Kınar Hanımın Denizleri - Ece Ayhan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kınar Hanımın Denizleri kimin eseri? Kınar Hanımın Denizleri kitabının yazarı kimdir? Kınar Hanımın Denizleri konusu ve anafikri nedir? Kınar Hanımın Denizleri kitabı ne anlatıyor? Kınar Hanımın Denizleri PDF indirme linki var mı? Kınar Hanımın Denizleri kitabının yazarı Ece Ayhan kimdir? İşte Kınar Hanımın Denizleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Ece Ayhan
Editör: Murat Yalçın
Tasarımcı: Nahide Dikel
Tasarımcı: Mehmet Ulusel
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN: 9789750841965
Sayfa Sayısı: 64
Kınar Hanımın Denizleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Ece Ayhan’ın ilk kitabı Kınar Hanımın Denizleri
O sahibinin sesi gramofonlarda çalınan şey
incecik melankolisiymiş yalnızlığının
intihar karası bir faytona binmiş geçerken ablam
caddelerinden ölümler aşkı pera’nın
Yapı Kredi Yayınları toplu yapıtlarını yayımladığı Türk edebiyatının büyük ustalarından seçilmiş bazı kitapların ayrı basımını yapmayı sürdürüyor.
Ece Ayhan’ın 1955-58 yıllarında yazdığı ilk şiirlerinden oluşan Kınar Hanımın Denizleri (1959) yıllar sonra ilk kez ayrı basılıyor.
İkinci Yeni hareketinin tipik yapıtlarından biri sayılan Kınar Hanımın Denizleri aklın sınırlarını zorlayan ve sürrealizmi çağrıştıran kurgusu; tarihe, coğrafyaya, sokak hayatına, ekonomiye, ölüme ve tutkuya dönük lirizmiyle Ece Ayhan şiirinin bütün özelliklerini taşıyor. Şiirimizin kilit taşlarından olan kitap, kapağında bu kez şairin yakın dostu Ömer Uluç’un bir resmiyle okuruna ulaşıyor.
Kınar Hanımın Denizleri Alıntıları - Sözleri
- …dağlar gibi yalnızlık ne güzel bir hiç.
- "arsenik şişesine eylül doluyor"
- "Bütün ellerinin sokakları aşktır senin"
- Dağlar gibi yalnızlık ne güzel bir hiç.
- Ben ki son üç gecedir intihar etmedim hiç
- Bu kente bir güvercin çizmek güvercinin gözlerini çizmek bir güvercin orta çağda bir güvercin tebeşirle
- dağlar gibi yalnızlık ne güzel bir hiç.
- O sahibinin sesi gramofonlarda çalınan şey İncecik melankolisiymiş yalnızlığının
- Bir gülüşün var ayakta kötü elbet burcuvalıklarında bir dudak gül gibi Bütün ellerinin sokakları aşktır senin a. petro.
- Sonra korkunç gülümsemeler bitti Sonra hiç kimseyi göremedim
- yalnızlık ne güzel bir hiç
- Boş bir sokak fotoğrafçısı denli çirkin kaçar bir farenin bile yanında şimdi biz çocuk merdivenli bir üzünç.
- ...dağlar gibi yalnızlık ne güzel bir hiç.
- ... Bir şarap gibi gönüllerimizi alıp çocuk dudaklarında götürdüler anılarının ayrıntısı ve burada bir sürü şarkıları kaldı kumsalda kocaman izleri siliyor deniz.
- bir en çok ablasız bulutları geliyor aklıma hep bir en çok türkçe sigaralar tüttüren bacalarla-larla ve bir en çok abi artık istesek de ölemeyiz diyen
Kınar Hanımın Denizleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Hemen bitti. Çok kıymetli birinden hediye geldiği için yavaş yavaş okudum :) Ece Ayhan sembolik diliyle, kısa mısralarıyla harika bir yazar. Ece Ayhan'ı ancak Ece Ayhanla anlayabiliyoruz. (Edanur Akay)
Şairin 1956,1957 ve 1958 şiirlerinden seçilen 27 şiirden oluşan bir kitap. Şiirleri karmaşık ve zor anlaşılıyor. İç mısra şeklinde yazılmış bir çoğu. İlk mısra içinde ikinci mısranın başı ve sonra satır başı. Zamanında bu şairin şiirleri için sözlükler yapılması boşuna değil. Bir şiiri bir defada okuyup anlayamıyor duyguyu yakalayamıyorsunuz malesef. İnce eleyip sık dokunmuş bu şiirlerde daha çok siyasi anlayış hakim sürüyor. Hemen hemen bütün şiirlerinde alay ve dalga geçme var. 55 sayfadan oluşan kitap her ne kadar ince görünse de iki üç kez şiirler okununca bu sayı katlanıyor. Ve daha fazla zaman alıyor. Karmaşık ve içinden çıkılmaz şiirler okumayı sevmeyenlerin sıkılacağı bir kitap. Şiirler seçilirken belli ki daha çok şairin zamanınında olan olayların eleştirisini içeren şiirler seçilmiş. Okuduğum ilk kitabı. Daha önce ece ayhan okumadım. Bu ilk ve umarım diğer şiirleri de bu kadar zorlamaz beni. (Nedim Kardaş)
İkinci yeni şairlerinde sıkça gördüğümüz tuhaflıkları gene bu kitapta da sıkça rastlıyoruz. "Bütün ellerinin sokakları aşktır senin..." dizesi dışında pekte göze çarpan birşey yoktu. Şairin imgelediği cümleler anlaşılmazdı ve çok karışık bir dili vardı. Kitabı bir daha açmamak üzere kitaplığıma süs olarak koydum. Belki bizleri şaşırtır diye ikinci yeni şairlerinden denemek istedim. Ama bu son belki de :) İlerde ikinci bir şans verir miyim onu da bilmem. :) (Eylem Dağ)
Kınar Hanımın Denizleri PDF indirme linki var mı?
Ece Ayhan - Kınar Hanımın Denizleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kınar Hanımın Denizleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Ece Ayhan Kimdir?
Ece Ayhan Çağlar (d. Datça, 10 Eylül 1931 - ö. İzmir, 13 Temmuz 2002) Türk şair, etikçi. İkinci Yeni şiir akımının öncülerindendir.
Ön yaşamı
Tam adı Ece Ayhan Çağlar'dır. Babasının mal müdürlüğü göreviyle bulunduğu Datça’da, ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Behzat Çağlar, Geliboluludur. Annesi Ayşe Hanım’ın baba tarafı Gelibolu’nun Kavak köyünden göçerek Eceabat’ın Yalova köyüne yerleşmiştir. Behzat Bey’in babası ağır ceza mahkemesi başkâtipliği, dedesi de Gelibolu müftülüğü görevlerinde bulunmuşlardır. Ayşe Hanım’ın babası Hafız İbrahim Deniz, yarı çiftçilik, yarı tüccarlıkla uğraşmış, Eceabat’a bağlı Sivli Köyü halkının imam istemesi üzerine, atandığı bu köyde imamlık yapmıştır.
1932’de Küre’ye mal müdürü olarak atanan Behzat Bey, 1933’e kadar sürdürdüğü bu görevinden istifa edip Çanakkale’ye yerleşmiş ve bir avukatın yanında arzuhalcilik yaparak ailesini geçindirmeye çalışmıştır. Ece Ayhan, ilkokula 1938’de Eceabat’ta başlar, ikinci sınıfı Çanakkale’nin İstiklâl İlkokulu’nda okur. Ailesinin 1940 Kasım’ında Çanakkale’den ayrılarak İstanbul’a yerleşmesi üzerine, üçüncü sınıfa Karagümrük / Atikkale’de bulunan “19. İlkokul”da [daha sonraki adı Hırka-i Şerif İlkokulu] devam eder ve ilk öğrenimini bu okulda tamamlar. Orta okulu, Vefa Lisesi’nin karşısında bulunan Zeyrek Ortaokulu’nda; lise öğrenimini de Taksim Lisesi’nde [daha sonraki adlarıyla Beyoğlu Lisesi, İstanbul Atatürk Erkek Lisesi] tamamlar. Yüksek öğrenimine 1953’te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde başlar ve 1959’da mezun olur. Aynı yıl, İstanbul maiyet memurluğunda başladığı stajını ve kaymakamlık kursunu tamamlar. 1962’de Deniz Hafize Hanım’la evlenir ve kaymakam olarak atandığı Gürün’de (Sivas) göreve başlar. 1963’te Alaca’da (Çorum) kaymakamlık ve belediye başkanlığı görevlerine atanır; aynı yıl tek çocuğu olan Ege dünyaya gelir. 1964’te Tuzla Piyade Okulu’nda yedek subay öğrenci olarak başladığı askerlik hizmetini tamamlar ve 1965’te Çardak (Denizli) kaymakamlığına atanır.
Kariyeri
Disiplinli bir yaşam tarzı ve memurluk hayatı, edebiyat çevrelerinde bugün de “hırçın şair”, “huysuz şair” olarak anılan Ece Ayhan’ın yaradılış özelliğiyle bağdaşmayacak olgulardır. Ece Ayhan, 1966’da devlet memurluğu görevinden ayrılarak “soluk alıp verdiğini gerçekten duyduğum tek kent” dediği İstanbul’a yerleşir. Kısa aralıklarla birçok işe giren sanatçının İstanbul’da yaptığı başlıca işler arasında; Meydan Larousse ansiklopedisinde yazarlık, Sinematek’te ve Yeni Sinema Dergisi’nde müdürlük, Genç Sinema Grubu’nda yöneticilik, Ağaoğlu Yayınevi’nde çok kısa bir süre redaktörlük sayılabilir. Kansere yakalanan eşi Deniz Hafize Hanım’ı 1968’de kaybeder. Ekonomik durumunun çok kötü olması ve yaşının küçüklüğü gibi nedenlerle oğlunun bakımını eşinin ebeveynine bırakır.
Hastalık dönemi
Ece Ayhan, 1974’ten ölümüne kadar, beynindeki tümörün yol açtığı birtakım hastalıkların sıkıntılarıyla yaşamıştır. Sağ kulağının ileri derecede işitme engeline ve sağ gözünde de hasara sebebiyet veren tümör, dünyaca ünlü beyin cerrahı Prof. Dr. Gazi Yaşargil’in ameliyatlarıyla ölümcül olmaktan çıkarılmıştır. Ancak, tümörün diğer organlarda meydana getirdiği hasarlar, sanatçıya yaşamı boyunca sıkıntı vermiştir. Büyük bir ekonomik sıkıntı içinde yaşayan sanatçı, Çanakkale Belediye Başkanlığının yardımlarını görür. Belediyenin geçici işçi kadrosuna alınarak sosyal güvenliğe kavuşması sağlanır ve böylece SSK hastanesinden ücretsiz olarak yararlanır. Ancak, sağlığının günden güne bozulması ve bacaklarının felç olması üzerine, yakın dostu şair Metin Üstündağ’ın yardımıyla Ağustos 1999’da Çapa Tıp Fakültesi’ne yatırılır. Buradaki tedavi giderleri SSK tarafından karşılanır. Sigorta kapsamı dışında kalan kurumlarda gördüğü tedavilerin giderleri ise, arkadaşlarının ve eserlerinin yayın hakkını alan Yapı Kredi Yayıncılık’ın yardımlarıyla karşılanır. İstanbul’da önce Maltepe Huzurevi’ne, daha sonra da şair arkadaşı (dönemin başbakanı) Bülent Ecevit’in isteğiyle bakım şartları ve fizikî kapasitesi daha iyi olan Özel Acıbadem Huzurevi’ne yerleştirilir. Bu süre içinde, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Haseki Hastanesi, Haydarpaşa Hastanesi, Şişli Osmanoğlu Kliniği (2 defa), Central Hospital ve en son da Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yatılı tedavi görür. Bütün bu tedavilerin sonucunda felçten kurtulup ayağa kalkabilen sanatçı, Nisan 2001’de tekrar Çanakkale’ye yerleşir ve geçimini telif hakkını Yapı Kredi Yayınları’na verdiği eserlerinin geliriyle sağlar. Düzenli ve yerleşik bir yaşam tarzını bir türlü sevemeyen Ece Ayhan, âdeta tüm sevenlerini ve dostlarını terk ederek tedavi görmekte olduğu Çanakkale’den Temmuz 2002’de ayrılmış ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Gürçeşme Huzurevi'ne yerleşti ve 13 Temmuz 2002’de burada vefat etti. 16 Temmuz 2002’de, Çanakkale’nin Eceabat ilçesi Yalova köyünde toprağa verildi.
Şiir Kitapları
Kınar Hanım'ın Denizleri (1959)
Bakışsız Bir Kedi Kara (1965)
Ortodoksluklar (1968)
Devlet ve Tabiat (1973)
Yort Savul (Toplu Şiirler, 1977)
Zambaklı Padişah (1981)
Çok Eski Adıyladır (1982)
Çanakkaleli Melâhat’a İki El Mektup ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi (1991)
Sivil Şiirler (1993)
Son Şiirler (1993)
Bütün Yort Savul’lar! (1994)
Bütün Yort Savul’lar! (1999, Gen. 2. Baskı)
Ece Ayhan Kitapları - Eserleri
- Şiirimiz Mor Külhanidir Abiler
- Bütün Yort Savul'lar!
- Zambaklı Padişah
- Kınar Hanımın Denizleri
- İyi Bir Güneş
- Morötesi Requiem
- Sivil Denemeler
- Aynalı Denemeler
- Son Şiirler
- Ortodoksluklar 50 Yaşında
- Bir Şiirin Bakır Çağı
- Adım Ece Ayhan Çağlar
- Çok Eski Adıyladır
- Yort Savul
- Başıbozuk Günceler
- Hoşça Kal
- Hay Hak! Söyleşiler
- Bakışsız Bir Kedi Kara
- Şiirin Bir Altın Çağı
- Ece Ayhan Çağlar Anlatıyor
- Kardeşim Akif
- Defterler
- Devlet ve Tabiat
- Kolsuz Bir Hattat
- Çanakkaleli Melahat'a İki El Mektup ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi
- Hoş Çakal Hoş Tilki
- Sivil Şiirler
- Anacığım Merhaba
- Yalnız Kardeşçe
- Yeni Defterler
- Öküz’lemeler
Ece Ayhan Alıntıları - Sözleri
- Kesinlikle bizim toplumumuza kırgın filan değilim, ancak bir insan toplumuna kırılınabilir diyorum. (Hoşça Kal)
- “İnsan gözünün soldan sağa okuma alışkanlığı!” (Bütün Yort Savul'lar!)
- Aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler. (Devlet ve Tabiat)
- ღ. "Göğsünde ağır bir kelebek, İçinde kırık çekmeceler..." (Ece Ayhan Çağlar Anlatıyor)
- Sonra korkunç gülümsemeler bitti Sonra hiç kimseyi göremedim (Kınar Hanımın Denizleri)
- Gerçekle söylentiler arasında her konuda ve her zaman, değil öyle küçük uçurum, derin uçurumlar vardır, olabilir. (Sivil Denemeler)
- Yeryüzünde şarkıdan başka birşey yoktur yok. (Başıbozuk Günceler)
- "Şehrin dışına çıktı. Ağlıyordu. Biri onu tanıdı. 'Ne mesutsun, insan değilsin' dedi." (İyi Bir Güneş)
- Bir puhu kuşu kılığında baştanbaşa dolaşmaya çıkıyor kenti. Dönmemek üzere bir daha. (Ortodoksluklar 50 Yaşında)
- -Kim benimle arkadaşlık edebilir? Kim? En yalın yanıtları almıştır: -İplere dizili çiçekler ve çocuklar! (Hoşça Kal)
- 0664 Ortodoksluklar'ın bu özel baskısı, 1968'de de Yayınevi tarafından yayımlanışının 50. yılı dolayısıyla bir kereliğine yapılmış ve basılan 3000 nüsha numaralandırılmıştır. (Ortodoksluklar 50 Yaşında)
- vücudunun yüzde yetmişi su olan bir canlının nasıl olur da içi yanar.. (Şiirimiz Mor Külhanidir Abiler)
- İncirin dudak yalabıklatan sütü. Keçiler, keçiler.. Artık Akdeniz koyları kaldı mı? Var mı? Bizler için? Bilmiyorum. (Defterler)
- İnsan, zor olanı başardığı, olması gerektiği gibi olduğu, sözünü kendinden bile esirgemediği, nabza göre şerbet vermediği, sözün kısası 'tam sivil' olmayı başardığı zaman, yadırganıyor galiba. Oysa sahte samimiyet, özünde bir tür hakaret değil mi? (Aynalı Denemeler)
- Oysa ve bence ve temelde 'marjinallik', herhalde, her türlü toplumsal cendere'nin ya da çember'in olabildiğince ve gerçekten de en 'uc'unda, (bir 'uçbeyi ' gibi kalarak) insanın kendi işlediği iş'e karınca kararınca bir katkı'da bulunması anlamına da alınmalı. Asıl böyle alınmalıdır. (Şiirin Bir Altın Çağı)
- "Bir dahaki gelişte dünyaya, nehir yollarından döneceğiz" (Yort Savul)
- yalnızlık ne güzel bir hiç (Kınar Hanımın Denizleri)
- Şair: "Zırlamadan anlat!" dedi. (Anlat!) Anlat kimlerin yüreğinde kız kulesi gibi grev çivileri var? (İyi Bir Güneş)
- Evet, belirli bir 'kültürün içinde oturmak' için, gerçekten de bütün sıfatların silinmesi gerektiğine inanıyorum ben. İnanırım. Karşımızdakiler neye yorarlarsa yorsunlar, 'düşüncede bir şeyler yapılacaksa, biz 'çıfıt çarşısı' ya da 'küçük' kültürleri bile biriktirelim derim. (Şiirin Bir Altın Çağı)
- kadavranın içi açılmamıştır, insan insanın hiç. (Çok Eski Adıyladır)