Kayı 5: Kudret ve Azamet Yılları - Ahmet Şimşirgil Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kayı 5: Kudret ve Azamet Yılları kimin eseri? Kayı 5: Kudret ve Azamet Yılları kitabının yazarı kimdir? Kayı 5: Kudret ve Azamet Yılları konusu ve anafikri nedir? Kayı 5: Kudret ve Azamet Yılları kitabı ne anlatıyor? Kayı 5: Kudret ve Azamet Yılları PDF indirme linki var mı? Kayı 5: Kudret ve Azamet Yılları kitabının yazarı Ahmet Şimşirgil kimdir? İşte Kayı 5: Kudret ve Azamet Yılları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ahmet Şimşirgil
Yayın Evi: Timaş Yayınları
İSBN: 9786050813012
Sayfa Sayısı: 344
Kayı 5: Kudret ve Azamet Yılları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Paşa! Paşa! Sen bu Devlet-i Aliyye’yi henüz tanımamışsın. Allah aşkına şuna inan. Bu devlet öyle bir devlettir ki eğer isterse o donanmanın bütün demirlerini gümüşten, halatlarını ibrişimden ve yelkenlerini atlastan yapmakta asla güçlük çekmez. Hangi geminin gerekli alet ve yelkenini yetiştiremezsem gel bu minval üzere benden iste.
Sokollu Mehmed Paşa
Tarih programları, konferansları ve eserlerindeki kendine has anlatım tarzı, üslubu ve farklı bakış açıları ile Osmanlı Tarihi’ni herkese sevdiren Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, KAYI serisinin beşinci kitabı KAYI V: Kudret ve Azamet Yılları ile Osmanlı İmparatorluğu yazmaya devam ediyor. Elinizdeki eser, Kanuni Sultan Süleyman devrinin kapanması ile başlamakta; II. Selim, III. Murad, III. Mehmed’le devam ederek Sultan I. Ahmed devriyle nihayete ermektedir.
Çalışmada öncelikle Osmanlı Devleti’nde asırlardır devam eden siyasi geleneğin büyük değişimine şahitlik edeceksiniz. Kanuni döneminde Enderun’da yetişerek devletin bütün kademelerinde görev alıp sadarete kadar yükselen ve son iki yılında bu görevde bulunan büyük devlet adamı Sokollu Mehmed Paşa’nın yeni siyasi değişimin en büyük mimarı olduğu görülecektir. Artık seferlerde padişahlar değil, güçlü serdarlar görülmeye başlanacaktır. Aynı zamanda yirmi beş yıl fasılasız devam eden savaşlar, bütün dünyada görülmeye başlayan ekonomik zorluklar, paranın değerinin düşmesi, tımar sistemindeki aksamalar vs. büyük Celâlî fetretini beraberinde getirecektir.
Kıbrıs’ın Fethi, İnebahtı mağlubiyeti, Şeyhülislam Ebussuud Efendi’nin vefatı, Selimiye Camii’nin inşası, İstanbul Rasathanesi’nin kurulması, Estergon’un fethi, Kanije’nin fethi, Celâlî İsyanları, Zitvatoruk Antlaşması, Sultanahmet Camii’nin açılması, padişahların ilim ve tasavvuf erbabı ile münasebetleri özellikle I. Ahmed ile Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri’nin muhabbeti; bu eserde öne çıkan birçok başlıktan sadece birkaçı… Yine doyumsuz bir tarih ziyafeti sizleri bekliyor.
Kayı 5: Kudret ve Azamet Yılları Alıntıları - Sözleri
- Adem olanda beğim himmet gerek Er olanda hasılı gayret gerek
- Gamı deryaya salıp hurrem olalım gemide Dostlar nolsa gerek hoş görelim bu demi de
- Madem ki düşünceyi zindana koymayan, hakikat sevgisini zincire vurmayan bir millet, o cesur ve adil Türkler var, üzerinde yalnız hakikatin, adaletin ve hürriyetin hüküm sürdüğü bir Güneş Ülke yarın neden vücut bulmasın.
- Hep gelenler yana yana geldi gitdi dünyadan Şimdi nöbet bana geldi döne döne yanayım
- Tahta çıkan üçüncü Mehmet, 20 erkek kardeşin en büyüğü idi. Tahta çıktığı zaman Nizami alem kanunu gereğince 19 kardeşi odalarında boğduruldu. Ertesi gün cenazelerin saraydan çıkışı, görenler tarafından büyük bir üzüntüyle karşılandı. Bu durum belki de çok fazla geçmeden 300 yıldır tahta geçmek üzere kullanılan Osmanlı saltanat sisteminin değişmesine neden olacak ve ekber ve erşet evlat sisteminin yolunu açacaktır.
- Bu devlet öyle bir devlettir ki eğer isterse o donanmanın bütün demirlerini gümüşten, halatlarını ibrişimden ve yelkenlerini atlastan yapmakta asla güçlük çekmez.
- Çekilse suyu vadinin nişanı bir zaman gitmez.
- Biz bülbül-i muhrik-dem-i şekva-yı firakız Ateş kesilür geçse saba gülşenimizden II. Selim Han
- Zülfünün zencirine kul eyledin şâhım beni Kullugundan kılmasın âzâd Allahum beni Cevr-I dilber ta’n-I düşmen sûz-ı firkat za’f-ı dil Dürlü dürlü derd içün yaratmış Allahum beni. III. MEHMED HAN
- Sultan Ahmed, bir gün Aziz Mahmud Hüdâyîye bir hediye göndermişti. Hüdâyî Hazretleri de gönderilen hediyeyi içine haram karışmış olabileceği şüphesi ile kabul etmemiş, geri çevirmişti. Padişah, aynı hediyeyi, devrin ünlü şeyhlerinden Abdülmecid Sivasi'ye gönderdi. O ise, gelen hediyeyi kabul etti. Bir gün padişah, Abdülmecid Sivasi ye: "Size gönderdiğim hediyeyi daha önce Aziz Mahmud Hüdâyî'ye göndermiştim, kabul buyurmamıştı" dedi. Abdülmecid Sivasî alçak gönüllü davranıp: “Padişahım, Aziz Mahmud Hüdâyî bir anka kuşudur ki, leşle beslenmeye tenezzül etmez" dedi. Padişah birkaç gün sonra da Aziz Mahmud Hüdâyî'nin sohbetine gitti. Ona da: "Geri çevirdiğiniz hediyeyi, Abdülmecid Sivasi'ye gönderdim, o kabul etti" dedi. Bu söz üzerine Aziz Mahmud Hüdâyî: "Sultanım! Şeyh Abdülmecid, bir deryadır ki, içine bir damla pislik düşmekle kirlenmiş olmaz..." diye cevap verdi. Bu olay, bir taraftan âlimlerin idareciler karşısında, Hakk'ı söylemekte pervasızlığını, diğer taraftan da sufilerin birbirlerini iyilikle anma ve takdir etme geleneğini göstermesi açısından ibretli olduğu gibi, her iki şeyhin de kıvrak zekâsını, nüktedânlığını ve hazırcevaplılığını ortaya koyan bir belgedir.
Kayı 5: Kudret ve Azamet Yılları İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ahmet Şimşirlı hocamızın Kayı serisinin beşinci kitabını bitirdim. İkinci Selim, üçüncü Murat, üçüncü Mehmet, birinci Ahmet yılların anlatıldığı bir Seri. Öncelikle şunu söylemek istiyorum Osmanlı tarihinin en ince ve sade bir dille anlamak istiyorsanız bu seriyi mutlaka okumalısınız. Kanuni sultan Süleymandan sonrası günlük bilgilerde çok bilinmez aslında ama yinede tarihimiz için öğrenmemiz lazım. Bu dört padişah devrinde çoğu ilklere sahne oluyoruz Savaşların çoğu denizde olması ve büyük Celal’i isyanlarının Bu devirlerde olması sebebiyle padişahlar savaşlara katılmamıştır. Ve ilk defa bir padişah yine isyanlarından dolayı sancağa çıkmadan birinci Ahmed padişah olmuştur. Ve yine bir ilk birinci Ahmet tahta çıktığında tek kardeşi olduğundan ve kendisinin de yaşı küçük ve çocuğu olmadığından kardeşini öldğrtmemiştir. Üç padişah devrinde Fatih sultan Mehmed’in çıkardığı kanun ile kardeş katlinden dolayı Çok şehzadelerin canına kıyılmasından dolayı bir burukluk oluyor ama gel görelim ki kanun böyle ve yine bu dönemde birinci Ahmet’ten itibaren bu kanun yerini ekber ve erşat kanununa bırakacaktır. (Halil CERAN)
Tarihî vesikalarla desteklenen bu eseri her genç okumalı...: Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, KAYI serisinin beşinci kitabı KAYI V: Kudret ve Azamet Yılları ile Osmanlı İmparatorluğu yazmaya devam ediyor. Elinizdeki eser, Kanuni Sultan Süleyman devrinin kapanması ile başlamakta; II. Selim, III. Murad, III. Mehmed'le devam ederek Sultan I. Ahmed devriyle nihayete ermektedir. Çalışmada öncelikle Osmanlı Devleti'nde asırlardır devam eden siyasi geleneğin büyük değişimine şahitlik edeceksiniz. Kanuni döneminde Enderun'da yetişerek devletin bütün kademelerinde görev alıp sadarete kadar yükselen ve son iki yılında bu görevde bulunan büyük devlet adamı Sokollu Mehmed Paşa'nın yeni siyasi değişimin en büyük mimarı olduğu görülecektir. Artık seferlerde padişahlar değil, güçlü serdarlar görülmeye başlanacaktır. Aynı zamanda yirmi beş yıl fasılasız devam eden savaşlar, bütün dünyada görülmeye başlayan ekonomik zorluklar, paranın değerinin düşmesi, tımar sistemindeki aksamalar vs. büyük Celâlî fetretini beraberinde getirecektir. (Murat YALÇIN)
Ahmet Şimşirgil / Kayı- V. Osmanlı Tarihi Kudret ve Azamet Yılları. 1959'da Boyabat'ta doğan, Ahmet Şimşirgil, ilk orta ve lise tahsilini burada tamamladı. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden 1982'de mezun oldu. 1985 yılında yüksek lisansını tamamladı. 1997'de Doçent, 2003'te de Profesör oldu. Halen Marmara Üniversitesi' nde görevine devam etmektedir. Kanuni Sultan Süleyman sonrasındaki dönem, Osmanlı Devleti'nin duraklama dönemi olarak değerlendirilir. Serinin 5. Kitabında Ahmet Şimşirgil bu dönemi 4 bölüm halinde incelemektedir: II. Selim (1566- 1574), III. Murad (1574-1595), III. Mehmed (1595- 1603), I. Ahmed (1603- 1617). Kendine has üslubuyla, tarihimizi ve özellikle Osmanlı tarihini okuyuculara sevdirerek okutmayı düşünen hoca, yazdıklarıyla bu konuda başarılı olduğunu göstermektedir. #Kitapşuuruinsanlıkşuurudur. (Mustafa Parlatan)
Kayı 5: Kudret ve Azamet Yılları PDF indirme linki var mı?
Ahmet Şimşirgil - Kayı 5: Kudret ve Azamet Yılları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kayı 5: Kudret ve Azamet Yılları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ahmet Şimşirgil Kimdir?
1959'da Boyabat'ta doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini aynı yerde tamamladı. 1978'de girdiği Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü'nden 1982'de mezun oldu. 1983'te aynı bölümdeki Yeniçağ Anabilim Dalı'nda Araştırma Görevlisi olarak vazifeye başladı. 1985'te Yüksek Lisansı'nı tamamladı. 1989'da Marmara Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü'ne naklen geçiş yaptı.
1990'da "Osmanlı Taşra Teşkilatı'nda Tokat (1455-1574)" isimli çalışmasıyla Tarih Doktoru ünvanını aldı. 1997'de "Uyvar'ın Osmanlılar Tarafından Fethi ve İdaresi" isimli takdim teziyle Doçent oldu. Seyyid Muradi'nin kaleme aldığı Barbaros Hayreddin Paşa'nın gazalarını "Kaptan Paşa'nın Seyir Defteri" ismiyle sadeleştirerek, ayrıca Osmanlı tarihi ile ilgili "Kayı I", "Kayı II", "Kayı III", Kayı IV, “Taşa Yazılan Tarih Topkapı Sarayı” ve “Ahmed Cevdet Paşa ve Mecelle” ile “Slovakya’da Osmanlılar” adlı eserlerini yayınladı. 2003'te Profesör kadrosuna atanan Şimşirgil'in Osmanlı şehir tarihi, siyasi hayatı ve teşkilatı ile ilgili çeşitli dergilerde yayınlanmış çok sayıda ilmi makalesi bulunmaktadır.
Halen Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde Öğretim Üyesi görevine devam etmektedir.
Evli ve üç çocuk babasıdır.
Ahmet Şimşirgil Kitapları - Eserleri
- Kayı 1: Ertuğrul'un Ocağı
- Kayı 2: Cihan Devleti
- Kayı 3: Haremeyn Hizmetinde
- Kayı 4: Ufukların Padişahı Kanuni
- Kayı 5: Kudret ve Azamet Yılları
- Kayı 6: İmparatorluğun Zirvesi ve Dönüş
- Otağ 1 / Büyük Doğuş
- Kayı 10: II. Abdülhamid Han
- Osmanlı Gerçekleri
- Kayı 7: Kutsal İttifaka Karşı
- Otağ 2 / Emir Timur
- Kayı 8: Islahat, Darbe ve Devlet
- Valide Sultanlar ve Harem
- Kayı 9: Sonun Başlangıcı
- Kayı 11
- En Sevgili Efendimiz ve Sevdalıları
- Otağ - 3 Sultan Alparslan
- Devr-i Gül Sohbetleri
- Mızraklı Hakikat
- Osmanlı Gerçekleri 2
- Eşrefoğlu Rumi
- Barbaros Hayreddin Paşa
- Sultan 2. Kılıçarslan ve Aksaray
- İstanbul: Fetih ve Fatih
- Edep Yâ Hû
- Denizler Fatihi Piyale Paşa
- Yavuz Sultan Selim
- Slovakya'da Osmanlılar 1663 - 1685
- Topkapı Sarayı
- Fatih Sultan Mehmet
- Fethin Kahramanları
- Bir Müstakil Dünya: Topkapı Sarayı
- Birincil Kaynaklardan Osmanlı Tarihi Kayı 1
- İstanbul Fetih ve Fatih
- Hakimiyet Sembolü Ayasofya Camii
- Asırlara Hitabeden Alim Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi
- Osmanlı Gerçekleri 3
Ahmet Şimşirgil Alıntıları - Sözleri
- "Ey Muhibbî bağlamak dünyaya dil layık degül Çünki senden olısardur akıbet âlem cüda" Bu dünyanın gönül bağlanacak yanı yoktur; zira nasılsa insan bir gün onu bırakacaktır.. [Kanunî Sultan Süleyman Han] (Kayı 4: Ufukların Padişahı Kanuni)
- Hayali mihmandır daima bu çeşm-i pür-nemde Onunçündür kesilmez eşk-i hasret hiç bir demde Firakıyla nola hep böyle ebyat olsa hamemde “Görenler seyl-i eşki diyeler sahra-yı sinemde Bahar eyyamıdır güya ki ırmaklar bulanmıştır” (Bu sürekli ağlayan gözde sevgilinin hayali misafirdir. Bu yüzden de hiç bir zaman hasret gözyaşları durmaz. Onun ayrılığı yüzünden kalemim hep böyle beyitler yazsa buna şaşılmamalı. “Göğüs düzlüğünde gözyaşı selini görenler sanırlar ki güya bahar zamanıdır ve nehirler bol yağış yüzünden bulanmıştır.”) (III.SELİM HAN) (Kayı 8: Islahat, Darbe ve Devlet)
- "Osmanlı padişahları içinde Halvetiliğe ilk intisap eden II.Bayezid Han'dır. Onun intisabı Çelebi Halife namıyla meşhur Cemal-i Halveti vasıtasıyla olmuştur." (Osmanlı Gerçekleri 3)
- Okuma bilmeyip yazan Odur dünyayı bozan (Osmanlı Gerçekleri)
- "İttihatçılar, Sultan II. Abdülhamid Han'dan o kadar nefret ediyorlardı ki, Sultanın cenaze namazını kendilerinin Şeyhülislam yaptıkları Mason Musa Kâzım Efendiye kıldırttılar.." Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil (Kayı 10: II. Abdülhamid Han)
- "Edirne'yi vermemek üzere iktidara gelenler bırakın Edirne'yi kurtarmayı devletin bütün bekasını Avrupalı büyük devletlerin inisiyatifine bırakmaktan rahatsız olmamışlardı. " (Kayı 11)
- "Evet, ben bir askerim ama her şeyden önce Türk'üm ve Müslümanım! Burası benim mukaddes mâbedimdir. en büyük âmir olan vicdânımdan aldığım emirle buraya sizi sokmayacağım! Eğer cebren girmeye çalışırsanız buradaki askerlerim ve ben hepimiz ölünceye kadar çarpışacağız ve bu ihtimâli de düşünerek camiin sütunlarına yerleştirdiğim tahrip kalıplarıyla koca mâbed, taburumuzun üzerine çökecek ve yine buraya giremeyeceksiniz!” (Hakimiyet Sembolü Ayasofya Camii)
- Emir Timur’un bir diğer önemli lakabı da dünyaya Hükmeden manasına gelen sahipkırandır. Gökyüzündeki gezegen satürün ve Jüpiter’in birbirlerine en yaklaştığı zamanda dünyaya gelen erkek çocuklar bu ünvanı almaya aday olurlardı. Bu iki gezegenin birbirlerine yaklaşması sekiz yüzyılda bir tekrarlanmaktadır. Bu gün doğan çocuklar bahtlı olurlar. Bu şekilde dünyaya üç kişi gelmiştir. İskender-i Zülkarneyn -ki ona Oğuz Han da denilmektedir-, Peygamber efendimiz ve Emir Timur. (Otağ 2 / Emir Timur)
- Ana başa tâc imiş Her derde ilaç imiş Bir evlat pîr olsa da Anaya muhtaç imiş (Valide Sultanlar ve Harem)
- İnsan ilimle yaşar. Cahil ise ölü gibidir. (Osmanlı Gerçekleri)
- Osmanlı devleti Fazıl Ahmet Paşa ile Avrupa’da en haşmetli son 15 yılını geçirmiş ve bir kez daha dünyanın tek kutuplu devlet olduğunu göstermişti. O 15 seneye Yaklaşan sadrazamlığının neredeyse dokuz yılını cephelerde geçirmişti. Fatih, yavuz ve kanuni sultan Süleyman zamanlarında olduğu gibi seferlerinde kısa sürede netice alıyordu. Devletin demir yumruğu Avusturya. Venedik ve Lehistan‘a bir kez daha iniyor dünya bu muazzam gücü gücün karşısında eriyordu. Osmanlı tuğlarını 15 sene Avrupa’da Haşmet ve kudretle gezdirmişti. (Kayı 6: İmparatorluğun Zirvesi ve Dönüş)
- Ya Rabbi! Dinine yardım edenlere yardım eyle. Müslümanlar arasında fitne çıkaranları kahreyle. (Kayı 3: Haremeyn Hizmetinde)
- "gayret bizden, tevfik Allah'tan" (Otağ 1 / Büyük Doğuş)
- 1949'dan itibaren açılmaya başlanan İlâhiyat Fakülteleri'nde tamamen pozitivist bir din yerine koyan bir zihniyet ortaya çıkmaya başlamıştır ve bilim dinin yerini almıştır. Neticede ilahiyatlarımızda önce müctehid alimler, mezhep imamları ve tasavvuf erbabı hafife alındı hatta aşağılandı. Sonra hadisler tartışılmaya ve ayıklanmaya başlandı. İşlerine gelmeyen yaşantılarına uymayan her hadis "mevzu" uydurma denerek atıldı. (Mızraklı Hakikat)
- Osmanlı-Rus savaşında Hristiyan ordularıyla işbirliği yapılmasını mahzurlu görenler de az değildi.Bu dedikodular üzerine fetva alınmak zarureti doğdu. “Avrupalı askerleri kendi ordumuzda kullanmak caiz midir? “ sorusuna “El Cevab; Madem ki avcılar av tutmak için köpekleri kullanıyorlar biz de onları kullanabiliriz, “ diye teşbihli bir cevaz verilmişti. (Kayı 9: Sonun Başlangıcı)
- "Allah, peygamber korkusu bilmez alçaklar! Unutmayın ki, intikam gecikir ama asla yaşlanmaz!" (4.MURAD HAN) (Kayı 6: İmparatorluğun Zirvesi ve Dönüş)
- Çünkü denildi ona “Ve’ş-Şems” dahi “Ve’d-Duhâ” Rûyuna alnına mihr ü mâhı benzetsem nola Kur’ân-ı Kerîmdeki sûrelerden biri Şems suresidir. Onun ilk ayetinde geçen “Veşşemsi veduhâ” ifadesi Türkçe anlam olarak “Güneş’e ve onun parıltısı” anlamına gelir. Kanuni sonraki beytinde Resulullah Efendimizi “Güneş’e” benzeterek anlatır. Güneş, nasıl dünyayı aydınlatmışsa Hazreti Peygamber de insanlığı aydınlatan bir güneş hükmündedir. Ay da aynı şekilde aydınlatıcı bir gezegendir. (En Sevgili Efendimiz ve Sevdalıları)
- Sakarya Meydan Savaşı, Türkler için bir ölüm - kalım mücadelesi oldu. Nitekim Sakarya 'da Türk milleti kadınlı erkekli, vatanlarına saldıran düşman kuvvetlerine kahramanca karşı koyma kudretini gösterdi. Türk ve Yunan kuvvetleri, Sakarya kıyılarında 100 kilometrelik bir sahada 22 gün ve gece süren bir meydan savaşı yaptılar. Meydana gelen kanlı muharebelerde bazen Yunan kuvvetleri, bazen Türk kuvvetleri başarılı oldu. Nihayet Türk hatlarını yaramayan yunan birliklerinde moral çöküntüsü oluştu. Türk ordusu 10 Eylül'de genel taarruza geçti. Beylikköprü, Duatepe ve Kartaltepe muhrebelerinde ağır kayıplar veren yunan ordusu Sakarya'nın batısına çekildi. (Kayı 11)
- Tarih nostalji demek değildir.Dünü anlatırken bugüne neler miras kaldı,neleri yitirdik görmek gerekir. (Devr-i Gül Sohbetleri)
- " Öyle bir nesil, öyle bir zaman ki, her şeyin fiyatını biliyor, fakat değerini bilmiyor." (Barbaros Hayreddin Paşa)