayran kalır ve bir kaç bölümlük belgesel düşünür bunun için de Murat'ı düşünür. Murat ve kamereman Kerem ile birlikte Trabzon'a yol alır. Onlara yardımcı olan ve oraları anlatan Serhat manzaradan görünen bir köy hakkında bilgi verir. Mübadele zammından kalan bu köy Müslüman ve Hristiyan köylüler tarafından kullanılmaktaymış bilinmeyen bir neden ile de birden tüm yaşayanlar yok olmuştur. Bu konu Murat'ın oldukça ilgisini çeker. Ama Karanlık Köy ismi verilen bu köy hakkında kimse konuşmak istemez ismini dahil anmak istemezmiş. Murat ise gazetecilik ruhu ile bundan güzel bir haber ve belgesel çıkacağına inanış gitmek isterken Kerem'in içine bir korku düşer. Serhat yardımcı olmak istemezken nedenini ise bir türlü tam olarak açıklayamaz. Ama Murat kafaya takmıştır. O köye gidilecektir. Sonunda ikna edip Ali den de izin alınca köye doğru uzun ve zor bir yolculuk başlar... Asıl hikaye ise Karanlık Köy 'e varınca başlar... Karanlık Köy olsa da Murat' ın içini ve ruhunu aydınlatacak onu hafifletecek neler yaşanır dersiniz? Zaman zaman gerildim demezsem olmaz. ️ Ma okumaktan da keyif aldığım bir kitap oldu. (Selda Baygu)

Karanlık Köy PDF indirme linki var mı?

Gürgen Öz - Karanlık Köy kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Karanlık Köy PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Gürgen Öz Kimdir?

Biyografi

10 Mayıs 1978'de Zonguldak'ta doğdu. Mühendis baba ve tarih öğretmeni annesi İstanbul'da üniversitedeyken tanışmış. Babasının görevi nedeniyle evlendikten sonra Zonguldak'a yerleşmişlerdir.

Ablası Yaprak ve Gürgen, ortaokul ile liseyi TED Zonguldak Koleji'nde okuduktan sonra üniversite için ailenin İstanbul'daki evlerine yerleşmişlerdir. Ablası Amerikan Dili ve Edebiyatı okurken, Gürgen de tarihe olan merakından dolayı İstanbul Üniversitesi'nde Sanat Tarihi ve Arkeoloji bölümünde okumaktaydı. Fakat çocukken oyun oynama duygusuyla oyunculuğa ve lisedeyken de okul tiyatrosunda tiyatroya başladığından; her şeyi olabileceği hayaller dünyası, aşık oldugu mesleği oyunculuğu öğrenmek için baba ve annesinden gizli "Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü", oyunculuk ana sanat dalı giriş sınavlarına girdi ve kazandı.

Okulda Prof. Zeliha Berksoy ve Müşfik Kenter başta olmak üzere birçok önemli hocanın öğrenciliğini yaptı. Konservatuvardayken yazdığı "Alman Satrancı" adlı oyunu kısa filme çekildi. Yurtiçi ve yurt dışında çeşitli ödüller aldı.

Okul yıllarında birçok oyunda da oynadı. Okul zamanı ve sonrası "Bakırköy Belediye Tiyatroları" ve "Devlet Tiyatroları"nda görev aldı. BBT'de, Yaşar Kemal'in yazdığı, Müşfik Kenter'in yönettiği, görev aldığı son oyun olan "Teneke"de başrolü üstlendi.

2001 yılında mezun olduktan sonra aynı bölümde tiyatro rejisi mastırına başladı. Prof.Zeliha Berksoy'la beraber, Bertolt Brecht'in "Üç Kuruşluk Opera" adlı eserini bölüm oyunu olarak sahneye koydu. Konservatuvarda iki yıl asistan hocalık yaptı. Bu sırada okul arkadaşlarının tiyatro grubuyla yurt dışında birçok festivale katıldı. Yurt içinde de birçok festival dışında 14.Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali'ne katıldı.

Çeşitli dizilerde ufak roller aldıktan sonra televizyon kariyerine başladı. Okan Bayülgen'le çalışmaya başlayınca yoğunluk nedeniyle tez aşamasında yüksek lisans eğitimini yarım bırakmak zorunda kaldı. Bir yıl sonra "Bakırköy Belediye Tiyatroları"ndaki görevinden yine yoğunluk nedeniyle ayrıldı.

2007 yazında sona eren, Okan Bayülgen'in sunduğu Makina programında da Murat Akkoyunlu ile birçok tipleme yaparak, Türk halkının beğenisini kazanmıştır. Avrupa Yakası adlı dizide 'Cesur' karakterini canladırmıştır.Bu rolün kendisine uymadığını düşünerek diziden ayrılmıştır.2010 yılında TRT de yayınlanmaya başlayan ve halen devam eden SAKARYA FIRAT adlı dizide birkaç bölümlüğüne yer almıştır.

Gürgen Öz Kitapları - Eserleri

  • Kötü Bir Gün
  • Karanlık Köy
  • Nevrotik

Gürgen Öz Alıntıları - Sözleri

  • Parası olanın kişiliğine bakılmadan, her zaman ve her koşulda daha üstün sayılması. Daha çok saygı görmesi. İnsani erdemlerin ise yok sayılması. Oysaki önemli olan insanın insanlığı, şahsiyetidir. (Kötü Bir Gün)
  • Yaralarım hep benimle. O yaralar ki ne kendimi ne de başkasını tam olarak sevmeme hep engel oldu. (Nevrotik)
  • "Eee... Girmediniz mi içine? diye atıldı Kerem heyecanla. Serhat şöyle bir durdu." "Yok abi..." diye mırıldandı. Gözlerinde bir ürperti dolaştı. "Nasıl desem..."dedi ." Oraya kimseler gitmez. Kaybolan, o tarafa gidip de bir daha dönmeyen, bulunamayan çobanlar vardır. Bak bu Karadeniz insanı hırçındır, korkusuzdur. Hele ki dağ köylerinde yaşayanlar... Ama, onlar dahi dokunmaz o köye... Biz... Sadece oturup uzaktan seyre daldık... Nasıl anlatsam abi... böyle... hissediyorsun... gerçekten karanlık bir şeyler var o köyde... belki tüm o ölümler... acı... yani, sıkışmış bir enerji var orada... Derler ki ruhlar hiç terk etmedi orayı... huzursuzlar... köylerini asla bırakmak istemiyorlar... Dışarıdan geleni de içlerine hapsediyorlar, geri bırakmıyorlar... öyle derler... " Sayfa 20-21 (Karanlık Köy)
  • "İnsan isteyince inan gerisini de hiç düşünmüyor. Ama bir konuda emin değilse, hep kötü taraflarına, risklerine odaklanıyor. Yani bırakamıyorsun kendini hayatın akışına." (Karanlık Köy)
  • Çocuklar gördükçe uygulayan bir yapıdadır. (Karanlık Köy)
  • “Karakterin kaderindir!” (Kötü Bir Gün)
  • Karakterin her şeydir. (Kötü Bir Gün)
  • Herkes ahlak bekçisi ama bence asıl durum çok ahlaksızca... Neden oluyor bu, çünkü kimse özgürce, tam anlamıyla istediği hayatı yaşayamıyorum. O zaman da herkes diğerinin hayatına karışmaya, yargılamaya, engellemeye, kıskançlığa, onunla ilgili konuşmaya başlıyor. (Nevrotik)
  • İnsanlar çoğu zaman kendi cehennemlerini kendileri yaratmıyorlar mıydı zaten (Kötü Bir Gün)
  • Biliyor musunuz çok gururlu bir insanın gururunu eğer çok sert bir biçimde kırarsanız öyle yaşamaktansa ölmeyi tercih edebilir. Bu insanoğlu var olduğundan beri böyledir. (Kötü Bir Gün)
  • Markalar, imajlar ve güç öğelerine aşırı düşkünlük bir değer duygusu eksikliğinden kaynaklanır. Tüm bu saydıkların ise değer duygusunun somut olarak karşılığıdır. Kişi bunlara sahip ola- rak değer duygusu kazanacağınıi ve güçleneceğini sanır. Oysaki bu bir yanılsamadır. Çünkü insanın içinde bu duygu hiç düzelmediğin- den hep daha fazlasına sahip olmaya çalışır ve bu böyle devam eder. Sonunda kişi bunların esiridir artık." (Nevrotik)
  • Kimse kendi hayatına bakmıyor, herkes diğeri ne yapıyor ona bakacak. (Nevrotik)
  • Boş alanlar lazım bu hayatta... Nefes alacak alanlar, özgürleşecek alanlar. Kendinden dahi özgürleşeceğin alanlar. (Kötü Bir Gün)
  • Jung'un da dediği gibi: "Dışa bakan rüya görür, içe bakan uyanışlar yaşar. (Kötü Bir Gün)
  • Çünkü benlik, ne kadar bastırılırsa bastırılsın, hep su yüzüne çıkmak, kendini var etmek isterdi. (Kötü Bir Gün)
  • "Ruhunda seni avlayan hayaletler var. Geçmişe dair kaçtığın, hesaplaşamadığın ne varsa hesaplaş Murat! Bu seni özgür kılacak. Bence o ağırlıklar tüm hayatını etkiliyor." (Karanlık Köy)
  • Yaşadığımız bu kültürde, inan herkesin kendi içinde gitmek istemediği “Karanlık bir Köy” vardır... (Karanlık Köy)
  • Yaralar, hele ki derin yaralar iyileşse de, izleri hep kalır bir şekilde. (Nevrotik)
  • Tek istediği kendi olma özgürlüğünü eline alabilmekti. Kendi olmaya cesaret edebilmekti. Kendi benliğine sahip çıkmaktı. Asla kendi benliğinin kontrolünü başkalarına kaptırmak istemiyordu! (Kötü Bir Gün)
  • Zihnin geçmişteki tamamlanmamış, yarım kalmış ‘acabalara’ takılı kaldıkça , ‘bugününü’ de yaşayamayacaksın sırf bu yüzden … Tamamlanmamışlıklarını tamamla. (Karanlık Köy)