Kırık Hayatlar - Halid Ziya Uşaklıgil Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kırık Hayatlar kimin eseri? Kırık Hayatlar kitabının yazarı kimdir? Kırık Hayatlar konusu ve anafikri nedir? Kırık Hayatlar kitabı ne anlatıyor? Kırık Hayatlar kitabının yazarı Halid Ziya Uşaklıgil kimdir? İşte Kırık Hayatlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Halid Ziya Uşaklıgil
Yayın Evi: Özgür Yayınları
İSBN: 9789754472257
Sayfa Sayısı: 416
Kırık Hayatlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Kırık Hayatlar' da, yazarın, aile kurumunun kutsallığı, yalnızlığın yıpratan acısı karşısındaki alternatif duruşu, evlenme yöntemleri, gelenekler, eş seçiminde aile baskısı, komşuluk ilişkileri vb. konulardaki dikkatlerini görmek mümkündür. İç içe geçmiş çeşitli yaşam hikâyelerinin verilişindeki okuru yormayan düzen, eseri başarılı kılmaktadır. Roman hem tutku, acı, nefret vb. bireysel duyguları, hem de toplumsal bir kurum olan aileyi ve toplum yaşamındaki aksaklıkları sorgulayan bir eserdir..
Kırık Hayatlar Alıntıları - Sözleri
- Ruhu yoğun bir karanlığın örtüsü altındaydı.
- Her inanış bir uçurumun kenarında dolaşıyor demek.
- Kadınların biraz merakları faaliyete geçti mi artık onları durduracak sınır kalkmış demektir.
- Kendi küçüklüğünü başkalarını daha küçükleştirerek daha çok aşağılamak yoluyla unutmak isterdi.
- "..Ah ! İnsan , ne anlaşılmaz ve genellikle ne pis bir bilmeceydi !.."
- Hayatta bir insanın tamamıyla, bütün manasıyla mutlak olarak namuslu olmasına imkân var mıdır?
- Ne oldu, diyeceklerdi. Biz ki o kadar şen, o kadar mutluyduk, neden şimdi böyle bir duvar dibinde bırakılmış olarak can çekişiyoruz?
- "Lakin kızlar," dedi, " onlar aile geleneğinin, annelerine ait kötü şöhretin sonuçlarına kurban oluyorlar..."
- Onu her görüşünde ruhundan gelen bir arzu hamlesi olurdu, (...)
- Kadınların çoğunlukla yanlış duygulara bağımlı olduklarını sana hatırlatmaya hiç gerek yok.
- Arada bir kalbinin içinde bir yara sızlar, bütün ruhunu yakarak kanatırdı.
- Zihni sevda maceralarıyla meşguldü.
- Ah! İnsanlık ne garip ve çoğu zaman ne kirli bir bilmeceydi!
- Ah! İnsanoğlu, ne garip ve çoğunlukla ne kirli bir bilinmezdi.
- Ah! İnsanlık ne garip ve çoğunlukla, ne kirli bir bilmeceydi.
Kırık Hayatlar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Tekerrür eden Tarih...: Halit Ziya Uşaklıgil, Türk romanının büyük ustası. Serveti Fünun dönemi romanlarının üçüncüsü. İlk okuduğum eseri Mai Ve Siyah ilgimi celb etmişti. İkinci eseri ise Kırık Hayatlar. Kitaba başlarken, lisanından dolayı kaygı duyuyordum, bilakis okumaya başlayınca yanılarak dersimi almış oldum. Eserde, tam olarak anlatılmak istenen şu: "Ne oldum değil, ne olacağım demeli insan hayatta." İlk elli ve belkide yüz sayfa yorucu gelebilir. Bunun sebebi ise, kitabın asıl kahramanı olan Ömer Behiç'in yanına gelen, selam veren, her karakteri yazarımız derin bir şekilde incelemiş ve işlemiş. Derin karakter tahlilleri yapıldığından dolayı ve buna istinaden, karakterlerin iç dünyası ve sahifeler geçildikçe, sürekli ihtilal halinde olan ruh hallerini; şüphesiz gözlemleyip inceleyebiliyoruz. Bir diğer sorun ise: uçsuz bucaksız upuzun cümleler ve o cümleleri oluşturan, eksikliğini çok hissettiğim, lakin duymadığım, sözcükler.. Ne kadar dili ağır olsada kitabı, Özgür Yayınevinden okumanızı şiddetle isterim. Evet yorucu ve zor ve hatta dediğim gibi sayfa 100 e kadar, ciddi bir şekilde kitabı bırakmayıda düşündüm lakin olaya tamamıyla vakıf olduğunuzu hissettiğiniz o lahza artık bütün cümleler, sözcükler, noktalar, harfler birer siz oluyorsunuz. Kitabı, kendi öz benliğiyle okumak hem yazara hem dönemine saygı hem de okuyucu için daha fazla bilgi anlamına geliyor. Bu kitabın bir çok yayınevinde günümüz çevrisiyle diye basımları var. Ne abi fransızca mı çeviriyorsun? Daha düne kadar kullandığımız bu kelimeleri bir köşeye attık ve bir de yabancı mı oldu? Hayır bunu yapmayın ya okumayın ya da gidin kelimelere, cümlelere dokunulmamış olanları alın. Yani özgün ve saf olanını. Günümüz Türkçesiyle okuyacaksanız da gidin, günümüz yazarlarını okuyun. O zamanın kitaplarının özlerini, ihtilale uğratarak, farklı bir biçimde değil. Bugün bu kitaplar o zamanın bir ürünü ve o zamanın saflığını, benliğini taşıyor. Her şey yerinde güzel... Kitapta aile kurumun, karı-koca ve ebeveyn rolünün salt eleştirisi ve aynı şekilde dışarıda, iyi kalpli, güzel insan rolü biçip kendi evinde, kendi kanından olan evlatlarına zorbalık eden iblisleride, yerden yere vurulmasını; çocuk gelinlerin ve bıyıkları yeni tutmaya başlayan çocuk babaların; Türk aile yapısının hüviyetini bozan, gelişimcilik ve çağdaşlaşma adı altında, batının nerede yozlaşmış ve köhne geleneği-kültürü var ise alarak, kimliğimize aykırı bu girişimlerle zayıflayan ve kopan, aile bağlarının; birbirine sadık kalmayan eşlerin ve hıyanetleriyle bir başarıymış gibi övünmesinin, elem ve keder tablosu, usta bir başarıyla ve sağlam bir teknikle çok güzel anlatılmış. Dipnot: Kitapta o haz o ihtiras ve ateş, öyle derinden, gerçek anlatılıyor ki her saniye, gözlerinizin gördüğü her kelimede, kendinizi aynı şehvet ateşin içinde yanarken buluyorsunuz. Aynı sıcaklıkta kavruluyor aynı noksanlıkla var oluyorsunuz. (minimalist)
Halit Ziya , "Kırık Hayatlar" için " “Bir yazar kendi eserleri hakkında doğru bir fikir ileri süremez. Bununla beraber cesaret ederek diyeceğim ki Kırık Hayatlar gerek dil gerek yapı bakımından kendisinden önce yazılan ve nasılsa edebiyat tarihinde özle bir mevkiye layık görülen Mai ve Siyah ile Aşk-ı Memnu romanlarından çok üstündür. Eleştirmenler ne hüküm veririler, bunu bilmiyorum fakat bu iddiayı ileri sürerken hiçbir övünme hevesine kapılmadan söylemek isterim ki bu kitap, yazarının en olgunluk devresinin ürünüdür.” diyor kitabın önsözünde. Yazarın kendi ifadesi üzerine edebi söz söylemek benim haddim değil elbette ancak konu hakkında bilgi vermek istiyorum. Roman konusu aile hayatı ve kadın erkek ilişkileri çevresinde gelişiyor. Ana karakter Ömer Behiç, eşi Vedide, çocukları Selma ile Leyla etrafında başlayan olaylar örgüsü, akrabaların, ev çalışanlarının, Ömer Behiç'in arkadaşlarının ve bulundukları sosyal çevrede yer alan kadın ve erkek bireylerin hayata tutunamayan, tutulduğu sanılan dalların ise nasıl kırıldığını, umutsuzlukları, yalnızlıkları ve daha önemlisi hayatın ve insanın asla doğrusal bir zeminde ilerlemediğini, doğruların yanlışlara veya yanlışların doğrulara evrildiğini her aşama ve ilişkide anlatıyor. Dil olarak eskimiş kelimelerin bulunması, sayfa altında yaşayan Türkçe'ye ait karşılıkların verilmesine rağmen/nedeniyle, kitabın akıcı okunmasına engel olduğunu söylemeliyim. Dilimizin kelime zenginliğine tanık olmak isteyenler için okumayı sindirerek, yudum yudum içmek ayrı bir zevk olacaktır. Oğuz Atay'dan Kırık Hayatlar ile ilgili yorumun bağlantısını da buraya ekliyorum, ilgilenenler için; https://www.youtube.com/watch?v=Zbu2ls55Ecw (Hasan Ekrem)
Sayın Okur; Roman tam anlamıyla içinize işliyor diyebilirim..Asıl kahramanımız Ömer Behiç ,ailesi ve dönemin elit kesimi üzerinden asıl konusu “aldatmak” olan romandır.Her ne kadar bir çırpıda okumak isteseniz de kullanılan cümleler verilen fikirler yapılan ahlak tartışmaları hala günümüzde geçerli kaideler arasında ve düşünmeye teşvik ediyor.Romanı,üstümde Ömer Behiç’in perişanlığı yüreğimde Vedide’nin büyük acısı ve gözlerimde sonu gelmeyen yaşlarla bitirdim…ben de kırıldım.. (Estraella)
Kırık Hayatlar PDF indirme linki var mı?
Halid Ziya Uşaklıgil - Kırık Hayatlar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kırık Hayatlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Halid Ziya Uşaklıgil Kimdir?
Bazı edebi yazılarını Hazine-i Evrak dergisinde Mehmet Halit Ziyaeddin adıyla yayımlamıştır. Servet-i Fünun edebiyatının en büyük nesir ustası kabul edilir. İlk büyük Türk romanı olarak kabul görmüş Aşk-ı Memnu'nun yazarıdır.
Aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'nun Sultan Reşat devri Mabeyn Başkatibi (1909-1912), ve Ayan Meclisi üyesidir.
İstanbul'un Eyüp semtinde doğdu. Babası halı tüccarı Halil Efendi, Uşak'tan İzmir'e göçmüş varlıklı bir ailedendi. Halit Ziya, o sırada İstanbul'a yerleşmiş olan Halil Efendi ile Behiye Hanım'ın üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Mahalle mektebindeki ilk eğitiminin ardından Fatih Askeri Rüştiyesi'ne devam etti. 93 Harbi'nin başlaması ile Halil Efendi'nin işleri bozulunca aile, İzmir'e yerleşti ve Halit Ziya öğrenimini İzmir Rüştiyesi'nde sürdürdü. Ardından İzmir'de Ermeni Katolik rahiplerinin çocukları için kurulmuş yatılı bir okula devam ederek Fransızcasını geliştirdi; Fransız edebiyatını yakından tanıdı. Fransızca çeviri denemeleri yaptıktan sonra henüz öğrenci iken ilk yazılarını yayımlamaya başladı. Önce İzmir çevresinde kendini tanıttı. Bazı edebi yazılarını İstanbul'da Hazine-i Evrak adlı önemli bir dergide "Mehmet Halid" adıyla yayımladı. Son sınıfta iken okuldan ayrıldı, babasının kâtibi olarak iş yaşamına başladı. Aynı yıl, Bıçakçızade Hakkı ve Tevfik Nevzat adlı arkadaşlarıyla Nevruz adlı bir dergi yayımlamaya girişti. 10 sayı kadar yayın hayatında bulunan ve İzmir'in ilk edebiyat dergisi olan bu dergide çeviri şiir ve hikâyeler, mensur şiirler, bilimsel yazılar yayımladı. Babasının yanındaki işi edebiyat merakı ile bağdaştıramadığından farklı bir iş aradı. İstanbul'a giderek hariciyeci olmak için başvurdu; başvurusu kabul edilmeyince İzmir'e döndü. İstanbul'da bulunduğu süre içinde Fransız edebiyat tarihi ile ilgili olarak uzun süredir yazmak istediği kitabı yazdı. Garbdan Şarka Seyyale-i Edebiye: Fransa Edebiyatının Numune ve Tarihi adlı kitabı 1885'te 84 sayfa olarak basıldı. Bu eser, onun basılan ilk kitabıdır ve Türkçede basılmış ilk Fransız edebiyatı tarihi olma özelliği taşır. İzmir'e döndükten sonra İzmir Rüştiyesi'nde Fransızca öğretmenliği yaptı, öğretmenliğe devam ederken Osmanlı Bankası'nda çalışmaya başladı. İzmir İdadisi'nin açılmasından sonra öğretmenliğe bu okulda devam etti; Fransızcanın yanısıra Türk edebiyatı dersleri verdi.
Halid Ziya Uşaklıgil Kitapları - Eserleri
- Mai ve Siyah
- Aşk-ı Memnu
- Bir Ölünün Defteri
- Kırık Hayatlar
- Ferdi ve Şürekası
- Nemide
- Bu muydu?
- Ferhunde Kalfa
- Sefile
- Fena Bir Gece
- Hikaye
- Bir Acı Hikaye
- Sade Bir Şey
- Aşka Dair
- Kırk Yıl
- Mai Yalı
- Bir Yazın Tarihi
- İzmir Hikayeleri
- Ruhun Lisanı
- Bitmemiş Defter
- Saray ve Ötesi
- Kadın Pençesi
- Kar Yağarken
- Solgun Demet
- Onu Beklerken
- Bir Hikaye-i Sevda
- İhtiyar Dost
- Bir Şi'r-i Hayal
- Mensur Şiirler - Mezardan Sesler
- Saklanan Düşman
- Füruzan
- Kâbus
- Nesl-i Ahir
- Sepette Bulunmuş - Hepsinden Acı
- Hepsinden Acı
- Bir Başlangıcın Sonu
- Kırık Hayatlar 1. Cilt
- Sanata Dair
- Kırık Hayatlar 2. Cilt
- Küçük Fıkralar
- Bir Muhtıranın Son Yaprakları
- Valide Mektupları
- ذكريات راحل
- Papağan Halit
- Yarın Kardeşler
- Sanata Dair Cilt 2
- Sanata Dair Cilt 1
- Saray ve Ötesi
- Garp'tan Şark'a Seyyale-yi Edebiyye
- Almanya Mektupları
Halid Ziya Uşaklıgil Alıntıları - Sözleri
- Ben mutsuz, kendi kendimden, hayatımdan, geleceğimden kuşku duyan bir gencim. (İzmir Hikayeleri)
- "Zengin olmamakla beraber eline geçen bütün parayı elbiseme, harçlığımı harcar, üç gün sonra para istesem hiç itiraz etmez.." (Aşka Dair)
- "Lakin asıl şiir kadınlardır, bu çiçeklerden teşkil edilerek odanızın yaldızlı hücrelerinde narin çiçekliklerde güzel kokulu anılarıyla size gülümseyen demetlerdir. " (Aşk-ı Memnu)
- "Zaten hiçbir zaman kendisi için alelade bir hayattan fazlasını tasavvur etmemişti. Ta çocukluğundan beri zevkleri sade, emelleri ufaktı." (Mai Yalı)
- mazi ve istikbal aynı ömür kitabının iki sahifesidir, birini yırtmak diğerini natamam [noksan] bırakmak demektir; hele ikincisini yazmak isteyenler birincisini okumamış, görmemiş bulunurlarsa yazacakları bî-asıl bir hurafeden [temelsiz bir saçmalıktan] ibaret kalır. (İhtiyar Dost)
- Sen yalnız benimsin, başka hiç kimsenin olamazsın. Ben bütün içim kaynayarak, bedenimin en küçük parçasına kadar titreyerek senin isteğinle doluyum. Gece gündüz, uyurken uyanıkken gözlerimde kafamda yalnız sen varsın. Anlıyor musun? ... Hep senin için yaşıyorum; ama senin için ölmesini de bilirim. (İzmir Hikayeleri)
- Hâlâ yaşamaktadır lâkin bir yarısını mezara gömmüş bir vücut nasıl hayatta bulunursa öyle... (Hikaye)
- Bir muaşakadan [aşktan] alınan lezzet mahvolur, lâkin bir validenin badi-i felâketi [felâket sebebi] olmaktan mütevellit [ileri gelen] azab-ı vicdanî ebediyyen müteezzi eder [acı verir]. (Sefile)
- O kalp sevmiş, fakat sevdikten sonra kırılmıştı. (Bir Ölünün Defteri)
- Fakat bilinemez nasıl bir ihmalle bir aile kurma tasavvur ve ihtiyacını daima ertesi güne erteleye erteleye bir gün fark etmişti ki saçları ağarmış... (Mai Yalı)
- Aşk, geçtiği yerlerde hazzın öyle izlerini bırakır ki bu görülmese bile duyulur, sezilir. (Sade Bir Şey)
- ...ona en düşman olduğu zamanlar en ziyade sevdiği zamanlardı ve pek emindi ki o da ağır hakaretleriyle, hırçınlıklarıyla beraber onu seviyordu. (Bitmemiş Defter)
- Ne kadar çirkin ve kötü hisler varsa, haset, kıskançlık, çekememezlik, gayz ve kin, her şeyin üstünde tutulmak gerekirken, çıkarlara göre kullanılmak istenen din örtüsünün altında saklanırdı. (Papağan Halit)
- Unutmak istediğim bütün anılar onun içinde idi . (Bir Ölünün Defteri)
- Aralarinda hallolunacak meseleler, paylasilacak seyler, birisine yahut digerine uyarak kabul olunacak fikirler ortaya cikti. Isin baslangicinda her ikisi de digerine karsi, karsilikli yardimlarda bulunuyorlardi. Oyle ki sonunda yaklasa yaklasa ya opusmek ya bogusmak lazim geldi. Opusmediler, bogusmak da istemediler, yalniz ayrilmakla yetindiler. (Saklanan Düşman)
- "Gel. dama çıkalım, sen uçurtmanı uçur, bende çoraplarını öreyim." (Sepette Bulunmuş - Hepsinden Acı)
- Sultan Reşat'ın cülusunun hemen akabinde bir gün Emrullah Efendi (İttihatçı) bana geldi ve oturmaya bile kuvvet bulmayarak yarı ayakta yarı sandalyede söyledi: “Sana mühim bir iş için geliyorum. Biliyorsun ki hünkâr için hükümet yirmi beş bin lira tahsisat teklif ediyor. Biz bunu fazla bulmuyoruz ama…” “Ama hünkâr kendiliğinden bunun beş bin lirasını terk edecek olursa efkâr-ı umumiye üzerinde pek iyi bir tesir hâsıl edecek.” (Saray ve Ötesi)
- "Evet. beni en çok mutlu edecek şey, annesi ve kızını öldürmek olacak!.." (Sepette Bulunmuş - Hepsinden Acı)
- Kaderin akışına engel olacak bir tedbir alınabilir miydi? (Bir Acı Hikaye)
- "Bu evlilik seni mesut etmek değil, aksine, öldürüyor..." (Ferdi ve Şürekası)