Kirpinin Dedikleri - Refik Halid Karay Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Kirpinin Dedikleri kimin eseri? Kirpinin Dedikleri kitabının yazarı kimdir? Kirpinin Dedikleri konusu ve anafikri nedir? Kirpinin Dedikleri kitabı ne anlatıyor? Kirpinin Dedikleri PDF indirme linki var mı? Kirpinin Dedikleri kitabının yazarı Refik Halid Karay kimdir? İşte Kirpinin Dedikleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Refik Halid Karay
Yayın Evi: İnkılap Kitabevi
İSBN: 9789751029560
Sayfa Sayısı: 208
Kirpinin Dedikleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Refi Cevad Bey, Kartal yakınlarındaki çiftliğinde yazar dostlarına bir davet veriyordu. Babam da oradaki yazarların en genciydi. Koca kafalı, iri kangal köpeklerinin bağlı olduğu tel kafeslerin arasından bahçeye girdiğimizde yaşlıca bir adamla karşılaşmıştık. Babam, sevgi dolu bir saygıyla adamın elini sıkarken, hiç anlayamadığım ama bir daha da unutamadığım tuhaf bir cümle söylemişti.
- Piyanoya hâlâ çivi çakıyorlar üstat.
Yaşlı adam da gülmüştü.
- Hep çakarlar Çetinciğim.
Ben, Refi Cevad'ın çiftliğinden döndükten sonra hemen babamın kütüphanesine dalıp Refik Halid'in kitaplarını çıkartmıştım. Aradığım yazıyı, mizahi bir üslupla yazdığı yazılarını topladığı "Kirpinin Dedikleri" kitabında bulmuştum. O garip cümlenin nereden geldiğini anlamıştım. Birbirlerine hiç benzemeyen o yazarlar arasındaki sıcak dostluğun kaynağını da keşfetmiştim.
(Tanıtım Bülteninden)
Kirpinin Dedikleri Alıntıları - Sözleri
- Çok söylersin: ‘Meclisin bülbülü’ diye eğlenirler, az söylersin: ‘Hele uykusundan uyandı...’ derler, hiç söylemezsin: ‘Sükûtiler fırkası reis’ isimlerini verirler.
- Kör kadıya " körsün" diyebileceğimiz devir hak ve hakikatin idraki bize müyesser olmayacak. Bu hergün birer tebligatname ile tekit olunup (pekiştirilip) duruyor, hapishaneler adam almıyor. Ortada hacerden, şecerden başka bu işi böyle anlayan kalmadı. Haydi bırakın doğru sözlülüğün bu derecesini, fakat hiç olmazsa iki gözden kör olana şaşısın da mı diyemeyeceğiz? Maksat malum : Herkesi köre ahu gözlü, şaşıya şehla bakışlı dedirmek ama benim bu oyunda sayım suyum yok.. İşten el yumar, ağzımı tutar, çekilir bir köşede seyirci olurum, daha iyi varsın halk, doğduğundan beri dünyasını görmemiş, gözleri anadan doğma kapalı eşhasa : " Keskin bakışlı, avcı gözlü zatlarsınız. Gözlüğe dürbüne ne hâcet, bir bakışta cihânı temaşa etmek hassası size Allah vergisi" diye eskisi gibi dalkavukluk etsin. Bu gülünç manzarayı seyreder, köşemde kıs kıs gülerim
- Zaten sessiz, sedasız, sabur* ve mütevekkil beklemek bize has bir meziyet midir, yoksa reji idaresi İtalya'nın emrine çalışıyor da tütünlerümize afyon mu karıştıyor nedir? Halk ve baygınlık âleminde... *Sabur: çok sabırlı
- 'Şurada bir eve uğrayacağım, beni biraz bekle!'
- Hoca merkebini kaybetmiş hem türkü söyler hem, hem aramış. Merkebini kaybeden feryad eder mi demişler. Hoca : Bir şu dağın ardından ümidim kaldı orada da bulamazsam seyredin bende ki feryadı
- Fakat fazla kibire de kapılmayınız, zira gurur patlıcan dolması gibidir; manzarası bile insanı doyurur, kolay hazmedilemez.
- Nallarınla bastığın kanepeler Şehremaneti önündeki gübre yığını değil!
- Yağmur altında tente gibi ıslanıyorum...
- Fakat fazla kibire de kapılmayınınız, zîrâ gurur patlıcan dolması gibidir ; manzarası bile insanı doyurur, kolay hazmedilmez.
- "Bilmem ki," dedi, "nasıl anlatayım, nasıl tarif edeyim?"
- Meşhur sözdür: Bir yiğit ne kadar sırtı yere gelmez olsa yine sevdiğine yenilir.
Kirpinin Dedikleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Türk Edebiyatının ‘uslanmaz’ muhalifidir o. Heybesinde ‘sivri kalemi’, sürgünden sürgüne geçip durmuştur da. • Bu defa Meşrutiyet sonrası ülkesini yazacak Refik Halid. Aralıklarla farklı gazete ve dergilerde yayımlanmış yazıları bunlar. • Halkın nelerin eksikliğini çektiğine, kulak tıkayan kalemlere inat bir şekilde onları yazıyor Refik Halid. Korkmadan. Abdülhamit’e, Mehmet Reşat’a, Emrullah Efendi’ye, Rifat Paşa’ya ya da İttihat Terakki’ye. Satırlar arasında her birine gönderecek ‘kaza oklarını’. • Her eseri gibi buraya da uğramalısınız. (Adem Kara)
Meşrutiyetin ilanından sonra değişen düzen, dönemin göze batan olayları, ülkenin sürekli kanayan yaraları vs vs aklınıza ne gelirse ya dalga geçmiş ya da eleştirmiş. Bayıldım mizahi yermelerine. Günümüzde biri çıkıp bu özgürlükte yazsa gideceği yer çok belli. O dönemlere ve eski Türkçeye biraz daha hakim olsam çok daha keyif alırdım aslında ama dönem kişileriyle ilgili şeyler de geçtiği için azıcık anlamadığım yerler oldu. Bir de kelime anlamları sayfanın altında verildiği için ve çokça da eski kelime kullanıldığı için ara sıra akış yavaşladı. Yine de tadı damağımda kaldı diyebilirim. Özgür mizahı beni çok neşelendirdi. Canım Refik Halid amca hoş geldim dünyana. (Buket)
Daha evvel bir Ziya Gökalp hadisesi ile bağdaştırdığım Refik Halit için bu sefer de Yakup Kadri ile bağdaştırma yapacağım. Her durumda gördüğümüz (birazdan anlatacağım) sert kalemini Yakup Kadri şöyle tanımlar: “Kirpi” ve bu tanıma ayak uydurur Refik Halit. Bir mizah kitabı yazar. Kirpinin Dedikleri diye. İçerik de tam olarak buna uygundur. Tam bir mizah (!) unsurudur. Özellikle siyasetçiler için. O dönemde televizyon olsaydı Levent Kırca bu tür mizahta ‘İlk’ sıfatını kaybederdi. Demek istediğim net anlaşılmıştır sanırım. Ülkenin durumu, yaşananlar, özellikle verilen vergiler, insanların durumu ve devletin görevlerini yerine ne kadar getirebildiği konulara aşırı bir yüklenme görüyoruz. Özellikle vergi konusunda öyle söylenceler var ki en hafifini paylaşmayı uygun buldum. Bunun yanında sayfa 53 olduğunda bir yerde Harbiye Nazırı da payına düşeni alıyordu. İstanbul’daki ilk resmi otomobilin karıştığı kazayı ve kazanın sahibini de buradan anlarsınız. Bağdat Mebusunun soyulması hadisesi de bu vekilin payını veriyordu. Diğer okuduğum ve mizahla alakasını bulamadığım eserine göre bu eser gerçekten de tam bir mizah (!) diyebilirim. Böylece günün ilk kitabını da bitirdik. Bir engel çıkmazsa işlerimizi bitirip devam edeceğiz. Kitaplarla kalmanız dileklerimle.. (Sadık Kocak)
Kirpinin Dedikleri PDF indirme linki var mı?
Refik Halid Karay - Kirpinin Dedikleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kirpinin Dedikleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Refik Halid Karay Kimdir?
Bolu Mudurnu'dan İstanbul'a göçen Karakayış ailesinden Maliye Başveznedarı Mehmed Halid Bey'in oğlu olarak 15 Mart 1888’de İstanbul’da doğdu. Galatasaray Sultanisi'nde ve Hukuk Mektebi'nde okudu. Maliye Nezareti'nde (Hazine ve Maliye Bakanlığı) memur olarak çalıştı.
II. Meşrutiyet'in ilanından sonra gazetecilik ile uğraşmaya başladı. 1909 yılında girdiği Tercüman-ı Hakikat gazetesinde mütercimlik ve muhabirlik yaptı.
Fecriâtî topluluğuna katıldı ve "Kirpi" imzasıyla mizah dergisi Kalem'e yazılar yazmaya başladı.
Yazıları yüzünden 1913'te önce Sinop'a sürüldü. Daha sonra Çorum, Ankara, ve Bilecik'e gönderildi. İstanbul'a dönünce bir süre Robert Kolej'de Türkçe öğretmenliği yaptı. Posta-Telgraf Umum Müdürlüğü'ne atandı. Bu sırada Hürriyet ve İtilaf Fırkası'na üye oldu, Aydede adlı siyasi mizah dergisini çıkarmaya başladı.
İstiklal Savaşı aleyhine yazdığı yazılardan ötürü vatan hainliğiyle suçlandı, Yüzellilikler listesine alındı. Uzun süre yurt dışında, Beyrut ve Halep'te sürgün yaşadı. Mustafa Kemal Atatürk'e yazdığı şiir ve mektuplarla, Yüzellilikler listesindekilerin affedilmesinde önemli rol oynadı. 16 senelik sürgün hayatının ardından 1938 yılının Temmuz ayında yurda döndü. 1948 yılında, Aydede dergisini tekrar yayımlamaya başladı.
18 Temmuz 1965’te İstanbul’da vefat eden Karay, Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
Türk Edebiyatındaki Yeri
Refik Halid, Türk edebiyatında ilk defa Anadolu'yu tanıtan eserleri ile ismini duyurmuş, yergi ve mizah türündeki yazıları ile de üne kavuşmuştur. Gözleme dayanan eserlerinde, tasvirler, portreler ve benzetmeler kullanarak sade, akıcı dili ve güçlü tekniği ile 20. yüzyıl romancıları arasında seçkin bir yere sahip olmuştur. İstanbul'u bütün renk ve çizgileriyle yansıtarak Türkçeyi ustalıkla kullanan Refik Halid, Türk edebiyatına birçok eser kazandırmıştır.
Seyit Kemal Karaalioğlu onu şöyle tarif eder: Refik Halit Karay; «Yeni Lisan» akımının tutunmasında önemli payı bulunan, konuşma dilini yazılarında büyük bir ustalıkla uygulayan bir yazardır. Hikâyeleriyle romanlarında renkli bir görgü ve gözlem zenginliği göze çarpar. Romanlarında, çoğunlukla aile üstünde durur. Hiçbir belli teze bağlanmaksızın, sağlam bir teknikle, başarılı çevre tasvirleri içerisinde nefis bir üslupla olayları anlatır. Ağır fikre, derin çözümlemelere, tezli saplantılara girmeden, «ak realizm» diyebileceğimiz bir görüşle yazardır.
Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Refik_Halit_Karay
Refik Halid Karay Kitapları - Eserleri
- Memleket Hikayeleri
- Gurbet Hikayeleri - Yeraltında Dünya Var
- Gurbet Hikayeleri
- Bugünün Saraylısı
- Sürgün
- Yezidin Kızı
- İstanbul'un Bir Yüzü
- Üç Nesil Üç Hayat
- Anahtar
- Guguklu Saat
- Nilgün
- Kadınlar Tekkesi
- Deli
- Dört Yapraklı Yonca
- 2000 Yılın Sevgilisi
- Karlı Dağdaki Ateş
- Bu Bizim Hayatımız
- Çete
- Sakın Aldanma, İnanma, Kanma
- Ago Paşa`nın Hatıratı
- Kirpinin Dedikleri
- Dişi Örümcek
- Bir Avuç Saçma
- Bir İçim Su
- Tanıdıklarım
- Ay Peşinde
- Yüzen Bahçe
- Ayın On Dördü
- Bir Ömür Boyunca
- Ekmek Elden Su Gölden
- Ağaç ve Ahlak
- Minelbab İlelmihrab
- İki Cisimli Kadın
- Sonuncu Kadeh
- İlk Adım
- Kırk Yıl Evvel Kırk Yıl Sonra Anadolu'da
- Hep İstanbul
- Makyajlı Kadın
- Gurbet Hikayeleri
- Tanrı`ya Şikayet
- Yerini Seven Fidan
- Mutfak Zevkinin Son Günleri
- Türkçenin Tadı ve Ahengi
- Karga Bana Dedi ki: Mizah Yazıları
- Edebiyatı Öldüren Rejim
- Yeraltında Dünya Var
- Taklitten Adete Gündelik Hayat
- Pek İyi Hatırlarım
- Yer Altında Dünya Var
- Gurbet Hikayeleri
- İnsanlık Halleri Huy Arabeskleri
- Bir Denizden Bir Denize
- Ankara
- Elli Yıl Önceki
- Aydede 1922 - 1
- Atatürk’e Eğilen Bir Sürgün
- Sonuncu Kadeh
- Aydede 1948 - 2
- Doğuştan Kadıncıl
- Sulhte Cimri Harpte Müsrif
- Bu Bizim Hayatımız
- Bu Gazeteciler
- Güzel Sanat Suçları
- Cihangir Dalkavuğu Tarih
- Sarıbal
- Aydede 1949 - 3
Refik Halid Karay Alıntıları - Sözleri
- Memur sayısını elbette azaltmalıyız; lakin mevcut memurları lüzumlu işlerde çalıştırmaya daha ziyade ehemmiyet vermeliyiz. (Aydede 1948 - 2)
- O akşam vezicebaşını kulüpte yemeğe davet etmişler di:masa başındaydılar, dört kişi... İki hanım n:Fergün ve anası Ferda, erkek olarak da onun genç kocası İnayetve bir de Süha.. (Kadınlar Tekkesi)
- Ne tuhaf şu dünya! (Bugünün Saraylısı)
- Güzellik ,tabiatın bağışladığı bir ayrıcalıktır. (Çete)
- Üşümeyi, aşağı yukarı hepiniz bilirsiniz: Titremek, içi katılmak, buz kesmek... Hayır, asıl üşümek onlar değildir. Üşümek bir nevi yanmaktır. Hiç bir uzvumu duymuyordum, ne ellerimi, ne ayaklarımı... Bedenim kalmamıştı, yoktu, Yalnız içimi hissediyordum ve içimde yanarak tükenen bir yerimi! Bu, galiba, yüreğimdi. Benliğim yanan bir kalpten ibaret kalmıştı; kar içinde tutuşmuş bir kalbin tek başına depreştiğini biliyordum, o kadar.. (Yer Altında Dünya Var)
- Aldanmaktan daha büyük teselli vardır: Unutmak! (Pek İyi Hatırlarım)
- Bütçe komisyonu sadece eski arkadaşlarının bugün ne vazifede bulunduklarını araştırsa başka hiçbir tahkika lüzum kalmadan ilgası lâzım fuzulî memuriyetler kendiliğinden anlaşılır. Himaye edilemez hale gelenleri kendi akıbetlerine veya şahsî teşebbüslerine bırakmak daha iyidir. Zaten böyle küçük himayelerle onların ne minnettarlığı kazanılır, ne alâkaları devam ettirilir. Daima eski parlak günlerin hasretini çekerler ve sinsi birer muhalif kesilirler. (Aydede 1949 - 3)
- "Bir kızım var, gelen öper, giden öper," bu hoş olanlardan bir tanesidir; bilmiyorsanız ve merak ediyorsanız söyleyeyim: Bardak. (İlk Adım)
- ...bıçkıdan geçen bir çam tahtasının ıtırı, o sıcak, mahrem ve kuvvet arttırıcı esans niçin nadide pafönler arasında satılamaz diye şaşarım! (Makyajlı Kadın)
- Siz ıstırap kuşlarının başınız üzerinde uçmalarına mani olamazsınız ama, saçlarınızın arasına yuva yapmasını önleyebilirsiniz. (Karlı Dağdaki Ateş)
- Aşk hatırlamalarla yaşar, unutmalarla ölür. (Nilgün)
- " Ben romantik eserleri daima sevdim. Hayali esirleştiren, saf heyecanlar verip melankolik düşüncelere sevk eden romanları.." (Çete)
- Bedenim kalmamıştı, yoktu. Yalnız içimi duyuyordum ve içimde yanarak tükenen bir yerimi! Bu, sanırım yüreğimdi. (Gurbet Hikayeleri)
- " İçmişim içtiğimin farkında değilim... Yemişim, ama ne ? Gezmişim, acaba nerede? Konuşmuşum, neye dair? Bu dört günden aklıma bir güzel söz, bir çift latif göz, bir dakika huzur, bir lahza zevk kalmamış! Buna mı yaşamak diyoruz? Yarın da mı bu böyle? Bu mu hayat? Yazık bize ! " (Aydede 1922 - 1)
- Yeni nesil mesela süpürge tohumundan ekmek yemedi; biz yedik. Yine onlar İspanyol nezlesinden bazı evlerin büsbütün kapandığını ve sıra sıra yangınlarla İstanbul semtinin dörtte ikiye, eski Ankara'nın dörtte bire indiğini bilmezler. (Bir Ömür Boyunca)
- Aman Yarabbi! Tebessüm ne büyük kuvvetmiş. (Nilgün)
- Rabbim her lisanı böyle uydurmalıklardan muhafaza buyursun. (Türkçenin Tadı ve Ahengi)
- Hasis, paraya kıymet veren adamdır; cimri paraya tapan; pinti para için her zillete katlanan; nekes, başkasına parayı yakıştıramıyan; tamahkâr bire beş yüz kâr elde etmek maksadını güdüp neticede zarara uğrıyan... Hasis, mesela kunduralarını kendi aldığı Amerikan mamulâtiyle evinde boyar veya boyatır; cimri son haddine varıncaya kadar bir bezle eski boyasını tazelemiye çabalar; pinti bu işe hiç yanaşmaz; nekes, ara sıra boyatır, çokça boyatanlara öfkelenir; tamahkâr, pazarlık ederek bir köşebaşı lostracısına kontrolü altında boyatır, fakat boyanın âdi cinsten olduğunu hesaba katmadığı cihetle derinin çatlaması yüzünden zarara girer! (İnsanlık Halleri Huy Arabeskleri)
- Hayhuy-ı ehl-i dünya bitmeden dünya biter Dünya bitecek bu işler bitmeyecek, galiba! (Aydede 1948 - 2)
- Tek taraflı aşk, tek kürekli kayık gibidir; bulunduğun yerde dönüp durursun, engine açılamazsın. (Bugünün Saraylısı)