Kayı 8: Islahat, Darbe ve Devlet - Ahmet Şimşirgil Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Kayı 8: Islahat, Darbe ve Devlet kimin eseri? Kayı 8: Islahat, Darbe ve Devlet kitabının yazarı kimdir? Kayı 8: Islahat, Darbe ve Devlet konusu ve anafikri nedir? Kayı 8: Islahat, Darbe ve Devlet kitabı ne anlatıyor? Kayı 8: Islahat, Darbe ve Devlet PDF indirme linki var mı? Kayı 8: Islahat, Darbe ve Devlet kitabının yazarı Ahmet Şimşirgil kimdir? İşte Kayı 8: Islahat, Darbe ve Devlet kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Ahmet Şimşirgil

Yayın Evi: Timaş Yayınları

İSBN: 9786050823806

Sayfa Sayısı: 304

Kayı 8: Islahat, Darbe ve Devlet Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bâğ-ı âlem içre gerçi pek safâdır saltanat

Vakf etsen bir kuru gavgâya câdır saltanat

Bu zamanın devletiyle kimse mağrûr olmasın

Kâm alırsan adl ile ol dem becâdır saltanat

III. Selim Han

Son zamanların en çok okunan Osmanlı Tarihi serisi "Kayı", KAYI VIII: Islahat, Darbe ve Devlet adlı eserle kaldığı yerden devam ediyor. Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil bu çalışmasında; Osmanlı padişahlarından III. Osman Han'ın tahta cülusuyla başlayıp sırasıyla III. Mustafa Han, I. Abdülhamid Han, III. Selim Han ve IV. Mustafa Han dönemlerini anlatıyor.

Tam yarım asır devam eden bu dönemde savaşlar, barışlar, ıslahatlar, imar faaliyetleri ve Osmanlı padişahları ile önemli devlet adamlarının şahsiyetleri yanında;

Devlete yapılan ihanetleri görüp üzüleceksiniz!

Çerkezistan'da İslâm'ın yayılması uğrunda verilen mücadeleyi görüp gayretleneceksiniz!

Kırım'ın nasıl elden çıktığını okuyup kahrolacaksınız!

Darbelerin ülkede yaptığı tahribata şahit olacaksınız!

Çeşme Limanı'nda Osmanlı donanmasının ateşe verilmesindeki gaflete yanacaksınız!

Padişahların kötü gidişatı durdurmak, ülkeyi yeniden düzlüğe çıkarmak yolunda bitmeyen gayretlerini görüp heyecanlanacaksınız!

Napolyon'un Mısır seferi ve sonrasında Cezzâr Ahmed Paşa'nın Akka Müdafaası'yla gururlanacaksınız!

Bunlar ve daha birçok mesele Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil'in eşsiz üslubu ve yorumlarıyla KAYI VIII: Islahat, Darbe ve Devlet kitabında sizleri bekliyor.

(Tanıtım Bülteninden)

Kayı 8: Islahat, Darbe ve Devlet Alıntıları - Sözleri

  • Ezel sultanı Allaha muhabbet ve sadakatle kul ol. Çünkü alçak kimseler Allahın yardımına mazhar olamaz. Bu yüzden onların devlet kapısına ayak basmalarına izin verme, sözümü tut ve kapıyı üzerlerine kilitle.
  • Şu zamanın bile en büyük problemi olan Kırım küçük Kaynarca antlaşmasj ile elden çıktı. 1.500.000 Müslüman Türk’ün meskun bulunduğu 15 asırlık bir Türk ülkesi olan Kırım’ın rus hakimiyetine geçmesi Türk milletinde şiddetli tepki ve üzüntüye sebebiyet vermiş ve Kırım’ın geri alınması arzusu uzun yıllar Osmanlı politikasının temelini teşkil etmiştir.
  • Ya Resûlullah! Efendim! Tutuver elimden. Senden başka kimsem yok , meyledemem başkasına. Bütün kainatta hidayet nuru Sensin. Ey güvenilenlerin en hayırlısı, cömertliğin sırrısın. Hakikattir , bütün varlıkların imdadı Sensin. Allah için insanların yol göstericisi ve hatalara set çekicisin. Ey hamd makamında (Makam-ı Mahmud'da) bulunmaya layık olan Efendim! 1. Abdülhamid Han
  • III.Selim Han ihlaslı ve samimi idi.İkinci Rus Harbi devam ederken bütün sefer zamanlarında usulen olduğu üzere camilerde Fetih suresi okunuyordu.Bu vazifeye devam eden hocaların ücretlerinin verilmesine müsaade istenilerek yeni padişah olan III. Selim Han’a bir telhis takdim olunmuştu.Sultan bu telhisin kenarına şu satırları yazmıştır, “Bilmem hulus ile mi kıraat olunmuyor,yoksa erbabına mı tesadüf olunmuyor ki bir semeresine şahit olunamıyor.Hoş imdi gene altı mah kıraat olunsun ve akçası darphaneden verilsin.Akça ile olan dua böyle olur.” Son cümle hakikaten güzeldir ve padişah ihlasa,samimiyete dikkat çekmektedir.
  • Ne sünbül kaldı ne şebbü hazana vardı hep bağlar Olan irfan alıp ibret bu hale daima ağlar “Bu çarh-ı bi-vefa halin görüp kimdir dilin bağlar Gelenler dar-ı dünyaya meğer gitmez mi sanmıştır” (Kışın dağlarda çiçek ve yeşillik olmaz, bahçelerde de sonbahar vakti geldiğinden ne sümbül kaldı ne şebboy. İrfanı olan bu görünüşten ibret alıp sürekli ağlamalı. “Bu vefasız dünyanın halini görüp ona gönül bağlayanlar kimlerdir? Acaba bu dünya evine gelenler kendilerini bir gün gitmeyecek mi sanmışlardır.) (III.SELİM HAN)
  • Kıl tefekkür ey gönül çerhin hele devrânını Geh safâ ise velî dâ'im cefâdır saltanat Bu cihânın devletine eyleme zerre tama' Pek sakın İlhâmî zirâ bî-vefâdır saltanat III.Selim/İlhamî
  • III. Selim Han sık sık latife yapar nüktedanlığı severdi. Yaptığı latifelerin tarihe mal olmuş fıkralar arasına girenlerden şu hikaye kay-da değer, "III.Selim, bir gün saltanat kayığı ile Kağıthane Deresinde dolaşırken birkaç rindin, köprübaşında sofra kurarak, tatlı tatlı demlendikleri gözüne ilişti. Saltanat kayığının görünmesiyle ne yapacaklarını şaşıran adamcağızlar hemen işret tepsisinin üzerine bir örtü örttükten sonra hep birden namaza durdular. Muziplikten hoşlanan padişah önlerinden geçerken kayığını yavaşlattı. Eğilecek olsalar rakı kadehlerinin, sürahilerinin şangırtısı duyulacak, belki örtü açılıp her şey meydana çıkacaktır. Bu sebeple dakikalarca ayakta durdular Hünkar kıs kıs gülerek yanındakilere, "Bu namazın hiç rükûu, secdesi yok mu?" diye sordu. Nedimlerinden biri, «Efendim! Ne yapsınlar, mazurdurlar. Secde edecek olursa bir daha başlarını kaldıramayacaklarından korkuyorlar:' Bu kadarcık muzipliği kafi gören Sultan Selim, "Utanacakları işi bir daha yapmasınlar!" diyerek kendilerine biraz da akça gönderdi.
  • Hayali mihmandır daima bu çeşm-i pür-nemde Onunçündür kesilmez eşk-i hasret hiç bir demde Firakıyla nola hep böyle ebyat olsa hamemde “Görenler seyl-i eşki diyeler sahra-yı sinemde Bahar eyyamıdır güya ki ırmaklar bulanmıştır” (Bu sürekli ağlayan gözde sevgilinin hayali misafirdir. Bu yüzden de hiç bir zaman hasret gözyaşları durmaz. Onun ayrılığı yüzünden kalemim hep böyle beyitler yazsa buna şaşılmamalı. “Göğüs düzlüğünde gözyaşı selini görenler sanırlar ki güya bahar zamanıdır ve nehirler bol yağış yüzünden bulanmıştır.”) (III.SELİM HAN)
  • Bâğ-ı âlem içre gerçi pek safâdır saltanat Vakf etsen bir kuru gavgâya câdır saltanat Bu zamanın devletiyle kimse mağrûr olmasın Kâm alırsan adl ile ol dem becâdır saltanat III. Selim Han

Kayı 8: Islahat, Darbe ve Devlet İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ahmet Şimşirgil / Kayı- VIII. Osmanlı Tarihi. Islahat, Darbe ve Devlet. 1959'da Boyabat'ta doğan, Ahmet Şimşirgil, ilk orta ve lise tahsilini burada tamamladı. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden 1982'de mezun oldu. 1985 yılında Yüksek Lisansını tamamladı. 1997'de Doçent, 2003'te de Profesör oldu. Halen Marmara Üniversitesi' nde görevine devam etmektedir. Serinin bu kitabında, 1754- 1808 tarihleri arasında, III. Osman, III. Mustafa, I. Abdülhamid, III. Selim ve IV. Mustafa dönemleri anlatılmaktadır. Hocanın akıcı üslubu ve heyecanlı anlatımı biraz da hüzün veriyor. Çünkü 54 yıllık süreçte gücüyle dünyayı titreten Osmanlı Devleti'nin ihanetlerle nasıl zor günler yaşadığını, kötü gidişatı düzeltebilmek için verilen mücadeleyi hissediyorsunuz. Cezzar Ahmet Paşa'nın Mısır'da Napolyon'u yenmesi yüreğinizi serinletecek. #Kitapşşuuruinsanlıkşuurudur. (Mustafa Parlatan)

Dikkat spoiler içerir. 3. Osman döneminden itibaren 2. Mahmut'un tahta geçmesine kadar olan süreci anlatan Kayı serisinin sekizinci kitabı. Burada özellikle artık Osmanlı devletinin, Avrupa devletleri ile baş edemeyip diplomatik yöntemlere ve Islahat çalışmalarına ağırlık vermesi anlatılıyor. Bu arada Kafkasya'da Ferah Ali Paşa'nın halkı kendi yanına çekme ve Müslümanlaştırma çalışmaları, Kırım'ı adım adım elden gitmesi, ordunun bu haline rağmen Avusturya ve Rusya savaşlarında bazı başarılar elde edilmesi, Rusya ile olan kara ve deniz savaşları, Cezayirli Gazi Hasan Paşa'nın askeri faaliyetleri, orduda Islahat çalışmaları anlatılıyor. Ayrıca Napolyon'un Mısır seferi, Kabakçı Mustafa isyanı, 3. Selim'in Islahat konusundaki gayreti isyancılara karşı göstermeyip tahttan çekilmesi, Alemdar Mustafa Paşa ve Bab-ı Ali baskını gibi konulara da yer veriliyor. Bir solukta okunan bir kitap. (Serdar Poirot)

Osmanlı padişahlarından III. Osman Han’ın tahta cülusuyla başlayıp sırasıyla III. Mustafa Han, I. Abdülhamid Han, III. Selim Han ve IV. Mustafa Han dönemlerini anlatıyor. Tam yarım asır devam eden bu dönemde savaşlar, barışlar, ıslahatlar, imar faaliyetleri ve Osmanlı padişahları ile önemli devlet adamlarının şahsiyetleri yanında; Devlete yapılan ihanetleri görüp üzüleceksiniz! Çerkezistan’da İslâm’ın yayılması uğrunda verilen mücadeleyi görüp gayretleneceksiniz! Kırım’ın nasıl elden çıktığını okuyup kahrolacaksınız! Darbelerin ülkede yaptığı tahribata şahit olacaksınız! Çeşme Limanı’nda Osmanlı donanmasının ateşe verilmesindeki gaflete yanacaksınız! Padişahların kötü gidişatı durdurmak, ülkeyi yeniden düzlüğe çıkarmak yolunda bitmeyen gayretlerini görüp heyecanlanacaksınız! Napolyon’un Mısır seferi ve sonrasında Cezzâr Ahmed Paşa’nın Akka Müdafaası’yla gururlanacaksınız! Bunlar ve daha birçok mesele Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’in eşsiz üslubu ve yorumlarıyla KAYI VIII: Islahat, Darbe ve Devlet kitabında sizleri bekliyor. (Resul DAĞLI)

Kayı 8: Islahat, Darbe ve Devlet PDF indirme linki var mı?

Ahmet Şimşirgil - Kayı 8: Islahat, Darbe ve Devlet kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kayı 8: Islahat, Darbe ve Devlet PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ahmet Şimşirgil Kimdir?

1959'da Boyabat'ta doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini aynı yerde tamamladı. 1978'de girdiği Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü'nden 1982'de mezun oldu. 1983'te aynı bölümdeki Yeniçağ Anabilim Dalı'nda Araştırma Görevlisi olarak vazifeye başladı. 1985'te Yüksek Lisansı'nı tamamladı. 1989'da Marmara Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü'ne naklen geçiş yaptı.

 

1990'da "Osmanlı Taşra Teşkilatı'nda Tokat (1455-1574)" isimli çalışmasıyla Tarih Doktoru ünvanını aldı. 1997'de "Uyvar'ın Osmanlılar Tarafından Fethi ve İdaresi" isimli takdim teziyle Doçent oldu. Seyyid Muradi'nin kaleme aldığı Barbaros Hayreddin Paşa'nın gazalarını "Kaptan Paşa'nın Seyir Defteri" ismiyle sadeleştirerek, ayrıca Osmanlı tarihi ile ilgili "Kayı I", "Kayı II", "Kayı III", Kayı IV,  “Taşa Yazılan Tarih Topkapı Sarayı” ve “Ahmed Cevdet Paşa ve Mecelle” ile “Slovakya’da Osmanlılar” adlı eserlerini yayınladı. 2003'te Profesör kadrosuna atanan Şimşirgil'in Osmanlı şehir tarihi, siyasi hayatı ve teşkilatı ile ilgili çeşitli dergilerde yayınlanmış çok sayıda ilmi makalesi bulunmaktadır.

 

Halen Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nde Öğretim Üyesi görevine devam etmektedir.

Evli ve üç çocuk babasıdır.

Ahmet Şimşirgil Kitapları - Eserleri

  • Kayı 1: Ertuğrul'un Ocağı
  • Kayı 2: Cihan Devleti
  • Kayı 3: Haremeyn Hizmetinde
  • Kayı 4: Ufukların Padişahı Kanuni
  • Kayı 5: Kudret ve Azamet Yılları
  • Kayı 6: İmparatorluğun Zirvesi ve Dönüş
  • Otağ 1 / Büyük Doğuş
  • Kayı 10: II. Abdülhamid Han
  • Osmanlı Gerçekleri
  • Kayı 7: Kutsal İttifaka Karşı
  • Otağ 2 / Emir Timur
  • Kayı 8: Islahat, Darbe ve Devlet
  • Valide Sultanlar ve Harem
  • Kayı 9: Sonun Başlangıcı
  • Kayı 11
  • En Sevgili Efendimiz ve Sevdalıları
  • Otağ - 3 Sultan Alparslan
  • Devr-i Gül Sohbetleri
  • Mızraklı Hakikat
  • Osmanlı Gerçekleri 2
  • Eşrefoğlu Rumi
  • Barbaros Hayreddin Paşa
  • Sultan 2. Kılıçarslan ve Aksaray
  • İstanbul: Fetih ve Fatih
  • Edep Yâ Hû
  • Denizler Fatihi Piyale Paşa
  • Yavuz Sultan Selim
  • Slovakya'da Osmanlılar 1663 - 1685
  • Topkapı Sarayı
  • Fatih Sultan Mehmet
  • Fethin Kahramanları
  • Bir Müstakil Dünya: Topkapı Sarayı
  • Birincil Kaynaklardan Osmanlı Tarihi Kayı 1
  • İstanbul Fetih ve Fatih
  • Hakimiyet Sembolü Ayasofya Camii
  • Asırlara Hitabeden Alim Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi
  • Osmanlı Gerçekleri 3

Ahmet Şimşirgil Alıntıları - Sözleri

  • "Ey Muhibbî bağlamak dünyaya dil layık degül Çünki senden olısardur akıbet âlem cüda" Bu dünyanın gönül bağlanacak yanı yoktur; zira nasılsa insan bir gün onu bırakacaktır.. [Kanunî Sultan Süleyman Han] (Kayı 4: Ufukların Padişahı Kanuni)
  • Hayali mihmandır daima bu çeşm-i pür-nemde Onunçündür kesilmez eşk-i hasret hiç bir demde Firakıyla nola hep böyle ebyat olsa hamemde “Görenler seyl-i eşki diyeler sahra-yı sinemde Bahar eyyamıdır güya ki ırmaklar bulanmıştır” (Bu sürekli ağlayan gözde sevgilinin hayali misafirdir. Bu yüzden de hiç bir zaman hasret gözyaşları durmaz. Onun ayrılığı yüzünden kalemim hep böyle beyitler yazsa buna şaşılmamalı. “Göğüs düzlüğünde gözyaşı selini görenler sanırlar ki güya bahar zamanıdır ve nehirler bol yağış yüzünden bulanmıştır.”) (III.SELİM HAN) (Kayı 8: Islahat, Darbe ve Devlet)
  • "Osmanlı padişahları içinde Halvetiliğe ilk intisap eden II.Bayezid Han'dır. Onun intisabı Çelebi Halife namıyla meşhur Cemal-i Halveti vasıtasıyla olmuştur." (Osmanlı Gerçekleri 3)
  • Okuma bilmeyip yazan Odur dünyayı bozan (Osmanlı Gerçekleri)
  • "İttihatçılar, Sultan II. Abdülhamid Han'dan o kadar nefret ediyorlardı ki, Sultanın cenaze namazını kendilerinin Şeyhülislam yaptıkları Mason Musa Kâzım Efendiye kıldırttılar.." Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil (Kayı 10: II. Abdülhamid Han)
  • "Edirne'yi vermemek üzere iktidara gelenler bırakın Edirne'yi kurtarmayı devletin bütün bekasını Avrupalı büyük devletlerin inisiyatifine bırakmaktan rahatsız olmamışlardı. " (Kayı 11)
  • "Evet, ben bir askerim ama her şeyden önce Türk'üm ve Müslümanım! Burası benim mukaddes mâbedimdir. en büyük âmir olan vicdânımdan aldığım emirle buraya sizi sokmayacağım! Eğer cebren girmeye çalışırsanız buradaki askerlerim ve ben hepimiz ölünceye kadar çarpışacağız ve bu ihtimâli de düşünerek camiin sütunlarına yerleştirdiğim tahrip kalıplarıyla koca mâbed, taburumuzun üzerine çökecek ve yine buraya giremeyeceksiniz!” (Hakimiyet Sembolü Ayasofya Camii)
  • Emir Timur’un bir diğer önemli lakabı da dünyaya Hükmeden manasına gelen sahipkırandır. Gökyüzündeki gezegen satürün ve Jüpiter’in birbirlerine en yaklaştığı zamanda dünyaya gelen erkek çocuklar bu ünvanı almaya aday olurlardı. Bu iki gezegenin birbirlerine yaklaşması sekiz yüzyılda bir tekrarlanmaktadır. Bu gün doğan çocuklar bahtlı olurlar. Bu şekilde dünyaya üç kişi gelmiştir. İskender-i Zülkarneyn -ki ona Oğuz Han da denilmektedir-, Peygamber efendimiz ve Emir Timur. (Otağ 2 / Emir Timur)
  • Ana başa tâc imiş Her derde ilaç imiş Bir evlat pîr olsa da Anaya muhtaç imiş (Valide Sultanlar ve Harem)
  • İnsan ilimle yaşar. Cahil ise ölü gibidir. (Osmanlı Gerçekleri)
  • Osmanlı devleti Fazıl Ahmet Paşa ile Avrupa’da en haşmetli son 15 yılını geçirmiş ve bir kez daha dünyanın tek kutuplu devlet olduğunu göstermişti. O 15 seneye Yaklaşan sadrazamlığının neredeyse dokuz yılını cephelerde geçirmişti. Fatih, yavuz ve kanuni sultan Süleyman zamanlarında olduğu gibi seferlerinde kısa sürede netice alıyordu. Devletin demir yumruğu Avusturya. Venedik ve Lehistan‘a bir kez daha iniyor dünya bu muazzam gücü gücün karşısında eriyordu. Osmanlı tuğlarını 15 sene Avrupa’da Haşmet ve kudretle gezdirmişti. (Kayı 6: İmparatorluğun Zirvesi ve Dönüş)
  • Ya Rabbi! Dinine yardım edenlere yardım eyle. Müslümanlar arasında fitne çıkaranları kahreyle. (Kayı 3: Haremeyn Hizmetinde)
  • "gayret bizden, tevfik Allah'tan" (Otağ 1 / Büyük Doğuş)
  • 1949'dan itibaren açılmaya başlanan İlâhiyat Fakülteleri'nde tamamen pozitivist bir din yerine koyan bir zihniyet ortaya çıkmaya başlamıştır ve bilim dinin yerini almıştır. Neticede ilahiyatlarımızda önce müctehid alimler, mezhep imamları ve tasavvuf erbabı hafife alındı hatta aşağılandı. Sonra hadisler tartışılmaya ve ayıklanmaya başlandı. İşlerine gelmeyen yaşantılarına uymayan her hadis "mevzu" uydurma denerek atıldı. (Mızraklı Hakikat)
  • Osmanlı-Rus savaşında Hristiyan ordularıyla işbirliği yapılmasını mahzurlu görenler de az değildi.Bu dedikodular üzerine fetva alınmak zarureti doğdu. “Avrupalı askerleri kendi ordumuzda kullanmak caiz midir? “ sorusuna “El Cevab; Madem ki avcılar av tutmak için köpekleri kullanıyorlar biz de onları kullanabiliriz, “ diye teşbihli bir cevaz verilmişti. (Kayı 9: Sonun Başlangıcı)
  • "Allah, peygamber korkusu bilmez alçaklar! Unutmayın ki, intikam gecikir ama asla yaşlanmaz!" (4.MURAD HAN) (Kayı 6: İmparatorluğun Zirvesi ve Dönüş)
  • Çünkü denildi ona “Ve’ş-Şems” dahi “Ve’d-Duhâ” Rûyuna alnına mihr ü mâhı benzetsem nola Kur’ân-ı Kerîmdeki sûrelerden biri Şems suresidir. Onun ilk ayetinde geçen “Veşşemsi veduhâ” ifadesi Türkçe anlam olarak “Güneş’e ve onun parıltısı” anlamına gelir. Kanuni sonraki beytinde Resulullah Efendimizi “Güneş’e” benzeterek anlatır. Güneş, nasıl dünyayı aydınlatmışsa Hazreti Peygamber de insanlığı aydınlatan bir güneş hükmündedir. Ay da aynı şekilde aydınlatıcı bir gezegendir. (En Sevgili Efendimiz ve Sevdalıları)
  • Sakarya Meydan Savaşı, Türkler için bir ölüm - kalım mücadelesi oldu. Nitekim Sakarya 'da Türk milleti kadınlı erkekli, vatanlarına saldıran düşman kuvvetlerine kahramanca karşı koyma kudretini gösterdi. Türk ve Yunan kuvvetleri, Sakarya kıyılarında 100 kilometrelik bir sahada 22 gün ve gece süren bir meydan savaşı yaptılar. Meydana gelen kanlı muharebelerde bazen Yunan kuvvetleri, bazen Türk kuvvetleri başarılı oldu. Nihayet Türk hatlarını yaramayan yunan birliklerinde moral çöküntüsü oluştu. Türk ordusu 10 Eylül'de genel taarruza geçti. Beylikköprü, Duatepe ve Kartaltepe muhrebelerinde ağır kayıplar veren yunan ordusu Sakarya'nın batısına çekildi. (Kayı 11)
  • Tarih nostalji demek değildir.Dünü anlatırken bugüne neler miras kaldı,neleri yitirdik görmek gerekir. (Devr-i Gül Sohbetleri)
  • " Öyle bir nesil, öyle bir zaman ki, her şeyin fiyatını biliyor, fakat değerini bilmiyor." (Barbaros Hayreddin Paşa)