Kilitli Oda - Paul Auster Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kilitli Oda kimin eseri? Kilitli Oda kitabının yazarı kimdir? Kilitli Oda konusu ve anafikri nedir? Kilitli Oda kitabı ne anlatıyor? Kilitli Oda PDF indirme linki var mı? Kilitli Oda kitabının yazarı Paul Auster kimdir? İşte Kilitli Oda kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Paul Auster
Çevirmen: İlknur Özdemir
Orijinal Adı: The Locked Room - The New York Triology 3
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750734670
Sayfa Sayısı: 144
Kilitli Oda Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Paul Auster Kilitli Oda’da kahramanlarını soyut ya da somut kilitli odalara sokarak, özgürlüklerini ancak oradan kaçmakla elde edebilecekleri bir dünya kuruyor. Romanın kahramanı, romancı olmayı isteyen ama o yaratıcı yeteneğe sahip olmayan biri. Umutsuzluğunun son noktasına geldiği sırada çocukluk arkadaşı olan ama uzun zamandır görmediği bir yazar, geride karısını, çocuğunu ve kilit altında sakladığı roman, oyun ve şiir dosyalarını bırakarak ortadan kayboluyor. Romancı olmaya heveslenen kahramanımız kaybolan kişinin kimliğiyle özlediği şan ve şöhrete kavuşabilir mi? yoksa kendi kurduğu bir tuzağın tutsağı mı olur? Paul Auster polisiye tadındaki bu romanında benliğin kilitli kapılarını zorluyor.
Kilitli Oda Alıntıları - Sözleri
- Tek umudum her zaman hep kendin kalman. Bana gelince; bu ayrı bir hikaye.
- "hikayeler ancak onları anlatmasını bilenlerin başına gelirler."
- İnsanın hayatındaki şeyler nasıl da değişiyor. Bir an sonra ne olacağını bilemiyorsun.
- Birbirimize sürekli ihtiyaç duyuyorduk, ne kadar giderirsek o kadar büyür gibiydi bu ihtiyaç.
- Hayatımın geri kalanını nasıl uygun görürsem öyle sürdürme hakkına sahip olduğumu sanıyorum.
- Ben eski püskülülüğe burun kıvıracak biri değilim.
- Bir erkeğin yüreğini dünyaya açmasını ancak karanlık sağlayabilir.
- Kibarlık iyidir de fazlası zararlı olabilir.
- Hangi insan umut etme olanağını reddedecek kadar güçlüdür?
- Bizim gücümüz sessizliğimizdeydi, bunu bozmayı da düşünmüyordum. Yine de hikâyenin sona ermediğini biliyordum.
- Planım, olabildiğince uzun bir süre hiçbir şey yapmamak, iyice dinlenmekti. Tükenmiştim.
- Sırf kendi çocuğun diye bir çocuğu seni sevmeye zorlayamazsın.
- "...Tek umudum her zaman hep kendin kalman. Bana gelince; bu ayrı bir hikaye. Bana şans dile."
- Şimdi bana Fanshawe hep vardı gibi geliyor. Benim için her şeyin başladığı yer o, o olmasaydı ben kim olduğumu pek bilmezdim.
- Yaşadığı duyguyu tanımlamak için kullandığı sözcükler bunlardı —içinde artık yer kalmamıştı—
Kilitli Oda İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Paul Auster’in New york üçlemesi nin üçüncü kitabını “kilitli Oda” (3) elime geçti, İlk ikisini okumadan üçüncüyü başlayıp bitirmiş oldum. Bundan önceki iki öykü, “Cam Kent”(1) ve “Hayaletler” (2) sırasıyla okunarak başlamak doğrusu olmalı. Yazar, “Bu üç kitap aslında aynı hikaye, ama her biri bu olayın ne olduğunu anlamanın farklı farklı bir evresini temsil ediyor” diyor. : Paul Auster’in her zamanki akıcı üslubu, bir solukta okuyorsunuz. : Yazara 10 yıldan uzun bir süredir ilişki kurmadıkları çocukluk arkadaşı Fanshawe’in karısı Sophie’den bir mektup geliyor; “kocasının altı ay önce kaybolduğunu ve tüm aramalara rağmen bir heber alamadığını yazıyor.” Kocasını yazdıklarını sadece O’na gösterebileceğini; kaybolan kocasının tembihi sebebiyle yazarla ilişkiye geçtiğini anlatıyor. Kaybolan kocasına ait kilit altındaki dökümanları, (roman, şiir , ve oyun) dosyalarını ancak ona açabileceğini söylüyor. Başına bir şey gelecek olursa (ki 6 aydır kaybolmuştu ve bulunamıyordu) çocukluk arkadaşının, bunları yayınlamaya değer bulması halinde, karara saygı gösterecek. Gelirin %25 i arkadaşının olacak geriye kalan karısının ve küçük oğlunun olacaktı. Kabul etmemesi halinde; dökümanları, karısı Sophie’nin tek bir sayfa bırakmadan yok etmesini istiyordu. Bu duygusal tehdit üzerine bir roman ortaya çıkıyor. Çok satan bir kitap oluyor… Aylar sonra, kaybolduğu sanılan, tüm aramalara rağmen bulunamayan Fanshawe’ den uzun süredir görmediği çocukluk arkadaşı yazara bir mektup geliyor. Sanırım bu mektupta yazanlar romanın temel kurgusunu oluşturuyor. Mektup burada aktaracağımdan daha uzun ama, Fanshawe kısaca diyorki: “sana yazdığım için bana kızma… Benim ölmüş olduğumu kabul etmeni istiyorum… Sofiye(karısı) de yaşadığımı söyleme, beni boşamasını sağla, onunla evlen…çocuğumunda bir babaya ihtiyacı var, bir tek sana güvenebilirim…Sakın beni arama …”bir mucize olurda beni bulursan seni öldürürüm…” Yazdıklarıma gösterilen ilgiden memnunum… Kitaptan elde edilen geliri sana ve Sofiye bırakıyorum…yazmak beni rahatsız eden bir hastalıktı, ama artık bu hastalıktan kurtuldum…Bana iyi şans dile…” Ve bir alıntı: “İnsan hayatta o kadar çeşitli koşullar altında yön değiştiriyor ki, bir insan ölene kadar onun hakkında bir şey söylenemez.” (Ender Topçuoğlu)
Kitabı bitirdikten sonra okumanızı tavsiye ederim: Yazar küçüklüğünden itibaren ana karakterlerden birisi olan Fanshawe ile bir çatışma halinde. Fanshawe’i her işte başarılı görmesi, sürekli onunla kıyas halinde olması ya da o bir kitap okumaya başladığında eve gidince hemen kendisinin de aynı kitabı okuması çocukluğunda bile bu çatışmanın varlığını gösteriyor. Yazarın Sophie ile arasındaki aşkın gerçekliğini sorguladım çünkü yazarın Fanshawe ile olan çatışmaları Sophie’ye karşı olan sevgisinin sebebi olabilir. Yazar hikayenin büyük bir kısmında Fanshawe’i bulup onun dünyasından kurtulmaya çalışıyor. Zihninin içindeki düşünceler onu karmaşıklığa sürüklüyor Sophie ile arasını bozuyor. Hatta Sophie’yi bırakıp Paris’e gidebiliyor. Bu da yazarın Fanshawe’den kurtulmak için ne kadar çabaladığını zihninden kaçamadığını gösteriyor. Bu düşünceden kaçamamasının bir sebebi de sahip olduğu şeyler. Sophie, Ben, yaşadığı ev, kitaplar, kitaplardan gelen para, iş ve kariyer hepsinde Fanshawe’in izleri var. Bütün bunlar insanda suçluluk, nefret, kin, değersizlik, başarısızlık gibi duyguları uyandırabilir. Yazarın kendisini bu düşüncelerden kurtarması onun özgürlüğünün tek yolu. Yazarın kitapları bastırması ve bunları yaparken Fanshawe’in peşine düşmesinin tek nedeni onu zihninden atabilmek ve özgürlüğü kavuşmak. (Emre Karataş)
Kilitli Oda PDF indirme linki var mı?
Paul Auster - Kilitli Oda kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kilitli Oda PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Paul Auster Kimdir?
Paul Auster (3 Şubat 1947, Newark, New Jersey) ABD'li roman yazarı, şair ve senarist.
Paul Auster, 3 Şubat 1947'de New Jersey'de, Polonya'dan ABD'ye göçmüş Yahudi bir ailede doğdu. Annesi bayan Queenie Auster, babası ise hukukçu bay Samuel Auster'dı. South Orange, New Jersey ve Newark'da büyüdü. Columbia Üniversitesi'nde İngiliz, Fransız ve İtalyan edebiyatı üzerine eğitim alan, 1971-1974 yılları arasında Fransa'da yaşadı. İlk evliliğini Amerikalı yazar yazar/Lydia-Davis ile yapan Auster, 1981 yılından beri, bir başka tanınmış Amerikalı yazar yazar/Siri-Hustvedt ile evlidir. Çift yaklaşık 40 yıldır New York'da, Brooklyn'de yaşamaktadır.
Geleneksel kitap konularının dışına yüksek bir başarıyla çıkıp, yaratıcılığın sınırlarını genişletebilmiş olan Auster'in başlıca yapıtları arasında New York Üçlemesi, Yalnızlığın Keşfi, Yanılsamalar Kitabı, Kırmızı Defter, Leviathan, Kehanet Gecesi, Duman, Görünmeyen, Yükseklik Korkusu, Yazı Odasında Yolculuklar, Karanlıktaki Adam bulunuyor. Auster'in yazarlığa ilk başladığı yıllardaki sıkıntılı günlerinde Paul Benjamin imzasıyla yayınladığı bir de polisiye romanı vardır. Bu roman yazarın otobiyografik romanı 'Cebi Delik' in eki olarak yayınlanmıştır. Can Yayınları tarafından yazar/seckin-selvi 'nin çevirisiyle 'Köşeye Kıstırmak' adı ile 2000 yılında Türkçeye kazandırılmıştır.
2006 yılında İspanya'nın saygın ödüllerinden olan Asturias Ödülü'nü edebiyat dalında Paul Auster kazandı. 26'ncısı düzenlenen "Asturias Prensi" ödüllerinde, aralarında yazar/orhan-pamuk 'un da yer aldığı 18 ülkeden 26 yazar edebiyat dalında aday gösterilmişti.
Yazarın Duman (Smoke) ve Surat Mosmor (Blue in the Face) isimli senaryoları ünlü yönetmen Wayne Wang tarafından filme çekilmiştir. Daha sonra Lulu On The Bridge ( Lulu Köprüde) İsimli kitabını da kendisi filme çekmiş, hem senarist hem de yönetmen olarak yapıtın tüm aşamalarında bulunmuştur. Film hakkında yaptığı bir söyleşide kendi yazma biçimi üzerine konuşurken Peter Brook'un bir röportajından alıntı yaparak işlerinde mitlerin uzaklığıyla gündelik yaşamın sadeliğini kaynaştırmaya çalıştığını söylemiştir.
Ödülleri
2006 - 26. Asturias Ödülü - Edebiyat
Paul Auster Kitapları - Eserleri
- Yanılsamalar Kitabı
- Şimdi ve Burada: Mektuplar 2008-2011
- Yükseklik Korkusu
- Görünmeyen
- Brooklyn Çılgınlıkları
- Kış Günlüğü
- Sunset Park
- Cam Kent
- Lulu Köprüde
- Karanlıktaki Adam
- Duvar Yazısı
- Yazı Odasında Yolculuklar
- New York Üçlemesi
- Kehanet Gecesi
- Köşeye Kıstırmak
- Timbuktu
- Cebi Delik
- Duman - Surat Mosmor
- Yalnızlığın Keşfi
- Şans Müziği
- Son Şeyler Ülkesinde
- Leviathan
- Kırmızı Defter
- Ay Sarayı
- Hayaletler
- İç Dünyamdan Notlar
- Kilitli Oda
- Auggie Wren'in Noel Hikayesi
- 4 3 2 1
- Cam Kent (Çizgi Roman)
- Oracle Night
- Kaybolmalar
Paul Auster Alıntıları - Sözleri
- “…insan bir hikayenin içinde, bir hayal dünyasında yaşayabilecek kadar şanslıysa, gerçek dünyanın acıları sona erer. Çünkü hikaye devam ettiği sürece gerçek yoktur.” (Brooklyn Çılgınlıkları)
- Sonunda, kendini kendi yapma sorumluluğunu yalnızca kendinin taşıdığını anlayacaktır. (Kehanet Gecesi)
- "En sonunda beni duvarın önüne getirip tüfekleriyle bedenime nişan aldıklarında, onlardan isteyeceğim tek şey, göz bağımı çözmeleri olacak. Beni öldürecek adamları gözlerimle görmek hiç umrumda değil, ama gökyüzüne bir kez daha bakmak istiyorum." (Yazı Odasında Yolculuklar)
- Yerden yükselip havada durmanın özel bir yetenek istediğine inanmıyorum aslında. Hepimizin içinde olan bir şey bu. Ama kendiniz olmaktan çıkmayı öğrenmelisiniz. (Yükseklik Korkusu)
- Kimi düşünceler düşünülmeyecek kadar tehlikeli olabilirler ve onları aklınızın ucundan bile geçirmemek gerekir. (Leviathan)
- Annen belki güzel değildi, belki klasik güzellik tanımına uymuyordu, ama bir salona girdiğinde bütün erkeklerin bakışını üzerine çekecek kadar alımlı ve çekiciydi. (Kış Günlüğü)
- "Hiç tanımadığınız seyircilerin karşısına dikilip başka bir kişiliğe bürünmek cesur olmayı mı gerektirir, yoksa bu bir zorunluluk, bir seyredilme ihtiyacı mıdır ya da insana o işi yaptıran dürtü kendini tutabilme yetisinden yoksun olmak mıdır?" (Sunset Park)
- Daha dikkatli olmayı öğrenmeliyim, diye düşündü, daha az güvenmeliyim herkese, insanlar iyi niyetlerini gösterinceye kadar onlardan her türlü kötülüğü beklemeliyim. Bu acıklı dersi çok daha gençken öğrenmiş olması gerektiğini fark etmişti, kendisini bekleyen güçlüklerle başa çıkabilmesi için daha katı olması ve bunu bir program içinde uygulaması gerekliydi. (Timbuktu)
- Oturup çalışmalıydık, efendim, okumalıydık, bize bahşedilen kısacık zamanda yararlı bir şeyler yapmalıydık. (Timbuktu)
- "... dünyayı kafamın içinde döndürerek yeni bir uykusuzluk nöbetiyle boğuşurken karanlıkta tek başınayım." (Karanlıktaki Adam)
- Ne var ki, tahminlerle gerçekler her zaman örtüşmüyor ve bir şeyin olası görünmemesi hiç olmayacak anlamına gelmiyor. (Görünmeyen)
- "Tam da palyaçonun dediği gibi, ağlayamadığımdan gülüyorum.." (Yalnızlığın Keşfi)
- Sonsuza dek barış içindeyken, Tanrı’nın işi kalmayacak yanımızda. (Yalnızlığın Keşfi)
- Birkaç yüzyıl önce, altmış yaş ihtiyarlık sayılırdı ve bir zamanlar hiçbirimiz otuzumuzu geçmeyi düşünmediğimize göre onun iki katı kadar yaşamak yarısı kadar kötü sayılmaz, öyle değil mi? (Görünmeyen)
- Yaşam insanı hayal kırıklığına uğratıyor. (Karanlıktaki Adam)
- Kitapları, yazıldıkları kadar üzerinde kafa yorarak ve kendimizi vererek okumalıyız. (Hayaletler)
- Çünkü acı gerçek değişmiyor: Dünyada adaletten çok şiir var. (Görünmeyen)
- Yerin altında kaldıktan sonra bir daha dünyaya asla aynı gözle bakamazsınız. (Yükseklik Korkusu)
- Her şey olduğundan başka bir anlama geliyor; hiçbir şey taşıması gereken anlamı taşımıyordu. (Köşeye Kıstırmak)
- Her gün yenidir ve ben, her gün yeniden doğarım. (Cam Kent (Çizgi Roman))