Kış Ortasında - Isabel Allende Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Kış Ortasında kimin eseri? Kış Ortasında kitabının yazarı kimdir? Kış Ortasında konusu ve anafikri nedir? Kış Ortasında kitabı ne anlatıyor? Kış Ortasında PDF indirme linki var mı? Kış Ortasında kitabının yazarı Isabel Allende kimdir? İşte Kış Ortasında kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Isabel Allende

Çevirmen: İnci Kut

Editör: Emrah İmre

Editör: Cem Alpan

Tasarımcı: Furkan Pehlivan

Orijinal Adı: Más Allá del Invierno

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750741920

Sayfa Sayısı: 352

Kış Ortasında Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ölüm aşılması gereken bir eşiktir.

Tıpkı doğum gibi...

Gizleyecek ya da rol yapacak hiçbir şeyi olmadan kabul edilmeyi istiyordu; karşısındakini ruhunun derinliklerine kadar tanımak ve onu aynı şekilde kabul etmek istiyordu. Pazar sabahını yatakta birlikte gazeteleri okuyarak geçireceği, sinemada elini tutacağı, aptalca şeylere birlikte güleceği ve farklı fikirler üzerine tartışabileceği birini istiyordu. Kaçamak maceralara duyduğu hevesi geride bırakmıştı.

New York’ta şiddetli bir kar fırtınasının ortasında, görünüşte önemsiz bir araba kazası sonucunda yaşamları değişen üç insan; Guatemala, Şili ve Brezilya’da trajedilerle yoğrulmuş geçmişler, göç etmek, hayatta kalmak ve kendini yuvada hissetmek…

Isabel Allende bu romanında, kış ortasında içlerindeki yenilmez yazı keşfedenlerin beklenmedik ve dokunaklı aşkını anlatıyor.

Kış Ortasında Alıntıları - Sözleri

  • “Yalnızlık kızın işine geliyordu, çünkü onu konuşma çabasından kurtarıyordu.”
  • “Ölümün en korkulacak yanı sonsuz olma düşüncesiydi. Yani sonsuza kadar ölü olmak, ne korkunç şey.”
  • “Kimse ölümden sonra yaşlanmaz.”
  • “…o Amazon göğsünün içinde ödlek bir yüreğin attığını nereden bilebilirdi?”
  • “Gözyaşları iyidir, insanın içini yıkayıp temizler.”
  • “İhtiyacı olan insana ne kim olduğu sorulur ne de nereden geldiği, Richard. Felaket zamanlarında hepimiz eşitiz.”
  • “Hiçbir şeye inanmamaktansa her şeye inanmak evlaydı, böylelikle -şayet gerçekten var iseler- tanrıları kızdırma riskine daha az girmiş oluyordu.”
  • “Ne olacak diye düşünmekle eline ne geçiyor ki, her şey zaten olacağına varıyor ve senin yapabileceğin hiçbir şey yok, rahat ol dostum.”
  • “Kuramsal olarak evinde her bir şeyin kendi yeri vardı ve her şey yerinde dururdu, ama uygulamaya gelince kağıtlar, dergiler ve kitaplar tıpkı kabustaki iğrenç böcekler gibi çoğalıveriyorlardı.”
  • “Evet doğru, onlar emir kuluydular, ama o emirleri en fazla bağımlılık yaratan uyuşturucuyla zehirlenmiş olarak yerine getiriyorlardı, yani cezasız kalan iktidarın gücüyle.”

Kış Ortasında İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Affınıza sığınarak Isabel Allende için bir “göç edebiyatı kurgucusu” demek istiyorum. Bu kitap özelinde gidersem, ifadeler o denli bir yabancılık taşıyor ki bunu hissetmemek elde değil. Bu kitapta da Latin Amerika göçmenlerinin durumunu göz önüne seriyor yazarımız. Aslında yan hikayeler oldukça güzeldi, kitabı anlamlı kılanlar da onlardı zaten. Ancak ana hikaye ve karakterleri gerçekten vasat ve başarısız buldum. O kadar güzel ve etkileyici yan hikayelerin yanında inanılmaz çocuk hikayesi gibi kalmış diyebilirim. Yine de pişman değilim tabii okuduğuma, zaten oldukça akıcı ve rahat okunan bir kurguya da sahipti. (Damla)

#kışortasında #isabelallende canyayinlari Yazarın kalemiyle tanışma kitabım olan Kış Ortasında etkileyici bir kurguya sahipti. Çok beğendiğimi belirtmeliyim. Sürgünler, tecavüzler, çete hesaplaşmaları, askeri darbeler ve ırkçılık gibi olayların insanların hayatlarını nasıl etkilediğine değinilmiş. New York üniversitesinde profesör olan Richard, aynı üniversitede konuk okutman olan ve aynı zamanda Richard'ın kiracısı olan Şili'li Lucia ve Guetemala'dan yasadışı yollarla gelen Evelyn 'nin hayatı bir kazayla değişir. Başlarında ki beladan kurtulma çabalarını okurken aynı zamanda da bu üç karakterin geçmişlerine konuk oluyoruz. İnsanın içinde kışı yaşarken aslında yaza hasret kaldığını, mutluluğa aç yaşamlarında hep bir umut beklediklerini görüyoruz. İnsanın yaşı kaç olursa olsun sarılacak bir bedene, beraber kahve içip , sohbet edecek, dertlerini, sevinçlerini paylaşacak bir hayat arkadaşına ihtiyaç duyduğunu Richard ve Lucia sayesinde görüyoruz. Benim için güzel bir okumaydı. Okunmasını önerdiğim kitaplar arasında yerini aldı. (İlkay Çağlıyan)

“Kış ortasında sonunda anladım ki içimde yenilmez bir yaz varmış. Bu laf şimdi mi geldi aklına? Hayır. Albert Camus’nün lafı.” . Kitabı anlatmak için yukarıdaki epigraftan daha güzeli olamazdı. Ruhlar Evi üçlemesi ile tanıdığım çağdaş Latin edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Isabel Allende amcası Salvador Allende yönetiminin General Pinochet önderliğindeki ordu tarafından yıkılması sonucu öldürülmesiyle önce Venezuela ardından da ABD’ye sürgüne gitmek zorunda kalmıştır. Şilili yazar mülteciliğin, vatanından kaçmak zorunda kalmanın anlamını çok iyi bilmektedir ve Kış Ortasında romanında bizlere birbirinden çok farklı üç göçmenin sınırlar aşan hikâyesini anlatıyor. Her şey soğuk bir kış gününde basit bir trafik kazası ile başlıyor ve geçmişin izleri geleceğin bilinmezliği ile devam ediyor. (kitabimkahvem)

Kış Ortasında PDF indirme linki var mı?

Isabel Allende - Kış Ortasında kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kış Ortasında PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Isabel Allende Kimdir?

Isabel Allende, 1942 yılında Peru'nun başkenti Lima'da doğdu. Ancak birkaç yıl sonra ailesi Şili'ye göç etti. Isabel Allende, amcası, Şili Devlet Başkanı Salvador Allende'nin 1973'te öldürülmesinden iki yıl sonra kocası ve çocuklarıyla birlikte Venezuella'ya sığınmak zorunda kaldı. 17 yaşında gazeteciliğe başlayan Allende, bir süre sonra San Francisco'ya yerleşti, ABD'nin önde gelen üniversitelerinde edebiyat dersleri verdi. 1982'de yayınlanan ilk romanı Ruhlar Evi'ni, 1984'te Aşktan ve Gölgeden, 1985'te Eva Luna adlı romanları, 1989'da Eva Luna Anlatıyor adlı öykü kitabı izledi. Sonsuz Düzen adlı romanı 1991'de, Paula 1994'te, Kaderin Kızı 1999'da, Sararmış Bir Fotoğraf 2000'de, Yüreğimdeki Ülkem 2003'te yayınlandı. Allende 2002-2004 yılları arasında Canavarlar Kenti, Altın Ejder Kenti ve Pigmeler Ormanı adlı romanlardan oluşan gençlik üçlemesini kaleme aldı. Türkiye'de tüm yapıtları Can Yayınları arasında yer alan Allende, hemen tüm öykü ve romanlarında gerçekçi bir anlatım ve siyasal bir yaklaşım ile büyülü gerçekçiliğin gerçeküstücü geleneğini ustaca kaynaştırdı.

Isabel Allende Kitapları - Eserleri

  • Ruhlar Evi
  • Aşktan ve Gölgeden
  • Japon Sevgili
  • Zorro
  • Kış Ortasında
  • Kaderin Kızı
  • Eva Luna
  • Paula
  • Sararmış Bir Fotoğraf
  • Canavarlar Kenti
  • Yüreğimdeki Ülkem
  • Maya'nın Günlüğü
  • Pigmeler Ormanı
  • Eva Luna Anlatıyor
  • Denizin Altındaki Ada
  • Canım Sevgilim Inés
  • Altın Ejder Krallığı
  • Günlerin Getirdiği
  • Cinayet Oyunu
  • Aphrodite
  • Tüm Unutulmuşlar Adına
  • Sonsuz Düzen
  • Porselen Peri
  • Eva Luna
  • Denizin Uzun Taçyaprağı

Isabel Allende Alıntıları - Sözleri

  • “Tüm duyumlar gibi ağrı da ruhun içine girmeye yarayan bir kapıdır,” demişti ona. “Ne hissettiğini ve neyi hissetmek istemediğini sor kendine. Dikkatini bedenine ver. Buna odaklanırsan, ağrının değiştiğini ve içinde bir şeyin açıldığını göreceksin ama aklının sana rahat vermeyeceği konusunda uyarmalıyım seni, düşüncelerle, hayallerle, anılarla senin dikkatini dağıtmaya çalışacaktır; çünkü o nevrozun içerisinde kendi rahatı yerindedir ...” (Cinayet Oyunu)
  • Savaş gerçekleşmesi mümkün bir geleceği tasarlamakdan kurtarmıştı onu. (Denizin Uzun Taçyaprağı)
  • Kader değişebilir,ama karmayı arındırabilmek için bütün hayatı değiştirmek gerekiyor,hatta belki bu bile yetmiyor. (Günlerin Getirdiği)
  • İnsanın aklında kalan ve hiç unutulmayan şey şiirdir. (Denizin Uzun Taçyaprağı)
  • ... otorite karşısında yerlerde sürünen ama eline birazcık fırsat geçti mi acımasızlıkta üstüne olmayan ödleklerden biriymiş. (Cinayet Oyunu)
  • "Kadın o sevimsiz ve kuru sözcükleri ayırdı,o pek çiçekli olanları da seçip attı, çok kullanılmaktan eskiyenlerden de kaçındı, o olası olmayan vaatler sunanları ,gerçeklik taşımayıp, karmaşık olanları bir kenara itti, sonunda erkeklerin düşüncelerine kesinlikle dokunacak ,kadınların heveslerini uyacak sözcükler kullandı " (Eva Luna Anlatıyor)
  • "İnsanlar ancak unutulduklarında ölürler. Beni hatırlayabildiğin sürece hep seninle olacağım." (Eva Luna)
  • "Göğe doğru tükürme, suratına geri gelir " (Japon Sevgili)
  • "Aşk insanların aklını bulandırmak ister .. ama önüne geçilmez değildir ." (Zorro)
  • “Göğe doğru tükürme, suratına geri gelir” (Japon Sevgili)
  • "Hüzün..." Terapistin söylediği gibi Willie'nin de benim de hayatımızda hüzün vardı, ama bu, insanı felce uğratan bir duygu değil, gerçekleri renklendiren kayıpların ve zorlukların bilinciydi. (Günlerin Getirdiği)
  • Öyküler çeşit çeşittir. Kimi daha anlatılırken doğar, on­ların malzemesi dildir; birisi onu sözcüklere dökmeden önce bu sadece yaşanmış bir heyecandır, zihnin bir kaprisidir, bir görüntüdür ya da dokunulmazlığı olan bir anıdır. Kimileri ise, anlamını yitireceği korkusunu taşımadan sonsuza dek yi­nelenebilecek türden, elmalar gibi bütünlük taşıyan öyküler­dir. Gerçek dünyadan alınıp sonra üzerinde hayal gücüyle ça­lışılanı da vardır, bir anlık bir esinle doğan ve anlatıldıktan sonra gerçeklik kazananı da. Ve gizli öyküler vardır, hani belleğin karanlık köşelerinde saklı kalmış olanlar, bunlar can­lı organizmalar gibi kökler, antenter salarlar, şişler, yumru­lar üretirler, asalaklarla kaplanırlar ve zamanla biter karaba­sana dönüşürler. Kimi zaman şeytanları kovmak için bunları masal gibi anlatmak gerekir. (Eva Luna Anlatıyor)
  • Eskiden iki-üç kişi bir araya geldi mi en önemli konu politikaydı; bir odanın içinde iki Şilili varsa, mutlaka üç tane de siyasi parti olurdu. (Yüreğimdeki Ülkem)
  • Buralarda gölgeler güneş batmadan çok önceden inmeye başlar, manzara ıssız, hoş bir hal alır, yankı onların düşüncelerini devleşmiş biçimiyle uzak bir kartalın çığlığı olarak yansıtırdı. (Aşktan ve Gölgeden)
  • "Çok bilen kişinin insanlığa karşı daha çok görevleri vardır." (Kaderin Kızı)
  • Tanrı nin gözünde eşit değildik, çünkü sosyal sınıfları ve insanlar arasındaki farklılıkları bizzat O yaratmıştı. (Denizin Uzun Taçyaprağı)
  • Kimi zaman acıyı engelleyemeyiz, ama kendi tepkimizi denetleyebiliriz. (Günlerin Getirdiği)
  • Onursuz bir hayat yaşanmaya değmez. (Maya'nın Günlüğü)
  • Bizde bir erkek, içinde yemek yediği tabağı yıkadı mı karısına ya da annesine 'yardım etmekte olduğunu' sanır ve bu yüzden takdir edilmeyi bekler. (Yüreğimdeki Ülkem)
  • Bilge kişi alçakgönüllüdür , çünkü ne kadar az şey bildiğini bilir, (Sararmış Bir Fotoğraf)