Kayıp Aranıyor - Sait Faik Abasıyanık Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kayıp Aranıyor kimin eseri? Kayıp Aranıyor kitabının yazarı kimdir? Kayıp Aranıyor konusu ve anafikri nedir? Kayıp Aranıyor kitabı ne anlatıyor? Kayıp Aranıyor kitabının yazarı Sait Faik Abasıyanık kimdir? İşte Kayıp Aranıyor kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Sait Faik Abasıyanık
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786053607465
Sayfa Sayısı: 120
Kayıp Aranıyor Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Sait Faik Adalı Abasıyanık'ı tanımakla yeni bir ada keşfetmiş kadar sevinebilirsiniz, Adalı'nın adası bir dünyadan büyüktür, içinde her şey var. Gorki'nin Rus edebiyatına yaptığı hizmeti, Adalı Türk edebiyatına yapacak. Fakir fukaralar anafordan futbol maçına girer gibi Sait Faik'le beraber kitaplarımıza girdiler, yuria!
(...) Sait Faik için hikâyeci demek onu hapsetmek demektir. Sait Faik romancıdır, piyes muharriridir, her şeydir. Sırasıyla usta bir hokkabaz gibi piyesi ve romanı en ummadığınız yerinden çıkaracaktır. Sait Faik Adalı'ya abayı yaktık vesselam."
Kayıp Aranıyor Alıntıları - Sözleri
- Sonra? Sonra? Her şeyin sonrasını düşünürsen en sonrası günün birinde son nefestir ...
- Kimse kimsenin aslını, kafatası içinin meselesini anlamak için uğraşmıyordu.
- İnsanı dolu günleri değil, boş günleri dolduruyor...
- Riyakârlık aşağılığın son haddidir.
- Dünyada hiçbir şeyden, zalimlikten iğrendiğim kadar iğrenmem. İnsanoğlunun en büyük savaşı zalimliğe karşı açılmalı.
- Dünyada hiçbir şeyden, zalimlikten iğrendiğim kadar iğrenmem. İnsanoğlunun en büyük savaşı zalimliğe karşı açılmalı.
- Seninle beraber olduğum gün, gün uzasın istiyorum.
- İnsan olmak için erkek olmanın yeteceğine sanıp aldanmıştı.
- Sait Faik Adalı'ya abayı yaktık vesselam.
- İnsanı dolu günleri değil, boş günleri dolduruyor...
- İki kişinin mesut olmasından ne çıkar? Şimdiye kadar ne çıktı? Dünya mı değişti?
- “Dünyada hiçbir şeyden,zalimlikten iğrendiğim kadar iğrenmem.İnsanoğlunun en büyük savaşı zalimliğe karşı açılmalı.İnsanoğlu her şeyden evvel içindeki bu kıskançlıklardan,bu kinlerden,bu ahlaksızlıklardan daha pis şeyi kendinde,doğuşta varsa bile söküp atmalıdır.”
- Cumartesi... Hele bu ertesiler yok mu ertesiler? Bu ertesiler, o kendini bir şey sanan insanlara benzerler. Sanki devam ediyorlar. Sanki bir bayramı, bir oh deyişi, bir sevişmeyi, bir sulhu, bir özgürlüğü, bir oyunu, bir aşkı, bir kardeşliği, bir dudak dudağa, bir anlaşmayı devam ettiriyorlar; yalancılar! Pazartesi! Yürü geç git! Lalettayin bir mart gününün lalettayin bir pazartesisi! Gideceksen git!
- Dünyada hiçbir şeyden, zalimlikten iğrendiğim kadar iğrenmem.İnsanoğlunun en büyük savaşı zalimliğe karşı açılmalı.
Kayıp Aranıyor İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Hiç Kaybolmak İstediğiniz Oldu mu??: Kim söylemiş beni Süheyla'ya vurulmuşum diye? Kim görmüş, ama kim, Eleni'yi öptüğümü, Yüksekkaldırımda, güpegündüz? Melahat'ı almışım da sonra Alemdar'a gitmişim, öyle mi? Onu sonra anlatırım, fakat Kimin bacağını sıkmışım tramvayda? Güya bir de Galata'ya dadanmışız; Kafaları çekip çekip Orada alıyormuşuz soluğu; Geç bunları, anam babam, geç; Geç bunları bir kalem; Bilirim ben yaptığımı. Ya o, Mualla'yı sandala atıp, Ruhumda hicranını söyletme hikayesi? Kitabı bitirdiğimin sabahında Levent Yüksel'in sesiyle bu dizeler çalıyor kafamda.. Söyleyip duruyorum berbat sesimle. Neyse ki evdeyim de sesime maruz kalan insan sayısı az. Bu vesile ile Sait Faik'in en yakın dostu Orhan Veli'yi de analım. Erkenden göçüp gidenlere saygıyla... Kayıp Aranıyor, Sait Faik Abasıyanık'ın yazdığı iki romandan biri. 1953 yılında Hürriyet gazetesinde 36 parça olarak yayınlanmış. Kitap için uzun hikâye diyen de var roman diyen de. Ben uzun hikâye diyenler tarafındanım. Kitap 100 temel eser içerisinde, 105 sayfa, Yeşilçam filmleri tadında. Kitapta kendisine çizilen sınırlara sığamayan Avrupa'da eğitim görmüş üç yabancı dil bilen ancak babası ve eşinin gölgesinde kalmış tutkulu bir kadının hikâyesini anlatmış Sait Faik. Nevin, eşi tarafından aldatılsa bile dedikodu kazanı onun aleyhine işliyor, taa ki eski eşinin düzenlediği boşanma partisinde masaya yumruğunu vurana kadar. Kadının toplumdaki yeri malum. En ufak hareketin yanlış değerlendirilir. Hele başarılı ve güzelsen kıskanılan, sevilmeyen, kısıtlanılması gereken biri olur çıkarsın. Gerçi kadın ve erkekler için çizilmiş sınırlar var ama kadının sınırları hep daha da dar ve giderek de daraltılıyor. Yıllardır bir gram ilerleyemediğimiz gibi maalesef saatler Orta Çağ dönemini çalıyor. Sonumuzu ne yalan söyleyeyim hiç iyi görmüyorum. Romantik olmanın da bi âlemi yok. Kitabın sonunda Nevin'in yapmış olduğu hamleye hayran kaldım. Spoiler vermeden şunu söyleyebilirim. Bu hikâye kaybolmanın değil de kendini bulmanın, yapışan etiketleri yırtmanın, kabuğunu kırmanın hikâyesi.. Ben birazda Sait Faik'in kendisini anlattığını düşündüm kitapta zira o da kalıplara sığamamış. Keşke onun sonu da Nevin gibi olsa idi. Kesinlikle tavsiyemdir. Darüşşafakalı dostlara da bi desteğiniz olur hem ;) Arada benim de kaybolasım geliyor. Peki sizin hiç kaybolmak istediğiniz oldu mu? Keyifli okumalar.. (Yeşim)
“Sait Faik Adalı'ya abayı yaktık vesselam.”: Kayıp Aranıyor, Sait Faik Abasıyanık'ın yazdığı iki romandan biri. Sait Faik, hikâyeciliğiyle tanıdığımız en değerli yazarlarımızdan. Betimlemeleri, dili ve karakterleri iliklerimize kadar hissettiren kalemiyle kendisine hayran bırakan bir yazar. Kayıp Aranıyor için uzun hikâye diyenler de var. Bana sorarsanız… Bence de uzun hikâye. Kitap’ta Nevin’in çok da yabancı gelmeyen hikâyesini okuyoruz. Peki kim bu Nevin? Nevin, yurt dışında eğitim almış, birden fazla dil bilen, özgür ruhlu, aydın denilebilecek bir kadın. Fakat yaşadığı toplum onu baskı altına almaya çalışıyor. Ne kadar da tanıdık değil mi? İşte bu baskı ve özgür ruhun çatışması ana tema aslında. Yani kısacası kitapta, Nevin’in hem toplumda yerini bulmaya çalışmasını hem de kendini arayışını okuyoruz. Nevin’in başına gelenlerden bahsetmek istemiyorum çünkü okurken alacağınız hazza etki etmesini istemiyorum, okuyun ve kendiniz görün bence. Adı her ne kadar “Kayıp Aranıyor” olsa da kendini bulmanın ve kendin olmaya çalışmanın hikâyesi anlatılıyor kitapta. Her “özgür ruhlu” kadının, bu kitabı okuması gerektiğini düşünüyorum. Şimdiden herkese iyi okumalar. ️ (Gülden BARAN)
Kitabın Yazarı Sait Faik Abasıyanık Kimdir?
Sait Faik Abasıyanık ya da Sait Faik (18 Kasım, 22 Kasım ya da 23 Kasım 1906 -11 Mayıs 1954), Türk öykü, roman ve şiir yazarıdır. Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından sayılan Abasıyanık, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılarla Türk edebiyatında bir dönüm noktası sayılır. Modern Türk hikâyeciliğinin öncülerinden olan Sait Faik, getirdiği yeniliklerle "kökü kendisinde olan" bir yazar olarak kabul edilir.
Klasik öykü tekniğini yıkarak doğayı ve insanları basit, samimi, hem iyi hem kötü taraflarıyla oldukları gibi fakat şiirsel ve usta bir dille anlatmıştır. Bunu yaparken diğer çoğu Cumhuriyet sonrası sanatçısı gibi Batı'daki gelişmelere bağlı kalmamış, hiçbir edebî anlayışın etkisinde hareket etmemiş ve belli bir tarzın takipçisi olmamıştır. Toplumun problemlerine değil bireyin toplum içindeki sorunlarına yönelen yazar, öykülerinde çoğunlukla kendisinden yola çıkıp bireyler hakkında yazarak insan gerçeğini anlamaya çalışır. Çoğunlukla şehirli alt sınıfın hayatını yazan Abasıyanık, balıkçı, işsiz, kıraathane sahibi gibi karakterleri anlatır. İnsanların yaşama biçimlerini, isteklerini, tasalarını, korkularını ve sevinçlerini irdeleyerek, toplum meselelerinden çok "insanı ele alan sanatçılar" sınıfında yer alır.
1930'larda başladığı yazı hayatı boyunca "sorumlu avare", "gözlemci balıkçı", "çakırkeyf sirozlu", "küfürbaz şair", "müflis tacir", "züğürt yazar", "hamdolsun diyemeyen rantiye", "anadan doğma çevreci" gibi sıfatlarla anılan Abasıyanık'ın tüm yazdıkları bir şair duyarlılığı içermektedir. Hikâye, roman, şiir yazan, çeviriler ve röportajlar yapan sanatçı bütün bu türleri kendine özgü tarzı ile kaynaştırmıştır. Yazarın, anlık heyecanlarını yansıtan izlenimci ve fovist ressamların üslubunu anımsatan bir tarzı olduğu söylenmiştir. Kendi özgün dilini oluştururken André Gide, Comte de Lautréamont, Jean Genet gibi isimlerden etkilenen Abasıyanık, kendisinden sonra gelen Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu, Demir Özlü gibi pek çok yazara da öncülük etmiştir. Ölümünün ardından Burgaz Adası'ndaki evi müzeye dönüştürülen yazar adına her sene öykü ödülü de verilmektedir.
Sait Faik Abasıyanık Kitapları - Eserleri
- Mahalle Kahvesi
- Semaver
- Şahmerdan
- Havuz Başı
- Lüzumsuz Adam
- Seçme Hikayeler
- Havada Bulut
- Sarnıç
- Kayıp Aranıyor
- Alemdağ'da Var Bir Yılan
- Son Kuşlar
- Büyüyen Eller
- Hikâyecinin Kaderi
- Mahkeme Kapısı
- Karganı Bağışla
- Şimdi Sevişme Vakti
- Kumpanya
- Sevgiliye Mektup
- Medarı Maişet Motoru
- Bir Sonbahar Akşamı
- Semaver Sarnıç
- Yaşamak Hırsı
- Balıkçının Ölümü / Yaşasın Edebiyat
- İstanbul Öyküleri Antolojisi
- Tüneldeki Çocuk
- Sait Faik'ten Çocuklara Hikayeler
- Havuz Başı - Son Kuşlar
- Alemdağda Var Bir Yılan / Az Şekerli
- Az Şekerli
- Açık Hava Oteli
- Bitmemiş Senfoni Ve Sait Faik Kaynakçası
- Tüneldeki Çocuk - Mahkeme Kapısı
- Müthiş Bir Tren
- Mahalle Kahvesi - Havada Bulut
- Kumpanya - Kayıp Aranıyor
- Bütün Eserleri
- Toplu Öyküler 1
- Öyle Bir Hikâye
- Stelyanos Hrisopulos Gemisi
Sait Faik Abasıyanık Alıntıları - Sözleri
- Gelmeyeceğini çok iyi biliyorum. Onu beklemek , bilhassa güzel… (Az Şekerli)
- “Kafa dediğin eskir, ihtiyarlar, ölür bile insan ölmeden, dedi. Sonra kalbini gösterdi: — Eskimeyen, eksilmeyen şey buradadır.” Alıntı: Sait Faik Abasıyanık. “Alemdağ'da Var Bir Yılan”. Apple Books. (Alemdağ'da Var Bir Yılan)
- Dünyada her şeyle alay edilir , şaka yapılır ama şiirle asla ! (Az Şekerli)
- Sevgilim sen, sen de mi şu havayı kokluyorsun? (Mahalle Kahvesi - Havada Bulut)
- Gülmek, dünyanın en güzel şeyidir. (Bitmemiş Senfoni Ve Sait Faik Kaynakçası)
- Zaten dünya kan ağlıyor, birde biz ağlatmayalım. (Kumpanya)
- Atatürk'ü Niçin Severiz? Atatürk'ü, 'niçin severiz' diye düşünmeden sevmeliyiz... (Açık Hava Oteli)
- Ben bir acayip oldum. Gözüm kimseyi görmüyor, kimsenin kapımı çalmasını istemiyorum... (Lüzumsuz Adam)
- O sevilmek için yaratılmışların en mükemmeliydi. (Kumpanya)
- Yalnızlık dünyayı doldurmuş.Sevmek,bir insanı sevmekle başlar her şey.Burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor. (Alemdağ'da Var Bir Yılan)
- Keyfim kaçmış, üzgün, ağlamaklı gibiydim. Canım bir taraftan acı bir türkü söylemek çekiyordu. (Sait Faik'ten Çocuklara Hikayeler)
- ' Mühim ' diyoruz ama, bu kendi kendimize verdiğimiz bir peşin hükümden başka bir şey değildir. (Medarı Maişet Motoru)
- "Bırakın beni ey hakikatler! Yürümek istiyorum." Cennetlerin olduğu yere doğru." (Bütün Eserleri)
- "Uzun bir yoldan sonra denizi görmek gibisin..." (Bir Sonbahar Akşamı)
- "İnsanın içinden bir başka insanın kalkıp yürüdüğü görülür." (Mahalle Kahvesi)
- Aklıma sanki bir yerde bir şey unutmuşum, birisine bir söz vermişim, hani bir ismi unuturuz da ararız bulmadan rahat edemeyiz. Öyle bir hal oldum. Evet bu unutulmuş bir isim değildi, ama bunun ne olduğu hakkında da kafamda hiçbir fikir yoktu. (Müthiş Bir Tren)
- Anası: -Ali be, günah be yavrum, dedi. Günah yavrucuğum, yapma! Ali: -Allah affeder ana, dedi. Sonra saf, masum sordu: -Allah hiç gülmez mi? (Öyle Bir Hikâye)
- Kimse kimsenin aslını, kafatası içinin meselesini anlamak için uğraşmıyordu. (Kayıp Aranıyor)
- - Nasıl bir dünya arzuluyorsunuz? - Nasıl bir dünya mı? Haksızlıkların olmadığı bir dünya... İnsanlarının hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya... Sokaklarda sefillerin bulunmadığı bir dünya... Kafanın, kolun çalışabildiği zaman insanın muhakkak doyabildiği, eğlenebildiği bir dünya... İçinde iyi şeyler söylemeye, doğru şeyler söylemeye salahiyetle kıvranan bir adamın, korkmadan ve yanlış tefsir edilmeden bu bir şeyleri söyleyebildiği bir dünya... (Havada Bulut)
- Dünyada hiçbir şeyden, zalimlikten iğrendiğim kadar iğrenmem. İnsanoğlunun en büyük savaşı zalimliğe karşı açılmalı. (Kayıp Aranıyor)