Karşılık Görmiyen Aşk - Maksim Gorki Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Karşılık Görmiyen Aşk - Maksim Gorki Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kitap

Karşılık Görmiyen Aşk kimin eseri? Karşılık Görmiyen Aşk kitabının yazarı kimdir? Karşılık Görmiyen Aşk konusu ve anafikri nedir? Karşılık Görmiyen Aşk kitabı ne anlatıyor? Karşılık Görmiyen Aşk kitabının yazarı Maksim Gorki kimdir? İşte Karşılık Görmiyen Aşk kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Maksim Gorki

Çevirmen: Vala Nurettin

Yayın Evi: Yeditepe Yayınları

İSBN: ---

Sayfa Sayısı: 80

Karşılık Görmiyen Aşk Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Karşılık Görmiyen Aşk Alıntıları - Sözleri

  • “Sessizlikte yürüyorsun, gönül kırıklığının, can sıkıntısının acısıyla dolu bir yürek taşıyorsun ve mutluluk olmadan, karşılık gören bir aşk olmadan yaşamanın anlamı ne diye düşünüyorsun. Evlerin pencerelerine bakıyorsun; her evde birileri seviyor, sense yalnızlığının içinde aç ve zavallısın. Böyle kaç gece geçirdim! Yalnız bir adamın mehtaplı gecelerde gölgesini yerde sürüklemesi ne zordur.”
  • "Her in­san yaşamın türlü durumlarına göre köle ve tutsaktır, şeytan kendi öfkesinin kölesidir, eğer varsa, Tanrı da insan aklının erişemediği eylemlerinin kölesidir."
  • "Yakınmanın bir yararı olmaz genellikle: İnsan insana karşı taş kadar sağırdır."
  • ''Sen aklının yarattığı hayallerle seversin, bense tüm bedenimle ve tüm ruhumla...''
  • ''Politikayla, dinle, genel anlamda sorunlarla uğraşan gençleri hiç anlamıyorum. Paris’te gençler sadece okur, aşık olur ve insanların yaptığı basit şeyleri yaparlar.''
  • Kaderin insanla ettiği tüm alayların içinde karşılık görmeyen bir aşktan daha korkuncu yoktur.
  • Başkaları için belki de değildir, ama hepimiz için sevdiğimiz kadın, en güzel kadındır.
  • “Kaderin, değirmeninde un ufak ettiği bir buğday tanesi gibiydim.”
  • "Yaşamda şöyle bir kural vardır: İnsanlar sizden ne kadar uzak olurlarsa o kadar iyidirler, ne kadar yakın olurlarsa da o kadar kötüdürler."
  • Sözcükler, yazlık elbisesini soyunmakta gecikmiş bir ağacın, soğuğun etkisiyle yapraklarını hüzünlü bir biçimde dökmesini anımsatarak tekdüze ve hafif hafif çıkıyordu ağzından.
  • Yakınmanın bir yararı olmaz genellikle: İnsan insana karşı taş kadar sağırdır.
  • "Yakınmanın bir yararı olmaz genellikle: İnsan insana karşı taş kadar sağırdır."
  • “Kaderin insanla ettiği tüm alaylar içinde karşılık görmeyen bir aşktan daha korkuncu yoktur.”
  • Hepimiz birer kahramanız, diyordu, çünkü ölüme mahkûm olduğumuzu kafamızdan atmayı becerebiliyoruz.
  • Bazen insan için düşünce, köpek için ekmeğin içine konmuş iğne gibidir: Köpek bu ekmek topağını yutar ve genellikle boğulur.

Karşılık Görmiyen Aşk İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Uzun zaman sonra kitap bitirebilmiş olmanın verdiği his gayet güzel.. :)) Bu eser tavsiyemdir okuyun, pek incelenecek yorum yapılabilecek şeyler yok bana göre. Lakin kendinizdeki aşk olgusunu çok iyi sorgulatıyor.. Fedakarlık yapılmayan, iyisiyle kötüsüyle göze alınamayan hiç bir duygu gerçekliğini yansıtmıyor bana göre... Saplantılı bir aşık gibi görünen Petruşa; kendi duygularını sırtlanıp karşılık beklemeden sevgi ve sevginin gerektirdiklerini en üst basamaklara taşımış bana göre... (〝Mavidekalan〞)

Kısacık bir klasik, belki bir güne hatta üç-dört saate sığar. Ama bu kitapla aklımda özdeşen sembolik bir aşk oluştu okudukça. Ve ben de bundan bahsetmek istiyorum. Kitap aslında adından da anlaşılacağı gibi "karşılıksız bir aşk"ı anlatıyor. Ama bana kalırsa aşk fikri yaban, vahşi, bencil fikirleri barındıyor. Oysa kitaptaki aşkımız tek taraflılığın da etkisi olduğunu düşündüğüm biçimde yoğun bi şefkat ve saf sevgi uzamlarından doğuyor. Babaları tarafından sevilmeyen Petruşa ve Kolya kardeşlerin çocukluklarını dinleyerek başlıyoruz hikayeye. Sevgisizce büyümüşler ama ebeveyn olarak annenin zaten gitmiş olması ve babanınsa sevgi nedir dahi bilmeyen bir insan olması durumu kardeşleri birbirine çok yaklaştırmış zaman içinde, dost olmuşlar birbirleriyle. Baba ölmüş, Petruşa okumamış ve babasının iyi giden işlerini devralmış erken gençliğinde. Kolya kardeş ise devam etmiş okumaya. İlgili, bilgili kültürlü hatta ağbisinden üst bir kültürel seviyeye çıkmış. Bu esnada yakın olan kardeşlerin arasına bir kadın girmiş: Larisa Antonovna. Larisa kendini beğenmiş, başına buyruk, dediğim dedik, hırslı, çok güzel bir tiyatro oyuncusu. Ve Petruşa'nın Kolya'dan uzak tutmak istediği bir kadın. Çünkü Larisa, Kolya'nın aklını kolayca karıştırabilecek potansiyelde biri, bu çok belli. Ağbi koruyucu bi içgüdüyle araya girer, zaman içinde toplantılara katılır, akşam oturmalarına katılır. Ve Larisa'dan sakınmak istediği kardeşinin yerine kendini "siper ederek", bilemeden "karşılıksız bir aşk"ın pençesine düşer. "Kaderin insanla ettiği tüm alayların içinde karşılık görmeyen bir aşktan daha korkuncu yoktur." AŞK Buradan sonrası duygularımın coştuğu kısımdır kitapta. Çünkü ben kitaba devam ettikçe ve anlatılan aşkı kafamda şekillendirmeye çalıştıkça içimden "allah allaah, bu çok tanıdık" hissi aklımın içinde dönmeye başladı. İzleyenleriniz mutlaka vardır, bu kitaptaki karşılıksız aşk  bicimi tıpkı Zeki Demirkubuz'un Masumiyet'ine benziyor, en azından bana göre. Kolya'nın ağbisiyle Larisa arasındaki yakınlaşmayı öğrenmesi onun intihar sebebi olur. Ağbi elbette vicdan azabıyla ve acıyla doludur fakat tıpkı Bekir'in Uğur'un peşine düşmesi gibi kendini sadece Larisa'yı izler bulur. Gözü artık sadece onu görür. Larisa ile şehir şehir tiyatroları gezer, onun yemek rezervasyonlarını ayarlar, onun sevdiği adamları ona getirir. Bu aşk koruyucu bir aşk biçimi olduğu kadar kendini feda etmeye, sevilenin önünde yerlere serilmeye boyun eğen bir aşk biçimidir. Petruşa, Larisa için derin bir karşılıksızlık içerisinde yıllarını feda eder. Ve en kötüsü de bir kez bile karşılık görmez. Yalandan karşılık görmenin vereceği acının büyüklüğünü bilip yine de buna muhtaç kalacak kadar kötü, umutsuz, yıkım dolu bir aşka tutulmuştur Petruşa. Acziyetinin farkındadır ama elinden bir şey de gelmez. Sevdiği kadını rahat ettirmek için elinden gelen her şeyi yapar. Onun hasta olup öleceği son zamanlarında onu ülke dışına çıkarır ve huzurlu bir ölümle buluşmasını sağlar. Larisa'nın ölümü ve aşkının hiç bir zaman karşılık bulmamasına rağmen Petruşa, tiyatrocu aşkının kartpostallarını basıp satarak onu aslında tüm güzelliği ve yasanamayan aşkıyla içinde yaşatmaya devam eder. Karşılıksız bir aşk, insanların doğasına, birbirlerine yabancılığına dair ufak alt mesajlar veren felsefi bir perspektifi de bulunan bir kitap. Bu nedenle uç bir duygu olan aşkı, karşılıksız kalanın hisleriyle derince bir anlatım sunuyor okura. Gorki'nin yalın üslubunu bilirdim, fakat bugüne kadar sosyalistlik, emektarlık, mujikler gibi fikirleriyle aklımda yer etmiş olan bu yazarın, aşka dair kısacık bir kitapta bana bu kadar derin hissiyatlar yaşatacağını düşünemezdim. Keşfettiğime ve okuduğuma mutlu olduğum bu kitap, beklenmedik rüzgarlı hisler yaşattı bana. Gorki'yi sadece benim gibi daha çok toprak, geçim, emekçi insanların ilişkileri ve dünyası üzerinden bilen arkadaşlara onu bir de bu yönüyle görmelerini kesinlikle öneririm. (meltem şen)

Maksim Gorki'yi yıllardır okumamıştım.Bu kadar iyi olduğunu unutmuşum. İçerik olarak oldukça doyurucu, üslup olarak ise üst düzey bir eser. Betimlemeleri, kişi analizleri tek kelime ile harika.Tabiki çevirinin de bunda katkısı büyük. Eserde alışılagelmiş Rus edebiyatında gördüğümüz yoksulluğu neredeyse hiç görmüyoruz. Gerçek hayatta misallerini gördüğümüz bir hikaye. Keyifle okudum. (Ezgi Ümütlü)

Kitabın Yazarı Maksim Gorki Kimdir?

1892 yılında Tiflis'te, Kafkasya Gazetesi'nde çalışmaya başladı. Yoksullukla ve acıyla dolu bir hayat sürdüğü için Rusça'da acı anlamına gelen Gorki takma adını kullanmaya başladı. 1895'te St. Petersburg'da yayınlanan bir dergide çıkan Çelkaş adlı öyküsü ile ünlendi. Ardından Yirmi Altı Erkek ve Bir Kız öyküsü yayınlandı.

Ünü hızla yayıldı. Bu öyküler kadar başarılı olmayan bir dizi roman ve öykü daha yazdı. Gorki'nin 1898 yılında yayınlanan ilk kitabı Hikâye Denemeleri (Очерки и рассказы) çok beğenilir ve yazarlık kariyerinin başlangıcı sayılır. İlk romanı Foma 1899'da basıldı. Bu dönemde sağlam bir olay örgüsü kuramaması ve yaşamın anlamı üzerine uzun felsefik tartışmalara girmesi romanlarının başarısını düşürür. 1906'da yazdığı ve Rus Devrimi'ne adadığı Ana en başarılı romanıdır. 1899-1906 arasında St. Petersburg'da yaşar. Gorki, Çar rejimine açıkça karşı çıkmış ve bu yüzden birçok kez tutuklanmıştır. Çarlık tarafından kontrol ve baskılara maruz kalmıştır. 1901'de Fırtına Kuşunun Türküsü isimli kısa şiiri yüzünden tutuklandı. Kısa sürede serbest kaldı, Kırım'a gitti.

Gorki birçok devrimci ile tanıştı. Lenin'le tanıştığı 1902 yılından itibaren aralarında yakın bir arkadaşlık oluşmuştur.

1902 yılında Rusya Edebiyat Akedemisi'ne seçilir. Ancak Çar II. Nikolas buna izin vermez. Anton Çehov ve Vladimir Korolenko bu tavrı protesto eder ve Akademiden ayrılır.

Başarısız olan 1905 Rus Devrimi sırasında Peter ve Paul Kalesi'nde kısa bir süre daha hapis kalır. Gorki Güneşin Çocukları adlı oyununu yazar.

Oğlunun Mayıs 1935'teki ani ölümünü takiben Gorki de, 1936 yılında Haziran ayında öldü. Her ikisinin de ölümü şüphe altındadır. Zehirlendikleri iddia edilmiş, ama bu iddia hiçbir zaman ispatlanamamıştır. Gorki'nin cenaze töreninde tabutu taşıyanlar arasında Stalin ve Molotov da yer alacaklardır.

1938'de Buharin'in mahkemesinde Gorki'nin NKVD başkanı Yagoda tarafından öldürüldüğü itiraf edilmiştir.

Maksim Gorki Kitapları - Eserleri

  • Ana
  • Ekmeğimi Kazanırken
  • Benim Üniversitelerim
  • Arkadaş
  • Çocukluğum
  • Üçler

  • Foma
  • Özgürlük
  • Soytarı
  • Bozguncu
  • Fırtınanın Habercisi
  • Taşralı Oblomov Matvey Kojemyakin 1. Cilt
  • Taşralı Oblomov Matvey Kojemyakin 2. Cilt

  • Mujik
  • Yol Arkadaşım
  • Ayaktakımı Arasında
  • Küçük Burjuvalar
  • Aşk Rüyası
  • Yaşanmış Hikayeler
  • Yararsız Bir Adam

  • Serçecik
  • Bozkırda
  • Ekmek İşçileri
  • Günlüğümden Notlar
  • Acı Günler
  • İnsanlarımız
  • Tolstoy'dan Anılar

  • Klim Samgin'in Yaşamı 40 Yıl (1. Cilt)
  • Klim Samgin'in Yaşamı 40 Yıl (2. Cilt)
  • Klim Samgin'in Yaşamı 40 Yıl (3. Cilt)
  • Klim Samgin'in Yaşamı 40 Yıl (4. Cilt)
  • Makar Çudra - Çelkaş - Yol Arkadaşım
  • Edebiyat Yaşamım
  • Hainin Anası

  • Zulüm
  • Öyküler
  • Sıkıntı
  • Seçilmiş Öyküler
  • Halkın İçinde
  • Amerika’dan İtalya’ya
  • Seyirciler

  • Yirmi Altı Adam ve Bir Kız
  • Matvey Kojemyakin
  • Üç Uzun Öykü
  • Artamonovlar
  • Edebi Portreler
  • Dede ile Torunu
  • Güneşin Çocukları Barbarlar

  • Stepte
  • Endişe Verici Bir Kitap
  • Gorki’nin Mektupları
  • Konovalov
  • Hapiste
  • Varenka Olesova
  • Ana - İki Şehrin Hikayesi

  • Mujik ve Öyküler
  • Karşılık Görmiyen Aşk
  • Lenin'den Anılar
  • Küçük Burjuva İdeolojisinin Eleştirisi
  • Danko'nun Yüreği
  • Çanlar Çalınınca
  • Sovyet Öyküleri 2

  • Makar Çudra
  • Toplu Oyunları 1
  • Toplu Oyunları 3
  • Toplu Oyunları 2
  • Şahin Türküsü
  • Buzların Çözülüşü
  • Münzevi

  • Güneş Çocukları
  • İki Oyun: Richard Waverly Davası / Sonuncular
  • Gorki - Otobiyografik Üçleme
  • Unutulmuş Hayatlar
  • Sürgün
  • Körlerin Türküsü
  • Fırıldaqçı

  • Mavi Bir Yaşam
  • İki Arkadaş
  • Anılar&Mektuplar
  • Çelkaş
  • Seçilmiş əsərləri, Birinci cild
  • Hayat Kadını Tereza

Maksim Gorki Alıntıları - Sözleri

  • Haklısın, bizimkiler hikaye uydurmada pek ustadır... Hayatında hiçbir güzel şey bulunmayan bir insanın bir hikaye uydurup gerçekmiş gibi anlatmasında ne kötülük var? Anlatır, masalına kendi de inanır, bir parça avunur. Çok insan böyle yaşar. Engel olamazsın buna... (Konovalov)
  • "... na dinya çewt vıraziya." (Ekmek İşçileri)
  • Mən dünyaya razılaşmamaq üçün gəlmişəm (Seçilmiş əsərləri, Birinci cild)
  • Ruslar, çalışmaya hayrandır, ama ona inanmazlar. Hareketli bir yazar, örneğin bir Jack London, Rusya'da çıkamazdı. (Edebiyat Yaşamım)
  • “Sıcaktan, gürültüden ve yorgunluktan bunalmış, sırtlarındaki paçavraları sürükleyerek sağa sola koşuşan insancıklarla; kocaman gövdeleri güneş altında parıl parıl parlayan makineler arasındaki ayrım korkunçtu. Oysa bu makineleri insanlar yaratmıştı. Üstelik onları harekete geçiren şey de, motordan önce yine insan gücüydü.”.. (Çelkaş)
  • --- Ne kadın be, diye mırıldandı Mişa. Nasıl çalışmış ömür boyu, nasıl sevmiş. Basit ama dokunaklı bir hikaye...!" (Sürgün)

  • Gençliğin verdiği çoşkunlukla kişiliği yepyeni hislerle dolup taşıyordu... (Sürgün)
  • "Tüm insanlar yeryüzünde fazlalıktır. " (Ayaktakımı Arasında)
  • Hepimiz birbirimize hiç değilse görünüşte inanıyorduk. İçten inanmaya gelince, biz kendimize bile zor inanıyorduk. (Şahin Türküsü)
  • “İnsan uzun yaşamaya değil de elden geldiğince çok yaşamaya bakmalıdır.Beş şişe kırmızı şarap yerine bir şişe şampanya içmek hiç kuşku yok ki, daha iyi idi.” (Aşk Rüyası)
  • Bəli...İnsana inanmayın! Çünki o həmişə özündən danışdıqda, yalan danışır! Bədbəxtliyə düşəndə də yalan danışır ki, özünə qarşı çox mərhəmət hissi oyandırsın, xoşbəxt olanda da yalan danışır ki, ona daha çox həsəd aparsınlar, hər bir halda yalan danışır ki, özünə qarşı diqqəti artırsın.. (Fırıldaqçı)
  • belki de düşünce,maddenin bir tür rahatsızlığıdır... (Klim Samgin'in Yaşamı 40 Yıl (4. Cilt))
  • " Çok inançlısın dostum, inanıyor ve güveniyorsun. Ama insanlar çiğ süt emmiştir; onlara güvenmek, onlara inanmak akıl kârı değildir, tehlikelidir, anlayacaksın." (Ekmek İşçileri)

  • Beni hayatın aşkı mahvetti... Hayatı sevdiğim için bir budalaymışım ben... (Arkadaş)
  • Hepimiz birer kahramanız, diyordu, çünkü ölüme mahkûm olduğumuzu kafamızdan atmayı becerebiliyoruz. (Karşılık Görmiyen Aşk)
  • Denizde yangın var! (İnsanlarımız)
  • Bizi kandırmak için Tanrı'yı bile araç olarak kullanmaktan çekinmiyorlar. Ruhumuzu öldürmek istediklerinde onu, yalan ve iftira içinde bırakıyorlardı. ''Bir politikacı, dinden bahsediyorsa bil ki birilerini kandırmaya çalışıyordur.'' (Halkın İçinde)
  • Yaşam kitaplarda asla gerçekte olduğu gibi tasvir edilmez... (Küçük Burjuvalar)
  • "Her sabah nereye gittiğini bilmeden bir işe giden, her akşam nereden çıktığını bilmeden bir işten çıkan, sevmediği hayatı yaşayan, sevmediği işi yapan, sevmediği kişilerle yaşayan, kalabalıklar yüzünden yaşamaya karşı ne bir sevgi, ne de bir sevgisizlik işareti olmadan gelip geçen... Her akşam evinin dört duvarı arasına sanki bir mezara girermiş gibi giren, gecelerini bir sıkıntı yorganının altında yalnız ya da yanındaki yabancı gövdeyle geçiren bütün ölü kentlerin, ölü doğmuş çocukları! Size bu ölü yaşamı hazırlayan "sermaye sahibi egemen sınıftır", bu acımasız oyunun varlığı siz izin verdiğiniz sürece sürecektir." (Günlüğümden Notlar)
  • Yaşam kitabının bir sayfası daha okundu. (Klim Samgin'in Yaşamı 40 Yıl (3. Cilt))