Kasaba - Trevanian Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Kasaba kimin eseri? Kasaba kitabının yazarı kimdir? Kasaba konusu ve anafikri nedir? Kasaba kitabı ne anlatıyor? Kasaba kitabının yazarı Trevanian kimdir? İşte Kasaba kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Trevanian

Çevirmen: Şen Süer Kaya

Orijinal Adı: The Main

Yayın Evi: E Yayınları

İSBN: 9789753900942

Sayfa Sayısı: 304

Kasaba Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kasaba Yazar, Trevanian olunca, herşey gizemli ve görkemli olur kuşkusuz. İlginç yazarımız bu kez Kanada'nın küçük kasabası Main'den, koltuğunun altında elinizdeki kitapla geçti! Nedenleri Nazi kamplarına uzanan, kızıl saçlı, çok güzel bir kadın için bıçakla ve cerrah ustalığıyla işlenen cinayetler ve huzuru kaçan sakin kasaba... Olaya el koyan deneyimli, babacan, kurallara pek uymayan yaşlı polisin çaresizliği ve çözümsüzlüğün labirentinde kayboluşu... Öyle bir kayboluş ki, artık cinayetin değil gizemin, katilin değil söylencenin peşindedir... Fakat bu kitap, klasik bir polisiye değil, anlatımı, kurgusu ve dialoglarıyla bir edebiyat keyfidir.

Kasaba Alıntıları - Sözleri

  • Dakikalarını köleleştiren kişi saatlerini özgür bırakır,
  • Her zaman olduğu gibi,hayalleri karısına... ve kızlarına uzanıyor.Laval'daki evlerinde akşam.Lucille,Main'deki vitrinlerde görmüş olduğu modern aygıtlarla donatılmış mutfakta bulaşık yıkıyor;Şöminede kütükler yanıyor,Lapointe da gerekmese de odunları dürtüyor,çünkü ateşi hatırlamaktan hoşlanıyor.Kızların odasına gidiyor-gene küçükler ve uyumaları söylendiği halde uyumuyorlar.Onları yatakta hoplarken buluyor,uzun flanel gecelikleri kabarıyor ve sıçrarken ayaklarına dolanıyor.Onlara iyi geceler öpücüğü verip yumuşacık yanaklarına kendi sert yanağını bastırıyor.Kızlar bundan yakınıp mücadele ediyor ve gülüyorlar.Lucille aşağıdan saatin geç olduğunu ve kızların uyuması gerektiğini söylüyor.LaPointe kızların zaten uyuduğunu söylüyor,kızlar da kıkırdamalarını bastırmak için ellerini ağızlarına götürüyorlar.Onlara son bir öpücük veriyor,kızlar da masal istiyorlar.LaPointe hayır diyor,kızlar bir bardak su istiyorlar,LaPointe hayır diyor ve ışığı söndürüp odadan çıkıyor,merdivenlerden aşşağı iniyor -gıcırdayan bir basamağı tamir etmesi gerek.Evin bütün ayrıntılarını biliyor:odaların şeklini,duvar kağıdını,kızların boyunu ölçmekte kullanılan mutfak penceresinin pervazındaki kalem izlerini.Fakat Lucille ile kendisinin yatak odalarını hayalinde hiçbir zaman canlandıramıyor.Hem Lucille ölü.Hayır... gitti.Laval'daki eve gitti.
  • Öfke kötü bir silah, fakat büyük bir araçtır.
  • Faşizm. Yasanın yönetimi yerine bir insanın yönetimi faşizmdir.
  • Çoğu zaman karıştırılan küçük bir üçlü vardır:Üzüntü,vicdan azabı,pişmanlık!Üzüntü tanrıların hediyesidir;vicdan azabı tanrıların kamçısıdır;ya pişmanlık...? Pişmanlık hiçbir şey değildir.Bir emri zamanında yerine getiremeyeceğin zaman yazdığın mektupta söylediklerindir.
  • Fazla alçakgönüllülük yarı kibirdir
  • Tanrı'nın bizimle zalim oyunlar oynamadığının en büyük kanıtı bize üzülme ve unutma yeteneğini vermiş olmasıdır.
  • Tıpkı David'in Hannah için üzülmesi gibi -insanlar ancak kendileri için,kendi kayıpları için üzülürler-ona iyilik yapmak için onu teselli etmeyeceğiz.Acısı bizim için katlanılmaz olduğu için teselli edeceğiz
  • Kendisi için çalışan insan en iyi şekilde çalışır.
  • "Yaşlı bir kadını kirayı ödeyemediği için evden atmak suç değildir. Fakat kesinlikle günahtır. Öte yandan, aç aileni doyurmak için zengin bir fırıncıdan bir ekmek çalmak kesinlikle suçtur. Fakat günah mıdır?"
  • Fazla alçakgönüllülük yarı kibirdir.
  • Meşgul görünen insanlar çoğu zaman sadece dağınıktır.
  • Pişmanlık! Çoğu zaman karıştırılan küçük bir üçlü vardır: üzüntü, vicdan azabı, pişmanlık! Üzüntü tanrıların hediyesidir, vicdan azabı tanrıların kamçısıdır; ya pişmanlık...? Pişmanlık hiçbir şey değildir. Bir emri zamanında yerine getiremeyeceğin zaman yazdığın mektupta söylediklerindir.
  • Ah, belleğimin bu kısmına döneceğimi düşünmezdim. Bazı şeyleri bir yana bırakmak daha iyi.
  • Yasanın yönetimi yerine bir insanın yönetimi faşizmdir.

Kasaba İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Trevanian'ın diğer kitapları ile karşılaştırınca polisiye kısmında heyecanlı bir ilerleyiş yok. Ancak sokakların ve insanların anlatımı muhteşem. Sokaklar anlatılırken sanki sizde o sokakta yürüyor gibi, insanları ise karşınızda gibi hissediyorsunuz. Okunmaya değer bir kitap. (Ugur cildir)

Diğer kitapları gibi bu kitabı da çok şaşırttı. Her seferinde bunu yapıyor öyle ipuçları bırakıyor ki tam yakaladım şimdi diyorsunuz fakat bambaşka bir şey çıkıveriyor. Çok başarılı bir kalemi var, keyifle okuyorum. Özellikle kitaplarında güzel cümlelere ve anlamlı dialoglara yer vermesi benim en beğendiğim yönü. Başları güzel ortalara doğru hafif bir düşüş yaşıyor ama sonlara doğru yine o sükseyi yakalıyor. (kerem özdemir)

Kitap birçok polisiye romanına göre akış hızı olarak yavaş işliyordu. Sakin Main kasabası güne cinayet haberiyle uyanır. Ve haber ilk olarak Lapointe'ye ulaşır ve görevi üstlenir. Yılların tecrübesi bu olaya kendi teknik ve çözümleri ile cinayeti çözmeye başlayacaktır. Kitap komiserin izini sürdüğü cinayetin yanında kendi çevresi, yaşamı, evliliği, dostlukları kendi öz eleştirisine odaklanır. Okuması yer yer sıkıcı olsa da altı çizilecek yerler mevcut. Bol aksiyon ve macera bekleyenler hayal kırıklığı yaşayabilir. Keyifli okumalar kitabı okuyacaklara :) (Veysi Yavuz)

Kitabın Yazarı Trevanian Kimdir?

Rodney William Whitaker, (doğum 12 Haziran 1931, New York - ölüm 14 Aralık 2005 İngiltere) ABD'li yazar. Romanlarında genellikle Trevanian takma adını kullandığı için bu isimle tanınır.

14 Aralık 2005'te 74 yaşında hayata veda etti. İngiltere'nin batısında adı açıklanmayan bir kronik akciğer hastalığı tedavisi gören Whitaker, 15 Aralık'ta toprağa verildi. Vasiyetine uygun olarak mezarının yeri açıklanmadı.

"Trevanian" adıyla yazdığı casusluk ve macera romanlarıyla ünlenen Rod Whitaker, kendi adının dışında, "Nicholas Seare" ve "Benat LeCagot" gibi birçok takma isimle değişik konularda eserler yayımladı.

Katya'nın Yazı, Şibumi, Hesaplaşma, Yirminci Mil Türkçe'ye çevrilen ve en bilinen kitapları. Kitapları dünyada milyonlarca basılan Whitaker, yaşamı süresince hiç ortaya çıkmayarak kendisini gizledi. 

Şibumi (Shibumi) adlı macera romanı dünyada satış rekorları kırmıştır(Şibumi). Yazarın Yayımlanmış 10 kadar romanı 5 milyonun üzerinde satış yapmıştır. Türkçe'ye İnfazcı adıyla çevrilen ilk romanı The Eiger Sanction, ünlü oyuncu / yönetmen Clint Eastwood tarafından sinemaya kazandırılmış ve çok başarılı performans sergilemiştir.

Trevanian Kitapları - Eserleri

  • Şibumi
  • Katya'nın Yazı
  • İnfazcı
  • Hesaplaşma
  • Kasaba
  • Yirminci Mil

  • İnci Sokağı
  • Kentte Sıcak Gece
  • Ölüm Dansı
  • 1339...Ya da Öyle Bir Yıl - Bir Sokak Satıcısı Adına Apoloji
  • Kaba Saba Masallar
  • Şibumi

Trevanian Alıntıları - Sözleri

  • İki kuralım var. Her zaman beklemedikleri şeyi yap. Ve her zaman çok aniden yap. (Yirminci Mil)
  • Hayat o kadar korkunç ve o kadar tehlike dolu ki, can sıkıntısı bir kurtuluş oluyor. (Ölüm Dansı)
  • Faşizm. Yasanın yönetimi yerine bir insanın yönetimi faşizmdir. (Kasaba)
  • Birdenbire hiçbir şeyin önemi kalmadı. (İnfazcı)
  • Bütün savaşlar sonunda kaybedilir. İki taraf da kaybeder. (Şibumi)
  • Tanrı'nın bizimle zalim oyunlar oynamadığının en büyük kanıtı bize üzülme ve unutma yeteneğini vermiş olmasıdır. (Kasaba)

  • “ Kalabalığın çıkardığı gürültü mantıksızdır ama kulakları sağır edecek kadar güçlüdür. Beyinleri yoksa da, binlerce kolları vardır. Bunları seni yakalamak, çekmek, aşığıya indirmek ve batırmak için kullanırlar. “ (Şibumi)
  • Bir şeyi nazikçe ifade etmek ne yazık ki çoğu zaman anlam belirsizliği yaratıyor. (Hesaplaşma)
  • "Olumlu düşünmek gerçekten etkili oluyor" ... (İnfazcı)
  • "Zaman da çelişkili bir tutum içindeydi. Bir yandan donmuş gibi yerinde duruyor, bir yandan parmaklarımızın arasında akıp kaçıyordu." (Katya'nın Yazı)
  • Tartıştıkları zaman annem onun hiç eğlenceli olmadığından yakınır , babam da ona şık giysiler almak için gece gündüz çalıştığını bağırırdı. (Yirminci Mil)
  • Hepimiz karşımızdakinin bizi anlamasını isteriz ama, ayna gibi içimiz dışımız görünsün istemeyiz. (Katya'nın Yazı)
  • İnci Sokağında oturan hiç kimsenin, suyu merdaneden geçirerek sıkan çamaşır makinesi yoktu. Zaten kadınların öyle bir şeyi istediği de yoktu. Kent söylentilerini hepsi duymuştu. Parmaklarını merdaneye kaptıran insanlar! Biri çığlıklarını duyup yardıma gelene kadar kolları omuzlarına kadar ezilebiliyordu. ( Zenginlerin de o tür sorunları vardı işte!) Gazetelerin bu tür faciaları hiç yazmaması çamaşır makinesi yapan büyük şirketlerin onları susturmak için el altından para vermesindendi- ya da bize öyle söyleniyordu. (İnci Sokağı)

  • Yalnızdım ve yaşlanıyordum. (Ölüm Dansı)
  • "Hayatım alelacele çizilmiş ama vakit yetmediği için ayrıntıları doldurulamamış bir resme benziyor." (Şibumi)
  • "Bütün savaşlar sonunda kaybedilir. İki taraf da kaybeder...” (Şibumi)
  • Ben sadece İncilden alıntı yapmanın bir günahkarı bir azize dönüştürmeyeceğini söylüyorum. (Yirminci Mil)
  • Dans duyguları özgür kılar, ruhu rahatlatır, insana enerji verir ve insanları bir araya getirir. (Ölüm Dansı)
  • "Bazı meslekler insanlar üzerinde iz bırakır, tıpkı bir marangozun kollarındaki küçük çizikler ya da bir madencinin kapkara tükürüğü gibi .Okul öğretmenliğide bir insana onmaz bir cenebazlık bırakır." (Yirminci Mil)
  • İnsanı en mutlu eden şey, ihtiyaçlarıyla varlıkları arasında bir denge bulunmasıdır. (Şibumi)